07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 EYLÜL 2014 CUMA 16 Yola da yolmaya da devam.. Bir de .. Cumhuriyetin kurumsal, simgesel değerlerini ortadan kaldırmaya devam. Kurtuluş Savaşı’nın karargâhı TBMM’de 1920’den beri görev yapan Meclis Muhafız Taburu’ndan sonra.. Sıra aynı yıl, aynı amaçla kurulmuş olan 94 yıllık Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı’na geliyor. Elbette Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nı (CSO) da atlayacak değil. Ama CSO’yu önemli bir “Son Görev” bekliyor. Atatürk Orman Çiftliği’nde binlerce ağacı keserek inşa ettirdiği saraya “kaçak” diyen Danıştay üyelerinin de “Özel Davetli” olarak katılacağı açılış töreninde “Son Konseri” vermek! CSO elbette bu konserde, Rossini’nin “Hırsız Saksağan Üvertürü”nü çalacak değil. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası belki de son bir umut olarak.. Acemaşiran saz semaisinden sonra, segahtan “Dönülmez Akşamın Ufkundayız”la başlayıp Bülent Ersoy solistliğinde kürdilihicazkâr besteleri seslendirecektir. Ardından IŞİD yöntemleriyle ortadan kaldırılan/ kaldırılacak tüm cumhuriyet kurumlarının ruhuna fatiha okunacaktır. HHH Bir süre önce 11. Cumhurbaşkanı Gül, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı’nın 94. yıldönümünü kutladı. Belli ki gelecek yıl 12. Cumhurbaşkanı bu yükten kurtulmuş olacak. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Erdoğan’ın işbaşı yaptığı gün, “2. Cumhuriyet kutlu olsun!” diye bir tebligat yaptı. Böylece Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı’nın gereksizliğini ilan etmiş oldu. Yeni Cumhuriyete “yeni muhafız alayı” gerek. “Muhafız” ile “hafız” aynı sözcük kökünden geliyor. Zaten yaptıkları iş de aynı: İkisi de “Hıfz” ediyor, “koruyor”. “Hafız” Kuranıkerim’i .. “Muhafız” da “Recep Tayyip’i” koruyacağına göre.. Yeni birliğin adı.. “Hafız Alayı” olmalıdır! Başkomutanlığa ve amme efkârına... Hürmetlerimle arz ve teklif ederim!. Sarayın Sırrı Seçime Kadar.. Kaçak sarayın 1000 odalı olacağı belirtiliyor. Benzetmek gibi olmasın kendisini Roma İmparatoru sanan Romanya diktatörü Çavuşesku’nunki de aynı büyüklükteydi. Tayyip Bey, sarayın inşa gerekçesini açıklarken: “Yabancı devlet adamlarını sokakta karşılamak zorunda kalıyorduk” demişti. Dünyada 200 dolayında devlet var. Demek çoluk çocuk, kayınçolarıyla gelecekler diye tedbir alıyoruz. Sokakta karşılama yakınması eski başbakanlık binası içindi. 10’larca dönüm arazi üstüne kurulu Çankaya Köşkü’nde böyle bir sıkıntı yok. Ama orada sıkıntı daha derin. Orası Cumhuriyet ile Atatürk ile eşanlamı bir mekân. Bir başka sıkıntı da şu: Çankaya adı bir dönem Engürüsü’nde o tepede “çan”a benzeyen bir kayadan geliyor. Muhtemelen o ismi de zaten papazlar vermiş. Çünkü biraz aşağıda ünlü “Papazın Bağı” mevkisi var. Yeni Türkiye’ye hem yeni mekân hem de bir taşla birkaç kuş vurmak gerek. “İnönü Kışlası”nı da barındıran Muhafız Alayı’nın Çankaya’da bırakmak gerek! En iyisi “ak polislerden” şanına uygun bir “hassa ordusu” kurmak. Ayrıca, araziye konup rant yaratmak ve Atatürk adını silmek de cabası! İstanbul’da Atatürk Havalimanı’nı yıkıp yerine kendi adına yenisi yapıyorsa.. Ankara’ya da bir damga gerek. Ama Atatürk Orman Çiftliği’nin ortasına kaçak saray kondurmasının bir de “siyasi” amacı var: Sarayın büyüklüğü, orman içinde olması ve oda sayısı bunu gösteriyor. Seçimlere kadar bu devasa sarayda “Kaçak Başkanlık Sistemi”ni fiilen uygulama geçirmek. Saraya “MİT, BTK gibi devletin kritik kurumlarından temsilciler” yerleştirmek. Bir de istediği zaman, bazen de gizlice Bakanlar Kurulu’nu toplayıp başkanlık etmek. Çünkü Çankaya çok göz önünde.! Bilal gitti, Sarraf çıktı, MİT Müsteşarı geldi diye çevredeki apartmanlar bile gireni çıkanı görebiliyor. AOÇ Ormanı öyle değil. Orman içi. Her türlü anayasa dışı faaliyete uygun. 1000 Odalı Sarayın Esrarı Yeni Türkiye’ye Yeni Muhafızlar!! Gezi gençleri sinmiş, kaybolmuş değil. Çoğunluğu (şimdilik) sanal âlemde.. Kıpır kıpırlar.. Facebook’ları.. Tweet’leri.. “Blogları” var. Biri aylar öncesinden dalgasına yazmış: “CumhurReisim o iş yakında tamam. ‘Başkomutan’ rütben de olacak.. Kurbanın olayım.. ‘Muhafız Alayı’ adına kanma sakın! Alayı darbeci bunların.. Zaten içlerine paralel maralel de sızmıştır. Dağıt bunları! Dağıt da büyü! Büyü de bak işine!” HHH Büyüyü bozmadan bakacağı işi de biz yazalım: Hangi işine? Hangisine olacak.. Cumhuriyeti “tasfiye” işine... “Hedef 2023!” dediydi.. Karavana atacak değil ya!. Bu kez Bilal’e milale güvenmemeli! Cumhuriyet 100 yaşına girmeden mutlaka “Sıfırlanmış” olmalı!. Zira sırada “Hedef 2071” var. “Sakın kim öle kim kala dememelidir!” Hücum oynamalıdır. 2071’e varmadan ve kendisi 100 yaşına basmadan Anadolu’yu darmadağın etmelidir. Belanın yolsuzluğun her türüne selam! Durmak yok.. çArşı’dan Ders Al!.. Burası Türkiye’dir. Hiçbir şeye şaşılmaz. Akla hayale sığmayanların, olmazların sıradanlaştığı, kavramların karıştığı, her an inanılmazların yaşandığı, taş kadar katı, acı ve gerçek, ama aynı zamanda mucize gibi, şaka gibi, travmaların, çılgınlıkların ülkesi... Güler misin, ağlar mısın, saçını başını mı yolarsın? Susar, bakar mısın? Alışır mısın sonra? Burası Türkiye nasılsa... HHH O da ne? Yeryüzünde ne görüldü, ne duyuldu; bir takımın taraftarına, hükümete darbeye teşebbüsten dava. Beşiktaş’ın çArşı’sı silahlı terör örgütüymüş! Gezi eylemlerinde iktidarı yıkmaya kalkışmış! Suçlanan 35 çArşılıdan Cem Yakışkan şaşkın; “Güleyim mi, ağlayayım mı, ne söylesem, bilmiyorum” demiş... HHH Biraz daha konuyu açarak durumu anlaşılır kılabiliriz yine de. Bu coğrafyada her muhalif hareketin cezalandırıldığını vurgulayarak başlayalım işe. Ne de olsa “kumpaslar diyarıdır” bu topraklar. Bir kez daha anımsatayım: Sen çArşı... Dünya çapında örnek bir taraftar grubu sayılacaksın. Herkes şapka çıkaracak, imrenecek. Orantısız yaratıcılığına, zekâna, dayanışmana, özverine, parmak ısırılacak. Haksızlığa, zulme, sömürüye, yağmaya, talana, karanlığa, bölücülüğe, ırkçılığa, faşizme karşı duracaksın. Depremde Van’da, katliamda Soma’da bayrak sallayacak, susmayacak, boyun eğmeyeceksin, “Susma” diyeceksin “sustukça sıra sana gelecek”... Halkın yanında, haksıza diklenecek, mazlumu destekleyeceksin. Emeğin yanında, 1 Mayıs’lara sahip çıkacaksın. Atatürk’ü, Cumhuriyetin değerlerini savunacaksın. Yeri gelecek, “İmparatorluk değil, tam demokrasi”, yeri gelecek Ergenekon dalgalarında, “Türkan Saylan Onurumuzdur” pankartı açacaksın. Yanlışlara barikat kuracaksın... İlkelerin olacak, “zafer için her şey mubah” demeyeceksin. Ruhunu asla kirletmeyecek, onursuz bir şampiyonluktansa, ikinciliği daha şerefli göreceksin. Irak’ta ABD işgaline, Solingen’de Nazi kundakçılığına “hayır” derken... İnsan kadar çevreye ve doğaya sahip çıkarken, Sinop ve Akkuyu’da nükleer santrallara, Karadeniz’de HES’lere karşı duracaksın. Gezi eylemlerinde iktidara, orantısız polis gücüne, TOMA’ların kimyasal sularına en önde direndin ya... Maçların 34. dakikasında “Her Yer Taksim Her Yer Direniş” sloganları attın ya... Galatasaraylısı, Fenerlisi, BordoMavilisi çArşılı oldu ya... Ondan işte, vicdanlara sığmayan o iddianame. “Ders olsun” diye... Anladın sen, yine de diren çArşı, dayan... İktidar Ak Paralar Kara Türkiye’ye düzenli ve giderek artan miktarda kaynağı belirsiz döviz giriyor. Merkez Bankası 12 yıldan beri akan bu parayı sözde açıklıyor! “Ödemeler dengesi” tablosunda ve “net hata ve noksan” başlığı altında gösteriyor. Ancak iç dış çevreler çok iyi biliyor ki “net hata ve noksan” kalemindeki artış “faili meçhul para” demek. Faili meçhul para ise nereden geldiği, nereye, ne za man ve nasıl kaçacağı belli olmayan para demek. Ayakkabı kutusuna da kaçabiliyor.. Kimi iktidar büyüklerinin ceplerine de.. Demokrasi demek şeffaflık ve hesap verebilirlik demek. Ve başta Merkez Bankası tüm devlet kayıtlarının saydam, dürüst, akla ve hesaba, kitaba uygun olması demek. Önceki 11 yılda en çok eksi 3 milyar dolar olan “Net hata ve noksan kalemi” nasıl oluyor da, AKP’nin son 12 yılında döneminde artı 36 milyar dolara fırlayabiliyor? Bunu açıklayamayan ekonomi kara ekonomidir. İktidarın tabela adı “Ak” olması, iktidarın en başının oturacağı kaçak saraya “Ak” adını vermesi bu kara yazıyı ve kara yazgıyı değiştiremez. Ortadoğu’nun en çok izlenen haber sitelerinden El Monitör’de ekonomist Mehmet Çetingüleç, AKP iktidarına sorular soruyor, havuz medyasına habercilik dersi veriyor. Net hatasız ve noksansız! KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ‘Kalanla Toparlanamazsak Geriye Yıkım Kalacak!’ “30 Ağustos” akşamı, İstanbul Kadıköy’de “CHP”nin çok sayıdaki “STK”nin üyelerinin ve halkın katılımıyla “Bağdat Caddesi”nde bir kutlama yürüyüşü yapıldı. “29 Ekim” günlerindeki “Fener Alayı” denli yoğun olmasa da katılım yine iyiydi; hele tatilcilerimizin henüz daha tümüyle dönmedikleri de düşünülürse... “TGB” kurulduğundan bu yana düzenlediği, katıldığı bu eylemleri, bir bakıma gençleştirdi; çoğu kez eylemin “ses”i de onlar oluyor, bu yürüyüşte de öyleydi. Atılan temel sloganlar dışında, kamuoyu gündemini oluşturan seslenişler katılımcıları daha da coşturuyor, kaynaştırıyor, birlikteliğin gücünü daha da anlamlaştırıyor; o akşam da öyle oldu; özellikle “25 Aralık”taki “Rüşvet ve Yolsuzluk” operasyonuyla ilgili sloganlar başı çekti... Bir ara öyle oldu ki, topluluktan koptum, sanki başka bir ülkedeyim; halkı kendi cumhurbaşkanına “hırsız” diye seslenen bir ülke; adıyla sanıyla vurgulaya vurgulaya “hırsız!” diye haykırıyorlar; içim burkuldu; nasıl bir ülkeydi bu? Böyle bir ülke olabilir mi? Var mıdır? Değerli dostlar, genelde bu tür soruların ardından yine de sizlere seslenip “Ne dersiniz” diye sorarım; bu kez sormuyorum... Sanırım sormaya da gerek yoktu; yürüyüş, Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın oğlu “Bilal”e yaptığı uyarıları içeren, “Dolarları sıfırla oğlum!”, “Sıfırla Bilal”, “Sıfırla!” sloganlarıyla sürüyordu... Bu “Bilal oğlan” olayı büsbütün bastırıp unutturdu danışman “Zapsu”nun “ABD”ye, “Başkan Bush”a Erdoğan için yaptığı “Kullanın! Kullanın!” yalvarışını, yakarışını... Ama nasıl unutulur ki bu “yalvarış”, dört dörtlük uygulanmadı mı? R.T. Erdoğan, “başbakan” yapılmadı mı? Üstelik uygulama sürdürülmedi mi? Bugün “TC Devleti’nin Cumhurbaşkanı” kim? Bilmem şimdi de var mı, hâlâ yaşıyor mu; “2530” yıl önce Beyazıt’ta ünlü “Kapalı Çarşı”nın oralarda bir “Bit Pazarı” vardı; kullanılmış eşya satılırdı; günümüzde “İkinci el” deniyor; “bir” kez “kullanılanın”, “ikinci” kez de “kullanılması” olayı... Diyorum ki, yer azaldı, biraz da yazımın başlığına değinelim. “Kalanla toparlanamazsak, geriye yıkım kalacak!” uyarısı, ülkemizin değerli hukukçularından “Prof. Dr. Hayrettin Ökçesiz”e ait. Cumhuriyet’in “Bilim Teknoloji” ekindeki (sayı: 1433) “Sorunlar Büyük” başlıklı yazısında, Erdoğan’ın Anıtkabir defterine yazdıklarını değerlendiriyor. Erdoğan, “28 Ağustos”ta “TBMM”deki cumhurbaşkanı yemininin ardından, 12. Cumhurbaşkanı olarak Anıtkabir’e gitmişti. “Atatürk”ün huzurunda “sap gibi” durduktan sonra da, deftere yazdığı, “Bugün, Türkiye’nin küllerinden doğduğu yeni Türkiye” gibi vurgulamalarla oluşturduğu metni; Prof. Dr. Ökçesiz, “Türkiye Cumhuriyeti”ne bir “saldırı emri” diye değerlendiriyor haklı olarak. Ardından; “Bu saldırıyı püskürtmek, Atatürk Cumhuriyeti’ni savunanların gücüne ve iradesine bağlı!” olduğunun da altını çiziyor... Ayrıca Prof. Dr. Ökçesiz; “Hak hukuk tanımayana karşı” elimizde “hukuktan kalanlar”la savaşmamız gerektiğini vurguluyor; hâlâ bu savaşımı yürütecek “savcılar ve yargıçlar var” diyor ve ekliyor: “Tüm yük şimdi onların omuzlarında. Onlara gereken gücü verecek olanlar yurttaşlardır (...) Ya şimdi ya da hiçbir zaman denilecek bir noktadayız!” diyor ve “Hukuku savunun; hukuku uygulatın, hukukun bekçiliğini yapın. Bunun barışçıl bir yolu var. Durmayın!” Porf. Dr. Ökçesiz Hocamızın bu çağrısı “barışçıl yollar”dan biri olan “Sessiz Çığlık” eylemiyle, birçok kentimizde “iki yıl”dır gerçekleştiriliyor. Ülkemizin alnına kara bir “leke” olarak çakılan Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, 28 Şubat, İstanbulİzmir Casusluk gibi “kumpas” davalardan yargılananların özellikle “TSK”nin yüzlerce değerli komutanının eşleri, yakınları ve onlara destek verenlerle her “cumartesi” günü “yazkış” demeden “sessiz” çığlığı, “sesli” çığlığa dönüştürdüler, dönüştürüyorlar. Hocamızın çağrısını olumlu buluyorsanız, yarın Beşiktaş’taki “Sessiz Çığlık” eylemini birlikte seslendirelim. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Güzel ve 1 alçak sesle şarkı söy 2 leme. 2/ Bir 3 sanat ya4 pıtının ilk 5 taslağı... 6 Adana’nın Yumurta7 lık ilçesi8 nin eski adı. 9 3/ Atı yönetmek için 1 2 3 4 5 6 7 8 9 ağzına takıT 1 Ç İ ĞD E C İ lan demir araç... I S İ L E T İ R 2 Memelilerde ana R A N A ile dölüt arasında 3 V A L S G A K A R A F 4 kan alıp verme işini sağlayan or 5 I S K A P A R M A R O R O L gan. 4/ Ahırlarda 6 N Ü K L O R M İ G iki hayvan yeri 7 T R A T A arasına bölmelik 8 A S İ diye konulan ka 9 D E F O E N İ R lın sırık... Utanma, hayâ. 5/ Bir soru sözü... İzin verme, kabullenme. 6/ Pilotlar ve havacılar için yayımlanan bülten... Unvan. 7/ Bir gerçeği saklamaktan vazgeçip açıklama... Neodim elementinin simgesi. 8/ Ender, seyrek... Cezayir’de doğan ve Arap müziğiyle Batı müziğinin karışımı olan müzik türü. 9/ Eksiklik, kusur... Hastalık, dert. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Şarkı söyleme. 2/ Afyonkarahisar ilinde bir göl... Büyük ve süslü çadır. 3/ 18. yüzyılın sonunda başlayan, duygu ve coşkuya aşırı yer veren sanat akımı. 4/ Hayat arkadaşı... Shakespeare’in bahtsız bir kralı. 5/ Bir gıda maddesi... Üzüm şırasının tortularını çökertmekte kullanılan, kille karışık kireçli toprak. 6/ Kadınlar hamamında hizmet gören kadın... Bir nota. 7/ Herhangi bir topluluğu oluşturan bireylerden her biri... Sahip... Dolma yapmak için hazırlanan karışım. 8/ Karaman’ın Başkale beldesindeki bir kaya kütlesine kat kat odacıklar biçiminde oyulmuş mağaralara verilen ad. 9/ Doğu Karadeniz yöresinde, tahıl, fındık gibi ürünleri saklamak için yapılmış yapı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle