27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 OCAK 2015 PERŞEMBE [email protected] 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Samsun’da Bir ‘Çalıkuşu’ Doç. Dr. TUNCAY AKÇADAĞ Dilek Livaneli... Samsun Çarşamba ilçesi, Kumköyü’nde birleştirilmiş sınıf okutan bir ilkokul öğretmeni. Olması gerektiği gibi davranıp köyde harikalar yaratmış. TRT, Dilek Hoca’nın çalışmalarını ekrana taşıdı. Hoca, bürokratlardan övgüler alıyor. Ayrıca Dilek Hoca, Varkey Gems Vakfı (Varkey GEMS Foundation) tarafından düzenlenen ‘Küresel Öğretmen Ödülü Komitesi’nin (The Global Teacher Prize) seçtiği en iyi 50 öğretmen arasında yer aldı. Livaneli, böylece dünya çapında 5 bin öğretmenin arasından şimdiye değin ilk 50’ye kalan tek Türk öğretmen oldu. Dilek Hoca’ların çoğalması, elbette ki en büyük isteklerimizden; Hoca’yı her türlü desteklemek ve başarılarının artmasını sağlamak gerekir. Ancak başka şeyler de gerekiyor. Köylerdeki eğitim düşünüldüğünde önümüze hazin bir tablo çıkıyor. 15 bine yakın köy okulu yeteri kadar öğrenci bulunamadığından kapatılmış, binalar kaderine terk edilmiş durumda. Halen 2 milyondan fazla ilkokul öğrencisi köylerde açık kalabilen okullarda eğitim görüyor. Ancak genel olarak, buradaki eğitimin kalitesi ve buralarda olup bitenlerden doğru dürüst kimsenin haberi yok. 125 bin civarında öğretmen köylerde görev yapıyor. Bunların çoğu okullarından mezun olur olmaz atanmış genç öğretmenler. Onların da çoğunluğunun arzusu bir an önce bulundukları yerden “kaçıp” şehirlere gelmek ve oralarda öğretmenlik yapmak. Çünkü köyde yaşamı bilmiyorlar ve oralarda neler yapabilecekleri hakkında doğru dürüst bir fikirleri yok. Bulundukları köylerin liderleri olup sadece çocukların eğitimleri değil, köylüye öncülük edip oradaki yaşamın da besleyicisi, değiştiricisi, geliştiricisi olmak durumu oluşamıyor. Köyde evinin yanında okul bulamayan ve bu yüzden köy şartlarında bir başka yere yolculuk etmek suretiyle eğitimlerini tamamlamaya çalışan çocukların dramı da ayrı bir sorun. Milli Eğitim Bakanlığı’nın Dilek Hoca’ları çoğaltmak gibi bir kaygısı var mı acaba… Bunun için derhal buralardaki eğiticilerin nasıl köy liderleri olabileceklerine ilişkin bir proje devreye sokulmalıdır. Köylerdeki durumsal faklılıklardan dolayı bir çerçeve köy eğitim programı düzenlenerek, bu program içinde öğretmenlerin neler yapabilecekleri tarif edilmelidir. Köyde görev yapan bir öğretmenin üç ana işi bulunmaktadır. Biri eğitimöğretimi gerçekleştirmek; diğeri okulun fiziksel iyileştirmeleri ile ilgilenmek; sonun cusu ise köy halkı ile olumlu ilişkiler kurarak onları, okulun yapabilecekleri işlere yönlendirmek suretiyle köye yenilik getirmek. Köyde çalışan öğretmenlerimizin Dilek Hoca benzeri becerileri ve bunları gerçekleştirecek motivasyonları edinmeleri mümkün… Bununla birlikte Milli Eğitim Bakanlığı bu kararı almadan ve buralara sistematik bir anlayışla yaklaşmadan bu sorun halledilemez. Köylerdeki eğitim sorunları, köyde çalışan öğretmenlerin vicdanlarına bırakılarak veya iyi örnekler gösterilerek çözülemez. Siz bir yapı oluşturursunuz, size tabi olanlar da bu yapının gereğini yapmaya çalışırlar. Siz de kurmuş olduğunuz yapının istediğiniz gibi işlemesi için çağdaş önlemler alırsınız. Samsun’daki “çalıkuşu”nu alkışlıyoruz. Diğer köylerdeki “çalıkuşlarını” da alkışlayabilmemiz için öncelikle MEB’in bunu gerçekten istediğini ve samimi olduğunu göstermesi gerekiyor. Tarihin Süpürgesi 2015 yılının ilk yazısı bu... Böyle yazılarda giden ve gelen yılı değerlendirmek âdet olmuş! HHH Zaman, sanki kendi içinde kesintilere uğruyormuş gibi bölmüşüz onu: Yıllar, aylar, haftalar, günler, saatler, dakikalar, saniyeler, saliseler... Aslında büyük ve muhteşem bir devinimin, devinim içindeki dengenin sonsuz sarmalı bu... Birey, bu sonsuzluğun içindeki bilinci ile kendini evrenin merkezi yerine koysa da değişen fazla bir şey yok: İnsanoğlu hiçten gelmiş, hiçe gidiyor... Ne 1.100 odalı saray... Ne sıfırlanamayan paralar... Ne makam, ne mansıp... (Yoksa ben, affedersiniz felsefe mi yapıyorum Türkçe?) HHH 2014 yılı aslında 2013’ün gölgesinde geçti: Garip olaylara gebe olduğu, 2013’ün 1725 Aralık günlerdeki operasyonlarla belli olmuştu... İçerdeki en önemli gelişme, AKPCemaat ortaklığının bozulması biçiminde ortaya çıktı. Dışarda ise herkes Ortadoğu bölgesinde yeni bir Kürt devletinin oluşumunu beklerken kimin aklına şeriatçı ve terörist Sünni bir İslam Devleti kurulacağı gelirdi ki? HHH İnsanlık, Tarım ve Endüstri Devrimlerinden sonra üçüncü büyük devrim olan Bilişim Devrimi’ni yaşarken dünya hegemonyası da aynen Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sonrasında olduğu gibi, yeniden el değiştirmeye hazırlanıyor... Nasıl İkinci Dünya Savaşı, Birinci Dünya Savaşı’nın tortuları üzerinde yükseldiyse, Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle biten İkinci Dünya Savaşı süreci de çağımızdaki hegemonya savaşının önkoşullarını dikte ediyor: ABD ile Çin arasındaki bilek güreşi... Rusya’nın ve AB’nin utangaç bir biçimde bu hegemonya savaşında rol almaya çalışması... Pasifik ve Güney Doğu Asya’daki stratejik oluşumlar... Ortadoğu’da, Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarının sonunda belirlenen statükonun değişmesi... HHH Türkiye’deki yöneticiler 1.100 odalı sarayları ile övünerek Osmanlıca eşkıya şarkıları söyleye dursunlar... Tarih, kendisini anlayamayanları ve izleyemeyenleri sahneden süpürüp götürüverecektir! C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle