28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 AĞUSTOS 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA Kayıp gittiler MAHMUT ORAL SİİRT Siirt’in Tillo ilçesinde Botan çayı üzerindeki Alkumu Barajı’nın üç türbininin birden çalıştırılarak baraj kapaklarının açılması sonucu sulara kapılarak kaybolan 10 yaşındaki Semanur Parlaküşer’in cesedi dere kenarındaki çalılıklarda bulundu. Böylece olayda ölenlerin sayısı 6’ya yükseldi. Semanur’un küçük bedeni otopsi için hastaneye getirildiğinde hastane önünden ağıtlar ve çığlıklar yükseldi. Faciada eşini ve 3 küçük kızını yitiren, kendisi de yaralı kurtulan 2 aylık hamile Selime Parlaküşer, “Çocuklarım bacaklarıma tutunmuştu ama kayıp gittiler, tutamadım” dedi. Acı haberi alarak hastaneye koşan yakınları küçük çocuğun cansız bedenini görünce ağıtlar yaktı. Hastane önündeki kadınların feryatları göğe yükseldi. Olayın şokunu atlatamayan ve yaşadığı acıyla yıkılan Selime Parlakdüşer, güçlükle birkaç cümle kurabildi. Selime Parlaküşer “Bir anda su yükseldi ve ben ve çocuklarım suyun ortasında kaldık. Çocuklarım bacaklarıma tutunmuştu. Akıntı çok fazlaydı ve kayıp gittiler, tutamadım. Eşim onların peşinde gitti. Ben de kendi imkânlarımla kıyıya çıktım. Eşim ve çocuklarımın öldüğünü kendi gözlerimle gördüm” dedi. 34 yaşındaki baba Osman Parlaküşer, suya kapılan kızları 8 yaşındaki Seval, 5 yaşındaki Betül ve 10 yaşındaki Semanur’u kurtarmak için 40 dakika mücadele etmişti. Çocuklarını kurtarmak için azgın suya direnmeye çalışan baba yardım ekipleri ulaşamayınca 3 küçük kızıyla birlikte hayatını kaybetmişti. HABERLER 3 ise Davutoğlu’nu eleştirenlerin “vatana ihanet” ettiklerini yazmaya başladılar bile. Erdoğan ise “vatana ihanet” suçlamalarını neredeyse aniden bastıran yağmura dahi yöneltebilecek kadar komşu kapısı yapmış durumda. Yolsuzluk operasyonları hükümetini hedefe almıştı. İhanete uğradığını hissetti. Cemaati, CHP’yi ve MHP’yi defalarca vatana ihanetle suçladı. HDP’nin Meclis’te olmaması gerektiğini söyledi. TÜSİAD başkanı, ekonomi ve yabancı sermayeyle ilgili uyarılarda bulundu, Erdoğan tarafından vatan hainliğiyle suçlandı. Suriye politikasını eleştirenler de paylarını aldı. Ya bu “ülkenin evladı olmamakla” ya da vatana ihanetle suçlandılar. Yolsuzluk haberi yayımlayan, Oslo görüşmelerini yayımlayan, MİT TIR’larını sorgulayan medya da günde üç defa tok karnına hain ilan edilmeye alıştı. Manzara şu: Muhalefet partileri hain, bir zamanlar içtiği suyun ayrı gitmediği cemaat hain, medyanın havuzda boğulmayanı hain. Bu da yaklaşık olarak kendine oy vermeyenlerin hepsinin şu ya da bu şekilde hain olduğu en azından ihanet potansiyeli taşıdığı anlamına geliyor. Yani memleketin yarısı hain geri kalan yarısı ise Erdoğan. Yakınında olanlar Erdoğan’ın bünyesinde eridiği sürece sorun yok. Ancak biraz kendileri olmaya çalışırlarsa onları da “vatan hainliği” bekliyor. Tarih, kendini dev gibi hisseden, vatanın insan vücudunda biçimlenmiş hali zanneden, herkesi hain ilan eden çok dev adayı gördü. Çoğu giderek yalnızlaşıp keskinleşerek ve çok defa arkalarında bir harabe bırakarak kaybolup gitti. Devler sırasına adını kazıdığına eminken önce ikbalden düşüp sonra “bana cüce dediler, elmamı yediler” diye başını ellerinin arasına alıp sallanarak sayıklayan da çok oldu. Bunların kahir ekseriyeti gerçeklikten kopmuş halde her önüne geleni hain ilan edenlerdendi. tutamadım Baraj faciasında iki kızıyla eşini kaybeden iki aylık hamile Selime, bir çocuğunu daha yitirdi. Anne, Semanur’un cenazesinin bulunmasıyla bir kez daha yıkıldı Vatana İhanet Önce hükümeti vatanın kendisi zannetmeye başladı. Sonra partiyi hükümetin kendisi. En son bizzat şahsını partinin kendisi. Dolayısıyla kendini vatan zannediyor. Askerin siyasete müdahalesine karşı diye “sivil” bir sosla başlayan mücadelesinin geldiği son durak bu. Askere değil denetim mekanizmalarına karşı olduğu belli. Demokratik bir denetim istemiyor. Yargı denetimi tanımıyor. Partisinden gelecek en ufak eleştiriye bile tahammülü yok. Gözünde asker, yargı, yasama ya da muhalefet arasında bir fark yok. Gücünü sınırlamaya çalışıyorlar mı çalışmıyorlar mı? Bütün mesele bu. “Askeri vesayet” tasfiye edilecek diye Erdoğan’a destek verenlerin o günlerde göremediği Başbakan’ın denetimin demokratik olup olmaması gibi bir derdi olmadığıydı. O, partisi demek, davası demek, misyonu demek. Partisi, davası ve haliyle misyonu da vatan demek. O artık vatanadam. Ona ve atadıklarına gelen her eleştiri de o sebeple “vatana ihanet”. Kim ki bol keseden “vatana ihanet” suçlamasında bulunur, kendini vatan zannetmektedir. Kim kendini vatan zanneder, kudretinden emin olduğu vakit “vatan hainlerinin” başını ezecektir. Bu memlekette ve daha birçok yerde tekrarlanmış eski bir hikâye. Bir zamanlar askerin de önüne geleni hain ilan ettiği hâlâ hatıralarda. Dünyanın en ciddi suçlamalarından “vatana ihanet”in bu denli çok kullanıldığı az zaman bulunur. Kurduğu savaş kabinesinin İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın ya da atanmış başbakan Davutoğlu’nun da “vatana ihanet” suçlamalarını bir alışkanlık haline getirdiği malum. İktidarın gözbebeği kalemler Helikopter geç geldi l Görgü tanıkları ve olayı duyarak baraj kenarına akın eden yurttaşlar ise yaşananlara isyan etti. Olaydan hemen sonra 112 Acil Servis ve jandarmaya haber verdiklerini belirten görgü tanıkları helikopter istediklerini ancak helikopterlerin ancak ertesi sabah gönderildiğini söyledi. Yurttaşlar, facia anında araçlarının üzerine çıkarak yardım bekleyen yurttaşların helikopterle kurtarılabileceğine dikkat çekti. Öte yandan Diyarbakır 112 Acil Servis ekiplerinin facianın duyulmasının ardından bölgeye ambulans göndermek için girişimde bulunduğu ancak Siirt Valiliği’nin “ihtiyaç yok” diyerek bu talebi reddettiği belirtildi. Alkumru ve Kirazlı barajlarının elektrik üretim ünitelerinde görev yapan 5 kişi gözaltına alındı. İfade veren beş kişi adli kontrol kapsamında serbest bırakıldı. Beş kişi ifade verdi 2011’deki facia 500 lira dul maaşıyla çocuk okur mu? ‘Yarım saat MUSTAFA ÇAKIR ANKARA İnşaat Mühendisleri Odası’nın (İMO) faciaya ilişkin hazırladığı raporda, kademe kademe çalıştırılması gereken türbinlerin enerji üretmek için birden açıldığına, dar vadinin de kısa sürede su altında kaldığına dikkat çekildi. İMO, pazar günü insanların burada piknik yaptıklarının bilinmemesinin ise olanaklı olmadığına dikkat çekti. İMO, “İhmal var” dedi. İMO Başkanı Nevzat Ersan, şirketin sirenle uyarı yapıldığını İMO: Üç türbin birden açılmış beklenmeliydi’ savunduğunu, ancak bölgedeki insanların siren sesi duymadıklarını ifade ettiklerini söyledi. Türbinin birisi çalıştırılıp yarım saat sonra öbürü çalıştırılmış olsaydı suyun bu kadar yükselmeyeceğine işaret eden Ersan, “Baraj büyük bir baraj. Burası ise çok dar bir vadi. 15 dakikada türbinlerin hepsi birden enerji üretmek için çalıştırılınca su seviyesi bir anda yükseliyor. İnsanlar kendilerini kenara atma şansı bile bulamıyor. Uyarı da olmayınca bu facia yaşanıyor” dedi. l Olayın meydana geldiği bölgede 5 Eylül 2011’de de benzeri bir felaket yaşanmış, yaşanan su baskınında 39 yaşındaki Fehim Özbey, çocukları 18 yaşındaki Serdar ile 11 yaşındaki İbrahim’i kurtarmak isterken, üçü birden boğulmuştu. Fehim Özbey’in ağabeyi Cumali Özbey, “Kardeşim öldükten sonra geride kalan eşi ile iki kızı ve bir de oğlu çok büyük sıkıntılar çektiler. Devlet, arkanızdayız’ demişti ama desteğe gelen hiç kimse yok. Bir kadın 500 lira dul maaşıyla ne yapabilir? Çocuklarını nasıl okutabilir” diye konuştu. Güllüce ve Eroğlu Bakanlar ‘Kaza değil’ İstanbul Haber Servisi Patika Ekoloji Kollektifi mensubu bir grup, Siirt’teki Botan Çayı üzerinde kurulu olan Alkumru Barajı’nın kapaklarının açılması sonucu 6 kişinin sel sularına kapılarak yaşamını yitirmesini Limak Holding önünde protesto etti. Basın açıklamasını okuyan Özgür Erdoğan, “Devlet ve şirket olayın üzerini örtmeye, ‘kaza’ gibi göstermeye çalışıyor” dedi. Bonzai komaya soktu ANTALYA (DHA) Antalya’da bonzai kullanıp bilincini kaybettiği belirlenen 21 yaşındaki Caner G. ambulansla Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’ne götürülerek tedaviye alındı. birbirinden şahane l Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’ndan 2 gün sonra açıklama geldi. Limak’ı savunan Eroğlu olaydan 15 dakika önce ikazlar yapıldığını belirterek “Vatandaşların bir kısmı çıkmış bir kısmı da nedense hâlâ dere içinde kalmış. ‘Herhalde bir şey olmaz’ diye düşündüler. Yaz aylarında bu şekilde boğulma vakaları oluyor” diye konuştu. l Çevre ve Şehircilik Bakanı Güllüce ise Siirt’te Botan Çayı üzerinde yaşanan baraj faciasıyla ilgili ‘bilgi kirliliği’ yaşandığını belirtti. Güllüce, “Basın ‘yasak bölge’ diye yazıyor, ‘siren çalındı’ deniyor, ‘15 dakika önce haber verildi’ deniyor, ‘verilmedi’ deniyor. Bunların hangisinin doğru, hangisinin ne durumda olduğunu bilmiyorum. Zaten müfettişler gönderildi, inceleniyor. Onlar çıktıktan sonra net bir şey söylemek lazım. Şu anda flu bir durum var. Seçilmiş Cumhurbaşkanımız bu konuda talimat verdi, inceleme yapılıyor” diye konuştu. KAYSERİ (DHA) Kayseri Malatya karayolunda meydana gelen kazada Abdurrahman, eşi Fatma (52) ve çocukları, 12 yaşındaki E. öldü. Bir aile yok oldu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle