05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 TEMMUZ 2014 CUMARTESİ 8 n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK GÜNCEL 1960’ların sonunda Filistin’e gidip savaşan isimlerden İslamcılara: Örgütü’ne genel sekreterliğe getirmiş gibi... …oysa tek olayı, Ekmeleddin Bey’i bu örgüte aday göstermek. Ama sonraki tam 8 yıl o görevde kalmayı yetenekleri, İslam dinine hâkim geniş bilgisi, diplomasideki başarısıyla ve her genel sekreter seçimini kazanmayı, RTE istedi diye değil, örgüte üye İslam devletlerinin verdikleri olumlu oyla kendi bileğinin hakkı ile sağlıyor. Bununla da yetinmiyor RTE. Dünyada tanınan, saygı gören bir diplomatı, Ekmeleddin Bey’i monşer diye küçümseyici bir sözle tanımlamaya, tanıtmaya çalışıyor. Evet o mevkiye seni ben getirdim, şimdi sen bana karşı çıkarak ihanet ediyorsun, diyen bir üslup içinde cumhurbaşkanı adayı İhsanoğlu’nu nankör ilan edip saldırıyor, hakaret ediyor. Tabii RTE’nin saldırıları TV’lerden yayımlandı, yalaka basında yer aldı. Ama aday İhsanoğlu’nun mütevazı olanaklarla RTE’ye verdiği “kimseye borçlu değilim” içeriğindeki bir cumhurbaşkanı adayına yaraşır yanıt pek duyulmadı. Ekmeleddin Bey ilk olarak kendi yetenekleri sayesinde genel sekreter seçimini kazandığını ve ikinci kez, kendisine ilk seçimde karşı ülkeler tarafından aday gösterilerek seçildiğini açıkladı. Kuşkusuz acımasız ve anlamsız biçimde bir insanı karalayan, ne ki bu bilgileri bilen bir insanın yüzü kızarır ama bu, ancak gerçek devlet adamlarına özgü doğal bir özellik! İktidar ve Başbakanlık çevrelerinde bu özelliğin tek bir örneğini ara ki bulasın! Kuşkusuz şu soru değer kazanıyor; RTE, rakibi İhsanoğlu’nu bu kadar küçümseyen, birden aleyhine konuşmalara neden girişti? Acaba cumhurbaşkanlığı ilk turunda Ekmeleddin İhsanoğlu’nun nefesini ensesinde hissediyor da bu nedenle mi rakibini sert, küçümseyen demeçlerle yıpratmaya çalışıyor? HHH Herhangi bir Batı demokrasisinde bir başbakanın, ülkesinin güneyinde terör eylemleri almış başını gider, yine şehitler veren PKK ile çarpışma haberleri medyada yine baş haberken... …eğitimden tutun da pek çok alanda olumsuz ve toplumu rahatsız eden gelişmelerin arkası kesilmezken... Bu ülkenin Başbakanı, Amerikan CNN’e geceleri tek derdini açıkladı: “Filistin, Filistin, Filistin!” Tarihe unutulmaz bir adla yazılmak istiyorsa, geceleri Filistin’den başka bir şey düşünemediğine göre; gönüllülerden kuracağı bir tabur askerle gitsin Gazze’ye. Bir nefes gibi dövüşsün İsral’le... ...Filistin, Filistin diye sayıklamaktan kurtulsun bari. HHH Yıllar önce İsrail’le el bebek gül bebek geçinen, hatta İsrail’deki kimi anıtların önünde el pençe divan durarak dünya Yahudilerinin saygısını kazanan RTE’ye barış çalışmaları ve Türkiye’deki Yahudileri koruma çabalarından ötürü verdiği madalyayı, ABD’deki en etkili lobi, Amerikan Yahudi Kongresi, geri istiyor ve yaptığı açıklamada, RTE’ye “Türk halkını Yahudilere karşı şiddete tahrik etmek için tehlikeli retorik kusarak dünyada nefret dolu biçimde İsrail’e karşı kişi oldunuz” diyor. RTE ise Başbakanlık’tan yaptığı açıklamada; bilinen ve izlenen gerçeklere karşın, “gerek antisemitizm konusunda gerekse teröre karşı mücadele konusunda pozisyonunu hâlâ muhafaza ettiğini” açıklayarak madalyayı iade etmeyeceğini savunuyor. Bu tutumunda yadırganacak bir taraf aramayın. HHH Zira; böyle Türkiye Cumhuriyeti’nin şanından yararlanarak Ankara’dan Gazze kahramanlığı ve Filistin âşığı açıklamalarını pek dikkate alan da, önemseyen de yok. ...hatta Batı dünyasının, Gazze savaşı ve İsrail aleyhlerine, cart curt tehditlerine; “TC Başbakanı kendi söyler, söylediklerine yalnız kendi ve peşinden sürüklediği Türk kamuoyu inanır. O söylenedursun, biz de bildiğimiz yolda yürümeye devam ederiz” diye yanıt verdiklerine de kuşku yok! Almanlar Angela Merkel’le, Amerikalılar Obama’yla övünedursunlar... Vız gelir! Bizim de işte böyle ülkesindeki olumsuz olayları, yeni şehit haberlerini, kocaların katlettikleri kadın ve yetim kalan çocukları bir yana atıp; geceleri Gazze’de ölen çocuklarla kadınlarla, ah Filistin, vah Filistin diye dertlenen... …ödüllendirmek için bu kişiyi Cumhurbaşkanı seçmemiz de olası bir başbakanımız, varsın kendinden menkul olsun, bir dünya liderimiz var ya! Daha ne isteriz... HHH Okurlara: Şeker Bayramı vesilesiyle genel yayın müdürümüzün onayı ile bugünden itibaren kısa bir izne başlıyorum. Gelecek hafta cuma günü yazıya başlayacağım. Okurlarımın Şeker Bayramı’nı bugünden kutlarım. Bize terörist diyorlardı MELTEM YILMAZ İsrail’in Gazze’ye saldırıları dünyanın gözü önünde devam ederken Türkiye’de ise 3 günlük yas ilan edildi. Bugünlerde Türkiye Filistin konusunda eli kolu bağlı bir imaj çizse de 1960’ların sonundan itibaren Türkiyeli devrimciler Filistin kamplarına gitmiş, burada Filistin halkının kurtuluş mücadelesinin içinde yer almışlardı. İslami cenah ise o dönem Filistin’e giden 3 bin kadar solcu ismi “terörist” olarak damgalamıştı. Biz de o dönem Filistin’e giden, savaşan, esir düşen üç önemli isimle, Faik Bulut, Semih Dinç ve Adil Okay’la konuştuk. Faik Bulut, 1973’te Nahr el Bared askeri kampında İsrail’le çatıştıktan sonra yaralı halde tutsak edildi, Cenevre Sözleşmesi’ne aykırı biçimde İsrail’e kaçırıldı. 21 gün işkence ve sorgudan sonra, Filistin Kurtuluş Örgütü üyesi olmaktan mahkeme önüne çıkarılıp 7 yıl hapse mahkum edildi. 1980’de ise Türkiye’ye döndü. 70’li ve 80’li yıllarda Filistin’e giden 3 bin kadar devrimci “terörist” olarak damgalanmıştı, değil mi? O tarihte, Filistin halkıyla dayanışma ve mücadele için gitmek, azılı ve uluslararası terörist olmakla eşdeğerdi. 12 Mart zihniyeti, biz devrimcileri hep bölücü olarak görüp yargılıyordu. Düzenin devamı sayılan İslamcılar da solcuları “kâfir” olarak görüyorlardı. Türkiye kamuoyunun Filistin’e sempatisinin önünü alabilmek amacıyla, Filistin halk direnişini karalayıp “öcü” gibi gösteriyorlardı. İktidarların Filistin meselesinde daha aktif tutum almalarını engelleyen bu zihniyet; Türkiye’nin İsrail ile gizli flört ve işbirliği, Filistin’e göstermelik dayanışma gibi ucube, iki yüzlü bir politika izlenmesine yol açtı. Bölge çapında ‘Birkaç bisküviye kanmazlar’ 12 Eylül darbesinden sonra, bir grup aranan isimle beraber Lübnan’a, Filistin kamplarına ulaşan, Marksist bir örgüt olan FHKC bünyesinde, Beyrut, Seyda, Sur, Reşadiye kasabası ve İsrail sınırında olan Kana kasabasında Filistin kamplarında kalan Adil Okay, “orada Filistinlilerle dayanışarak sürgün hayatıma bir anlam amaç katmış oldum. Tabii İsrail’in denizden karadan ve havadan bombalamaları günlük hayatımızın parçası olmuştu. Defalarca ölümden döndük. Birçok yoldaşım orada hayatını kaybetti. 1982 İsrail işgalinde yüzlerce devrimci İsrail’e esir düştü. Ve hâlâ savaşın travmasıyla yaşayan arkadaşlarım var” diyor. Siz nasıl başa çıktınız “terörist” damgasıyla? Biz Filistin için savaşırken İslami kesim bize terörist diyordu. Ülkeye dönen arkadaşlarımız uzun dönem bu etiket yüzünden yaşadıklarını saklamak zorunda kaldılar. Oysa bugün, Filistin için savaşanlar kahramandır deniyor. Ve hâlâ İslami kesimden bir özür bekliyoruz. Binlerce sosyalist, örgütlüörgütsüz Filistin kamplarında kalırken İslamcıların dayanışması retorikten öteye geçmedi. Türkiye’nin bugünkü tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye İsrail’i ilk tanıyan “Müslüman” ülke. Ve Filistin halkıyla dayanışması sanal. İslamcı geçinen AKP dönemi de çok farklı değil. “One minute” şovundan başka icraat yok. Kaldı ki AKP, ülkenin tüm komşularıyla sorun yaşayan hatta oralardaki iç savaşı derinleştiren bir hükümet. Bu sabıkalı haliyle Filistin’e destek olması mümkün değildir. Filistin halkı da birkaç battaniye ile bisküviye kanmayacak kadar onurlu ve politiktir. Cuma namazı çıkışı protesto İstanbul Haber Servisi İsrail’in Gazze’ye yönelik gerçekleştirdiği saldırı İstanbul’da bazı camilerde cuma namazı çıkışı protesto edildi. Filistin’in özgür olacağı güne kadar mücadele çağrısı yapıldı. Filistin ve Suriye Halkıyla Dayanışma Platformu tarafından Eminönü Yeni Camii önünde organize edilen eylemde, cuma namazı sonrası camiden çıkan yüzlerce kişi tekbir getirerek “Sessiz kalmak, zulme ortak olmaktır. Baas vahşetine karşı susma haykır”, “Bebek katili İsrail’i boykot et” yazılı pankart açtı. Ellerinde Filistin ve Özgür Suriye Ordusu’nun bayrakları ile Hitler’in fotoğraflarının bulunduğu grup, “Hamas’a selam, direnişe devam”, “Siyonist İsrail, Filistin’den defol”, “Yaşasın Filistin direnişimiz” sloganları attı. Kadınların da bulunduğu kalabalık, ölenler için gıyabi cenaze namazı kıldıktan sonra ÖzgürDer Başkanı Rıdvan Kaya grup adına basın açıklaması yaptı. Dua eden grup, daha sonra dağıldı. Fatih Camii’nde de bir grup cuma namazının ardından Gazze’deki ölenler için gıyabi cenaze namazı kıldı. Daha sonra çeşitli pankartlar ve sloganlarla Saraçhane Parkı’na yürüyen grup, burada İsrail’i protesto ettikten sonra dağıldı. İslamcılık yükselişe geçince, 12 Eylül cuntacı generalleri İslam Teşkilatı çerçevesinde güya Filistin destek politikasını, dinciİslamcı bir çerçeveye oturttular. Günümüze kadar süren bu politika, AKP’nin din kardeşliği ekseninde Filistin’e destek verme siyle zirveye ulaştı. O günlerde sizi terörist diye damgalayan İslami kesimin vicdani bir hesap vermesi gerektiği inancında mısınız? Kanımca İslami kesim, başta Amerika’nın İslamcılık esasına dayanarak imal ettiği gerici ve ça tışmacı, cihatçı politikalarına alet olmalarının hesabını sadece bize değil; Pakistan’dan Ortadoğu’ya ve Kuzey Afrika’ya kadar olan bölgedeki halklara karşı da hesap vermelidir. O gerici vebalin kefaretini kamuoyu önünde ödemeliler. D ünyada ‘68 rüzgârı tüm hızıyla etkisini gösterirken hem Filistin halkıyla dayanışma, hem de “devrim yapma” coşkusuyla önce Suriye’deki Filistin kamplarında, sonrasında da Ürdün ve Lübnan’da kalan Semih Dinç, 1973 Arapİsrail savaşında Güney Lübnan’ın KıfarşubaTelRamta ve Hasbeyye yörelerinde bulunarak savaşı bizzat yaşamış, birçok operasyona katılmış bir isim. Siz Filistin’de ne yaşadınız? Ben orada dostluğu, kardeşliği, arkadaşlığı ve davalarına olan inanç ile yurtseverliğin harman ‘Ölümün sıcak nefesini yaşadım’ landığı ortamı, ölümün sıcak nefesinde bire bir yaşadım. Filistin’e 1968’den 1980’li yıllara kadar yüzlerce dost arkadaş gitti. Birçok arkadaşımızı, yoldaşımızı anılarını yaşatmaya çalışarak o topraklarda gömdük. İslamcı kesimin devrimcisolsosyalist kesime yakıştırdığı “terörist” damgalaması şahsen beni zerre kadar rahatsız etmez. O günün koşullarında 6. Filo’yu kıble belleyenler zaten başka yakıştırmalarda bulunamazdı. Kutsal topraklar dedikleri Filistin için de kıllarını kıpırdatmayanlar, Filistin halkıyla birlikte dövüşen bizlere, varsın terörist desinler. Bu bizim için onurdur. Hamas’la, yani siyasal İslamla birlikte İslami kesim Filistin meselesini sahiplenmeye başladı. Peki sizce Hamas’ın yoluyla Filistin düze çıkar mı? Kısa adıyla Hamas olan “İslami direniş hareketi”nin nasıl kurulduğunu, Kuveyt merkezli “İslami Rabıta”dan nasıl yardımlar aldığını, Gazze’de ve diğer işgal altındaki topraklarda önceleri İsrail tarafından da nasıl desteklendiğini, bazı eylemlerine nasıl göz yumulduğunu bilmemiz gerekiyor. Siyasal İslamı rehber edinen hiçbir hareket ne Filistin’i ne de Türkiye’yi düzlüğe çıkarabilir. Her türlü direnişine ve mücadelesine karşın Hamas bana göre IŞİD’in değişik bir versiyonu ve dolaylı bir müttefikidir. Bizim yüreğimiz Hamas için değil, Gazze ve tüm Filistin halkının mücadelesi, zaferi ve kurtuluşu için çarpmaktadır. Kocaoğlu adalet istedi İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir’le Manisa arasındaki teşvik adaletsizliğinden yakınan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Bu işi artık Manisa’yla eşitleyin! Bahane dinlemekten yorulduk” dedi. İzmir’de düzenlenen ekonomi zirvesinde konuşan Kocaoğlu, İzmir ile Manisa arasındaki teşvik adaletsizliğinin kaldırılması için bugüne kadar Ankara’da yetkililerle çok sayıda görüşme yaptığını, ancak hep, “Şöyle olursa 3. bölgeden, böyle olursa 5. bölgeden vereceğiz; ihracat olursa şöyle yapacağız, ithalat olursa böyle yapacağız” gibi bahanelerle karşılaştığını vurguladı. Kocaoğlu, zirveye katılan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’ye şöyle seslendi: “Sayın bakanım; Siz hiçbir metropol kentin belediyesinin, öz kaynaklarıyla 400 milyon lira harcayarak memleketin en büyük fuar alanını yaptığını gördünüz mü, işittiniz mi? Yeni fuarımız bu sene sonunda bitiyor. Bunu kenti kalkındırmak, yerelde kalkınma için yapıyoruz. Merkezi hükümet, otobanlar, bölünmüş yollar ve yapişletdevretle havaalanı yaptı, Allah razı olsun ama ekonominin canlanması sadece yola, havaalanına bağlı değil. Bu cennet Ege Bölgesi turizmde büyüyecekse yatırım yapılması, turizme teşvik sağlanması gerekiyor. Sağlık turizmine teşvik verilmesi, kongre turizmine, fuar alanına, kongre turizmine destek olunması gerekiyor. Başka türlü olmaz. Bir Adnan Saygun kültür merkezi yaptık, bugün 100 milyon liraya yapamazsınız.” l Bakana Teşvik tepkisi l Başbakan Erdoğan’ın ödülü Museviler kararı kınadı İstanbul Haber Servisi Türk Musevi Cemaati, Amerikan Yahudi Kongresi’nin Başbakan Erdoğan’a 2004’te verdiği Cesaret Ödülü’nü geri istemesi kararını kınayarak kararın gözden geçirilmesini istedi. Türk Musevi Cemaati’nin resmi internet sitesinde Amerikan Yahudi Kongresi Başkanı Jack Rosen’e açık bir mektup yazarak, Erdoğan’ın Cesaret Ödülü’nün geri istenmesine ilişkin “Bu kabul edilemez talebinizi kınıyor ve kararınızı gözden geçirmenizi istiyoruz” denildi. Türkiye’de muhalefet partilerinin Gazze olaylarından beri Erdoğan’dan bu ödülü geri vermesini istediği ama hükümetin bu baskıları geri çevirdiği kaydedilen mektupta şu ifadeler yer aldı: “Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın kendisine on yıl önce verdiğiniz ödülü iade etmesi yönündeki talebinizi derin bir kırgınlıkla okuduk. Tam da Türk Dışişleri Bakanlığı’nın muhalefet partilerinden agresif bir şekilde gelen ödülü iade etme çağrılarını sert bir biçimde reddettiği ve İsrail’i siyaseten eleştirmenin kesinlikle Yahudi karşıtı açıklamalar olarak yorumlanmaması gerektiğini belirttiği bir sırada, bu kararı çok talihsiz bulduk. Kaldı ki, Ortadoğu’da tanık olduğumuz trajik kayıplar sırasında tüm köprüleri yıkmak uygun değil. Onun yerine bu krize doğrudan ya da dolaylı dahil olan tüm taraflar arasında ortaya çıkmış güven eksikliğini gidermeye çalışmak daha doğru. Dolayısıyla biz, bu kabul edilemez talebinizi kınıyor ve kararınızı gözden geçirmenizi istiyoruz.” CHP’nin Gazze ziyareti bayram sonrasına Kenan Budak anıldı İstanbul Haber Servisi DİSK’e bağlı İleri Deriİş Sendikası Genel Başkanı Kenan Budak katledilişinin 33. yıldönümünde Topkapı’daki Silivrikapı Mezarlığı’nda kabri başında anıldı. Anma töreninde konuşan DİSK Genel Başkanı Kani Beko “Kenan Budak 1980 faşizminde sosyalist ve sendikal mücadele veriyordu. Grevlerde, faşist saldırılarda işçiler öldürülürken Kenan korkusuzca direniyordu. Bu düzene karşı olduğu için katledildi” dedi. Törene DİSK Genel Başkanı Kani Beko, DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, Tekstil İşçileri Sendikası Genel Başkanı Rıdvan Budak, Nakliyatİş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu, Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP), TKP 1920 ve çok sayıda işçi katıldı. İşçiler sık sık “Kenan Budak Yoldaş ölümsüzdür”, “İşçilerin birliği, halkların kardeşliği”, “Kenan Budak ölmedi kavgamızda yaşıyor” sloganlarını attı. Tekstil İşçileri Sendikası Genel Başkanı Rıdvan Budak ise Kenan Budak’ın kapitalist ve emperyalist düzene karşı olduğu için öldürüldüğünü belirterek “Siyaset yapma diyenler camilerde bile siyaset yapıyor. Halkın bir kısmı dinin siyaset için kullanıldığının farkında değil. Gençler, meşru zeminde halkı ikna etmede daha aktif olmalı. Geçmiş dönemlerde Türkiye işçi sınıfının bir parçası olarak sandıklara sahip çıktık ve bir oy bile çaldırmadık. Şimdi yine bunu yapmanın zamanı” diye konuştu. nANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP’li milletvekillerinin Gazze ziyareti bayram sonrasına kaldı. CHP’li yaklaşık 20 milletvekili Şeker Bayramı’nda Gazze’de olmak için gerekli girişimlerde bulundu. Ancak CHP’li vekillerin Gazze ziyareti bayram sonrasına kaldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, konuyu Dışişleri Bakanlığı ile görüştüklerini, Gazze’ye gitmek istediklerini ilettiklerini ifade ederek “Bayrama yetişmeyecek. Ancak bayramdan sonra gitmek için uğraşacağız. Dışişleri Bakanlığı ile görüşüldü. Mısır ile görüşüldü. Bayramda gidemesek bile bayramdan sonra gitmeye çalışacağız” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle