27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 OCAK 2015 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 3 Ece Su davasının bilirkişi raporuna göre anne yüzde 45, kaptan yüzde 30 tali kusurlu CANAN COŞKUN Anne kusurlu bulundu için duruşmaya katılmadı. Mahkeme başkanı, olaya ilişkin bilirkişi raporunun dosyaya girdiğini belirtti. Olaya ilişkin raporun sonuç bölümünde, gemi kaptanı Erkan Atalay İm’in yüzde 30 oranında tali kusurlu olduğu belirtildi. Raporda, gemi adamları açısından, devamlı şekilde yoğun ve tempolu bir çalışma ortamı içinde bulunulduğunun altı çizildi. HaremSirkeci hattında çalışan feribotlarda personelin hepsinin sabah erken saatlerden geç saatlere kadar dinlenmeksizin çalıştığı vurgulanarak, bu “yoğun tempolu çalışmanın”, hayatın olağan akışı içinde, zihin sağlığı açısından olumsuz koşullar yaratabileceği bu yüzden olumsuz çalışma koşullarının da yüzde 10 oranında tali kusurlu olduğu aktarıldı. Raporlar çelişkili Sirkeci’de 15 Mart 2014’te arabalı vapura binerken geminin hareket etmesi sonucu denize düşen araçta yaşamını yitiren Ece Su Yılmaz (5) ile anneannesi Şaziye Güleren’in (61) ölümüne ilişkin davada mahkemenin isteği üzerine bilirkişi raporu hazırlandı. Raporda, “kaza önleyici” zorunlu beş hareketi yapmadığı ve tecrübeli bir araç kullanıcısı olmadığı için aracı kullanan anne Ebru Güleren Yılmaz’ın yüzde 45 oranında tali kusurlu olduğu belirtildi. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya sanıklar kaptan Erkan Atalay İm, çımacı Levent Dönmez ve usta gemici Özay Yaşar ile avukatları hazır bulunurken aile şikâyetinden vazgeçtiği Yoğun ve tempolu çalışma Liman yükleme sahasında, yüklemeyi aniden durdurabilecek, geminin kalkmasını engelleyecek bir sistemin olmadığı belirtildi. Bu sistemin PendikYalova hattında bulunduğu fakat kazanın olduğu iskelede olmadığı anlatıldı. Yükleme prosedüründeki hataların, arabaları gemilere sevk eden personel ve şirket uygulamalarındaki hatalardan dolayı işletici kuruluşun yüzde 10 oranında tali kusurlu oll Soruşturma aşamasında savcı taduğu kaydedildi. Olayın oluşumunda sürücü rafından aldırılan bilirkişi raporunda tarafından yapılması gereken, kazayı önleyeise kaptan Erkan Atalay İm’in olay nedeniyle aslitam kusurlu bulunduğu, iscek zorunlu hareketlerin yapılmasının ya da kelede bulunan ve araçları yönlendiyapılmamasının, sürücüde o anlık oluşan dikren çımacı Levent Dönmez ile gemide kat zafiyetinden kaynaklanabileceği belirtilearaçları yerleştiren usta gemici Özay rek, sürücünün dikkatini dağıtan araç içi orYaşar’ın kendilerine verilen görevleri tamın yüzde 5 oranında tali kusurlu olduğu, usulüne uygun olarak yaptıkları, bu neolayda başkaca kusurlu bulunmadığı görüdenle de kusursuz oldukları kanaatine şü bildirildi. varıldığı anlatılmıştı. Bizim SYRİZA’mız Kim? SYRİZA’nın seçim zaferi memleketimizde haklı bir heyecan yarattı. Ucundan koalisyonlara girmek haricinde otuz beş senedir solun sosyal demokrat olanının dahi iktidar yüzü görmediği bir yerde yaşıyoruz. 70’lerde de ancak kısa, çalkantılı veya MSP ya da AP milletvekillerinin desteğiyle iktidara yaklaşmışlığı var. Haliyle hemen sınırın ötesinde bırakın sosyal demokrat olmayı radikal sol bir ittifakın iktidara gelmesi haliyle imrenmeyle karışık sevinçli bir duygu haliyle karşılandı. Bu vaziyet, ister istemez acaba bizden de bir SYRİZA çıkar mı sorusunu gündeme getirdi. CHP, HDP, ÖDP, Birleşik Haziran Hareketi? Hepsi ve hiçbiri. CHP daha çok artık SYRİZA’nın yükselişiyle neredeyse tarihe karışmış Pasok’a benzetiliyor. Bir yanıyla doğru. Sosyal demokrat eğilimli ulusalcı unsurlar da barındıran iki parti. Bir yanıyla yanlış. Pasok bu çizgisinden çok senelerce iktidarda olduğu için kaybolmaya yüz tuttu. Yunanistan’ın iflasından sorunlu tutulan eski müesses nizamın temsilcisi olarak görüldü. CHP’nin Pasok gibi iktidarda bulunma tecrübesi bulunmuyor. HDP, eş genel başkanının imajı ve kimi sol söylemleri ve sosyalist bileşenleri sebebiyle SYRİZA’ya benzetilebilir. Ancak HDP’yi asıl var eden Kürt siyasi hareketi. Her ne kadar Türkiyelileşme iddiası olsa da partinin asıl mevzuu Kürt meselesi. En azından şimdilik. ÖDP’nin zamanında Demirel’in “GAP’ı gaptırmam” dediği üzere SYRİZA’yı kaptırmam demesi beklenebilir. İdeolojik olarak yakın. SYRİZA’nın başkanı Çipras’ın genel başkanı olduğu ve SYRİZA ittifakının ana gövdesini oluşturan Synaspismos’la çok evvelden yakın ilişkileri olan bir parti. Ancak ÖDP, zamanında Synaspismos’un aldığı oy oranına yakın bir seçim performansı gösteremedi. Birleşik Haziran Hareketi henüz çok yeni. Bir bakımdan İspanya’nın SYRİZA’sı olarak gösterilen Podemos’u andırıyor. Podemos, 20112012’de Indignados adı verilen sokak gösterilerinden gücünü alıyor. Haziran Hareketi de isminden de anlaşılacağı üzere Gezi isyanıyla ilişkili. Birçok sol partinin, bireylerin, sivil toplum örgütlerinin ve bazı CHP’li milletvekillerinin de katılımıyla kuruldu. Siyasi çizgisi SYRİZA’ya yakın. Ancak yeni kuruldu ve bileşenlerin beraber nereye kadar hareket edebileceği şüpheli. Adaylarımız böyle görünüyor. Ancak asıl sorun Türkiye’de SYRİZA’yı başarıya taşıyan koşulların olup olmadığı. Yunanistan ve İspanya’da ekonomik kriz ve AB’nin buna bulduğu çözümler başarının en göze çarpan koşullarını oluşturuyor. Eski siyasi kasttan usanma ve yeni bir kuşağın söz hakkına sahip çıkması da göz ardı edilmemesi gereken bir başka koşul. Türkiye diğer iki ülke gibi refahtan ani bir düşüş yaşamadı. Aksine büyük bir sosyal eşitsizlikle yürüse de görece bir refah artışı yaşadı. Ancak genç kuşağın söz hakkı olma arzusu burada da geçerli. Elbette Yunanistan ya da İspanya’dakine benzer sert bir krizin yaşanmaması Türkiye’nin sol siyasete ihtiyacı olmadığı anlamına gelmiyor. Aksine bu geçirilen dönemden sonra AKP’nin yarattığı sosyal tahribatın giderilmesi gerekecek. Gayet dindar bir toplum olan Yunanistan toplumunun açıkça ateist olduğunu söyleyen bir liderin partisine sol politikaları sebebiyle oy vermesi de öğretici olmalı. Siyasette somut, umut vaat eden sol projeler yaşam tarzı tartışmalarını aşabilme ihtimaline sahip. Trans bireyi almayan hamamcıya l Haber Merkezi İstanbul’da, kadın arkadaşıyla gittiği tarihi Galatasaray Hamamı’nda “Sizin gibi dönmeleri almıyoruz, kendi hamamınıza gidin!” diyerek içeriye sokulmayan İpek Kırancı adlı trans bireyin şikâyeti üzerine iş yeri sahibi Ahmet Karagüney’e Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 122. maddesinde düzenlenen “ayrımcılık” suçundan 3 bin TL para cezası verildi. Radikal.com.tr’de yer alan habere göre, Kırancı’nın avukatı Eren Keskin, bu maddeden ilk kez ceza verildiğini belirterek “Bence bu karar, bu konuda trans bireylere güven sağlayacak bir karar olacak. Yargıtay da bu kararı onarsa biraz daha rahat bir hayat yaşayabilirler” dedi. 3 bin TL ceza Kalbi 85 dakika l IĞDIR (AA) Kalp krizi geçiren ve kalbi duran 5 çocuk babası Şamil Akpulut (35), Iğdır Devlet Hastanesi doktorlarının 85 dakika süren kalp masajı ve pıhtı eritici tedavisi sayesinde yeniden yaşama döndü. Kardiyoloji uzmanı Dr. Abdullah Cirit, Akpulut’un tüm yaşamsal faaliyetlerinin şu anda normal olduğunu belirtti. Sadece kalp krizi geçirdiği anı hatırladığını söyleyen Akpulut ise “İnanamadım. 85 dakikada ölmüşüm, tekrar hayata dönmüşüm. Yeniden doğmuş gibiyim” diye konuştu. sonra çalıştı C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle