28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 OCAK 2015 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 AKP yönetiminden aklanma güvencesi alan eski bakanların aklında ‘Diğerlerinden az oy alırsam’ kaygısı vardı 4 eski bakandan hangisi daha ak? ERDEM GÜL ANKARA Meclis Genel Kurulu’nda dünkü 17 Aralık oylamasına gelen 4 eski bakan, AKP yönetiminden aklanacakları güvencesini almışlardı ama her birinin kafasında “Diğer üçünden az oy alırsam” sıkıntısı vardı. AKP içinde de “Yüce Divan’a gönderilmeyecekleri kesin. Tümüne aynı oy çıkmaz. Oylama kimin daha çok suçlu görüldüğünü ortaya koyacak” değerlendirmeleri yapılıyordu. 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu nedeniyle istifa etmek zorunda kalan 4 eski bakan dün Meclis’e öncelikle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın arkalarında olduğu güveniyle geldi. AKP yönetiminin tam desteğini almışlardı. Yurtdışı seyahatini iptal etmediği için oylamaya katılmayan Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan o kadar kesin olmasa da, soruşturma komisyonunda aklanma aşamasını da geçmenin rahatlığı içindeydiler. Zaten Genel Kurul’da kurdukları iki cümlede söyledikleri gibi “Haklarında takipsizlik ve görevsizlik kararları verilerek” yargıda da aklanmışlardı. Meclis’e, “17 Aralık yolsuzluk değil darbedir. Bizim üzerimizden hükümete darbe yapmak istediler” diyerek geldiler. Meclis’teki soruşturma komisyonu süresince AKP içinde 4’ünün tamamını olmasa da içlerinden bir ikisini Yüce Divan’a göndermeye yetecek kadar, “Bunlar suç işlemişler” diyen milletvekili de vardı. Ancak komisyonda oylamanın ertelenmesine neden olan müdahale sırasında AKP milletvekillerine de ayar verilmişti. 4 eski bakanın, AKP tüzüğündeki 3 dönem kuralı nedeniyle artık aday olamayacak 73 milletvekilinin Yüce Divan yönünde oy kullanabileceklerine yönelik kaygılar da AKP yönetimince giderilmişti. AKP yönetimi bakanlara, “Merak etmeyin Yüce Divan için muhalefetin tam kadro oylamaya katılması bizden de 50’nin üzerinde Yüce Divan yönünde oy kullanılması gerekir. Bu mümkün değil. Fireler çıkar ancak çok sınırlı kalır” güvencesi verilmişti. 17 Aralık’ın suçlanan 4 eski bakanı bu nedenle oylamaya akıllarına asla Yüce Divan riski taşımadan girdi. Ancak parti yönetiminin bu 4 bakana veremediği bir güvence vardı ve kafalarını kurcalayan asıl soru da buydu. 4 eski bakan parti yönetiminden aklanma sözü almıştı ancak oylamada 4’ünün de eşit oy alıp almayacakları sorusuna yanıt alamamışlardı. Parti yönetiminden 4 isme, “4’ünüze de eşit oy çıkar” denilmemişti. Bu nedenle 4 isim de tüm oylama boyunca, “Hangimize kaç oy çıkacak? Diğer üç isim benden daha iyi oy alırsa ne olacak? En düşük aklanma oyunu ben alırsam bu en çok benim suçlandığım anlamına gelir. Bizi Yüce Divan’a gönderemeyen kendi partililerimiz 4’ümüz arasında daha suçlu anlamına gelen farklı oylar verirse bunun tartışması sürer” sıkıntılarını yaşadılar. 4 eski bakandaki bu kaygı AKP yönetimi açısından tersinden bir anlam taşıyordu. AKP yönetimi de 4 isme çıkacak farklı farklı oyların anlamını önemsiyordu. AKP yönetiminde milletvekillerinin yapacakları oylamada 4 isim arasında yapacakları bir sıralamanın mesajının alınması gerektiği ifade ediliyordu. AKP yönetimine göre oylamada en kötüden en iyi doğru Egemen Bağış, Zafer Çağlayan, Mumamer Güler ve Erdoğan Bayraktar arasında bir sıralama yapılması, “Evet Yüce Divan’a gönderilmediler, aklandılar ama en kötü oy alan, ikinciden kötü oy alan, üçüncü en kötü oy alan ve en iyi oy alan sıralaması milletvekillerinin 4 bakana nasıl baktığını gösterecek. Bu hem bizim hem de toplum için de bir mesaj olacak” değerlendirmeleri yapılıyordu. Değişimin Hızı Seçimlere az bir zaman kaldı. Sıkışmış, yoğunlaşmış, çatışmalı ve gergin bir beş ay geçireceğimiz belli oldu. İktidar partisinin iktidarı yitirmemek ve özellikle Cumhurbaşkanı tarafından temsil edilen “değişim” projesini tamamlamak için elinden gelen her şeyi ama her şeyi yapacağı da anlaşılmış durumda. Önümüzdeki beş ay da yasaların, hukukun değil, onları zorlayan, gerektiğinde görmeyen bir yönetim anlayışının egemenliği altında geçecek. Kuşkusuz toplumda azımsanmayacak bir kesimi temsil eden parlamento içi ve dışı muhalefet partileri, güçleri bu duruma itiraz etmek, verili tabloyu değiştirmek için çaba harcayacaklar. Bu da onların en doğal ama kullanmakta zorluk çekecekleri hakları olacak. HHH Tehlikeli olan iktidar partisinin seçimleri kazanmak için her yolu mubah görüyor olmasıdır. Bu amaçla dinin ve ne yazık ki geniş bir kitleyi kolayca etkileyebilecek hedeflerin kullanılması artık olağan gelişmeler arasındadır. Kimi bu kesimlerde kolayca taraftar bulabilecek önerilerin, taleplerin dile getirilmesi, bunları dile getirenlerin giderek üst düzeylerdeki yetkililer tarafından da beslenir, en azından desteklenir olması tehlikeyi artırıyor. Artık eskiden fantezi sayılabilecek öneriler doğal karşılanır hale gelmiştir. İş üç çocuk meselesini çoktan geçti. Şimdi artık 6 yaşındaki çocukla nikâh kıyılabileceği “âlimler” tarafından ciddi ciddi tartışılır oldu. HHH Daha tehlikeli olan, laikliğin kırıntılarının tümüyle silinip atılması, seçim sonuçları ne olursa olsun geri dönülmesi zor emrivakilerle kalıcılaştırılmasıdır. Eğitim sisteminde bu, büyük ölçüde gerçekleştirildi. Bundan sonra atılması planlanan adımlar bir kuşağın aydınlanmanın kazanımlarıyla buluşmasını önleyebilecek, en azından uzun yıllar geciktirebilecek niteliktedir. Kısacası iktidar partisi sonuçları kısa sürede alınabilecek bir adım olarak eğitimde laikliği silmiş, sonuç alıcı adımları hızla atarak toplumun ve muhalefetin önüne büyük bir engel koymuş durumdadır. HHH Bu arada iktidar partisi, yoksulların ve özellikle esnafın muhafazakârlaşma programında daha etkin bir rol oynayabilmesi için, “yol gösterici” adımları bedelini hiç düşünmeksizin atıyor. Kişilerin, sanatçıların, yazarların, gazetelerin hedef gösterilmesi, bunun için yandaş medyanın aktif bir şekilde kullanılması tehlikeli, sonu belirsiz bir gidişe işaret ediyor. Bu her şeyi göze alan tutumun hedefi, anayasayı değiştirebilecek bir çoğunluğa tek başına ulaşmak. Kamuoyu yoklamaları böyle bir çoğunluğu müjdelemiyor ama zaten hırçınlığın, hukuk tanımazlığın nedeni de bu. HHH Seçimler için mücadelenin koşullarını bu şekilde belirleyen iktidar partisi karşısındaki güçlerin, siyasal partilerin bu duruma henüz adapte olamadıklarını görmek zor değil. Onlar haklı olarak hukuk, yasa ve meşruiyet sınırlarını zorlamayı düşünmüyorlar. Ama bu sınırları zorlamadan da yapılabilecek çok iş olduğu ortada. Kulakları muhalefete açık olan kitlelerin, hem gidişe dur demek, hem de gelecek için aktif çaba göstermelerinin yolunu muhalefet bulmak zorunda. Muhalefet partileri, gidişe hayır diyen demokratik kitle örgütlerinin, sivil toplumun duruma müdahil olmasını sağlamak için, gerekli kanalları açmak için ellerinden gelini yapmalıdırlar. Parlamento içinde ya da dışında muhalefet partileri, “Tamam biz bu konuları ele aldık, ne olup bittiğini, neler yapılması gerektiğini biliyoruz, yeter ki siz seçimlerde oyunuzu bize vermeyi ihmal etmeyin” demekle yetinemezler. HHH Toplumsal muhalefet yalnızca siyasi partilerin genel merkezlerine sıkıştırılamaz. Hele hele sistemin yeni bir rejimi kabul etmeyeceği, yeni rejimin iktidarının uluslararası planda yalnız kalacağını, yaşayamayacağını düşünmek, kimse kızmasın ham hayaldir. Üstelik bu türden düşünceler içerikleri açısından yanlış ve tehlikelidirler. Böylesi umutlara kapılanlar serbest piyasacı sistemi, çıkarlara sıkı sıkı bağlı uluslararası ilişkileri, hani şu eskiden emperyalistlerin epey bir zamandır da küresel güçlerin yönettiği ilişkiler ağını tanımıyor demektir. Her şey hızla değişiyor, değişimin hızı, ivmesi de gözle görünür hale geldi şu gökyüzünün altında. Ne yapalım peki? Sokağa çıkıp neyin, nelerin değiştiğine bakmak ve geriye gidişe her neredeyse itiraz etmekle başlayabiliriz mesela. Yasadışı dinlemelere ilişkin soruşturmada, TİB ve TÜBİTAK çalışanı 24 kişi gözaltına alındı Kripto operasyonu u 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonları sonrasında hükümetin hedefi haline gelen TİB’e dün operasyon yapıldı. Yasadışı dinlemeler soruşturması kapsamında hükümet üyelerine ait kriptolu telefonları dinledikleri iddiasıyla TİB ve TÜBİTAK’tan 24 kişi gözaltına alındı. ALİCAN ULUDAĞ Fuat Avni: Yine bildi, engellendi Gözaltına alınan TİB çalışanları hastanedeki sağlık kontrollerinin ardından sorgulanmak üzere emniyete götürüldü. (AA) Twitter’da yazdıklarıyla fenomen haline gelen Fuat Avni hesabı, dün sabah saatlerinde başlayan operasyonu önceki gece Twitter’daki hesabından duyurmuştu. Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı’nda görevli cumhuriyet savcısı Harun Ceylan, soruşturmanın gizliliğinin, sosyal medya aracılığıyla ihlal edildiği gerekçesiyle “Fuat Avni” adlı hesaptan paylaşımlarda bulunan kişi ya da kişiler hakkında soruşturma açtı. Gölbaşı Sulh Ceza Mahkemesi, Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi üzerine, “Fuat Avni” adlı Twitter ve Facebook hesaplarına erişimin engellenmesine karar verdi. Karar, TİB’e gönderildi. Mahkeme, Fuat Avni hesabına erişimin engellenmemesi halinde Facebook ve Twitter’a erişimin tamamen engellenmesi yönünde karar alındığını duyurdu. ANKARA Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na (TİB) yönelik yürüttüğü “casusluk” soruşturması kapsamında dün düğmeye bastı. Savcılık, arasında eski TİB Başkanvekili Osman Nihat Şen ile dönemin TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Hasan Palaz’ın bulunduğu 28 kişi hakkında yakalama kararı çıkardı. Terörle Mücadele ekipleri, bu kapsamda TİB’in 17 Aralık öncesindeki yöneticileri ile bazı TÜBİTAK görevlilerinin arasında bulunduğu 24 kişiyi gözaltına aldı. Şüpheliler, aralarında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bulunduğu 31 devlet yetkilisinin kriptolu telefonlarını 363 kez yasadışı dinlemekle suçlanıyor. Bu dinlemeler arasında dönemin Başbakanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan ile kriptolu telefondan yaptığı paraların sıfırlanmasına ilişkin görüşmenin yer aldığı öğrenildi. 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrası iktidarın hedeflerinden biri de TİB olmuştu. TİB Başkanlığı’na MİT kökenli Cemalettin Çelik getirilirken, Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı da kuruma yönelik casusluk, veri silme ve yasadışı dinleme soruşturması başlatmıştı. Bu kapsamda mayıs ayı sonunda TİB’in bilgisayarlarında aylar süren aramalar yapılmıştı. 8 uzmanın yaptığı arama sonucunda rapor hazırlanmıştı. Gölbaşı Başsavcısı Ali Çalık ve savcı Harun Ceylan, dün operasyon için polise talimat verdi. Operasyon kapsamında TİB’ten 22, TÜBİTAK’tan 6 kişi hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Terörle mücadele ekipleri, Ankara merkezli operasyonda İstanbul, Sapanca ve Gebze’deki şüphelilerin ev ve işyerlerinde arama yaptı. TÜBİTAK’ın Gebze yerleşkesinde de arama gerçekleştirildi. Operasyon kapsamında haklarında yakalama kararı çıkarılan 28 kişiden 24’ü gözaltına alındı. 17 Aralık sonrası görevden alınan dönemin TİB Başkanvekili Osman Nihat Şen ve Bilgi Sistemleri Daire Başkanı İlhan Elieyioğlu ile eski TİB Başkan Yardımcısı Hasan Palaz, adreslerinde bulunamadı. Haklarında yakalama kararı çıkarılan bu 3 ismin savcılığa “Daha sonra avukatlarımızla gelip ifade vereceğiz” dedikleri bildirildi. Kriptolu telefonların kriptolarını yazdığı öğrenilen TÜBİTAK görevlisi Orhan Üçtepe’nin ise geçirdiği beyin rahatsızlığı nedeniyle felç olduğu, bu nedenle gözaltına alınamadığı bildirildi. Sağlık kontrolünden geçirilen şüpheliler, Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne getirildi. Şüphelilerin emniyette ifadesinin alınmayacağı, bugün Gölbaşı Adliyesi’ne çıkartılarak savcı tarafından sorgulanacağı öğrenildi. ‘Üç ayrı soruşturma var’ Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfü Elvan, TOBB Deniz Ticaret Odaları Konsey Toplantısı öncesinde gazetecilerin operasyona ilişkin sorularını yanıtladı. Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 3 farklı soruşturma yürütüldüğünü anımsatan Elvan, “Bunlardan birincisi TİB’deki bazı verilerin silinmesine yönelik olarak yürütülen bir soruşturma idi. Bu konuyla ilgili olarak Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı ve Devlet Denetleme Kurulu’nun çalışmaları olmuştu. Bunlar Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı’na aktarılmış idi” diye konuştu. İkinci soruşturmanın ise kriptolu telefonlara yönelik olduğunu belirten Elvan, “Üçüncüsü ise yasadışı dinleme ve casusluk ile ilgili olarak yürütülen soruşturma idi. Bizde bugün sizler gibi gelişmeleri takip ediyoruz. Yapılan operasyonlar yine bildiğimiz kadarıyla zannedersem bu 3 soruşturma çerçevesinde yürütülen soruşturmadır diye düşünüyorum. Biz de sizin gibi takip ediyoruz gelişmeleri” ifadelerini kullandı. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, ENERJİ PİYASALARI ZİRVESİ’NDE KONUŞTU: İnlerine girilmiştir ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Gezi’nin, 1725 Aralık’ın aslında ne olduğunun ortaya çıktığını belirterek, “Daha çok şeyler dökülecek. Eteklerde daha çok gizli şeyler var” dedi. Erdoğan, “Enerji Piyasaları Zirvesi”ndeki konuşmasında Gezi direnişi ve 1725 Aralık operasyolarını eleştirdi. Erdoğan, “Gezi’nin, 1725 Aralık’ın, aslında ne olduğu ortaya çıktı çıkıyor, şunu da söyleyeyim, daha çok şeyler dökülecek. Eteklerde daha çok gizli şeyler var. Hepsi dökülüyor, dökülmeye devam edecek” dedi. Cizre’de tezgâhlanmaya çalışılan oyunu bildiklerini ve ona göre tedbir aldıklarını dile getiren Erdoğan, şunları söyledi: “Düşünebiliyor musunuz, bu devletin resmi giysileri içerisinde olan, bu devletin zırhlı araçlarıyla caddenin kenarına bombayı koyanları görüyor musunuz? Arkasından yine devletin bir başka görevlisi bunu yakalayabiliyor, hamdolsun. Artık inlerine girilmiştir. Ülkemizi uluslararası alanda terörle özdeşleştirme çabalarının aslında hangi dertlerden, hangi sıkıntılardan kaynaklandığını gayet iyi biliyoruz.” İngiltere ziyaretinde TİB’e yönelik operasyona ilişkin bir soruyu yanıtlayan Başbakan Ahmet Davutoğlu da “Bu, maalesef devlet tarihimizde, siyasi tarihimizde gerçekten son derece ciddi şekilde karşı karşıya kaldığımız olumsuz bir tablo” ifadelerini kullandı. Davutoğlu, “Bu konuda tabii yasal süreç işlediği için nihai hüküm süreç sonucunda verilecek ama bizim görevimiz, kim olursa olsun, hangi araç kullanılmış olursa olsun, ne zaman yapılmış olursa olsun, böyle bir ihanetin ortaya çıkması için bütün çabayı göstermektir” dedi. Davutoğlu: Görevimiz 47 polise dinleme davası HATAY (DHA) Hatay’da yasadışı dinleme iddialarıyla ilgili başlatılan operasyonda 47 polis hakkında dava açıldı. Konuyla ilgili yazılı bir açıklama yapan Hatay Cumhuriyet Başsavcısı Musa Çatal, İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde görevli polis amiri ve polis memuru 47 şüpheli hakkında “Özel hayatın gizliliğini ihlal etmek, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kayıt etmek, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek” suçlarından hazırlanan iddianameyle Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde kamu davası açıldığını belirtti. Isparta Cumhuriyet Savcılığı tarafından bazı Emniyet görevlileri hakkında, “haberleşmenin gizliliğini ihlal ve iftira, resmi belgede sahtecilik” suçlarından yürütülen soruşturma kapsamında dün Isparta, Tunceli, Bingöl, Mardin ve Osmaniye’de 3’ü emekli 10 polis gözaltına alındı. Polisler, Isparta’ya gönderildi. 21 İLİN EMNİYET MÜDÜRÜ DEĞİŞTİRİLİRKEN 15 İLİN EMNİYET MÜDÜRÜ İSE MERKEZE ÇEKİLDİ Şırnak’tan Bartın’a ödül gibi atama ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bursa, Gaziantep, Konya ve Edirne’nin de aralarında bulunduğu 21 ilin emniyet müdürü değişirken 15 ilin emniyet müdürü ise merkeze çekildi. Son üç haftada üçü çocuk olmak üzere 7 kişinin hayatını kaybettiği olayların yaşandığı Cizre’nin bağlı olduğu Şırnak’ın Emniyet Müdürü İsa Aydoğdu, Bartın’a atandı. İçişleri Bakanlığı’nın hazırladığı emniyet müdürleri kararnamesi, dün Resmi Gazete’de yayımlandı. Kararname ile Artvin, Bartın, Bitlis, Burdur, Bursa, Edirne, Gaziantep, Kahramanmaraş, Kars, Mersin, Muş, Ordu, Osmaniye, Uşak ve Yalova emniyet müdürleri başka bir göreve atanmak üzere Emniyet Genel Müdürlüğü emrine alındı. Artvin Emniyet Müdürü’yken merkeze çekilen Hamdi Selçuk, kaçakçılık ve organize suçlardan sorumlu Ankara emniyet müdür yardımcısıyken başkentte önemli yolsuzluk operasyonlarına imza atmıştı. Son olarak Ankara’da kamu ihalelerine fesat karıştırıldığı iddiasıyla AKP’li işadamlarını da kapsayan operasyona imza atınca merkeze çekilen Selçuk, 17 Aralık operasyonu sonrası Artvin’e atanmıştı. Kararnameyle 21 ilin emniyet müdürü de değişti. İlçesi Cizre’de olayların durulmadığı Şırnak’ın Emniyet Müdürü İsa Aydoğdu, Bartın Emniyet Müdürlüğü’ne atandı. Yeni Şırnak Emniyet Müdürü ise Polis Başmüfettişi Celal Sel oldu. Bursa Emniyet Müdürlüğü’ne Polis Başmüfettişi Selami Yıldız, Denizli Emniyet Müdürlüğü’ne Konya Emniyet Müdürü Hüseyin Namal, Konya Emniyet Müdürlüğü’ne Denizli Emniyet Müdürü Mevlüt Demir, Edirne Emniyet Müdürlüğü’ne Başmüfettiş Armağan Adnan Erdoğan, Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’ne Başmüfettiş Erhan Gülveren, Mersin Emniyet Müdürlüğü’ne Başmüfettiş Dr. Rahmi Baştuğ getirildi. Kararnameyle Isparta, Kahramanmaraş, Kars, Mardin, Mersin, Muş, Ordu, Osmaniye, Uşak, Yalova’ya de yeni müdürler atandı. Şırnak’ın Cizre ilçe Emniyet Müdürlüğü’ne Ayhan Altok atandı. İçişleri Bakanlığı’ndan alınan bilgiye göre, Dink cinayeti soruşturması kapsamında tutuklanan Ercan Demir’in yerine atanan Altok, Cizre’de görevine başladı. 10 polise de gözaltı C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle