19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 OCAK 2015 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 11 HüküMESS’ten greve darbe OLCAY BÜYÜKTAŞ / MUSTAFA ÇAKIR Bütün büyük grevleri sistematik olarak yasaklayan hükümet, metal grevini de engelleme yolunu seçti Küçük grevleri farklı yöntemlerle kıran AKP hükümeti, cam grevi gibi 15 Grev öncesinde işverenin isteği üzerine işyerlerinde grev oylaması yapıldığını bin metal işçisinin çıktığı grevi de milli güvenliği gerekçe göstererek ve sandığı her fırsatta yücelten hükümetin, işçinin sandıktan çıkan iradesini erteledi. Serdaroğlu, MESS’in dağılmasından korkan işvereninin talebi görmezden geldiğini söyleyen DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, üzerine grevin ertelendiğini ileri sürdü. hükümetin milli güvenliği değil sermayenin güvenliğini korduğunu dile getirdi. AlmanyaTürkiye İki Grev Fotoğrafı Dünkü Cumhuriyet’te, birkaç sol küçük tirajlı gazete dışında medyada sansürlenmiş haber birinci sayfadan, fotoğraflı, anlamıyla uyumlu değerlendirilmişti. DİSK’e bağlı Birleşik Metalİş’in grevi, İktidarlarının döneminde hiç kullanılamamış sendikal haklar, grev hakkının 15 bin işçiyi kapsıyor olması, içeriği ile ilk ciddi örneği... Emekçi haklarının dibe vurmasında, iş cinayetleri, vahşi çalıştırma, ucuz emek koşullarının gerçekleriyle ancak çarpan haberlerde yüzleşenler, bu ilk grevin algılanmasında da gerçekleri görmede zorlanacaklar, nerede duracaklarını bilemeyecekler... Aynı gün Almanya’da aynı işkolunun grevinin fotoğraf karelerindeki benzerlik, emek hakları kavgasının gerçeğinden o kadar uzakta ki... Önce 196380 dönemindeki işçi hakları patlamasını anımsatmak zorundayım. Ülkemizde sigortalı, yani kayıtlı sendikal haklarını kullanabilecek işçilerin yarısından fazlasının aktif sendikal örgütlü olmalarıyla, en gelişmiş ekonomi ABD’de yüzde 15’lerin altında kalmış örgütlülüğü katladıklarını, sendikal haklar ve demokraside en ilerde AB ülkelerinin ortalamasının da iki katına ulaştıklarını unutmayın... Sadece özgürlükler, haklar bilinciyle değil, genel toplumsal, solsosyal siyaset açılımlarının, işletmelerin ağırlıklı kamuda olmalarının katkısını da atlamayalım. İşçi sınıfının bu örgütlü, sendikal haklar kullanımlarının patlamasının ülkemizde gelir dağılımı adaletinde lokomotif etkisi çok çarpıcıydı. Sendikasız, kayıtsız çoğunluk, sendikal grev hakları hiç olamayan kamu çalışanları, dahası doğrudan üretici küçük esnaf, çiftçi için gelir adaleti dağılımında belirleyici düzenleyiciydiler. Sonuçta tüm emeği ile geçinenlerin ücret ve çalışma koşullarının düzeltilmesi eğrisi 1963’ten başlayarak birazcık 12 Mart’ta iki yıllık yasaklar dönemi, 1980’lere doğru enflasyonist zikzaklar çizilmesi koşuluyla, hep yukarıya doğru anlamlı yükselme, iyileşme yaşanmıştı... Sanılanın aksine 1980 askeri darbe süreci, DİSK için ağır cezaevi, işkenceler, Türkİş ve diğer konfederasyonların faaliyetlerinin askıya alınması, sendikal örgütlülüğe baskışiddet sonuçlarına karşın, işçilerin gerçek ücretlerine çok fazla el uzatmamış, sözleşmelerin tahkim, yargı sistemi içinde yenilenmesinde kirlenmeyi becerememişti. İşçi haklarının, sendikal örgütlülüklerle birlikte gerilere püskürtülmesi, 1982 Anayasası, halen yürürlükte bugünkü sendikal yasaların içinde iğne oyası gibi örülmüş yasaklarla, Özalizmin serbest piyasalar düzenine bırakılmıştı... HHH DİSK’in üye tabanı, kapalı kalınan süreçte fiilen diğer konfederasyonlara kaçırılmış, özelleştirmelerle Ankara’da Türkİş’in siyaset üzerindeki yumruk gücü hızla geriye çekilmiş, liberal açılımlar politikalarında kazanılmış sendikal hakların sözleşmeler metinlerinden ayıklanması yaşanmıştı. Kamuda da ortalama ücretler, sözleşmesizlerin asgari ücreti düzeyine çekildiğinde, yasal haklara fiilen el konularak angarya çalıştırmalarla sosyal damping patlaması, kuralsızlaştırma sınır tanımaz tırmandırılmıştı. Sendikalaşma çabası işten atılma gerekçesi olmuştu. Geleneği olan işletmelerde direnişler, grevlerle dayanmaya çalışıldıysa da, geriye gidiş durdurulamadı... Karabük Demir Çelik, Seka, Seydişehir.. benzeri pek çok grevi, küçük küçük sayısız direnişleri anımsayabilirsiniz. Örgütlülük çatısı altında olan işçiler, yasaklı anayasa, sendikal düzene sırtını dayamış liberal siyaset, piyasalar düzeni uygulamalarında, rekabet öncelikli sözleşme politikalarında, dibe çekilişin sonunun gelmeyeceğini çok çabuk öğrendiler... Kamuda, tabandan gelen patlama ile farklı sendikal çatılar arasındaki emekçi buluşması, “Bahar eylemleri”, “Büyük Madenci Direnişi”, “Yaz eylemleri” ile yasaklı yasaları aşma yollarını keşfettiler. Yasal grevle tek tek yenilme yerine, topluca hastalanma, viziteye çıkma, sokaklara taşma yollarını kullandılar. Hele de tek başına greve çıkmayla yetinilmeyen Büyük Madenci Direnişi, greve çıkan 36 bin madenci, TTK işçisi ile birlikte Zonguldak halkının, maden mühendisleri rehber, bütün demokratik örgütlenmelerin çok büyük dayanışması, Özalizmin kırılması oldu. 1991 başında imzalanan sözleşme sadece işçilerin değil, bütün emeği ile geçinenlerin ücretleri, çalışma koşullarında, hızla yoksulaşmayı durdurmakla kalmadı, birçok yılın birden kayıplarının geri alınabilmesini de getirdi. AKPErdoğan İktidarları iş güvencesi yasasına karşı Fazilet içinden gelen kadrolar eliyle kuruldu. İktidara gelir gelmez ilk icraat, iş yasasını da geriye çekerek esnek çalıştırmayı güçlendirmek oldu. Sonrası gelsin sosyal damping, ucuz, olumsuz koşullarda angarya, kuralsız, taşeron çalıştırmaları... AKP’nin siyasal İslam kimliği ile oynayarak iktidarda büyümede odak güç; yasal, sendikal haklar yerine sadaka düzeni; kamu kaynaklarında ayrımcılıkla, kaynakların seçmenler arasında paylaşılması.. ağına oturtulmuştu... Erdoğan’ın bir tür savaş ilan ettiği TÜSİAD eksenli MESS içindeki Birleşik Metal grevine çözüm üretileceğini hiç beklemeyin. Hükümetten gelen, fiilen yasaklama sonuçlu grev erteleme kararı diğer sendikaların imzalanmış sözleşmelerinde tırmanış olmasın diye... Almanya’da aynı işkolunda aynı gün sendikal örgütlülük dinamikleriyle yapılan grevle sadece fotoğraf kareleri benziyor... Bundan sonra ne olacak? Erteleme süresi kararın yayımı tarihinde başlıyor, yani 29 Ocak itibarıyla başladı. Erteleme kararının yürürlüğe girmesinin ardından belirlenecek arabulucu, uyuşmazlığın çözümü için erteleme süresince her türlü çabayı gösterecek. Erteleme süresi içerisinde taraflar aralarında anlaşarak uyuşmazlığı özel hakeme de götürebilecek. Erteleme süresinin sonunda anlaşma sağlanamazsa 6 işgünü içinde taraflardan birinin başvurusu üzerine uyuşmazlık Yüksek Hakem Kurulu’nca çözülecek, aksi halde işçi sendikasının yetkisi düşecek. Son karar mercii olan Yüksek Hakem Kurulu’nun çoğunluğunu hükümetin seçtiği üyeler oluşturuyor. Bu nedenle Yüksek Hakem Kurulu’ndan sendika lehine karar çıkması beklenmiyor. Ayrıca bu kurulun kararları da kesin ve toplusözleşme niteliği taşıyor. Yasanın görüşmeleri sırasında bu madde çok tartışılmıştı. Sendikalar böyle bir madde olduğu sürece grev yapılamayacağına dikkat çekmişlerdi. ANKARA/İSTANBUL Hükümet, Kristalİş Sendikası’nın Şişecam’da gerçekleştirdiği grevin ardından Birleşik Metalİş Sendikası üyesi 15 bin işçinin 41 işyerinde başlattığı grevi de “milli güvenliği bozucu” nitelikte olduğu gerekçesiyle 60 gün süreyle erteledi. Grevin ertelendiği işyerleri arasında Metal Sanayicileri Sendikası’ndan (MESS) istifa ederek sendika ile toplusözleşme masasına oturan işyerleri de yer aldı. Oysa 4 işyerinde işveren sendika ile anlaşmaya varmıştı. Bakanlar Kurulu’nun kararı Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlandı. Kararda, Birleşik Metalİş Sendikası tarafından uygulanmakta olan grevin, “milli güvenliği bozucu nitelikte olduğu görüldüğünden” 60 gün süreyle ertelendiği belirtildi. Grevin ertelenmesini işçi haklarına demokrasiye, grev hakkına bir darbe olarak gören Birleşik Metalİş Sendikası Başkanı Adnan Serdaroğlu, yaptıklarının karşılıksız kalmayacağını, işçilerin hak ettiklerini almak için başka yöntemler bulacaklarını dile getirerek “Yasadışı duruma düşmemek için gece 12.00’de fabrikalarada toplanacak ve içeri gireceğiz. Ancak dışarıdaki eylemliliği içeriye taşıyacağız. Komitelerimiz toplanıp nasıl bir eylemlilik süreci ortaya koyacağımıza karar verecek” dedi. AKP hükümeti döneminde İZELMAN ve İZENERJİ’nin yanı sıra ÇAYKUR, Darphane, THY, Şişecam ve maden grevleri yasaklandı. Metal grevinin yasaklanmasını değerlendiren eski Kristalİş Eğitim Uzmanı ve Kocaeli Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Aziz Çelik, AKP hükümetinin bütün büyük grevleri sistematik olarak yasakladığını, etkisiz grevleri farklı yöntemlerle kırdığını belirtti. Çelik, grevin ‘milli güvenliği bozucu’ nitelendirilerek yasaklanmasının hukuk, mantık ve bilimle açıklanacak bir gerekçe olmadığını söyledi. AKP hükümetinin bütün grevleri sistematik olarak yasakladığını belirten Çelik, “Geçen yaz cam grevini, ardından madencilerin grevini yasakladı. Şimdi metal greviyle devam ediyorlar. Bu ya Grev erteleme sistematik bir hal aldı saklama aslında grev hakkının koskoca bir yalan olduğunu gösteriyor” dedi. AKP hükümetinin bütün grevleri sermayenin talepleri doğrultusunda keyfi bir şekilde yasakladığını ifade eden Çelik, “Hükümet kanun hükümlerine dahi uyma gereği duymuyor” dedi. Hükümetlerin sermayenin çıkarlarını koruduğunu ancak AKP döneminde etkili olan hiçbir greve izin verilmediğini hatırlatan Çelik, “Yani bu 20032004 yılında camda, metalde, madencilikte; yine geçtiğimiz yaz aylarında yine camda, madende yapılan grevlere izin verilmemiştir. Bunun yanında küçük, etkisi olmayan, katılımı olmayan grevlere müdahale etmemişlerdir. THY grevi de buna örnektir” dedi. Pazartesi dava Yasal olarak pazartesi günü grev kararının iptali ve yürütmeyi durdurma davalarının açılaca ğını ancak dava süreci devam ettiği sürece de taleplerini elde edene kadar eylemlerin süreceğini anlatan Serdaroğlu, “Hükümet, MESS’ten gelen talep doğrultusunda grevi erteledi. Çünkü MESS’in birliği artık tehlikede. Metal işvereni sözleşme imzalamak için MESS’ten ayrılmak istiyor. MESS bunu önlemek için grevi erteletti. Oysa biz taleplerimiz karşılanmadığı sürece, MESS bu tavrını değiştirmedi ği sürece sözleşme imzalamayacağız” diye konuştu. DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu da söz konusu grev yasaklaması ile hükümetin işçinin iradesini yok saydığının altını çizerek sendika bundan sonraki süreçte ne karar alırsa yanında olacaklarını dile getirdi. Hükümetin grev yasak kararıyla ulusun güvenliğini değil, sermayenin güvenliğini korumakla yükümlü olduğunu bir kez daha gösterdiğini be lirten Çerkezoğlu, kararın kabul edilebilir olmadığını da vurguladı. Grevin ertelendiği işyerleri arasında MESS’ten istifa ederek Birleşik Metalİş Sendikası ile masaya oturan işyerleri de yer aldı. Bu işyerleri Delphi, Schneider, Alstom ve Bekaert işverenleriydi. Sendika Delphi ile masada anlaşmış, diğerleri ile de mutabakata varmıştı. Ancak Bakanlar Kurulu buralarda da grev olduğu gerekçesiyle erteleme kararı verdi. Yasağa kınama yağdı Ekonomi Servisi Bakanlar Kurulu’nun DİSK’e bağlı Birleşik Metalİş Sendikası’nın almış olduğu grev kararını ertelemesine sendika, sevilik toplum örgütü ve kurumlardan tepki yağdı. Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nden (ÖDP) yapılan açıklamada, “Bugüne kadar sınıf mücadelesini sendikalar üzerinde kurdukları baskı ve denetim mekanizmalarıyla geriletmeye çalışanlara, işçilerin söz ve taleplerini görünmez kılanlara, grev erteleme ve işsizlik şantajlarıyla işçilere korku salanlara ve sınıf mücadelesini dinsel gericileşme ile kuşatarak tüm işçilerin kazanımlarını ellerinden alanlara karşı bugün hepimiz metal işçiyiz” denildi. Metal işçilerine yönelik bu keyfi tutumun, anti demokratik uygulamaların tüm emekçilerin sorunu olduğunu belirten KESK yönetimi de yasağı kınadı. KESK, Anayasal bir hakkın kullanılmasının böylesine pervasızca engellenmesine karşı Birleşik Metalİş Sendikası’nın ve metal işçilerinin yanında olacağınu duyurdu. Komünist Parti (KP), karar için ‘Patronların partisi, patronların imdadına koştu’ açıklamasını yaparken, EMEP de tüm kesimleri grevi desteklemeye ve dayanışmaya çağırdı. Daha kaç kere öleceğiz? rekçe göstererek, işten çıkardığı 2 bin 831 madencinin tazminatını ödemiyor. İşçiyi, devlete yönlendirerek başından atmaya çalışıyor. Ne var ki işçiler, devlet kapısından da 2 aydır eli boş gönderiliyor. Ortada bir danışıklı dövüş olduğu iddiası tartışılıyor. Süreç bir muammaya dönüşürken, olan yine işçiye oluyor. Bir bilinmezliğin içerisinde boğuşan emekçi, muhatap arayışını sürdürüyor. O işçilerden biri olan Kınıklı madenci Arif Şengül, “tazminat krizini” şu şekilde özetliyor: “Şirket parası olmadığı gerekçesiyle tazminatlarımızı ödemiyor. Aslında muhatabımız Soma Grubu gibi görünse de asıl işverenimiz TKİ Kurumu yani devlettir. Bu nedenle, mağduriyetimiz de devlet tarafından giderilmelidir. Hakkımızı nerede arayacağımızı bilemiyoruz. Ortada kaldık. Verilen sözlerin hiçbiri tutulmadı. AKP Manisa Milletvekili Recai Berber, bize ‘teminatınız benim, ocaklar yeniden açılana dek hiçbir işçinin işine son verilmeyecek’ demişti. Ama olan ortada. Bize yalan söylediler.” İstanbul Maslak’ta 56 katlı gökdelen inşa eden Soma AŞ, işten çıkardığı 2 bin de söylentiler olduSoma’daki sorunlar ğunu söyleyen CHP 831 madenciye tazminat ödemiyor. “Param yok devlet ödesin” diyor. 2 katlanarak devam ediVekili Özel, işin peşiaydır haklarını isteyen madenciler oyalanıyor. yor. Mallarına tedbir koni bırakmayacağını söyKimse, “bu para ne zaman, kim tarafından nulan Soma A.Ş. kredi alalerken çözüm yollaödenecek” diye sormuyor. madığını ve parası olmadığını gerı öneriyor: Bu borçlaBir diğer mağdur işçi Hidayet Merdim de, devlet tarafından verilen sözlerin hiçbirinin tutulmadığını yineliyor: “Bize 6 ay boyunca çift maaş vererek oyalayıp, susturdular. Oysa bizim başka taleplerimiz vardı. Öncelikle madenlerimizin yeniden açılmasını ve bunların Devlet Denetleme Kurulu tarafından denetlenmesini istedik. Devlet çift maaş vereceğine, yeni ve güvenli sahaları açabilirdi.” Merdim, “madencileri sadece bir kere değil defalarca öldürdüler” diye sürdürüyor: “301 kişi öldü. Bizi, ikinci kez işten atarak öldürdüler. Kovulduğumuzu cep telefonlarımıza gelen mesajdan öğrendik. Mesaj, ‘size mutlu sağlıklı günler dileriz’ diye bitiyordu. Açıkçası devlet bizle alay etti. Yırca’da ağaçlarımızı kestiler bir daha öldük. Şimdi de tazminatlarımızı ödemiyorlar. Biz daha kaç kere öleceğiz?” CHP’li Özgür Özel’den 2 öneri Soma’da işten atılanların tazminatların ya 20’ye bölüneceği ya da hiç rı devlet ödesin, sonra da bu parayı, Soma A.Ş.’den kamu alacağı olarak tahsil edelim dedim. AKP grubu bunu değerlendireceğini söyledi. Kanuna eklenecek küçük bir ek maddeyle bu işi çözer, bu insanların mağduriyetini kısa zamanda telafi ederiz. ERK ACARER ödenmeyeceği yönün Ekonomi Servisi Doğan Holding, Aytemiz Akaryakıt Dağıtım’ın yüzde 50’sini 152 milyon liraya satın aldı. Doğan Holding tarafından Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamada, toplam 200 milyon lira ödenmiş sermayesi olan Aytemiz Akaryakıt’ın, 100 milyon lira nominal değerli payının peşin olarak satın alınması için hisse alım ve hissedarlar sözleşmesi imzalandığı bildirildi. Açıklamada, Aytemiz Akaryakıt Dağıtım’ın Yönetim Kurulu’nun, 7 üyeden teşkil edileceği, bu üyelerin çoğunluğunun (4 üye) Doğan Enerji Yatırımları Sanayi ve Ticaret tarafından aday gösterilmek suretiyle seçileceği belirtildi. Doğan, Aytemiz’in yüzde 50’sini aldı 3 bine yakın madenci çözüm bekliyor Kayıt dışı işçi çalıştırana ihale yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kayıt dışı işçi çalıştıranların, vergi kaçıranların kamu ihalelerinden men edileceğini söyledi. Şimşek, Merkez Bankası ile ilgili tartışmalara ise girmek istemediğini belirtti. Maliye Bakanı Şimşek dün “Kayıtdışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Planını”açıkladı. Kayıt dışı ile mücadelenin terörle mücadele kadar önemli olduğunu dile getiren Şimşek, planla yeni vergi getirilmediğini vurguladı. Şimşek, “Altını çizerek söylüyorum. Vergi yükü artmayacak. Vergi tabana yayılacak. Yeni vergi yok” dedi. Şimşek, servet denetimi ya da “nereden buldun” düzenlemesi yapılmadığına da dikkat çekti. Şimşek, kayıt dışı çalıştırılanların, ya da maaşları eksik yatırılanların kendilerine haber vermelerini istedi. Önümüzdeki dönemde SGK ve Maliye’ye verilen beyannameleri de birliştirmek istediklerini dile getiren Şimşek, 300 yeni vergi müfettiş yardımcısı alınacağını kaydetti. Şimşek, toplam müfettiş yardımcısı sayısını 10 binin üzerine çıkarmak istediklerini söyledi. Eylem planında de özetle şu düzenlemeler yer aldı: l Vergi daireleri, tapu daireleri, havalimanları gibi yerlere vergi tahsilatının kolaylaştırılması amacıyla ATM gibi ödeme terminalleri kurulacak. l Vergi denetiminde etkinlik artırılacak. Yaptırımlar caydırıcı olacak. l Turizm sektöründeki kayıt dışılığın önlenmesine yönelik olarak, internet üzerinden yurt içi ve yurt dışından yapılan (otel, pansiyon, günübirlik ev vb.) konaklama rezervasyonları takip edilecek. Bankaların kârlılığı düştü Ekonomi Servisi Bankacılık sektörünün 2013 yılında 24 milyar 733 milyon TL olan net kârı, 24 milyar 664.3 milyar TL’ye indi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK), ‘Türkiye Bankacılık Sektörü’ raporuna göre, bankaların toplam aktifleri 1 trilyon 994.2 milyar TL’ye ulaştı. Bir önceki yılın sonunda aktifler 1 trilyon 73.4 milyar TL seviyesindeydi. Bankacılık sektörü kredileri ise yüzde 18.4 artışla 1 trilyon 240.7 milyar TL’ye ulaştı. Geçen yılın sonunda krediler 1 trilyon 47.4 milyar TL olmuştu. Bankaların sermaye yeterliliği standart rasyosu yüzde 16.3 olurken, çekirdek sermaye yeterliliği rasyosu yüzde 14.04 olarak gerçekleşti. Bankacılık sektörünün özkaynak kârlılığı 2014 sonunda yüzde 12.23 ve aktif kârlılığı yüzde 1.33 oldu. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle