26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 OCAK 2015 SALI CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 17 UYKUSUZLUK ‘Goodbye My Love, Goodbye’ şarkısıyla tanınan, Yunan sanatçı Demis Roussos hayatını kaybetti Bir Acem blues şairi SAMİ KISAOGLU Sürgündeki İranlı müzisyen Mohsen Namjoo, yarın Ankara, 30 Ocak’ta da İstanbul’da müzikseverlerle buluşuyor Mine SÖĞÜT [email protected] Hisseli Korkular Kumpanyası İktidar, laik bir ülke için yüz kızartıcı olan siyasi empatisi yüzünden, bambaşka bir âlemin kralı öldü diye resmi yas ilan etti. Sonra da yas bahanesiyle gücünün yettiği tiyatroların perdelerini kapattırdı. Turneler iptal oldu; aylar önce biletini alan seyirci kapıdan geri döndürüldü. Sahnelerdeki perdeler paşa paşa indirildi; gözlerdeki perdeler sıkı sıkı kapatıldı. Tiyatro dünyasında ne yer yerinden oynadı ne de kıyametler koptu. Herkes bir kez daha kaybedeceği şeylerle, kazanacağı şeyleri şahsi terazisinin kefesine koydu. Ve çoğunluk sus pus oldu. Ancak bir avuç sivil tiyatrocu ve yine bir avuç işçi tiyatrocu sözünü sakınmadan, bundan sonra başlarına gelecekleri umursamadan, çok yakında yapayalnız kalacakları gerçeğinden korkmadan, duruma isyan etti. Geri kalanlar olanlara boyun eğmeyi yeğledi. Binlerce yıllık muhteşem tarihini krallara kafa tuta tuta yazan tiyatro sanatının, kendisini bugün bu coğrafyada iktidara karşı aciz hissetmesi, büyük bir tehlikenin işareti. Bir ülkede sanatçılar artık alanlarının sınırlarını korkuyla çiziyorlarsa, o ülke resmen faşizmle yönetiliyor demektir. Faşizm karşısında sessiz kalan sanat bir süre sonra fark etmeden saf değiştirir ve faşizmin sesi haline gelir. Hamlet’in en ünlü cümlesi, “Olmak ya da olmamak”taki asıl mesele “korkmak ya da korkmamak”tır. Bu muhteşem karakterin kendisiyle hesaplaşmasında, varlıkla cesareti, yoklukla korkuyu eşleştiren Shakespeare, baş edilmesi zor olan temel meseleye, tiradın sonraki cümlelerinde gelir: “Düşüncemizin katlanması mı güzel/ Zalim kaderin yumruklarına, oklarına/ Yoksa diretip bela denizlerine karşı/ Dur, yeter demesi mi?” diye sorar Hamlet. Sonra insanın hayalinde var ettiği öbür dünyadan korktuğu için, içinde yaşadığı bu dünyadaki zalimliğe nasıl katlandığını anlatır. “Yoksa kim dayanabilir zamanın kırbacına?/ Zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine/ Sevgisinin kepaze edilmesine/ Kanunların bu kadar yavaş/ Yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine/ Kötülere kul olmasına iyi insanın (...)/ O kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya/ Ürkütmese yüreğini?/ Bilmediğimiz belalara atılmaktansa/ Çektiklerine razı etmese insanları? (...)/ Bilinç böyle korkak ediyor hepimizi.” İşte bu “bilinç’”yüzünden kendi tarihimizi yazmaya cesaret edemiyoruz, işi art niyetli iktidara bırakıyoruz. Oysa o resmi kurumlar, sanatçıyı devlete hizmetkâr kılmak için değil, devlet sanata hizmet etsin diye var. Zalimin foyasını ortaya çıkarabilecek; korkuyla alay edebilecek; kimsenin söyleyemediğini söyleyebilecek geleneğe sahip o güçlü sanat, tehditlere arkasını dönmek yerine, göğsünü gererse tarihini kendisi yazar; devleti de kendisine hizmetkâr kılar. Çünkü tiyatro sanatı, onu kıymetli yapan en büyük hisseyi korkudan değil cesaretten alır. Evet, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni’nin dediği gibi, emirle demir kesilebilir. Ama bunun için, emirle demir arasında bir de emir kulu olması gerekir. İşte o “lanet olası bilinç’” böyle korkak ediyor hepimizi! Elveda sevgilim... Kültür Servisi “Goodbye My Love, Goodbye”, “Forever And Ever” gibi şarkılarıyla dünya çapında tanınan Yunan şarkıcı Demis Roussos önceki gün kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. 68 yaşındaki sanatçının ölüm nedeni açıklanmadı. 15 Haziran 1946’da Mısır’da doğan Roussos, müzik yaşamına Aphrodit’s Child grubuyla başladı. İlk solo albümü “Fire and Ice” 1971 yılında yayımlandı. Ertesi yıl “My Reason” adlı albümü çıktı, 1973’teki “Forever And Ever” ise Roussos’u büyük üne kavuşturdu. “Goodbyle My Love, Goodbye”, “My Friend The Wind”, “Forever And Ever” gibi sevilen şarkıların yer aldığı bu albüm Avrupa’da iki milyona yakın sattı. Üretken sanatçı, sonraki yıllarda da ardı ardına albümler yayımladı. 1979’daki “Universum” 4 dilde söylenmiş şarkıları içeriyordu. 1980’lerde obeziteyle mücadele eden Demis Roussos, arkadaşı Veronique Skawinska ile birlikte, obezitenin yol açtığı sorunlar hakkında “A Question Of Weight” adında bir de kitap yazdı. 14 Haziran 1985’te Atina’dan Roma’ya giderken içinde bulunduğu uçak Hizbullah militanlarınca kaçırılınca ölümle burun buruna geldi. Bu deneyimden, “Time” albümü doğdu ve “Dance of Love” parçası, sanatçının başarılı şarkılarından biri oldu. 2009’da son albümü yayımlanan şarkıcı, birçok ödülün sahibiydi ve albümleri tüm dünyada 60 milyondan fazla sattı. Müziğinde şiirden tiyatroya farklı sanat disiplinlerinden beslenen, geleneksel İran müziği ve şiirini rock, blues gibi türlerle aynı sahnede buluşturan İranlı müzisyen ve besteci Mohsen Namjoo yaklaşık 6 yıldır ülkesinden uzakta yaşıyor. Müzikoloji eğitimi için Viyana’da geçirdiği bir yılın dışında son 5 yılını ABD’de geçiren sanatçı küresel anlamda ses getiren albümlere imza attı. New York Times tarafından İran’ın Bob Dylan’ı olarak selamlanan müzisyen eserlerinde Hafız ve Mevlana’dan etkileniyor. Bu yıl altıncısı düzenlenen Avea Sıra Dışı Müzik Konserleri kapsamında Türkiye’deki ilk konserini 28 Ocak’ta Ankara’da, 30 Ocak’ta ise İstanbul’da verecek olan sanatçı ile müziğini oluşturan temel unsurlar ve gelecek dönem projeleri üzerine konuştuk. Eğer müzisyen olmasaydım bir yazar ya da şair olmayı isterdim. Şairlerden Ginsberg, Bukowski, T.S. Eliot, Ezra Pound, William Butler Yeats, Çin ve Japon geleneksel şiiri, yazarlardan ise Marquez, James Joyce, Raymond Carver ve Orhan Pamuk okuduklarım arasında. Onların ürettikleri üzerine bir şeyler yapmaktan çok ilham kaynağı olarak alırım. Şu an İngilizce de başlangıç düzeyinde sayılırım, en büyük isteklerimden biri İngiliz Edebiyatı konusundaki bilgimi artırmak. İngilizce dışındaki dilleri öğrenmeyi de o dillerde yazılmış eserleri orijinal metinlerinden okuyup bir duygu yakalayabilmek için isterim. Örneğin Rimbaud ve Mallarme’yi anlamak için Fransızcayı, Nâzım Hikmet’i anlamak için Türkçeyi. SAG ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU En iyisi ‘Birdman’ Kültür Servisi Sinema Oyuncuları Birliği’nce (SAG) verilen ve Oscar’ın öncüllerinden sayılan SAG Ödülleri dün Los Angeles’ta yapılan törenle sahiplerine sunuldu. Birliğin 1995 yılından bu yana verdiği ödüllerde, “Uzun metrajlı filmde en iyi toplu oyuncu performansı” dalının kazananı “Birdman” filmi oldu. “En iyi kadın oyuncu performansı” ödülüne, Julianne Moore “Beni Unutma” (Still Alice) filmindeki başarısıyla değer görüldü. Moore öncesinde de aynı yapımla Altın Küre’nin sahibi olmuştu. “En iyi erkek oyuncu performansı”nın galibi “Her Şeyin Teorisi” (The Theory of Everything) filminin oyuncusu Eddie Redmayne oldu. “Drama serisinde en iyi toplu oyuncu performansı” dalında SAG ödülünü, “Downton Abbey” dizisi aldı. Kevin Spacey de “House Of Cards” dizisindeki başarısıyla bu dalda en iyi erkek oyuncu seçildi. Törende “Ömür Boyu Başarı Ödülü” Debbie Reynolds’a sunuldu. Türk müziğine özel bir ilginiz olduğunu biliyorum. Türk müzisyenler ile unutamadığınız bir anınız BD’de müzik var mı? Manhattan East Village Amerika müzikal anbölgesinde Drom adında lamda oldukça zor ve karçok iyi bir müzik mekânı maşık bir pazar. Sizin bu var. Yakın arkadaşlarım yapı içindeki varoluş serüolan Serdar ve Mehmet veninizi dinleyebilir miyiz? adında iki Türk’ün sahiAmerika gerçekten coğrabi olduğu bu mekân sunfi olarak çok geniş bir ülke, duğu müziğin çeşitlilibir kıta. Amerika’daki müği ile oldukça dikkat çekizik ile ilgili olarak aklımda ci. İlk olarak 2012 yılının şöyle bir benzetme var, ülke Ağustos ayında orada İranPasifik Okyanusu gibi, içinlı bir perküsyoncu dostum de balinalardan küçük balıkile bir konser verdim. Ama lara kadar pek çok canlı beorada en iyi konserimi raber yaşıyor fakat su her 2014 yılında Türkiye’den yerde ve her canlı için aygelen kanun ve klarnet çanı. Amerika’daki müzikten u 6 yıldır ülkesinden lan iki müzisyenle birlikte bahsederken aslında küresel olarak tauzakta yaşayan Mohsen gerçekleştirdim. nınan çok popüler müzisyenlerle beİnanılmaz yetenekli müzisyenlerNamjoo, “İran’ın Bob raber daha az tanınan çok özel müzisdi, provasız benim müziğime ayak yenlerden de bahsetmek zorundayız. Dylan’ı” olarak da uydurabildiler ve enstrümanlarıÖrneğin, ABD’de 25 bin kişinin bir tanınıyor. İran müziği nı çalış tarzlarıyla beni büyülediler. pop şarkıcısını dinlemek için bir araKlarnetçi olanın adı İsmail, kanuve şiirini rock ve blues ya geldiği konserlere gidebilirsiniz, aynimiz de Tamer’di. İstanbul’a İsnı zamanda New York’ta 5 dolar giriş gibi türlerle buluşturan mail ile birlikte gelmeyi düşünüücreti ödeyerek küçük bir kafede sadece müzisyen, Hafız ve yordum fakat vize problemleri do10 kişi ile birlikte bir caz piyanistini layısıyla gelemeyecek. Mevlana’dan etkileniyor. dinleyebilirsiniz. Bu piyanist hakTürkiye’deki müzikten en çok etkında biraz araştırma yaptığınızkilenmemi sağlayan çalışma Fatih da belki de alanında dünyadaki en Akın’ın “İstanbulKöprüyü Geçmek” isimli beliyilerden biri olduğunu duyarsınız, mütevazı bir geseli, bu belgeseli beşten fazla kez izledim ve çok kariyeri olan bir müzisyen. şey öğrendim. Ne yazık ki İran müziğiyle ilgili bizBen kendimi de en büyük ve en küde böyle bir belgesel mevcut değil. Fatih Akın’ın çük balıkların arasında bir yerde bulunan belgeselinden Candan Erçetin’in “İstanbul Hatıbir balık gibi düşünüyorum. Finansal olarak rası” parçası üzerine çok çalıştım belki sonraki solo Amerika’da hayatımı kazanmam çoğunlukla performanslarımda bu parçayı yorumlayabilirim.. buradaki İranlılar sayesinde mümkün oluyor, Birazda gelecek günlerde sizi hangi projelerin müzikal olarak ise çok rahat bir durumdayım, beklediğinden bahseder misiniz? çünkü müzisyen arkadaşlarınızla bir düşünceBu uzun sürecek turdan sonra planım en son iki nizi paylaşmanızın bile çok zor olduğu İran gialbümümden ve albümde çalan sanatçılarla birlikte bi bir ülkeye kıyasla müzikal anlamda hem özSan Francisco ve New York’ta birer konser vermek. gür hem başarılı bir şekilde yaşayabiliyorsunuz. Sonrasında ise benim için bir abla gibi olan tanınmış İranlı sanatçı Sirin Nesad’ın bir ses enstalasyodebiyat ve şiir nu projesinde onunla birlikte çalışacağım. Büyük ih Edebiyat ve şiir müziğinizin önemli hayat timalle Milano’da sergilenecek. Ondan sonrası için damarlarından ikisi. Özellikle İran şiiri. iki ya da üç adet yeni albüm fikrim var fakat Brown Dünya edebiyatı ve şiiri ile aranız nasıl? Üniversitesi’ndeki İran müziği üzerine dersler vereEdebiyat ve şiir oldukça ilgimi çekiyor. ceğim için bir süre bu projeleri bekleteceğim. Türk müziği A ‘Birdman’ E NAİM TİRALİ ÖYKÜ ÖDÜLÜ Son başvuru 28 Şubat Kültür Servisi Gazeteci, yazar Naim Tirali adına ailesi tarafından verilen Naim Tirali Öykü Ödülü’ne başvurular başladı. Naim Tirali’nin adını yaşatmak ve gelecek kuşaklara kendisinin öykücülük anlayışını tanıtmak amacıyla verilen öykü ödülüne 2014 yılında yayımlanmış öykü kitaplarıyla başvurulabilecek. Yarışma sonunda kazanana ödül olarak 5 bin TL verilecek. Bu yıl ödülün seçici kurulunda Doğan Hızlan başkanlığında Semih Gümüş, Yekta Kopan, Prof. Dr. Cevat Çapan, Oktay Akbal, Nursel Duruel ve Dr. Emine Tirali bulunuyor. Yayınevlerinin kendi yayınlarıyla da başvurabileceği yarışmaya son başvuru tarihi ise 28 Şubat. Başvurular “Türk Dili Dergisi, Mühürdar Cad. No:101 Kat:2 Daire:5 Kadıköyİstanbul” adresine yapılabilir. (0537 683 94 90 0538 410 38 50) n Kültür Servisi 70’lerin gazino geceleri KüçükÇiftlik Park Gazino Geceleri’yle yeniden hayat buluyor. “Gazino Geceleri”nin 7 Şubat’taki programında Selami Şahin ve Öykü Gürman’ın yanı sıra Anason Orkestrası saat 20.00’de sahneye çıkacak. Geçen yıl gazino konseptiyle başlayan KüçükÇiftlik Park Yeniden Gazino Geceleri için kurulan gazino ise Çağan Irmak’ın son filmi “Unutursam Fısılda”da yer alan nostaljik gazinonun aynısı olacak. KAMİL KÜLTÜR l MASARACI ÇİZİK URAL’IN SERGİSİ DOKU SANAT GALERİSİ’NDE Tuvalde caz resimleri Ressam Filiz Ural, müzisyenleri yorumladığı yağlıboya resimlerini “Caz’ın İşdüşümleri” başlığıyla bugün Teşvikiye, Doku Sanat Galerisi’nde sergiliyor. Önceki yıllarda da “müzik ve müzisyenler” konularında birçok karma sergiye katılan, kişisel sergiler açan Ural’ın bu sergisinde on dokuz parça yer alıyor. Tanınmış ressam Cihat Aral’ın “… kendi gerçekliğinin farkında olarak resmini yapar. Mimar olması nedeniyle kompozisyonlarında tesadüflere yer vermez…” diyerek tanımladığı Filiz Ural’ın sergisi 16 Şubat’a kadar izlenebilir. (0212 246 24 96) 30 Ocak’ta senfonik konser, 31 Ocak’ta ‘Çalıkuşu’ balesi Mersinliler sanata doyacak Kültür Servisi Mersin Devlet Opera ve Balesi, 30 Ocak Cuma günü Kültür Merkezi Opera Sahnesi’nde Ludwig van Beethoven, Antonin Dvorak ve Franz Schubert’in eserlerinin seslendirileceği bir konser verecek. Şef Burak Tüzün yönetimindeki konserin solist sanatçısı Lilian Tonella Tüzün, başkemancısı ise Marina Kvlividze olacak. Reşat Nuri Güntekin’in aynı adlı eserinden uyarlanan “Çalıkuşu” balesi de 31 Ocak Cumartesi günü Kültür Merkezi Opera Sahnesi’nde sergilenecek. Devlet Sanatçısı Merih Çimenciler’in sahneye koyduğu eserde başlıca rolleri Özlem Şenormanlılar, Büşra Ay, Ender Üçdemir, Burak Serkan Cebeci ve Bleda Özlems üstleniyor. Eserde çocuk balesinden 9 çocuk kursiyer de görev olacak. 70’lerin gazino geceleri C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle