18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 OCAK 2015 PAZAR [email protected] 10 PAZAR KONUĞU Karşıyaka Belediye Başkanı Akpınar’ın üniversite öğrencilerine eğitim hamlesi: Her apartmandan burs P Y LEYLA TAVŞANOĞLU İzmir, Karşıyaka’nın CHP’li Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar daha güzel bir Türkiye için çocukların eğitimine çok önem veriyor. İlçedeki apartmanlardan her ay üniversite öğrencilerine burs parası topluyor. Bu yetmiyor. Çocuklarla toplantılar yaparak onların hayallerini hayata geçirmek için çalışıyor. Kent halkına, “Siz hayal edin, biz yapalım” çağrısında bulunuyor. Öte yandan bütün Türkiye’de olduğu gibi Karşıyaka’nın da taşeronlaşma sorununun önemli olduğuna inanıyor. Hükümetin bu sendikasızlaştırma siyasetiyle taşeron sisteminin çözülemeyeceğini, TBMM’den bu sorunu düzenleyecek bir yasanın çıkarılmasını istiyor. Karşıyaka için hedefleriniz nedir? H.A. Karşıyaka’yı bir marka şehir yapmak için çalışmalarımıza başladık. Bu anlamda da kentin tüm dinamiklerini harekete geçiriyoruz. Kentte yaşayanların söyleyecek sözleri olduğu inancıyla toplantılar düzenledik. “Hayal edin, biz yapalım” sloganıyla insanların hayallerini dile getirmelerini teşvik ettik. Ne yazık ki yerel yöneticilik anlayışımız tamamıyla başkanın ya da oradaki kadronun kendi düşüncelerini, kendi projelerini, kentliye danışmadan hayata geçirmesi. Kentlerde yaşayan insanların da kente dair sözler söylemeleri gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle Gezi Direnişi’nin yerel yöneticilere mesajı çok açıktı. Yaşadığım kentte bana rağmen bir karar alamazsın ve almamalısın, mesajı çok doğruydu. Siz Türkiye’den önce Karşıyaka AB’ye üye olacak diyorsunuz. Bu nasıl olacak? H.A. Bu anlayış çerçevesinde biz beş yıllık stratejik plan toplantımızı da yaparken kentte yaşayan tüm insanların katılımını sağladık. Bu katılımla birlikte Avrupa Kent Konseyi’nin 12 Yıldız Şehir Ödülü’ne aday olduk. Bu ödülün bu yılki teması yerel demokrasi ve katılımcılık. Karşıyaka Belediyesi olarak biz dikkatlerini çektik. Bunun için buraya gözlemciler gönderdiler. Şubat ayında oylama yapılacak. Birinci yılımızı dolduracağımız mart ayında da 12 Yıldız Şehir Ödülü’nü kazanacağımıza inanıyoruz. Şu anda Karşıyaka Belediyesi’nin tüm işlerinde 12 Yıldız Şehir bayrağını kullanıyoruz. Çünkü şartlarını oluşturduğumuz için bunu kullanmaya hak kazanıyoruz. Anladığım kadarıyla Karşıyaka, Türkiye belediyeleri içinde ilk kez 12 Yıldız Şehir Ödülü’nü alacak... H.A. Evet. Mart’ta Strasbourg’da 12 Yıldız Şehir bayrağını alıp Karşıyaka’ya getireceğiz. İyi de, burada belediyeye yönelik ciddi bir eleştiri var. İnsanlar belediyede taşeron uygulamasının ne zaman sona ereceğini soruyorlar. Bu konuda ne yapmayı düşünüyorsunuz? H.A. Bu taşeron uygulaması her belediyenin başında olan bir sorun. İnsana değer veren ve insanın insanca yaşaması için her türlü koşulu sağlayan bir yöneticilik anlayışını ortaya koyuyorum. Bu ister taşeron işçi, ister belediyenin kadrolu işçisi olsun benim gözümde hiçbir ayrıcalıkları olamaz. Bu bir sistem sorunudur. Sadece bir belediyenin yapabileceği bir uygulama değil. Belediye bütçesiyle ters orantılı olacağı için o zaman belediyeyi yönetemezsiniz. Bugün ne yazık ki belediyeler iç hizmet üretme kurumundan çok istihdama dönük yönetim anlayışına sahip. İşsizliğin bu kadar yüksek olduğu bir ülkede özellikle kentimizde resmi rakamlara göre işsizlik oranı yüzde 25 olunca ilk akla gelen yer belediye oluyor. Belediyeler istihdam değil hizmet üretme yerleridir. Şu anda Karşıyaka Belediyesi’nde 2050 kişi çalışıyor. Bütçenin de taşeronlar dahil yüzde 57’sini istihdam için kullanıyorum. Oysa yasal olarak bütçenin personele ayrılan kısmı yüzde 30’dur. Onun için bu eleştiriye hak verdiğim kadar kurumun ayakta kalması için de taşeron uygulaması gerekli. rojemizin tüm Türkiye’de uygulanması için çalışıyoruz. Şu ana kadar Ankara Çankaya, İzmir Seferihisar, Bursa Nilüfer, Zonguldak Çaycuma belediyelerimiz bunu uygulamak için bizimle işbirliği içinde. erel demokrasi Karşıyaka’da çok düzgün işliyor. Türkiye’ye örnek olacak demokrasi anlayışını burada sergiliyoruz. Her apartman bir çocuk okutuyor. Gazap Eken Azap Biçer 16 yaşında bir lise öğrencisi Erdoğan’a hakaretten tutuklandığında Başbakan Davutoğlu, “Ben o oğlumla amcası olarak konuşmak isterim” demişti: “Evladım, sen niye hakaret ettin? Cumhurbaşkanımızla ne meselen var? 16 yaşındaki çocuk neden Cumhurbaşkanımıza hakaret etsin?” Haklı sorular ve doğru yaklaşım… HHH Ya yılbaşında Dolmabahçe Sarayı’na bombalı saldırı düzenlemeye çalışırken yakalanan genç? O da üzerinde otomatik silahlarla yakalandıktan sonra “Berkin’in hesabı sorulacak” diye bağırmıştı. Acaba Başbakan, onunla da “amca sıfatıyla” konuşmak ve sormak ister miydi: “Evladım, niye saldırdın Cumhurbaşkanımızın çalışma ofisine?..” “Yaşıtlarının çoğu, yılbaşı eğlencesinin mahmurluğundayken, gencecik bir adam neden sonu ölümle bitmesi muhtemel bir intihar eylemine kalkışsın?” HHH Ne deseler, ne kadar hakaret etseler, Berkin unutulmuyor işte… Acaba Başbakan, yoğun bakımda 16 kiloya düşmüş halde 15 yaşına basan Berkin’i ziyaret edip “amcası olarak” kulağına fısıldamak ister miydi: “Evladım, neden sokaktaydın o gün?” “Seni 14’ünde hangi polis, neden başından vurdu?” “Kim arkandan, ‘Terör örgütünün maşasıydı. Ölmüştür geçmiştir’ dedi?” “Daha cenazen kalkmadan anne babana uluorta hakaret eden kimdi?” “Neden katillerin bulunmadı hâlâ ve neden intikamın için örgütler sıraya girdi?” HHH Devletin doruğundan, bizzat Cumhurbaşkanı’nın ağzından fışkıran bir öfke seli, zehirliyor hepimizi… Çocuğunu yitirmiş bir aileye başsağlığını bile çok gören, dahası hakarete yeltenen bu çatallı dil, bu çatışmacı üslup, bu nefret söylemi, katman katman toplumun derinlerine nüfuz ediyor. Medyanın susturulması, Meclis’in devre dışı kalması, sokağın bastırılması, bütün ifade imkânlarının tıkanması, en istenmeyen kanalların kapağını açıyor: Ölçüsüz hakaretin ve başıbozuk şiddetin… En mutedil kalemleri, dilleri, çevreleri bile kışkırtan, küfür içerikli yayın organlarının önünü açan, giderek toplumsal infiale zemin yaratan bir iklim bu… Vahim bir nokta… HHH Geçen yaz Davutoğlu, IŞİD’le ilgili bir soruya muhatap olduğunda yine “anlayışlı bir amca” gibi konuşmuştu: “Hoşnutsuzluklar, öfkeler, büyük bir cephede, geniş bir reaksiyon doğurdu. Dışlanmasalardı, bu öfke birikmezdi.” Başbakan için, bu teşhisi buralara uyarlama vakti şimdi… O ve ekibi, Türkiye’yi bir “özgürlükler cenneti” olarak tarif ededursun, bastırılan, dışlanan, kışkırtılan büyük cephede biriken öfke, geniş bir reaksiyon doğurmuş durumda… Erdoğan bu infiali, benzin dökerek ve bilek bükerek bastırabileceğini sanıyor. (Öyle olmasa, bir Cumhurbaşkanı, yeni yıl mesajında bile huzur dileyeceği yerde, “Karanlık odaklar, içimizdeki hainler, kirli eller, ahlaksız darbeciler” diye haykırır mı?) Yanılıyor. Birbirine sürtünerek bilenen bıçaklar gibi, o celallendikçe hiddet, karşı hiddeti keskinleştiriyor; şiddet, daha yoğun şiddeti davet ediyor. Dozu artan hışım fırtınalarında, amca konuşmalarının, koruma ordularının, biber gazlarının, TOMA sularının, itidal çağrılarının kâr etmeyeceği bir noktaya sürükleniyoruz. Gazap eken, azap biçer; hatırlatıyoruz. HÜSEYİN MUTLU AKPINAR Ereğli, 1969 doğumlu. Ortaöğrenimini babasının 1980 askeri darbesi sonrası aldığı siyasi sürgün cezası nedeniyle Mersin’de, yükseköğrenimini Anadolu Üniversitesi İİBF Kamu Yönetimi Bölümü’nde yaptı. İş yaşamına eğitim danışmanlığı alanında başladı. Eğitim ve bilişim sektörlerinde danışmanlık ve yöneticilik görevleri üstlendi. Bir dönem profesyonel futbol oynadı. 199699 arası CHP İzmir il gençlik kolları başkanı oldu. Bir dönem İzmir İl Genel Sekreterliği’ni yürüttü. İl örgütünün çeşitli kademelerinde çalıştı. 2007 genel seçimlerinde İzmir milletvekili adayı gösterildi. 30 Mart yerel seçimlerinde Karşıyaka Belediye Başkanlığı’na seçildi. Türkiye’den önce Karşıyaka AB’ye girer Katılımcılıkta sağladığımız başarıyla Avrupa Kent Konseyi’nin bu yılki 12 Yıldız Şehir ödülüne aday olduk. Ödülü mart ayında almamız neredeyse kesinleşti Peki, hükümet taşeron uygulamasını kaldırmak için ne yapıyor? H.A. Hükümetin yereli güçlendirmesi gerekiyor. Yereli güçlendirirken de taşeron sistemini TBMM’de çıkacak yasayla belirlemek ve taşeronluk sistemini kaldırmak durumunda. Hükümet bu konuda samimi değil. Çalışan kesim üzerinde çok ciddi baskıların olduğunu biliyoruz. Sendikalaşma süreciyle birlikte hükümetin tamamıyla işçileri yalnızlaştırma, mahkum etme ve kölelik düzenini devam ettirme çabası var. Bu kurumu ayakta tutacaksam o zaman yapacağım tek bir şey var. İşçi sayısını azaltacağım; hepsini kadrolu yapacağım. Taşeronlaşma yerine hizmet alımı demeyi tercih ediyorum. Bu hizmet alımını durdurduğum zaman işsizliğe bir katkı da ben yapmış olacağım. Siz belediyecilikten ne anlıyorsunuz? H.A. Günümüzde belediyecilik sadece fiziki yapının değiştirilmesi anlayışı içinde yapılıyor. Sosyal demokrat belediyecilik anlayışını biz harfi harfine uyguluyoruz. İnsanın insanca yaşaması için yaptığımız çalışmaların çok önemli olduğunu düşünüyorum. Belediye bir ticarethane değildir. Belediye vatandaşın yaşadığı kentte daha güvenli, daha huzurlu, daha mutlu, daha konforlu, daha sağlıklı bir şekilde yaşayabilmesi için çalışan bir kurumdur. Biz de halkımızın böyle yaşayabilmesi için kentte çalışmalar yapıyoruz. Türkiye’nin ekonomik koşullarında yaşam mücadelesi veren insanların en azından aldığı hizmetle küçük dokunuşlarla büyük mutlulukları yaratabileceğimize inanıyorum. Karşıyaka Belediyesi olarak üniversite öğrencilerine her apartmandan topladığınız paralarla karşılıksız burs verme projesini başlattınız... H.A. Bu projeyi eylülde başlattık. Bu çalışmada halkın katılımının olmasını istedik. Yerel demokrasi Karşıyaka’da çok düzgün işliyor. Türkiye’ye örnek olabilecek bir demokrasi anlayışını burada sergiliyoruz. Her apartman bir çocuk okutuyor. Projemizin adı da: “Her apartman bir çocuk okutuyor. Karşıyaka’nın filizleri geleceğe hazırlanıyor.” Bir gencin en zorlandığı dönem üniversite yaşamı sırasındadır. Orta ve alt gelir grubundaki insanların çocukları ne yazık ki ya kazandığı üniversiteye gidemiyor ya da üniversiteye gittiği zaman harçlığını çıkarabilmek için ek işler yapmak durumunda kalıyor. Özellikle Karşıyaka’da üniversiteyi kazanmış gençlerimize burs imkânı tanımak için her apartmandan ayda 300 lira para topluyoruz. Her apartmanın girişine de “Bu apartman bir öğrenci okutuyor” diye tabela asıyoruz. Diğer apartmanları da bu şekilde burs parası toplamaları için özendiriyoruz. Burs alan çocuğumuzla direkt apartman sakinlerini muhatap ediyoruz. Apartmanla bir samimiyet protokolü imzalıyoruz. O samimiyet protokolüyle birlikte çocuğumuz her ay burs parasını alıyor. Şimdiye kadar kaç öğrenci bu burstan yararlandı? H.A. Şu anda 200 çocuğumuza burs veriyoruz. Yaklaşık 500 çocuğumuz başvurdu. Burs alma hakkını da kazandı. Ocak ayıyla birlikte öbür çocuklarımız da burs almaya başlayacak. Bunun tüm Türkiye’de uygulanması için çalışıyoruz. Şu ana kadar Ankara Çankaya, İstanbul Ataşehir, Bursa Nilüfer, Zonguldak Çaycuma, İzmir Seferihisar belediyelerimiz bunu uygulamak için bizimle işbirliği içinde. Biz sadece apartmanlar değil, spor kulüpleri, taksiciler, dernekler, muhtarları da bu uygulamaya katarak insan yaşamındaki en önemli işi yapıyoruz diye düşünüyorum. Bunu da Türkiye’nin dünyaya örnek olacağı bir projesi olarak görüyorum. Kültür sanata çok önem veriyorsunuz. Yeni etkinlikleriniz neler? H.A. Biz kültür sanatta Karşıyaka’yı bir marka kent olarak yaratmayı hedefliyoruz. Büyük Frederick’in bir sözü var. “Bir ülkede akıl ve sanattan çok maddi servete kıymet verilirse bilinmelidir ki o ülkede keseler şişmiş ama kafalar boşalmıştır” diyor. Biz keselerin de şiştiği ama kafaların boşalmadığı bir ülke olması için kültür ve sanata çok önem veriyoruz. Belediye oda orkestrasını oluşturuyoruz. İlk defa opera sahnemizle artık Karşıyaka Belediyesi olarak vatandaşa hizmet vereceğiz. Sanata ve sanatçıya verdiğimiz desteği böylece bir kez daha gösteriyoruz. Kültür sanatta marka kentiz Operada çocuk korosunu kuruyoruz. Opera sahnemizde de dünyanın en seçkin eserlerinin sahnelendiği etkinlikleri yapmaya devam ediyoruz. Dünyaca ünlü Bolşoy Balesi’nden Natali Zandukeli belediyemizde bale eğitimi veriyor ve çocuklarımıza, gençlerimize balenin yanında modern dans öğretiyor. Karşıyaka Belediyesi Smirna Dans Topluluğu da Avrupa’da koreografi dalında yapılan yarışmada Balkan ülkeleri şampiyonu oldu. Çocuklarımızın eğitimine çok önem veriyorum. 30 Mart seçimlerinde göreve geldiğimde, “Bu kenti çocuklarla yöneteceğim” dedim. Çocuklarımızla birlikte, bir kent nasıl olmalı, hayalleri kurmaya başladık. Çocuklarımızın hayalleri hayata geçiyor Karşıyaka’nın mahallelerinde insanlarla nasıl bir kent hayal ettikleri toplantıları da yapıyorsunuz. Bu toplantılardan nasıl sonuçlar çıkıyor? H.A. Önce yetişkinler konuşuyor ve hayallerini anlatıyor. Son sözü çocuklarımıza veriyorum. Çocuklarımızın inanılmaz yaratıcı zekâları bize yön veriyor. Çocuk kulübünü oluşturduk. Çocuklarımız ayrıca yaratıcı drama, karikatür gibi kursları alarak bize yardımcı oluyorlar. Onların hayallerini hayata geçirmeyi amaç edindik. Çünkü onlar çok daha güzel bir Karşıyaka’da yaşamaya layıklar. Seçim döneminden sonra çok önemsediğim iki konu var. Birisi, sosyoekonomik düzeyi yüksek ailelerin yaşadığı Bostanlı, diğeri de daha çok alt gelir gruplarının yaşadığı İnönü mahalleleri. İnönü Mahallesi’nde Elif isminde dokuz yaşındaki bir kızımızı kucağıma alarak benden ne istediğini sordum. Park isteyecek diye beklerken bana, “Andımızı istiyorum” demez mi? Okullardan kaldırılan ‘Andımız’ mı? H.A. Evet. Düşünebiliyor musunuz? Bostanlı’da Bulut isminde aynı yaş grubundan bir çocuğumuzu kucağıma alarak aynı soruyu ona sordum. Bulut’un cevabı şu oldu: “Benim yaşımdaki karnı aç olan çocukları doyurmanızı, babalarına da iş bulmanızı istiyorum.” Dokuz yaşındaki çocukların düşündüklerine bakın. İşte, bu çocuklarımızın daha güzel bir Türkiye’de yaşamaları için mücadelemizi sürdüreceğiz. 1 milyon emekliyi dolandırmışlar Haber Merkezi Türkiye’de faaliyet gösteren telefon çetelerinin çeşitli hilelerle Almanya’da 1 milyon emekliyi dolandırdığı iddia edildi. Focus dergisinde yer alan haberde, Türkiye’den emeklileri telefonla arayan dolandırıcıların, onlara para kazandıklarını söyleyerek aldattıkları, böylelikle emeklilerin hesaplarında bulunan birikimlerinin alındığı, kredi almalarının sağlandığı veya evlerinin ipotek ettirildiği kaydedildi. Haberde, bu olaydan zarar gören emeklilerin iflas ettiği, bazılarının ise utancından dolayı intihar ettiği bildirildi. Haberde dolandırıcıların çoğu zaman kendilerini avukat veya savcı olarak tanıttığı ifade edildi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle