18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 OCAK 2015 PAZAR 8 PAZAR YAZILARI Nevi şahsına E münhasır bir kadın bakan! ndonezya’nın yeni Başkanı Jokowi, Ekim 2014’te göreve başlarken tarihindeki en fazla sayıda kadın bakan ile bir rekora da imza attı. 34 kişilik kabinenin 8’i kadındı. Bakanlar alanında uzman, akademi ve çalışma hayatından gelen rüşvete bulaşmamış, işleri ile ön planda olan kişilerdi. Bu kadro bana sevdiğim eski bir TV dizisini anımsatıyor “Jokowi’nin Melekleri.” Bu meleklerin içinde öyle biri var ki bakan olduğundan beri adı dillerden düşmedi; her yaptığı, her giydiği, yediği, içtiği haber oluyor. Balıkçılık ve Deniz İşleri Bakanı Susi Pudjiastuti, namı diğer “Çılgın Bakan.” Kendisi, herkesten daha normal olduğunu iddia etse de diğerlerinden farklı bir görüntü çizdiği aşikâr. Sözgelimi ne akademisyen ne de siyasi bir tecrübesi var, lise terk! Bununla birlikte çok başarılı bir iş kadını. Kendisine ait bir havayolu şirketi var “Susi Air” ve deniz ürünleri ihracatı yapan firmasının CEO’su. Susi Air ve Susi Marina’nın arkasındaki başarı deniz ürünlerini uzak adalardaki balıkçılardan toplayıp pazarlamaktan geçmiş. Sırf bunun için Papua’ya küçük bir havaalanı kurarak nakliye ve pazarlama işlerini hızlandırmış. Özel hayatı da dillere destan Susi’nin! Dört kez evlenip boşanmış, hem de yabancı erkeklerle! Bakan olduğunda ilk kutlama eski bir eşten gelmiş, yanak yanağa resimleri gazeteleri süslemişti. Aynı zamanda iflah olmaz bir sigara tiryakisi, bir tek ondan boşanamıyor galiba! Bu haliyle gençlere kötü örnek oluyor diye duymadığı söz kalmadı. Halbuki dünyanın bu tarafı sigara yasağından bihaberdir. Şöyle dumansız bir yer bulup oturmak hayal ötesidir. Bakan Susi’nin bütün bunların üstüne bir de bacaklarında 27 yaşında yaptırdığı kuş simgesi dövmeleri vardır ki büyük merak konusudur. Bakan olunca uzun etek giyip onları kapatmaya çalışsa da 10 cm. topuklarından asla vazgeçmez. Bu nedenlerle Yabancı Gazeteciler Kulübü JFCC’nin kendisiyle sohbet yemeği programını görür görmez kayıt yaptırdım; iyi ki hızlı davranmışım zira kontenjan hemen dolmuştu. Nevi şahsına münhasır bakanı tanıyacağım için mutluydum. Bunun arkasında bir pazar yazısı çıkarmak hesabım olduğunu da eklemeliyim. Kendisini Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda kaçırmıştım, bu kez kararlıydım. Evdeki hesap çarşıya uymadı! Yemeğe gittim ama ne yazık ki Susi’yi yine kaçırdım! JFCC’nin sohbet yemeğine ilk kez bu kadar ilgi görüyordum, masalar doluydu. JFCC’den bir gazeteci bakanın biraz gecikeceğini, onsuz yemeğe başlayacağımızı duyurdu. Yemek bitti, tatlı, sonra çayCAKARTA kahve faslı geldi ama bakan gelmedi! Arada bir yapılan anonsla gecikme için özür dileniyor, ısrarla bakanın kesin geleceği GÜLSEREN söyleniyordu, iptal JORDAN yoktu! Reuters’ın TOZKOPARAN muhabiri “Gazeteciler kendisini affedecektir! Açe tsunamisi sonrası uçaklarını gazeteci ve gönüllülere açtı, çok kişi taşıdı, sevilir, sayılır” diye fısıldadı. Duyumlara göre Susi, Bakanlar Kurulu bitince Jokowi’nin yanına girmiş ve bir türlü çıkamamıştı. Ah bir çıksa Cakarta trafiğini dinlemez uçarak bile gelirdi. Saat 14.15’teki 6. anonsta “Bakanın saati bilinemese de illa geleceği, soruları yanıtlayacağı ancak artık beklemek istemeyenlere para iadesi yapılacağı” duyuruldu. Yemeğin bitme saati gelmişti, bakan yoktu, gelecekti ama çocuklarım da okuldan dönecekti. Kapıda kalmalarını istemezdim. Yemeği bedavaya getirmek de çok cazip görünüyordu! Daha önce de benzer gecikmeler olmuş ama böyle bir iade gündeme gelmemişti. Tam 14.30’da paramı alıp ayrıldım. Çıkarken yolda karşılaşır, bir fotoğraf çekerim diye umut ettim ama olmadı. Ne olup bittiğini merak ediyordum. Eve varınca yemekte yanımda oturan Vietnam Haber Ajansı muhabirine email ile sordum. “Kıl payı kaçırdın, geldi ve her zamanki gibi yeni politikayı anlattı, olağanüstü bir şey yok” dedi. Ertesi gün gazete manşetleri Susi’nin ilk icraatıydı. Endonezya, karasularında izinsiz avlanma yapan üç yabancı balıkçı teknesini batırmıştı. Tekneler Vietnam bayrağı taşıyordu. Çok tartışma yaratan batırmadan önce mürettebat nakledilmiş, balıklara el konulmuştu. Bakan Susi izinsiz avlanma konusundaki hassasiyetini ve bu sorunla radikal bir şekilde mücadele edeceğini her fırsatta dile getirmişti ama bu kadarını Jokowi hariç kimse beklemiyordu. “Diplomatik sıkıntı yok, sonuçta avlananlar ticari firmalar ve elçilikleri haberdar” diye açıkladı. Ardından Taylandlı tekneler batırıldı. Dört bir yanı suyla çevrili Endonezya’nın en büyük zenginliği su ürünleri iken bundan yeterince faydalanamıyor, balıklarını komşu ülke balıkçılarına kaptırıyordu. Susi’ye kadar bu konuda ne ciddi bir önlem alınmış ne de yaptırım uygulanmıştı. İşin içinden gelen bakan sorunu kökünden kazımaya niyetliydi. Yeni mücadele yöntemini eleştirenlere ise cevap hazırdı: “Delidir ne yapsa yeridir.” [email protected] Y Yoksul için ‘sokak buzdolabı’ oksulluk göstergeleri Brüksellilerin büyük bölümünün zor koşullar altında yaşamlarını sürdürdüklerini ortaya koyuyor. Brüksel’de yoksulluk ve sosyal dışlanma riski ile karşı karşıya olanların oranı yüzde 41.2. Brüksellilerin yaklaşık üçte biri ise (yüzde 32.5) yoksulluk sınırı ya da altındaki geliri ile yaşamını sürdürmek zorunda. 2 bini aşkın evsiz ve yüzlerce dilenci madalyonun diğer yüzünü oluşturuyor. Çetin kış koşulları her yıl dikkatlerin evsizlere ve yoksullara yönelmesine yol açıyor. İnsanlığımızı hatırlıyor, merhamet duygularımız öne çıkıyor. Brüksel’de bizim sokağın paralelindeki ana caddeye 23 Aralık’ta halka açık buzdolabı yerleştirildi. Herkesin kolayca ulaşabildiği buzdolabına isteyenler sebze, meyve, peynir vb. yiyecek maddeleri bırakırken ihtiyacı olanlar da açlıklarını dolaptan yiyecek alarak giderdi. Özellikle Noel ve yılbaşı arasındaki dönemde gıda maddelerinin israf edildiğini düşünen yoksullara dönük, “evsizlere aşk odası” ve “evsizler güzellik yarışması” gibi ilginç inisiyatifleri ile tanınan Corvia derneği böyle bir adım attı. Kasım ayında Belçika’nın Gent şehrinde Stef Mintjen sokağa yerleştirdiği kek ve çorba ile doldurduğu halka açık buzdolabı ile gazetelere haber olmuştu. Ancak Corvia yöneticileri Mathilde Pelsers ve Aline Duportail “Gent’ten esinlenmediklerini, daha önce Suudi Arabistan’da benzeri bir girişimin dünya basınında yer aldığını” söylüyor. Mayıs 2014’te adının saklı kalmasını isteyen bir ERDİNÇ Suudi evinin dışına “halka UTKU açık buzdolabı” yerleştirmiş ve komşularını ihtiyacı olanlar için gıda maddeleri ile doldurmaya çağırmıştı. Corvia yöneticileri bu fikri açlığın gitgide daha fazla hissedildiğini düşündükleri Brüksel’e taşıdılar. Tren istasyonunda yemek dağıttıklarında yaklaşık 100 kişinin bundan faydalandığını söyleyen dernek yetkilileri haftada 500 aç insanla karşılaştıklarını ifade ediyor. Küçük bir dernek olarak tüm açlara yiyecek yetiştiremeyeceklerini gören Corvia yöneticileri “Açık Buzdolabı” fikrinin çok uygun bir girişim olacağını düşünmüşler. Brüksel’deki buzdolabı Gent’tekinin aksine sokaktan görülmüyor. “İhtiyacı olan bazı kişilerin buzdolabından yiyecek alırken görülmekten utandığını” belirten Corvia yetkilileri böyle uygun görmüşler. “Açık Buzdolabı”na ara sıra bakmaya gelen evsiz Michel Noël “Girişimi çok beğendiğini ancak BRÜKSEL buzdolabından yiyecek almayacağını” söylüyor. “Benim yiyecek sağlamak için kendi sistemim var. Dağıtılan yemeklerden yararlanıyorum. Bu buzdolabında bulunan yiyecekleri gerçekten aç olanlara bırakmak istiyorum” diyerek onurlu bir davranış sergiliyor. Alkollü içkiler, açık şişeler yasak. Ev yapımı gıdalarda ise kullanılan malzemeler ve hazırlanma tarihinin belirtildiği bir etiket yapıştırılmak zorunluluğu var. Bu kurallara uyulması ve buzdolabının atık yiyeceklerin konduğu çöp kutusuna dönmemesi için günlük denetim yapılıyor. Buzdolabının 7 gün 24 saat herkese açık olduğunu ancak hedef kitlenin Türklerin yoğun olarak yaşadığı Schaerbeek belediyesinde bulunan yoksullar olduğunu belirten Corvia yetkilileri, diğer derneklerin de kendilerini izlemelerini ve her belediyenin yoksullar için açık buzdolabı sağlamasını istiyor. Brüksel’deki “açık buzdolabı”nın öyküsü kısaca böyle. Ancak Gent’teki biraz da ilginç. Stef Mintjen adındaki bir duyarlı Gentli, kendi mutfağından artanları dışarıya bir buzdolabı koyarak ihtiyacı olanlarla paylaşmaya başladı. Buzdolabının üzerine de İngilizce Free (bedava) ve Flamanca Frigo (buzdolabı) sözcükleri ile oynayarak “Freego” yazdı. Bir de buzdolabına içindeki yiyecekleri kastederek “Alıp yanınızda götürmek için” notu koydu. “Birçok insan karnını doyurmakta zorluk çekerken büyük miktarlarda gıda maddesi çöpe atılıyor. Herkesin taze ve sağlıklı yiyecek hakkı olduğunu düşünüyorum” diyen Mintjen’e iyi gıda ürünlerini atmak yerine bağışlamak parlak bir fikir gibi gelmiş. Ancak bazıları sadece buzdolabının içindekilerin bedava olduğunu iyice anlayamamış olmalı ki iki kişi buzdolabını arabalarına götürürken gazeteciler tarafından yakalandı. Gazeteciler hırsızların buzdolabını aldıkları yere koymasını sağladılar. Buzdolabını yüklenip götürenlere gazeteci “Ne yapıyorsunuz?” diye sorunca “Üzerinde ‘alıp yanınızda götürmek için’ yazıyor. Böyle bir buzdolabını kullanabilirim” diye cevap vermiş. Gent’te bedava yemek var ama henüz bedava buzdolabı yok! [email protected] “A ‘Bırakın yaşasınlar’ lmanlar Türklere ülkede gittikçe daha çok tutucu adaletli davranmalıdır. görüşlü insanla aşırı sağcının sokağa Almanların Türklere dökülmesine, kol kola girip İslam, yaptığı korkunç ve fanatik bir yabancı ve sığınmacılar karşıtı mitingler yabancı düşmanlığıdır. Hatta yapmasına şaşmamak gerek. Toplumsal faşizm ve ırkçılıktır...” Ocak 2009’da sorunların sürekli arttığı, günlük yitirdiğimiz ünlü yazar Johannes yaşamın zorlaştığı ülkede insanlar Mario Simmel bu sözleri 1983 yılında yalnızlaştı, “adalarda” yaşamaya söylemişti. Bundan tam 32 yıl önce! başladı. Almanlar kendilerinin ve Eserleri 35 ülkede 70 milyon satan, ülkenin geleceğinden korkuyor. Yabancı tümü de filme çekilen Avusturyalı kökenlilerin, hele Müslümanların yazarın uyarıları çoktan kulak ardı ülkeyi “ele geçireceğine” inanmaya edilmiş gibi. Aradan geçen yıllarda başlayanlar az değil! “Batı’nın yabancı düşmanlığı azalacağına arttı, İslamlaşmasına Karşı Vatansever hele son yılda gemi azıya aldı! NPD, Avrupalılar” adı altında son aylarda NSU, HoGeSa, Pegida... Aşırı sağcılar sokağa dökülmeye başlayan on Almanya’da gittikçe daha çok saldırgan binler, aşırı sağcıların güçlendiğinin olurken politikacılar karşılarında kanıtı. Aralık ayında açıklanan bir yetersiz kalmayı sürdürüyor. Ülkede araştırmaya göre insanların yüzde aşırı sağcılık, yabancı düşmanlığı ve kırk üçü, “Müslümanların sürekli ırkçılık bugüne dek Doğu Almanya arttığı ülkemde kendimi yabancı kaynaklıydı ve onlarca yıl Nasyonal hissetmeye başladım” görüşünde! Sosyalistlerin (NPD) tekelindeydi! Yirmi bin yabancı karşıtının protesto Politikacılar arada sırada bu konuyla gösterileri yaptığı günlerde Saksonya ilgileniyor, NPD’yi yasaklamaya Eyaleti İçişleri Bakanı Markus Ulbig: çalışıyor, ancak başaramıyordu. “Afrika ve Balkan ülkelerinden gelen Daha 2001’de Avrupa Komisyonu: sığınmacıları reddedeceğiz” diyerek “Ülkedeki yabancı düşmanlığı, sağcı popülizmi anımsatan bu sözlerle ırkçılık, antisemitist düşünce yangına körükle gitti. Alman STUTTGART ve hoşgörmezlik önemli Federal Polis Teşkilatı’nın bir sorun olarak kabul en son basın açıklamasına edilmelidir” sözleriyle göre aşırı sağcılar 2014 Almanya’nın dikkatini yılında sığınmacı yurtlarına çekmişti. Ancak o günlerdeki doksan saldırı düzenlemiş! sosyal demokrat İçişleri Bu rakam 2012 ve 2013’teki Bakanı Otto Schilly’nin: “En toplam saldırıların üzerinde! AHMET ARPAD iyi uyum asimilasyondur” Yazar Simmel’in “Bırakın açıklaması bütün ümitleri suya Yaşasınlar” romanındaki düşürmüştü. ümitleri gerçekleşmedi... 2011 yılında bir rastlantı sonucu, Doğu Son aylarda aşırı sağcı ve tutucu Almanya kökenli Nasyonal Sosyalist görüşlü on binlerin ülkenin birçok yeraltı örgütü NSU’nun 20002010 kentinde yürüyüşler yapması üzerine yılları arasında, sekizi Türk on kişiyi medya konuya eğildi, kilise papazından öldürdüğü ortaya çıkmıştı. Meclis cumhurbaşkanına, yerel politikacıdan Araştırma Komisyonu Mayıs 2013’te parti başkanına herkes açıklama yaptı. yayımladığı raporla özellikle Doğu Aylardır susmayı yeğleyen Başbakan Almanya’daki emniyet ve istihbarat Angela Merkel sonunda yılbaşı akşamı kuruluşlarının bilerek veya bilmeyerek yaptığı televizyon konuşmasında bu olup biteni görmezden geldiğine konuya da değindi. Ancak “masaya dikkati çekti. Mayıs 2013’te Münih’te yumruk vuracağına”, hükümetin başlayan ve bugünlerde sonuçlaması ne gibi somut önlemler alacağını beklenen NSU davasında şimdiye dek, açıklayacağına, vatandaşlarına “Aşırı geride kalan 173 celseye karşın, doğru sağcıların peşinden gitmeyin” dürüst bir adım atılamadı! Mağdur dedi! Başbakan Helmut Kohl da avukatları NSU olayında “kurumsal işine gelmeyen konulara kıyısından ırkçılık” yapıldığını ve sorumluların köşesinden dokunmayı, çözüm yerine yıllarca yanlış izlerin peşinden gitmiş suskunluğu yeğlerdi. Onun “bekle olduğunu ileri sürüyor. Şimşek ailesinin ve gör” taktiğini, yanında yetişmiş avukatı, Stuttgartlı Jens Rabe: “Bunda olan Merkel de uyguluyor gibi! soruşturma makamlarının yabancı Resmi açıklamalara göre 2014 yılında kökenlilere karşı olan önyargısı Almanya’da bütün partiler (CDU 7200, kanımca önemli bir rol oynadı” diyor. SPD 12100) üye yitirmiş. Sağcı popülist Son açıklamalara göre dava bir yıl daha parti AfD ise 6000 yeni üye kazanmış! sürecek! İşte bütün bu gelişmelerin ardından www.ahmetarpad.de Z politikacılar da olmasa... Şu sağcı göre, Westenthaler soyadını aman vardır, yaprak mahkeme kararıyla değiştirmiştir, kıpırdamaz Avusturya’da. asıl soyadı Hojac’tır ve hiç de Gündem aynıdır, tipik Avusturyalı ismi değildir. şehirler, sokaklar, parklar, Westentahler ÖVP ve BZÖ insanlar değişmez. Parklarda koalisyon hükümetinde spordan ağaçlar kesilerek büyük sorumlu devlet bakanıdır. 2003inşaatlar yapılmaz, yüzyıl 2004 arasında Avusturya futbol önce konulan cadde ismi hâlâ liglerinden sorumludur. İddialara korunur. Dünyadaki olaylara göre, Westenthaler bir taraftan ait haberler de olmasa medya BZÖ’nün reklamlarını yapan haber sıkıntısı çekecek. Devlet Orange firmasına 300 bin Avro televizyonunda genel haberler ve para havale ettirmiştir, diğer hava durumu 15 dakika içinde taraftan gelecek vaat ettiği sunulur ve biter. Bu aralar ise savunulan bir genç futbolcu için Avusturya toplumundaki bu bir milyon Avro para ödeme emri monotonluğu İslam Yasası’nda vermiştir. Bu nedenlerden dolayı yapılmak istenen eklemelere mahkemede dolandırıcılık ve dair tartışmaların yanı sıra eski sahtecilik yaptığı suçlamalarına sağcı politikacıların adlarının cevap vermek zorundadır. karıştığı yolsuzluk soruşturmaları Mahkeme süreci şimdilik bozuyor... Muhafazakâr dönemin başbakanı ve ÖVP Avusturya Halk Partili (ÖVP) eski genel başkanı eski İçişleri Bakanı, VİYANA Wolfgang Schüssel’i Avrupa Parlamentosu hakkında şahitlik eski milletvekili yaparak yardıma Ernst Strasser’ın çağırması ve aleyhinde suiistimal, mahkemenin ise buna rüşvet ve sahtecilikten gerek yoktur kararını açılan dava 3.5 yıl KADİM verdiği aşamadadır. hapis cezası ile ÜLKER Yargı ile başı dertte sonuçlandı. Strasser’in olan üçüncü isim ise bir avukatı müvekkilinin zamanların paylaşılamayan genç cezasının ertelenmesi yönünde siyasetçisi, eski bakanlardan Karl başvuruda bulunmayıp Heinz Grasser’dir. Grasser’in Viyana’daki hapishaneye gidip kökeni de FPÖ’ye ve Haider’e teslim olduğunu açıkladı. Burası dayanmaktadır. Grasser, Schüssel Viyana’nın lüks cezaevi olarak tarafından maliye bakanı biliniyor. Strasser’in bulunduğu yapılmıştır. Vergi kaçırma, cezaevinde yatanlardan biri de İsviçre’de açıklayamadığı partisi ÖVP’nin Kärnten eyaleti banka hesaplarının ortaya eski başkanı. Eski bakan bey çıkması, bir kooperatifte hapishanenin kütüphanesinde görevi kötüye kullanma saati 1.17, aylık 164 Avro maaşla gibi çeşitli suçlamalardan çalışmakta. AP vekilliğinden yıllarca mahkemelerde 8.021 ve bakanlık görevinden de dolaşmaktadır. Dünyaca ünlü 14.837 Avro maaş aldığı günler Swarovski kristal işletmesinin geride kaldı. vârislerinden birisiyle de evlenen Strasser hapishanede suçunun Grasser, hakkında açılmış bedelini çekerken başka bir davalardan kurtulabilmek için sağcı politikacı geçen ekim muhasebecisine varana kadar pek ayının sonlarından beri yargıç çok kişi aleyhinde dava açmıştır. karşısında ter dökmekte. Aşırı Grasser aleyhinde açılan davalar sağcı Avusturya Özgürlükçü daha ne kadar sürecektir bilinmez Parti (FPÖ) sıralarında uzun ama basın davalara hayli ilgi süre politika yaptıktan sonra, göstermekte. Mahkemenin bu yıl parti lideri Jörg Haider ile karar vereceğine dair haberler oluşumdan ayrılıp onunla basında yer alıyor. Eski sağcı Avusturya’nın Geleceği İçin bakanlar cezaevinde birbirlerine Birlik’i (BZÖ) kuran Peter komşu olacaklar mı göreceğiz. Westenthaler. FPÖ, BZÖ yabancı düşmanlığı ile tanınıyor. [email protected] Basına yansıyan haberlere C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle