28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 AĞUSTOS 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA Yatağan’da ÖZCAN ÖZGÜR MUĞLA Yatağan Termik Santralı’nın özelleştirmesini kazanan Elsan Elektrik şirketi, teminatlarını yatırıp, devir sözleşmesini hâlâ imzalamadı. Alıcıların vazgeçmesini beklediklerini belirten Maden İş Sendikası Yatağan Şube Başkanı Süleyman Girgin, “Hâlâ teminat yatırmamaları vazgeçecekleri umudunu doğurdu. Vazgeçerlerse akıllılık ederler” dedi. 16 Ağustos’tan itibaren 45 gün içinde sadece Yatağan için 270 milyon dolar teminat yatırılması gerektiğini belirten Girgin, “Eğer 45 gün içinde teminatı yatırmazlarsa ek süre isteyebilirler. Teminat yattıktan sonra devir sözleşmesi yapılacak. Ancak o zaman santrallara gelebilirler. Biz hazırlıklı barikatlarda bekliyoruz” dedi. EKONOMİ [email protected] 11 bir umut Hayvancılığa destek u Türkiye tarım ve hayvancılık ülkesi olmasına rağmen bu alanda gün geçtikçe daha fazla dışarıya bağımlı hale geliyor. 2011’de hayvancılığa ilişkin ithalatların toplamına ödenen miktar, hayvancılık sektörüne ayrılan destek miktarının 2.6 katı oldu. ŞEHRİBAN KIRAÇ yerine köstek oluyorlar u Kalkınma Bakanlığı’nın ‘Onuncu Kalkınma Planı (20142018) Özel İhtisas Raporları’nın ‘Hayvancılık’ başlığı altında yaptığı tespitlere göre Türkiye’nin 2018’e dek mevcut kırmızı et açığını kapatması olanaksız. Üreticilere göre bu da daha fazla ithalat anlamına geliyor. Türkiye’de kırmızı et ve süt üretimi artmasına rağmen AKP hükümeti bu alanda Türkiye’nin kendine yetmediğini, daha fazla ithalat yapılması gerektiğini savunuyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre NisanHaziran 2014 döneminde toplam kırmızı et üretimi bir önceki döneme göre yüzde 18.1, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2.6 oranında arttı. Toplam kırmızı et üretimi ikinci çeyrek döneminde 218 bin 432 ton olarak tahmin edildi. Kalkınma Bakanlığı’nın “Onuncu Kalkınma Planı (20142018) Özel İhtisas Raporları Hayvancılık” başlığı altında yayımladığı rapora göre Türkiye’nin 2018’e dek kırmızı et açığını kapatması olanaksız. Bu durum üreticiler tarafından hükümetin daha fazla ithalat yapmak istediği şeklinde yorumlandı. Raporda 2011’de hayvancılığa ilişkin ithalatların toplamına ödenen miktarın, hayvancılık sektörüne ayrılan destek miktarının 2.6 katı olduğuna işaret edilerek şu tespitlere yer verildi: 4 Türkiye pek çok önemli hastalığın aşısında dışa bağımlı olup, 2011’de 1.2 milyar dolar değerinde aşı ithalatı yapıldı. 4 Türkiye’nin hayvancılık sektörüyle ilgili uzun vadeli hedef ve politikaları bulunmuyor. 4 Türkiye; genetik materyal, canlı büyükbaş ve küçükbaş hayvan, ana girdi maddeleri ve kırmızı et konusunda ithalatçı ülke konumunda bulunuyor. 4 Yerli genetik kaynaklarının korunması ve ıslah alanında atılan adımlar yetersiz kalıyor. Önümüzdeki yıllarda yerli ırkların ve beraberinde üstün özelliklerinin kaybolması tehlikesi artıyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayez raktar, “İthal lom le bisi Türkiye’yi ü kırmızı et te dışa baTürkiye’de bugün soy ğımlı yapkütüğüne mak istikayıtlı hayvanyor” deların yüzde 68’i di. Kırdünyanın önde mızı etgelen sütçü ırkTürkiye Kırmızı larından olan Holstein ırkıdır, kombine te ithaEt Üreticileri Merkültür ırkı ve melezlerinin oranı yaklaşık lata kekez Birliği Genel yüzde 28.5 olup, yüzde 3.5’i ise yerli ve sinlik Başkanı Bülent Jersey ırkıdır. Bu yapı ile sürdürülebilir le karşı Tunç, Türkiye’nin üretim pek mümkün değil. kırmızı et üretimiolduklaSığırda verimi artırıcı maliyetleri düşürücü nin 2011’de 777 tedbirler alırken, tek alternatif kırmızı et rını ifade bin, 2012’de 916 kaynağı olan koyun ve keçi ile ilgili atılım eden Baybin ve 2013’te 996 olabilecek hamleler yapılması gerekiraktar, “Nibin ton olarak geryor. Yem hammaddesi ithalatında sanmayısçekleştiğini ve üretigümrük vergileri düzenlemelerine min her yıl arttığını beihtiyaç var. Bunun için yem haziran dönelirterek, Türkiye genelde piyasasının kontrol altına minde sığır, kohayvan veya et sıkıntısınalınması gerekiyor. yun, keçi ve mandan değil, fiyatların dalgalı da etinin hepsinde bir olmasından dolayı ithalat yoluna başvurulduğunu söyledi. Tunç, üretim artışı var. Üretim “Bugün besici üretmekte, mezbahalar sıkıntısı olduğunu ileri sütam kapasite kesim yapmakta, sanayirüp kırmızı et ithal edilmeci istediği miktarda eti temin etmekte, si gerektiğini savunan var. kasaplar ve marketlerde bol bol et vitrinlerde yer almaktadır. Yani sorun bir Üretim artmaya da devam edecek” açıklamasını yaptı. Jackson Hole Sonrası İşsizlik Hedeflemesi Dünyanın önde gelen merkez bankalarının başkanları ve araştırmacıları her yıl güz başında Amerika’nın Wyoming eyaletinde, Jackson Hole şehrinde bir araya gelerek küresel para piyasalarındaki gelişmeleri değerlendirmekte. Jackson Hole toplantılarının giderek önem kazanması, 2008/2009 krizinde Amerikan Federal Sistemi (ABD Merkez Bankası) Başkanı Ben Bernanke’nin geniş çaplı bir tahvil satın alımı (karşılığında da yeni para basma) operasyonuna gidileceğini açıklamasıyla söz konusu olmuş idi. Söz konusu işlemin boyutunu daha iyi anlayabilmek için Fed’in satın almış bulunduğu finansal varlık stokunun 3.6 trilyon dolara ulaştığını; bu rakamın da Amerikan milli gelirinin yüzde 20’sini aştığını vurgulayalım. Daha beş yıl önce, 2009’da, Fed’in varlık stoku sadece 500 milyar dolar idi. Bu beş yıl içinde Amerika’dan tüm küresel piyasalara aktarılan 3 trilyon dolarlık sıcak, likit para tüm dünyada faizlerin neredeyse sıfırlanmasına ve çılgın bir borçlanma temposuna dönüştü. Bu çılgın parasal müdahale sonucunda ulaşılan “sıfır faiz” ve “ucuz kredi” olanağı sayesinde Türkiye dış açığını yükseltme ve “ucuza” kapatabilme olanağı buldu. Cari işlemler açığının görece kolay finanse edilmesi sayesinde ucuz ithal mallarının tüketimine dayalı, ancak kırılgan ve sağlıksız olan bir spekülatif büyüme yeniden başlatıldı. Bu sürecin “Yeni Türkiye” sözcükleriyle tanımlandığını geçen haftaki yazımızda vurgulamıştık. HHH Parasal genişleme operasyonunun geleceğine ilişkin nasıl bir politika izleyeceğini öngörmek için mevcut Fed yönetiminin beklentilerini ve hedeflerini izlemek gerekiyor. Bir önceki Fed Başkanı Ben Bernanke daha çok enflasyonla mücadele ağırlıklı bir örtülü enflasyon hedeflemesi programı izlemekten yana idi. Ancak şimdiki başkan Janet Yellen’in daha çok işsizlik oranının düşürülmesine önem verdiği biliniyor. Nitekim Yellen, 22 Ağustos’ta yapmış olduğu konuşmada ABD’de işgücü piyasasının öngörmüş olduğundan daha hızlı bir toparlanma içine girdiğine; ancak istihdamın niteliğine, önemli yapısal sorunların sürmekte olduğuna işaret etmekteydi. Nedir bu yapısal sorunlar? Öncelikle, 2000 sonrası Amerikan işgücü piyasalarında bir “kutuplaşma” yaşanıyor: bir yanda yüksek eğitimli, formel istihdam biçimleri, diğer yanda düşük vasıflı, enformalleştirilmiş, yarı zamanlı ve güvencesiz istihdam biçimleri şişkinleşirken, “orta sınıflara özgü ücretliemek” daralıyor. İkincisi, söz konusu dönemde ABD’de işgücüne katılım oranlarında ciddi bir gerileme yaşandığı ve umudu kırılmış, dolayısıyla iş aramaktan vazgeçmiş geniş bir işgücü fazlası olduğu görülüyor. Bu tespitleri aşağıdaki iki grafik yakından açıklamakta. Ekonomi Servisi Deloitte Türkiye, dizi ihracatı gelirlerinin 2013’te 150 milyon dolar seviyesine ulaşarak 15 kat arttığını bildirdi. Deloitte Türkiye’nin “Dünyanın En Renkli Ekranı: Türkiye’de Dizi Sektörü” araştırmasına göre, Türk dizileri, yakın geçmişte Orta Doğu ve Arap ülkelerine bölüm başına ortalama 500 dolar civarında satılırken, kalite ve bilinirlikteki artış ile bu fiyat bölüm başına 200 bin dolar seviyelerine kadar çıkıyor. Türk yapımcılarının son dönemdeki kurgu, çekim kalitesi ve oyunculuk alanlarındaki gelişen performans grafiğini devam ettirmeleri halinde, Türk dizilerine olan ilginin artarak devam edeceği öngörülüyor. Bu yapıyla sü rd ür Dizi ihracatı 15’e katlandı İthalata gerek yok kıtlık sorunu falan değildir. Hayvan varlığımızın tamamen sütçü ırklardan oluşması rekabetçi, maliyetleri azaltan bir üretim yapılmasını güçleştiriyor” dedi. Türkiye’nin et ve kesimlik hayvan ithalatına ihtiyacı bulunmadığını aktaran Tunç, “Yeterlilikten değil, fiyat baskısı için yapılan ithalatların bu ülkeye faydası olmamıştır. Geçmişte görüldüğü gibi ithalat yapılınca fiyat düşmemekte, dolayısı ile kimse ucuz et tüketememektedir. Bu kısa vadeli programın yararsız sonucudur. Asıl uzun vadede ithalatın tehlikesi çok daha büyüktür. Maliyetleri ve önemli destekleri nedeni ile bugün ülkemize ucuz et veren ülkeler yurtiçi üretimimizin yok olması veya çok azalmasını müteakip fiyatları artıracaklardır. Bağımlı hale geleceğimizden, hangi fiyatı verseler almak zorunda kalacağız. Herkesin bunları düşünüp görüş bildirmesinde fayda var” diye konuştu. Datagate Avea işbirliği Ekonomi Servisi Avea ile Index Grup bünyesinde faaliyet gösteren Datagate, distribütörlük sözleşmesi imzaladı. İşbirliği, Avea ürünlerinin ve Avea kanalında satılan tüm ürünlerin distribütörlüğünü kapsıyor. Avea Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Balcı, sektördeki çetin rekabette öne çıkmak ve Avea markasının sürdürülebilir büyümesine daha da hız kazandırmak üzere Datagate ile iş birliği yaptıklarını söyledi. Index Grup Üst Yöneticisi (CEO) Erol Bilecik “Datagate’in telekomdaki yeni yolculuğunun da katkısıyla Index Grup olarak iki yıl içinde ciromuzu 2 milyar dolara çıkartmayı hedefliyoruz” dedi. Rönesans’tan dev projeye imza Rönesans Holding, 1.5 milyar dolarla Türkmenistan’da doğalgazdan benzin üretecek dünyanın en büyük tesisini kuracak Ekonomi Servisi Türkmenistan, Rönesans Endüstri ve Japon Kawasaki Heavy Industries konsorsiyumu ile doğalgazdan akaryakıt elde edilmesine imkan veren bir tesis kurulması için 1.5 milyar dolar tutarında sözleşme imzaladı. Rönesans Holding’e bağlı Rönesans Endüstri Tesisleri, Kawasaki Heavy Industries ile konsorsiyum olarak wprojenin müteahhitlik işlerini üstlenecek. Tesiste günde 1800 ton benzin üretilecek. Projenin yüzde 85’i Japonya Uluslararası İşbirliği Bankası’nca, geri kalanı ise Türkmengaz tarafından finanse edilecek. 58.1 milyar dolarlık özelleştirme Ekonomi Servisi Uluslararası danışmanlık firması EY’nin “2014 İkinci Çeyrek Enerji ve Kamu Hizmetleri Birleşme ve Satın Almalar” raporuna göre, global enerji ve kamu hizmetleri sektöründeki birleşme ve satın alma işlemlerinin boyutu 2014’ün ikinci çeyreğinde 58.1 milyar dolar ile son dört senenin en yüksek rakamına ulaştı. Global çapta 128 işlem gerçekleşirken, Kemerköy ve Yeniköy Termik Santralleri’nin özelleştirme işlemi 2.67 milyar dolar ile global sıralamada 5’inci sırada yer aldı. İşlenecek doğalgaz miktarı artacak Rönesans Holding Başkanı Dr. Erman Ilıcak, fabrika faaliyete geçtiğinde Türkmenistan’da elde edilecek ve işlenecek doğalgaz hacminde ciddi bir artış olacağını ifade etti. Tesisin Nisan 2018’de faaliyete geçmesi bekleniyor. Rönesans, Türkmenistan inşaat sektöründe 5 yıldır faaliyet gösteriyor. Gas to Gasoline projesinin temel atma töreni dün Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguly Berdimuhamedow’un katılımıyla yapıldı. Kaynak: ABD Bureau of Labor Statistics, Labor Force Surveys KISA KISA l ABD’li fastfood devi Burger King, Kanadalı gıda şirketi Tim Hortons’ı resmi olarak satın aldı. Anlaşmanın tam tutarı ilk aşamada açıklanmasa da iki devin güçlerini birleştirmesi fastfood pazarında 23 milyar dolar satış hacmine sahip en büyük üçüncü şirketi oluşturacak. Anlaşmanın toplam maliyetinin 11 milyar dolar civarında olduğu söyleniyor. lMalezya Havayolları, çalışanlarının yaklaşık yüzde 25’iyle yollarını ayırmaya hazırlanıyor. Yıl içinde yaşadığı 2 büyük felaketin ardından yeniden yapılanmaya giden havayolları şirketi, 20 bin çalışanından yaklaşık 56 binini işten çıkartacağını ve bazı uçuşlarına son vereceğini açıkladı. Onlar bize yüksek teknoloji ürünü satıyor, biz onlara ancak mermer... Ya da başka bir ifadeyle onlar bize kilosu 170 dolardan laptop satıyor, biz onlara kilosu 19 cent’ten mermer. Üstelik artık onu bile satamayacağız, çünkü Türkiye’deki mermer ocaklarının çoğu onların eline ya geçti ya geçmek üzere. The Economist dergisinin bu haftaki sayısında kapağa Çin’i taşıdığını görünce uzun zamandır yazmak istediğim Çinli şirketlerin Türkiye’deki mermer ocaklarına ilgisini bu hafta ele almaya karar verdim. Biliyorsunuz Çin’de sistem, piyasa yerine devlet kapitalizmi üzerine kurulu. “Çin Ne İstiyor” sorusunu ortaya atan The Economist, kendi liberal duruşu çerçevesinde Çin’in hem ekonomik ve askeri açıdan nasıl güçlendiğini, hem de ilgilendiği bölgelerde özellikle Güney Asya ve Afrika’da nasıl bir hegemanya kurduğunu anlatıyor. Çok değil birkaç yıl içinde Çin ekonomisinin büyüklüğünün ABD ekonomisini aşacağını vurgulayan dergi, uzay çalışmalarından bilime, teknolojiden eğitime her alanda Pekin yönetiminin yaptığı atılımları irdeliyor. Küresel güç olma yolunda hızla ilerleyen Çin’in Türkiye’ye ilgisiz kalması beklenemezdi. Onlar da kendi ihtiyaçları çerçevesinde mermere yöneldiler. Mermer Türkiye’nin önemli doğal kaynaklarından biri, ancak kıymetini bilmiyoruz... Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nün raporlarına göre Türkiye, 5 milyar metreküp mermer rezervi ile dünya mermer potansiyelinin yüzde 40’ına sahip. Mermeri Çinliye Kaptırınca... Ancak bugüne kadar bir marka yaratılabilmiş değil. Mermer deyince İtalyan markaları geliyor akla. Bunun nedeni, Türkiye’nin çıkardığı mermerin büyük kısmını işlemek yerine blok halde satması. Türkiye’nin mermer ihracatı 2 milyar 150 milyon dolar. Bunun önemli kısmı Çin’e gidiyor. Mermercilik sektöründe yaklaşık 800 ocak, 1500 fabrika ve 7 bin civarında atölye faaliyet gösteriyor. Sadece son bir yılda Çinli girişimciler, satın alma veya ortak olma yoluyla 100’e yakın mermer ocağına sahip oldular. Çoğu Burdur, Antalya, Isparta ve Denizli bölgelerinde konuşlanmış durumda. Hem işlenmediği için katma değeri olmadan elimizden çıkıyor mermerler, hem de içi boşaltılan mermer ocakları hiçbir ağaçlandırma yapılmadan rezil halde terk ediliyor. Üstelik blok mermeri satıp 10 misli bedel ödeyerek işlenmiş mermer ithal ediyoruz. Oysa işlenmiş mermer ihracatı cari açığın düşürülmesi için de önemli bir fırsat. Mermer konusu Türkiye’nin kendi kaynaklarını nasıl doğru yönetemediğini gözler önüne seren örneklerden sadece biri. Tarım ve hayvancılık aynı şekilde... Ya da lojistik sektörü... Doğru bir ulaştırma planı ile mal ve ürünlerin hızlı sevkıyatında bugün olduğumuz noktadan çok daha ileride olabiliriz. Ama 12 yıllık AKP iktidarında Türkiye hiçbir uzun vadeli stratejik karar almadı. Pardon! Kentsel dönüşüm, inşaat ve plansız HES’ler dışında. Ve tabii doludizgin özelleştirmeler... Üretim başıboş piyasa koşullarına terk edildiği için ülkedeki tüm girişimlerin yüzde 99’unu oluşturan, toplam katma değerin yüzde 54’ünü, üretimin yüzde 56’sını, istihdamın yüzde 76’sını, yatırımların yüzde 50’sini ve ihracatın yüzde 60’ını gerçekleştiren, maaş ve ücretlerin yüzde 53’ünü ödeyen KOBİ’ler, sıkıntılı bir dönem yaşıyor. Bankaya borcunu vadesinde ödeyemediği için icra takibine düşen KOBİ sayısı 210 bin 203’e ulaştı, takipteki borç miktarı 10 milyar liraya yaklaştı. Çin’e geri dönersek... Küresel dünyaya her boyutuyla açılan bir ülke; üniversiteleri, bilimi, girişimciliği, kültürü, sporu ve sanatı ile... Türkiye ise kendi dar siyaseti içinde kapandıkça kapanıyor. Yeni Türkiye’yi 12 yıldan beri şekillendirmeye çalışan zihniyetin bedelini daha ödemeye bile başlamadık... ABD’de açık işsizlik oranı 2008 öncesinin “potansiyel tam istihdam oranı” olarak görülen yüzde 4 bandına daha ulaşamamış olmasının ötesinde, işgücüne katılım oranlarının da yüzde 68’den 62.5’e gerilediği yapısal bir kırılma yaşıyor. (Bu kırılmanın nedenlerini önümüzdeki hafta irdelemeyi düşünüyorum). Katılım oranlarının gerilemesi sonucunda 2014 Amerikası’nın, 2008 öncesiyle karşılaştırılması anlamını yitiriyor. Zira çoğunlukla gizli işsizlerden oluşan bu kesimin varlığı, toplam işsizlik oranının aslında resmi olarak açıklanan yüzde 6.0 düzeyinden çok daha yüksekte, yüzde 10 düzeyinde olduğunu düşündürüyor. Yellen’in başkanlığındaki Fed’in şu anda daha çok işsizlik oranının yakından takip etmekte olduğunu gözlüyoruz. Belki de deyim yerindeyse, Fed artık örtülü olarak da olsa “enflasyon hedeflemesi” yerine, doğrudan reel ekonomiyi dikkate alan ve “işsizlik hedeflemesi” yapan bir para politikası izlemeye yönelmiş durumda. Fed üst yönetiminin işsizlik ve istihdamı bu denli önemsemesi, 1980sonrası neoliberal iktisat öğretisinin “enflasyonun sadece parasal bir meseleden ibaret olduğu” dogmalarına karşı, kuramsal yapısını Keynesgil akımda bulan klasik politik ekonominin “Enflasyon, işgücü piyasalarındaki sorunların bir yansımasıdır” görüşünün giderek kabul görmesi bakımından da kanımızca çok önemli.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle