29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 AĞUSTOS 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 15 Olay ‘Cumhuriyet’te Geçiyor... 67. Locarno Film Festivali dün gece Luc Besson’un ‘Lucy’ filmiyle açıldı Açık havada açık festival MEHMET BASUTÇU ‘Lucy’ ‘ TH E CU T’ IN A FİŞİ İLK KEZ GÜN Y ÜZÜND E LOCARNO Sanat sinemasına ağırlık verirken popüler sinemayı dışlamayan, genç yönetmenlere kapılarını ardına kadar açarken ünlü oyuncularla usta yönetmenleri onurlandıran, sinema tarihinden geniş sayfalar açarken yenilikçi denemelere de yer veren Locarno Festivali’nin yöneticileri beşaltı yılda bir değişse de, sanat çizgisi ana hedefinden sapmıyor: Geçmişten beslenmek, bugünü tanıtmak ve gelecene yetersiz kalacak... ği koklamaya çalışmak. AyÖn açılışı önceki akşam FrançoGenç yönetmenlere nı zamanda da, her yıl yeniis Truffaut’nun 1959 yapımı “400 kapılarını ardına kadar likçi adımlar atarak değişen Darbe”siyle yapılan 67. Locarno açan Locarno, ustaları dünyaya uyum sağlamak... Festivali, dün gece yine bir Franonurlandırırken, Festivalin yönetimini iki sız yönetmenin, Luc Besson’un yıl önce, Carlo Chatrian’a son geniş kitle sineması denemeyenilikçi denemelere devrederek ARTE televizsi, Scarlett Johansonn ile Morde yer veriyor. 40 yon kanalı sinema bölümügan Freeman’ın yorumladıklaülkeden bin kadar nün başına geçen Olivier rı “Lucy” ile Piazza Grande’de resPère şöyle diyordu: men başladı. gazeteci ve eleştirmenin “Önemli olan, yönet“400 Darbe”nin çocuk oyuncuizleyeceği festivalde, menin bakış açısının özsu JeanPierre Léaud yanında, Ufuk Emiroğlu’nun günlüğü, yaratıcı yeteneZürih’te tutuklanmasından bu yana ği ve gerçekleştirdiği miİsviçre’de ilk kez bir festivale katı‘Babam, Devrim ve zansenin kalitesidir; delan Roman Polanski de (1933) PiBen’i İsviçre Sineması neysel film ya da sanat siazza Grande’nin onur konuğu… Panoraması’nda, Cem neması yapmış olması de40’tan fazla ülke basınını temsil Kaya’nın ‘Remake, ğil... Locarno’ya her yaz eden yaklaşık 1000 gazeteci ve eleşfilm izlemeye gelen çokdiltirmenin izleyeceği etkinliğin ödülRemix, RipOff’u da li ve çokkültürlü sinemadiğer onur konukları araSinema Tarihi bölümünde lendireceği severler için burası bir kesında Juliette Binoche ile Mia Farsunulacak. şif mekânı, bir düşünce larow da var. boratuvarı, aynı zamanGüney İsviçre’nin bu güzel tatil da da sinemanın tarihine kentini ziyaret edecek tanınmış adeğilen ve bu tarihi yaratanlara saygı sunan lar arasında Dario Argento, Julie Depardieu, farklı bir etkinliktir.” Victor Erice, Melanie Griffith, Aleksandr Bu yıl ikinci festival programını sunan genç Sokurov ve Agnès Varda da bulunuyor. sanat yönetmeni, eleştirmen Carlo Chatrian da Yarışmalı ana bölüme seçilen Altın Leopar (1971) aynı görüşleri paylaşarak ekliyor: adayı 17 filmin 13’ünün dünya prömiyerleri “Locarno, değişik denemelerin karşılaşLocarno’da yapılacak. tığı verimli bir buluşma merkezi olagelmişKaan Müjdeci’nin “Sivas”ı da, Venedik’ten tir hep. Filmlerin ve düşüncelerin paylaşıldı teklif almasaydı, Altın Aslan yerine Altın Leoğı açık hava sineması Piazza Grande, farkpar yarışına katılıyor olacaktı... lı yaklaşımların kesiştiği kavşak kavramıİlk ve ikinci filmlere ayrılan ödüllü “Bugünın simgesidir. Sinema bir anlamda değiş to nün Yönetmenleri” yan bölümünde de 15 film kuş sanatıdır. Görüntüler gerçeğin yerine yarışacak. Bu yaz, etkinliğin geçmişe açılan geçer; kişisel bağlamda izlenen bir yol özgün penceresinden İtalyan sinemasının büyük stüdbir dünya görüşüne dönüşüverir... Hileli bir yolarından Titanus’un yapımcısı olduğu filmleoyundur bu, ama sinema bizi olgunlaştıran, ri izleyeceğiz... zenginleştiren, büyüleyen bir oyundur...” Farklı bir heyecanla beklediğimiz filmler araBu yaz yine yaklaşık 50 ülkeden gelen, eski/ sında, Ufuk Emiroğlu’nun “İsviçre Sinemayeni, uzun/kısa, değişik türlerde 300 dolayında sı Panoraması” bölümünde sunulan “Babam, film sunan festivalde, geçen yıl on gün boyunca Devrim ve Ben”i yanında, “Sinema Tarihi/ doldurulan koltuk sayısı 163 bin olmuştu. Piaz Öyküleri” başlıklı yan bölümde programlanan za Grande’deki devasa açık hava sinemasının 8 Cem Kaya imzalı Almanya/Türkiye ortak yabin kişilik kapasitesi bazı geceler kuşkusuz yi pımı “Remake, Remix, RipOff” bulunuyor... Oscar aday adaylığı söylenti mi? Kültür Servisi Fatih Akın’ın önümüzdeki Venedik Film Festivali’nde büyük ödül Altın Aslan için yarışacak olan yeni filmi “The Cut”ın afişi ilk kez gün yüzüne çıkarken sosyal medyada filmin Almanya adına En İyi Yabancı Film Oscar’ı aday adayı olabileceği de gündeme getirildi. Akın’ın, Ermeni bir demirci ustasının 1915 olaylarından sağ kurtulan iki kızını bulmak amacıyla yollara düşmesini konu alan filminin Türkiye’de aşırı milliyetçi bir grubun tepkisi ve tehdidiyle karşılaşmasından sonra, hem Venedik Film Festivali’nde alacağı sonuç, hem de Türkiye’de gösterilip gösterilmeyeceği merakla bekleniyor. Bilindiği gibi, Nuri Bilge Ceylan’ın geçen Cannes Film Şenliği’nde Altın Palmiye’ye değer görülen “Kış Uykusu” adlı yapıtı, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından En İyi Yabancı Film Oscar’ına aday adayı gösterilmişti. Akın’ın “The Cut” filmi de Almanya tarafından aday adayı gösterilecek olursa, iki Türk yönetmenin filmi Oscar aday adayları arasına girmiş olacak. Ancak “The Cut”ın Almanya’daki gösterim tarihinin şimdilik 16 Ekim 2014 olarak belirlenmiş olmasının, Akın’ın filminin Oscar aday adaylığı süresinin dışında kalmasına yol açabileceği ileri sürülüyor. En İyi Yabancı Film dalında Oscar aday adayı olan ilk Türk filmi, 1964’te Metin Erksan’ın “Susuz Yaz”ı u olmuştu. Ancak Berlin Film Festivali’nde büyük ödül Altın Ayı’ya değer görülen film, Oscar adayı seçilememişti. Türkiye’nin ikinci Oscar aday adayı için aradan 25 yıl geçmesi gerekmiş, Tunç Başaran’ın “Uçurtmayı Vurmasınlar”ı 1989’da Türkiye’nin ikinci Oscar aday adayı olmuştu. Türkiye’den Oscar aday adaylığına seçilen ilk kadın yönetmen ise, 1999’da çektiği “Salkım Hanım’ın Taneleri” ile Tomris Giritlioğlu’ydu. “Sayın bayanlar baylar merhaba. / Sayın olmayan bayanlar baylar sizlere de merhaba. / Bindiği dalı kesenler / Öksürüğe göre esenler / Çabuk kırılıp küsenler / Kendi yağlarıyla kavrulanlar / El kapılarına savrulanlar, merhaba / (…) Merhaba verilip de tutulmayan sözler / Merhaba doymayan gözler / Merhaba dolmayan göbekler / İskemleler, işkembeler, merhaba. / Yurdumun ağaçsız toprakları / Topraksız ağaçları / İnsansız topraklarım / Topraksız insanlarım / Merhaba özgürlük yolunda yaralanıp yitenler / Merhaba bu yolda dökülüp bitenler / Merhaba söylenmemiş en güzel söz / Merhaba güzel yarınlar / Merhaba güzel yarınlar…” Ah ne güzeldir Aziz Nesin’in bu “Merhaba”sı... Cumhurbaşkanı seçimine 3 gün kaldı ve benim içimden “Merhaba söylenmemiş en güzel söz / Merhaba güzel yarınlar” diye haykırmak geliyor... Yarının daha güzel olacağına inandığımdan değil. Ama almış başına giden bir diktatöre dur demek için yarını bir fırsata çevirebileceğimize inandığımdan... Yeter ki herkes bir zahmet(!) sandığa gitsin! Tatil demesin, üşenmesin, sandığa gitsin! Adayların hiçbirini beğenmedim gafleti içinde en beğenmediği, en istemediğine hizmet etmesin! Bezginliğe, karamsarlığa geçit vermesin, zaten işe yaramaz ki demesin, sandığa gitsin! Boykotun diktatöre yarayacağını bilsin! Herkes sandığa: Diktatöre dur demek için... Ayırımcılığa yeter artık diye haykırabilmek için... Cumhuriyet ilkelerini daha da geriletmemek için... Atatürk ve yol arkadaşlarından intikam almaya ant içmiş bir güruha geçit vermemek için... Kini, öfkeyi, gerilimi ve kavgayı kışkırtmak yerine yatıştırmak için... Hırsızlığın, talanın, soygunun üstünün kapanmasını önlemek için... Hukuka ve adalete yeniden güvenebilmek için... Rant uğruna doğal kaynakların, toprağın, denizin, ormanın yok edilmemesi için... Kendini Tanrı yerine koyan, büyüklük hırsı, küçüklük kompleksinden mustarip bir yapıya geçit vermemek için haydi sandığa... HHH Tam şu Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi, biraz insanlığımı anımsamak, güncel politikadan uzaklaşmak, başımı çevirdiğim her yerde bir diktatör afişi görmemek, açtığım her radyo ya da televizyon kanalında avaz avaz haykıran, kin ve nefret saçan sesi duymamak için kaçtım Verona Opera Festivali’ne Döndüğümde bir de baktım, gazetemize gelenler, gidenler... Hele başka gazetelerin, bitmeyen “Cumhuriyet” derdi. (Baksanıza Hasan Cemal bile övgüler yağdırdığına göre...) Ne oluyor diye sordum. Herkes farklı anlattı. Hikâye malum: İki arkadaş. Biri ha bire kitap okuyor. Tolstoy’un “Savaş ve Barış”ı. Öteki ha bire sıkılıyor. Günler, haftalar geçiyor. Sonunda bizimki kitabı bitiriyor. Öteki, “bana da anlat” deyince, beriki cevap veriyor: “Olay Rusya’da geçiyor.” Benim de diyeceğim: “Olay Cumhuriyet’te geçiyor.” Verona Opera Festivali mi? Şimdi sırası mı, hele şu pazar günü gelsin geçsin... ALTIN PORTAKAL KISA VE BELGESEL FİLM DALLARI Lady Gaga 21 TIR’la ve dev bir ekiple geliyor Kültür Servisi Bugüne kadar gerçekleştirdiği turnelerle 4 milyonun üzerinde konser bileti satan, zamanımızın en popüler global ismi Lady Gaga, Türkiye’deki ilk konserini vermeye hazırlanıyor. Amerikalı şarkıcı “artRAVE: the ARTPOP Ball” isimli turnesi için Türkiye’ye 144 kişilik ekibi ve 21 TıR ile birlikte geliyor. 16 Eylül’de İTÜ Stadyumu’nda gerçekleşecek konser için arkada dev bir ekip çalışacak. Dünya turnesi boyunca 68 şehirde toplam 78 performans sergileyecek olan Lady Gaga’nın İstanbul konseri, turnenin Avrupa ayağının ilk konseri olma özelliği taşıyor. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 47. maddesindeki değişiklik kabul edildi Tevfik Baş er Torba’dan ‘tekel’ çıktı Kültür Servisi Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 47. maddesinde yapılması planlanan değişiklik, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen torba yasa kapsamında kabul edildi. Yapılan değişikle devlet artık “eser sahibinin mirasçılarının tespitinde güçlük yaşandığında, eserin kamuya mal edilmesine” karar verebilecek. “Risalei Nur eserinin yayımlanmasının devlet tekeline alınması” olarak yorumlanan bu değişikliğin, sonrasında Nâzım Hikmet, Musa Anter gibi isimlerin eserleri için de uygulanabileceği düşünülüyor. 47. maddedeki değişikliğin gündeme gelmesi, yayıncılık çevresinde kaygı yaratmıştı. Türkiye Yayıncılar Birliği, konuyla ilgili açıklamasında, durumu “yayınlama özgürlüğüne darbe” olarak niteleyerek söz konusu değişikliğin yayınlama özgürlüğüne aykırı olduğunu, tehlikeli sonuçlar doğuracağını belirtmişti. Başer ile Candan jüri başkanı Kültür Servisi 1018 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilecek 51. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin kısa ve belgesel film dallarının jüri üyeleri belirlendi. Festivalin kısa film dalının jüri başkanı, çektiği “40 m2 Almanya” filmiyle 1986’da Locarno Gümüş Leopar ödülünü kazanan Tevfik Başer, jüri üyeleri de Emre Akay ve Belma Baş olarak belirlendi. Belgesel dalında ise jüri başkanlığını Can Candan üstlenecek. Belgesel dalının jüri üyeleri de Aylan Kanbur ile Cemal Gülas olacak. Festival direktörü Elif Dağdeviren, kısa film ve belgesel filmlerin festivalin en önemli parçalarından biri olduğunun altını çizerek, “Bu önem de hem yönetmeliklerimizde hem de festival sırasında yapılacak ilk gösterimler ve sonrasında ekiplerin festival içerisindeki konumlandırılması sırasında açıkça görülecek. Kısa film ve belgesellerin ödül heyecanı, bu yıl planladığımız çeşitli sürprizler vesilesiyle daha da artacak” diyor. dan Can Can
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle