05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 AĞUSTOS 2014 PAZARTESİ 10 İlkel kültür, çatışmayı “güç”, uzlaşmayı “teslimiyet” olarak kabul eder. O nedenle de ilkel kültürlerde “çatışma” güçlü olmanın yolu, “çatışarak kazanma” da güçlü olmanın kanıtı sayılır. Toplumlar bu nedenle tarih boyunca savaşmışlar, insanlar da bu kültürün içinde kavgalar etmişlerdir. Oysa, savaşın galibi yoktur. Savaşan tarafların hepsi de kaybeder. Kavga edenler de hem yaralanır hem de kendilerine düşman kişiler yaratırlar. Bu bir kısırdöngüdür. Sürer gider. Türkiye açıkça “çatışma kültürü”ne, açıkça “şiddet ortamı”na sürükleniyor. Bu durumda birey; “ya teslim ol, ya dövüş” ikilemi karşısında kalıyor. Bu duruma gelen bir toplumda huzur olamaz, barış olamaz. Bu durumun sorumlusu da AKP’nin tutumu ve Başbakan’ın tercihli yoludur. Başbakan R. Tayyip Erdoğan, açıkça, çatışmacı yolu tercih etmiştir. Kendine biat etmeyenleri belirleyerek suçlama, aşağılama, etkinliklerini yok etme, itibarsızlaştırma yoluyla cezalandırmaktadır. Kendi yandaşlarının her yanlışını örtme ve gizleme, ardından HABERLER Çatışma mı, Uzlaşma mı?.. savunarak meşrulaştırma, karşıtlarının doğru işlerini bile suç sayarak sindirme yolunu izlemektedir. Toplumda öfke ve şiddet yaygınlaşmaktadır. Toplum, din, mezhep, etnik köken, doğum yeri ekseninde bölünmektedir. “Suç ve ceza” kavramı “haklılıkhaksızlık ekseni”nden kaydırılmış, “iktidara yandaşkarşıt olma” eksenine oturtulmuştur. Bütün bunların toplumda yansımaları vardır ve dikkatten kaçmaktadır. Neler mi? HHH Cinayetler ne kadar arttı? Dikkat ediyor musunuz? Pompalı tüfekler, tabancalar, bıçaklar, satırlar... Kadın cinayetleri. Ayrılmak isteyen her kadın bir kurban. Her eski sevgili bir cinayete aday. Neden? Her anlaşmazlık silahla, vurmayla, kesmeyle, öldürmeyle bitiyor. Neden? Hepsi de uzlaşmaların öfkeyle, öfkenin şiddetle, şiddetin öldürmeyle çözümlendiğini, bu yolun artık “tercihli yol” olduğunu görmekten, bunun doğruluğuna tanık olmaktan kaynaklanıyor. Hukukun adaletle bağının koparılmış olması sizce etkisiz mi kalmaktadır? Hukuka dayanarak yıllarca suçsuz yere yatırılan bu ülkenin fedakâr evlatları, sahte deliller, önyargılı yargıçlar bu topluma ne anlattı? Bu adaletsiz uygulamanın ortağı olan iktidar, ucu kendi gerçek suçlarına çevrilince aynı adaletsiz yolu seçmedi mi? Açığa çıkan yolsuzlukları, rüşvetleri, imar suçlarını “paralel yapının darbe girişimi” yaftası altında savunmadı mı? Can Dündar’ın Cumhuriyet’te yayımlanan dizisi durumu anlamaya yeterlidir. Güray Öz’ün 8 Ağustos tarihli yazısı, iktidar tarafından desteklenen, silahlandırılan IŞİD’in nasıl bir tehdit olduğunu ortaya koymaktadır. Peki, bu iktidar sürüp giderse, iktidarın başı da bu tutumuyla cumhurbaşkanı olursa ülkenin geleceği ne olacaktır? HHH Bu yazım, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde yazıldı. Eğer, R. Tayyip Erdoğan, birinci turda seçilmişse bu sonuç, seçimi boykot edenlerle, “Ben Ekmeleddin İhsanoğlu’na oy vermem” diyenlerin ikramı ile olacaktır. Hitler’i iktidara getirenler akıllı dostları değil, akılsız düşmanları olmuştur. Erdoğan cumhurbaşkanı olsun ya da olmasın, ülkenin geleceği bellidir. Öfkeşiddet, bölünmeçatışma, ülkenin “tercihli yolu” olacaktır. Hiçbir makam, hiçbir araç “yolsuzluk, rüşvet, suç işleme” gerçeğini örtemeyecek, üstünü kapatamayacaktır. Türkiye, ama er ama geç, ama kolay ama zor, kendisine dayatılan bu zorlama sistemi reddedecek. Yeniden “uygarözgür, akılözgür birey iradesine dayalı barışçıkardeşlik” yoluna girecektir. Ama er ama geç... Ama kolay ama zor... Ama mutlaka… Meclis’in ‘Ayarı Bozuk’ İnterneti 30 Mart yerel seçimleri öncesi sosyal medya sitesi Twitter ve video paylaşım sitesi YouTube’a garip gerekçelerle getirilen erişim engellemelerinin ardından vatandaşlar DNS ayarlarını değiştirerek sansürü etkisiz hale getirmişti. Ancak dünyada en çok kullanılan Google DNS ile Open DNS’ye gelen engellemelerin ardından Türkiye’de yaklaşık bir hafta boyunca internet trafiğindeki yavaşlama “1990’lı yılların internetini” anımsatmıştı. Benzer sorunlar TBMM’de de yaşandı. Milletvekillerinin makam odalarından ve Meclis yerleşkesi içinden Google’ın arama motoru ile eposta hizmeti olan Gmail’i kullanmak imkânsız hale geldi. Hal böyle olunca internet sansürü ve yasaklarına ilişkin düzenlemelerin sık sık gündeme geldiği TBMM’de bağlantı sorunları da gündem oldu. Bu sıkıntıları TBMM Başkanlığı’na soran CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, TBMM’de lokal internet erişim hizmetinden Google ve Gmail’e girmenin sıkıntılı hale geldiğini belirtti. Oran, DNS yönlendirme yapılıp yapılmadığını, son dönemde çıkan MİT ve internet sansürü yasalarıyla internet trafiğine müdahale edilip edilmediğini de sorularına ekledi. Oran’a yanıt veren TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, Meclis’in internet erişim hizmetini Türk Telekom AŞ’den aldığını ifade etti. Yakut, Twitter ve YouTube yasağından sonra Google, Facebook gibi sitelere erişimde yavaşlama şikâyetleriyle ilgili olarak internet erişim sağlayıcısı ile görüşmelerde bulunulduğunu kaydetti. TBMM’de DNS yönlendirme yapılmadığını dile getiren Yakut, şu ifadelerle TBMM’deki internet bağlantı problemini özetledi: “İnternet çıkışlarının kontrolü tamamen Türk Telekom AŞ tarafından yönetilmektedir. Dolayısıyla yaşanan sorun ile ilgili net bir veri olmadığı için bilgi verilememektedir.” Başka bir deyişle Meclis kendi internet hizmetindeki sorunla ilgili bilgi sahibi değilken bilişim çağında tüm vatandaşlara özgür ve sansürsüz internet sağlaması için düzenleme yapmasını beklemek hayalcilik olur. ‘Sultan kazandı’ Dış Haberler Servisi Türkiye’deki cumhurbaşkanlığı seçimleri dünyada da yakından takip edildi. Batılı medya organları Recep Tayyip Erdoğan’ın bu seçimle “Türkiye’nin en güçlü adamı olduğu” yorumlarını yaptı. Alman Bild gazetesinin seçimlere ilişkin yorumunda “Sultan kazandı” ifadesini kullanması dikkat çekti. Erdoğan’ın zaferi özetle şöyle duyuruldu: Alman Bild gazetesi: Favori olan Erdoğan seçimleri kazandı. Otoriter devlete giden yol açılmış görünüyor. Sultan kazandı. AA’nın yayımladığı sonuçlarla Erdoğan mutlak çoğunlukla kazandı. Reuters haber ajansı: Erdoğan Türkiye’nin yeni cumhurbaşkanı oldu. Atatürk’ün 1923’te kurduğu seküler cumhuriyeti dini muhafazakâr destek dalgası eşliğinde başbakan olarak, bölgesel ekonomik bir güç olarak yükseltti. Onu eleştirenler de siyasal İslamcı kökenleri ve hoşgörüsüzlüğünün NATO üyesi ve AB adayı olan ülkeyi Atatürk’ün seküler ideallerinden uzaklaştırdığını söylüyor. İki dönem başkan olmak istiyor, cumhuriyetin kuruluşunun 100’üncü yılında iktidarda olabilecek. Osmanlı tarihini konuşmalarında bu denli sahiplenen bir lider olarak bu tarih onun için özel bir önemi haiz. İngiliz gazetesi Guardian’ın internet sitesi: Erdoğan katılımcı sayısının düşük olduğu tartışmaları arasında seçimin galibi görülüyor. Özellikle İstanbul’da birçok oy merkezinde seçmenler oy kullanmak için acele etmedi. Muhafazakâr bölge olarak nitelendirilebilecek Tophane’de seçime katılımın az oluşu hayal kırıklığı yarattı... Erdoğan 11 yıllık iktidarında birçok mücadele verdi, muhalefete yönelik otoriter tarzından ötürü eleştiriliyor. Alman gazetesi Die Welt: Cumhurbaşkanlığı seçimini Başbakan Erdoğan birinci turda net bir sonuçla kazanarak yeni cumhurbaşkanı oldu. Alman Spiegel Online: Erdoğan bayram ediyor. Net bir zafer kazandı. Fransız haber ajansı AFP: Bu ezici zafer Erdoğan’ın ‘güçlü adam’ pozisyonunu sağlamlaştıracak. Erdoğan aktif bir devlet başkanı olacağını söylerken, anayasayı başkanlık yetkilerini daha genişletecek biçimde değiştireceğini vurguluyor. 2023 Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100’üncü yıldönümüyken, Erdoğan iki dönem başkanlık yaparsa 2024’e kadar cumhurbaşkanı olarak kalacak. Muhalifleri onu Atatürk’ün kurduğu seküler demokrasiyi ayaklar altına almakla suçluyor. Seküler Türkler kendisinden hoşlanmazken, Erdoğan’ın Türkiye’nin orta kesimlerinde ve İstanbul’un yoksul semtlerinde yoğunlaşmış dini, muhafazakâr orta sınıfta geniş bir tabanı var... ‘Kürt Obama” Selahattin Demirtaş’ın yüzde 10’a yakın oyu iyi bir oran. Fransız haber ajansı AP: AKP’nin lideri olarak kutuplaştırıcı bir figür oldu. Türkiye’nin ekonomik refah sürecine girdiğini düşünen tutkulu taraftarları var. Erdoğan’ı eleştirenler, giderek otokratik bir lider olduğunu ve dini ve muhafazakâr görüşlerini güçlü seküler gelenekleri olan ülkeye dayattığını düşünüyorlar. ABD’de yayımlanan Wall Street Journal gazetesi: Erdoğan “yerel siyasette düşük bir profili” olan diplomat Ekmeleddin İhsanoğlu ile “Kürt nüfusunun umudu genç siyasetçi” Selahattin Demirtaş’a karşı yarıştı. 60 yaşındaki Erdoğan kamuoyunu bölmesine karşın Türkiye’nin bugüne kadar gelen en popüler politikacısı. Amerikan Washington Post gazetesi: Erdoğan Türkiye’nin güçlü lideri olarak yerini sağlamlaştırdı. İngiliz düşünce kuruluşu Chatham House’tan Fadi Hakura: Erdoğan’ın cepheleştirici liderliği devam edecek gibi görünüyor. Erdoğan’ın yönetim tarzına baktığınızda en az dört yahut beş yıl giderek artan ölçüde tekçi, belirleyici, savaşçı, cepheleştirici ve ideolojik olacak. Bu yüzden cumhurbaşkanlığı sürecinin Türkiye’deki yönetim biçimini ve doğasını değiştireceğini zannetmiyorum. Batılı medya organları, konuşmalarında ‘Osmanlı’yı sahiplenen Erdoğan’ın Cumhuriyet’in 100’üncü kuruluş yıldönümünde iktidarda olacağına dikkat çekti Zorlu koşullar Sincar’dan kaçarak Batman’ın Beşiri ilçesindeki Ezidi köylerine yerleşen ailelerin sayısı 200’e ulaştı. Geride bırakmak zorunda kaldıkları yakınlarının hasretiyle yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. (Fotoğraf: ARİF ARSLAN/ DHA) Savunmaya Geçme, Saldır! TBMM Genel Kurulu’nun Şeker Bayramı sonrasındaki ilk mesai günü olan geçen pazartesi günkü birleşimi, malum oldukça “kanlı” geçti. AKP’li kimi milletvekilleri ile MHP’liler arasındaki “sahtekârlık” tartışması, yumruklaşma, sonuç da yüzün gözün dağılması, kaşların açılmasına kadar gitti. Kavganın nedeni ise yoklama sırasında, bırakın Meclis’te olmayı, Ankara’da bile olmayan bazı AKP’li milletvekilleri adına pusula gönderilmesiydi. Birleşimi yöneten AKP’li TBMM Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı, elektronik cihazla yapılan oylama sonucunda “toplantı yeter sayısı”nın bulunduğunu ilan edince AKP ve MHP’liler, elektronik oylamaya yetişemeyen milletvekillerinin gönderdiği “pusulaların” okutulmasını istedi. Ancak yoklamada, pusula gönderen AKP’li Bülent Turan ile Hasan Karal’ın Meclis’te olmadığı anlaşıldı. İşte bu duruma MHP’li TBMM İdare Amiri “Sahtekârlık bu, kleptoman!” diye tepki gösterince olanlar oldu. Bu aşamadan sonrası objektiflere yumrukların, tokatların konuştuğu sahneler olarak yansıdı... Uzunırmak’ın bu sözlerine fazlaca “alınan” AKP’liler, “yumruklarını” konuşturunca, iki tarafta da hasar ağır oldu. AKP’den Mustafa Şahin, MHP’den ise Uzunırmak ve AKP’lilerin özellikle IŞİD saldırısına maruz kalan Türkmenlere hükümetin sahip çıkmadığı eleştirileri nedeniyle uzunca süredir “diş bilediği” Sinan Oğan yaralandı. Elbette kamuoyuna “kavga” boyutu yansıdı ama işin “sahtekârlık” boyutu pek tartışılmadı. Olayın ciddi bir “sahtekârlık” olduğunu elbette iktidar da kabul etmek zorunda kaldı. Ancak, AKP grup yöneticilerine göre, sahtekârlığı yapan kendi milletvekilleri değilmiş. Nitekim, kavganın yaşandığı gün birleşime ara verilince, bütün partilerin grup başkanvekilleri, başkanlık kürsüsü arkasında toplantı yaptılar. Yaşananlar nedeniyle AKP grup yöneticileri “mahcup” olmak şöyle dursun, “savunmaya geçme, saldır” taktiğini izlediler: “Muhalefetin bizim milletvekillerimiz adına sahte pusula göndermediği ne malum.” Muhalefet partili yöneticiler, böyle bir suçlamayı kesinlikle kabul etmediklerini belirtseler de AKP grup yöneticileri hafta boyunca özellikle habercilerle sohbetlerinde bu “tez”lerini sık sık dile getirerek kamuoyu oluşturmaktan da geri kalmadılar. Ezidilerin bitmeyen çilesi BATMAN (DHA) Kuzey Irak’ın Sincar Bölgesi’nde yaşayan ve IŞİD saldırılarından kaçan Nefiya XeyroSüleyman Haşim Xamur çifti, Batman’ın Beşiri ilçesine bağlı Kumgeçidi köyüne sığındı. Xamur çifti, pasaportu olmadığı için 6 aylık erkek bebeklerini, Kuzey Irak’ın Zaho kentindeki bir yakınlarına bırakmak zorunda kaldı. Telekomünikasyon mühendisi olan 41 yaşındaki Süleyman Haşim Xamur, “Eşim ve üç çocuğumla birlikte sınırdan pasaportla geçiş yapabildik. Riyan (4), Hasan (6) ve Rimas’ı (8) Türkiye’ye getirebildik. Fakat oğlumuz 6 aylık Aydın’ı pasaportu olmadığı için kendimizle getiremedik. Onu Zaho’da bir yakınımıza bıraktık” dedi. 4 çocuk annesi 31 yaşındaki Nefiya Xeyro Xamur ise “Aydın henüz 6 aylık. Sınırdan geçiremedik. Rüyamdan çıkmıyor. Diğer çocuklarım yanımda ama Aydın için kahroluyorum” dedi. ‘Kürt Obama: Demirtaş’ Aileler Ankara yolcusu Rehine yakınlarından Muammer Taşdelen, yarın 9 ailenin Ankara’da buluşarak eylem takvimi belirleyeceğini söyledi FIRAT KOZOK ANKARA Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğu’na düzenlenen baskın sonucu IŞİD tarafından 11 Haziran’da kaçırılarak rehin alınan ve bölgedeki Sünni aşiretlerden birine teslim edildiği belirtilen rehinelerin aileleri eylem hazırlığında. Dışişleri Bakanlığı’ndan sağlıklı bilgi alamamaktan yakınan aileler, yakınları hakkında somut gelişmeler yaşanmazsa Ankara’da çadır kurmayı planlıyor. Rehinelerin aileleri geçen hafta Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında 10 bin imzalı dilekçeyle suç duyurusunda bulunmuştu. ABD’nin IŞİD’e karşı düzenlediği hava saldırıları, ailelerin endişelerini daha da tırmandırdı. Operasyonların ardından Dışişleri Bakanlığı’nı telefon yağmuruna tutan ailelere, somut hiçbir bilgi verilmedi. Cumhuriyet’in gündeme getirdiği rehinelerin IŞİD tarafından bölgedeki bir Sünni aşirete teslim edildikleri yönündeki haber, aileleri biraz olsun umutlandırdı. Gelişmeleri yalnızca medyadan izleyebildiklerini ifade eden aileler, bekleyişlerini eyleme dönüştürmeye hazırlanıyor. Rehine yakınlarından Muammer Taşdelen, “Bizlerde artık bıçak kemiğe dayandı. Bu süreç artık tüm ailelerin canına tak etti” dedi. Bazı rehine aileleriyle görüştüğünü anlatan Taşdelen, “Bu ailelerden 9’u yarın Ankara’ya gelecek. Oturup konuşacağız, ne yapacağımıza karar vereceğiz. Dışişleri Bakanlığı’ndan randevu isteyeceğiz. O olmazsa çadır mı kurarız, eylem mi yaparız karar vereceğiz. Sonuç alamazsak Güvenpark’ta çadır kurarız” bilgisini verdi. Ayşe Sayın, Emine Kaplan, Mahmut Lıcalı [email protected] ışid’den kaçanLaRa HaBUR’da vize soRULdU Türkmenleri geri çeviriyorlar SİNAN TARTANOĞLU ANKARA Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, “Şu an sınırda tek bir Türkmen bekletilmiyor” açıklamasını yapmasına karşın IŞİD’den kaçan çok sayıda Türkmen ailenin Habur sınır kapısından alınmadığı ortaya çıktı. Irak Türkmen Cephesi sınır sorumlusu, Cumhuriyet’e verdiği bilgide, binlerce Suriyeliyi sığınmacı olarak kabul eden Türkiye’nin, Türkmenlere “pasaport” ve “vize” sorduğunu, pasaportlular için kapıları açarak terörden kaçan Türkmenlere sığınmacı değil misafir uygulaması yaptığını bildirdi. Kuzey Irak’ta ilerleyişini sürdüren IŞİD’den kaçmaya çalışan Türkmenlerin önlerindeki bir engelin de Türkiye olduğu ortaya çıktı. Bölgeden sürekli olarak kaçmaya çalışan Türkmenlerin kitleler halinde İran sınırı ya da Türkiye sınırını zorladıkları bilinirken, Türkiye sınırından içeri kaçmak isteyen Türkmenlerin ilk olarak Kürt bölgesine giremedikleri, peşmergeden izin alamadıkları iddia edilmişti. Cumhuriyet’e önceki akşam saatleri itibarıyla hâlâ Habur Sınır Kapısı’nda bekledikleri bilgisini veren Irak Türkmen Cephesi sınır sorumlusu, Habur’da yaklaşık 100 aile olarak beklediklerini, Türkmenlere pasaport sorulduğunu anlattı. Pasaportu veya vizesi olanlar için kapıların açıldığını dile getiren Türkmen sorumlusu, ihtiyaçlarının Türk uçakları tarafından giderildiği bilgisini ise doğruladı. Türkmen sınır sorumlusu, bu bekleyişin ne kadar süreceğine ilişkin bir bilgisinin olup olmadığı sorusu karşısında ise “Pazartesi” gününü verdi. IŞİD söylentisi ayaklandırdı ŞIRNAK (AA) Silopi’de Habur Sınır Kapısı yakınlarındaki bir dinlenme tesisine gelen, henüz ismi öğrenilemeyen uzun saçlı ve sakallı bir kişiyle bu kişiyi IŞİD üyesi zanneden grup arasında başlayan tartışma kısa sürede kavgaya dönüştü. Kişinin kendilerine teslim edilmesini isteyen grup, Silopi İlçe Jandarma Komutanlığı’nı taşladı. HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız ile Belediye Başkanı Seyfettin Aydemir Silopi Jandarma Komutanlığı’na geldi. Sarıyıldız ve Aydemir’in sakinleştirme çabalarına rağmen grup dağılmayınca güvenlik güçleri biber gazıyla müdahale etti. Jandarmada sorgusu süren şahsın Kahramanmaraş nüfusuna kayıtlı olduğu ve akli dengesinin yerinde olmadığı belirtildi. Suriyelilerin araçlarına saldırı KİLİS (Cumhuriyet) Nacaroğlu ile Tekye mahallelerinde Suriyelilere ait 15 araç, önceki gece kimliği belirsiz kişilerin saldırısına uğradı. Camları kırılan ve tahrip edilen araçları görenler durumu polise bildirdi. Çevrede inceleme yapan polisler, olayı gerçekleştirenlerin yakalanması için çalışma başlattı. Kent genelinde olumsuzluk yaşanmaması için tedbirler arttırıldı. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle