04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 EYLÜL 2014 PAZAR 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada ... NATO zirvesindeydi. Kurultay haberleri genel başkanlık seçimi sonuçları açıklanıncaya dek olağan, durgun. Medya; Genel Başkan KK’nin (Kemal Kılıçdaroğlu) yerel ve Cumhurbaşkanlığı seçimindeki genel merkezin başarısızlığını savunan, parti içi muhalefete saldırılarını içeren konuşmasıyla... ...rakibi Muharrem İnce’nin, sözünü sakınmadan KK’ye ve yönetimine doğrudan sert eleştirilerini kimilerine yorumlatıyor. Haberlerin bir gözü Galler’de. Bir buçuk saat bir araya gelen Başkan Obama ile Cumhurbaşbakan RTE arasındaki görüşmeye çevrili. Önemli haberlerle dolu dolu iki gün. HHH CHP Kurultayı ile ilgili yorumsal görüşleri PM seçimlerinde alınacak sonuçlara bırakalım. KK’nin genel başkan seçimi hiç ummadığı biçimde sonuçlandı. 900 küsur delege imzasıyla aday oldu. Bu kadar oyla genel başkan seçilmesi bekleniyordu. Rakibi ise 170 imza ile ama sonuçta KK 740 oyla genel başkan seçilerek kazandı. Rakibi İnce ise sürpriz bir sonuçla oyunu 415’e yükseltti... KK’deki bu iniş, İnce’deki bu yükseliş hem gelecek günlere sarkacak eleştirilere uzandı, hem de bir gün sonra yapılacak PM seçiminde genel başkanın listesini muhalefetin delebileceğine işaret sayıldı. KK’nin bundan sonra, önüne gelenin mikrofunu kaptığı gibi parti kararlarını eleştirmesini engelleyeceğini, böylelerine yumruğunu masaya vuracağını vurgulamasını... ...İnce, KK’nin parti içi muhalefeti engelleyemeyeceğini ve vurduğu yumruğun canını acıtacağını söyleyerek yanıtladı. Hele KK’nin neye dayanarak söylediği kestirilemeyen 2015’te kuşkulu iktidardayız vaadi gerçekleşmez ve bu seçimde CHP oylarında önemsenecek bir yükseliş olmazsa... ...bu kurultay KK’nin gelecek kurultayda genel başkanlığa veda edebileceğini gösteren işaretleri içeren... ....KK’nin her çevreden oy iddiasıyla sağ isimlere açılışını delegenin onaylamadığı ve partinin gerçek yörüngesinde sola açılan, sosyal demokrat bir parti olmanın özlemini çektiğini vurgulayan bir kurultay bu olağanüstü kurultay! HHH Yandaş yalaka medyanın dünkü manşetleri ve haberleri: Cumhurbaşbakan RTE’yi, Obama’yla görüşmeden sonra çok kez görüldüğü gibi göklere çıkarmadı. RTE’nin zafer kazandığını bu kez yinelemedi. Obama’yla görüşmede RTE zaten övünülecek sonuçlar elde etseydi; Galler’den ayrılmadan önce basına ya da özel uçağındaki özel seçtiği gazetecilere aldığı sonuçları ballandıra ballandıra anlatır ve dün yalaka olsun olmasın istisnasız medyamız bu açıklamaları manşetlerden duyururdu. Oysa Cumhurbaşbakan Galler’de basın toplantısı düzenlemedi. Uçağındaki gazetecilere özel bilgiler vermedi. Yurda döndü, havaalanında da hiç konuşmadı. HHH Çevreden alınan bilgiler, Obama’nın görüşmeden sonra basın toplantısındaki açıklamalar Cumhurbaşbakan’ın köşeye sıkıştığı izlenimi veriyor. Zira Türkiye kaçamak yapması zor IŞİD tehlikesini yok etmek için uluslararası bir koalisyona katılması önerisiyle karşı karşıya. ABD Dışişleri Bakanı Terry, IŞİD’e karşı asker karaya ayak basmayacak diyor ama Türkiye için pek çok tehlikelerin kaynağı IŞİD’le savaşan peşmergelere koalisyon ülkelerinin yapacağı elbette silah yardımını Türkiye üzerinden göndermesi bile başlı başına bir sorun. RTE’nin IŞİD’e karşı yarın ola ki askeri müdahaleye dönüşecek koalisyona sıcak bakmadığını söyleyenler var ama Türkiye burnumuzun dibindeki tehlikeye bigâne kalabilir mi? Cumhurbaşkanı koalisyondaki yükümlülüklerin ne olacağını henüz bilmiyor. Bugün çekimser bir tavır takınıyorsa, şimdilik öne sürdüğü gerekçe IŞİD’in elindeki 49 rehinemizin hayatı. Ama bu gerekçe nereye kadar? HHH Cumhurbaşbakan ve buyruğundaki hükümet, uluslararası olası koalisyon üyesi ülkelerin, başta ABD’nin baskısına daha ne kadar dayanabilir? Çok değil kısa süre bekleyip medyamız yazmazsa Amerikan gazetelerindeki haber ve yorumlardan hem Obama görüşmesinin içyüzünü hem de koalisyonla ilgili görüşlerini ve gelişmeleri nasılsa öğreneceğiz! HABERLER IŞİD ile ilgili soruyu Valilik, ‘Devlet sırrıdır, söyleyemeyiz’ diye yanıtladı GÜNDEM MUSTAFA BALBAY halk için gerçek MUSTAFA K. ERDEMOL Valilik için devlet sırrı, GAZİANTEP Gaziantep’te Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) ait bir eğitim kampı olduğu iddiası, dikkatleri bir kez daha bu kente çekti. Gaziantep Suriyeli sığınmacılara yönelik saldırılarla uzun süre gündemde kalmıştı. Bu kez iddia çok ciddi. Kentte IŞİD’le bağı olduğu bilinen onlarca işyeri var ancak var olduğu iddia edilen kamp konusunda somut bir bilgi yok. Var olduğu söylenen IŞİD kampı konusunda görüşlerini sorduğum Gaziantep Barosu Başkan Yardımcısı Bektaş Şarklı, “Şu binadır diyeceğimiz bir yer yok. Varsa da asla bilemeyeceğiz” diyerek şu bilgileri veriyor: “Aslında tüm kent burada IŞİD’e ait binalar, kurumlar olduğunu biliyor. Bir vatandaş olarak valiliğe Bilgi Edinme Hakkının Kullanılması Yasası uyarınca başvurdum. ‘IŞİD’le ilgili yapılan herhangi bir soruşturma olup olmadığı hususunda tarafıma bilgi verilmesini’ talep ettim. Valilikten gelen yanıtta ‘açıklanması halinde devletin emniyetine, dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine açıkça zarar verecek ve niteliği itibarıyla devlet sırrı olan gizlilik dereceli bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkı kapsamı dışındadır’ dendi.” Şarklı, valilikten gelen bu yanıtın, ortaya atılan iddiaların kabul edilmese bile yalanlanmadığının da bir göstergesi olduğunu düşünüyor. Ama örneğin Çıksorut Mahallesi’nde bir fırının IŞİD örgütlenmesinin merkezlerinden biri olduğu ve üzerinde IŞİD bayrağı sallandığı biliniyor. n Baştarafı 1. Sayfada ... kazanan ve kaybeden adayın fotoğrafı birlikte el ele çekildi. Görüntünün dili buydu. Rakamların dili ise parti tabanının genel gidişi dikkatle izleyip, kendi hassasiyetlerini sayıya döktüğünü gösteriyordu. CHP’de genel başkanın en güçlü olduğu dönemde bile delege katında 200 civarında parti içi muhalefet olur. Bunun üst sınırı 250’dir. Bu rakam aşıldığında örgütün kafasında genel gidişe ilişkin soru işaretleri var demektir. Genel başkanlık yarışından çıkan tablonun özeti buydu. Bir yıl içinde yapılan iki seçimin CHP açısından gösterdiği pek çok şey var. Gerek 30 Mart yerel seçimlerinde gerekse 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçiminde Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ciddi riskler aldı. Böyle bir riske girmeyip, örgüt tabanının en kolay kabulleneceği kişileri aday göstermek bir bakıma işin en kolayıydı. Kaybetse bile, “adayımızı en iyi şekilde anlattık, çalıştık, sonuç bu oldu” diyebilirdi. Bunun yerine partinin bugüne kadar oy alamadığı kesimlere ulaşmak için “uzlaşma” temelinde arayışlara girdi. HHH Uzlaşma kültürü Türkiye’de kolay kabul gören bir şey değil. Zira uluslararası dilde uzlaşmanın anlamı şudur: Başlangıçta hiçbir kesimin tam olarak memnun olmaması. Bu temelin devamında işler iyiye gittiğinde herkes mutlu olur. Kötüye giderse elbette en çok yara alan uzlaşma kültürü olur. Bunlara ilişkin söylenecek çok şey var. Ancak CHP’nin olağanüstü kurultayı bazında değerlendirme yapmak gerekirse; delege, Kılıçdaroğlu’nun arayışlarına saygı duyduğunu, bu arayışların partiyi bir adım daha ileri götürme kaygısıyla yapıldığından kuşku duymadığını söyledikten sonra, Muharrem İnce’nin söylemlerine de kulak verilmesi gerektiğini vurguladı. İnce’nin söylemlerinde daha güçlü bir iktidar özlemi ve partinin tabanına daha çok sözsorumlulukyetki verilmesi istemi vardı. Bu iki açının kırılma değil karılma ile yola devam etmesi hem CHP hem Türkiye için en iyi olandır. HHH AKP’nin 27 Ağustos’taki olağanüstü kurultayının ardından CHP’nin olağanüstü kurultayı tamamlandı. Böylece son anda bir değişiklik olmazsa iktidar ve ana muhalefet partisinin 2015 genel seçimlerine koşacağı üst kadrolar netleşti. AKP 2015’i kendisi açısından son derece yaşamsal görüyor. Eğer anayasayı değiştirecek ya da referanduma götürecek bir çoğunluk elde ederlerse Erdoğan’ın şu anda oldubittiye getirerek yaptıkları bir bütün olarak anayasal hale getirilecek. İktidar kanadında bütün hesaplar buna göre yapılıyor. Bu oyunu bozabilecek başlıca parti CHP. Bunu bilen iktidar koalisyonu, önümüzdeki ve bundan sonraki tüm seçimleri alacakları, CHP’nin bugünkü durumundan daha ileri gidemeyeceği algısını yerleştirmeye çalışıyor. Buna mücadele dilinde, rakibinin iradesini esir almak denir. CHP buna izin verecek mi? Vermemeli. Veremez. Verirse kendi varlığını tartışmalı hale getirir. O nedenle kurultayın ardından partiye gönül veren herkesin okları içe değil, dışa çevirmesi gerekir. Gerekli olan bu ama, hayata geçen bu mu olacak? Kimileri daha şimdiden “2015’teki yenilgi sonrasına” hazırlık yapmaya başlarsa bunun adı AKP’ye hizmetten başka bir şey olmaz. ‘Utanç Duvarı’ gibi Resmi rakamlara göre 300 bin Suriyeli sığınmacının bulunduğu Gaziantep’te sağduyulu kent sakinlerini en çok Suriyelilere yönelik tavırlar üzüyor. Kentin Suriyelilerin çoğunlukta olduğu bölgelerindeki boş ya da inşaat halindeki binalara sığınmacılar gelip kalmasınlar diye duvarlar örülmeye başlandı bile. Küçük küçük “utanç bariyerleri” ya da “duvarları” var kentte. ürgün Hükümeti işbaşında Gaziantep’te Sürgündeki Suriye Hükümeti’nin faaliyetlerini sürdürdüğüne de tanık olduk. Örneğin, Sürgündeki Suriye Hükümeti’nin “Adalet Bakanı” geçen günlerde Gaziantep Baro Başkanı Ali Elibol ile görüştü. Resmi olarak Suriye Arap Cumhuriyeti Ulusal Koalisyonu adını kullanan Sürgün Hükümeti Gaziantep’te yaşayan Suriye S lilerin çocukları için diploma töreni düzenledi. Yani burada adeta Türkiye hükümetinden çok, Suriye Sürgün Hükümeti ilgileniyor Suriyelilerle. Bektaş Şarklı çoğu Suriyeli sığınmacının kamplara gitmek istemediğini belirtiyor. “Çünkü, orada eğitilip Suriye’ye savaşa gönderileceklerinden korkuyorlar” diyor. Mülteci kampına gidenlerin orada cihatcılar tarafından tehditle Suriye’ye savaşa gönderildiklerini söylediğinde “neyle tehdit ediliyorlar” diye sormuştum. Aldığım yanıt: “Eşleri kampta tutuluyor. Gidip savaşmazsa ya da gidip dönmezse eşlerine tecavüz edeceklerini söylüyorlar.” Sünni nüfusun ezici bir üstünlüğünün olduğu Gaziantep, Selefi olarak adlandırılan cihatçı/radikal akımlara pek yüz verilmeyen bir dini atmosferin hâkim olduğu bir kent olarak biliniyordu. “Her şey Diyarbakır’da Hizbullah ya da Hizbulkontra olarak da adlandırılan, devlet eliyle de palazlandırılmış örgütün şiddetinden kaçarak Gaziantep’e de sığınanlarla başladı” diyor Şarklı. Kendisi de aynı gerekçeyle oradan bu kente sığınmış ılımlı, akil bir din âliminin gerçekten dindar ve aydın oğlu. “Gelenlerin çoğu da selefi unsurlardı aslında. O zamandan beri Gaziantep’te alttan alta gelişen dinci bir yükseliş oldu” di yor. Bektaş Şarklı daha çarpıcı bir bilgi veriyor: “Eskiden selefiler camilerden kovulurdu. Şimdi hepsine büyük hayranlık var.” Yani Gaziantep’in cihatçı örgütlerin birdenbire türediği bir kent olarak görülmesi doğru değil. Suriye ya da Irak’taki intihar eylemlerinde kullanılan bombalı araçların hepsi değilse de çoğu IŞİD’e ya da El Kaide türevi örgütlere Gaziantep üzerinden ulaştırılıyor. En az 15 kamyonetin Gaziantep’ten Suriye’ye sokulduğu belgelenmiş durumda. Ankara’dan çaldıkları iki kamyonetle GaziantepKilis yolu üzerinde yakalanan iki Türk’ün davası bu. Yakalanmaları da konuyu bilenlerce “dalgınlığa düşmeseler yakalanmazlardı” diye yorumlanıyor. Yani çaldıkları araçlara hemen Suriye plakası taksalar kimse aldırmayacaktı. Bunu yapmayı unuttukları için yakalanıyorlar. Biri 1982 Karaman doğumlu M.K.K, diğeri de aynı yaşlardaki Şırnaklı Y.B. Mahkemede savunma yapmayıp “Biz şeriata inanıyoruz. Şeri kanunlara göre yargılanmak istiyoruz” diye başvuruda bulunuyorlar. Bu sadece inançla ilgili değil. İslam hukukuna göre savaş ganimeti hırsızlık sayılmadığından serbest kalacaklar. Dava hâlâ sürüyor. O bombalı araçlar Ali İsmail başvurusuna ret ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi, Eskişehir’de Ali İsmail Korkmaz’ın Gezi Parkı protestosunda dövülerek öldürülmesi ile ilgili davanın Kayseri’de görülmesine ilişkin yapılan bireysel başvuruyu, “başvuru yollarının tüketilmemesi” nedeniyle reddetti. Korkmaz, Eskişehir’de aralarında polislerin de olduğu iddia edilen bir grup tarafından dövüldükten 37 gün sonra yaşamını yitirmişti. Korkmaz’ın babası Şehap Korkmaz, davanın nakli ile ilgili hukuki düzenlemelerin ve bu kapsamdaki yargısal sürecin adil yargılama ve etkili başvuru haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Yüksek mahkeme, “başvuru yollarının tüketilmemesi” nedeniyle başvuruyu kabul edilemez buldu. 25 Aralık soruşturmasının kapatılmasına itiraz İstanbul Haber Servisi 25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Soruşturması kapsamında 96 şüpheli hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca takipsizlik kararı verilmesine Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) itirazda bulundu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruda bulunan HKP avukatları, dilekçede “Bu karar ve gerekçesi açıkçası siyasaldır, ideolojiktir. Savcılar, görevi kötüye kullanma suçunu işlemişlerdir” ifadelerini kullandı. Savcılığın açıklamalarına da değinen avukatlar, “Savcıların, siyasileri, ya da siyaset mekanizmasını korumak gibi bir ‘siyasi’ görevleri yoktur. Kanunun emrettiği maddi hakikatin araştırılmasından vazgeçmeleri, görevin ihmali ve kötüye kullanılması kapsamında” dedi. ‘Bu dünya çocuklara göre değil’ ERK ACARER Yüksekova’da yaşam savaşı veren sığınmacılar ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başkentte su kuyusu açarken meydana gelen göçükte toprak altında kalan 1 kişi yaşamını yitirdi. Karapürçek Kavaklı köyü yakınlarında yaklaşık 5 metre derinliğinde su kuyusu açmak isteyen Ali Yalçın, göçükte toprak altında kaldı. Olay yerine gelen UMKE, itfaiye ve jandarma ekipleri çalışma başlattı. İtfaiye ekipleri Yalçın’ın cansız bedenine 2 metrelik derinlikte ulaştı. Başkentte göçük: 1 ölü KİLİS (DHA) Kilis’e birkaç kilometre uzaklıktaki Yavuzlu köyünün karşısında bulunan Suriye’nin Haraba ile Havar köyünün kırsal kesiminde önceki gece PYD ve IŞİD militanları arasında çatışma çıktı. Gece boyu devam eden çatışmalar sırasında ateşlenen silahlar ve zaman zaman meydana gelen patlama sesleri Kilis’te paniğe yol açtı. Güvenlik güçleri sınır hattında zırhlı araçlarla önlemlerini artırdı. PYD ve IŞİD çatıştı, Hatay uyumadı hakkÂri Bu kadar gerçek ağlayan bir kadın hayatı temelinden sarsmalı! Daha ilk cümlesi, derin bir iz bırakıyor... “Bu dünya çocuklara göre değil!” Üç yıldır bombalardan, cihatçı çetelerden kaçıp çocuklarını korumaya çalışarak yasam savaşı veren Suriyeli bir Kürt aileyle Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde buluşuyoruz. Mahalle dayanışmasının desteğiyle tutulan, derme çatma eşyasız bir evdeyiz. Aile reisi Muhammed Bekir Musa, âdet yerini bulsun diye soruyor: “Çay içer misiniz?” Evde halihazırda demlenmiş çay olmadığını biliyoruz. Âdet yerini bulsun diye yanıtlıyoruz: “Teşekkür ederiz, çok içtik!” Suriyeli aile umutsuz. Yüksekova halkı, ellerinden geldiğince kendilerine yardımcı olsa da burada çok uzun zaman kalmaları mümkün değil. İş yok, taşıma suyuyla değirmen döndür mek imkânsız. Kış şartlarının çetin geçtiği bir yerde barınmak çok zor. ocukların ellerini kestiler Derin iz bırakan ilk cümle film gibi bambaşka mevzulara da açılıyor. Evin hanımı Ziynet yaşadıkları çileleri anlatıyor: “Savaş başlamadan önce Halep’te normal bir yaşamımız vardı. Birden her şey değişti. Esad’ın ordusu, muhalifler ve cihatçılar arasında sıkıştık. Oğlumuz Cabbar’ı şehit verdik. Diğer çocuklarımız, Ahmed ve Zekeriya olmasa kaderimize razı gelir ölümü beklerdik. Kuzey Kürdistan’a, Rojava’ya ulaştık. Burada ise IŞİD çetelerinin eline düştük.” Genç kadını dinlerken zorlanıyoruz... “IŞİD’in, elinde ekmek olan bir çocuğu yakalayıp sorguladığını bizzat gördük. Ekmeği çaldığını iddia edip ellerini kestiler. Bahaneydi, Kürt ol Ç duğu için yaptılar bunu. Çocuk öldü.” Ekmek alamadan ölen çocukların olduğu bir dünya... İlk cümle... Bu dünya çocuklara göre değil! “Ne anlatayım ki?” diyor Musa; “Bir arkadaşım, 16 yaşındaki kızını IŞİD’e vermemek için öldürdü. Cihatçılar ona çok kızıp kendisini de hemen infaz ettiler.” Cümlelerin ağırlığı altında ezilirken Muhammed Bekir Musa, kaderlerini özetlemeye çalışıyor: “Bölgede cirit atan insan tacirlerinin elinde oyuncak olduk. Birkaç kez dolandırıldık. Elimizdeki son parayla Kilis’e geçmeyi başarabildik. Hayattaki en büyük umudumuz geride kalan iki oğlumuzu okula gönderebilmek.” Evin hanımı Ziynet’le ilk kez göz göze geliyoruz. Elimiz göğsümüzde: “Bu dünya çocuklara göre değilse, biz de dünyayı değiştiririz.” Onun ilk kez gülümsediğine tanık oluyoruz... Yolumuz Esendere beldesindeki çadır kente düşünce geride bıraktığımız ailenin şanslı sayılabileceğini anlıyoruz. En azından başlarının üzerinde bir dam var. Oysa Esendere’de güneşin altında 4 sığınmacı aile çadırda yaşam mücadelesi veriyor. Su, elektrik yok, yemek yapabilme imkânı yok. Çadırların içi karasineklerle dolu. Suriye’nin kuzeydoğusunda Kürt, Ermeni ve Süryanilerin yaşadığı Deyrizor kentinden kaçıp gelen aileler, “Bize söylenen kamplarda yer bulamadık. Kamyonları durdurarak buraya kadar gelebildik” diyorlar. Habas ailesiyle, kurdukları çadırın önünde dertleşiyoruz. “Kış başlayana kadar burada kalacağız. Ondan sonra ne yaparız, biz de bilmiyoruz. Ne paramız var, ne yiyeceğimiz... Çocuklarımızın hepsi hasta.” Hepsi hasta İstanbul Haber Servisi Balyoz davası sanıklarının yakınları tarafından oluşturulan Vardiya Bizde Platformu üyeleri, her cumartesi gerçekleştirdikleri “Sessiz Çığlık” eylemini dün de yoğun yağmur yağışı altında yaptılar. Beşiktaş Demokrasi Anıtı önündeki eylemde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’ndan davalara tepki olarak istifa eden emekli Koramiral Atilla Kezek konuştu. Kezek “56 yıl içerisinde ülkesine, milletine hizmet eden insanlara komplo kuruldu. Bu komployu kuranlar çok yakında bunların hesabını verecekler. Kendi kurumumuzdaki hainler dahi çok yakında belli olacak. Bu yolculuğun kahramanlarıyla bir arada olmaktan gurur duyuyorum. Bizim savaşımız topla tüfekle değil, adalet savaşıdır” dedi. Cumhuriyet gazetesi yazarı Meriç Velidedeoğlu ise, eylemlerin bundan sonra da sürmesi gerektiğini belirtti. Sessiz Çığlık eylemleri sürüyor İstanbul Haber Servisi Galatasaray Meydanı’nda 493 haftadır oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri “Failler belli, kayıplar nerede” pankartıyla kayıplarını aramaya devam ediyor. Bu hafta 1995’te Batman’da gözaltına alınarak kaybedilen 45 yaşındaki Hüsnü Çankaya’nın akıbeti soruldu. Eylemde, hükümetler değişse de kayıpların akıbetini gizleyerek, adaletsizliği derinleştiren rejimin hiç değişmediğine dikkat çekildi. İHD Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına yapılan ortak açıklamada da “Bu hafta 62. Davutoğlu hükümeti işbaşına geldi. Biz burada otururken 13 hükümet değişti” denildi. Cumartesi Anneleri aynı yerde
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle