06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 EYLÜL 2014 PAZARTESİ Geçen hafta İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin verdiği “zorunlu din dersi” kararı, iktidar çevrelerinden her zamanki tepkiyi aldı. Başbakan Davutoğlu, kendisi nasıl Marksist olmadığı halde Marksizmi öğrendiyse, ateistlerin de din hakkında bilgi sahibi olması gerektiğini söyledi. Doğru da söyledi. Ancak din hakkında bilgi sahibi olmanın yol ve yönteminin “zorunlu din dersi” olduğunu söylemek güç. Bir defa o ders bir “din kültürü” dersi değil. İslamın bir mezhebi hakkında bir eğitim dersi. Öyle olmasa neden Yahudi ve Hıristiyan öğrenciler o dersten muaf sayılıyor? Şayet ders, dinler hakkında genel olarak bilgilendirici bir ders ise onların da o derse girmesi beklenmez miydi? Hepimiz o dersi aldık. Ne olduğunu biliyoruz. Birbirimizi kandırmak biraz gülünç oluyor. Neydi 12 Eylül cuntasının bu din dersini koyarken amaçladığı? İslamın kendilerine göre “makbul” bir yorumunu dayatarak ahalinin radikalleşmesini engellemek. Bir de dinine, milletine bağlı öğrenciler yetiştirip, onların maazallah “anarşik” olmasının önüne geçmek. Davutoğlu’nun açıklamaları da çok farklı değil. Daha önce de bahsettim, ancak ne kadar tekrar edilse zararı yok. Türkiye laik bir devlet değil. Bir din devleti de değil, ama laik olduğu da söylenemez. Bir devlet, bir dinin bir mezhebinin bir yorumu üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı kuruyorsa ve bunu Türkiye Laik Değil anayasal bir kurum haline getiriyorsa, o devlete nasıl laik denebilir? “Doğru İslam”ı öğretmek neden devletin görevi olsun! Neyin doğru İslam olduğunu devlet hangi yetkiye dayanarak, nasıl belirleyebilir? Devlet, ilahiyat tartışmasına giren bir din âlimi midir ki, dinin hangi yorumunun doğru olduğunu tespit edip yaysın! Bu minvalde imam hatip okulları da laikliğin olmadığının başka bir delili. “Aman halk ‘dincilerin’ eline düşmesin” diye dini ehlileştirmek için Diyanet İşleri Başkanlığı ve imam hatip liseleri kuruldu. İktidara siyasal İslam kökenli bir partinin geçmesi mi önlendi? Netice ortada. İmam hatip liseleri bir istisnayken kurala dönüştü. Devlet, üzerine vazifeymiş gibi bütün imamları memur yapıp maaşa bağladı da tarikatların önü mü kesildi? İmam hatip liseleri var diye radikalleşecek olanlar radikalleşmekten vaz mı geçti? Efendim, Bizans’tan bu yana bu coğrafyada din devletin kontrolü altında, bizim laiklik anlayışımız kendine özgüdür, denebilir. Bu sadece artık bırakılması gereken bir geleneğin sürdürülerek günümüze taşındığı anlamına gelir. Devletin resmi Diyanet İşleri Başkanlığı olmasının birinci mesajı Müslüman olmayanlara: Doğrudan dışlanarak “yarım vatandaş” statüsü kazanmış oluyorlar. İkinci mesaj ise Alevilere. Onlara sizin inanışınız inanış değil, gelin bizim söylediğimize inanın baskısı yapılıyor. İşte, bu ortaya çıkan ayrımcı tablo da Türkiye’nin laik olmadığını gösteriyor. Herkes dini dilediği gibi yorumlasın. O yorumlarına göre de diliyorsa tarikatlara, cemaatlere ayrılsın. Pratikte öyle de yapıyorlar zaten. Devlet, elini dinden çekip neyin gerçek İslam olduğunu anlatma iddiasını bırakmalı. Dinlerden din, mezheplerden mezhep seçip o mezhebin din adamlarını maaşa bağlayan bir devleti senelerce laik zannettik. Şimdi o laik zannettiğimiz devlet, zamanında dini denetlemek için kurulmuş kurumlar eliyle laiklikten iyice uzaklaşacak. Zorunlu din dersi, Türkiye’nin aslında laik olmamasından kaynaklanan önemli ama nispeten küçük bir sorun. O sorunu kazıyınca altından devasa bir imam hatip liseleri ve Diyanet İşleri sorunu çıkıyor. Beş saniyede yerle bir KOCAELİ (DHA) Gebze Orhangazi İzmir otoyolunun en önemli geçiş noktası olan ve ayakları iyice belirginleşen Körfez Köprüsü’ne giriş yolları için hazırlıklar da sürüyor. Bu amaçla TEM Otoyolu’nda yeni köprü ve üstgeçitler yapılıyor. Bu yol üzerindeki projede yer almayan üstgeçit ve köprüler yıkılıyor. TEM otoyolunun DilovasıGebze arasındaki kalan iki eski üstgeçit ve köprü yıkıldı. Türkiye’de bir köprü yıkımı ilk kez dinamitle yapılırken yıkım için TEM otoyolu önceki gece 22.00’den itibaren ulaşıma kapatıldı. Yıkım firmasının uzman ekipleri, köprüde açılan deliklere 130’ar kilo patlayıcı yerleştirdi. TEM üzerinde 25 yıldır hizmet veren iki köprü ve üstgeçidin yıkımı ise sadece 5 saniye sürdü. Çarşafa sarılı erkek cesedi bulundu ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) Sazova Mahallesi’nde tarlada çalışan işçiler önceki akşam saatlerinde DSİ’ye ait sulama kanalı içerisinde kafasında siyah poşet, vücudu çarşafa sarılı, yarı çıplak ve kısmen çürümüş bir ceset görünce 155 Polis İmdat hattını arayarak durumu bildirdi. İhbar üzerine olay yerine polis ekipleri sevk edildi. Bir ay önce öldüğü sanılan ceset itfaiye ekipleri tarafından sudan çıkarılarak otopsi için morga kaldırıldı. Ölüm nedeni yapılacak otopside kesinlik kazanacak olan cesedin kimliğinin belirlenmesi için çalışmalar sürüyor. Down sendromlu gençlerin çalıştığı Gökkuşağı Kafe, Sosyal Girişimci Ödülleri Yarışması’nda birincilik kazandı En güzel kafeye CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR Eskişehir’in Tepebaşı Belediyesi’nin down sendromlu gençlerin toplumla bütünleşmesi ve istihdamlarının sağlanması için açtığı Gökkuşağı Kafe, Sosyal Girişimci Ödülleri Yarışması’nda RestoranCafe ve İşletme Mutfakları kategorisinde birinci oldu. Metro Toptancı Market, Capital ve Ekonomist dergilerinin katkılarıyla ilk kez düzenlenen yarışmaya 350 işletme katıldı. Gökkuşağı işletme sahibi Sedat Ergün, “Biz güzel bir iş yaptığımızı biliyoruz. Bu proje 2011 yılında başladı, oldukça emek verdik. Emeğimizin karşılığını da Eskişehirliler tarafından alıyoruz. Bu ödül bizim değil, çocukların başarısı” dedi. Gökkuşağı cafe Projesi’nde çocukların eğitimine destek veren Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Öğretim Görevlisi Gözde Tomris de, “Bizler bu bireyleri topluma nasıl kazandırırız düşüncesiyle yola çıktık. Bu projede yer aldığımız için çok mutluyuz. Bizleri anlamlı ödül Toplum desteği şart Onur duyduk destekleyen başta Belediye Başkanımız Ahmet Ataç olmak üzere emeği geçenlere teşekkür ediyoruz” diye konuştu. Metro Gross marketler adına konuşma yapan Mustafa Oytun Altınoğlu ise, “350 başvuru arasından Eskişehir’den Gökkuşağı Kafe’nin birinci olması bizi oldukça onurlandırdı. Özellikle down sendromlu arkadaşlarımızın topluma kazandırılması anlamında büyük bir misyon içeren bu organizasyon içinde olmaktan çok büyük onur duyuyoruz” dedi. Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç da gökkuşağı Kafe’de eğitim gören Down sendromlu bireyler ile birlikte pasta keserek birinciliği kutladı. l Basit anlatımıyla 46 yerine fazladan bir kromozoma, yani 47 kromozoma sahip olunmasıyla açıklanabilecek Down Sendromu bir hastalık değil genetik bir farklılık. Down sendromu zihinsel kavramada bozukluklar, hafif veya orta seviyeli öğrenme güçlüğü gibi sorunlara yol açıyor. Gebelik sırasında ya da doğumda tanımlanabilen down sendromu, kalp yetmezliği, reflü hastalığı, tekrarlayan kulak enfeksiyonları, uyku apnesi ve tiroid bozukluklarına neden olabiliyor. Çocukluğun erken dönemlerinde sağlanacak olan aile ve tıp desteği ile erken müdahale sayesinde Down sendromlu insanlar destekle toplumla bütünleşik bir hayat kurabiliyorlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle