07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 EYLÜL 2014 SALI 8 HABERLER GÜNDEM MUSTAFA BALBAY n Baştarafı 1. Sayfada ... pek çok gazeteci, karanlık ellerin kurguladığı bombalı terör saldırıları sonucu aramızdan koparıldı. Bir de trafik terörü vardır... 6 Eylül’deki asansör faciasından sonra o deyimi değiştirmiş, “ecel gelmiş cihane, iş kazası bahane” demiştik. Buna trafik kazası bahane demek de mümkün. Zira, Türkiye gibi ülkelerde trafik kazaları da sık karşılaşılan ölüm nedenleri arasındadır. Buna bir de gazetecilerin bir an önce habere ulaşma heyecanı eklenince, habere değil ecele gidersiniz. Bundan 20 yıl önce 5 Ağustos 1994’te, dönemin Başbakanı Tansu Çiller ve Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın son anda yaptıkları bir program değişikliğiyle Giresun’da fındık taban fiyatını açıklama kararı aldılar. Gazeteci arkadaşlarımız Barış Selçuk, Hande Mumcu ile kameraman Salih Peker de şoför Hacı Ali Er’le birlikte 4 Ağustos geceyarısı, sabah Giresun’da olmak üzere yola çıktılar. Ama Giresun’a ulaşamadılar, geçirdikleri trafik kazası sonucu yaşamlarını yitirdiler. HHH İnsanlar aramızdan ayrılınca değil, unutulunca ölürler. Bugün İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, ölümünün 5. yılından itibaren düzenlediği Barış Selçuk Gazetecilik Yarışması’nın ödül töreni var. Ahmet Piriştina ile başlayan, Aziz Kocaoğlu ile devam eden yarışma 15. yılını dolduruyor. Davetiyeyi alınca gözümün önüne ilk, Barış’ın o sevimli, hınzır, her an espri yapmaya hazır yüzü geldi. İzmir’de gazeteciliğe başlayan, kısa sürede kendisini kabul ettirdikten sonra Ankara Hürriyet’te parlamento muhabirliğine geçen Barış, başkentte de tutunmayı başarmıştı. Gelecek için en çok umut beslenen gazetecilerin başında geliyordu. İnsanın en iyi ve en kötü huyu alışmasıdır. Ama gazetecilik için olana bitene alışmak, haberciliğin ölümüyle eşdeğerdir. Barış, alışmayan bir gazeteciydi. Buna gazetecilik heyecanı ve merakı da eklenince habercilik gücü katlanarak artıyordu. Yeni kuşakların Barış gibi değerlerden haberdar olması her şeyden önce onlar için zenginlik. Bu yılki ödüllerin sahibi gazeteciler Aykut Küçükkaya, Nurettin Kurt, Mehmet İnmez, Kadir Özen, Şeyda Burcu İkiz, Bülent Yıldız, Yusuf Yavuz ve Cem Kartal’ı bu duyguyla kutluyorum. HHH 33 yaşında aramızdan ayrılan Barış’ın acı haberini, o yıllardaki her yılı bir coğrafyaya ayırma planımın bir parçası olarak gittiğim Çin’de almıştım. Ne zaman 5 Ağustos Barış’ın, Hande Mumcu’nun ölüm yıldönümü gelse onlara gazete sayfalarından bir selam vermeyi hayal ederim, bir türlü yapamam. Ödülün 15., ölümün 20. yılında paylaşmak istedim. Trafikle gazetecilerin aynı haber içinde yer aldığı durumlar salt ölüm müdür? Bizde çoğunlukla öyle ama dünyada değil. Böylesi durumlarda aklıma ilk şu anım gelir: 1990’lı yılların sonuydu. Uğur Mumcu’yu anma toplantısı için Almanya’daydım. Toplantı bitiminde bir şehir turu önerdiler. Aracı kullanan arkadaş bir yola sapmak üzereyken, “Hay Allah, bu sokak trafiğe kapatılmıştı” deyip direksiyonu kırdı. Sohbet olsun diye, neden kapalı diye sordum. “Bu sokakta bir gazeteci yazar oturuyor. Son kitabını tamamladı, düzeltmelerini yapıyormuş. Belediye Meclisi, kitap tamamlanana dek yazar trafik gürültüsünden etkilenmesin diye yolu trafiğe kapatma kararı aldı” yanıtını aldım. Bizde de yazar ve trafik deyince akla böyle öykülerin geleceği günler dileğiyle sevgili Barış’ı, Hande’yi bir kez daha selamlıyor, hiç unutulmadınız diyorum. ... 450 km’lik MusulTürkiye sınırı arasındaki karayolunu IŞİD’in koruması altında katederek yurda dönen rehinelerin nasıl kurtarıldığı sorusu doyurucu içerikte açıklamalarla yanıtlanmış değil. Hatta Cumhurbaşkanı RTE ile Başbakan arasında, rehinelerin serbest bırakılması olayı AD dönemine rastgeldi diye bir kıskançlık olgusu seziliyor. Başbakan IŞİD’le kurulan temaslardan sonra rehinelerin kurtarıldığını söylerken, Cumhurbaşbakanı bir adım daha ileri gidiyor. Silahlı operasyon olmadı ama siyasal ve diplomatik pazarlıklarla sonuca varıldı, diyor. HHH İşte olayın püf noktası da bu sözler. Olayla ilgili daha ayrıntılı bilgi olmadan eleştiri yapmamayı yeğler görünen ana muhalefet hükümeti tebrik ederken; diğer muhalefet partisi MHP, muhalefet partisi olmanın gerektirdiği bir davranışla kamuoyundaki belirgin soruları gündeme getirdi. MHP lideri Devlet Bahçeli, ilk gün; “Türk vatandaşlarının serbest bırakılarak yurda dönmeleri önemli ve sevindirici bir olay” dedikten sonra şunu söyledi: “Fakat IŞİD’le hangi pazarlıkların yapıldığı, vatandaşlarımızın özgürlüğü karşılığında nelerin vaat edildiği henüz gizemini korumaktadır” dedi. Ne ki bu gizem hemen bütün Batı dünyası için de geçerli. Bazı dış medyada, “Türkiye bize bütün hikâyeyi anlatmadı” diyen başlıklara rastlanıyor. HHH İlk iki gün geride kaldı. İçeride dışarıda değişik bir hava esiyor. Uluslararası koalisyonun bütün isteklerine 49 rehine öne sürerek katılmaktan uzak duran RTE Türkiyesi’nin bu engel ortadan kalktığına göre, nasıl bir kaçamak yolu izleyeceği merak konusu iken… …daha bugünden Türkiye’nin olası kaçamak yolunun önünü kesen ilk açıklama Pentagon’dan geldi: ABD Genelkurmay sözcüsü amiral, rehineler serbest kaldıktan sonra “Sırf coğrafi konumu nedeniyle bile Türkiye bu çabada ortaktır, ortak olacaktır, olmak zorundadır. Türkiye’nin sağlayacağı katkıyı kesinlikle bekliyoruz” dedi. HHH Ama RTE başka havalarda. New York’ta IŞİD’e karşı koalisyon istekleri üzerinde pazarlık yapmaya hazırlanıyor. NATO’da da söylemiş; “Biz ancak lojistik destek ve insani yardım yaparız. Bunun dışında rol almayız” demiş. Oysa 49 rehineyi koz olarak kullanarak öne sürdüğü koşulların modası geçti ve bu mazeret bitti. Köprülerin altından bir iki günde başka renkte sular aktı. Giderayak söylediklerinden çıkan anlama göre; “bu yeni süreçte uluslararası koalisyon, daha doğrusu ABD ile IŞİD’e karşı öne sürülen müdahale ve mücadele koşullarını pazarlık” edecekmiş! Bu sözler terör örgütüyle yapılan, siyasi ve diplomatik dediği pazarlık içeriğindeki görüşmelerde Türkiye’nin, IŞİD’in muhtaç olduğu, şimdilik içeriği bilinmeyen hangi güvenceleri verdiği sorusunu akla getiriyor. HHH MİT’in sızdırdığı başarı öykülerine göre IŞİD’le yapılan, içeriği bilinmeyen son görüşmede, koşullarda mutabık kalındığı için 49 rehine elini kolunu sağlayarak 450 km’yi aşarak Urfa’ya gelebildiler. Şayet IŞİD, AKP hükümetinden istediği sağlam güvenceleri almasaydı, 49 rehine kaldıkları binadan dışarı adım atamazlardı. Şimdi RTE, New York’a, bilgisi dahilinde hükümetin IŞİD’e verdiği, üstelik koalisyonun mücadele olanaklarına ters düşecek, gizlediği güvenceler koşutunda Batı’yı ya ikna etmeye ya da ikna edemezse istekleri reddetmeye gidiyor. HHH Açıklamalardan ortaya çıkan açık seçik gerçek şu: AKP iktidarı RTE’nin bir türlü terör örgütü diyemediği, yarın başımıza ne gibi sorunlar çıkaracağı bilinmeyen katiller sürüsüne devlet olarak ya tanımayı ya da koalisyonun vuracağı darbelere katılmayacağını vaat etti… Yeni Türkiye’nin başta IŞİD, terör örgütlerine kucak açtığının, açacağının ilk işareti, ilk marifetidir bu! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Hükümetin ölümlü kazalardaki artışın ardından hazırladığı iş n Baştarafı 1. Sayfada sağlığı ve güvenliği tasarı taslağının detaylarını açıklıyoruz: İşçiye büyük tehdit MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Ölümlü iş kazalarındaki artışın ardından yasal değişiklik için çalışma başlatan hükümet, çözümü “sorumluluğu” üzerinden atmakta buldu. Bakanlar Kurulu’nda da ele alınan taslağa göre, inşaatlarda yapı denetim şirketlerine verilen yetkiler artırılacak. İşçi sağlığı ve güvenliği hizmetleri de bu şirketlere bırakılacak. Taşeron sistemi devam ettirilecek. Davaları kazanarak kadro hakkı elde eden kamudaki taşeron işçiler ise ancak “ihtiyaç varsa” çalışmaya devam edebilecek. Bunun için de işçilere, “geçmiş haklarınızdan vazgeçin” şartı koşulacak. Taşeron işçi ihtiyaç yoksa tazminatı verilerek işten çıkarılacak. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik hafta sonu işçi ve işveren örgütleri ile yeniden bir araya geldi. Sunum yapılan toplantıda Çelik, hazırlanan taslağın Bakanlar Kurulu’na sunulacağını söyledi. Cumhuriyet, ekimde Meclis’e tasarı olarak sunulması beklenen taslağın ayrıntılarına ulaştı. Bu ayrıntılar şöyle: Madende denetim MİGEM’e: Madenlerdeki denetim Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü’ne bırakılacak. Şirketlere geniş yetki: Son günlerde en fazla ölümlü iş kazalarının meydana geldiği alanların başında inşaatlar ge Çalışana dayatma... Kamuda açtıkları kadro davalarını kazanan çok sayıda taşeron işçi bulunuyor. Bu işçilerin kadroya alınmaları ve geçmişe yönelik alacaklarının da ödenmesi gerekiyor. Ancak hükümet bu konuda adım atmıyordu. Hükümet şimdi de “mahkeme kararlarını uygulayacağız; ama zaten ihtiyaç fazlası taşeron işçi var” gerekçesini gündeme getirdi. Davaları kazanan taşeron işçiler ancak “ihtiyaç varsa” çalıştırılacak. Bu işçilere de işe devam edebilmeleri için “geçmişteki alacaklarından vazgeçmeleri” şartı koşulacak. Yani taşeron işçi çalışabilmek için “kazanılmış haklarından vazgeçecek”. Kurumda ihtiyaç yoksa tazminatı ödenen taşeron işçi işten çıkarılacak. liyor. İnşaatlarda yapı denetim şirketlerine daha fazla sorumluluk verilecek. İşçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetleri de bu şirketler tarafından yapılacak. Para cezaları artırılacak: Ölümlü iş kazalarına neden olan şirketlere verilecek para cezaları artırılacak. Ceza oranları yüzde 50’den yüzde 400’e kadar çıkarılacak. Ayrıca işyerinde ölümlü iş kazası meydana gelen şirketler hakkında ihalelerden men, belgelerin iptali gibi yaptırımlar da uygulanacak. Madenlerdeki büyük ölümlü kazalarda ise rödovans iptali de gündeme gelebilecek. Suriyeli işçiler: Suriye ve Irak’taki savaş nedeniyle Türkiye’ye çok sayıda mülteci girdi. Göçmen işçilerin haklarına yönelik çalışma yapılacak. Bu konuda teknik çalışma yürütülecek. Ödül ve ceza: İşyerlerine ödül ve ceza sistemi getirilecek. 1 yıl içerisinde ölümlü iş kazaları yaşanmayan işyerlerinden yüzde 2’lik işsizlik sigortası payı alınmayacak. Ancak daha sonra ölümlü iş kazası meydana gelirse ceza uygulanacak. Geçmişle birlikte bu pay yüzde 4 olarak alınacak. Sandık kurulacak: İş güvenliği uzmanlarının ücretlerinin işveren tarafından ödenmesi tartışma konusuydu. Bu konuda çalışma yapılacak. İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanları ücretlerini kurulacak sandıktan alacak. Bunun için teknik çalışma yapılacak. Konsey yok: Sendikalar ve meslek odaları, Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi kurulmasını istemişti. Hükümet bu öneriyi kabul etmedi. AKP muhalefetin itirazı üzerine torba yasadan çıkarılan maddeyi gündeme aldı Patronlara ‘kıyak’ Arkadaşlarının işten çıkartılmasını protesto eden madenciler eylem yaptı MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Hükümet, “torba yasada” maden patronlarına “kıyak” sağlayan, muhalefetin itirazları üzerine TBMM Genel Kurulu’nda yasa metninden çıkarılan maddeyi yeniden gündemine aldı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, “Önergemiz hazır” dedi. Değişiklik halinde şirketlerin yasadan kaynaklanan maliyet artışları devlet kasasından ödenecek. “Torba yasanın” Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmeleri sırasında, hükümet önergeyle madde eklemesi yapmıştı. Buna göre yasa nedeniyle maden şirketlerinin maliyetlerindeki artışlar devlet tarafından karşılanacaktı. Fazla çalışma ücreti, ücretli izin süreleri, çalışma süresi, ücret konularında yapılan değişiklikler nedeniyle oluşan maliyet artışının fiyat farkı olarak devlet tarafından ödenmesi için Bakanlar Kurulu’na yetki verilecekti. Muhalefet partileri bu maddeye itiraz etti. Ancak madde komisyondan geçti. Muhalefet milletvekilleri, maddeyle Türkiye Kömür İşletmeleri’nin (TKİ) rödovans sözleşmesi imzaladığı 9 firmanın yıllık 250 milyon TL’yi bulacak maliyet artışlarının devlet tarafından karşılanacağını, bu firmalar arasında yer alan 301 madencinin yaşamını yitirdiği ocağı işleten Soma AŞ’ye de 86 milyon lira ödeneceğine dikkat çekmişti. Bu düzenleme tartışmalar üzerine TBMM Genel Kurulu’nda yasa metninden çıkarıldı. Ancak tasarının yasalaşmasının ardından Zonguldak’ta 22 maden şirketi maliyet artışlarını gerekçe göstererek üretimini durdurdu. İşçileri de ya ücretsiz izne çıkardı ya da işten attı. İşten atılan işçi sayısının 5 bine yaklaştığına dikkat çekildi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız dün sorular üzerine, Meclis Genel Kurulu’nda yasa metninden çıkarılan maddeyi gündeme getirdi. Önergenin yasalaşması halinde, madenlere yönelik ihale şartları değişmişse ve maliyetler artmışsa, bunların işverenin maliyetlerine yansıtılabilmesi için kurumlara yetki verilmesinin söz konusu olacağını belirten Yıldız, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen önergenin, Genel Kurul’da muhalefetin itirazıyla geri çekildiğini bildirdi. Yıldız , “Bu önerge onların işletmelerini kapatmalarının önüne geçecek olan bir önergeydi. Genel Kurul’un bunu uygun görmesi halinde bizim önergemiz hazır ve her zaman da gündeme gelebilir” dedi. 1990’daki gibi yollardalar ZONGULDAK (DHA) Ereğli ilçesine bağlı Kandilli beldesindeki özel maden ocağında çalışan yaklaşık 500 maden işçisi, işgücü fazlalığı gerekçe gösterilerek 29 arkadaşlarının işten çıkarılmasına karşı üretimi durdurarak Zonguldak Valiliği’ne kadar 40 kilometre yürüdüler. Türkiye Taşkömürü Kurumu’ndan (TTK) ihale ile kiraladığı sahada 2005’ten bu yana üretim yapan Hattat Holding’e bağlı HEMA Kömür İşletmeleri, haziran ayı başında sözleşmede belirtilen kuyularda ekonomik değer taşıyan kömür kalmadığı gerekçesiyle, yeni galerilerde hazırlık çalışması yapmak için ek süre talebinde bulundu. Daha önce toplam 39 ay ek süre verildiği gerekçesiyle talebi reddeden TTK, 17 numaralı panoda da belirlenen eksikliklerin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişlerince incelenmesi için üretimi durdurdu. TTK incelemenin ardından, 1 ay sonra söz konusu panoda üretime devam edilebileceğini bildirdi. Ancak firma, TTK ile yaşadığı uyuşmazlık sonucu işgücü fazlalığını gerekçe göstererek daha önce 16 işçiyi işten çıkardı. Geçen cuma günü 13 işçinin daha işten çıkarılacağına dair tebligat yapılması üzerine ocakta çalışan madenciler işi durdurdu. Gece vardiyasından çıkan ve gündüz vardiya s ı için ocağa gelen yaklaşık 500 işçi, maden ocağından Zonguldak’a doğru yürüyüşe geçti. “Öfkeliyiz” yazılı pankartı açıp, “TTKHEMA sorun ne?” “İşçi atılmasına son”, “işsizlikte fıtrat mı”, “Çözmek mi zor, kazmak mı?”, “Şantaj malzemesi değil madenciyiz?” yazılı dövizler taşıyan madencilere yoldan geçen sürücüler de klakson çalarak destek verdi. KOLİN ŞİRKETİ KÖYLÜLERİ BÖLMEK İSTİYOR 250 milyonluk maliyet ‘Tarlanın dönümüne kaç para istiyorsun?’ YUSUF ÖZKAN SOMA Kolin şirketinin, Soma’nın Yırca köyünde yapmak istediği termik santralın imar planlarının bulunmadığı ortaya çıktı. Buna karşın şirketin, bölgede 10 bine yakın zeytin ağacını kesmek istediği bildirildi. Kesime gelen iş makinelerini durdurduktan sonra zeytinliklerinde gece gündüz nöbet tutmaya başlayan köylüler ise direnişlerinin “rüşvetle” kırılmaya çalışıldığını söylüyor. Bakanlar Kurulu’nun acele kamulaştırma kararıyla köydeki 490 dönümlük zeytinlik, metrekaresi 67 liradan Kolin şirketine tahsis edildi. Köylüler, Greenpeace ve CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel’in desteğiyle, acele kamulaştırma kararının iptali için Danıştay’da dava açtı. Dava devam ederken üzerleri ürünle dolu binlerce ağaç, geçen çarşamba gece yarısı operasyonlarıyla kesilmeye başlandı. Ancak bölgeye akın eden köylüler, 3 iş makinesini geri göndermeyi başardılar ve zeytinliklerinde nöbete başladılar. Yırca köyü muhtarı Mustafa Akın, direnişlerinin çeşitli girişimlerle kırılmak istendiğini söyledi. Köyden 9 kişinin de, dönüm başına 67 bin lira olarak belirlenen değer tespitinin iptali için Balıkesir’den bir avukatla anlaştığını ancak şirkete yakın olduklarını düşündükleri bu kişinin köylülere 4 maddelik bir pusula verdiğini öğrendiklerini söyleyen Akın, söz konusu pusulada, “Tarlanda kaç ağaç var? Bu sene beklediğin hasılat miktarı nedir? Tarlanın dönümüne kaç para istiyorsun? Termik santralda işe girmesi için kimin ismini veriyorsun” sorularının yöneltildiğini bildirerek “Sadece 4. madde bile bu avukatların şirketle temas halinde olduklarını ispatlıyor. Avukatlarımız bu kişi ve yardımcılarıyla ilgili baroya şikâyette bulunacak. Ayrıca bu gibi girişimler mücadelemizi etkilemez” dedi. parken, bazıları çizme ve ayakkabılarını çıkarıp çoraplarıyla asfaltta yürüdü. Yorulan madenciler, zaman zaman asfalta ve yol kenarına oturarak dinlendi. Genel Maden İşçileri Sendikası’nın su dağıttığı işçilerin yürüyüşü devam ederken, aralarında madencilerin de bulunduğu bir grup da Zonguldak’ta Madenci Anıtı önünde toplandı.Yaklaşık 40 kilometrelik yolu 10.5 saatte yürüyen madenciler, Gazipaşa Caddesi’ndeki Valilik binası önünde oturma eylemi başlattı, “Vur vur inlesin, Ankara dinlesin”, “Gemileri yaktık geliyoruz” diyerek sloganlarla yürüyen madencilere, çevredeki vatandaşlar da alkışlarıyla destek verdi. Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Eyüp Alabaş, “Türkiye’nin kalbi bugün buradaydı. Sektörün irdelenmesi gereken sorunları varken, yasa, işçiye, sendikalara ve iş verene sorulmadan çıkartıldı. Gerekirse Ankara’ya kadar yürüyeceğiz. 1990 grevinden sonra maden işçileri ekmeği ve aşı için bir kez daha yollara düşebileceğini gösterdi” dedi. Y alınayak yollardalar Bazı madenciler iş kıyafetleriyle yürüyüş ya Yıldız: Önerge hazır Ankara’ya da yürürüz İnsanı, ülkeni, güzeli sevdiğin için; doğrudan, haktan, haklıdan yana başkaldıran bir yüreğe sahip olduğun için; kokuşmuş düzeni sarsacak bir başkaldırının gençlik içinde filizlenip örgütlenen ülkeye yayılmasından korktukları için Rüşvet gibi TAYLAN ÖZGÜR Bundan tam 45 yıl önce ilk tetiği Beyazıt Meydanı’nda sana çektiler, seni sırtından kurşunladılar. 45 yıl içinde aynı nedenle kaç güzel, kaç yiğit insan daha faili meçhul ya da katili bilinen cinayetlerin kurbanı oldu, tam bilemiyoruz. Ancak haklı ile haksızın, doğru ile yanlışın savaşı hiç bitmeyecek. Haklıların, doğrudan yana savaşan yiğitlerin öldürülmesi, hakkı, doğruyu ortadan kaldırmayacak. Bedeli çok ağır da olsa sonunda hep hak ve doğru, insanlık geçerli olacak. Seni sevgi, özlem ve onurla kucaklıyoruz. Maden işçisini gaza boğdular AYDIN (Cumhuriyet) Atay Holding’e ait Aydın Linyit İşletmeleri’nin, torba yasa mağduriyeti gerekçesiyle işten çıkardığı 138 kişinin eylemi, polisin gazlı müdahalesiyle karşılaştı. İşçiler dün AydınMuğla Karayolu’ndaki holding binası önünde toplanarak basın açıklaması yaptı. Madenİş Sendikası Yatağan Şube Başkanı Süyleman Girgin, torba yasa ile madenlere getirilen yükümlülükleri eleştirerek “İşçiler bu yasayla daha iyi haklara sahip olmayı beklerken, patronlar yükümlülüklerinin ağır olduğunu belirtip ocakları kapattı. İşçiler mağdur oldu. Yanlıştan bir an önce dönülmesini bekliyoruz” dedi. İşkur Aydın İl Müdürlüğü’ne yürümek isteyen işçilere polis biber gazıyla müdahale etti. İşçilerden biri ambulansla Aydın Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Annen NECLA ÖZGÜR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle