Katalog

1 OCAK 2015 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 ‘Acısını Yurt Haberleri Servisi Erzincan’da geçen cuma günü Maraş ve Roboski katliamlarında yaşamını yitirenleri anmak için yürüyüş yapmak isteyen HDP ve DBP üyelerine Ülkücü bir grubun saldırması sonucu gerginlik yaşanmış, Erzincan Valiliği de kent merkezinde yürüyüş ve basın açıklaması yapılmasını 12 Ocak gününe kadar yasaklamıştı. Yaşanan gerginlikten sonra önceki gece saat 20.00 sıralarında Erzincan Üniversitesi’nde okuyan Kürt öğrenciler ile Ülkücü öğrenciler arasında gerginlik çıktı. İki grubun Kredi Yurtlar Kurumu Otlukbeli Erkek Öğrenci Yurdu’nun bulunduğu alanda toplandığı bilgisine ulaşan polis ekipleri bölgeye gitti. Bölgeye giden polis ekipleri ellerinde sopalar bulunan 10 kişiyi gözaltına aldı. Olaylar sırasında 1 polis hafif yaralandı. Gözaltına alınanlar sorgulanmak üzere Terörle Mücadele Şubesi’ne götürülürken olayla ilgili soruşturma başlatıldı. yaşamaya bile karar değil İKLİM ÖNGEL ANKARA Türk Tabipleri Birliği (TTB) Yönetim Kurulu Başkanı Bayazıt İlhan, Ali İsmail Korkmaz’ın dövülmesinin ardından gittiği hastanedeki 2 doktorun gerekli muayeneyi yapıp yapmadıklarına ilişkin incelemenin sonucu ile ilgili olarak, “Şimdi rapor TTB Yüksek Onur Kurulu’na gelecek ve yeniden incelenecek. Bu gibi hassas dosyalar hemen kapanacak dosyalar değil. Üzerinde titizlikle tekrar çalışılacak. Nihai karar çıktığında yine yargı denetimine tabi durum devam edecek. Bu kararlar itiraza ve yargı denetimine her zaman açık” değerlendirmesini yaptı. Sonuç raporu için doktorların detaylı çalışma yürüttüğünü dile getiren İlhan, “Hekimlerin ifadeleri alındı. Ali İsmail’in yanındaki kişilerle ve avukatlarıyla görüşüldü. 1 yılı aşkın süre soruşturma devam etti” dedi. İnceleme heyetindeki doktorların mesleki titizliğiyle öne çıktığına dikkat çeken İlhan, TTB yönetim kurulunun da konunun hassasiyeti nedeniyle heyetteki doktorları özenle seçtiğini bildirdi. İlhan, “Bir eksiklik, kayırma, bilim dışı tavır aldıklarını düşünmüyorum” dedi. Berkin Elvan’ın ailesinden Erdoğan’a 1 Avro’luk dava İyi ki Geldin 2015 Hukuksuzluk, yolsuzluk, mantıksızlık, adam kayırma uygulamaları nedeniyle süresini neredeyse sürünerek tamamlayan 2014’ü dün gece tarihin karanlıklarına yolcu ettik. Dirense de kalamazdı. Zira cılkı çıkmıştı! HHH Yılın son günlerini, AKP iktidarının ülkeyi yönetmekteki yetersizliği ve günü gününe bile değişen tutarsız yaklaşımlarının iki somut örneği ile yaşadık. Yaşama din kuralları ile yön verme görevini de üstlendiği anlaşılan Diyanet İşleri Başkanlığı, yılın son cuması için hazırlattığı hutbede yılbaşı eğlencelerini “gayri meşru” ilan ediverdi. Çünkü yılbaşının, Hıristiyanlara özgü günlerden biri olduğunu sanıyordu. AKP’lilerin de kimileri aynı görüşteydi. Hazreti İsa’nın doğum gününün kutlandığı sanısındaydılar. Ama bir de baktık ki Davutoğlu hükümeti, yürürlükteki yasaya göre bir gün olan yılbaşı tatilini, bir buçuk gün idare izni ekleyerek iki buçuk günlük Noel(!) tatiline dönüştürüvermiş... Diyanet İşleri Başkanı ne diyor acaba? HHH Milli Güvenlik Kurulu yılın son toplantısını salı günü yaptı. Halk arasındaki inanışları haftanın günlerine yayarak anlatan bir tekerleme vardır. Salı günleri için “salı sallanır” değerlendirmesi uygun görülmüştür. Bu nedenle tanıdığım kimi gazeteciler salıyı pek uğurlu görmezler ve başlatacakları bir iş varsa ya pazartesiye alırlar ya da çarşambaya ertelerler. Ben pek inanmam ama galiba doğru çıktı ve Türkiye, tartışılmaz stratejik derinlikteki dış politikası nedeniyle bir sarkaca dönüştü. Milli Güvenlik Kurulu’nun toplantı sonrası yaptığı yazılı açıklama şöyle sonlanıyordu: “Filistin Devleti’nin tanınması yolunda uluslararası alanda kaydedilen gelişmeler memnuniyetle karşılanmıştır.” “Memnuniyetle karşılanan gelişme ne ola ki?” diyorsanız özetleyeyim. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne Filistin Devleti’nin tanınmasını amaçlayan bir karar tasarısı sunulmuş. Tasarı, Milli Güvenlik Kurulu toplantısı açıklamasını izleyen dakikalarda (AA’nın haberine göre Türkiye saatiyle 22’de) oylanmış ve Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) vetosu nedeniyle reddedilmiş. Yine AA’nın haberinden öğreniyoruz ki ABD’nin tasarıyı veto edeceği daha önce açıklanmış. Yani biliniyormuş. İtiraf edeyim ki ben de durumu evde televizyon izlerken ekrandan geçen altyazılardan öğrendim. Rastlantının böylesine ne denir bilemiyorum. Ekrandan önce MGK açıklamasının “memnuniyet” vurgulayan cümlesi, ardından da Güvenlik Konseyi’nin tanınmayı reddettiğini bildiren cümle geçti... HHH 2014, benzeri bir daha yaşanmaması gereken bir yıldı. Dilerim ki 2015, umutların yeşereceği, Atatürk ve devriminin horlanmadığı, gönlünüzce geçecek bir yıl olsun... Ali İsmail’i muayene eden doktorlar aklanmıştı Erzincan’da tehlikeli gerginlik: 10 gözaltı izin vermedi’ Son Derin iz bıraktı l Erdoğan’ın Berkin Elvan aleyhine dile getirdiği hakaret, isnat ve onur kırıcı beyanları, davacı müvekkillerin iç dünyasında çöküntüye sebebiyet verdiğine vurgu yapılan dilekçede, “Davalının her bir eylemi, davacı müvekkillere 14 yaşında kolluk eli ile vurulan ve 15 yaşında hayatını kaybeden çocuklarının acısını yaşamaya dahi izin vermemektedir. 16 Haziran 2013 tarihinden bugüne dek davacı müvekkillerin yaşamış olduğu bu elem ve ıstırap, davalının yukarıda örneklenen fiil ve eylemleri ile artmakta ve davacı müvekkilin iç dünyasında derin izler bırakmaktadır” denildi. İstanbul Haber Servisi Gezi Parkı Direnişi sırasında Okmeydanı’nda polisin attığı gaz kapsülünün başına isabet etmesiyle yaşamını yitiren Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan ile babası Sami Elvan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında 1 Avro’luk manevi tazminat davası açtı. Elvan ailesinin avukatlarınca İstanbul nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verilen dava dilekçesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, çeşitli tarihlerde yaptığı konuşmalarda Berkin Elvan hakkında birçok hakaret, isnat ve onur kırıcı beyanlarda bulunduğu belirtildi. Dilekçede, “tazminat miktarının düşük tutulmasının nedeni, davalının müvekkillere ve çocuklarına yönelik olumsuz tutumu nedeni ile ailenin bunu bir zenginleşme aracı olarak görmeye çalıştığı isnadında bulunabilme olasılığına karşı kendilerini koruma amacıyladır” denildi. Elvan ailesi geçen günlerde de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Gülsüm Elvan’ı yuhalatmasına ilişkin yorumlarda bulunan türkücü Yavuz Bingöl hakkında da 5 kuruşluk manevi tazminat davası açmıştı. Elvan ailesinin avukatları tarafından İstanbul nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verilen dilekçede siyasi iktidarın Berkin Elvan üzerinden propaganda yaptığı savunularak, “Özellikle davalı taraf gerek Başbakan sıfatı ile gerekse de Cumhurbaşkanı sıfatı ile davacıların müşterek çocuğu Berkin Elvan hakkında birçok hakaret, isnat ve onur kırıcı beyanlarda bulunmuştur” denildi. Erdoğan’ın Başbakan sıfatı ile 14 Mart 2014’te Gaziantep mitinginde binlerce kişiye hitaben yaptığı konuşmada, Berkin Elvan için açıkça ‘terörist’ dediği anımsatılarak “Gerçeğe aykırı bir şekilde, vurulduğunda yüzünde poşu elinde sapan demir bilye olduğunu müşteki Gülsüm Elvan’ın mezara demir bilye attığını söyleyerek taraftarlarını Berkin’e, annesine ve Berkin’in cenazesine katılan milyonlara karşı kin ve düşmanlığa tahrik etmiş, evladını kaybetmiş bir anneyi yuhalatmıştır” ifadeleri kullanıldı. Kin ve düşmanlık Lütfi Taş cezaevinde öldü DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Kürt sorununun çözümü için PKK lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısı üzerine 24 Ekim 2009’da Kandil’den 8 PKK’li ile Mahmur kampından 26 kişi Habur Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye gelmişti. “Barış grubu” adı verilen 34 kişiden 26’sı hakkında “örgüt üyeliği”, “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek”, “örgüt propagandası” gibi suçlardan davalar açılmış, 13 kişi tutuklanırken bir kısmı da yaşanan gelişmelerin ardından ülkeyi terk etmişti. Tutuklanan 13 kişiden, 5 yıldır Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan Lütfi Taş, önceki gece cezaevinde yaşamını yitirdi. Taş’ın kalp krizi sonucu yaşamını yitirdiği belirtildi. Taş’ın cenazesi otopsi için Diyarbakır Ziya Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Taş’ın cenazesinin daha sonra toprağa verilmek için İstanbul’a götürüleceği belirtildi. Gülsüm Elvan CANAN COŞKUN İstanbul Fatih’te Mayıs 2006’da trafik güvenliğini ihlal ettiği gerekçesiyle Aytekin Arnavutoğlu’nu “Olası kast ile öldürmek” suçundan daha önce 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırılan polis memuru Bayram Ergin, Yargıtay’ın bozma kararının ardından yeniden görülen davada, “Kasıt olmaksızın sınırın aşılması suretiyle öldürdüğü” gerekçesiyle 2.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya polis memuru Bayram Ergin katılmadı. Öldürülen Aytekin Arnavutoğlu’nun annesi Şükriye Özen ile babası Mustafa Arnavutoğlu ve avukatları duruşmada hazır bulundu. Baba Arnavutoğlu’nun avukatı Rıza Pehlevi Şat, aracın durdurulmasına rağmen sanık polis Bayram Ergin’in kasten ateş ettiğini vurgulayarak “kasten adam öldürmek” suçundan cezalandırılmasını istedi. Anne Şük rüye Özen’in avukatı Eren Keskin ise sanık polisin bomba imha ekibinde görevli olduğu halde yetkili polis ekibine bildirmeden ve maktul aracını durdurduğu halde kasten ateş ederek Aytekin Arnavutoğlu’nu öldürdüğünü savundu. Başkandan karşı oy Bayram Ergin’in avukatı Şevki Lülecioğlu ise, Aytekin Arnavutoğlu’nun çok süratli kullandığı aracı ile makas yaparak seyrederken polisin “dur” ihtarına uymayarak kaçmaya devam ettiğini iddia etti. Lülecioğlu, “Kovalamaca sırasında sanık polis memurunun ateş etme imkânı varken ateş etmemiştir. Sanık polis otomobilini, maktulün kullandığı otomobilin önüne çekerek ancak durdurabilmiştir. Ancak buna rağmen maktul polisin dur ihtarına uymayarak geri geri gitmeye başlamıştır. Polis maktulün durmaması üzerine önce havaya ateş etmiştir. Yine durma yınca da maktulün kullandığı otomobilin motoruna ve lastiklerine ateş etmiştir. Silah kullanmada polis özenli davranmıştır” iddiasında bulundu. Avukat Lülecioğlu, sanık Ergin’in arabanın içindeki Arnavutoğlu’na silah ile yaklaşırken, Arnavutoğlu’nun kapıyı polise çarpması sonucu silahın ateş aldığını öne sürdü. Dosyayı karara bağlayan mahkeme de oy çokluğu ile Bayram Ergin’i, ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerden kasıt olmaksızın sınırın aşılarak Aytekin Arnavutoğlu’nun taksirle ölümüne sebebiyet vermek suçundan önce 4 yıl hapisle cezalandırılmasına karar verdi. Olayın oluş şeklini dikkate alan heyet, cezayı ardından 3 yıla, duruşma sürecindeki davranışlarının lehine olduğu gerekçesiyle de cezayı 2.5 yıla indirdi. Bayram Ergin’in doğrudan Aytekin Arnavutoğlu’nu hedef alarak ateş ettiğini, polis memuru olan sanığı bu şekildeki eyleminin toplanan delillere göre olası kasıtla kasten öldürme suçunu oluşturduğunu belirten mahkeme başkanı Erol Ceylan da karşı oy kullandı. karşılıklı IŞİD’le mevzi l Türkiye sınırının çok yakınındaki doğalgaz tesisine yerleştiler. IŞİD mevzi, Türkiye hendek kazıyor KİLİS (DHA) İç karışıklığın sürdüğü Suriye’nin Halep kentinin Bab bölgesinde kontrolü elinde bulunduran IŞİD militanlarının Türkiye sınırına 10 kilometre uzaklıktaki mevzileri son günlerde koalisyon ülkelerinin savaş uçakları tarafından bombalanmaya başlandı. Hava saldırılarının ardından bulundukları bölgelerden çekilen IŞİD militanları, Türkiye sınırına yöneldi ve Kilis sınırına çok yakın bir noktadaki doğalgaz tesisine yerleşti. Tesisi kendilerine üs yapan IŞİD militanları, olası saldırılara karşı da çevresinde mevziler kazmaya başladı. Bu gelişmenin ardından Türkiye sınırında da hareketlilik başladı. Sınırdaki önlemlerini artıran güvenlik güçleri, ek tedbir olarak IŞİD militanlarının bulunduğu tesisin yakınındaki noktalara hendek kazmaya başladı. Gaziantep 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı’ndan Kilis’e giden ekipler iş makineleri ile sınır hattına 3 metre genişliğinde ve 22,5 metre derinliğinde hendekler kazarak bölgede güvenlik önlemlerini artırdı. Önlemlerin artırıldığı Kilis’in karşısında bulunan Suriye’nin Halep kentinin Azez ilçesi ile IŞİD militanlarının çekildiği Bab bölgesinden ise patlama sesleri duyulmaya devam ediyor. Savaş uçaklarının bombardımanın devam ettiği bölgede, bazı noktalarda IŞİD militanları ile muhalif gruplar arasında silahlı çatışma yaşandığı da bildirildi. C M Y B Altan Tan: Polis özenli öldürmüş Yargıtay ‘kasten öldürmeyi’ kaldırdı, cezası yarı yarıya indi Kürtlerin olmadığı bir Meclis kaos yaratır DİYARBAKIR (DHA) DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle’nin Cizre’de 3 kişinin öldüğü olaylarla ilgili “Ortada üçüncü bir güç var, o da ‘paralel yapı’. Bu yapı çözüm sürecinin en büyük karşıtı” sözlerinin ardından dün Diyarbakır’da konuşan HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, “Gökten bir taş düşse ‘Bu paralel bir taş, bunu paralel yapı attı’ denilmeye başlandı. Bu doğru bir yaklaşım değil, işi sulandırmadır. İşin enteresan tarafı, Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın Ahmet Davutoğlu, paralel yapı ile ilgili her türlü eleştiriden hoşlanıyorlar. Birileri hükümete yakın gözükmek ya da hükümetin hoşuna gitmek için bu cümleleri kullanıyor, bu da doğru bir şey değil” dedi. “Türkiye içinde Kürt siyaseti çoğulcu bir şekilde mi devam edecek, yoksa PKK’nin tek otoriter bir hâkimiyeti içerisinde mi devam edecek” diyen Tan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kürt siyasal hareketinin Türkiye’de, Suriye’de, Irak’ta da çoğulcu olma mecburiyeti vardır. Çünkü Kürtlerin farklı siyasi partileri, siyasal katmanları, dinleri, ideolojileri ve mezhepleri vardır. Buna bir karar vermek lazım. Tekçi mi, otoriter mi, hükmedeci mi olacağız, yoksa çoğulcu ve demokratik mi olacağız. Benim görüşüm mutlaka demokratik ve çoğulcu olacağız. Abdullah Öcalan, ‘Bundan sonra Kürtlerin Türkiye Cumhuriyeti içindeki hak arama mücadeleleri demokratik, fikri ve siyasi olacaktır’ dedi. Kürt siyaseti bunun arkasında mıdır değil midir? Buna göre ısrarla bu noktada devam etmeliyiz. HPG’nin bundan sonra yüzler örtülmeyecek, molotoflar atılmayacak sözü; net olarak bunun arkasında durulması lazımdı” ifadelerini kullandı. HDP’nin genel seçimlere parti olarak girme kararının ardından barajı aşıp aşmayacağıyla ilgili tartışmalara değinen Tan, “Kürtlerin olmayacağı bir parlamento büyük bir kaostur Türkiye için. Her açıdan, kim ne hesabı yaparsa yapsın. Bizim Kürt siyaseti, İmralı, Kandil, bütün siyasi partiler hükümete bu işi çöz demeliyiz. 5 Ocak’ta Meclis açılıyor ve hemen Meclis’e getir, biz bu riske giremeyiz” diye konuştu.