03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 AĞUSTOS 2014 CUMA 4 HABERLER Başbakan Erdoğan, Amberin Zaman için ‘edepsiz kadın’ ve ‘militan’ ifadelerini kullandı Ne Seçimi? Çocukluğumun, genellikle anneannem tarafından anlatılan masallarının sonunda cezalandırılacak kötülere yönelik şu soru yer alırdı: Kırk katır mı, kırk satır mı? Şimdi artık masalların içeriği, anlatılma şekli değişti, küçüklere masallar yerlerini bilgisayar oyunlarına bıraktı. Büyüklere masallar revaçta, ki onları da anneanneler anlatmıyor. Ama şu sırada anlatılmakta olan masalların kimilerinde de, anneannemin masallarındaki ikilemin benzerleriyle karşılaşıyoruz. Pazar günü yapılacak Çankaya seçiminde üç aday yarışacak. Bunlardan Demirtaş’ın çok dikkate değer kampanyasına karşın, eğer olacak olursa ikinci tura kalma şansı bulunmadığından çekişmenin iki aday arasında geçeceği, bunların ikisinin de tutucu adaylar oldukları dikkate alınırsa, tutucu olmayan seçmenin de kendisini “kırk katır mı, kırk satır mı?” ikilemi karşısında hissetmesi ilk bakışta pek yanlış değil. Çünkü o seçmen, iki tutucu arasında tercih yapmak durumunda kalmak istemiyor. Evet Çankaya için iki tutucu yarışıyor. Bunlardan biri despot tutucu, öbürü ise sosyal demokrasiye çok uzak bile olsa, klasik parlamenter demokrasiye saygı göstereceğini vaat eden demokrat tutucu. Bunlardan ikisinden birini mutlaka seçmek zorundayız. İkisini de seçmesek bile, birinden biri mutlaka çıkacak Çankaya’ya. HHH Yani, karşımızdaki adaylara bakıp “ikisini de istemiyorum”, demek için artık geç. Gönül rahatlığıyla istenen birinin bulunmadığı bu durumda, ikilemden kurtularak karar vermenin yöntemi, galiba en istenmeyeni saptamak. İstediğinizi saptayamayınca en istemediğinize karar vererek, sonuca ulaşmak kaçınılmaz. Başka bir deyişle şahsen ben bu seçimde, ne istediğime değil, ne istemediğime karar vereceğim. Bir kere bu kararı verdikten sonra da gereğini yapacağım, yani en istemediğimin karşısındaki en güçlü adaya oyumu atacağım. “Devletin bütün erklerini elimde toplayacağım, yasamayı da, yürütmeyi de, yargıyı da ben saptayıp ben demir yumrukla yöneteceğim” diye açık açık söyleyen özgürlükleri tanımayan, ırkçılığa prim açan, dini siyasete iyice bulaştıran, ticaret metaı haline sokan, dinsel teröre göz yuman ile yine tutucu olan, ama kuvvetler ayrılığı ilkesine saygı göstereceğini, özgürlükleri çiğnemeyi politik düstur olarak kabul etmediğini söyleyen, dinsel teröre göz yummanın bütün bölge ve Türkiye için arz ettiği tehlikelerin farkında olan, terbiye sınırları içinde kalan, çok renklilikten hoşlanmasa bile, ona tahammül etmeyi seçen iki aday arasında seçim yapmak durumundayız. Yani despot tutucu ile liberal tutucu arasında bir seçim zorunlu. HHH Biliyorum, sandık başına gidecek olan tutucu olmayan seçmenin gerçek bir seçim hakkı yok. Adaylar daha önce belirlenmiş. Adaylardan despot olanı tek başına kendi kendine karar verdiğine göre, onun herhangi bir şekilde, birine danışmasını beklemek, abes olurdu. Despotun kendisini aday gösterirken, danışmasını beklemek ne kadar abes ise despota ve despotizme karşı “çatı adayı” olarak gösterilenin kimseye danışmadan saptanması da o kadar abes olmuştur. Belki de bizleri bu ikilemin içine itenler de aslında sandığımız kadar ilerici olmadıklarından böyle davranmışlardır. Bundan kim sorumlu ise onunla veya onlarla daha sonra hesaplaşmak en doğru yoldur. Ama bilmem ki, bu hesaplaşmanın en doğru yolu, despot tutucuya Çankaya yolunu açacak davranışı benimsemek midir? Birbiriyle hem çok ilgili, ama aynı zamanda birbirinden ayrı ele alınması gereken iki sorunla karşı karşıyayız. Ve aynı zamanda, neyi istediğimizi değil, neyi istemediğimizi belirleyecek olan, negatif, pasif bir seçimi yapmak zorundayız. Bu kadar sözden sonra, oyumun adayların hangisine olduğunu açıklamaktan ise artık okura saygısızlık olarak algılanacağını düşünerek, kaçınıyorum. Gazeteciye hakaret THE ECONOMIST: ZAMAN’IN VE YAPTIĞI GAZETECİLİĞİN ARKASINDAYIZ Erdoğan’ın yaptığı konuşmanın ardından ulaşmaya çalıştığımız Taraf gazetesi yazarı Amberin Zaman, cevap hakkını yazdığı köşesinden kullanacağını ifade etti. 15 yıldır Türkiye temsilciliğini yaptığı The Economist dergisi de internet sitesinden bir açıklama yaparak Amberin Zaman’ın ve yürüttüğü gazeteciliğin arkasında olduğunu duyurdu. Açıklamada demokrasilerde gazetecilerin tehditlerle sindirilmesine yer bulunmadığı vurgulandı. larını ifade etti. Erdoğan, “Ne yaptın orada, ne? Suudi Arabistan gibi ülkeler zor kurtuldular. Bize ricada bulundular. Çıksın bunu da inkâr etsin” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu da eleştiren Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun önceki gün katıldığı bir televizyon programında, “Halkın ahlak reformuna ihtiErdoğan’ın yönetimi altında Türkiye’nin bağımsız gazetecilik icrasının giderek daha zor hale geldiği bir ülke olduğunu belirten The Economist, dünyaca ünlü medya gözetim kuruluşu Freedom House’un son dönemde Türkiye’nin bu alandaki görünümünü ‘kısmen özgür’den, ‘özgür olmayan’a çevirdiğine de dikkat çekti. Gazeteci yazar Nuray Mert, PKK’ye yakınlığı ile bilinen Fırat Haber Ajansı’na verdiği röportajda, AKP’nin seçim sürecinde sıkyacı var” sözlerine yer vererek Taraf gazetesi yazarı Amberin Zaman’ı sert bir dille eleştirdi. Zaman’ın militan olduğunu iddia eden Erdoğan, “edepsiz kadın” ifadesini kullanarak, “‘Müslüman ülkede bunu beklemek zor değil mi’ diyor. Haddini bil haddini. Eline vermişler bir kalem, gazete köşesinde yazıyorsun. Çıkarıyorlar seni işte bu maça kullandığı “duble yollar”a ilişkin Dersim olaylarıyla ilgili bağ kurmuş ve “1935’teki gibi bir katliamı andıracak olmasından değil ama şu anda o bölgedeki şiddet politikalarının da altyapısı oluyor, o paralelliği hatırlatmak için” demişti. Erdoğan da Mert’i sert bir dille eleştirerek, “Son yıllarda kendini kaybetmiş şekilde kin kusuyor. AK Parti’nin duble yollarını da işte bu şekilde yorumluyor. Bu mertlik değil namertliktir” ifadelerini kullanmıştı. lum Doğan Grubu’nun televizyonuna, oradan da saygısızca yüzde 99’u Müslüman olan bu halka hakaret ediyorsun. Karşılıklı oturmuşlar, hem seçmene hakaret ediyor hem Müslümanlara hakaret ediyorlar” diye konuştu. Türkiye’de bir kısım medyanın, işverenlerin, sivil toplum örgütlerinin, siyasetçilerin üzerinde ma SELAHATTİN GÖKATALAY MALATYA Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2011 genel seçimlerinde Konya’da düzenlediği mitingte, “Duble yollar Dersim’deki gibi harekât için hazırlanıyor” dediği için “namert” dediği gazeteciyazar Nuray Mert’in ardından, dün de Taraf gazetesi yazarı ve The Economist’in Türkiye temsilcisi Amberin Zaman’ı sert bir dille eleştirdi. Erdoğan, Zaman’ın AKP seçmeni için “Müslüman bir ülkeden bunun tersini beklemek garip değil mi?” sözleriyle hem seçmeni, hem de Müslümanları dolaylı olarak aşağıladığını belirterek “edepsiz kadın, militan” ifadelerini kullandı. Erdoğan, cumhurbaşkanı seçim kampanyası kapsamında Malatya Büyükşehir Belediyesi yanında düzenlenen mitingde yurttaşlara hitap etti. Çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun eleştirmeye devam eden Erdoğan, İhsanoğlu’nu 8 yıllığına İslam Konferansı Örgütü’nün başına göndermekle yanlış yaptık halle baskısı olduğuna dikkati çeken Erdoğan şunları söyledi: “Doğan Grubu, isim veriyorum açık. Radikal gazetesi ne diyor; ‘İsrail saldırı altında’. Ey Doğan Grubu, İsrail mi saldırı altında Gazze mi saldırı altında. Gazze yerle bir edildi, bu kadar insan öldürülüyor bunu sen hangi ruhla, vicdanla bu şekilde yazabiliyorsun, bu başlığı atabiliyorsun. Tayyip Erdoğan’a ‘sert’ diyenler bundan dolayı ‘sert’ diyor. Hakkı söyleyince sert oluyorsun, evet eğer bu sözlerim sertlikse sert olmaya devam edeceğim.” Daha sonra Gaziantep’e geçen Erdoğan burada düzenlediği mitingde ise Suriye’den göç etmek zorunda olan 1 milyon 200 bin civarındaki insanın önemli bir kısmının Gaziantep’teki kamplarda kaldığını belirterek, “Bu ilelebet devam edecek durum değil. İnşallah Suriye’de şartlar düzeldiğinde, Suriye’de o eli kanlı rejim gittiğinde buradaki kardeşlerimiz de şehirlerine, köylerine, evlerine geri dönecekler” dedi. l Kulislere göre Erdoğan seçilirse ilk olarak AKP’yi yapılandıracak Önce parti sonra Köşk EMİNE KAPLAN ANKARA Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turuna sayılı saatler kalırken AKP’de Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 10 Ağustos’ta seçilmesi durumunda sürecin nasıl işleyeceği tartışılıyor. Erdoğan’ın olağanüstü kongre 28 Ağustos’tan önce de sonra da yapılsa Çankaya Köşkü’ne çıkmadan önce partiyi ve hükümeti kendine göre yeniden yapılandıracağı belirtiliyor. Partide, kongrenin 28 Ağustos’tan önce toplanarak yeni genel başkanı seçmesi formülü ağırlık kazanırken Erdoğan’ın genel başkanlığı kongreye kadar sürdürüp sürdürmeyeceği ise tartışılıyor. Kongrenin erken toplanmasında Abdullah Gül ve parti içindeki ekibinin etkinliğinin kırılmasının amaçlandığı kaydediliyor. AKP’de Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda Erdoğan’ın seçilmesi durumunda yaşanabilecek olası gelişmelerle ilgili şu değerlendirmeler yapılıyor: Partide bu konuda iki görüş dile getiriliyor. Birinci ve ağırlıkta olan görüş, olağanüstü kongre sürecinin Erdoğan’ın göreve başlayacağı 28 Ağustos’tan önce tamamlanması. Bu formülün yaşama geçirilmesi durumunda 10 Ağustos’u izleyen günlerde Erdoğan, MKYK’yi toplayarak olağanüstü kongre kararı alınacak. Kongre süreci 24 Ağustos’ta tamamlanarak yeni genel başkan seçimi tamamlanacak. Erdoğan, 28 Ağustos’ta Köşk’e çıkmasıyla birlikte başbakanlık ve milletvekilliği düşecek. Erdoğan, yeni genel başkanı hükümeti kurmakla görevlendirecek. Partide ikinci görüş ise olağanüstü kongrenin 28 Ağustos’tan sonra yapılması. AKP MKYK’nin 28 Ağustos’tan sonra olağanüstü kongre kararı alması durumunda Erdoğan’ın hükümeti kurmakla görevlendireceği isim genel başkanlığa tek aday olarak girecek ve seçilecek. Ancak her iki durumda da Erdoğan’ın parti içi istişareleri yaparak yeni genel başkanı ve parti yönetimini belirlemesi bekleniyor. Olağanüstü kongrenin 28 Ağustos’tan önce toplanması durumunda Erdoğan’ın genel başkan olarak kongreye kadar devam edip etmeyeceği parti içinde tartışılıyor. Bazı parti yöneticileri, genel başkanlığının da 28 Ağustos’a kadar süreceği görüşünü dile getiriyor. Ancak TBMM Başkanı Cemil Çiçek ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ilk turda seçimin sonuçlanması durumunda YSK’nin sonucu resmen ilan etmesiyle genel başkanlık ve başbakanlığın düşeceğini savunmuştu. Erdoğan, cumhurbaşkanı adaylığında olduğu gibi yeni genel başkan ve başbakanı da parti içinde yapacağı istişareler sonucunda belirler. Bunun için MYK, MKYK ve il başkanları toplantıları yapılır, milletvekilleriyle görüş alışverişinde bulunabilir. Başbakan’ın erken seçim kararı alınmayacağı, genel başkan ve başbakanın aynı isim olacağı yönündeki açıklamaları Abdullah Gül’ün 2015 seçimine kadar siyasette olmayacağını kesin olarak ortaya koyuyor. Partide en fazla Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun adı dillendiriliyor. Ancak Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler’in adı da seçenekler arasında sayılıyor. Davutoğlu’nun genel başkan ve başbakan olması durumunda ise MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın dışarıdan Dışişleri Bakanı olarak görevlendirilebileceği ileri sürülüyor. Gül’ün partiye dönüp dönmeyeceği ise 2015 seçimlerinde anayasayı değiştirecek bir çoğunluğa ulaşılıp ulaşılamayacağına bağlı olarak değerlendiriliyor. Partide Gül’ün partiye dönmesini isteyen isimlerle 3 dönem engeline takılan isimlerin küskünler ekibi oluşturabileceği de değerlendiriliyor. Cumhurbaşkanı seçiminden sonra düşük de olsa tüzük değişikliği ile 3 dönem kuralının değiştirilmesi olasılığı da dillendiriliyor. Gül’den HDP’ye veda ziyareti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a veda ziyaretinde bulundu. Cumhurbaşkanı Gül’ün veda ziyareti HDP Eş Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Demirtaş’ın TBMM’deki makamında gerçekleşti. Demirtaş, Cumhurbaşkanı Gül’ü TBMM’nin Şeref Kapısı’nda karşıladı. Yarım saat süren görüşmenin ardından Demirtaş, Gül’ü arabasına kadar uğurladı. Öte yandan Cumhurbaşkanı Gül, aracına binmeden önce parlamento muhabirleriyle Şeref Kapısı merdivenlerinde “veda fotoğrafı” çektirdi. Gül’ün Demirtaş’ın makamında görüşme yaptığı sırada gazetecilerin HDP grubunda beklemesine izin verilmedi. Gül, Genelkurmay Karargâhı’nı ziyaret ederek Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’e de veda etti. (Fotoğraf: AA) Kongre ne zaman toplanır? Demirtaş, geçmişte ailesinin yaşadığı ayrımcılığa dikkat çekti ‘Kızımın ayakkabısını bağlamadılar’ Haber Merkezi HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, kendisinin zaman zaman ırkçılığa maruz kaldığını söyledi. CNN Türk’te Tarafsız Bölge programında Ahmet Hakan’ın sorularını yanıtlayan Demirtaş, unutamadığı bir anısını anlatarak aynı apartmanda oturduğu insanların çocuklarının kendi çocukları ile oynamasına izin vermediklerini anlattı. Kızının kreşe gittiği dönemde bir gün almaya gittiğini anlatan Demirtaş, “Baktım tüm çocuklara ayakkabılarını giydiriyorlar. Ben o zaman DTP milletvekiliyim. Benim kızıma ayakkabılarını giydirmediler. Milletvekili olduğumdan dolayı bir ayrıcalık beklemedim elbette. Ancak kreşte bir tek benim kızımın ayakkabısını giydirmediler. Kızıma, ‘her zaman sen mi giyiyorsun ayakkabılarını’ dedim. ‘Evet baba’ dedi. Yani zamanında ırkçılıkla çok karşılaştık” dedi. elafisi olmayan bir süreç yaşadık’ AGİT heyeti başkanı Büyükelçi Gert Hinrih Ahrens dün HDP Eş Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ı ziyaret etti. Meclis’te gerçekleşen görüşmede Demirtaş, seçimlerin adil ve eşit bir yarış içinde geçmesi için gözlemci olarak bulunan ve rapor hazırlamak için çalışma yürüten AGİT he ‘T Erdoğan’ın genel başkanlığı yetini, bu çalışmaları nedeniyle kutladığını söyledi. Yapılacak çalışmanın cumhurbaşkanı seçimi vesilesiyle yaşanan sorunları, adaletsizlikleri, eşitsizlikleri, objektif bir şekilde duyurma konusunda iyi bir rapora yansıyacağını ve bundan sonraki seçimlerin olgun ve demokratik geçmesine katkı sunacağını belirten Demirtaş, “Eşit ve adil bir yarış olsun diye çağrılarımızı devam ettireceğiz ama maalesef ki yaşananlar da oldubitti telafisi olmayan bir süreci de yaşadık” dedi. AGİT heyeti başkanı Ahrens, Türkiye’nin her yerinden raporlar yazıldığını belirterek, “Yasamadan kaynaklanan belli sorunlar olduğu temel yorumumuz” değerlendirmesini yaptı. Bahçeli: Hasbelkader başbakan Yurt Haberleri Servisi MHP lideri Devlet Bahçeli, Kırşehir’in Kaman ilçesi girişinde partililer tarafından konvoyla karşılandı. Yurttaşlara seslenen Bahçeli, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Kılıçdaroğlu Alevi, Demirtaş Zaza, ben ise Sünniyim” sözlerini sert bir dille eleştirerek “Sen kimsin? Sünnisin ama kimsin, gerisi ne? Senin kaynağın bulaşık. Hasbelkader başbakan oldun, bari orada kal” dedi. Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı seçiminin önemine dikkat çekerek “Anayasaya göre cumhurbaşkanı devletin başıdır. Dürüst olmalı, milletimizin tümünü kucaklamalıdır. Mezhep temelli bir ayrışmanın peşinde olmamalıdır” dedi. Gül’ün durumu Cumhurbaşkanını kameraların altında seçiyorlar! Cumhurbaşkanlığı seçimi için yurtdışında, havaalanı ve sınır kapılarında oy verme işlemi devam ederken yaşanan skandallara her gün bir yenisi ekleniyor. Trabzon Havalimanı Dış Hatlar Gümrüğü’nde oy verme işleminin yapıldığı kabinin üzerinde güvenlik kameralarının bulunduğu ortaya çıktı. CHP Trabzon Merkez Ortahisar İlçe Başkanı Ahmet Kaya, “Oy verme işlemi üstü açık karton kabinde yapılıyor. Kabinlerin üstünde, tavanda çok duyarlı genel Mobese kameraları bulunuyor. Bu kameralar görüntüleri yakınlaştırabilen, büyütebilen ve yerdeki sineği dahi görebilecek özellikte. Yani hangi kabinde kimin, hangi adaya oy verdiğini Mobeseler rahatlıkla görebiliyor. Bu bir skandaldır. Böyle bir şey kabul edilemez. O kadar yer varken oy kullanma kabinleri neden Mobeselerin altına kuruldu. Kabinlerin üstleri neden kapatılmadı? Bu yerleri belirleyenlerin amacı, kimin hangi adaya oy verdiğini görmek ve buna göre insanları fişlemek midir?” diye sordu. (AHMET ŞEFİK) Dışişleri’ne Fidan mı Güven: AGİT haddini aştı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Sadi Güven, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili ara raporuna tepki gösterdi. Yazılı açıklama yapan Güven, AGİT heyetinin istediği tüm bilgi ve belgeleri incelemelerine sunduğunu belirterek Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yasaklanan reklam filmi ile ilgili olarak, “Kurul toplantısı sonunda bir adayın reklam filminin 6 saniyelik kısmının mevzuata uygun olmadığı şeklindeki kararın basına yansıması üzerine AGİT heyet temsilcisi, kurula ‘Biz böyle bir talebin olduğunu ve karar verildiğini neden basından öğreniyoruz’ şeklinde haddi aşan beyanda bulunacak kadar belgelere ulaşmışlardır” ifadelerini kullandı. 3 dönemlikler küser mi?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle