05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 EYLÜL 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET [email protected] SAYFA KÜLTÜR 19 Resmin ‘manzara’sını değiştirdi Hoca Ali Rıza’nın 145 yapıtı Arkas Sanat Merkezi’nde sergileniyor başlayan Üsküdarlı Hoca Ali Rıza’nın yansıttığı dönemdeki yeİZMİR Koleksiyoner Lucişil ve bakir, türlü ağaç ve özgün en Arkas’ın deyişiyle, bugünyapılarla dolu sakin İstanbul’dan kü “hoca”larla hiç alakası olmaetkilenmemenin çok zor olduğuyan, aksine hayatını sanata ve sanu anlatan Lucien Arkas, bugünkü nat eğitimine adadığı için çevreİstanbul’la o günkü manzarayı kısinde Hoca olarak anılan ünlü “asyaslarken şu ifadeleri kullandı: ker ressam”larımızdan Hoca Ali “Bu sergide, İstanbul’un ne olRıza’nın (18581930) yakın zaman duğunu, o eski evleri, 1870’lerin içinde İzmir ve Türkiye’de düzenlesokaklarını görünce, hangi yanen en kapsamlı sergisi, Arkas Sanat şam daha güzel derseniz, ben o Merkezi’nde (ASM) açıldı. dönemi tercih ederdim; ama buSerginin açılışına, kendisi de bir na biz karar vermedik.” İzmirli olan Yapı Kredi Kültür SaSergi açılışında konuşan ve etnat Yayıncılık’ın (YKKSY) Genel kinliğe ASM ile birlikte nitelikli bir Müdürü Tülay yayın da kazandıran Güngen’in yaYKKSY Genel Müu Türk resim geleneğinin nı sıra, aynı kudürü Güngen ise pek rumdan Veysel çok uzman tarafından ilk izlenimcisi sayılan Hoca Uğurlu ve yerli Türkiye’nin ilk izleAli Rıza Bey’in irili ufaklı yabancı pek çok nimci fırçası olarak renk ve ışık mücevherleri, kültür sanat dosanılan ve hayatına şiyakın zamanda Türkiye’de tu da katıldı. ir, resim ve müziği YKKSY sürekli katmış Hoca derlenmiş en kapsamlı ile işbirliğine Ali Rıza Bey’in messeçkiyle Arkas Sanat Güngen’in önerisi leğine saygısı ve ahMerkezi’nde. ile giden ve bunu lak anlayışını şöyle sürdürmek istedile getirdi: diklerini belirten “Şeref Akdik, onun Arkas, bu sergiyle birlikte Hoca Ali resmi bir ibadet gibi yaptığını ve kıt Rıza’ya ait 145 eserin bir araya getiril kanaat geçindiğini aktarmıştı. Daha diğini, bunlar arasında guvaj, yağlıboçok malzeme alması telkin edilince ya, suluboya ve karakalem gibi çeşitli o da Fuat Şemsi Bey’e ‘Utanırım’ detürde işlerin yer aldığını vurguladı. miş. Neden sonra, yapıtlarını satma28 Aralık’a dek ücretsiz izlesı söz konusu olduğunda, dostundan nebilecek sergi, Hoca Ali Rıza öğrendiği şu cümleyi, her eser saAilesi’nden, Arkas Koleksiyonu’ndan, tış vakti hep tekrar etmiş: ‘Bu tablo Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabir emek mahsulüdür, madem ki yorubancı Müzesi’nden, Yapı Kredi luyorum, madem ki emek veriyorum, Koleksiyonu’ndan, Sunaİnan Kıraç ben de onu bu fiyatla satıyorum...’ ” ile AhuCan Has koleksiyonları gibi Türk resminin başlangıcını yakın pek çok özel koleksiyondan derlenen geçmişte açtığı “Asker Ressamlar” yapıtlardan oluşuyor.  sergisiyle öne çıkaran ASM’deki HoResme Harbiye haritacılığından ca Ali Rıza sergisinde, üst katta guvaj, EVRİM ALTUĞ Bir Karşıdevrim Öyküsü (2) Yazımın geçen haftaki ilk bölümüne şu satırlarla başlamıştım: “Bugün ülkemizde ortaöğretim üzerinde kurulmasına çalışılan ve ne yazık ki artık geniş ölçüde kurulmuş olan imam hatip okulları hegemonyası, aslında 1937’de hazırlıklarına başlanan ve 1940 yılında yasa ile yürürlüğe konan ‘Köy Enstitüleri’ başlıklı kültür ve eğitim devriminin bütün izlerini silme, özünü de tümüyle unutturma amacına yönelik gerçek bir karşıdevrimdir…” Köy Enstitüleri, özü bağlamında gerçek anlamda bir devrim hareketiydi. Çünkü yalnızca yeni Cumhuriyetin nüfusunun büyük çoğunluğuna okuma ve yazma öğretme hedefi ile sınırlı olmayıp, okumayı ve yazmayı öğrenenlere eleştirel düşünebilmenin yollarını açmayı da amaçlıyordu. Eleştirel düşünebilmek, ancak sağlam bir bilgi birikimi temeli üzerine inşa edilebilecek bir hedeftir. Bu nedenle, Köy Enstitüleri ile aynı yıl, yani 1940 yılında Milli Eğitim Bakanlığı (o zamanki adıyla: Maarif Vekâleti) bünyesinde kurulan Tercüme Bürosu’nu da bu devrimin çok önemli bir parçası saymak gerekir. Çünkü Tercüme Bürosu’nun görevi, Doğu’nun ve Batı’nın bütün klasiklerini, başka deyişle düşünce hazinelerini dilimize kazandırmak ve birincil olarak Köy Enstitülerinin kurulmakta olan kitaplıklarına aktarmaktı. Bu girişimin bütün parasal ihtiyaçlarının devlet hazinesinden karşılanması öngörülmüştü. Özetlemek gerekirse, Köy Enstitüleri, “Tercüme Bürosu” ve şehirler ile kasabalarda açılan “Halkevleri” ile birlikte, modern çağda bir eşi daha bulunmayan bir kültür ve aydınlanma devriminin parçalarıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş dönemi anayasalarına giren ve demokrasi ile yönetilmesi öngörülen bir toplum açısından olmazsa olmaz niteliğini taşıyan laiklik ilkesi, zaten ancak bu kapsamda bir kültür ve aydınlanma devriminin hazırlayacağı zeminde kök salabilecek bir ilkeydi. Çünkü laiklik, ne yazık ki çoğunlukla yapılageldiği gibi, yalnızca “din ile dünya işlerinin birbirinden ayrılması” gibi bulanık bir tanımla ifade edilebilecek ve sınırlandırılabilecek bir ilke değildir. Laiklik, birincil olarak “inanç” ve “düşünce” kavramlarının çağlar sürmüş tarihsel gelişmeleri temelinde yeterince açığa kavuşturulmasını koşul kılar; ve ancak bu açığa kavuşturma/aydınlatma eylemi gerçekleştirildikten sonradır ki, her iki kavramın birbirlerine karşı sınırları yeterince netlikle saptanabilir. Bugün ortaöğretimde kurulmak istenen imam hatip okulları hegemonyasının yakın gelecekte ne kadar vahim sonuçlara yol açacağı da yine ancak yukarıda sözünü ettiğimiz iki kavramın, “inanç” ve “düşünce” kavramlarının yeterince aydınlatılmasıyla anlaşılabilir. O zaman biz de yeterince açık konuşalım: Ülkemizde ortaöğretimin bütünüyle imam hatip okullarının boyunduruğu altına sokulması, aslında 2014 yılında eğitimin tamamının “inanç” kavramı temelinde inşa edilmesinden, böylece de “düşünce”nin ve geleceğin “düşünen insan”ının bütünüyle saf dışı edilmesinden başka bir şey değildir! Hoca Ali Rıza’nın “İftar Sofrası” adlı yapıtı. karakalem, suluboyalardan oluşan  desen çalışmalarına yer verilirken, girişte yağlıboya yapıtlar görülebiliyor. İzlenen yapıtlar arasında, sanatçının “Çubuklu Sırtlarından Boğaz’a Bakış” konulu resmi ve Yapı Kredi Koleksiyonu’nda yer alan ve bir başyapıt olarak görülen “İftar Sofrası” da serginin en değerli parçalarını oluşturuyor. “İftar Sofrası”, aynı zamanda Hoca Ali Rıza’nın nadir rastlanan, en büyük natürmortu olarak biliniyor. (www.arkassanatmerkezi.com) ÜNLÜ OYUNCU POLLY BERGEN HAYATINI KAYBETTİ 1957’de Emmy almıştı Kültür Servisi Genç yaşta alkole yenik düşen efsane şarkıcı Helen Morgan’ın yaşamöyküsünü anlatan filmdeki başarısıyla 1957’de Emmy Ödülü’ne değer görülen ABD’li oyuncu ve şarkıcı Polly Bergen önceki gün yaşama veda etti. Gregory Peck, Robert Mitchum, Joan Crawford, Doris Day, James Garner, Dean Martin, Jerry Lewis gibi pek çok ünlü oyuncuyla oynamış olan Polly Bergen 84 yaşındaydı. Bir dönem bir kozmetik şirketi kurarak iş yaşamına da atılan Bergen, Türkiye’de de ilgiyle izlenen “Savaş Rüzgârları”, “Sopranolar” ve “Umarsız Ev Kadınları” gibi dizilerde de rol almıştı. Joan Punyet Miró Sabancı Müzesi’nde n Kültür Servisi Sakıp Sabancı Müzesi’nde “Joan Miró. Kadınlar, Kuşlar, Yıldızlar” sergisi kapsamında, Joan Punyet Miró konferansı düzenleniyor. Joan Miró’nun torunu olan Joan Punyet Miró’nun konuşmacı olarak katılacağı konferans “Torun Joan Punyet Miró’nun Gözünden Sanatçı Joan Miró” başlığı altında düzenlenecek. Yarın 11.0012.00 saatleri arasındaki etkinliğe katılım ise ücretsiz. ‘Polonya’dan Yeni Sesler’ n Kültür Servisi Pera Müzesi, Genç Çarşamba konserlerine “Polonya’dan Yeni Sesler” ile devam ediyor. Polonyalı deneysel akustik caz ikilisi Mikrokolektyw’nin sahnede olacağı sezonun ikinci konseri TürkiyePolonya diplomatik ilişkilerinin 600. yıldönümü kutlamaları kapsamında gerçekleştirilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle