29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 AĞUSTOS 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER DAHA ÖNCE ‘AFFEDERSİN RUM’ DİYEN ERDOĞAN BU KEZ DE ‘AFFEDERSİN ERMENİ’ İFADESİNİ KULLANDI 5 ağır olacak ama Sayın Başbakan’ın kalbi Ali diyor, dili Muaviye’yi söylüyor...” Ben unutmuştum... Siz de unuttunuz mu bilmem! Bu sözler benim değil, AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un... O zaman bir başka partinin lideriydi... Bugün AKP’de... Bizim siyasetimiz ve siyasetçimiz böyle mi diyeceğiz, yoksa biraz düşünüp gerçekleri yüzlerine mi vuracağız! Eğer acılarımızı paylaşırsak, baskıcı rejimleri örnek almayıp demokrasimizi geliştirirsek, hayat ağacını kucaklarız hep birlikte... Bunların hiçbiri din sarmalı içinde olmaz! Müslüman Müslümanı kurşuna dizerken, kıyım yaparken devleti yönetenler IŞİD’e ses çıkarmıyor... O zaman ne oluyor? Müslümanı Müslümana kırdırmak oluyor! HHH Mutluluğun temelini paylaşım oluşturur, ama bunu salt güzellikleri paylaşma boyutuna indirgeyemeyiz. Toprak, çiçek kokusu... Çiçeklerin gülümsemesi... Gün doğumları ve batımları... Yağmur, denizin dalgaları... Evet, güzeldir bunların tümü... Anıların, yaşamın paylaşımı, yaşın değil kafanın genç olması... Zindandan çıkıp özgürlüğe kavuşmak! Hayata duygusal bakmak geçici güzelliktir... Önemli olan hayata mantıksal bakmaktır; çağımızda toplumsal mutluluk, felsefenin temel taşını oluşturur. Nesnel anlamda bakarsak, elle tutulacak kadar maddeleşmiştir... Bu bir alın teri, emek, üretimdir! Yoksulluktan kurtulmaktır! AKP, bunları elinin tersiyle itmiş, sadaka toplumu yaratmıştır. Biraz kaba olacak ama içimde kalmasın, söyleyeyim; toplumumuzda 12 yıl içinde yoksul daha yoksul, varsıl daha varsıl olmuştur! Yağma ve talan dönemi başlamış, evler bankaya dönüştürülmüştür... Doğrudur, AKP döneminde paylaşım mutluluğun bereketidir... HHH 17/25 Aralık süreci o paylaşımı durduramadı; alanlara mahkemeler kuruldu; kasalar, kasacıklar aklandı... Önümüzde 10 Ağustos ve 24 Ağustos kaldı... Halkım şöyle bir gözlerini açıp bakar mı? Yanıt yok, bugün duygusal değilim! Ekmel Bey’i hem CHP hem de MHP yalnız bıraktı! Yine nefret suçu işledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, önceki akşam çıktığı televizyon programında, kendisinin Sünni olduğunu belirterek siyasi rakiplerine yaptığı “Alevi, Zaza, Mısırlı” nitelemelerini daha ileri taşıdı. Erdoğan, “‘Gürcüdür’ diyen oldu. Çıktı bir tanesi affedersin çok daha çirkin şeylerle Ermeni diyen oldu” ifadelerini kullandı. Erdoğan, önceki akşam NTV’nin sorularını yanıtladı. Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik, “Ben Sünniyim sen de Alevisin biliyoruz” açıklamaları ile ilgili “Bırakın Türk ‘Türk’üm’ desin, Kürt ‘Kürt’üm’ desin, Laz ‘Laz’ım’ desin. Bu bir zenginliktir. O zenginliğin ifade edilmesini ayrımcılık olarak telakki edersek, fakir olursunuz” dedi. Kendisinin de köken itibarıyla Rizeli olduğunu dile getiren Erdoğan, “Doğma büyüme İstanbulluyum. Bu kadar. Çıktı bir tanesi, aynı zihniyet, ‘Gürcüdür’ diyen oldu. Çıktı bir tanesi, affedersin, çok daha çirkin şeylerle, ‘Ermeni’ diyen oldu” diye konuştu. Erdoğan, bir başka açıklamasında da “Ben Gürcüyüm, karım Arap” demişti. Erdoğan daha önce de “Ne Yahudiliğimiz, ne Ermeniliğimiz ne affedersiniz Rumluğumuz hiçbir şeyimiz kalmadı” demişti. CHP ve MHP Ekmel Bey’i Yalnız Bıraktı... Paylaşım, mutluluğun bereketidir... Masmavi bir gökyüzü düşünün, dalgalı bir deniz, coşkulu bir ırmak... Kimi zaman güneş ışınları, kimi zaman yağmur! Bir gökkuşağı, bir vadinin üzerinde hayata can verirken, bir çiçek açarken, bir çocuk konuşurken, koşarken hayat değişir. Mutluluğu, sevginin, kardeşliğin temelini oluşturan, paylaşım kavramıdır... Bugün benim ülkem tehlikeli bir dönemeçten geçiyor, baskıcı bir rejim boy veriyor. Peki, halkımız bunun farkında mı? Biz hayatın anlamını, paylaşımın ne olduğunu, mutluluğu kavrayabilmiş bir toplum olamadık. Cumartesi Anneleri’nin çığlıklarını duymadık, Berfo Ana’ların acılarını kavrayamadık... Sahi biz nasıl bir ülkede yaşıyoruz? Birbirimizi seviyor muyuz? AVM çadırlarında cayır cayır yanan işçiler, yağmur sularına kapılan minibüsteki kadın emekçiler... Doğuyoruz, yaşıyoruz, ölüyoruz! Bir devlet terörle nasıl mücadele eder? Gezi Direnişi’ni terör eylemi olarak gören, kendi öz çocuklarını gaz bombasıyla, sopayla, silahla öldüren devlet var karşımızda. Devlet, sınırda 34 gencimizi, çocuğumuzu öldürüyor bombalayarak. Genç bedenler kömüre dönüşüyor! İki savaş pilotumuz, uçağımız vuruluyor! Geride eşler, çocuklar, analar, babalar... Kimler vuruyor savaş uçağımızı? Bugüne dek haber yok! Elbet paylaşım mutluluğun bereketidir bu coğrafyada, bu topraklarda... Acıları paylaşmayan bir toplum mutluluğun bereketini nasıl paylaşacaktır? HHH Sık sık yazıyorum umudu, paylaşımı, sevgiyi, aşkı, barışı, kardeşliği... Yalnızlaşmayı anlatıyorum, ikiyüzlülüğü... Hangi partiden olursa olsun, dün başka türlü konuşan, bugün koltuk için tersini söyleyen siyasetçileri. Bakın birisi şöyle demişti, arşivde buldum, unutmuştum: “İsrail’e karşı otel lobisinde ‘one minute’ demek marifet değildir; CHP, MHP ve HDP’li vekiller Erdoğan’ın ırkçı söylemine sert tepki gösterdi ‘Bu suç fıtratında var’ u CHP’li Hurşit Güneş, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçunu işlediği gerekçesiyle Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulundu. MHP’li Tuğrul Türkeş de Erdoğan’ın “bilinçaltının sızıntı yaptığını” söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş, katıldığı bir televizyon programında sarf ettiği “Affedersiniz bana, çok daha çirkin, Ermeni diyen oldu” sözleriyle “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçunu işlediği gerekçesiyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulundu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, “Nefret suçu Erdoğan’ın fıtratında var” tepkisini gösterirken, MHP Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş ise Erdoğan’a “21. yüzyıldan” haberler verdi: “Ermeni olmak suç, kusur, çirkinlik, ayıp veya günah değildir.” Güneş, suç duyurusu dilekçesini Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdikten sonra adliye önünde gazetecilere yaptığı açıklamada, Erdoğan’ın bir süredir cumhurbaşkanı adaylarının etnik kökenleriyle ilgilenmeye başladığını ifade etti ve “Kendisine Ermeni bile dendiğini, çok çirkin iftiralar olduğunu ve bundan dolayı Ermeniliği aşağıladığını izledik. Türkiye’de Ermeni yurttaşlar vardır, bizim yurttaşlarımızdır, eşit yurttaşlarımızdır. Ermenilik, aşağı bir durum değildir, küçük bir durum değildir, eşit bir durumdur” diye konuştu. Güneş, ülkenin içinde halkın bir kısmıyla ilgili kin ve nefret doğuracak ifadeler kullanmanın TCK’nin “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” başlıklı 216. maddesi ile Anayasa ve İnsan Hakları Evrensel Sözleşmesi’ni ihlal anlamına geldiğini kaydetti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Tanrıkulu, Erdoğan’ın sözlerine “Nefret suçu ve söylemi Tayyip Erdoğan’ın fıtratında var” tepkisini gösterirken, eski FP milletvekili Mehmet Bekaroğlu ise “Yapma arkadaş, insanları bölüyorsun. Bu Müslümanlık değil” açıklamasını yaptı. Erdoğan’ın “bilinçaltının sızıntı yaptığını, bastırılan düşüncelerinin bir anda dilinden döküldüğünü” söyleyen MHP Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş ise “Erdoğan’ın süregelen ayrımcı üslubunun ve nefret dilinin sonuncu kurbanı da Ermeni kökenli vatandaşlarımız olmuştur. Sayın Erdoğan’a 21. yüzyıldan haberlerimiz var. Ermeni olmak bir suç, bir kusur, çirkinlik; ayıp veya günah değildir” ifadelerini kullandı. Türkeş, Erdoğan’ın nezdinde Alevi olmanın, Zaza olmanın, Musevi olmanın, Ermeni olmanın “ağız kıvrılacak” meseleler olduğunun görüldüğünü belirterek, “Afişe edilen ayrımcılık sürdükçe biz savunmasızların, azınlıkta olanların ve hor görülenlerin yanında yer almaya devam edeceğiz” açıklamasını yaptı. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural da Erdoğan’a “Bu bir fitneci başıdır. Milletin etnik kimliği ve mezhebini birbirine düşman kılıyor. Allah bizi bu ayrımcı düşünceden korusun” tepkisini gösterdi. HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ise Erdoğan’ın söyleminin son derece “çirkin ve ayrıştırıcı” olduğunu söyledi. Hasip Kaplan, “Ben bu sözlerinden dolayı Erdoğan’ı affetmiyorum. Bir siyasetçinin böyle bir dili kullanması asla kabul edilemez. Başbakan’ın dili çatıştırıcı, ayrıştırıcı nefret söylemleridir” diye konuştu. CHP Milletvekili Hurşit Güneş Erdoğan hakkındaki suç duyurusu dilekçesini savcılığa verdikten sonra gazetecilere açıklama yaptı. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) ‘Dalgana bak’ Türkiyeli Ermeni aydın ve yazarlardan Erdoğan’a: Bizi oltaya takmayı bırak artık Haber Merkezi Türkiyeli Ermeni gazeteci, yazar ve aydınlar, Erdoğan’ın sözlerine “Affedersiniz Ermeniler” başlıklı yazılı bir açıklamayla yanıt verdi. Anna Turay, Arat Dink, Ardaşez Margosyan, Aris Nalcı, Garo Paylan, Harutyun Özer, Karin Karakaşlı, Kenan Yenice, Hayko Bağdat, Nazar Binatlı, Nazar Büyüm, Ohannes Kılıçdağı, Rober Koptaş, Sebu Aslangil, Şake Yalçın, Tatyos Bebek, Yetvart Danzikyan’ın imzasını taşıyan metin şöyle: “Sittin sene ‘Türküm’ diye bağırtıldık. (tamam sen kaldırdın) Bağırdığımız şeyi hiç ‘çirkin’ bulmadık. ‘Yanlış’ bulduk. Hiç, olmamızı söyledikleri şeye kızıp sinirlenmedik. O şey olmamızı dayatmalarına sinirlendik. Ha ırkçımız, ‘Türk düşmanı’mız hiç olmadı mı? Olmaz mı? Her millette ne kadar varsa bizde de o kadar vardır. Ama biz ırkçı olanlarımızı alıp da baş tacı etmedik. Bu bizim temsilcimizdir diye parlatıp ortalığa çıkarmadık. Nasıl ki şimdi senin sözlerini, sana oy verenlere yazmıyorsak, yıllardır da mağduriyetimizin kaynağı olarak ‘Türklüğü’ (ya da Kürtlüğü, Çerkesliği, Müslümanlığı vs.) görmedik. Soyu kırılmış bir halkın kendi toprağındaki diasporası olarak küçük küçük, sinik sinik yaşayıp gidiyoruz. Bizi oltaya takmayı bırak artık, dalgana bak. Ta ki biz Ermeniler, Rumlar, Süryaniler, Türkler, Kürtler, Çerkesler, Gürcüler, Aleviler, Hıristiyanlar, Museviler, Müslümanlar şimdi sana oy veren ve vermeyen kardeşlerimizle, bir gün senden daha iyisini yapabileceğimizi gösterene kadar, dalgana bak.” ‘Bu fitneci başıdır’ HER KESİMDEN ERDOĞAN’A TEPKİ YAĞIYOR Başlığın devamı: Pazar!.. Pazar yerine sandık başı da diyebilirdim… O gün cumhur, başkanını seçecek. Cumhur biziz. Peki başkan kim? “Bu da soru mu? Elbet Recep Tayyip Erdoğan” diyen epey kişi var. Ama bunu duyunca bencileyin uykusu kaçan da çok kişi var. Acep bu “çok kişi”, bu pazar demokrasi için, hukukun üstünlüğü için, özgürlüklerimiz için “küçük ama büyük” bir seçim zaferi kazanabilir mi; Cumhurbaşkanlığı seçimini ikinci tura taşıyabilir mi? Sakın kötümserliğinizi kuşanıp “E, n’olacak? İkinci turda zaten…” diye başlayan cümleler kurmayın. İkinci turu, ikinci tura ulaşınca tartışırız. Biz bugün ve yarın ve öbür gün ilk turu konuşalım. Buyrun… HHH AKP tepelerinin önem verdiği, olanca ağırlıkları ile yüklendiği yurtdışındaki Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı seçmenlerinin sadece yüzde 8’i (belki daha da azı) oy kullanıyor. 2.800.000 seçmenin büyük çoğunluğunun kendilerine oy vereceğini uman AKP yönetimi için bu epey kara bir haber. Nitekim şimdiden ağlaşmaya, Yüksek Seçim Kurulu’nda suçlu aramaya başladılar. Bu iyi… Perşembe, Cuma, Cumartesi… Ağustostayız. Üstelik alışılmıştan da sıcak geçen bir ağustosta. AKP ile kan uyuşmazlığı olan seçmen kitleleri için tatil ayı. Çoğu tatil beldelerinde. Hatta kimileri yurtdışındaki tatil beldelerinde. Bir günlüğüne seçmeni oldukları kente dönüp oy kullanıp kullanmayacaklarını kestirmek zor. Bu kötü… Oysa HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, sadece PKK İmralıBDP çizgisindeki Kürt siyasal hareketine gönül veren Kürt seçmenlerden değil, AKP’ye oy vermiş Kürtleri ve Kürt partilerine oy vermemiş Türk seçmenlerden de epey alkış topladı. Bu alkışlar oya dönüşürse Kürt siyasal hareketinin bugüne dek sıkışıp kaldığı “yüzde 6 yüzde 8”lik oy makasının aşılması, psikolojik eşik kabul edilen yüzde 10’un geçilmesi az kişiyi şaşırtacak. Bu iyi… CHPMHP’nin ortak adayı Ekmeleddin İhsanoğlu seçim kampanyasını başarılı olamayacağı alanlardan uzak tuttu. Örneğin seçim mitingi düzenlemeye kalkışmadı. Onun yerine yoğun bir ziyaret trafiği yürütüyor ve seçmenlere de ülkenin “Bağıran, çağıran, kavga eden, bölen, ayrıştıran bir cumhurbaşkanı”nı reddetmeleri gerektiğini öğütlüyor. Bu iyi… Ekmeleddin İhsanoğlu’nu öne çıkarıp onun kampanyası için “mış gibi” yapmakta olan CHP ve MHP tepe kadroları bence en hafif deyimiyle siyaseten ayıp ediyorlar… Bu kötü… IŞİD’in sadece orta Irak’ta bir şeriat devleti kurma hedefiyle yetinmeyeceği belli oldu. IŞİD demokrasi için, özgürlükler için, dahası uygarlık için, insanlık için sahici ve kanlı bir tehlikeye dönüştü. AKP ne kadar laf gevelerse gevelesin bu uğursuz sonuçtaki uğursuz payının bedelini ödemek zorunda. Bu kanlı gelişmede payı, katkısı ve suçu olmadığına kendi seçmenini bile ikna edemiyor. Bu iyi… HHH Kendimce “iyi”leri ve “kötü”leri sıraladım. Eksik bıraktıklarımı siz tamamlayın… İyiler’in ve kötüler’in dengesi –eğer yanılmıyorsam Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunun bıçak sırtında durduğunu; kazananın ya da kaybedenin (aslında Tayyip Erdoğan’dan söz ediyorum) kılpayı kazanacağı ya da kaybedeceğini gösteriyor. Peki bu kılpayı’nda benim, senin, bizim payımız ne olacak? ‘Şaşırmıyoruz ama utanıyoruz’ ANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Affedersiniz Ermeni’ ifadesine, hemen her kesimden tepki yağdı. Erdoğan’ın sürekli olarak ayrımcı ve ötekileştirici bir dil kullandığına dikkat çeken aydınlar, “Bu söylemler ülkeyi faciaya götürür. Toplumda barış değil, düşmanlık tohumları ekiliyor” dediler. Tepkilerden bazıları özetle şöyle: Vakıflar Meclisi Azınlık Vakıfları Temsilcisi Laki Vingas: Ben Başbakan’ın bu sözleri üzerine bir tweet yazdım. Dedim ki: “Sayın Başbakan Rum, Ermeni ve Yahudilerden bahsettiği zaman hep affedersiniz der. Affedecek ne var ki.” Bu mesajıma çok sayıda yanıt geldi. Hakaret edenleri bir yana koyarsak benimle aynı düşünmediği halde Başbakan adına düzeltme yapanlar olduğunu gördüm. Apoyevmatini Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mihail Vasilyadis: Ben bu tartışmayı yıllardır bıraktım. Bu sözlere o kadar alıştık ki. Türkiye hâlâ “afedersiniz”de kalmış durumda. Benim cevabım “affedersiniz gazeteciyim...” olacak. Ben bugünümüzün normal gazetecilerinden olamıyorum. Çünkü biz böyle durumlarda gazeteciliğimizden utanıyoruz derdik, gazeteci olduğumuzu saklardık. Politikacıların da bunu yapması gerekir. Umarım ülkede doğru dürüst politikacı vardır ve utancından politikacı olduğunu söyleyemiyor, saklıyordur. Yazar Roni Margulies: Bunu AKP özelinde garipsemiyorum. Türkiye genelinde de garipsemiyorum. Çünkü Türkiye’de yaygın biçimde bir gündelik ırkçılık vardır. Evet garipsemiyoruz, yaygın ama yine de tabii ki bunu sorun etmemiz, bununla mücadele etmemiz gerekir. Sanatçı Tarık Akan: Dünyada hiçbir ülkede böyle bir Başbakan görülmemiştir. Bu kadar cahil, bu kadar bilgisiz bir insan Türkiye Cumhuriyeti’nin 12 yıldır başbakanlığını yapıyor. Erdoğan’ın bu söylemleri ülkeyi bir faciaya doğru sürüklüyor. Halk halen bunun farkında değil. Bu açıklama, terbiyesizcedir, ayıptır. Bütün medeniyetler Anadolu’dan çıktı. Ülkemizde yıllardır kardeşlik içinde yaşadık, söylenenler bir Başbakan’a yakışmıyor. Sanatçı Rutkay Aziz: Başbakan Erdoğan’ın demeçlerine şaşırmamayı öğrendim. Bu üzüntü ve utancı yaşıyoruz. Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş: Bu sözler çok ağır bir ırkçı ve ayrımcı zihniyetin göstergesi. Daha önce de bu kalıbı kullandı. Buna yönelik eleştiriler olduğu halde daha da ağırını kullanmaktan gocunmadı. Gerçekten böyle düşünüyor çünkü. Alevi Bektaşi Federasyonu Başkan Yardımcısı avukat Ali Yıldırım: İnanç, düşünce özgürlüğü ve farklı kimliklere saygı ilkesini açıkça reddeden düşmanca tavır içerisinde. Seçim dönemlerinde bu tutumunu daha da sertleştiriyor. Ödevimiz sadece pazar günü gidip oy kullanıp sonra TV ekranının karşısına kurulup sonuçları izlemekle mi sınırlı? Öyleyse ekran başında müjdeli haber filan beklemeyin; kılpayı ile Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı oldu demektir. HHH Bu, seçimden önceki son Tırmık. İki gün önce yazdıklarımı yineliyorum. “Haydi, çıkın evinizden, sıvayın kolları” demiştim. Bir daha diyorum. Ancaaaak… Benim kadar iyimser olmayanlar da var. Hem kadim bir Cumhuriyet okuru, hem kadim bir arkadaşımın yolladığı emektuptan minik bir paragraf aktaracağım. Şöyle yazmış: “… Pek güzel yazmışsınız bugün ama Cumhuriyet okurunu unutmuş gibisiniz; biz yalnızca birbirimizle konuşuruz, Cumhuriyet okumayan konu komşuyla uğraşmayız!..J” Tamam bu bir şaka. Nitekim o da paragrafın sonuna bir gülücük işareti yerleştirmiş. Ancak bu şakada yakıcı bir gerçek payı olmadığını söyleyebilir misiniz? Haydi gelin, benim kadim arkadaşımı yanıltalım. Hem seçmen, hem Cumhuriyet okuru olmak böyle bir sorumluluğu da üstlenmek olsa gerek. Yineliyorum: Haydi!..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle