06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 TEMMUZ 2014 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER CHP CEZAEVİ KOMİSYONU: AKP PARALEL OPERASYONU İLE YOLSUZLUKLARI GİZLEMEYE ÇALIŞIYOR 7 ‘AKP işveren, cemaat taşeron’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Cezaevi İnceleme ve İzleme Komisyonu üyeleri, Emniyet’teki “paralel” operasyonuyla ilgili olarak “Kumpas davalarında AKP ‘işveren’ ise cemaat ‘taşerondur’” değerlendirmesi yaptı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Genel Sekreter Yardımcısı Özgür Özel, Erzincan Milletvekili Muharrem Işık ve Muğla Milletvekili Nurettin Demir, son operasyonlarla ilgili yaptıkları yazılı açıklamada “AKP’nin; iktidar olduğu günden bu yana hukuku sadece bir intikam ve öç alma, ön kesme ve kendi kadrolaşması için yer açma aracı olarak kullandığı bugün bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bugün de geçmişte iş birliği yaptığı, hukuk ihlallerinde ve hukuksuz yargılamalarda adeta taşeronluğunu yapmış kesimlerle bir hesaplaşma içindedir” görüşünü dile getirdi. Gelinen noktada söylendiği gibi “darbelerle hesaplaşılmadığı, hatta vesayetin bitirildiğini söyleyen AKP iktidarı döneminde yeni bir vesayet biçimi olarak ‘Recep Tayyip Erdoğan Vesayeti’ kurulduğu” ifade edilen açıklamada şu değerlendirmelere yer verildi: “AKP iktidarı, kendi siyasi geleceğini teminat alma uğruna gazetecileri, yazarları, askerleri, öğretim üyelerini, demokrat aydınları cezaevinde esaret altında tutarken bu kumpasların kamuoyunda inandırıcılığını sağlamak için, yandaş basını adeta bir maşa olarak kullanılmıştır.” Açıklamada, “Operasyonların amacı 17 ve 25 Aralık operasyonlarını düzenleyenleri cezalandırmaktır” denildi. Sevgili Mario Levi Faşist, çok az kelimeye sığacak kadar anlamsız öfkesini sürekli yinelediği cümlelerle “düşman” bellediğinin üstüne boca eden meczuptur. Bildiği bir şey yoktur ve onun bu az bilgisinden yararlanan faşist ideolog kışkırttığı meczubun yaktığı ateşi Sivas’ta, Gazze’de, Tripoli’de, Musul’da, Halep’te, İstanbul’un yoksul bir semtinde zevkle seyreder. Sahip olduğu birkaç kelimenin izin verdiğiyse yalnızca genellemeler, yaftalamalar, kendinden olmadığı bildirilene hakaretlerdir. “Kardeşler! / Onlara eliniz dokunmuşsa eğer / yedi tas su dökün ellerinize” der şair. HHH İşte onlardan birileri, Gazze’nin bir halkın kendini var etme, varlığını, ülkesini koruma savaşı olduğunu anlamayan birileri, bir “din masalı” sandıkları Gazze’yi Mario’ya, Mario Levi’ye saldırarak savunduğunu sanıyor. Aklı sıra böyle yaparsa hem sıkı bir Müslüman, cenneti garantilemiş bir mücahit ama en önemlisi faşist ideoloğun vazgeçilmez müridi olacaktır. Hiçbir şey bilmiyor; fukara beynindeki kelimelerle kurabildiği cümleler bu kadar. İsrail mallarını boykot edecek ya; Mario’nun kitaplarını da İsrail malı sanıyor. İsrail mallarının boykot edilmesinin kurnaz ideoloğun kıs kıs gülerek ortaya attığı bir yalan, yalnızca kendini tatmin edebilsin diye önüne atılmış bir kemik olduğunu anlamaya bildiği harf sayısı yetmiyor. HHH Ona değil ama İstanbullu Mario’yu İstanbullulara, bu memleketin insanlarına anlatmak gerekmez mi? Mario zamanın ruhunun şöhrete kavuşturduğu kelimenizle “ötekileştirmeye” çalıştığınız İstanbulludur. Romanının kahramanıdır o. “Benim kimi ipuçlarına yaklaştığım, doğduğu, denizini soluduğu ve bir türlü terk edemediği şehre, bambaşka bir pencereden bakmaya çalışan, daha da önemlisi, ‘dilini’, ‘asıl dilini’ bulmak için uzun bir yürüyüşü göze almış bir kahramanım vardı” diye anlatır. “‘Ülke’nin sırrı bu yürüyüşte gizliydi. ‘Ülke’nin sınırları bu ‘dille’ çizilecekti. Ülke bu ‘dilin’ kendisiydi, bu ‘dilin’ açtığı ufuktu, bu ‘dilin’ uyandırdığı hayallerdi, bu ‘dilin’ doğurduğu duyguydu” diye yazar. HHH Bu memleketin faşistleri bu bapta önemli değildir. Onlara Mario’yu anlatmak gerekli de değildir. Çünkü anlatamazsınız. Havsala meselesidir. Ama memleketin kendini aklı başında sayan, kendini şu salak ötekilerin kısır dünyasından kurtarmış sayan insanlarına da anlatmayalım mı? Kendini “İstanbul’un ‘batı’ya en yakın yarımadasında, bir ‘yabancı’ olarak doğmak benim suçum değildi ama İstanbul’u bir masal gibi yaşamak da benim suçum değildi” diye anlatan Mario’nun o masal İstanbul’u, aslında adınız ne olursa olsun sizin de İstanbulunuzdur. Çünkü siz de burada bir “yabancı” olarak doğdunuz ve hâlâ “yabancı” ne demek anlamakta zorlanıyorsunuz. Yabancısınız; rüyalarınızda bile o masalı yaşayabilmek için didiniyorsunuz. İstanbul masalı, “boğazın sularını bir ana rahmi olarak görmek isteyenlerin”, sizin de masalıdır çünkü. HHH İstanbullu Mario’yu kıt akıllı faşistin kaba saba saldırısından sözde korumak isteyen devletlilerin “hiç olur mu o bizim vatandaşımız” diyen devletlilere de, bilmem anlarlar mı ama bir iki söz, bildikleri birkaç kelimeye sığabilecek bir iki cümle söylemekten kendimizi alamayacağız artık... Ey devletliler, ey sürçi lisanı bilinçaltının tercümanı olan politik insanlar, Mario vatandaşınız, yurttaşınız olmasaydı ne yapacaktınız? Boykot edip kitaplarını Taksim Meydanı’nda öteki “yabancıların” kitaplarıyla birlikte yakacak mıydınız? HHH Sevgili Mario, özrümüz kabahatimizden büyüktür; hâlâ kurtulmayı başaramadık; ne kendimizi ne seni koruyabiliyoruz onlardan ve hâlâ aynı şehirlerde yaşıyoruz onlarla, bizi affet... Eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü, örgüt kurmak ve yönetmekle suçlanıyor Yılmazer de tutuklandı MİT mensubu olduğu iddia edilen şahıs, adliye koridorlarından kaçarak uzaklaştı. CANAN COŞKUN ‘Yürüyen davada suçtur’ Olayın ardından açıklama yapan CHP’li Tanal, hâkim Çiçek ile görüştüğünü belirterek “Çiçek bana görüştüğü ve adliyeyi kaçarak terk eden şahsın ‘polis arkadaşlardan’ olduğunu söyledi. Kendisine Yürüyen bir davada polislerle görüşemezsin’ dedim ifadelerini kullandı. Tanal, olayın takipçisi olacaklarını ifade etti. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün çeşitli kademelerine “casusluk ve usulsüz dinleme” iddialarıyla yapılan ancak Emniyet’teki cemaat yapılanmasına yönelik olduğu savunulan operasyon kapsamında aralarında eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer ve müdür yardımcısı Erol Demirhan’ın da olduğu 12 kişi tutuklandı. Hakkında dinleme kayıtlarını yurtdışına kaçırma iddiaları ortaya atılan eski İstanbul Bilişim Suçları ve Sistemleri Şube Müdürü Hayati Başdağ da özel bilgilerin depolanması ve evrakta sahtecilik suçlamalarıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “İçerde vaktin çok, Kuranıkerim oku” diye seslendiği Emniyet Amiri İsmail Aslan serbest bırakıldı. Operasyon kapsamında gözaltına alıFotoğraf: SERKAN YILDIZ nan 39 kişiden 20’si tutuklanarak cezaevine gönderildi. 8 kişi savcılıktan serbest kalırken, 11 kişi de mahkeme sorgularının ardından serbest kaldı. Mahkeme sorgusunun ardından serbest kalan 11 kişiden 9’u hakkında yurtdışına çıkış yasağı konuldu. Casusluk iddialarına ilişkin, aralarında eski TEM Şube Müdürü Yurt Atayün’ün de bulunduğu 75 kişiden 49’u tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edilirken 26 kişi ise savcılıktan serbest bırakıldı. Tutuklama kararını veren İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliği’nin kararında şüpheli Yılmazer ile İstihbat Şube Müdür Yardımcısı Erol Demirhan’ın “hiyerarşik yapı içerisinde altlık üstlük ilişkileri kullanarak yasadışı örgütlenme oluşturarak suç işleme amacıyla örgüt kurmak”la suçlandığı belirtildi. Tutuklanan diğer polisler şunlar: Hikmet Kopan, Abdülhakim Sönmez, Harun Aydın, Muhammet Ali Iklı, Tolga Güzeltaş, İkbal Kayaduman, Metin Canbay, Ali İhsan Tezcan. Polisler “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek” gerekçeleriyle, geri kalanlar “özel bilgilerin depolanması ve evrakta sahtecilik” iddialarıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi. Eski Terörle Mücadele Şube Müdürleri Ömer Köse ve Yurt Atayün, nezaretten mahkemenin bulunduğu koridora geldiği sırada kararı bekleyen, aralarında Yılmazer’in de bulunduğu polisler, “Selam müdürüm” diyerek alkışladı. Yılmazer, “Rezil ettiniz bu teşkilatı. Bu ülkede gerçek operasyonlar tek tek yapılacak. Bunların hepsi İsrail ajanı. Arşivimde kaydı var. Buradaki polislerin kimliklerini kontrol edin, kimliksiz çıkar bunlar” diye bağırdı. İsmail kaç’ CANAN COŞKUN Gülen cemaatinin “paralel yapı” kurduğu iddiasıyla İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde çeşitli kademelerde yürütülen soruşturma kapsamında şüpheli polisler mahkemeye çıkarılmayı beklerken, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, daha önce de Facebook hesabından Başbakan Tayyip Erdoğan’a övgüler dizen sorgu hâkimi İslam Çiçek’in bir MİT mensubuyla görüştüğünü öne sürdü. Olayla ilgili olarak tutanak hazırlayan Tanal, Çiçek’in MİT’çi olduğu iddia edilen kişiye “Kaç İsmail” diye seslendiğini söyledi. Gözaltındaki polislerle ilgili hak ihlali olup olmadığını incelemek üzere İstanbul Adalet Sarayı’nda gelen Tanal, Çiçek’in odasında MİT mensubu bir kişiyle görüştüğünü iddia etti. Tanal ve bazı şüpheli avukatlarının hazırlayıp imzaladıkları tutanakta, Tanal’ın duruşma salonunda bulunmayan hâkim Çiçek’in odaya girdiğinde başsavcı vekili ve TEM Şube Müdürü Kayhan Ay’ın haricinde tanımadığı 2 kişiyi gördüğü anlatıldı. Tutanakta imzası bulunan avukat Ömer Kavili’nin diğer şahısların kim olduğunu sorması üzerine hâkim İslam Çiçek’in bu şahsa dönerek “Kaç İsmail” dediği belirtildi. Bunun üzerine de şahsın odadan hızlı bir şekilde kaçtığı, daha sonra kimliğini öğrenmek üzere peşinden gidildiğinde kaçmaya başladığı aktarıldı. İsmail denilen şahsın kimliğini göstermemekte ısrar ettiğinin vurgulandığı tutanakta, diğer avukatların şahsın kim olduğunu öğrenmekte ısrarcı olduğunda elini beline attığı, ardından “Polis” diye bağırdığı kaydedildi. Avukatların “Bırakın” demesi üzerine ise şahsın koridorda kaçtığı, TEM’den sorumlu İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı Mustafa Çalışkan’ın “Kaçan şahsı tanıyorum. Benim elemanımdır” dediği belirtildi. Öte yandan adliye sarayındaki Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne ait basın odasınının savcılık talimatıyla boşaltılması istendi. Gazeteciler ve Tanal duruma tepki gösterdi. Gazetecilerin adliyede kalmasına “fotoğraf çekmemeleri” koşuluyla izin verildi. Kargaşa sırasında bazı polisler, gazetecileri kamerayla kaydetti. ‘Kaç Polise polis çemberi İstanbul Haber Servisi Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda 1. Sulh Ceza Hâkimliği’ne tutuklanmaları talebiyle sevk edilen 49 kişiden sadece birinin sorguya alınması üzerine diğer “Emniyet’te paralel yapı” soruşturması şüphelisi polisler, saat 15.00 sıralarında gözaltı sürelerinin bittiğini belirterek 6. kattan adliyenin giriş katındaki C kapısına yöneldi. Şüpheli polislerin “Bizi artık burada tutamazsınız” diyerek adliyenin giriş katında oturma eylemi başlatması üzerine çevik kuvvet polislerinden barikat kuruldu. Gözaltındaki polisler kendilerin kuşatan çevik kuvvet polislerine “Bu yaptığınız suç” diyerek seslendi. Mahkemeye çıkarılmayı bekleyen Yurt Atayün ise “15 mahkeme kararı yok sayılarak 2 savcı kararı ile gözaltına alındık” dedi. Görevli TEM polislerinin, gözaltındaki polisleri adliye nezarethanesine götürmek istemesi üzerine Yurt Atayün ve diğer şüpheli polisler mahkeme kararı istedi.Yaklaşık 1 saat süren eylemin sonunda nöbetçi 1. Sulh Ceza Mahkemesi eylemle ilgili tutanak tuttu. Şüpheli avukatlarının tutanağı gözaltında bulunanların yüzüne okumasının ardından şüpheliler nezarethaneye götürüldü. Müvekkillerinin 4 gündür gözaltında olduğuna ve sürenin aşıldığına dikkat çeken avukat Ömer Turanlı, “Biz bu hukuksuzluğu Adalet Bakanlığı’na, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne, HSYK’ye taşıyacağız. Bu zulümdür diye konuştu. Olaylar sırasında adliyeye girmeye çalışan gazeteciler içeri alınmadı. Basın odasındaki gazeteciler dışarı çıkartılmak istendi. Adliyeye sevk edilen polislerin yakınları önceki gece boyunca Çağlayan’daki İadliye önünde bekledi. Polislerin avukatları CMK’de belirlenen gözaltı süresinin aşıldığına dikkat çekerek HSYK’ye şikâyette bulundu. Dilekçede, savcı İrfan Fidan ile 3. Sulh Ceza Hâkimi İslam Çiçek’in resmi evrakta sahtecilik, hürriyeti tahdit ve görevi kötüye kullanma gerekçesiyle cezalandırılmaları istendi. Bu arada operasyonda gözaltına alan eski İstanbul Terörle Mücadele Şubesi Müdürü Yurt Atayün’ün ağabeyi Emniyet Genel Müdürlüğü Başmüfettişi Anadolu Atayün de açığa alındı. HSYK’ye suç duyurusu ‘Görev ağır, hata normal’ İstanbul Haber Servisi İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne yapılan operasyon kapsamında gözaltına alınan eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün’e Emniyet sorgusunda kritik sorular sorulduğu ortaya çıktı. Tutuklanan dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer de savcılık sorgusunda “Bu kadar ağır görev içerisinde birtakım yanlışlıkların olması memuriyet vazifesinin doğal gereğidir. Aynı zamanda hayatın olağan akışına da uygundur” dedi. Atayün’e Emniyet’teki sorgusunda Başbakan Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Enerji Bakanı Taner Yıldız, eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in hangi yetki ile dinlendiği soruldu. Sorguda, MİT Başkanı Hakan Fidan’a “Emin” kod ismini vermelerindeki amacın ne olduğu sorusu da yöneltildi. Ancak Atayün, 4 günlük gözaltı süresinin dolması nedeniyle bu sorulara savcılıkta yanıt vermek istedi. Atayün savcılığa sevk edildikten sonra da astım krizi nedeniyle hastaneye kaldırıldı ve ifade veremedi. Emniyetin, “Savcılığa teslim edilen dosyada, şüphelilerin özel hayatı ile ilgili görüşmelerin neden tape yapıldığını nasıl açıklarsınız?” sorusuna ise Atayün, “Mahkeme kararı ile yapılan dinlemelerde özel hayatın gizliliği söz konusu olmaz” diye yanıt verdi. Yılmazer ise savcılık sorgusunda sahte isim ve eksik isimle dinleme suçlamasını kabul etmeyerek şube müdürü olarak önüne gelen bilgi ve belgeleri tek tek kontrol etmesinin mümkün olmadığını söyledi. Yılmazer, ‘Yapılan yanlışlıklar memuriyetin doğal gereği’ dedi Gazeteciye engel TWITTER HESABI FUAT AVNİ İBB DE OPERASYON YAPIYOR! Zaman gazetesinin ‘Ala polisleri Metris’e gönderdi’ tabelası söküldü İstanbul Haber Servisi 22 Temmuz operasyonunda tutuklanan Emniyet mensuplarının Metris Cezaevi’nde DHKPC’liler ile aynı koğuşa konulduğu iddia edildi. Operasyon kapsamında önceki gün polis amirleri Mesut Yılmaz, Mehmet Dilaver, Ramazan Olgun Altınışık, Fatih Kırçı, İsmail Torlak, Şeref Bolat, Selahattin Engin ve Ercan Palaz tutuklandı. Tutuklanan bu 8 kişi önce Üsküdar’daki Paşakapısı Cezaevi’ne götürüldü. Polislerin, gelen talimat üzerine buradan Metris Cezaevi’ne nakledildiği ve DHKPC’li tutuklularla aynı koğuşa konulduğu öne sürüldü. Twitter’da “Fuat Avni” hesabından da “... (Efkan) Ala’nın yeni talimatı devreye girdi. Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdür Yardımcısı Fatih Belviranlı tutukluların Metris Cezaevi’ne tek kişilik hücrelere konulmalarını istedi” iddiaları ortaya atıldı. Dün tutuklanan 12 kişi de Metris’e götürüldü. Ergenekon soİstanbul Haber Servisi ı Zekeriya Öz cıs sav lü ruşturmalarının ün davası avukatlaz lyo Ba ve kon ene ile Erg yal paylaşım siterı, internet üzerinde sos üzerinden atıştı. arı si Twitter’daki hesapl z paralel yapı” mu Tem “22 ’ün Öz Zekeriya ları işkence ma ula uyg operasyonundaki katlar Öz’ün avu şı olarak nitelemesine kar “Onlar işrak ata ms anı ını lar uygulama sterdiler. gö ki tep e diy kence değil miydi” Öz’e işkence yanıtı İstanbul Haber Servisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı ekipler, Mecidiyeköy’deki Zaman gazetesi bürosunun tabelasını söktü. İBB ekipleri daha önce de cemaate yakınlığıyla bilinen FEM ve Anafen dershanelerinin tabelalarını izinsiz olduğu gerekçesiyle sökmüştü. İBB ekipleri gece saat 03.00 sıralarında Mecidiyeköy Merkez Caddesi üzerinde bulunan Zaman gazetesi bürosunun da bulunduğu binanın önüne geldi. İş makineleri yardımıyla Zaman gazetesi tabelasını söken ekipler binada bulunan başka şirketlere ait tabelaları da indirdi. Herhangi bir açıklama yapmayan yetkililer söktükleri tabelaları kamyonetlere yükledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle