04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 TEMMUZ 2014 SALI 6 HABERLER ‘Gezi Direnişi’nde Ethem Sarısülük’ü öldüren polis Ahmet Şahbaz bir yıl sonra tutuklandı ‘Çektim, sıktım’ itirafı ANKARA Kızılay’da düzenlenen Gezi Parkı protestosunda polis Ahmet Şahbaz tarafından vurularak öldürülen Ethem Sarısülük davasında adalet bir yıl sonra geldi. Davanın dün görülen 6. duruşmasında esas hakkındaki görüşünü açıklayan cumhuriyet savcısı, sanık Ahmet Şahbaz’ın eyleminin meşru müdafaa olmadığını kaydetti. Sanığın eyleminin olası kastla adam öldürmek olduğunu belirten savcı, sanık Şahbaz’ın bu suçtan 26 yıl 8 aydan 33 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılmasını ve tutuklanmasını istedi. Mahkeme, sanığın tutuklanmasına karar vererek duruşmayı karar için 3 Eylül’e erteledi. Mahkeme önündeki geniş güvenlik önlemleri dikkat çekerken, 100’ün üzerinde jandarma, sanık Ahmet Şahbaz’ın çevresinde etten duvar ördü. ALİCAN ULUDAĞ Anayasal/Parlamenter Bunalıma Hazırlanalım Recep Tayyip Erdoğan adeta kafalarını doldurmuş, iyi bir eğitimden geçirmiş, aynı dil ve aynı ağızla ortalığa salmış... TV ekranlarında, gazete köşelerinde yaveleyip duruyorlar: Halk seçecek ya Cumhurbaşkanını, “artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”mış... Halk seçerseymiş, bu doğrudan başkanlık, yarıbaşkanlık seçimi gibi olurmuş... Çünkü halk seçimi ile Meclis’in seçimi farklıymış... Eeee ne olacak yani, sadede gelelim, olayı somutlaştıralım: RTE Cumhurbaşkanı seçilirse, anayasada olmayan bazı yetkiler uydurarak, hükümeti mi kuracak, başbakan mı atayacak/görevden alacak, Meclis’e teklif mi sunacak şunları yasalaştırın diye... Bir bakanı mı görevden alacak... Her hafta veya ayda bir Bakanlar Kurulu’nu mu yönetecek... Doğrudan doğruya Bakanlar Kurulu’na veya Meclis’e, hangi duble yolların derhal yapılacağı... hangi viyadüklerin inşa edileceği... hangi kanalların açılacağı... hangi dehlizlerin kazılacağı.. hangi gökdelenlerin nerelere dikileceği.. konularında projeler sunacak da bunların derhal gerçekleştirilmesini mi isteyecek... (Kendisi ülkenin baş müteahhidi ya!) Devam edelim: HHH Merkez Bankası Başkanı’nı çağırıp faizleri derhal düşürün mü diyecek... TÜİK’e gidip enflasyonu neden yüksek çıkarları konusunda sorgu sual mı edecek... Mesela Orman Bakanı’nı çağırıp, şu şu ormanların falancalara verilmesini mi isteyecek. Taksim Gezi Parkı’na iptal edilen projenin kondurulması talebini mi iletecek. Dışişleri Bakanı’na, İçişleri Bakanı’na, Kültür Bakanı’na, Milli Eğitim Bakanı’na... hatta Başbakan’a emirler mi verecek.. Hepsini çağıracak: Neler yapıyorsunuz, planlıyorsunuz, programlıyorsunuz, şunları bana bi gösterin hele, onayım olmadan hiçbir şeyi pratiğe dökmeyin, mi diyecek... MİT Başkanı’nı, Genel Kurmay Başkanı’nı, Meclis Başkanı’nı, bilmem ne başkanını ikide bir çağırıp raporlar isteyecek, emirler mi verecek... Müsteşarları mı tek başına atayacak... Mesela seyahate çıktığında, yanında “başbakanını” da mı götürecek... HHH Yukarıda saydıklarımızın hiçbirini yapamaz. Çünkü, Cumhurbaşkanına anayasada belirtilen görev ve yetkileri arasında bunların hiçbiri yoktur... Nezaketen dinlerler biriki, ama üçüncüde Köşk’e hadi canım derler demeleri gerek, yoksa koltuklarında kendileri değil birer maşa oturuyor olur... Çünkü, anayasanın kendilerine verdiği yasal yetki, görev ve sorumluluklarını yerine getirmiyorlar, koltukları üzerinde üstelik hiçbir yasal sorumluluğu olmayan birinin talimatlarına göre hareket ediyorlar demektir. Davul onların boynunda asılı, ama tokmak Köşk’te oturan yetkisizin elinde. Güm bede güm güm... Herhalde bu durumda tokmak davulu taşıyanın kafasına da arada sırada bir şekilde iner! HHH Anayasa, Cumhurbaşkanının bütün görevlerini belirlemektedir... Bunları dışına taştığı andan itibaren, başkasının yetki ve sorumluluk alanına girer... Yani işgalci olur... Bu da savaş ilanı demektir. HHH Peki aptal aptal şeyler söyleyerek, Cumhurbaşkanı artık halk tarafından seçildiği için başkanlık yetkilerine, yarı başkanlık yetkilerine sahip olur havası yaratılarak, amaçlanan nedir? Bunlar RTE’nin adamları, hem de silme... RTE var onlar da var... RTE başkanlık mı istiyor, silme alkıştan kırılıyor ortalık: Hakkıdırrrrr hakkıdırrrr.... Komedi filmlerindeki gibi gülünç efektler. HHH Avrupa’da başta Avusturya’da olmak üzere, 3 ülkede cumhurbaşkanları halk tarafından seçiliyor... Ama patiler de seçimlere giriyor, başbakan hükümeti kuruyor. Yani normal parlamenter sistem çalışıyor.. Cumhurbaşkanları halk tarafından seçildiği için de bir yetki krizi, siyasi kriz çıkmıyor... Herkes işini yapıyor. Ama bizde insanın adı RTE olmayagörsün... Halk tarafından seçildi mi, onu koyacakları yer bulamıyorlar... Bu durumu yaratan tabii ki RTE’nin kendisi... Çünkü öyle olmasını istiyor: Hükümeti o oluşturacak, başbakanı bakanları o belirleyecek, partiyi kimin yöneteceğine o karar verecek... Yasaları masaları kimin ne yapacağını... Her şeyi, o o o o o... Anayasa orada dururken, kimse kendi işine, yetki ve sorumluluk alanına müdahale ettirmez... Gül’ü reddedip, başka birisini de (belki kader arkadaşı Davutoğlu dışında!?) o koltuğa oturtsa, kendi sorumluluğu ile ülkeyi yönetir... Haaa yapmazsa, ülkece makaraya alınır... Fıkralar, öyküler, tiyatrolar, komediler gırla... Tam bir malzeme olur. Buna bir dayanır iki dayanır... HHH Başkanlık sisteminin tek yolu anayasayı değiştirmekten geçiyor. Onun yolu da Meclis’te 367’ye kalkacak parmaklardan... veya Meclis’ten geçirip referanduma sunmaktan... Şakşakçılar, tabii başlarında Başbakan, buna hazırlanıyorlar olabilir... Görünen o ki, anayasal, siyasal ve parlamenter sistem krizi kapımızda bekliyor bizi. Bu krizi önleyecek en iyi şey, RTE’nin yerinde oturması, Köşk’e çıkmaması... Halk ne der bilemem. Ama RTE Köşk’e çıkarsa, cebinde taşıdığı Başkanlık Anayasası’nı, Kürt milletvekillerinin desteği ile, referanduma götürecek bir sayıya ulaşabilirler. İmralı’dan bu konuda söz almış da olabilir... Al gülümver gülüm... Olabilir mi, yoksa varsa böyle bir düzen, bugün değilse yarın halk bozar mı... ‘Kayıttaki o’ Sarısülük ailesinin avukatı Kazım Bayraktar, Güvenpark’ta çekilen “Çektim sıktım üç tane” videosundaki kişinin Ahmet Şahbaz olduğunun belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yaptıracaklarını belirterek bunun için mahkeme kasasında bulunan sanığın fotoğraflarının kendilerine verilmesini istedi. Buna itiraz eden sanık avukatları, “Çektim sıktım üç tane videosundaki kişi müvekkilimiz Ahmet Şahbaz’dır. Bu konuda bilirkişi incelemesine gerek yoktur” itirafında bulundu. Duruşmayı Sarısülük’ün annesi Sayfı Sarısülük, kardeşleri Mustafa, Cem ve İkrar Sarısülük’le Gezi Direnişi’nde polis tarafından öldürülen Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan, Ahmet Atakan’ın annesi Emsal Atakan ve Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz ile Abdullah Cömert’in kardeşi Zafer Cömert de izledi. Keçiören’de polis kurşunuyla hayatını kaybeden Cem Aygün’ün babası İsmet Aygün de salondaydı. CHP’li Sezgin Tanrıkulu, Veli Ağbaba, Hüseyin Aygün, Kamer Genç, Muharrem Işık, Levent Gök, Aylin Nazlıaka da salonda yerlerini aldı. Avukat Murat Yılmaz, sanığın yargılama boyunca nasıl korunduğunu anlattı, savcı Veli Dalgalı’nın sürekli terfi ettirildiğini belirtti. Avukat Bülent Teoman Özkan, geçen duruşmada mahkemenin müzakere odasında siviller olduğunu söyleyerek bunların sürekli kapıyı açtığını, sanıkla işaretleştiğini anlatıp bunların kim olduğunu sordu. Mahkeme Başkanı Afak İlleez, bu duruma yanıt verirken “Biz içeri girince onlar çıkıyor. Sanığın kaçırılmasıyla ilgili planlar Emniyet’indir, bunun savunmayla ne ilgisi var” dedi. Avukatların konuşmalarının ardından Gezi anneleri salondaydı ‘Bugün benim bayramım’ Kendisini dinleyenlere ‘ağlamayın’ diyen anne Sayfı Sarısülük’ün yüzü bir yıldır ilk kez gülüyordu. Sayfı Sarısülük, “Ethem’im şimdi toprakta değil yanımda, katilin tutuklanması bayramım oldu” dedi. Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan ise davanın diğer davalara emsal olmasını beklediklerini belirtti. Ahmet Atakan’ın annesi Emsal Atakan, “Katiller elini kolunu sallayarak gezmeyecek” diye konuştu. esas hakkında mütalaasını sunan cumhuriyet savcısı Cuma Doğan, Ethem’in Gezi eyleminde Güvenpark’ta çevik kuvvet polislerine çekilme emri verildiğini, bu aşamada kalkancı olarak görev yapan Şahbaz ve 4 arkadaşının geri kaldığını, son aşamada sanığın yanındaki arkadaşlarının çekildiğini anlattı. Bu arada sanığın kalkanını düşürdüğünü ifade eden savcı, sanığın çekilmeden önce silahını belinden çıkarıp mermiyi hazneye sürdüğü, yerde yatan göstericilerin bir tanesini tekmelediği ve iki el havaya, bir el de göstericilerin üzerine olmak üzere üç el ateşlemede bulunduğunu dile getirdi. Savcı Doğan, 3. el atışta sanığın elinin yere paralel ve omuz hizasında olduğuna dikkat çekerek merminin Ethem’in taş atmasından sonra sola dönüşünde kafasının sağ tarafına geldiği, bu şekilde Ethem’in yaralandığını anlattı. “İddianamede bahsedildiği şekilde sanığın eylemi meşru müdafaa sonucu öldürme değil, olası kastla adam öldürme niteliğindedir” diyen savcı Doğan, sanığın öncelikle tutuklanmasını istedi. Savcı, sanık Şahbaz hakkında Türk Ceza Yasası’nın 81, 21/2, 266, 53 ve 63. maddeleri uyarınca olası kastla adam öldürmek suçundan 26 yıl 8 aydan ile 33 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılmasını istedi. 53. madde kapsamında ceza verilirse sanık polis meslekten atılacak. Savcının görüşünün ardından son sözü sorulan Ahmet Şahbaz, “Üzgünüm, benim bu olayda hiçbir kastım ve kabahatim yoktur” dedi. Mahkeme, yak ‘Meşru müdafaa değil’ laşık 20 dakikalık aranın ardından sanık Ahmet Şahbaz’ın dosyadaki delillerle savcının istediği ceza miktarı göz önüne alınarak tutuklanmasına karar verdi. Başkan İlleez’in diğer kararları okumaya devam ettiği sırada jandarmalar, sanığı heyetin bulunduğu yerden kaçırdı. Bu duruma tepki gösteren başkan İlleez, “Nereye gidiyorsun” diyerek sanığı tekrar içeri aldı. İzleyicilerin tepkisi üzerine jandarmalar müdahale etti. Bu sırada bir kişi baygınlık geçirdi. Çıkışı tutan jandarmalar ile izleyiciler arasında salonda arbede yaşandı. Dışarı çıkabilen izleyicilere ise kapıda bekleyen robocop giyimli jandarmalar coplarla müdahale etti. Duruşma 3 Eylül’e ertelendi. İzleyiciler coplandı 2. Mısır Çarşısı davasında tutuklu kalmadı İstanbul Haber Servisi İstanbul Üniversitesi tuvaletinde 8 Mayıs 2012’de meydana gelen patlamanın ardından çoğunluğunu öğrencilerin oluşturduğu 13 kişiye açılan ve kamuoyunda “2. Mısır Çarşısı davası” olarak bilinen davada, tutuklu sanık kalmadı. Mahkeme heyeti, tutuklu bulunan öğrenciler Raziye Ay, Emel Çetin, Gürkan İstekli, Oktay Gürdeir ve Şahin Kaya’nın tahliye edilmesine karar verdi.Duruşmaya HDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder de izleyici olarak katıldı. Dava 23 Ocak 2015’e ertelendi. Çifte standarda isyan Ali İsmail’i geri çeviren doktorun dosyası sessiz sedasız kapatılırken, Gezi’de katledilen Abdullah Cömert’in ağabeyine 2 ayrı dava açıldı Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ CAN HACIOĞLU/ MEHMET ALİ SOLAK ESKİŞEHİR / HATAY Gezi Direnişi’nde polislerin de aralarında bulunduğu eli sopalı kişilerce dövülen Ali İsmail Korkmaz’ın beyin kanamasını tespit edemeyen ve kas gevşetici yazarak geri gönderen Dr. Hasan Gülcü hakkında soruşturma sessiz sedasız kapatıldı. Gezi Direnişi’nde Hatay’da polis tarafından öldürülen Abdullah Cömert’in ağabeyi Zafer Cömert hakkında ise 2 ayrı dava açıldı. Eskişehir’de geçen yıl 2 Haziran’da Gezi Direnişi eylemleri sırasında bir grup polis ve sivil tarafından dövülün 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz’ı tedavi için gittiği için Yunus Emre Devlet Hastanesi’nde Dr. Hasan Gülcü tarafından “bir şeyin yok” denilerek eve gönderilmiş, ertesi g ün geçirdiği beyin kanamasının ardından komaya girmiş ve 10 Temmuz’da yaşamını yitirmişti. Tepebaşı Kaymakamlığı doktor için soruşturma izin vermezken, Bölge İdare Mahkemesi’nin kararıyla Gülcü hakkında soruşturma başlatıldı. Gülcü’nün bir kusurunun olup olmadığının belirlenmesi için Adli Top Kurumu’nu gönderildi. Adli Tıp 1. İhtisas Dairesi raporunda “Korkmaz’ın BBT’sine göre o esnada beyin kanamasının bulunmadığı, ilerleyen saatlerde oluşan beyin kanamasının öngörülemez ve önlenemez bir durumda olduğu, Dr. Gülcü’ye atfı kabil kusur olmadığı” savunuldu. Bu rapor üzerine Savcı Hasan Ali Erkan, Gülcü hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. Korkmaz Ailesi’nin avukatı Özgür Özlem Öngel, karara Bilecek Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz etti. Ancak üst mahkeme de itirazı reddedince dosya kapanmış oldu. Gezi Direnişi sırasında Antakya’da polisin gaz bombası kapsülüyle başından vurarak öldürdüğü 22 yaşındaki Abdullah Cömert’in ağabeyi Zafer Cömert hakkında ise 2 ayrı dava açıldı. Kardeşi için yapılan eylemlere katıldığı için “toplantı ve gösteri yürüyüşlerine muhalefet” suçundan dava açıldığını ve bu davanın 23 Eylül’de başlayacağını belirten Cömert, bu kez de hakkında “kamu malına zarar vermek suçundan” ikinci bir dava daha açıldığını, bunun da 30 Ekim’de görüleceğini söyledi. Cömert, “Kardeşimi öldürenleri yargılayamayanlar hıncını bizden çıkartmaya çalışıyorlar. Ne olursa olsun Abdullah için adalet mücadelesini sürdüreceğim” dedi. KCK’de 10 tahliye DİYARBAKIR (Cumhuriyet) KCK ana davasına özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasının ardından Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Avukat Nahit Eren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yargıda “paralel bir yapılanma” olduğu yönündeki sözlerine dikkat çekerek “Bir zihniyetin burada bir yargılama yaptığını çok iyi biliyoruz. dedi. Mahkeme, yargılamanın durdurulması talebini reddetti. KCK Şırnak davasında ise 10 kişi tahliye edildi. Ulaşım hakkı isteyen Mamak halkının eylemine çevik kuvvet biber gazıyla müdahale etti. Vekiller Emniyet’e çekildi! ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Mamak’ta otobüs göndermeyerek ulaşımı engellemesi nedeniyle dün akşam yapılan eyleme polis müdahale etti. Polis, eyleme destek veren CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün ve İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın da içinde bulunduğu otobüsü Emniyet’e çekti. Halkevleri Ulaşım Hakkı Meclisi çağrısıyla Mamak halkı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in Ege Mahallesi’ndeki belediye otobüslerini çekmesini protesto etti. Kızılay’daki Ege Mahallesi duraklarında toplanan Mamaklılar, “Gökçek elini cebimizden çek”, “Evimize ulaşmak istiyoruz”, “Ulaşım haktır satılamaz” dövizleri taşıdı. Alkış ve ıslıklarla eylemlerine başlayan vatandaşların etrafı çevik kuvvet tarafından sarıldı. CHP’li Aygün ile Tanal da durakta bekleyen yurttaşların yanına geldi. Halkevleri Başkan Yardımcısı Samut Karabulut’un çağrısı üzerine, CHP’li vekillerle birlikte yurttaşlar, gelen otobüse kart basmadan bindi. Aygün, otobüsün Emniyet’e çekildiğini, Twitter’dan paylaştığı “Şu an içinde bulunduğumuz otobüs ise Mamak Merkez Karakolu’na çekiliyor” sözleriyle duyurdu. Aygün, Gökçek’ten şikâyetçi olacaklarını bildirdi. Gelen ikinci otobüsün durağa yaklaşırken tabelasını değiştirmesi üzerine, yurttaşlar otobüsün önünü kesti. Çevik kuvvet, eylemcilere biber gazıyla müdahale etti. Arbede sırasında iki Halkevleri üyesi ile SES MYK üyesi İbrahim Kara’nın darp edildiği öğrenildi. Arbedenin ardından halk, Ziya Gökalp Caddesi’nden Mamak’a kadar ıslık ve alkışlarla yürüdü. me” suçlarından yargılanıyor. İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, geçen aylarda duruşma salonunda güvenlik güçlerinin biber gazlı müdahalesinden dolayı yaşanan arbede gerekçe gösterilerek Kartal ve Bakırköy cezaevlerinden başka suçlardan tutuklu 2 sanık getirildi. Mahkeme heyeti, 74 sanık hakkında çıkarılan yakalama emrinin infazının beklenilmesine, 3 sanığın da kaçak sayılmasına karar verdi. ‘Hasan Polat serbest kalsın’ İstanbul Haber Ajansı Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) İstanbul İl Örgütü üyeleri, Gazi katliamı sonrası çıkan olaylarda tutuklanan ve 19 yıldır cezaevinde olan Hasan Polat için 9 Temmuz’da Yargıtay’da görülecek davası öncesi adalet istedi. Polat’ın serbest bırakılmasını talep eden üyeler tüm yurttaşlara duyarlı olmaya çağırdı. Kadıköy’de grup adına basın açıklaması yapan ESP İstanbul İl Yöneticisi Erdal Demirhan, Polat davasında aslında bir dönemin yargılandığını belirterek “Katilleri koruyan devlet sosyalistlere saldırma politikası izlemeye devam ediyor” dedi. 2 ayrı dava ‘Hayata dönüş’ çilesi bitmedi İstanbul Haber Servisi Türkiye genelinde 20 cezaevinde 19 Aralık 2000’de eşzamanlı başlatılan Hayata Dönüş operasyonu kapsamında Ümraniye Cezaevi’ndeki operasyona ilişkin davaya devam edildi. Ümraniye Cezaevi’nde 1’i asker 8 kişinin öldüğü operasyonda o dönem tutuklu bulunan 399 kişi hakkında açılan dava 13 Ekim’e ertelendi. Dava kapsamında 399 kişi “isyan”, “patlayıcı madde bulundurma” ve “kasten adam öldür
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle