25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 OCAK 2015 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER [email protected] 9 İran’ın zenginleştirilmiş uranyum stokunun Rusya’ya tesliminde geçici anlaşma sağlandığı öne sürülüyor İran’la adım adım anlaşma Dış Haberler Servisi BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi artı Almanya (5+1) ile İran arasındaki nükleer müzakereler 24 Kasım’da beklenen anlaşmaya varamamasına rağmen 30 Haziran’a dek uzatılırken nihai anlaşmaya yaklaşıldığına dair işaretler geliyor. AP ajansı, Washington ile Tahran’ın İran’ın zenginleştirilmiş uranyum stoklarının bir kısmının Rusya’ya nakledilmesine dair “geçici bir formül” üzerinde uzlaştığını duyurdu. Ancak Amerikan yaptırımlarının süregitmesinin nihai anlaşma önünde engel oluşturduğu belirtilirken Tahran’dan “Hiçbir nükleer başlıkta anlaşma yok” yalanlaması geldi. “İran’ın uranyum stoklarının büyük bölümünün reaktör yakıtına çevrilmesi için Rusya’ya gönderilmesine dair geçici bir formülü” kabul etmesi. Rusya’ya nakledilecek miktar hâlâ tartışılıyor. 15 Ocak’taki yeni müzakere turunda İran’da kalacak uranyum miktarına odaklanılacak. Anlaşmazlık konuları hâlâ uzlaşılardan fazla, ama yapılacaklar listesi hazırlanabilmesi bile aradaki uçurumun daraldığının göstergesi olarak başarı addediliyor. Anlaşmazlık konularından biri, İran’ın gelecekteki uranyum zenginleştirme faaliyetleri. Tahran bu faaliyeti yüzde 20 oranında azaltmayı vaat ederken ABD yüzde 50’lik kesintide ısrarcı. Yani Tahran 8 bin sentrifüj çalıştırmayı, Washington ise İran’ın 4500 sentrifüjü elinde tutmasını, gelişmiş modellerle değiştirecekse bu sayının daha da azalmasını istiyor. İran’ın yeraltındaki Fordo zenginleştirme tesisi ile Arak ağır su reaktörünün akıbetiyle ilgili de uzlaşılamadı. Washington hava saldırılarıyla vurulamadığından Fordo’da zenginleştirme yapılmamasını, Anlaşmazlık konuları Nükleer düğümün odağında, nükleer enerji üretmek için de nükleer silah geliştirmek için de elzem olan uranyum zenginleştirme faaliyetleri yatıyor. AP’ye konuşan iki diplomatik kaynak, aralıktaki müzakere turunda hem potansiyel uzlaşı konularının listesinin hem de kalan anlaşmazlık konularına farklı yaklaşımların haritasının çıkarıldığını söyledi. Buna göre, ilerleme kaydedilen konulardan biri, Yapılacaklar listesi... Arak’ın plütonyum üretiminin de nükleer silah yapımında kullanılamayacak bir modele geçmesini istiyor Hedef, nihai anlaşmanın kaba taslak haline martta ulaşmak. ABDİran ilişkileri uzmanı Soraya SepahpourUlrich’e göre, Amerikan yaptırımlarının kalkması garanti edilmeden nihai anlaşmaya varılması beklenmemeli. RT’ye konuşan SepahpourUlrich, İran’ın pek çok ödün vermesine rağmen daha 4 gün önce yeni Amerikan yaptırımlarına maruz kaldığını hatırlattı. Yaptırımları kaldırma yetkisinin ABD Başkanı Barack Obama’da değil, Kongre’de bulunduğunu, Kongre’ye hâkim Cumhuriyetçi liderliğin İsrail yandaşı olduğunu, Tahran’ın ise yaptırımlar kalkmadan nükleer haklarından ödün vermeyeceğini anlattı. Nitekim İran Dışişleri sözcüsü Merziye Afham, AP’yi “Müzakere konuları üzerinde henüz herhangi bir anlaşma olmadı” diye yalanlayıp ekledi: “Bu haberler siyasi niyetlerle yayılıyor, amacı müzakerelerin havasını bozup anlaşmaya varmayı daha da zorlaştırmak.” ‘Yeni Türkiye’ Kılavuzu Yeni yılın ilk gecesi Beşiktaş İskelesi yanında bir restorana gitmek üzere taksiye bindim. Taksici, “Abla yolu tarif eder misin?” dedi… Şaka yapıyor zannettim… Ama hayır… soru gayet ciddiydi… Genç, derli toplu bir üniversite öğrencisi havasındaki sürücü “taksicilik” yapmaya yeni soyunmuş, bu sebeple “Beşiktaş İskelesi”nin nerede olduğunu bilmiyormuş… Kendisinin “Nereli?” olduğunu sorduğumda bana “Ispartalıyım” yanıtını verdi… Dikkat buyrunuz. Söz edilen şahıs Anadolu’nun ücra bir köşesinden gelmiyor. Isparta gibi bir kentten çıkmış ama ailesinin yıllardır yaşadığı İstanbul’da, bir Boğaz turu için “Beşiktaş İskelesi”ne ayak basmamış… Türkiye’nin bu damardan gerçekleri, insanı bazen en beklenmedik zamanda yakalıyor, beyninde şimşek etkisi yaratıyor. Nerede yaşadığınızı kavrayıp, toparlanıp kendinize geliyorsunuz. Ama gene de “Oha! Bunca ilgisizlik, meraksızlık, aymazlık olmaz… şokundan” kurtulamıyorsunuz. Tahran ‘henüz anlaşma yok’ diyor Lübnan’dan ilk kez Suriye’ye vize n Lübnan, 4 milyon 900 bini bulan nüfusunun dörtte birini Suriyeli sığınmacıların oluşturmasının ardından, modern tarihinde ilk kez Suriye’ye “vize” uygulamaya başlıyor. 5 Ocak’ta devreye girecek uygulamaya göre, Suriyeliler turistik, tıbbi tedavi, iş ve eğitim gibi bir dizi kategoride vize alacak. Turistik vize için otel rezervasyonu ve 1000 dolar gerek. Lübnan’a geçişte BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne kaydolmamış Suriyelilerin de vize başvurusu gerekecek. ‘Suriye’ye gitmek Miami kadar kolay’ Rehin pilotun babasından IŞİD’e dostluk mesajları... I Dış Haberler Servisi “Sadece internete girdim, bilet satın aldım... Miami Beach uçuşu için bilet ayırtmak gibiydi...” Bu sözler Suriye’ye giderek IŞİD’e karşı savaşta Kürt YPG güçlerine katılan Amerikalı eski bir askere ait. Foxnews’a konuşan, kendisini güvenlik gerekçesiyle sadece “John” diye anan eski askerin anlattıkları Batı’nın önlemlerine karşın Suriye’ye gidişin kolaylığını ortaya koyuyor. John, ABD ordusundayken Irak’ta görev almış. Suriye’de IŞİD’e karşı savaşı aklına koyunca sosyal paylaşım sitesi Facebook üzerinden YPG ile temasa geçmiş: “İlgimi dile getirdim, bana geri döndüler, özgeçmişimi yollamamı istediler. Askeri kariyerim bonus oldu. Bu kişilerin YPG ile Batılı gönüllüler arasında aracılık yapan Avrupalılar olduklarını sanıyorum. Ardından onay mesajı geldi, birinin beni havaalanından alacağı belirtildi.” Irak’ta havaalanında karşılanan John, bindiği araçta İskoçya’dan bir başka gönüllünün de olduğunu belirtiyor. Hemen Suriye tarafına YPG’ye gönderilen John, burada Amerikalıların yanı sıra Kanadalı ve Britanyalıların da olduğunu anlatıyor. Kürt güçlerinin silah ve teçhizatlarının yetersizliği ve deneyimsizliklerinden de söz ediyor. John’un YPG macerası IŞİD’in Batılı savaşçıların başlarına ödül koymasının ardından Irak’taki ABD konsolosluğunda bitmiş. Şimdi ülkesine dönen John, yaşadıklarının uyarı niteliğinde olduğunu söylüyor. YPG’ye katıldığında para almadığını da belirtiyor. ‘Yurdum insanı’ dar çevreyle yaşıyor Posta’da dün “Ipsos KMG Araştırma ve Danışmanlık Şirketi”nin “Türkiye’yi Anlama Kılavuzu” araştırmasını görünce yeni yılın ilk gününde yaşadığım bu “Beşiktaş iskelesinin yerini soran taksi şoförü şoku” ile hesaplaştım... 2014’te yapılan araştırma bize bir “kader seçim yılı” yol ayrımı olan 2015’e girerken “yurdum insanının özelliklerini” hatırlatıyor. Manşet de zaten böyle “İşte Yurdum İnsanı!” diyerek çıkılmış… Opera ve baleye hiç gitmeyenlerin oranı Türkiye’de yüzde 96, haydi operadan geçtik “tiyatroya hiç gitmeyenler” yüzde 80, “konsere hiç gitmeyenler” yüzde 73, “sinemaya hiç gitmeyenler” yüzde 56 ve “internette hiç sörf yapmayanlar” sıkı durun yüzde 68! Araştırmayı gerçekleştirenler toplumun “yaklaşık 1/3’ünün hiç radyo dinlemediğini, hiç gazete okumadığını, 2/3’ünün hiç sosyal ağlara girmediğini, internette hiç ‘chat’ yapmadığını, 3/5’inin hiç bilgisayar oyunu oynamadığını” anlatıyor. Özetle dünyadan kopuk ve bihaberler… “Türkiye’yi Anlama Kılavuzu”nun bir parçası olan “Yaşam tarzı araştırmasının ortaya koyduğu vahim durum” deniyor internette daha sonra bulup çıkardığım çalışmada; “insanlarımızın kendilerini geliştirmek, görgü bilgi artırmak, topluma katkıda bulunmak üzere hiçbir faaliyete katılım göstermemeleridir.” “Toplumun yaklaşık yarısı oturduğu çevrede hiç günü birlik bile seyahat etmemiş, yarısı yurtiçinde hiç tatile çıkmamış, yüzde 94’ü yurtdışında hiç tatile gitmemiştir.” “Başka deyişle toplumun yarısı, içinde yaşadığı bölgeyi ve ülkeyi tanımamaktadır, dar çevresi dışında farklı insanları ve kültürleri görebileceği ana kaynak televizyon olmaktadır…” Bu analiz, sık sık “dünyanın 17. ekonomisi” olarak anılan ülkemizin, sosyal anlamda ne denli geri ve bağnaz olduğunu gösteriyor. Dış dünya ile “tek temas kaynağı”Afrika’nın içlerinde olduğu gibi resmen sadece televizyon! Halkın yüzde 84’ünün tek aktivitesi TV izlemek! “Dinin gereğini yerine getiriyorum” diyenlerin yüzde 71 olduğu düşünülecek olursa, ezici çoğunluğun yaşamında “din” ve “televizyon”dan başka hiçbir şey yok. Bu şu demek: Bu iki alanı kontrol ettiğinizde insanların yaşamlarını ve zihinlerini ele geçiriyorsunuz. İktidar için Türkiye’de bundan kolayı yok. Ortalama yurttaşın yaşamında çünkü bu ikisi dışında yürüyüş, seyahat, kültür, interaktif internet ve oturduğu kenti tanımak dahil zaten başka hiçbir şey yok. Bu nedenle “eleştirel bakış/duruş” hiç yok, sıfır. “Otorite” her ne derse, tartışmasız kabul görüyor ve kabul ediliyor. Yüzde 60, bu yüzden göğsünü gere gere “medyaya sansür uygulanabilir” diyor. Aynı şekilde yüzde 61, “internet sayfalarının kapatılabileceğini” söylüyor. Bu feci bir kısırdöngü aslında. “Eleştirel akıl” geliştirilemediği, bunu geliştirecek ortam yaratılmadığı için itirazsız “sansür kucaklanıyor”. Daha çok sansür de “itiraz” olanaklarını bire bir ortadan kaldırıyor… Boko Haram yine çocuk kaçırdı n Nijerya’da radikal İslamcı Boko Haram militanlarının kuzeydoğudaki Borno eyaletinde bir baskında 40 kadar erkek çocuk ve genç erkeği kaçırdıkları kaydedildi. Bölgeden kaçarak eyalet başkenti Maiduguri’ye gelen görgü tanıkları Malari köyüne yapılan baskında yaşları 10 ile 23 arasında değişen erkekleri üslerinin bulunduğu Sambisa ormanına kaçırıldığını aktardı. Muhammed isimli bir görgü tanığı, “İki oğlumu ve üç yeğenimi de götürdüler. Onları asker olarak kullanacaklarını düşünüyoruz” dedi. ŞİD’in “başkenti” konumundaki Suriye’nin Rakka kentine hava saldırıları düzenlerken uçağı düşen ve esir alınan Ürdünlü pilotun babası Safi Yusuf Kesasibe, IŞİD’e dostluk mesajları gönderiyor. Ürdün’deki Hıristiyan liderlerle Vatikan’a bağlı Kudüs Latin Patriği’nin dayanışma ziyareti düzenlediği pilotun babası, “oğlunun saygı gördüğü bir yerde, güvenilir ellerde bulunduğundan emin olduğunu” söyledi. “IŞİD’deki kardeşlerimize şunu söylemek istiyorum; Muaz bizim olduğu kadar sizin de oğlunuz. Hz. Muhammed’in kutlu doğum gününde onlara mesajım, Muaz’a misafirleri gibi iyi muamele etmeleri” diyen Kesasibe, IŞİD’in canlarına kastettiği Hıristiyan din adamlarıyla da samimi pozlar verdi. Kesasibe, Ürdün kiliselerinin din adamları ve Kudüs Latin Patriği Fuad Twal ile el ele yürüdü. İsveçlilerden İslam düşmanlığına geçit yok Dış Haberler Servisi İsveç’te yüzlerce kişi son dönemde ülkede artışa geçen İslamofobik saldırıları protesto için meydanlara çıktı. Bu hafta çeşitli bölgelerde 3 caminin kundaklanması, 5 kişinin yaralanmasının ardından önceki gün başkent Stockholm’ün yanı sıra Malmö ve Göteborg’da Müslümanlara destek eylemi düzenlendi, birlik mesajı verildi. Stockholm’de eylemciler ırkçılık karşıtı sloganlar ve “Camime Dokunma” yazılı pankartlarla yürüdü. İsveç Müslüman Konseyi ve İsveç Genç Müslümanları’nın da bulunduğu 40’tan fazla grubun düzenlediği gösteriye Kültür Bakanı Alice Bah Kuhnke de katıldı. Kuhnke saldırıların amacının sindirme olduğunu söyleyerek buna göz yummayacaklarını belirtti. Yeni yılın ilk gününde Uppsala’da bir camiye molotofkokteylli saldırıda bulunulmuştu. Olaya tepki gösteren yüzlerce bölge sakini Müslüman komşularına destek için önceki gün camiye giderek kapıyı kalp şeklindeki kâğıtlara yazılan destek mesajlarıyla donattı. Eskilstuna kentinde de Noel sırasında 25 Aralık’ta bir cami kundaklanmış, çıkan yangında 5 kişi yaralanmıştı. Bundan bir gün sonra da Eslov kentinde bir cami kundaklanmıştı. Saldırıların ardından İsveç polisi güvenlik önlemlerini artırma kararı aldı. Bu çerçevede camilere yönelik izlemenin, Müslüman toplumla diyaloğun arttırılacağı, soruşturmada istihbarat servisiyle polisin işbirliği yapacağı belirtiliyor. İsveç’te aşırı sağcı İsveç Demokratları’nın oylarını eylüldeki seçimlerde iki katına çıkararak yüzde 13 destek alması kaygıya yol açıyor. Biden Maduro ile görüştü (REUTERS) 40 çocuk ve erkeği kaçırdılar 1 nABD Başkanı Barack Obama’nın Küba ile barış yapması sonrası, Yardımcısı Joe Biden Brezilya Devlet Başkanı Dilma Rousseff’in yemin töreni vesilesiyle Venezüella Devlet Başkanı Nicolas Maduro ile görüştü. İki lider el sıkışıp ayaküstü ilişkilerin düzeltilmesini ele aldı. ABD’li bir yetkiliye göre, Maduro ilişkilerin düzelmesine ABD yaptırımlarının engel olduğunu söyledi. Venezüella lideri daha sonra Biden ile “dostça” görüşme yaptıklarını söyleyip ABD’den saygılı ilişkiler istediklerini tekrarladı. (AP) Bu arada IŞİD’in yeni kaçırma eylemi haberi Irak’ın kuzeyinden, Kerkük bölgesinden geldi. Cihatçılarla bağlantılı militanların önceki gün cuma namazında El Şacara ve Garip köylerine, IŞİD’in kara bayrağını yakanları aramak için baskın yapıp, 140 çocuk ve genç erkeği kaçırdığı kaydedildi. Kaynaklar, bunlardan 100 kadarının bir süre sonra bırakıldığını aktardı. IŞİD’in, Mevlit Kandili’ne yasak getirdiği basına yansımıştı. Kaçırılanların IŞİD karşıtı El Cubur aşiretinden oldukları da iddialar arasında. (AFP) Sansür kırılmazsa umut yok nABD’nin “arananlar” listesinde 5 milyon dolar ödülle yer alıp 2013’te operasyonla yakalanan Ebu Enes el Libi, 1998’deki Kenya ve Tanzanya elçiliklerine bombalı saldırılarla ilgili yargılanmasına 9 gün kala öldü. 2013’te Libya’dan kaçırılıp FBI’ya teslim edilen, açlık grevi yapıp CIA işkencesinden şikayet eden Libi, Hepatit C kaynaklı karaciğer kanseriydi. “Kaide’nin bilgisayar uzmanı” addedilen Libi’nin, 244 can alan bombalamalar öncesi araştırma yaparken görüldüğü söyleniyor. ABD’nin kaçırdığı zanlı öldü Suud, Bağdat’a geri dönüyor Dış Haberler Servisi Ortadoğu’da en büyük hasmı İran ile etkinlik mücadelesindeki Suudi Arabistan, devrik diktatör Saddam Hüseyin’in 1990’daki Kuveyt’i işgalinden 25 yıl sonra Irak’a ‘geri dönüyor’. Suudi Haber Ajansı, bu hafta bir Suudi heyetinin Irak’a giderek Bağdat’ta büyükelçilik, Kürt bölgesinin başkenti Erbil’de de başkonsolosluk açılması için hazırlıkları başlatacağını yazdı. Heyet “ilk fırsatta açılacağı” belirtilen diplomatik misyonlar için yer beğenecek. Riyad’ın tutum değişikliğinde IŞİD’e karşı İran’ın Bağdat ve Kürtlerin yardıma koşmasının etkili olduğu belirtiliyor. Suudi Kraliyeti’nin Şura Konseyi’nin dış ilişkiler komitesi başkanı Abdullah el Askar, diplomatik misyonun açılmasını “Suudilerin Arap ülkesine geri dönüşü” diye niteledi. Suudi hükümetine yakın Iraklı güvenlik analisti Mustafa Alani “Suudiler bir boşluk oluştuğunu düşünüyor. Eğer yeni Irak Başbakanı Haydar el Abadi’yi yardımdan mahrum bırakırlarsa boşluğu İran dolduracak. Liderlik değişikliğiyle, şartların değişmesiyle şimdi Irak’a dönme zamanının geldiğini düşünüyorlar” dedi. Irak Cumhurbaşkanı Fuad Masum geçen yıl sonunda Riyad’ı ziyaret etmişti. Orban’a ‘oyun bitti’ mesajı... M acaristan’da otoriter eğilimleri tartışılan Başbakan Victor Orban’ın 2014 Ekim’indeki internet vergisi girişimine karşı başlatılan gösteriler yeni yılın ilk günlerinde de sürüyor. Binlerce Macar cuma günü başkent Budapeşte’deki opera binası önünde toplandı. Protestocular Orban’ın merkezi yönetimi güçlendiren politikaları ve milliyetçi eğitim programını eleştirdi, ülkelerinin AB üyeliğine karşılık Rusya’nın “yörüngesine girmesi” kaygılarını dile getirdi. 1 Şubat’ta Alman Başbakanı Angela Merkel’in ziyaretinden 1 gün önce bir başka gösteri planlanıyor. Bu sansür döngüsü kırılmadığı sürece, muhalefetin potansiyel seçmenlerine erişerek oylarını çoğaltmak olanağı yok. “Güçlü irade”, tam işte bu garanti yapı üzerinde yükseliyor. “Türkiye’yi Anlama Kılavuzu”, Profesör Yılmaz Esmer’in yıllardır yaptığı “Türkiye Değerler Araştırması”nın uzantısı gibi. Esmer’in araştırmalarında da hatırlarsanız, Türkiye’nin muhafazakârlık haritası hiç değişmiyor; dindarlık, kadının statüsü, hoşgörü, siyasal katılım gibi alanlardan hareketle Türkiye, Avrupa’nın kadınerkek eşitsizliği ve kadına biçilen rolde en geri ülkesi, yaşamda dinin en kapsayıcı yer tuttuğu ülke olarak çıkıyordu. Yılmaz’ın bulguları toplumun üçte ikisinin“güçlü lider istediğini” belirliyor; ezici çoğunluğun,“parlamento, seçimle uğraşmak yerine güçlü lidere sahip olmanın iyi fikir olduğunu düşündüğünü” ortaya koyuyordu. Bugünlere, “dindarlıkta işbaşındakilerle yarışa girmek” dışında, tabloda en ufak bir etkili müdahale/dönüşüm sağlayamayan bir muhalefet anlayışıyla geldik. Muhalefet böyle bu kafada devam ettiği sürece, köprüden önceki son çıkış olan 2015; Türkiye’nin kaderinin 2023 ve ötesine sıkı sıkıya bağlandığı, mühürlendiği yıl olarak hatırlanacak. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle