06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 EYLÜL 2014 PAZARTESİ 6 HABERLER Rapordan ‘skandal yemek’ çıktı CHP’li Özel, 301 işçinin hayatını kaybettiği faciayla ilgili bilirkişi raporunu değerlendirdi MAHMUT LICALI ANKARA Soma’daki facianın ardından geçen ay yemekte buluştukları ortaya çıkan Soma AŞ patronu Alp Gürkan, şirkete rödovansla kömür sahasını veren Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) Ege Linyitleri İşletmesi (ELİ) ve olayın yaşandığı Eynez ocağını inceleyen Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGEM) bürokratlarının faciayla ilgili bilirkişi raporunda “asli kusurlu” bulunmaları kafaları karıştırdı. CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, “Bilirkişi sofraya oturanları suçlu buldu. Alp Gürkan, TKİ ELİ ve MİGEM bürokratları o yemekte ne konuştular. Herhalde bilirkişi raporunu tartışıyorlar, bu işten nasıl sıyrılırız diye konuşuyorlardı” değerlendirmesini yaptı. Siyasi sonuçları olacağı kaygısıyla cumhurbaşkanı seçimi sonrasına bırakılıp 13 gün sonra işleme konulan bilirkişi raporundaki tespitler, Cumhuriyet’in daha önce gündeme getirdiği yemek skandalına yeni bir boyut kazandırdı. 301 işçinin hayatını kaybettiği faciayla ilgili bilirkişi raporunda TKİ’nin ocaktaki yüksek yangın riskini bildiği ve yangının başlangıcının bilinmesine karşın şirketin bu durumu dikkate almaması ve bu risklere karşın işçilere üretim zorlaması yapılması ve madenin planlamasında hata ve eksiklikler olduğu gerekçesiyle işveren, TKİ ELİ ile MİGEM bürokratlarının “asli kusurlu olduğu” yönünde tespitler yer aldı. Anayasa Mahkemesi’nin Vicdanı İktidarın “Orduya kumpas kurdular” açıklamasından sonraki gelişmelerde, cemaatçi yargının yarattığı uyduruk delillerle içeri tıktığı insanların çok küçük bir kısmı uzun zamandır Anayasa Mahkemesi’nin kararını bekliyor... Büyük bir haksızlığın düzeltilmesi için Anayasa Mahkemesi’nin kapısında aylarca beklemek her iki taraf için de büyük bir vicdani sorumluluk... Bu dava öncelikle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personelini hedef alan “İstanbul Askeri Casusluk Davası” olarak biliniyor ve dönemin en büyük alçak kumpaslardan biri olarak tarihe geçti. Yargıtay’ın, Silivri davalarını onaylamak amaçlı olarak yapısı oluşturulan 9. Daire yapısı, yine cemaatçi özel yetkili mahkemelerinden 11.’sinin verdiği uyduruk ve haksız cezaları, tıpkı Balyoz davası gibi onaylamıştı ve “çoğunluğu Deniz Kuvvetleri personeli ve rütbeleri düşük olan 43 kişi” hüküm giymişti. HHH Manchester/İngiltere’den gönderilen isimsiz ihbar mail’i ile başlayan ve sadece uydurulmuş dijital delillere dayandırılan iddianame, hukukta karşılığı olmayan bir dava. “Olmayan adreste arama yapılarak delil bulunması, yanlış evde doğru delil bulunması, sözde örgüt liderinin telefon TAPE’sine polis tarafından her zaman görüldüğü gibi sehven ekleme yapılması, tüm bilirkişi ve tanık dinleme taleplerinin mahkeme tarafından gerekçesiz reddedilmesi...” Bütün bunlar diğer davaların da temel özellikleri arasındaydı... Şüphesiz, AYM’nin önünde binlerce hak ihlalleri ve haksız sonuçlanmış ceza davaları bekliyor... Türkiye gibi haksızlıkların ayyuka çıktığı bir ülkede insanların umudu orada... Şimdi avukatlardan aldığım bilgileri aktarıyorum: HHH Sanıklar, 6 Ocak 2014 tarihinden itibaren Anayasa Mahkemesi (AYM) bireysel başvurular yaptı... Ve Anayasa Mahkemesi’nin kararı 9 aya yakın zamandır bekleniyor... l AYM’nin özgürlüğü kısıtlamayan hak ihlallerine bile, İstanbul Askeri Casusluk Dosyası’ndan önce baktığı görülüyor... l Bunca tutuklunun olduğu bir davanın diğerlerinin yanında geride bırakılması vicdanlarını huzursuz ediyor... Çünkü Balyoz’un diğer benzer davalarından hüküm giyenlerin hepsi özgürlüğüne kavuştu... l Bunun yanı sıra dosyanın bozulan kısmı, Yetkisizlik gerekçesiyle hiçbir mahkeme tarafından kabul edilmedi. Önce Istanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi, daha sonra Kocaeli ACM ve nihayetinde Istanbul 4. ACM, önlerine gelen dosyaya yetkisizlik kararı verdi. Dosya 5 aydır Yargıtay 5’inci Dairenin hangi mahkemeyi yetkili kılacağı kararını beklemektedir. HHH l Hak ihlali Balyoz ile bire bir örtüşen bu davada, AYM’nin Balyoz kararı gerekçe gösterilerek yerel mahkemeye yeniden yargılama talebi de yapılamıyor, çünkü yerel mahkeme belli değil. l Davada yargılanan subay ve astsubayların birçoğunun rütbeleri düşük olup emeklilik hakkı kazanamadılar. l Ayrıca Balyoz’da olduğu gibi başarılı mesleki kariyere sahip yüksek rütbeli subayların bir kısmı çok sevdikleri mesleklerinden ayrılmak zorunda kaldı. l Balyoz davasındaki özellikle dijital delillere yönelik hukuksuzlukların benzerinin yaşandığı İstanbul Askeri Casusluk Davası’nın da bariz bir kumpas örneği olarak göz önüne alınması ve mağdur subay, astsubaylara sahip çıkılması adalet ve insanlık açısından önemli... HHH Özetlersek: l Hiçbir bilirkişi incelemesi yapılmadı... Tüm deliller dijital materyale dayanmasına rağmen... l Bir suç örgütü yoktan verildi... l Yine sehven suç delilleri yüklendi... l Tek dayanak uyduruk dijital deliller... l Aynı anda iki yerde olan insanlar... l Ortada olmayan harici diskler... l Yanlış evlerde yapılan aramalara rağmen bulunamayan suç delilleri... Daha bir dizi benzeri hukuksuzluklar... Anayasa Mahkemesi, lütfen, hapishaneden ve ailelerden yükselen bu çığlığa kulak verin. HHH Not: İran gezisindeyim, bir süre yazılarıma ara veriyorum... Herkese sevgiler... Soma ile anılmak istemiyoruz İstanbul Haber Servisi Soma’da 301 kişiye mezar olan madenin sahibi Alp Gürkan’ın, Maslak’ta imar planına ve ruhsatına aykırı olarak inşa edildiği iddia edilen Spine Tower ile arasındaki müteahhitlik anlaşmasını feshettiği ortaya çıktı. Spine Tower’ın arsa sahipleri adına açıklama yapan Işık Eyigüngör, “Bu bina Spine Yönetim AŞ tarafından yönetiliyor. Adımızı temize çıkarmak, binanın bize ait olduğunu ispatlamak için gerekiyorsa hukuki yollara başvuracağız” dedi. Spine Tower’ın arsa sahipleri Sayılı, Ortaş, Uzay, Eyigüngör aileleri, Soma Holding’in iştiraki Tilaga İnşaat ile “müteahhitlik anlaşması”nı 27 Mayıs’ta feshetti. Spine Tower’ın bu tarihten itibaren Soma Holding ve iştirakleri ile bir ilişkisi kalmadı. Tilaga İnşaat’ın 2010 yılından itibaren yüzde 50’lik hissesini elden çıkarmaya başladığı, şu an binada sadece yüzde 20 hisseye sahip olduğu, bu hissenin de ipotekli olduğu öğrenildi. Söz konusu arsanın sahipleri olan Sayılı, Ortaş, Uzal ve Eyigüngör aileleri Spine Tower’ı da yönetmek üzere “Spine Yönetim AŞ”yi kurdu. Şirketin Başkanı Işık Eyigüngör, Maslak’ta 1968 yılından kendilerine kalan araziler bulunduğu ve buralara gayrimenkul yatırımları yapmaya devam edeceklerini söyleyerek “Toprak sahipleri olarak Soma faciası ile anılmak bizi üzüyor. Zaten olayın ardından sözleşmemizi de feshettik” dedi. İmar planına ve ruhsatına aykırı inşa edildiği öne sürülen Maslak’taki Spine Tower ile ilgili yapılan suç duyurusu üzerine İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın başlattığı soruşturma devam ediyor. Binanın müteahhidi olan Soma Holding’in patronu Alp Gürkan, 20 Haziran’da iddialar ile ilgili ifade vermişti. Aralarında, asansörü kumanda eden oğlunu faciada kaybeden (sağdan ikinci) Mustafa Genç’in de olduğu Torun Center işçileri yaşadıkları o anları anlattı. Asansör kazasının olduğu Torun Center’da çalışan işçilerin iddiası Bilirkişi raporunda asli kusurlu olduğu tespit edilen işveren, TKİ ELİ’nin müdürü ve MİGEM müfettişleri yaklaşık bir ay önce olayla ilgili bilirkişi raporu henüz kabul edilmemişken Soma’da yemekte bir araya gelmişti. CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel’in söz konusu yemekte ne konuşulduğu ve hangi pazarlıkların yapıldığı yönündeki soru önergesine henüz Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yanıt vermezken taraflardan da skandal yemekle ilgili herhangi bir yalanlama gelmedi. Bakanlığı Enerji henüz yanıt vermedi ‘Deliller karartıldı’ ERK ACARER “Kazadan bir süre sonra bizden kova istediler. Bunun içine arkadaşlarımızın parçalarını koydular…” Aralarında, asansörü kumanda eden oğlunu faciada kaybeden Mustafa Genç’in de olduğu Torun Center işçileriyle bir aradayız. Kazada oğlu Hıdır Genç’i yitiren babanın söyledikleri önemli: “Artık tazminatımız bile umurumuzda değil. Diğerleri gibi bu olayda da herkes suçu birbirine atıyor. Oysa Çalışma Bakanlığı’ndan firmaya ve bize emir veren ekip şeflerine kadar herkes suçlu. Ne olursa olsun bu olayın peşini bırakmayacağız!” Torun Center’daki asansörü kumanda edenlerden biri olan ve mucize eseri hayatta kaldığını söyleyen Ercan Kılaguz’un anlattıkları ise kazanın ardından yaşananları perdeliyor. Kılaguz, “Kaza sonrası, savcı Erdal Bağcı, eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ile birlikte inşaata geldi. Çok fazla araştırma yapmadılar. Onlar gittikten sonra, bize savcının bir kez daha geleceği söylenip, kaza yapan asansörün olduğu yeri temizlememizi istediler. Bunu yapmamamız halinde işimize son verileceği belirtildi. Delillerin karartılacağını anlamıştık! Baskılara rağmen, arkadaşlarımızın kanına basamayacağımızı ifade ettik. Bunun üzerine firmanın İstanbul’da yaptığı diğer iki inşaattan işçiler getirtilerek olay yeri temizletildi. Kazadan arta kalanlar bir depoya kilitlendi. İnşaatta bulunan polis ekipleri bu duruma hiçbir şekilde müdahale etmedi. Belli ki savcı Erdal Bağcı’dan talimat almışlardı. Zaten söz konusu savcı da bir daha buraya uğramadı...” diyor. Teknik sorumlu Kılaguz, “Daha fazlası da var” diyerek sürdürüyor: “Kazadan sonra, inşaatta hiçbir şekilde işçi çalışamaz. Ancak birkaç gün öncesine kadar elektrik tesisatında düzenlemeler yapıldı. İş güvenlik heyetleri gelecek. İnşaat yeterince aydınlık değildi. ‘İnsanları neden karanlıkta çalıştırdınız?’ diye hesap sorulmaması için bu hukuksuzluğu da yaptılar.”  Ne var ki facia yaşanan inşaatta, kaza öncesinde, sırasında ve sonrasında yaşanan hukuksuzlukların sınır tanımamış olduğu anlaşılıyor. Kılaguz, bu noktada çok önemli bir bilgi daha veriyor: “Hem inşaattaki usulsüz çalışma, hem kaza öncesindeki olumsuz koşullar hem de iş teftiş kurulunun faciadan önce tuttuğu ‘ancak dikkate alınmayan’ 21 maddelik rapor çerçevesinde olay savcısı Erdal Bağcı’ya şirket hakkında suç duyurusunda bulunmak istedik. Fakat suç duyurumuzu kabul etmedi. İfadelerimizi almamak için biz oradayken adliyeden ayrıldı. Dosyamızın yardımcıları tarafından işleme konulmasını talep ettik. Bize suç duyurusunun ancak olay savcısı tarafından alınabileceğini söylediler. Savcı kaçtı, kapılar yüzümüze kapandı!” Kazaya tanıklık eden ve üstü firma tarafından kırmızı kalemle çizilen işçilerden biri olan Emrah Acar ise hikâyenin geri kalan kısmını “İnşaatta ölmek yetmedi, hak aramak suç sayıldı” sözleriyle şöyle bitiriyor: “Kısa bir süre sonra, Asayiş Büro Amirliği’nden arandık. ‘Dosyanızı burada işleme koyabiliriz’ dediler. Ancak şirket avukatları bizi karakolun önünde çevirdiler. Pazarlık yapmak istediler, kabul etmeyince de tehdit ettiler. Şimdi soruyoruz; hukuk kimin için var? Bu savcılar, avukatlar halkın mı yoksa rantı mı koruyorlar?” Geçen ağustos ayında TBMM Soma Komisyonu’na sağlık sorunlarını gerekçe göstererek gelmeyen Soma AŞ’nin patronu Alp Gürkan, aynı tarihlerde Soma’ya gelerek birtakım görüşmeler yapmıştı. Bilirkişi raporunun cumhurbaşkanı seçimi öncesi siyasi sonuçları olacağı gerekçesiyle işleme alınmadığı tarihlerde Gürkan, raporda asli kusurlu olduğu tespit edilen TKİ ELİ’nin müdürü Hakkı Duru, ocağı inceleyen MİGEM müfettişleriyle yemekte bir araya gelmiş, söz konusu yemeğe Soma AŞ Muhasebe Müdür Yardımcısı Ali Ulu da katılmıştı. işleme konmadan Rapor yemek yediler CHP’li Özel, bilirkişi raporunda skandal yemekte bir araya gelenlerin suçlu bulunduğunu ifade ederek “Bu konuda soru önergesi de vermiş olmama karşın TKİ ELİ müdürü ve MİGEM müfettişleri bu yemekle ilgili bir yalanmada bulunmadılar. Soru önergem de henüz yanıtlanmadı. Hükümet işine gelmeyen önergeleri umursamıyor” diye konuştu. Bilirkişi raporunun 10 Ağustos’ta yapılan cumhurbaşkanı seçimi öncesi siyasi sonuçlar doğuracağı gerekçesiyle savcılık tarafından geri yollandığını belirten Özel, şunları dile getirdi: “Ancak bilirkişi heyeti raporunu değiştirmeden ve kayıttan da geçirerek tekrar savcılığa sundu. 5 Eylül’de gelen rapor 13 gün boyunca yok sayıldı. Benim bu iddiayı gündeme getirmemin ardından 18 Eylül’de işleme alındı. Raporda işverenin TKİ ELİ’nin ve MİGEM’in suçlu olduğu ortaya çıkıyor. Her yer çürümüş. Bilirkişi heyeti bozuk düzenin sağlam çarkı çıktı. Şimdi bu çarkı da kırmaya çalışıyorlar. Suçlu kim varsa ittifak halinde oldukları da belirlendi. Kurulan bu yemek masası bilirkişi raporundan da çıktı. Bilirkişi sofraya oturanları suçlu buldu. Alp Gürkan, TKİ ELİ ve MİGEM bürokratları o yemekte ne konuştular. Herhalde bilirkişi raporunu tartışıyorlar, ‘bu işten nasıl sıyrılırız’ diye konuşuyorlardı.” işten nasıl sıyrılırız’ ‘Bu diye konuştular Kaçak ocak yine can aldı ŞIRNAK (DHA) Şırnak’ta Merkeze bağlı Toptepe köyü yakınlarında bulunan ve kaçak işletildiği belirtilen 1 No’lu kömür ocağında çalışan 7 işçinin yemek arası verdiği sırada, oturdukları zeminde çökme meydana geldi. İşçilerden 6’sı kaçmayı başarırken, elektrik kablosuna tutunmaya çalışan Mehmet Ata Kutlu (36) akıma kapıldı. Şırnak Devlet Hastanesi’nde kaldırılan Kutlu, kurtarılamadı. İSTANBUL (DHA) İstanbul Beyoğlu’nda bir otel inşaatında duvar ustası olarak çalışan Hakan Seçkin (24) ayağına düşen tuğla nedeniyle dengesini kaybederek beşinci kattan merdiven boşluğuna düştü. Bir çocuk babası Hakan Seçkin kaldırıldığı hastanede kurtarılamadı. 5. kattan düştü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle