25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 OCAK 2015 PAZAR CUMHURİYET SAYFA GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada ... bulundurun” diyor. Bizimkinin birkaç değil, maşallah bakanlardan, yüksek bürokratlardan, medyadan kurulu muazzam bir dalkavuklar ordusu var. Bu ordunun başkomutanı Cumhurbaşkanları, kadınla erkek fıtraten eşit değildir dedi ya; dalkavuklar ebedi ve ezeli Big Cheif’lerinin bu sözü başka yorumlarla desteklemek için gece gündüz bir şeyler uyduruyorlar. Son örneği Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu... Soyadına yaraşır yorumunda “anneler, annelik kariyerinin dışında bir başka kariyeri merkeze almamalı” dedi ve onun gibi bir partili yalakası olmayan, üstelik akılca daha üstün kadınlarımızın ağır tepkileri ile karşılaştı. Bakanın kafasına göre; kadınlarımıza “kariyerim nedir” diye sormak artık abesle iştigal. Kariyerini kanıtlamak için kimileri karnındaki cenini üstten sıvazlayarak “kariyem hamile olmak” diye yanıt verecekler, herhalde. Ya hamile olmayanlar? Eh onlar da Sağlık Bakanı Müezzinoğlu’ndan, kariyeri kadın olmaktır yazılı bir kimlik edinecekler kuşkusuz... HHH Yeni Türkiye safsatasıyla ne hallere düştük? Kadınerkek ayrımını halka sindirmek için, ne çare halkın seçtiği bir Big Chief ve kadrosu, yatıp kalkıp, bu dünyada yaşamak marifet değildir, ahreti düşün ve ona göre Tanrı’nın bahşettiği nimetlere yaşamını kapat propagandası ile insanları insan olmaktan soyutlamaya çalışıyorlar. Sağlık Bakanı kadının kadın olmak dışında hiçbir kariyer edinmemesini savunurken geleceğimizin temel taşları ya da mimarları çocuklarımıza Milli Eğitim Bakanlığı da “değerler eğitimi” adı altında bir kitapçık hazırlayarak okullara göndermiş. Taze ve henüz her şeyi algılamaya başlayan genç beyinlere önerilen nasihatlara bakınız: “Gençliğin bir gün bitecek. Zerre kadar iyilik ve kötülüğün karşılıksız kalmayacağı bir ahret var. Kural tanımaksızın her türlü zevk peşinde koşmak, mutluluk yerine ilerde sürekli elem verecek.” Bir başkası: “İnancımız gereği ölüm bir nimettir. Çoğu zaman ağırlaşmış hayat yükünden kurtulmaktır. Uykunun büyük kardeşi ölüm, dünyanın boğucu ve sıkıntılı hallerinden bir kurtulma vesilesidir.” Günübirlik nasihatteki sıkıntılarla yaşayan açlık sınırındaki milyonlarca insanımız, bu nasihate göre bir an önce ölmeyi bekliyor olmalı. Öyle ya ölerek, var mı yok mu bilemedikleri ahrette dünyanın boğucu ve sıkıntılı hallerinden kurtulacaklar! HHH Bu iktidar bu seçimde yine dini sömürüyle ama değişik bir açıdan kullanarak oy topluyor. Ahret masalları ile toplumun açlık, yoksulluk ve sefalet içinde yaşayan büyük bölümünü; bu dünyada çektiklerini ahrette yaşamayacaksın diye ve tabii din sömürüsüyle unutturmak, uyutmak istiyor. HHH Türkiye baştan aşağıya yalan dünyası. Cumhurbaşkanı bile seçildikten sonra anayasanın 103’üncü maddesindeki yemini ya tek ayağını kaldırarak aynen okudu ya da şimdi anayasayı tanımayan davranışlarla yemindeki bütün öğelerin yalancısı olduğunu tanımlayacak bir cumhurbaşkanı var başımızda. Kanıt mı? İşte: Örneğin o yemindeki; anayasaya, hukukun üstünlüğüne, resimlerine tahammül edemeyerek kaldırdığı Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağına, adalet içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağına ve üzerine aldığı görevi tarafsızlıkla yerine getireceğine Türk milleti ve tarih huzurunda namusu üzerine ant içiyor... ...bu temel saptamaların yalan olduğunu kanıtlamak için elinden ne gelirse yapıyor. Şimdi kendisine; yemindeki öğelerin tam aksini yaparak Meclis kürsüsünden yalan mı söylediniz, diye sormak gerekmiyor mu? Sorulacak elbette! HHH Bugün değilse yarın, bu dünyada olmazsa bile halka şırınga ettiği ahrette mutlaka! HABERLER Kilis sınırında kaçırılan astsubayın kurtarılması için MİT devrede GÜNDEM 7 MUSTAFA BALBAY n Baştarafı 1. Sayfada ... 100. yıl var; Sarıkamış Harekâtı, Ermeni dramı, Çanakkale zaferi. Her biri tarihimize çok farklı bakmamızın, dünyada farklı algılarla karşılanmamızın kapısını açan bu üç olayı, 100. yılda aklın ve bilimin ışığında en gerçekçi şekilde anımsamak, yeni kuşaklara taşımak, geleceğimiz açısından çok önemli. 19121913 Balkan Savaşı’nın ve göçünün yaralarını saramamış Osmanlı, 22 Aralık 191415 Ocak 1915 arasındaki Sarıkamış Harekâtı’nda 60 bin gencini yitirdi. 200 yılı aşkın süredir sürekli toprak kaybeden Osmanlı, Anadolu’nun derinliklerinde de Ermenilerle sorun yaşayınca 14 Ermeni mebusunun da bulunduğu İstanbul Meclisi’nden 24 Nisan 1915’te büyük acılara neden olan Ermenilere zorunlu göç yasasını çıkardı. 1699 Karlofça’dan beri her savaştan yenilgiyle çıkan Osmanlı, 1915’in ilkbaharından sonbaharına dek Çanakkale’de kimliğini bulan bir zafer kazandı. HHH 2015’te, üç 100. yıla nasıl bakacağız? Cervantes’in, bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim sözünü tarihe uyarlamak gerekirse şunu söyleyebiliriz: Bana, 2015’in üç 100. yılına nasıl baktığını söyle, sana siyasi görüşünü söyleyeyim... Zira her üç olayın da bugünkü siyasi yelpazenin renklerine açık ya da koyu tonlarda karşılık gelen yönleri var. Bu yılın tarihsel konularını oluşturacak bu olaylarla ilgili çok yazıp çizeceğiz. Ben de siyasi kimliği olan bir yazar sorumluluğu içinde kütüphanemi buna göre yeniden düzenledim. Russell Crowe’un başrol oynadığı, ilk kez yönetmenlik koltuğuna oturduğu Son Umut filmini de yukarıdaki düşüncelerin ışığında izledim. Filmin senaristleri Andrew Anastasios ve Andrew Knight’ın Türkiye’yi, Anadolu topraklarını, tarihini çok iyi bildikleri, bunları perdeye yansıtırken olağanüstü bir duyarlılık ve incelikle hareket ettikleri filmin her karesinden anlaşılıyordu. Film, Çanakkale Savaşları’nın bitiminden 4 yıl sonrayı, 1919’u anlatıyor. Olaylar Avustralya’dan 3 çocuğunu Çanakkale’ye göndermiş, dönmeyince aramaya çıkmış baba Connor’ın çabası etrafında dönüyor. İstanbul’un İngiliz, Batı Anadolu’nun da Yunanistan işgali altında olduğu o dönem tüm gerçekliğiyle yansıtılmaya çalışılmış. Bunun yanında yakında Mustafa Kemal’in geleceği de güzel, izleyene heyecan veren bir motifle işlenmiş. Anlaşılan “elin yabancısı” Mustafa Kemal’e “bizim yöneticilerimizden” daha saygılı! İngilizlerin o emperyal, yenilgi kabul etmez yanları da vurgulanmış; İngiliz subay İstanbul’u işgal etmiş olmanın da güveniyle, “Çatışmaları kaybettik ama savaşı kazandık” diyor. Ama film Çanakkale’nin, az sonra kurulacak Türkiye Cumhuriyeti’nin önsözü olduğunu da hissettiriyor. HHH Bütün bunlardan öte filmin özünü, savaşın vahşeti oluşturuyor. 40 milyonu aşkın insanın yaşamını yitirdiği 1. Dünya Savaşı, pek çok “ilki” de içeriyor. Bunlardan biri, dünyada ilk kez savaşın sadece cepheyi değil tüm taraf ülkelerin yaşamını etkilemesi. Bir başka deyimle cephenin, insanların yaşadığı tüm coğrafyalar olması. Bu da kayıpların korkunç boyutta katlanmasına neden oldu. Russell Crowe bize 21. yüzyıldan 20. yüzyıla nasıl bakmamız gerektiğine ilişkin son bir umut sunuyor. Önce insan deyin, önce yaşam deyin, diyor. Savaşta can veren bir askerin arkasında o acıya dayanamayıp yaşamına son veren anne, yaşamını oğluna adayan baba var, diyor. Samimiyetle söylemek gerekirse teşekkürler “Russell” kardeş... Sözcük oyunuyla selamlamak gerekirse sağ olasın “Asıl” kardeş! Baş şüpheli IŞİD BARKIN ŞIK / AKIN BODUR ANKARA / İSKENDERUN Suriye sınır karakolunda görev yapan bir astsubay, kaçakçı grubunu kovalarken sınır ötesine geçti ve kimliği belirlenemeyen bir grup tarafından kaçırıldı. Bölgedeki kaynaklar astsubayın Halep yakınlarında IŞİD kontrolündeki El Bab üssünde tutulduğunu öne sürdü. IŞİD ile irtibatta olan kaçakçılar tarafından kaçırıldığı sanılan astsubay için MİT harekete geçti. Olay Kilis ilçesine bağlı Yavuzlu köyü kırsalında meydana geldi. Öncü Karakolu’na bağlı askeri hudut hattı kontrol faaliyeti esnasında sınırdaki mayınlı bölge çevresinde bir grup kaçakçıyı tespit etti. Askeri birlik kaçakçıları takibe alırken birliğin komutanı olarak görev yaptığı öğrenilen bir astsubay, atıl durumdaki doğalgaz u Kilis’in Suriye sınırındaki Öncü Karakolu’nda görev yapan ve adının Özgür olduğu belirtilen bir astsubay, 1 Ocak Perşembe günü kayboldu. Astsubayın IŞİD’e bağlı kaçakçılar tarafından kaçırılarak rehin alındığı ihtimali güçleniyor. boru hattı vanası yakınlarında kaçakçı grubun peşinden sınırın Suriye tarafına geçti. Sınır ötesine geçen astsubay geri dönmeyince, rehin tutulduğu anlaşıldı ve bölgede alarma geçildi. Bölgeyi iyi tanıyan yerel kaynaklar, astsubayın çok yüksek olasılıkla IŞİD tarafından rehin alındığını belirtti. Astsubayın PYD militanları ya da kaçakçılar tarafından kaçırılmış olabileceği de öne sürülüyor. Astsubayın oda hapsinde tutulduğu ileri sürülürken hangi grup tarafından alıkonulduğu henüz kesinlik kazanmadı. tulduğunu öne sürdü. Buranın IŞİD’in kontrolünde olduğu belirtiliyor. Resmi kaynaklar, kaçırma olayını doğrularken astsubayın kimliği konusunda bilgi vermeye ise yanaşmadı. Ancak astsubayın Kara Kuvvetleri Komutanlığı mensubu genç bir astsubay olduğu öğrenildi. Astsubayın, kaçakçıları yakalamanın heyecanı ile sınırı askerlerinden ayrılarak tek başına geçtiği değerlendiriliyor. Astsubayın IŞİD tarafından kaçırıldığı iddialarının ardından alarm durumuna geçilen sınır hattına, Gaziantep’teki 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı’ndan zırhlı araç sevkıyatı yapıldı. Önceki gece başlayan ve dün de aralıklarla devam eden sevkıyat kapsamında Kilis’e gönderilen aralarında obüs ve tankların da bulunduğu zırhlı araçların, astsubay tutulduğu tahmin edilen Suriye topraklarındaki doğalgaz tesisi yakınlarındaki bölgelerde konuşlandırıldığı bildirildi. lk kriz 101 gün sürmüştü Irak’ta 11 Haziran günü Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğu’na baskın düzenleyen IŞİD militanları tarafından rehin alınan Başkonsolos Öztürk Yılmaz ve 48 görevli tam 101 gün sonra, 20 Eylül 2013’te serbest kalmıştı. Rehine krizi nedeniyle IŞİD’e karşı pozisyon belirlemekte güçlük çeken Ankara, diplomatlarını teslim alması sonrasında, örgüte karşı ABD’nin başını çektiği koalisyon güçlerine daha aktif destek vermeye başlamıştı. İ Sınıra sevkıyat l Bab’da mı tutuluyor? Kilisli yerel kaynaklar, astsubayın Halep yakınlarında El Bab üssünde tu E VAHİM HATA Böcek söküldü, kanıt yok edildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde çalışma ofisinde ve konutunda bulunduğu belirtilen “böcek” soruşturmasına ilişkin vahim bir hata yapıldığı mahkemede ortaya çıktı. Dönemin TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Hasan Palaz, önceki gün davanın ilk duruşmasında, “Bir yerde böcek bulunursa sökülmez. Oradan sökerseniz kanıtı yok edersiniz” dedi. Bu değerlendirme yakın geçmişte yapılan operasyonda yapılan geri dönülemez yanlışı ortaya çıkardı. ‘İnsanlık suçunun zamanaşımı olamaz’ Cumartesi Anneleri, kayıplarının akıbetini sormak için 510. kez Galatasaray Meydanı’nda buluştu. 2015 yılının ilk eyleminde devletin cezasızlık politikasını protesto eden kayıp yakınları 1990’larda insanlığa karşı işlenen binlerce dosyanın üzerinin kapatılmak istenmesine “İnsanlık suçunun zamanaşımı olamaz” diyerek tepki gösterdiler. Oturma eylemine 9 Ocak 2013’te Paris’te katledilen Leyla Şaylemez’in annesi Şifa Şaylemez, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve HDP Ağrı Milletvekili Halil Aksoy da katıldı. Tanrıkulu, kayıp olaylarında hâkim ve savcıların sorumluluğuna dikkat çekerek “Bu alanda onlara da bir utanç sabıkası verelim. Yeni Türkiye diyorlar. Yeni Türkiye saray yaparak, Diyanet başkanının altına son model arabalar vererek olunmaz. Gerçek yeni Türkiye’yi görmek için bu meydanlara bakmak lazım” dedi. İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına basın açıklamasını, kayıp Hayrettin Eren’in ablası İkbal Eren yaptı. Sadece kayıp dosyalarının değil 1990’larda insanlığa karşı işlenen binlerce dosyanın üzerinin kapatılmak istendiğine söyleyen Eren, “Oysa insanlığa karşı suçlarda zamanaşımının uygulanmayacağı kuralı, uluslararası bir hukuk normudur ve Türk devleti bu kurula uymakla yükümlüdür. İnsanlığa karşı işlenmiş suçlarda etkin soruşturma yapılmasını önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır” diye konuştu. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) DEMİRTAŞ’tan müezzinoğlu’na 118. kez ‘sessiz çığlık’ Yargılamalarda mağdur edilen askeri personel için adalet talebi tekrar eylemde dile getirildi ANKARA / İZMİR (Cumhuriyet) “Kumpas davaları” olarak nitelendirilen yargılamalarda mağdur olan askeri personel ve yurtseverlerin serbest bırakılması için yapılan “Sessiz Çığlık” eylemi 118. kez Ankara ve İzmir’de gerçekleştirildi. Ankara Sakarya Caddesi’ndeki eylemde, askeri casusluk ve Zirve Yayınevi yargılamalarında tutuklananların serbest bırakılması istendi. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı emekli Koramiral Atilla Kezek, Anayasa Mahkemesi’ne seslenerek “Geç kalan adaletin adaletsizliğe neden olduğunu” dile getirdi. Kezek, eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman’a, gündemi 23 yıl geriden izlediği gerekçesiyle sitem etti. Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un konuşmalarından hem üzülüp hem de duygulandığını anlattı. İzmir’de de Konak Metrosu önünde gerçekleştirilen eylemde, Balyoz davası mağduru Dz. Alb. Nihat Altunbulak, “Bu hain kumpası kuranlar elbet bir gün tümüyle ortaya çıkartılacak, Yüce Divan’da ve mahkemelerde yargılanacaklar. Hesap sormaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi. Eylemde tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılan muvazzaf askerler, Korgeneral Metin Yavuz Yalçın, Tümgeneral Beyazıt Karataş, Tuğamiral Turgay Erdağ, Albay Ercan İrensin, Deniz Alb. Aşkın Üredi, Deniz Kurmay Albay Ömer Faruk Erdoğan, Deniz Kurmay Albay Koray Eryaşa da yer aldı. ‘Kadın senden iyi bakanlık yapar’ YUSUF ZİYA CANSEVER VAN HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Devleti ele geçirmek için seçime girmiyoruz, devleti ele geçirenlerden geri alıp halka teslim etmek istiyoruz” dedi. Diyarbakır’dan karayoluyla Van’a gelen Demirtaş, partisinin İl Kongresi’nde bütün ezilenlerin birlik olması gerektiğini belirterek “Türkiye’nin kaynakları herkese yeter. Adil dağılım olsa tek bir yoksul kalmaz. Ama üretilen malların yüzde 80’i yüzde 20’sine dağıtılıyor. Her yer için özerk yönetim demokratik kurtuluştur. Bu bölünme değil, birleşme projesidir” dedi. İradelerini Türkiye’yi yönetmek üzerine kurduklarını belirten Demirtaş, ezilenin kimliğini ön planda tuttuklarını ifade etti. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nu da eleştiren Demirtaş “Kadının da erkeğin de ortak eşit partisi ve yaşamı inşa edilecek. Bu mücadeleyi kadınlar zaten fedakârca yürütüyorlar. Sağlık Bakanı’nın açıklamasına bakın, ‘kadının tek ve en önemli kariyeri annelik olmalı’ dedi. Annelik en ayrıcalıklı konumdur. Ama sen kadına başka bir sorumluluk yüklemezsen ortaçağ zihniyetine sahipsin demektir. Hiç merak etme bir kadın senden daha iyi sağlık bakanlığı da yapar, senden daha iyi ebeveynlik de yapar. Kadını süs gibi gören, ‘kadın sadece çocuk yapsın’ anlayışını yıkmak için HDP’nin büyümesi lazım” diye konuştu. Demirtaş bölge kentlerinin durumuna değinirken “10 kişiden 6’sı işsiz... Türkiye’nin en yoksul kentleri. ‘PKK savaş başlattığı için geri kaldı buralar’ deniyor. 1927 rakamlarına göre de buralar geri, sonraki dönemlerde de bu böyle. Sayın Öcalan anasından doğmadan da buralar yoksuldu, işsizdi, perişandı” dedi. İlk duruşmada hata ortaya çıktı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde çalışma ofisinde ve konutunda bulunan “böcek”le ilgili davanın önceki gün ilk duruşması görüldü. Davada 13 kişi yargılanıyor. Dava Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Söz konusu davanın önceki günkü ilk duruşmasında dönemin TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Hasan Palaz’ın açıklamaları, soruşturmada “vahim bir hata” yapıldığını da ortaya koydu. Palaz, “böcek” olayında yapılan “vahim” hatayı mahkemede şu ifadelerle ortaya koydu: “Yıllarca elektronik istihbarat ve kriptoloji konusunda çalıştım. Bir yerde böcek bulunursa sökülmez. Oradan sökerseniz kanıtı yok edersiniz. Oradan sökmeyip zayıf sinyal verdirerek dinleyen adamı yakalarsınız.” Poyraz Ali bebeğe cezaevinde bisiklet yerine TOMA İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, F tipi cezaevlerindeki hasta tutuklular için sürdürdüğü oturma eyleminde bu hafta atipik otizm hastası Poyraz Ali bebek ve annesi Zeynep Bakır’ın serbest bırakılması istendi. Galatasaray Meydanı’ndaki eylemde, “Tecrit öldürüyor, F tipi hapishaneler kapatılsın” ve “Hasta tutuklular serbest bırakılsın” pankartla açıldı. Bakırköy Kadın Cezaevi’nde kalan Zeynep Bakır’ın mektubu okundu. İHD üyeleri Poyraz Ali bebeğe aldıkları bisikletin teslim edilmediğini, cezaevi yönetimince oyuncak TOMA verildiğini söylediler. Yurt Haberleri Servisi Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesinde sınır hattında nöbet tutan askerlerden Emrah Çalkın, iddiaya göre arkadaşıyla şakalaşırken arkadaşının tüfeğinden çıkan merminin başına isabet etmesi sonucu ağır yaralandı. Akçakale Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Çalkın, acil serviste yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamayarak şehit oldu. Çalkın’ın cenazesi otopsi için Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü. Yurt Haberleri Servisi Şırnak’ın Cizre ilçesinde nöbet çadırı kuran PKK’nin gençlik yapılanması (YDGH) üyelerine ateş açılması sonucu Yasin Özer (19) yaşamını yitirmiş, ilçe geneline yayılan olaylarda HüdaPar ve YDGH üyeleri arasında çıkan çatışmalarda da Özer’le birlikte 3 kişi ölmüş 5 kişi de yaralanmıştı. Cizre’de yaşananları protesto için Silopi’de düzenlenen gösterilerde ağır yaralanan 24 yaşındaki Musa Azma da tedavi gördüğü Malatya İnönü Üniversitesi Hastanesi’nde dün sabah yaşamını yitirdi. Kışlada şüpheli ölüm Cizre olaylarında 4. kayıp C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle