19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 OCAK 2015 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Erdoğan’ın tarihi Bakanlar Kurulu’ndaki gündemi, 6 başkanlığın 13’e çıktığı yeni Cumhurbaşkanlığı teşkilatı 5 Bir fısıltı: “Elleriydi karanlık yağıştan yağışa sürüklenen, dövmenin anımsattığı kaçan iki kurak kimliğinden... Durdukları yerde kokan yeşil sepetlerle seslenir buradan... Orada bütün isteklerin rahatını genişletir göçle, feryat eden ayetlerin suskunluğunda kardeş kanı fışkırır sınırların ve düşlerin yanından uzaklaştırdığı yüze veda ederim... Ölüm de cansız elle uyur. İyi akşamlar ey eşitlik İyi akşamlar İyi akşamlar ey düzensizlik iyi akşamlar” Şiir biter bir başka şiire geçerim... Bu güzel ezgilere bağışlanan dost aydınlıkta, parlayan yalnızlıkta, madenlerde senin adına yayılan çığlıkta... Her şey sende biter ölümden ölüme... HHH Umutlarımızı, sevdalarımızı, özlemlerimizi çalanlara, sevgimizi elimizden alanlara karşı ne demiştim dün: “Umudumuzu çalmayın!” Koyu karanlık bir yıl bugün geride kaldı... Elimde yine kareli defterim, bölük pörçük yazılarım, kitaplarım... Eski bir yazım... Git aç kapıyı... Bir demişken çocuk ağlıyordur tek başına orman kıyısında, sokak başında, deniz kenarında, bir dağ köyünde, kentin caddelerinin birinde. Bir genç kız yalnızlığın içinde! Aşk türküleri söylüyordur... Git aç kapıyı... Uzun uzun bak ağaçlara, kuşlara, çiçeklere... Taşlara, ırmaklara! Bak tomurcuklar çiçeklenmedi daha, dışarıda kar yağıyor. Gitmek için aşka, odalara bak, aşk kokan evlerin odalarına. Git aç kapıyı... Başını göğe kaldır bak! Sakın ağlama! Ocak’tır üşüten hava, dalda direnen yaprak... O saatlerde Octavia Paz’ı düşün, yitir kendini, aşkı düşün... HHH Umut dolu bir yıl herkese... Koskoca bir merhaba herkese! Hoş geldin 2015... Aydınlık getir bize; savaş değil barış, düşmanlık değil kardeşlik! ‘Fiili Başkanlığı’ 19 Ocak’ta tanıtacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, fiili başkanlık sistemi olarak eleştirilen, Cumhurbaşkanlığı’ndaki başkanlık sayısının 7’den 13’e çıkacağı yeni teşkilat sistemini, yine sert eleştirilerle karşılanan 19 Ocak’taki kendisinin başkanlık edeceği Bakanlar Kurulu toplantısında bakanlara anlatacağı öğrenildi. Eski teşkilat şemasının tarihi Bakanlar Kurulu toplantısından önce Cumhurbaşkanlığı sitesinden çıkarılması ise dikkat çekti. Erdoğan’ın seçilmesinin ardından gizli bir kararname çıkardığı iddiası ile gündeme gelen yeni Cumhurbaşkanlığı teşkilatının 19 Ocak’ta Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda Erdoğan başkanlığında toplanacak olan Bakanlar Kurulu’nda gündeme geleceği iddia edildi. Erdoğan’ın başdanışmanlığa getirdiği Binali Yıldırım, başkanlık sisteminin fiilen kurulduğu yönünde eleştirilen yeni teşkilat yapısında, mevcut 6 tane başkanlığın 13’e çıkarılacağını, 3 olan genel sekterek yardımcılığına bir tane daha ekleneceğini belirtmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Saray’ın yeni teşkilatını, 19 Ocak’ta kendisinin başkanlık edeceği Bakanlar Kurulu toplantısında anlatacağı belirtiliyor. Yeni teşkilat tartışmaları 19 Ocak’ı beklerken, Cumhurbaşkanlığı internet sitesinin bu yönde değişiklikleri başlattığı da ortaya çıktı. Eski teşkilat yapısı şeması internet sitesinden kaldırılırken, eski danışmanlıklar, başkanlıklar ve birimlere ait bilgilerin silindiği görüldü. Özgürlüğün Bedeli Var!.. İstanbul buz kesiyor... Bir yandan sulu kar öte yandan fırtına... Yeni bir yıla girdik bugün... Çocuklar rengârenk düşlerini duvarlara çizmişlerdi, gençler yaşamın derinliğine inmek istemişlerdi. Ben hem uzakları hem de yakınları düşündüm, anılar denizinde dolaşmayı yeğledim. Bir tutam çiğli yasemin, bir tutam nergis, köpüren lacivert bir deniz... Geçmiş yılların tutsağıydım... Bunca hukuksuzluğa, baskıya, şiddete direnen bir toplum... Zindanlarda yeni yıla giren üniversiteli gençler, masum insanlar. Hüznü bir ucundan tutup kaldırırken bir yandan çiçeğe duran ağaçlar. Kar dinecek, bulutlar çözülecek birkaç gün sonra. Ay ışığı vuracak salonun içine... Sabah uyandığımda menevişli bir gök “günaydın” diyecek tüm çocuklara... Kendi şarkılarını söylerken insanlar, özgürlüğün bedeli olduğunu anlayacaklar. Gökyüzü gülümserken, denizler çekilirken benim memleketime bahar gelecek. Sen, ben, hepimiz özgürlüğün bir bedeli olduğunu gün gelecek elbet anlayacağız... O derin uykudan gözlerimizi açıp uyanırken hırsızları, talancıları, yobazları, üçkâğıtçıları göreceğiz. İşte o zaman barış çiçekleri açacak, zeytin dalları kardeşliğin simgesi olacak! HHH 2015 yılına evde tek başıma girdim... Sevdiklerim uzaklardaydı... Onlarla konuştum telefonla, televizyonu açtım, bir klasik müzik eşliğinde Muhammed Bennie’in şiirlerini okudum: “Aşkın Kitabı” Sevdiğim bir şairdi Bennie... Ve kitabın girişinde iki dize: “Ve ben gözlerimi yakan bu havada ağladım Sen de benim gibi ayrılıktan...” Ayrılıkları ve uzakları düşündüm... Çocukları, kıran yerlerini, geceleri, sabahları... Sulu kar, müzik ve ben... Atatürk’süz MGK yanıtı: Salonun nihai hali değil ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında önceki gün Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ilk kez düzenlenen Milli Güvenlik Kurulu toplantısının yapıldığı salonda Atatürk portresinin bulunmaması tartışmalara neden oldu. Cumhurbaşkanlığı kaynakları salonun ilk kez kullanıldığını, tefrişatın henüz tamamlanmadığını; portre, tablolar, saat yerleştiğinde salonun nihai halini alacağını bildirdi. Eski teşkilat silindi bile O koltuklara 3 dönemlikler oturacak Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda Güvenlik Politikaları, Uluslararası İlişkiler, Strateji, Sosyal ve Kültürel, Ekonomi İzleme ve Koordinasyon, Bilgi Teknolojileri, Kurumsal İletişim, Halkla İlişkiler, İdari ve Mali İşler, İnsan Kaynakları, Hukuk Hizmetleri, Kanun ve Kararlar başkanlıklarının kurulacağı belirtiliyor. Mevcut başkanlıkların yanına yenilerinin de ekleneceği yeni teşkilat yapısında başkanlıkların da 3. dönemini dolduran AKP’li siyasetçiler tarafından yürütülmesi bekleniyor. l Medyanın ‘nefret söylemi ve ayrımcı dilinde’ ciddi artış var l Dinleme soruşturması En çok Yahudiler hedef alındı lar, 18 içerikle Kürtler ve 10 içerikle Suriyeli mülteciler nefret söylemine maruz kalan gruplar arasında belirlendi. Nefret söylemi barındıran 246 içerikten 137’si 21 farklı ulusal yayında yer alırken, 104 yazı 63 farklı yerel gazetede yayımlandı. Kıbrıs gazetelerinde yayımlanan sekiz içerik de yine nefret söylemi kapsamında değerlendirildi. Polis müdürü ve 4 amir serbest İstanbul Haber Servisi Hrant Dink Vakfı’nın, “Medyada Nefret Söylemi ve Ayrımcı Dil MayısAğustos 2014” raporuna göre, nefret söyleminde ciddi artış var. Başta Yahudiler olmak üzere ulusal, etnik ve dini grupları hedef alan 246 köşe yazısı ve haber içeriği tespit edildi. Nefret söylemine en fazla rastlanan ulusal gazeteler arasında ilk sırada yine 39 yayınla Yeni Akit gazetesi yer aldı. Raporda, Gazze operasyonu sırasında Türkiyeli Yahudilerin yaşadıkları ikilem de çarpıcı bir dille ele alındı. 85 sayfalık raporun ilk bölümünü akademisyen İdil Engindeniz, Yahudilere yönelik ayrımcılığın analiz edildiği son bölümü ise hukukçu ve gazeteci Rita Ender hazırladı. Rapora göre, nefret söylemi en çok köşe yazılarında üretilmiş. Yeni Akit’i takip eden Milli Gazete 23, Milat gazetesi 13, Ortadoğu gazetesi ise 12 yayınla nefret söylemine katkıda bulunmuş durumda. Yeni Çağ, Sabah, Sözcü, Yeni Mesaj, Anayurt, Türkiye, Yeni Şafak, Yurt ve Yeni Asya gazeteleri de listede yer aldı. Akşam, Aydınlık, Güneş, Habertürk, Milli İrade, Önce Vatan, Sol gazetelerinde de birer içerikle nefret söylemine rastlandı. Rapora göre 130 içerikte Yahudilere yönelik nefret söylemi içeriği bulunurken Ermeniler için 60, Hıristiyanlar için 30 içerik yer aldı. Onların ardından 21 içerikle Rum Hrant Dink Vakfı’nın raporuna göre, içerik sayısı bakımından hakkında en çok nefret söylemi üretilen ilk üç grup sırasıyla Yahudiler, Ermeniler ve Hıristiyanlar olarak belirlendi. Raporun dosya konusu ise İsrail’in 7 Temmuz 2014’te Gazze’de başlattığı operasyon dolayısıyla Türkiye medyasında Yahudilere yönelen ayrımcı söylem oldu. Raporda, operasyon sürecinde Türkiyeli Yahudilerin yaşadıklarına ilişkin çarpıcı ifadeler yer aldı: “Türkiyeli Yahudiler yalnızca Yahudi olmaları nedeniyle birtakım genellemelere maruz kaldılar. İsrail Devleti’nin gücünden faydalandıkları iddia edildi, operasyon karşısında tavır almaları, taraflarını belli etmeleri beklendi. İsrail’den kilometrelerce uzak olan memleketlerinde, ölüm tehdidi altında, kapısında gösteri yapılan, sinagoglarına giderken, gamalı haç ve Hitler portreli tişörtleriyle mahallelerinde dolaşan kişilerden çocuklarını sakınmaya çalışırlarken, kendi memleketlerine; Türkiye’ye olan bağlılıklarını ifade etmek zorunda bırakıldılar. ” Genellemelere maruz kaldılar ERZURUM (Cumhuriyet) Erzurum’da 2010 2013 yılları arasında görev yapan ve haklarında “yasa dışı dinleme” soruşturması kapsamında gözaltına alınan dönemin Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Hurşit Uçak ile emniyet amirleri Serkan Doğan, Soysal Aktürk, Yücel Bilgiç, Aslan Kartal mahkemeye sevkedildi. Sulh ceza mahkemesine bakan hâkimin, bir süre önce Erzurum’a geçici görevle atanan Pasinler hâkimi Vildan Yeşilyurt Çelebi olmasına sanık avukatları itiraz etti. Çelebi’nin bir süre önce bir televizyon kanalında cemaati eleştirdiğini, bu yüzden tarafsız karar veremeyeceğini belirten avukatlar reddi hâkim talebinde bulundu. 3’ncü Asliye Ceza Mahkemesi itirazı kabul ederek Vildan Yeşilyurt Çelebi’nin yerine hâkim Levent Varol’un görevlendirilmesine karar verdi. Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Hurşit Uçak ile emniyet amirleri Serkan Doğan, Soysal Aktürk, Yücel Bilgiç, Aslan Kartal, dün sabaha karşı 05.00’te, yaklaşık 20 saat süren sorgunun ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Genelkurmay’dan Akar açıklaması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı, Subay Sicil Yönetmeliği’nde yapılan değişiklik ile kuvvet komutanlığına veya Genelkurmay Başkanlığı’na atanma ile ilgili yeni bir durum ya da değişiklik meydana gelmediğini savundu. Genelkurmay 27 Aralık’ta gazetemizde “Hulusi Akar’ın yolunu açtılar” başlığıyla yayımlanan haberle ilgili açıklama yaptı. Açıklamada, şunlar kaydedildi: “Söz konusu ‘Subay Sicil Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’de yapılan düzenleme ile, haberde iddia edilenin aksine Kuvvet Komutanlığı’na veya Genelkurmay Başkanlığı’na atanma ile ilgili yeni bir durum ya da değişiklik meydana getirilmemektedir. Düzenlemenin amacı, generallerin aynı görevde daha uzun süre çalışması ve karargâh görevlerinde uzmanlaşmasına imkân sağlamaktır... Kaldı ki, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar’ın, generallik safahatı süresince 9 yıl (108 ay) kıta görevi bulunmaktadır.” Önce yazının ipi kopmadan, laf başını alıp gitmeden, yazar yazının seline kapılıp saçmalık sınırına savrulmadan şu yeni yılımızı bir kez daha kutlayalım. Yeni yılın esenlikler getirmesini dileyelim... Böylece bu yazının en zor bölümünü tamam edelim. Zor, çünkü bir yılın son günü, yeni yılın ilk günü ister istemez söylene söylene aşınmış sözcüklerle, kim bilir kaç yazarın, kaç yıldır, kaç bin kez yazdığı cümleler kurulur. Yazıcılık mesleğinde eskimişseniz, hemen her yıl “Bu yıl yeni yıl yazısı yazmamayım; yılın herhangi bir gününün, herhangi bir yazısı gibi bir yazı olsun” dersiniz; yeni yılın ilk günü gelip çatınca, başka ne yazarsanız yazın “münasebetsiz” kaçacağını düşünüp, okuyucunun karşısına gene o bildik yazılardan biriyle çıkarsınız... En azından benim yazı serüvenimde böyle epey sabıka var. Bu yıla yeni bir sabıka kaydı düşürmeden girmek istiyorum… Yeni yılımız kutlu olsun. Yeni yüzyılımız da kutlu olsun. Yeni binyılımız da kutlu olsun... Yeni milyonyılımız… Saçma mı oldu? Dün yayımlanan, geçen yılın son Tırmık’ı da böyleydi; yani yazar saçmalama özgürlüğünü kullanıyordu. Yeni yılın ilk Tırmık’ı da öyle Yeni Yıl, Yeni Yüzyıl, Yeni Binyıl, Yeni... olsun… HHH Peki, şimdi buraya “Yeni onbinyılımız, yeni milyonyılımız, hatta yeni sekiz milyar altı yüz kırk yedi milyon dört yüz otuz üç bin sekiz yüz kırk altı yılımız kutlu olsun” diye yazmanın önünde ne gibi bir sakınca var? Dahası: Neden yanlış olsun? Biliyorsunuz (yani uydurduğumu anlıyorsunuz), on bin yıl önce bugün, Afrika’nın tropik ormanlarının derinliklerindeki bir düzlükte, iki ayağı üstünde henüz acemice dikilen insanoğullarından biri, düşen yıldırımın tutuşturduğu kuru bir çınar ağacının, henüz ucu tutuşmuş ince dallarından birini dikkatle tuttu; köy meydanına kadar söndürmeden yürüdü; orada bulduğu kuru otları ve çalıları elindeki ucu alevli dalla tutuşturdu. Köyün kadınları ve erkekleri önce ürktüler, sonra onlar da kuru ot, dal ve kütükler taşıyıp yanan çalıların ve otların üstüne koydular. Bugün (atıyorum tabii) on bininci yıldönümünü kutladığımız bu “olay”, İsa Peygamber’in, doğruluğu tartışmalı doğum gününden çok daha önemli ve anlamlı değil mi? Keşki saymaya oradan başlasaydık. Yeni onbinyılımız, hepimize kutlu olsun! HHH Bir milyon yıl önce bugün, (atıyorum tabii), açlıktan kemikleri fırlamış, yüzü solgun, henüz 23 yaşında olmasına rağmen ölümün eşiğine gelmiş, bedeni kıllarla kaplı ve ağzından ancak homurtular, çığlıklar çıkabilen bir “yaratık”, sendeleyerek, birkaç kez deneyerek, düşüp yeniden kalkarak arka ayakları üstünde doğruldu ve “ön ayakları” ile ağacın dalından sarkan yabanayvasını koparmayı başardı. Isırdı. Meyvenin kekremsi ama şekerli özsuyu ağzında sevinç ürpertilerine yol açan tatlar bıraktı. Isırdığını yuttu. Yabanayvasını bir kez daha ısırdı. Sonra bir kez, bir kez, bir kez daha... O gece, mağarasında, doğduğundan beri ilk kez, karnı tam doymuş, deliksiz bir uyku çekti. İsa Peygamber’in doğumundan daha mı az önemliydi? Keşki saymaya oradan başlasaydık. Yeni milyonyılımız hepimize kutlu olsun! HHH Sekiz milyar altı yüz kırk yedi milyon dört yüz otuz üç bin sekiz yüz kırk altı yıl önce bugün, (atıyorum tabii), Samanyolu galaksisinin güneşlerinden birinin çevresinde dönüp duran Dünya gezegeninde, yanardağların kükürt dumanları salarak kükrediği vahşi bir doğanın göbeğinde, bir deniz kıyısında, fırtınanın azdırdığı dalgaların sürüklediği bir tekhücreli canlı, dalga geri çekilirken yeniden denize dönmedi. Yapıştığı bir otun üstünde kaldı. Rüzgâr o otu ve ona yapışmış tekhücreliyi sürükledi, denizin ulaşamayacağı yükseklere savurdu. Tekhücreli organizma, su evreninden çıkıp kara evrenine geçmesine rağmen yok olmadı, varlığını sürdürdü, üredi, çoğaldı ve ondan üreyen yeni tekhücreliler kayaların, taşların, toprakların, otların, ağaçların üstünde yaşamlarını sürdürmeye başladılar... Onların soyundan bir canlı, çok milyar yıl sonra İsa adını taşıyacak ve peygamber olacaktı. Keşki saymaya oradan başlasaydık. Yeni sekizmilyaraltıyüzkırkyedimilyondörtyüzotuzüçbinsekizyüzkırkaltıyılımız hepimize kutlu olsun! HHH İyi ki yazının girişinde, yani yazı ve yazar henüz sapıtmadan yeni yılınız kutlandı. Yoksa yazı bu ölçüde başını alıp gittikten sonra, artık ne yapılsa kâr etmezdi... Cevap ve Düzeltme Metni 10.10.2014 tarihli Cumhuriyet gazetesinin 4. sayfasında yer alan Etiler Polis Okulu Kapatıldı başlıklı haberlerin içeriği gerçekleri yansıtmamaktadır. Yazı içeriğinde müvekkkillerimi hedef alan ve gerçekdışı olan iddiaların hiçbir somut karşılığı bulunmamaktadır. Hal böyle iken müvekkillerimin adlarının bu haberde geçmesi tamamen kötü niyetin sonucudur. Son zamanlarda Müvekkillerim üzerinden yürütülen bir algı operasyonu ile Müvekkillerimin masumiyet karinesi ihlal edilmiş, kişilik haklarına saldırıda bulunulmuştur. Birtakım iddialar sanki gerçekmiş gibi kamuoyuna sunulmuş Müvekkillerim adeta linç edilmiştir. Bu bağlamda haberin tamamı yalan ve iftiradan ibarettir. Bahse konu yazının içeriğinde yer verilen bilgiler, neticelenmiş bir soruşturmanın içeriğine ilişkin olup soruşturma hakkında nihayet hakkında takipsizlik kararı verilerek Müvekkillerimin suçsuzluğu ispatlanmış ancak bu gerçek dışı yazılar nedeniyle kamuoyunda Müvekkillerimin masumiyet karinesi ihlal edilmiştir. Müvekkillerim Yassen Abdullah A Kadı ve oğlu Muaz Yassın A Kadı yasalara saygılı, başarılı birer iş adamıdır. Müvekkillerimin adının basit politik çıkar hesaplarında kullanılması onların kişilik haklarına saldırı niteliğindedir. Netice olarak bu gerçek dışı hakaret içeren yazının gazeteniz ve internet siteniz vasıtasıyla kamuoyuna duyurulması hukuka aykırıdır. Bu köşe yazısı 5187 sayılı Basın Kanunu, basın meslek ve ilkelerine aykırıdır. Adalet ve tarafsızlığa saygılı olma, kişi ya da kuruluşları aşağılayıcı yalan haber yapma veya iftira niteliği taşıyan yayın yapmama, özel amaçlara hizmet eden ve haksız rekabete yol açan yayın yasağı ilkelerine uygun değildir. Söz konusu hakaret içeren bu köşe yazısı ile ilgili tüm yasal haklarımızı etkin bir şekilde kullanacağımızı da dikkatlerinize sunarız. Yassen Abdullah A Kadı Muaz Yassın A Kadı Vekili Av. Mustafa Doğan İnal İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliği yargıcı Hulusi Pur ve İstanbul 3. Sulh Ceza Hâkimliği yargıcı İslam Çiçek’in kararları uyarınca yayımlanması zorunlu cevap ve düzeltme metnidir. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle