19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 OCAK 2015 SALI 10 HABERLER SYRİZA’nın başarısı ‘sol dalga’ ve ‘ittifak’ penceresinden değerlendiriliyor Türkiye solunu da ABIMF politikalarını reddeden ve “Umut” sloganıyla sandığa giden SYRİZA Yunanistan seçimlerinden zaferle çıkarken “komşu”daki seçim sonuçları Türkiye’deki sosyalistleri ve sosyal demokratları da heyecanlandırdı. Bir yandan “Komşuda pişer bize de düşer” iyimserliğiyle çeşitli değerlendirmeler yapılırken bir yandan da “SYRİZA’nın Türkiye’deki karşılığı ‘umut’landırdı Kim Korkar Çipras’tan? Çipras’ın Yunanistan seçimlerinde aldığı zafer Akdeniz solunda hem heyecan, hem korku yaratıyor. Geleneksel merkez sol partiler, “çözüm getiren” yeni karizmatik liderler çıkarmakta güçlük çektiği için parlayan yıldız Çipras’a hem haset hem de endişeyle bakıyor. Diğer deyişle Çipras ve Çipras’ın SYRİZA’sından korkanlar sadece “mahşerin beş atlısı” Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi, IMF Başkanı Christine Lagarde, Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk, Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker ve Alman Şansölyesi Angela Merkel değil… Avrupa ve Akdeniz solunun “çözüm üretemeyen” ve “kendisini yenileyemeyen” merkez sol partileri de Çipras’ın Yunanistan’da iktidar yaptığı “sol koalisyon” oluşumu SYRİZA’ya kuşkuyla yaklaşıyor. kim?” “Çipras; Ufuk Uras mı, Alper Taş mı, Selahattin Demirtaş mı” tartışmaları sürüyor. Bazı siyasetçilere, akademisyenlere, ekonomistlere “SYRİZA’nın zaferinin arkasında ne var”, “SYRİZA’nın zaferinden Türkiye, sol ve sosyalist partiler ne ders çıkarmalı?”, “Yunanistan’daki seçim sonuçları Avrupa’da domino etkisi yaratır mı” sorularını yönelttik. ÖDP GENEL BAŞKANI ALPER TAŞ: Devrimci bir süreç ÖDP eş genel başkanları Alper Taş ve Bilge Seçkin Çetinkaya SYRİZA’nın seçim zaferinden sonra yayımladıkları kutlama mesajında “Yunanistan’da kazanan umut olmuştur. Şimdi Avrupa’dan Türkiye’ye, Latin Amerika’dan Ortadoğu’ya, emekten ve soldan yana olanların bu inancı büyütme ve gerçekleştirmeye dönük mücadeleyi yükseltme sorumluluğu her zamankinden daha büyüktür. SYRİZA bunun ilhamını vermektedir” dediler. Avrupa Sol Partisi içinde birlikte oldukları SYRİZA ile dayanışmak için Atina’daki büyük mitinglerine katılan Alper Taş’la, Yunanistan seçimlerinin verdiği “ilham” ve “umut” üzerine konuştuk. Taş, “Komşuda pişenin bize de düşmesi kendiliğinden olmaz! CHP, HDP, sosyalistler İslami faşizmi geriletmek için tarihsel bir ittifak oluşturmalı” diyor. Taş’ın sorularımıza yanıtları özetle şöyle: SYRİZA’nın karşılığı biziz: Avrupa Sol Partisi’nde Türkiye’den sadece biz varız, SYRİZA ile beraberiz orada. Ortak bir mücadele platformu içindeyiz, SYRİZA ile daha önce de ortak eylemlerimiz oldu. 2010’da da İpsala kapısında ortak açıklamalar yapmıştık, silahsızlanmaya ait. Onların 2012’deki seçim mitingine de katılmıştık... Uluslararası dayanışma korteji oluşturduk. Her ülkenin kendine ait bir özgünlüğü var, ama fikren taşıdığı çizgi itibarıyla, uluslararası enternasyonalist platformda karşılığı biz oluyoruz. İmreniyoruz ama: Biz de çok imreniyoruz. Neden Türkiye’de onlar gibi olamıyoruz diye sorguluyoruz ama Türkiye ile Yunanistan’ın koşulları çok farklı. SYRİZA bir ekonomik kriz üzerine oturdu, krizi iyi okudu, bunalmış halk yığınlarına bir çıkış önerdi. İnsanlar ekonomik, sınıfsal talep ve tercihlerle oy kullandı. Türkiye’de kimlik, kültür, inanç meseleleri öne çıkıyor. Siyaset sınıf çıkarı üzerine odaklanmıyor, kimlik siyaseti bunu örtüyor. Devrim değil, devrimci süreç: SYRİZA’nın bir ideolojik tercihi var; ama bugün için hemen gerçekleşmesi gerekmeyen talepleri öne almıyor, halkın yaşadığı sıkıntılarla ilgili gerçekleşebilir talepler ortaya koyuyor. Bazı sol yapılar eleştiriyor ama 21. yüzyılda 1917’de Rusya’da ya da diğer devrimlerde yaşananları beklemek yanlış olur. Şu an Yunanistan’da devrim olmadı, devrimci bir süreç başladı. Sınıf çelişkileri, sınıf mücadelesi daha keskinleşecek. Avrupa sermayesi Yunanistan’ı boğmaya çalışacak. Kavga, Avrupa çapında bir kavgaya dönüşecek. Yunanistan, Avrupa’da sol bir iktidarlar dalgasının başlangıcı olarak gözüküyor. ‘Gerçekçi ol, imkânsızı iste’: SYRİZA sürecini iyi öğrenmeliyiz. En önemli mesele, ülkenin acil gündemi etrafında yan yana gelebilmeyi başarmak. AKP Türkiye’yi İslami faşizme sürüklüyor. Sosyal demokratlar, sosyalistler, HDP bir araya gelmeli. “Olmayacak şey” deniyor ama Che, “gerekçi ol, imkânsızı iste” demiş ya... AKP’yi geriletmenin tek yolu buradan geçiyor. Tarihsel sorumluluk: CHP’ye tarihsel bir sorumluluk düşüyor. CHP çok devrimci bir karar almalı. İslami faşizmi geriletmek için acil talepler etrafında, yeni bir cumhuriyet temelinde, Gezi imkânının ortaya koyduğu başlıklar çerçevesinde, Türklerle Kürtlerin eşit, özgür birlikteliği etrafında bir programı paylaşacak büyük bir sandık seçeneği oluşturmalıyız. HDP’nin AKP ile süreci yürütemeyeceği belli, onlar da “CHP ile asla olmaz” demekten vazgeçmeli, bu tarihsel koalisyonu istemeli. Yeni bir Türkiye’yi ancak bu güçlerle kurabiliriz. İslamcı faşizm tehlikesinden kurtulmak için bugün geniş bir işbirliğine ihtiyacımız var. CHP kendi statükosu içinde davranacak, HDP de, bizler de... AKP devam edecek... SYRİZA’NIN 3 TüRK’ü Gümülcine Milletvekili Mustafa Mustafa: Bu zafer domino etkisi yaratacak Yunanistan’ın çok zor bir süreç içinde olduğu dönemde SYRİZA’nın zaferi Avrupa halkları için de esin ve umut kaynağı oldu. Yakın bir zamanda İspanya’da da bu başarının tekrarlanması mümkün. Üniversite hocası Pablo Iglesias’ın liderliğinde kurulan Podemos, İspanya’nın geleneksel merkez sağ ve merkez sol şeklinde kurulu iki partili siyasal sistemini değiştirmeye aday. Artık sadece siyaset alanında değil, akademik ve bilimsel alanlarda da neoliberal politikaların çare üretemediği görülüyor. SYRİZA’nın başarısı diğer başarılara gebe olabilir. SYRİZA, bir domino etkisi yaratıp yeni bir çıkış noktası oluşturacaktır. Bu zafer, Türkiye açısından da bir umut. Yunanistan’daki 40 yıllık siyasi süreci yaşamış biri olarak, uzun yıllar yüzde 3 barajını aşamadığımızı söylemeliyim. Koşullar elverdiğinde toplum tarafından kabul görebiliyorsunuz. Solun yolu zordur. Ancak vazgeçemeyiz. Gümülcine Milletvekili Ayhan Karayusuf: SYRİZA’nın ruh ikizi Podemos Çizmede “merkez solun” çok büyük ümitler bağlamış olduğu bir yıllık Başbakan Renzi örneğin. Çipras gibi o da 40 yaşında; genç, dinamik ve de alabildiğine medyatik… Ama işbaşında olduğu bir yıl içinde ismi “sol siyasetten” çok, kurulu düzenin bayrağını taşıyan Angela Merkel yaklaşımlarıyla gündeme geldi… İspanya’da demokrasiye geçişte tarihi misyon/ işlev üstlenen İspanyol sosyalistlerinin durumu daha vahim. 20042011 arasında Başbakanlık koltuğunda olan sosyalist lider Zapatero’nun, hâlâ hatırlarda kalan “Ne krizi? İspanya’da ekonomik kriz yok!” sözlerinden bu yana parti bir daha iflah olmadı. Zapatero’nun ardından… İki yıl varlığı ile yokluğu bir Rubalcaba dümeni devraldı... Geçen yazın Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Rubalcaba liderliğinde oylarını neredeyse yarılayan parti, Temmuz 2014’ten sonra 42 yaşındaki genç ve yakışıklı Pedro Sanchez’i liderliğe getirdi. Ama Sanchez de İspanyol sol seçmenine henüz daha cazip gelen tek bir mesaj/umut reçetesi veremedi. Bu sebeple bir genel seçim yılı içinde olan İspanya’da da şimdi, SYRİZA’nın ruh ikizi Podemos (“Muktediriz”) partisi hızla yükseliş gösteriyor. İspanya’da seçimler bugün yapılacak olsa Podemos da, SYRİZA gibi sandıktan başdöndürücü zaferle, birinci parti çıkacak. Bu tablo SYRİZA’nın zaferini, Yunanistan sınırlarını aşan bir sendroma dönüştürüyor. SYRİZA’nın başarısı PASOK’un içler acısı hezimetiyle birlikte ele alındığında durum daha netleşiyor. SYRİZA mutlak çoğunluğu sade 2 koltukla kaybederken; tarihi PASOK 7. parti olabildi. Samaras’ın muhafazakârları hiç olmazssa ana muhalefette 2. parti konumuna düştüler. Vaktiyle Andreas Papandreu’nun diktaya karşı sol direnişle örgütlediği PASOK ise oyların yüzde 5’ini dahi denkleyemedi. PASOK’tan kopup giden oğul Yorgo Papandreu daha trajik bir sonuçla karşılaştı. Yunanistan’da mütevazı “yüzde 3” barajına takılarak parlamentodan dışlandı. Oğul Papandreu böylece hem PASOK oylarını bölmüş oldu, hem kendi ayağına kurşun sıktı. İşte böyle fark edilir bir ideoloji, program, genel söylem/mesaj, belirgin bir altyazı olmayınca; siyaset, gitgide bu işin profesyonelleri haline gelen isimler arasında genel bir itiş kakışa dönüşüyor. Merkez solmerkez sağ arasında yok olan makas sonucunda iktidara kim gelirse gelsin kurulu düzen farklı etiketlerle devam ediyor. Diğer deyişle merkez solmerkez sağ arasında iktidarın el değiştirmesinin bir anlamı kalmıyor. İktidar el değiştirse de aynı politikalar sürüp gidiyor. Bu arada filler tepişirken, yalnızca çimenler eziliyor. DAVUTOĞLU’NDAN DAVET Başbakan Ahmet Davutoğlu, seçim sonuçları üzerine SYRİZA lideri Çipras’ı arayarak tebriklerini iletti. Davutoğlu’nun Yunan lideri, Türkiye’ye davet ettiği de bildirildi. ÖDP’nin SYRİZA ile daha önce de ortak eylemleri oldu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu: Öteki korkusuyla mücadele edeceğiz Bu başarının azınlıklar açısından da bir dönüm noktası olacağını düşünüyoruz. Halkın beklentisi çok büyük. Seçim sürecinde olduğu gibi şimdi de yanımızda yürüyorlar. Önceliğimiz ekonomik çöküntünün yarattığı insani krizden kurtulabilmek. Kemer sıkma politikaları bir kalkınma hareketine yol açmadı. Ülke insani krizden kurtulamadı. Gençlerin yüzde 50’si işsiz. Hedeflerimizden biri, iki yıl içerisinde kendi öz kaynaklarımızla 300 bin kişilik bir istihdan sağlamak. SYRİZA, azınlık oylarının da yüzde 75’ini aldı. Artık azınlık hakları da SYRİZA içinde yer alan bizlerin teminatında. Gerçekte yıllarca Yunanistan’daki azınlıklar şöyle böyle kerhen idare edildi. Köklü değişikliklere gidilmedi. Milli kimlikleri ifade etme hakkı verilmedi... Elbette bunlar bugünden yarına düzeltilecek şeyler değil. İki ülke arasında iyi niyet de olmalı. Hedeflerimizden biri de ‘zenefobi’yi yani ‘öteki korkusu’nu ortadan kaldırmak. İskeçe Milletvekili Hüseyin Zeybek: Orada büyük emek var CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, SYRİZA’nın zaferiyle ilgili olarak “Böyle bir başarıyı bekliyorduk. Yunanistan’da ve bütün Avrupa’da genelgeçer siyaset tarzı tıkanıyor. Merkezin dışındaki siyasal yapılar daha da güçleniyor. Sağ bakımından da, sol bakımından da böyle. Bütün Avrupalı yurttaşlar hayatlarına değen radikal değşiklikler istiyor. SYRİZA 2009’dan itibaren oylarını altı kat artırdı. Yunanistan’ın kendine özgü koşulları var. Ekonomik kriz var. Ama sadece bu özgül koşullar bu büyük başarıyı açıklayamaz” görüşünü dile getirdi. Tanrıkulu “CHP, SYRİZA’nın zaferinden hangi sonuçları, dersleri çıkarmalı” sorusuna şu yanıtı verdi: “Sol politika insan yaşamına, özgürlüğüne, refahına daha fazla değen bir politikadır. Bunu anlattılar. Genç bir kadroları var. Kimse kusura bakmasın orada büyük bir emek var, büyük bir birikim var. Komşuda pişer bize de düşer... Bize de düşmesi için burada da ‘pişmesi...’ lazım. CHP açısından ‘Komşuda pişer bize düşer’ misali demeyeyim ama sonuçları kendi bakımızdan değerlendireceğiz. ” Tanrıkulu, “Parlamento dışı sol partilerle seçim işbirliği olabilir mi” sorusuna da “Şu anda çalışma yok. Ama olmayacağı anlamına da gelmez” karşılığını verdi. PASOK’un hezimeti PASOK’umuzdan uzak duralım HDP Mersin Milletvekili, HDK Eşsözcüsü Ertuğrul Kürkçü seçim sonuçlarını “Yunanistan halkının AB’nin kendilerine dayattığı mali boyunduruğu kırmak yolunda gösterdikleri büyük bir başkaldırı” olarak değerlendirdi. Kürkçü, “Her sola doğru açılış, sermayeye, emperyalizme her başkaldırı, diğer başkaldırıları besler. Yunanistan halkına müteşekkiriz, davamıza omuz verdiği için. Ortak bir muhalefet dinamiğinin hem gerekli, hem mümkün, hem de muzaffer olacağına ilişkin bir örnek ortaya koyduğu için çok önem veriyoruz” dedi. Kürkçü, SYRİZA örneğinin Türkiye’de yarattığı “umut”larla ilgili sorularımız üzerine de şu değerlendirmeleri yaptı: “Her HDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü: kes, her şey kendi özgüllüğü içinde ele alınmalı. Türkiye için daha fazla sonuç çıkararak, SYRİZA’nın bizim yerimize seçim zaferi kazanmasını bekleyemeyiz. Kendi işimizi kendimiz göreceğiz. Türkiye’nin gündemiyle Yunanistan’ın gündemi çok ayrı. Karşı karşıya kaldığımız diktatöryel eğilimler, kültür ve inanç dayatması benzeri basınçlar, temel yaşam hakları, savaş ve barış gibi ikilemlerden geçiyoruz.” CHP ile seçim işbirliğinin zorlanması çağrılarıyla ilgili olarak da Kürkçü, “Eğer Yunanistan örneğine bakarsak, onlar PASOK’la ittifak yapmadı, onu karşısına aldı. Biz de kendi PASOK’umuzdan uzak duralım, bizim için daha iyi” dedi. Bütün dünyanın gözü üzerimizde Buruk sevincimiz, iktidara tek başına gelememiş olmamız. Yine de coşku çok büyük. Bir halk ya tehditlere ve karanlığa boyun eğecek ve yoksulluğa devam edecek ya da aydınlığa yürüyecekti... Artık sıra bizde. Beklentilere cevap vermek zorundayız. Bütün dünyanın gözleri bizde. Artık Avrupa’da büyük değişiklikler zamanı. İspanya’da Podemos bizim başarımızı tekrarlayacak gibi. Ülkemiz zorda. Resmi rakamlara göre 1.5, tahmini ‘gerçek rakamlara’ göre ise 3 milyon işsizimiz var. Ülkenin yüzde 60’ı açlık sınırında... Yunanistan’ı onurlu bir biçimde yeniden yapılandırıp inşa edeceğiz. 3 azınlık vekili olarak bizim üzerimize düşenler var. Azınlıkların eğitim hakları gündemimizde. Yeni başlangıç umudu… Yunanistan’da SYRİZA, İspanya’da Podemos işte seçmene gına getiren bu köklü, yapısal krizin sonucu. Merkez kitle partilerinin içi tamamen boşalmış durumda. SYRİZA ile Podemos; eski bilinen kitle partilerinin alternatifi olarak karşımıza çıkıyorlar. İtalya’da da bu meyanda yeni alternatif partiler kontenjanından sandıkta başarısı ile söz edilen bir “5 Yıldız Hareketi” var. Marksist kökenli SYRİZA ve Podemos’a göre nispeten daha az ideolojik ve nispeten daha popülist olan “5 Yıldız” da, kitlesel merkez sola rakip çıkan ve onları ürküten bir hareket. Merkez solsağ arasındaki danışıklı dövüş ikili sistemi yerle bir eden bu yeni partilerin hepsi de 2008’den bu yana süregiden “ekonomik kriz”in doğrudan sonucu. İktidarın aynı ellerde dönmesi kriz döneminde artık büsbütün tahammül edilmeyenyolsuzluğu katlıyor. SYRİZA, Podemos ve 5 Yıldız seçmenleri yeni siyasi oluşumlara, halktan kopuk yoz bir “kast” şeklinde gördükleri eski iktidar sınıfından kurtulmak için teveccüh ediyor. Akdeniz’in prim yapan bu partileri, AB’nin ayrıca tabii malum kemer sıkma politikalarına tepki oylarını topluyor. Geleneksel partilerden çok daha hızlı ve farklı biçimde örgütlenen bu partilerin hepsi; internetin olanaklarından hem siyasi fikirleri olgunlaştırmak hem de hareketlerine finans sağlamak açısından sonuna dek yararlanıyorlar. 5 Yıldız, Podemos, SYRİZA liderleri; Beppe Grillo, Pablo Iglesias ve Aleksis Çipras’ın ayırt edici özellikleri, siyasete daha önce hiç bulaşmamış ve kirlenmemiş olmaları… Üç lider bu nedenle kolaylıkla “yeni başlangıç”, “dayanışma” ve “umut” vaat ediyor. Ancak şimdi Çipras’ın iktidardaki en büyük sınavı bu: Kolay verilen vaatleri icraata dönüştürmek. Türk Yunan ilişkilerinde barışçıl çözüm yanlısı olan SYRİZA NATO üyeliğine ve topraklarında yabancı üslere karşı Ege’de silah bütçesinin kısılmasında yana BARKIN ŞIK ANKARA Yunanistan’da seçimlerden birinci parti olarak çıkan Syriza, Türk Yunan ilişkilerinde savunma harcamalarının karşılıklı olarak kısılmasından yana. Ege Denizi sorununa barışçıl çözüm bulunmasını isteyen parti, NATO üyeliğine ve topraklarındaki yabancı askeri üslere ise karşı. Yunanistan’daki seçimlerde sandıktan birinci parti çıkan Syriza’nın, savunma ve dışişleri alanında izleyeceği politikalar Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor. Çözüm bekleyen Ege Denizi ve Kıbrıs sorunu için masanın diğer tarafına oturacak olan Syriza, dış politikada atılacak adımların ABD ve Avrupa’dan bağımsız Yunan halkının istekleri doğrultusunda gerçekleştirilmesi gerektiğini savunuyor. Syriza’nın Kıbrıs meselesine yaklaşımı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ndeki (GKRY) AKEL Partisi ile örtüşüyor. Kıbrıs’ta diyalog konusunda milliyetçi ve neoliberal partilere göre AKEL özellikle de Dimitris Hristofyas döneminde daha farklı ve olumlu bir tavır sergilemişti. Syriza, uluslararası güçlerin karışmadığı, garantörlerin olmadığı, iki toplumlu ve bölgeli bir Kıbrıs’ın kurulması gerektiğini savunuyor. Kurucu devletlere bırakılacak yetkiler, ada karasularının boyutları ve garantörlük hakkı gibi konularda ise Türk tarafı ile yaşanan pozisyon uyumsuzluğunun devam edebileceği değerlendiriliyor. Makedonya açılımı gelebilir Syriza, Kıbrıs meselesinin yanısıra, Türkiye ile Yunanistan arasındaki Ege sorunu başta olmak üzere diğer tartışmalı konuların da iki taraf arasındaki müzakereler ile çözülmesini istiyor. Syriza, bu konuda da uluslararası güçlerin soruna müdahil olmaması gerektiğinden yana. Partinin lideri Aleksis Çipras, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun son Yunanistan ziyareti sırasında iki ülke arasında doğrudan ve samimi bir diyaloğun devamına büyük önem verdiğini ifade ederken, Barbaros Hayrettin Paşa araştırma gemisinin Kıbrıs açıklarında bulunmasını ise eleştirmekten kaçınmamıştı. Suriye konusunda ise sorunun çözümü için emperyalist güçlerin bölgeden elini çekmesi gerektiğini savunan Syriza, Suriye’nin kaderinin Suriye halkı tarafından çizilmesini öngörüyor. Syriza’nın yayınladığı parti programının 10. maddesinde de “Barış ve bağımsızlık” vurgusu yapılarak, “Bizim teklifimiz şöyle” deniliyor: l Çok boyutlu barış arayan bir dış politika izlenmeli. l NATO’dan ayrılmalı ve Yunan topraklarındaki yabancı askeri üsler kapatılmalı. l İsrail ile askeri işbirliği feshedilmeli. lMakedonya’nın resmi adıyla ilgili soruna çözüm bulunmalı. l Kıbrıs adası yeniden birleşmeli ve adaya yardım edilmeli. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle