23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 EYLÜL 2014 PAZARTESİ 14 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr Dış Haberler Servisi Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) ardından bu kez Batı için “daha büyük tehdit teşkil eden” yeni bir grup gündeme taşındı: Muhsin el Fadhli önderliğindeki Horasan grubu. New York Times’a konuşan ABD’li yetkililere göre, El Kaide’nin öldürülen lideri Usame bin Ladin’in yakın çevresinden olan El Fadhli ve Horasan grubu, ABD’yi ya da Amerikan hedeflerini vurabilir. Buna göre, geçen yıl Suriye’de kurulan grubun lideri, 11 Eylül 2001 saldırılarından önceden haberdar olan, Bin Ladin’in çok yakınındaki az sayıdaki insandan birisi. Horasan grubu Ortadoğu, Güney Asya ve Kuzey Afrika’dan El Kaide militanları tarafından oluşturuldu. Üyeleri daha çok, patlayıcılarla düzenlenen terör eylemlerinde öne çıkıyor. ABD Ulusal İstihbarat Ajansı Başkanı James R. Clapper Jr., geçen perşembe günü yaptığı açıklamada, Horasan grubunun ABD topraklarında düzenlenecek terör eylemleri açısından IŞİD kadar tehdit oluşturduğunu söylemişti. Yetkililer, IŞİD’e odaklanmanın Suriye’deki kaostan kaynaklanan terör tehdidinin tümünü görememeye yol açtığını, asıl acil tehdidin Horasan ve El Nusra gibi geleneksel gruplardan geldiğini belirtiyorlar. 33 yaşındaki El Fadhli, Amerikan istihbaratı tarafından en az 10 yıldır izleniyor. ABD Dışişleri Bakanlığı’na göre El Fadhli Suriye’ye gitmeden önce İran’da yaşıyordu ve 11 Eylül sonrasında Afganistan’dan kaçan El Kaide militanlarından oluşan küçük bir gruba dahildi. İran yönetimi, grubun ev hapsinde tutulduğunu duyurmuştu. Ancak grup üyelerinin hangi koşullarda İran’da tutulduğu tartışma konusu. Bazı grup üyelerinin ise İran’ı terk ederek Pakistan, Suriye ve diğer ülkelere gittikleri söyleniyor. ABD Dışişleri, 2012’de El Fadhli’yi İran’daki El Kaide’nin lideri ilan etmiş, hakkında bilgi verenlere 7 milyon dolar ödül vaat edilmişti. El Fadhli’nin memleketi olan Kuveyt’teki “zengin cihatçı bağışçılar”la çalıştığı ve Suriye’deki El Kaideciler için para topladığı da belirtiliyor. El Kaide’nin Suriye kolu olan El Nusra’dan ayrılma bir grup olan Horasan gibi örgütlerin IŞİD’i zayıflatacak saldırılardan yararlanabileceği yorumları yapılıyor. Eski ABD Başkanı George W. Bush, 2005’te Brüksel’deki bir konuşmasında El Fahdli’yi anmıştı. Washington IŞİD’e odaklanmışken, El Kaide bağlantılı bir grubun ABD’yi topraklarında vurabileceğine dikkat çekiliyor ABD’ye asıl tehdit Horasan grubu Şam’dan mesaj: Esas bizimle çalışın Başına 7 milyon dolar ödül İskoçya Yeni Norveç Olmadı İskoçya bağımsızlığa evet deseydi yeni bir Norveç olacaktı. Ama yüzde 55 “Hayır”la Birleşik Krallık içinde kalmayı kabul etti. Norveç 1960’lı yılların başında İskandinavya ülkelerinin fakiri idi. İsveç ve Danimarka’da kimileri onlara “İskandinavların köylüsü” adını bile takmışlardı. Ne var ki Kuzey Denizi’nde petrol bulununca Norveç küçük nüfusu ile “İskandinavların en zengini” konumuna dönüşüverdi. Hatta Avrupa Birliği’nin ısrarlı davetine hayır diyerek birliğe girmedi, sadece “Avrupa Ekonomik Bölgesi” (European Economic Area) üyesi olarak kaldı. AB ile mallar serbest dolaşsın, ama üçüncü ülkelere karşı bağımsız olayım dedi. Kişi başına düşen olağanüstü yüksek petrol gelirini daha fakir AB üyeleri ile paylaşmak istemedi. İskoçya yeni bir Norveç olma olasılığına hayır mı demiş oldu? İş o kadar basit değil, hiç sanmıyorum. l İskoçya’nın Birleşik Krallık içinde eşit bir yeri var. Hatta eşitten bir adım daha ileri; sosyal devlet olarak ekonomik refahını eğitim ve sağlık başta olmak üzere daha eşit dağıtabiliyor. Özerklikleri var. l Diğer taraftan İskoçya, Birleşik Krallık şemsiyesi altında, “imparatorluğun” dünya üzerinde kurduğu egemenlik sayesinde ve sonucu bugünkü noktaya gelebilmiştir. Tek başına küçücük bir İskoçya olarak hiçbir zaman bunu sağlayamazdı. İngiliz İmparatorluğu’nun dünya üzerinde asırlardır süregelen egemenliğinin yarattığı “dışsallıklardan” fazlasıyla yararlandı, Krallığın güneyi daha fazla yararlansa bile. l Norveç, İskandinav ülkeleri arasında oluşturulan birlik benzeri (yarı birlik) avantajlarıyla da sırtını kısmen dayadığı bir zemin bulmuştu. İskoçya’nın da sırtını dayadığı zemin Birleşik Krallık’tır. Ve tabii İkinci Dünya Savaşı sonrası yapılan anlaşmalarla Norveç “Batı kampı”nın kanatları altına alınmıştı. İskoçya’nın ve Norveç’in Avrupa kimliği içinde uzun yıllar (asırlar) boyunca geçirdiği süreç onların “özel konumlarını” da belirler. İskoçya’nın konumu ile Türkiye’deki “Kürdistan hareketi” çok farklı şeylerdir. Farklara gelince; 1 İskoçya’da “ortak Batılı değerler ve kurumlaşmalar” vardır; Asırlardır aynı tarihin ve kültürün içinde yoğuruldukları için, “ayrılsalar bile yine beraberdirler.” Örneğin İskoçya ayrılsa bile AB ile çok yakın kurumsal bağlar kuracaktır. 2 Türkiye’deki ayrılıkçılar Batı tarafından destekleniyorlar; Lozan’ın tartışmaya açılması isteniyor. Buna karşılık İskoçya bağımsızlık hareketinde böyle bir “Batı müdahalesi” bulunmuyor. Hatta Batı, yüzde 55 hayır oyu çıkmasına sevindi. Türkiye’de ise işler tersine çalışıyor; yönetim Batı desteğini arkasına alabilmek için “açılımlarda” ilerlemek zorunda. 3) İskoçya’da yapılan referandumun “yasal bir zemini vardır”. Buna karşılık Türkiye’deki yasal değildir ve bu nedenle yasalar değiştirilmek ya da fiili durumlar yaratılmak isteniyor. Şimdilik Batı Cephesi’nde bir değişiklik yok. Sorunlar bizde, bizim içimizde. Geçen hafta 15 Eylül’de Bıçak Sırtı’nda yazdığım gibi Suriye’de düğmeye basıldı bile. Kuzey Irak’taki oyun Suriye için de tekrarlanıyor. Dış Haberler Servisi Suriye Meclis Başkanı Cihad Laham, ABD yönetimini IŞİD terörüne karşı kendileri yerine, bu “terörü destekleyen” ülkelerle çalıştığı için eleştirdi. “Terörizmle savaşmak isteyen ülkelerin Suriyeli İslamcı gruplar yerine Şam ile çalışması gerek” diyen Laham, Suudi Arabistan gibi ülkelerin Şam’da rejim değişikliği amaçladığını anımsattı. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da dün ABD’li meslektaşı John Kerry’yle görüşüp IŞİD’e karşı operasyonlarda Suriye’nin egemenlik haklarına saygı gösterilmesi ikazında yaptı. Bu arada Suriye tüm kimyasal silahların uluslararası topluma teslim edildiğini duyurarak, “Suriye, Kimyasal Silahlar Konvansiyonu’na dair yükümlülüklerini yerine getirmiştir” denildi. Açıklamada “Bazı bölgesel ve uluslararası taraflar, bu silahları silahlı terörist gruplara sağlayabilir” ikazı da yer aldı. İngiliz rehinenin eşinden IŞİD’e çağrı AFP’nin Rakka, Der el Zor’daki görgü tanıklarından hazırladığı habere göre, IŞİD kontrolündeki bölge ‘karalara bürünmüş’ durumda. Erkeklerin türbanları, kadınların kıyafetleri, hazırlanan pasaportlar bile siyah! Cihatçılardan merhamet istedi El Sisi: Ben dünyayı uyarmıştım Dış Haberler Servisi Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah el Sisi, seçildikten sonra ilk kez uluslararası sahneye çıkıyor. El Sisi, BM Genel Kurulu için New York’a hareketi öncesi AP ajansına konuştu. Çabalarının ülkesinin iç savaştan kurtulması ve aşırılıkçılıkla mücadele olduğunu söyleyen El Sisi, “Bölgenin aşırılıkçı düşünceden kaynaklanan büyük bir tehlikeye sürüklendiğini söyleyeli bir yıldan fazla oldu. Ama Irak’taki olaylar başlayana ve IŞİD ortaya çıkana kadar yeterince dikkate alınmadı” dedi. Dün Kahire’de hazirandan beri ilk kez bombalar patladı. Dışişleri binası yakınında düzenlenen bombalı saldırıda 2 polis öldü, altı sivil yaralandı. Olay yerine gelen Kahire Valisi Celal Said, olayı “korkakça bir eylem” diye nitelerken, çevredekilerden Müslüman Kardeşler karşıtı sesler yükseldi. (Fotoğraflar: REUTERS) Dış Haberler Servisi IŞİD’in kalesi Suriye’nin Rakka vilayetinde, erkeklerin türbanlarından kadınların çarşaflarına, pasaportlara kadar her şey siyah. Rakka’daki kaynakların aktardığına göre, IŞİD’in siyah bayrakları her yerde dalgalanırken, tepeden tırnağa siyah burkalara bürünmüş kadınlar sadece eşleri, babaları ya da kardeşleri yanlarındaysa dışarı çıkabiliyorlar. İnternet üzerinden Fransız haber ajansı AFP’ye konuşan Rakkalı Ebu Yusuf, IŞİD militanlarının caddelerde Kalaşnikoflarla dolaştıklarını, başkalarının silah taşımalarına izin verilmediğini anlatıyor. Ebu Yusuf’a göre, “Kadın IŞİD militanlarının oluşturduğu silahlı Hansaa Tugayı, sokaktaki her kadını durdurup arama yetkisine sahip. Erkeklerden oluşan Hesbeh Tugayı şeriatın IŞİD versiyonunu uyguluyor.” Rakka’daki kaynaklar, kahvehanelerin sa Rakka’da her şey siyah dece militanlar tarafından kullanıldığını da belirtiyorlar. IŞİD kontrolün deki Der el Zor’dan Rayan el Furati de kentte kahvehanelerin kapalı olduğunu söyleyerek, “İyi ve eğlenceli olan her şey yasak. Sigara içen, tütün ürünleri satan birini görmek hayal bile edilemez. Tamamen kapanmamış bir kadın görmek mümkün değil. Ezan okunduğunda herkes dükkânlarını kapatıp camiye gidiyor, yoksa hapse atılıyorlar” diyor. Rakka’dan sahte isim kullanarak konuşan Furat el Vafaa, IŞİD militanlarının ayda 300 dolar maaş aldığını, mevcut koşullarda bunun çok para olduğunu belirterek “IŞİD gerçek bir devlet değil. Üyelerine istedikleri her şeyi sağlıyor, ama diğer insanlar bu hizmetlerden yararlanamıyor. Terörle yöneten bir mafya örgütü bu” diye konuşuyor. Dış Haberler Servisi Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) elinde tuttuğu İngiliz rehine Allan Henning’in eşi, örgütten kocasını serbest bırakmasını istedi. Barbara Henning, İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın duyurduğu açıklamasında, kocasının geçen aralık ayında Suriye’de kaçırıldığı sırada gıda ve su yüklü bir ambulans kullandığını, tamamen insani amaçlarla bölgede bulunduğunu belirtti. IŞİD’e mesajlar gönderdiğini ancak cevap alamadığını söyleyen Henning, “barışçı, fedakâr bir insan olan kocasının taksi şoförlüğü yaparken ailesini bırakarak Suriye’de yardım konvoylarında Müslümanlarla birlikte görev aldığını” hatırlattı. Henning, “Alan’ı ellerinde tutanların mesajlarıma cevap vermeleri, çok geç olmadan benimle temasa geçmeleri için dua ediyorum” dedi. (AFP) Henning’in çağrısı, İngiliz Dışişleri, İngiltere’de Henning’i SuriyeTürkiönde gelen ye sınırında kucağında Müslüman bir bebekle gösteren fotoğrafı yayımladı. din adamlarının bir video yayımlayarak Alan Henning’in serbest bırakılmasını istemelerinin ardından geldi. İslami Şeriat Konseyi’nden Haitham el Haddad, İngiliz rehineyi öldürmenin “tamamen haram, izin verilemez ve şeriat tarafından yasaklanmış” olduğunu vurgularken, Lewisham İslam Merkezi’nden Shakeel Begg Alan Henning’in yanında olduğunu söyledi. IŞİD daha önce iki Amerikalı gazeteci ile bir İngiliz yardım görevlisini kafalarını keserek öldürmüştü. Cihatçı örgütün yayımladığı, İngiliz rehine David Haines’i infaz görüntülerinde 47 yaşındaki Alan Henning de görülmüş ve ölümle tehdit edilmişti. Türkiye ve İskoçya’nın konumu Gazeteci Yeğinsu’ya lince ABD’den tepki Dış Haberler Servisi The New York Times gazetesinin İstanbul bürosunun muhabirlerinden Ceylan Yeğinsu’nun IŞİD yönelik katılımlarla ilgili geçen salı günü yayımlanan haberi üzerinden yapılan linç kampanyası, ABD yönetiminde de rahatsızlığa neden oldu. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Jen Psaki, önceki akşam yaptığı açıklamada, Türkiye’de Yeğinsu’yu hedef alan linç girişimlerini eleştirdi. Psaki, “Gazetecileri hedef haline getirmek, misilleme riskine uğramaları anlamına gelir” ifadelerini kullandı. Dışişleri sözcüsü, “Bu yıldırma girişimleri Türkiye’nin demokrasi modeli olma standartlarına ulaşma yönündeki kendi arzuları ile tezat teşkil ediyor. Açık toplumların olmazsa olmazı özgür medyadır” vurgusu yaptı. Yeğinsu’nun IŞİD’a yönelik Türkiye’den katılımları anlattığı haberinde, Ankara’daki Hacıbayram Mahallesi’nden örgüte katılımlara dikkat çekilmişti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, gazeteye “edepsiz” ve “aşağılık” gibi nitelemelerle sert çıkmıştı. Dış Haberler Servisi Afganistan’da nisan ve hazirandaki seçimlerin sonucunu kabullenmeyen iki aday nihayet birlik hükümetinde anlaştı. Paştun asıllı Eşref Ghani devlet başkanı, Taciklerin temsilcisi Abdullah Abdullah ise yeni oluşturulan başbakanlık makamına eşdeğer “üst düzey yönetici” (CEO) oldu. Abdullah ve iki yardımcısı ile bakanlardan oluşan hükümete, stratejik kararları verecek olan devlet başkanı başkanlık edecek. Günlük işleri hükümet yürütecek. Görevi sona eren Devlet Başkanı Hamit Karzai, Kâbil’deki başkanlık sarayında yapılan imza töreninin ardından tarafları kutladı. ABD uzlaşmaya destek verdi. ABD ve NATO güçlerinin bu yıl sonunda ülkeden çekilmesi gerekirken, oluşacak güvenlik boşluğu kaygı yaratıyor. Afganistan’da CEO’lu birlik hükümeti ‘Dini şiddete alet etmeyin’ Moskova’nın merkezindeki gösteride zaman zaman sinirler gerildi. Kremlin politikalarına öfkelenenlerle destekleyenler birbirine girdi. (AP) Moskova’da ‘barış yürüyüşü’ Dış Haberler Servisi Rusya’nın başkenti Moskova, 5 Nisan’da imzalanan ateşkes anlaşmasının bıçak sırtında gittiği Ukrayna krizinde bugüne kadarki en büyük savaş karşıtı gösteriye sahne oldu. Dün mavisarı Ukrayna bayrakları taşıyan muhalifler, hükümetin Ukrayna politikalarını protesto etti. “Barış yürüyüşü” ismi verilen gösteride, Rusya’nın nisandan bu yana 3 binden fazla insanın ölümüne yol açan krizdeki payı eleştirildi. Gösteriye Kremlin muhalifi eski oligark Mikhail Hodorkovski de internet sitesinden yayınladığı, “Ülkemiz doğrudan yahut dolaylı olarak bu çatışmada yer alıyor. Bunu durdurma vakti geldi!” mesajıyla destek verdi. Sovyetler’in parçalanması sonrası ilk oligarklardan olan Hodorkovski, en son Le Monde’daki söyleşisinde, Rusya’yı yönetmeye aday olduğu mesajını verdi. Geçen yıl aralık ayında Putin tarafından affedilmesinin ardından serbest kalan ve İsviçre’de yaşayan 51 yaşındaki Hodorkovski, Açık Rusya ismini taşıyan bir hareket başlatmıştı. Dış Haberler Servisi Arnavutluk’u ziyaret eden Katoliklerin ruhani lideri Papa Françesko, dinin şiddeti meşru kılmak için kullanılamayacağını söyleyerek IŞİD’i hedef alan mesajlar verdi. Tiran’da Devlet Başkanlığı Sarayı’nda konuşan Papa, “Şiddet ve baskı eylemleri planlayan ve uygulayan hiç kimsenin kendisini Allah’a hizmet eder göstermesine izin vermeyin. Din, insan onuruna ve temel haklara karşı eylemlerin gerekçesi olamaz” dedi. Papa, “dinler arası uyum” hedefiyle çıktığı gezisinin Tiran durağında Hıristiyan ve Müslümanlardan yoğun ilgi gördü. Papa, IŞİD ve radikal İslamcı örgütlere atıfla, “İslamın radikal ve vahşi bir yorumunu uygulayanların yarattığı tehdide” dikkat çekti. Françesko, Arnavutluğu, farklı dinlerin güven içinde yaşadığı bir örnek olarak sundu. 28 Kasım’da Türkiye’ye gelecek olan Papa için Tiran’da olağanüs(REUTERS) tü önlemler alındı. AB merkezini hedef alan saldırganlar yakalandı Dış Haberler Servisi Belçika polisinin, Brüksel’de Avrupa Komisyonu’nun merkezine yönelik terörist saldırı planladıkları şüphesiyle birkaç kişiyi tutukladığı kaydedildi. Tutuklananlardan ikisinin Hollanda’dan olduğu kaydedildi. Brüksel ve Lahey’de düzenlenen eşzamanlı ev baskınlarında, Belçika polisinin zanlıların kullanacağı sanılan silahları ve kurşun geçirmez yelekler bulduğu belirtilirken, Hollanda polisinin de cihatçı yayınlar ele geçirdiği aktarıldı. Baskınlardan birisi IŞİD’e destek gösterisinin düzenlediği Schilderswjik bölgesinde yapıldı. Hollanda Kamu Yayını NOS, kaynaklara dayanarak haberi, “Mayısta Brüksel’de düzenlenen Yahudi müzesi saldırısı gibi mümkün olan en fazla sayıda insanın öldürülmesi hedeflenecekti” diyerek duyurdu. NOS, geçen ay Brüksel’de Türk asıllı iki kişinin tutuklandığını kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle