28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 TEMMUZ 2014 PAZAR 4 dan l Kılıçdaroğlu’n boykotçulara seçim çağrısı HABERLER Rönesansımızın Çelişkileri Sevgili, Melih Cevdet Anday bir yazısında, Türkiye’nin en büyük eksikliklerinden birinin “Rönesans”ını ve “Aydınlanma”sını yaşayamamış olması olduğunu söylemiş, en parlak örneklerinden birinin de kendisi olduğu Türk Rönesansı’nın pek de âlâ var olduğu belirtildiğinde ise şu enfes yanıtı vermişti: Kabul ama bu nasıl Rönesans ise hem beni hem de Türkİslam sentezini yaratıyor. Haklıydı. Gecikmiş ve güdük kalmış Türk Rönesansı aynı zamanda, çelişkilerle doluydu. Nitekim Melih Cevdet ile Tercüme Bürosu Ankarası’nda 1940’larda başlayan dostluğu ömür boyu devam etmiş olan ve öyküsü 24 Temmuz günü burada anlatılan Erol Güney’in yaşamı da aynı çelişkilerin göstergesi. Odessa doğumlu Rus Yahudisi olup, 1917 devriminden sonra ülkemize göçen, burada okuyan, Türk vatandaşlığını alan Erol Güney, Gaziantep Lisesi Felsefe öğretmenliğine atanamıyor ama Rönesansımızın kilometre taşlarından olan Tercüme bürosunda önemli roller oynayabiliyor. Türkiye’nin önde gelen şair ve edipleriyle yakın ilişkiler kurabiliyor. Aynı Türk vatandaşı Erol Güney gazeteciliği sırasında, hoşa gitmeyen bir haber yaptığında, diğer Türk gazetecileri gibi kovuşturmaya uğrayacağı yerde sınır dışına atılıyor. Bu olay olduğu sırada, toplumumuzda insanlara din, dil, ırk, köken ayrımı yapmadan eşit davranılacağının ilan edildiği Tanzimat Fermanı’nın ilanının üzerinden 120, Cumhuriyet’in yürürlüğe girmesinin üzerinden de 32 yıl geçmişti. HHH Demek ki, ülkemiz bir yandan Rönesansı’nı yaşarken bir yandan da insanları dilleri, dinleri, etnik kökenleri yüzünden ötekileştirmeyi de en âlâ şekilde sürdürüyordu. Erol Güney bu ötekileştirme karşısında tepki olarak, bir süre Türkçe konuşmama yolunu tutmuş. Ama sonraki yıllarda bundan vazgeçmiş. Ve kendisiyle tanıştığımız zaman anlattıkları hep, Türkiye ile ilgili iyi anılardı. Nasıl olmasındı ki, burada hep seçkin insanlardan içten yakınlık görmüştü. Eşi Dora ile evlendiğinde, nikâh şahidi Melih Cevdet ile Necati Cumalı idi ve kendisine şöyle takılıyorlardı: Hadi yine şanslısın, şiirin kanatları altında evlendin! Daha sonra, Erol Güney hemen her yıl Türkiye’ye gelip arkadaşlarıyla hasret gideriyordu. Bu ziyaretleri sırasında da devleti yönetenler değil, ama gücünü ellerinde tutanlar, yine Erol Güney’e eza çektirmekten geri kalmadılar ve bir daha Türkiye’ye girmesine izin verilmeyeceğini söylediler. Yanlış anlaşılmasın, aslında devletimiz tahakkümünü ve baskısını din, dil ve din ayrımı gözetmeksizin herkes üzerinde eşit biçimde icra ediyordu. Nitekim benzeri muamele ile birkaç yıl önce, Avni Arbaş da karşılaşmış, zamanın Dışişleri Bakanı Çağlayangil’in müdahalesiyle durum düzeltilmişti. HHH Artık Erol Güney de bu gerçeği ve çelişkileri iyice kavramıştı. Sorunu kişiselleştirmiyordu. O sıralarda yine Türk aydınlanmasının bireylerinden biri olan ve aydın tavrını tüm siyasi yaşamı boşunca sürdüren İsmail Cem Dışişleri bakanıydı. Kendisini durumdan haberdar ederken Erol Güney’in kim olduğunu anımsatmak gereğini duymadım. Çünkü Cem hepsini zaten biliyordu. Bir memurun münasebetsizliğini gidermek için Dışişleri Bakanı kolları sıvadı. O memur da TC vatandaşıydı, o bakan da... Bununla da kalmadı. Daha sonra İsrail’e büyükelçi olarak atanan Feridun Sinirlioğlu İsrail’e adım atar atmaz ilk ziyaretini Erol Güney’e yapıyordu. Onu ötekileştirenler de TC’nin vatandaşları ve yöneticileriydi, onu sevgi ve saygı ile bağırlarına basanlar da... Bu da hem Türkiye’nin hem de Türk Rönesansı’nın büyük çelişkisiydi. Ama meyus olmanın da gereği yok. Rönesans’ın kendisi de aynı çelişkilerle doluydu. Bir yanda düşüncenin ve yaratıcılığın özgürlüğü, öte yanda bağnazlığın zulmü kucak kucağa yaşamaktaydılar. Evet Rönesans İtalyası’nda da Jordano Bruno da vardı, onu yakan Engizisyon da. Sevgili, Erol Güney hakkında daha fazla bilgi için Y. K. Yayınları’ndan çıkan M. Şerif Özsoy ile Haluk Öncel’in biyografik eseri “Erol Güney’in Ke(n)disi”ne bakabilirsin. ‘Sandığa gitmemekle Erdoğan’a oy vermek aynı’ ‘Bağışlar kara para’ Erdoğan’ın birinci turda seçilme şansı yok. Bu ülkenin insanı adı yolsuzluğa, hırsızlığa gırtlağına kadar batmış bir insanı temiz bir makama herhalde oturtmaz. Bu ülkenin tarihine yapılmış en büyük kötülük olur... Libya’nın verdiği ödül parasını ne yaptığını açıklamadı. Çünkü hiçbir hayır kurumuna vermediğini biliyoruz. Aynı şekilde Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasında bütün adaylar gelen bağış paralarını açıkladı, bir tek Erdoğan açıklamadı. Çünkü kara para, açıklamaz. dığa gidin, Erdoğan’a oy verin. Gitmemekle Erdoğan’a oy vermek aynı şey çünkü. Diktatör istiyorsanız, buyurun, bundan iyi diktatör bulamazsınız. Oyunuzu verir, tercihinizi yapar, şikâyet de etmezsiniz. ‘Hem konuşacağım hem gitmeyeceğim’ demek de yanlış. Konuşmayacaksın o zaman, her şeye razı olacaksın. leddin Bey’i seçerlerse dünyaya açılan bir Türkiye’yi seçmiş olurlar. Erdoğan, ‘Obama benim telefonuma çıkmıyor, Abdullah Gül’den rica ettim’ diyor. Türkiye’yi düşürdüğü hale bak. Ben söylesem ‘yalan söylüyor’ der. Kendisi itiraf ediyor. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir böyle bir garabet yaşanmadı. Bu yapının düzelmesi lazım. Yapının düzelmesinin ilk ve en önemli ayağı Cumhurbaşkanlığı seçimleri. İçeride, dışarıda itibarı olan bir liderin oturması lazım. O kişinin de Ekmeleddin Bey olduğuna inanıyorum. CHP’lilerle ilgili bir sorunumuz yok. Tabanla ilgili de yok. Ekmeleddin Bey tabanımızda bilinen bir isim değildi, artık tamamı tanıyor; düşüncesini, ailesini, hizmetlerini, yaşantısını biliyor. AYŞE SAYIN ANKARA CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sandığa gitmemekle, AKP’nin adayı Tayyip Erdoğan’a oy vermenin aynı anlama geldiğini belirterek “O zaman gidin Erdoğan’a oy verin, gitmemekle Erdoğan’a oy vermek aynı şey çünkü. Diktatör istiyorsanız, buyurun, bundan iyi diktatör bulamazsınız” dedi. Cumhurbaşkanı adaylarından sadece Erdoğan’ın, bağış kampanyasıyla toplanan paranın miktarını açıklamadığına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Açıklayamaz, çünkü kara para” diye konuştu. Erdoğan’ın dünyada da giderek yalnızlaştığını” ve cumhurbaşkanı seçilemeyeceğini iddia eden Kılıçdaroğlu, “Öyle bir noktaya geldi ki hiçbir devlet başkanı telefonuna çıkmıyor. Bu ülkenin insanı, adı yolsuzluğa, hırsızlığa gırtlağına kadar batmış bir insanı temiz bir makama herhalde oturtmaz” görüşünü dile getirdi. Cumhuriyet’in gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu’nun sorulara verdiği yanıtlar ana başlıklarıyla şöyle: Entelektüel çevreler ‘Sandığa gitmeyeceğim, boş oy kullanacağım’ diye yazıyorlar, çiziyorlar. San elefonuna artık kimse çıkmıyor Erdoğan ruh yapısı itibarıyla kendi iç dünyasıyla barışık bir insan değil. Sorunları olan bir insan. Bu kadar büyük sorunlar taşıyan biri ülkede geldi başbakan ne oldu. Dış politikaya bakın. Bütün komşularla kavgalıyız. Öyle bir noktaya geldi ki Obama ve hiçbir devletin başkanı telefonuna çıkmıyor. Vatandaş sandığa gittiği zaman düşünmeli, dünyadan dışlanan bir Türkiye mi? Ekme T Tabanda sorun yok Diktatör istiyorsan gitme CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün Adana Şakirpaşa Havaalanı’nda partililer tarafından karşılandı. Kılıçdaroğlu daha sonra gittiği Mersin’in Silifke ilçesine bağlı Atakent Mahallesi’nde yurttaşlarla buluştu. (AA) l İhsanoğlu’ndan ‘Diyarbakır’ değerlendirmesi Demirtaş, seçim çalışmalarına Aydın’da devam etti, mitingde konuştu. (Fotoğraf: AA) ‘2. turda Kürtler beni tercih eder’ ANTALYA (AA) Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ilk turda yüzde 60 ile seçileceğini söyledi. Seçilememesi halinde ikinci turda Kürt yurttaşlardan da oy alacağını belirten İhsanoğlu, “Diyarbakır ziyaretinde bunu gördüm” diye konuştu. Cumhurbaşkanı adayı İhsanoğlu, seçim kampanyası kapsamında geldiği Antalya’da basın toplantısı düzenledi. Eşi Füsun İhsanoğlu ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Şafak Pavey’in de takip ettiği toplantıda konuşan İhsanoğlu, Türkiye’nin artık kibirden uzak, tepeden bakmadan, kendi örf ve âdetlerine uygun şekilde insani ilişkileri özlediğini belirtti. “Bağış kampanyanızda ne kadar para birikti” sorusu üzerine İhsanoğlu, önceki günkü rakamlara göre toplanan miktarın 2 milyon lirayı geçtiğini açıkladı. İhsanoğlu 6 yaşında bir kız çocuğunun da annesinden aldığı 10 lirayı kendisine bağış olarak gönderdiğini söyledi. Cumhurbaşkanlığı seçimlerini “Dünyanın en tuhaf seçimleri” olarak niteleyen İhsanoğlu, “Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir seçim olmaz. Amerikan vali seçimi iddiasıyla bütün bu seçimi 30 güne sıkıştırdık. Bağış da en fazla 9 bin lira olabiliyor. 10 bin lira verirseniz, alan da veren de ceza alır. Devlet bir kuruş vermiyor. İki adaya vermiyor, bir aday ise devletin bütün imkânlarını kullanıyor. Buna rağmen biz gaddar, öbür taraf mağdur. Çok büyük adaletsizlik var” dedi. İhsanoğlu, polislere yapılan operasyona ilişkin olarak da, herkesin kanun karşısında eşit olması gerektiğini vurgulayarak siyasetin yargı üzerinde etkisinin olmaması gerektiğinin altını çizdi. İhsanoğlu, “Türkiye bunları gördü. Yargının siyaseti etkilemesini millet reddetti, AK Parti’nin önünü açtı. Hukuk adına güzel bir şeydi. Çünkü hukuk o zaman belli siyasi görüşlerin tesiri altındaydı. Şimdi bunun tersini yapmaya kimsenin hakkı yok. Yargıyla ilgili kanunları her gün değiştirmemesi lazım. Her gelişmede, o gelişmelere uygun bir siyasi düzenleme yapılmaktadır” diye konuştu. İhsanoğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Türkiye’nin, devletin başına, devletin bütünlüğünü temsil eden, aynı zamanda 76 milyonu kucaklayan bir isim seçeceğini belirten İhsanoğlu, “Vatandaş bu seçimlerde parti değil şahıs seçimi yapacaktır” şeklinde konuştu. “İlk turda yüzde 60 ile kazanacağız” diyen İhsanoğlu şu ifadeleri kullandı: “Es kaza bu olmazsa ikinci turda Kürt kardeşlerimizin oylarının büyük kısmının bize geleceğini görüyorum, tahmin ediyorum. Diyarbakır ziyaretinde bunu gördüm.” Demirtaş, Erdoğan’ın işadamlarından zorla bağış topladığını söyledi ‘Kasasını güçlendiriyor’ AYDIN (Cumhuriyet) HDP Eş Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde rakibi Başbakan Tayyip Erdoğan’a yüklendi. Başbakan Erdoğan’ın meydanlarda kin ve nefret dili kullandığını belirten Demirtaş, Erdoğan’ın işadamlarından zorla bağış istediğini iddia etti. Aydın’da gerçekleştirilen mitingde konuşan Demirtaş, yeteri kadar “devlet adamı” olduğunu, Çankaya’ya “halktan yana” olan kişinin çıkması gerektiğini söyledi. Başbakan Erdoğan’a yüklenen Demirtaş, Erdoğan’ın kin ve nefret kustuğunu dile getirerek “Herkesi birbirine düşman etmeye çalışıyor. Elindeki imkânlar, devletin bütün olanakları, yürüttüğü kampanya, arkasındaki medya gücü ona yetmiyor. Gözünü toprak doyursun senin. Bunları nereye götüreceksin” dedi. Erdoğan’ın işadamlarından zorla bağış topladığını ve bağış hesaplarının şeffaf olmadığını kaydeden Demirtaş, şöyle devam etti: “Her gün kim ne kadar bağış yapmış, açıklıyoruz. Beyefendi kendi hesaplarını gizli tutuyor. Açıklamıyor, çünkü her ilde valiler işadamRİZE (Cumhuriyet) Emeklarını tek tek çağırıyor makamına. li öğretmen Necmettin Durmuş, ‘Git başbakanın hesabına bağış yap’ cumhurbaşkanı adayı Selahatdiyor. Zorunlu bağış toplatarak kendi kasasını güçlendirmeye çalışıyor. tin Demirtaş’ın seçim kampanyasına destek için Memişağa Parkı’na Koyacak yeriniz yok. Artık dolarları, Avro’ları sığdıracak yeriniz kal stant açtı. Ancak Demirtaş’a destek madı. Halen kampanya adı altında standına tepki gösteren bir kişi Durişadamlarından zorla bağış toplu muş ile tartıştı, standı 5 dakika içeyorlar. Bizler kendi halkına cebin risinde kaldırmasını istedi, aksi takdeki parayı açıklamayan bir kişiyi dirde bunu canıyla ödeyeceği tehdinasıl cumhurbaşkanı yapacağız. dinde bulunarak alandan ayrıldı. Aynı kişi, birkaç dakika sonra yanınİçimiz nasıl rahat edecek. Halkına da 2 kişiyle birlikte parka geldi ve yalan söyleyen biri halk başkanı Durmuş ile yine tartışmaya başladı. olabilir mi?” Demirtaş’a destek standını tekmeTRT’yi “AKP’nin özel yayın organı olsa bu kadar yalaka bir yayıncı lerle deviren bu kişiler, ardından da Durmuş’a saldırdı. Hafif yaralanan lık yapamaz” diye suçlayan Demirtaş, Durmuş hastaneye kaldırıldı, saldırYSK ve RTÜK’ün de TRT’nin yanlı yaganlar ise gözaltına alındı. yınlarını görmezden geldiğini söyledi. Rize’de Demirtaş standına saldırı Seçim yarışı gümrüklerde başladı Haber Merkezi Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) seçim takvimine göre Cumhurbaşkanlığı seçimi için 10 Ağustos’a kadar oy verme işleminin süreceği havalimanları, gümrükler, limanlar ve hudut kapılarında oy verme işlemi başladı. İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nde kurulan 6 sandıkta yurttaşlar, hazırlanan kabinlerde oylarını kullandı. Antalya Dış Hatlar Terminali, İzmir Adnan Menderes Havalimanı ve birçok ildeki havalimanı, sınır kapıları, ayrıca, Marmaris Gümrük Muhafaza Müdürlüğü, Mersin Taşucu ve Derince limanlarında yurttaşlar 10 Ağustos’a kadar oy kullanabilecek. Seçimin ikinci tura kalması halinde ise gümrüklerdeki oy verme işlemi 1724 Ağustos arasında yapılacak. Bu arada CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, seçim sürecinde haksızlıklarla dolu bir kampanya dönemi yaşandığını söyledi. Fotoğraf: DHA ‘Çözüm için bana oy verin’ DİYARBAKIR (AA) Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Tayyip Erdoğan, Diyarbakır mitinginde yine CHP, MHP, çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’na yüklendi. HDP’ye de ağır eleştiriler yapan Erdoğan, HDP’ye verilecek her oyun eski Türkiye’nin işine yarayacağını, şahsına verilecek her oyun ise çözüm sürecine destek olacağını savundu. Erdoğan, seçim kampanyası kapsamında Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda düzenlenen mitingde yurttaşlara hitap etti. Başbakan Erdoğan, konuşmasını yapacağı sahneye çıktığı an, sahnenin önünde “barış güvercinleri” bırakıldı. 30 Mart yerel seçimlerinde verdikleri destek için Diyarbakırlılara teşekkür eden Başbakan Erdoğan, “Pensilvanya ihanet şebekesinin oyunlarını bozduğunuz için sizlere teşekkür ediyorum” diye konuştu. 16 Kasım 2013’te Diyarbakır’da düzenledikleri toplu açılış törenine, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani ve 38 yıl sonra vatanına gelen Şiwan Perver ve İbrahim Tatlıses ile katıldıklarını hatırlatan Erdoğan, “O kardeşlik manzarası herkesin yüreklerine umut ışığı yaktı. Malum çevreler Diyarbakır’daki bu kardeşlik fotoğrafından rahatsız oldular” diye konuştu. 1725 Aralık operasyonları ve Gezi olaylarının arkasındaki gerçek aktörlerinin faili meçhullerin arkasındaki gerçek güç olduğunu iddia eden Erdoğan, “1992’de Nevruz’da 40 kişinin ölümünün arkasında kim varsa, 17 Aralık darbe girişiminin arkasında o var” şeklinde konuştu. İhsanoğlu’nun Türksolu dergisiyle poz vermesini eleştiren Erdoğan, “CHP ve MHP adayının eline bir dergi tutuşturdular. O rezil dergide ‘Kürt sorunu yoktur, Kürt istilası vardır’ diye kapak yaptılar... Ben inanıyorum ki Diyarbakır’dan bu ırkçı adaya, bu omurgasız adaya hiç oy çıkmayacak” dedi. “Biz siyasi Kürtçü değiliz, siyasi Türkçü de değiliz” diyen Erdoğan, Diyarbakırlılara “Mutlaka sandığa gidin, gitmeyenleri muhakkak götürün” diye seslenen Erdoğan, Diyarbakır Havalimanı’ndan ayrılışında “Erdoğan Gönüllüleri” arasından seçilen terör mağduru ailelerden bir grupla ayaküstü görüştü. Motifi papaza benzetilen halı krizi BATMAN (DHA) Batman’da bazı camilerde bulunan halıların üzerindeki motiflerin Hıristiyan papazlara benzediğini öne süren cemaat bunların üzerinde namaz kılmak istmediklerini belirterek tepki gösterdi. İl Müftüsü Hasan Çağlar, figürlü halıların kaldırılacağını söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle