29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 AĞUSTOS 2014 CUMARTESİ 14 Dış Haberler Servisi ABD, Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı “bölgesel strateji” arayışına hız verirken, İran’ın Kürtlere yardım eden ilk ülke olduğu bir ortamda, Türkiye’nin “askeri yardım” isteğini geri çevirdiği ortaya çıktı. Kürt televizyon kanalı Rudaw’a konuşan Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanlık Divanı Başkanı Fuad Hüseyin, 2 Ağustos’ta gizlice Türkiye’ye geldiğini, görüştüğü makamlara IŞİD’e karşı askeri yardım talebini ilettiğini ancak talebin kabul Fuad edilmediğini söyledi. Hüseyin Hüseyin, “Türk tarafı iki gerekçeyle talebimizi geri çevirdi. Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile IŞİD’in elinde Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz dahil 49 Türk’ün rehin tutulması. DIŞ HABERLER [email protected] IŞİD’le savaşan Kürtlere Ankara destek veremedi Özellikle rehinelerin can güvenliği nedeniyle bunu yapamayacaklarını söylediler” dedi. Hüseyin, askeri yardım olmasa da insani yardım aldıklarını ekledi. Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani hafta başında, “Silah istemiştik, İran bize silah temin eden ilk ülke oldu” demiş ve teşekkürlerini iletmişti. ABD Başkanı Barack Obama ise önceki akşamki basın toplantısında, IŞİD’e karşı henüz bir stratejilerinin olmadığını teslim ederken “IŞİD’i uzun vadede zayıflatabilmek için daha geniş bir bölgesel strateji inşa etmek gerektiğini” vurguladı. Obama, cihatçı örgüte karşı koalisyon kurmak amacıyla Dışişleri Bakanı John Kerry’yi bölgeye göndereceğini duyurdu. Pentagon’dan seçenek hazırlamalarını isteyen ABD Başkanı, bölge ülkelerini IŞİD gibi radikal gruplara karşı “ikircikli olmaya” son vermeleri için de uyararak şöyle dedi: “Gerçek şu ki kimi zaman bu grupların bazılarını kendi çıkarlarına kullanmak üzere fi Obama’dan ikazlar nanse etmenin kötü bir strateji olmadığını düşünen devlet aktörleri oldu. Tüm bölgeye mesajımız, Sünni olsun, Şii olsun, herkese IŞİD gibi bir örgütün kabul edilemez olduğu, şiddet, kaos, masumları katletme dışında bir vizyon ve ideolojiye sahip olmadığı yönünde bir uyarı alarmı olmalı.” Irak ve Suriye’deki Sünni unsurların siyasi süreçlere katılmalarının gerektiğine dikkat çeken Obama, Esad yönetimiyle çalışmayı dışlayıp Suriye içinde ılımlı muhalefeti destekleme stratejisine devam edeceğini şu sözlerle aktardı: “Şu anda, IŞİD’in işgal ettiği bölgelerin zaten Esad tarafından kontrol edilmediğini görüyoruz. Suriye içinde ılımlı muhalefeti desteklemeye devam edeceğiz, çünkü insanlara IŞİD ya da Esad’dan başka bir seçenek sunmalıyız.” Küllerinden Doğan Türkiye “Türkiye’nin küllerinden yeniden doğduğu gün” diye tarihe geçmesi beklenen 28 Ağustos 2014 gününü, TV’ler karşısında geçirdim. Belleğimde kalan görüntüler şunlar oldu: 101 pare top atışı… Bir opera temsilinden çıkmış izlenimi veren mavi üniformalı birlikler… Ağır çekim yol alan simsiyah limuzinler… Kraliçe edası azametiyle nöbet tesliminde yer alan eskiyeni “first lady”ler… Cumhurbaşkanlığı kürsüsünden komşu gezmesi kıvamında birbirlerine karşılıklı vefa, dostluk, sağlık, afiyet dileyen; iktidar icraatlarına sonsuz övgüler düzen ve paylaştıkları 40 yıllık dava arkadaşlığını halefselef selamlaşması ile yücelten Köşk’ün eskiyeni patronları… Devlet başkanlığı makamının, makamı paylaşanlar tarafından, adeta “tek parti devleti” tasviriyle açıkça ortaya konması… “Yeni Türkiye”nin ilk izleri bunlar. Ancak hiç kuşkusuz üzerimde en derin iz bırakan bölüm, 12. Cumhurbaşkanı’nın Anıtkabir defterine not düştüğü, her biri gülle ayarında şu cümleler oldu: “Bugün, Türkiye’nin küllerinden doğduğu, yeni Türkiye’nin inşa ve imar sürecinin güç kazandığı bir gündür. Hiç kuşkunuz olmasın ki bugün, 23 Nisan 1920’de ilk adımlarını attığınız ‘Büyük Türkiye’ ruhunun, özünün ve ideallerinin dirildiği gündür.” Erdoğan bu temayı, sonra Gül ile yaptığı devir teslim töreninde farklı nüanslarla bir kez daha şöyle vurguladı: “Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, teknik bir değişikliğin ötesinde aslında bir dönemin kapatılması meselesidir. Bugün kapanan dönem eski Türkiye dönemidir, kapıları ardına kadar açılan yeni dönemse Cumhuriyetimizin ilk yıllarındaki özü taşıyan yeni Türkiye’dir.” Başka deyişle çiçeği burnunda Cumhurbaşkanı, aynı kürsüde kendisini saniyeler önce; yarım yüzyıllık beraberlik, 40 yıllık dostluk ve dava arkadaşlığı ile selamlayan selefini de içeren biçimde, T.C’nin kurucusu dışında kalan tüm devlet başkanlarını dışlıyor; Atatürk ve kendinden başka herkesi bir solukta tarihin çöplüğüne bırakıyor, Kurtuluş Savaşı’nı kazanan Gazi Mustafa Kemal ile kendisini neredeyse “eşitler arasında birincilik” konumuyla kutsuyor. Böyle yapmakla yeni Cumhurbaşkanı, sadece Atatürk’le karşılaştırılabilecek manevi gücünün, hiçbir şekilde bölünmez, kimseyle paylaşılmaz, tek ve rakipsiz olduğunu vurguluyor; T.C’yi yeniden resetlemenin meşruiyetini, bu benzersiz gücünün dayanağından alıyordu. Bulunduğu konumu, seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olmak sıfatıyla, şimdiye değin yaptığı gibi sadece “milli irade dokunulmazlığı retoriği” ile doldurmakla kalmıyor; yüzde 52’nin oluşturabileceği olası bir meşruiyet açığını “Ata’nın ilk, biricik devamcısı” olmak sıfatıyla kapatmış oluyordu. Atatürk’ten devralınan mirasın içeriği, benzersiz güç koreografisi ile desteklenen bu tarihi meşruiyet hamlesiyle, böylelikle bundan böyle istendiği gibi doldurulabilirdi… Türkiye’de bu müthiş tarihi temizlik yaşanıp, yeni bir dünya kurulurken; uluslararası düzen peki buna ne yanıt veriyordu? Bu sorunun cevabını almak için davetli listesine şöyle bir göz atmak kâfi. “Yeni”nin coşkusuna katılan ve varlıklarıyla “yeni”yi onurlandıran devlet başkanları; Gurbangulu Berdimuhammedov, Thomas Boni Yayi, Faure Essozimna Gnassingbe, Mulatu Teshome Wirtu gibi, adlarını dahi telaffuz etmekte güçlük çektiğimiz isimler… Aralarında en tanıdık olanları; despotluğuyla tanınan Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev ve iç savaş yaşayan Ukrayna’nın devlet başkanı Pedro Poroşenko. Yürütmenin başında bulunduğu bir düzine yıl sonunda Erdoğan’ın bilmem kaçıncı defa “kararlı yürüyüş” vaat ettiği AB ülkelerinden, yalnız Türk nüfus barındıran Almanya ve Hollanda bakan düzeyinde katılımcılar göndermiş. İngiltere, Fransa gibi Avrupa’nın lider konumundaki ülkeleri, köklü demokrasilerinden “tık” yok. Kimse gelmemiş. Hele stratejik müttefik ABD, en düşük temsil düzeyinde, bir elçilik maslahatgüzarı ile yetinmiş. O ABD ki, yaz başında “cumhurbaşkanlığı koltuğuna” yerleşen Mısır Devlet Başkanı Sisi’nin törenine, dışişleri bakanlığı danışmanlarından oluşan, Washington’dan bir özel heyet yollamış… T.C’nin “yeni kurucusu” tarafından bunca önemsenen bir tarihi günde yalnız “maslahatgüzar temsiliyle” yetinmek; bu alayı valayla pompalanan müthiş projeden gereken ilgiyi esirgemek demek… Nereden baksanız, küllerinden doğan Türkiye adına hoş bir tablo değil. Ama gün boyu nedense TV yorumlarında düş kırıklığı yaratan bu konular hiç gündeme getirilmedi. Yerine bol bol, tüm bu olan biten yanında, artık nerdeyse incir çekirdeğini doldurmayan CHP’nin anayasa kitapçığı protestosu tartışıldı. NOT: CHP genel başkan adayı Muharrem İnce’den, son “CHP’ye Mektuplar” yazıma ilişkin bir ileti aldım. İlk fırsatta söz konusu iletiye döneceğim. Elindeki rehinelerle ‘kafa kesme’ şovu yapan IŞİD, CIA işkencelerine de başvuruyor Vahşeti ‘şova’ çevirdiler Suriyeli 3 milyon insan sığınmacı Dış Haberler Servisi Suriye savaşında sığınmacı sayısı 3 milyonu aştı. BM Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres, savaş öncesi nüfusun 23 milyon olduğu Suriye için “Her 8 Suriyeliden biri başka ülkelere sığındı. Ülke içinde göç edenlerin sayısı 6.5 milyon. Bunların yarısı çocuk” dedi. Bu durumda nüfusun yarıya yakını ülke içinde yerinden yurdundan olmuş durumda. Guterres, çatışmayı “çağımızdaki en büyük insanlık krizi” diye niteledi ve onlara ev sahipliği yapan ülkelerin “başarısız olduğunu” söyledi. BM verilerine göre, Lübnan’da 1 milyon 175 bin, Türkiye’de 832 bin, Ürdün’de 613 bin, Irak’ta 215 bin, Mısır’da 139 bin ve Kuzey Afrika ülkelerinde 23 bin Suriyeli sığınmacı var. IŞİD’in varlığı da durumu vahimleştiriyor. BM’ye göre kaçanların çoğu IŞİD’in eylemlerini artırdığı Halep ve Rakka bölgelerinden. Kaçma nedenleri cihatçı örgütün infaz eylemleri, kitlesel cinayetler ve bombalamalar. Sivillerin güvenli yer ararken sınırlara ulaşmakta zorluk çektiği, kaçakçılara yüzlerce dolar vermek zorunda kaldıkları kaydediliyor. Sabık dönem vurgusu Dış Haberler Servisi Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) sosyal paylaşım sitelerini kullanarak adeta “şova” döndürdükleri peşi sıra infaz haberi ve görüntüleriyle “korku imajı” yaratıyor. Suriye’de 250 askeri katletmesine ilişkin kanlı görüntüleri önceki gün yayımlayan IŞİD’in vahşet şovuna Irak’ta bir peşmergenin kafasını, Lübnan’da bir askerin boynunu keserek öldürmesi eklendi. “AmerikanKürt ittifakı liderlerine kanlı mesaj” başlıklı video, örgütün bayrağının yanında duran Guantanamo tutsakları gibi turuncu tulum giymiş 15 peşmergenin görüntüsüyle başlıyor. Videoda gruptan 3 kişi Kürt lideri Mesud Barzani’den ABD ile ilişkilere son vermesini istiyor. İçlerinden biri yapılacak bir hatanın hayatlarına mal olacağını söylüyor. Ardından Musul’da bir caminin yakınında diz çöktürülmüş bir peşmerge ile yüzü örtülü, silahlı militanlar beliriyor. Rehine kafası kesilerek katlediliyor. Lübnan ordusunun Suriye sınırındaki Arsal bölgesindeki operasyonlarında cihatçıların kaçırdığı bir Lübnan askeri de aynı akıbeti yaşadı. IŞİD lideri El Bağdadi’nin torunu olduğunu söyleyen Ebu Musab adlı militan Twitter üzerinden askerin boynu kesilerek öldürüldüğünü duyurdu. Askerin cesedinin fotoğrafını paylaşan militan, görüntülerin daha sonra yayımlanacağını belirtti. Bu arada cihatçıların rehinelere ABD’nin Irak, Afganistan işgallerindeki gibi işkence ettiği iddiaları var. Washington Post’un haberine göre IŞİD, 11 Eylül sonrası CIA’nın “terör şüphelilerini” sorgulamada kullandığı, suda boğulma hissi yaratan işkence yöntemini IŞİD’in yayımladığı videoda peşmerge olduğu belirtilen 15 rehine turuncu Gitmo benzeri tulumlarla görülüyor. Bir peşmerge Barzani’ye ikaz eşliğinde Musul’da bir caminin önünde infaz ediliyor. Foley’ye de işkence edildi Suriye’de kaçırdığı Amerikalılara uyguladı. Bu işkenceye iki hafta önce kafası kesilerek katledilen Amerikalı gazeteci James Foley’in de maruz kaldığı belirtildi. En az 3 Batılı rehinenin bu işkenceye uğradığı eklendi. Bir diğer kaygı da El Kaide’nin Suriye kolu El Nusra Cephesi’nin önceki gün Suriyeİsrail sınırındaki Golan Tepeleri’nde BM askerleri güç kullanabilir rehin aldığı 44 BM barış gücü askeri ile etrafını kuşattığı 75 askerle ilgili. BM, Fiji asıllı askerlerin durumlarının iyi olduğu ve bırakılmaları için çabaların sürdüğünü duyurdu. Güvenlik Konseyi de barış gücüne yapılan saldırıyı sert bir şekilde kınadı. Filipin birliğinin Manila’daki komutanlığı ise kuşatılan askerlerin kendilerini savunmak için silah kullanmaya hazır olduklarını duyurdu. ‘Yeni Türkiye’nin konukları Pakistan’da ordu siyasette arabulucu Eski Sovyet coğrafyasının savunma örgütü, Ukrayna’ya ‘barış gücü’ için hazır Dış Haberler Servisi Pakistan’da darbe geleneği güçlü ordu bu kez siyasi krizde “arabulucu”. Muhalefetin yolsuzluk ve geçen yılki seçimlerde hile yapmakla suçladığı Navaz Şerif hükümeti Genelkurmay Başkanı Raheel Şerif’in yeni rolünü kabullenmek zorunda kaldı. Raheell Şerif, çözüm için 24 saat süre istedi. Muhalefet liderleri Tahir ül Kadri ve İmran Han, Şerif hükümetinin istifası ve başbakan hakkında soruşturma talep ediyor. Rusya’dan ‘barış gücü’ atağı K iev yönetimi ve Batı, Rusya’yı ‘işgalle’ suçlarken, Putin ‘insani müdahale’ argümanını öne çıkarıyor. Eski Sovyet ülkelerinin Kolektif Savunma Anlaşması Örgütü, “Barış gücü operasyonuna hazırız” açıklaması yaptı. NATO’dan öfkeli sesler yükseliyor. Putin: Ukrayna ordusu Leningrad’ı vuran Naziler gibi Dış Haberler Servisi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna’da Batı’nın sert çıkışlarına aldırmıyor. Putin dün Moskova yakınlarındaki “Seliger2014” gençlik forumuna hitabında Ukraynalılarla Ruslar için “Tek halk” ifadesini kullandı, Ukrayna ordusunun operasyonları için şöyle dedi: “Bu olup bitenler üzücüdür ki bana Alman Nazi işgalcilerinin 2. Dünya Savaşı’nda Leningrad gibi kentlerimizi kuşatması ve içinde yaşayanlarla birlikte bombalamasını anımsatıyor. Şimdi de kent ve kasabalar, yerleşim yerlerini bombalayan, altyapıyı yok eden ve direnenleri bastırmaya çalışan Ukrayna ordusunca kuşatılmış durumda. İnanıyorum ki bugün Ukrayna’da yaşananlar ortak devasa trajedimiz ve bunu durdurmak için her şey yapılmalı.” Putin önceki akşam Ukraynalı isyancılara da “Yeni Rusya’nın (NovoRossiya) asileri” diye seslendi. Moskova’nın nüfuzunun tezahürü olan terimi Putin, en son 17 Nisan’da Kırım’ın iltihakı tartışılırken Rus halkına hitabında kullanmış, “1920’lerde bu bölgeler Ukrayna’ya niye verildi kim bilir” demişti. İsrail’de kayıp ABD’li ölü bulundu Dış Haberler Servisi İsrail’de geçen hafta kaybolan Amerikalı gencin cesedi bulundu. Yetkililer, dini eğitim için ülkeye gelen ve Kudüs’te yürüyüş yaparken kaybolan Aharon Sofer’in ölümünün siyasi ya da dini sebepler taşımadığını açıklarken, ölüm nedeni hakkında bilgi vermediler. Kim’in bankeri dolandırıp kaçtı Dış Haberler Servisi Kuzey Kore’de üst düzey bir banka yöneticisi, devlet fonlarından 5 milyon dolar çalıp Rusya’da kayıplara karıştı. Korea Daesong Bank yetkilisi Yun TaeHyong, Kuzey Kore lideri Kim Yongun’un Rusya’da tutulan “rüşvet fonlarını” yönetiyordu. Geçen hafta Rusya’nın Nakhodka kentindeyken kaybolan Yun’un bir başka ülkeden sığınma istediği sanılıyor. Dış Haberler Servisi Ukrayna’nın doğusundaki Rusya yanlısı federalistler, Batı yanlısı Kiev yönetimine karşı atağa geçerken, Rusya krize “barış gücü” çerçevesinde müdahil olabileceğinin işaretini verdi. Nisan ortasından bu yana 2 bin 600 insanın öldüğü Ukrayna’da Devlet Başkanı Vladimir Putin, isyancıların askeri eylemlerini “insani operasyon” diye nitelerken, Eski Sovyet cumhuriyetlerinin askeri ittifakı Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (CSTO) “barış gücü operasyonlarına hazır olduğunu” duyurdu. Kiev, Rusya’nın “işgale giriştiğini” söylerken, Batı teyakkuzda. CSTO Başkanı Nikolay Bordyuzha, üye ülkelerin hangi bölgeye barış gücü yollanacağına karar verebileceğini belirtip, “Ne kadar zor olursa olsun barış gücü operasyonlarına katılmaya hazırız” dedi. CSTO, Rusya, Beyaz Rusya, Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’dan oluşuyor. Rusya Moldova ve Gürcistan’a aynı “barış gücü” çerçevesiyle müdahale etmişti. Nitekim dün Putin, ana gündemin Donetsk ve Lugansk halkı olması gerektiğini söyledi. “Donetsk Halk Cumhuriyeti”ni kuran milislerin askeri eylemlerini “insani operasyon” diye niteleyip, “Savunma güçlerinin buna niye insani operasyon dediğini anlıyorum. Eylemlerinin sebebi topçu birliklerini kentlerinden uzaklaştırmak, insanların zarar görmesini önlemek” ifadelerini kullandı. Putin, Kiev’i bölge halkının taleplerini karşılamak için “anlamlı” müzakerelere çağırdı. İsyancılar doğudaki Donetsk ve Lugansk’ın ardından Azak Denizi bölgesinde güneydoğu cephesi açarak karşı saldırıya geçti. Novoazovsk’ı ele geçirdi. Donetsk’in doğusundaki Illovaisk’te ise Ukrayna birliklerini kıstırdılar. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin devreye girdi ve önceki gece isyancılara “Ukrayna askerlerinin zaiyat olmadan çekil melerini sağlayacak insani koridoru açma” çağrısı yaptı. Donetsk Halk Cumhuriyeti’nin “başbakanı” Aleksander Zakharçenko ise “Bize moral destek veren ülkenin liderine saygımızdan buna hazırız” dedi ama “silah bırakmak” şartı koştu. Batı ve Kiev yönetimi de Putin’in çağrısını isyancıların kontrolünün Kremlin’de olmasına yordu. BM Güvenlik Konseyi’nin önceki geceki acil toplantısında ABD temsilcisi Samantha Power, “Rusya’yı yalan söylemekten vazgeçmeye” çağırdı. NATO 1000’den fazla Rus askerinin Ukrayna’ya girdiğini öne süren uydu görüntüleri yayımladı, 20 bin Rus askerinin sınıra yığıldığını kaydetti. Genel Sekreter Anders Fogh Rasmussen, Rusya’yı sert bir dille kınayarak Ukrayna’da tüm “yasadışı” askeri eylemlerine son vermeye çağırdı. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov iddiaları “komedi” diyerek reddetti. Putin ise “Rus askerlerinin sınırdan yanlışlıkla girmiş olabilecekleri” savunusu getirmeye çalıştı. İsyancılar kendilerine katılanları “Rus gönüllüler” diye sunuyor. Bu arada dün Polonya ve Ukrayna, Rus Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun Nazilere karşı isyanın yıldönümü için gittiği Slovakya’dan dönüşünde uçağına hava sahasını kapattı. Şoygu Bratislava’ya dönmek zorunda kaldı. Silivri Cumhuriyet Evlerinde 362 ada, 7 parsel, 565 m2 (Projeli, ruhsatlı) ‘Şoygu’nun uçağına geçit yok’ ‘NovoRossiya’ satılık arsa Tel: 0536 311 45 46 Lise diplomamı kaybettim. Hükümsüzdür. CELAL RUSUM Putin ricacı oldu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle