05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 TEMMUZ 2014 CUMARTESİ 4 HABERLER CHP lideri, Emniyet’teki operasyonları ‘yolsuzlukların üzerinin örtülmesi’ olarak değerlendirdi Çatı İçin Gayret Cumhurbaşkanlığı seçimine şunun şurasında iki hafta kaldı. Tayyip Erdoğan, yasal ve etik olan ve de olmayan bütün güçleri, seferber etmiş durumda. Selahattin Demirtaş, Kürt taban seçmenini aşma yolundaki çabaları, sandığa yansımasa bile akıllarda iz bırakacak, olumlu bir kampanya sürdürüyor. CHP ve MHP’nin “çatı adayı” Ekmeleddin İhsanoğlu da kampanya ilerledikçe ilginç bir görüntü çiziyor. Bu görüntü oylarına ne kadar yansır bilinmiyor. Ama görünen o ki, yetmiyor. Ekmeleddin Bey yalnız adamı oynuyor. CHP ile özellikle MHP’nin ne örgütü ne lideri çatı adaylarına yeterli desteği veriyor. Belki destek var ama seçmene yeterince yansımıyor. Kılıçdaroğlu ve Bahçeli hiç görünmüyor, ortada baştan savma bir destek varmış izlenimi egemen. Gerçi Ekmeleddin Bey de kimi konuşmalarıyla, CHP’nin desteğini güçleştiriyor. Örneğin Menderes’i demokrasi havarisi gibi görüp göstermeye çalışması karşısında, şu soruyu gündeme getiriyor: Menderes’in demokrasisini o kadar beğeniyorsa, Tayyip’e neden karşı çıkıyor ki? Ayrıca, İhsanoğlu Türkiye’nin geçmişiyle ilgili öyle bir tablo çiziyor, İnönü yorumunda öylesine Tayyip ile paralel gidiyor ki, insan ister istemez aralarında ne fark olduğunu soruyor. HHH Tabii ki, Tayyip ile Ekmeleddin Bey arasında fark var. Biri liberal muhafazakâr iken öbürü kimseye hak tanımaz bir despot. Ve Cumhuriyet’in 91. yılında geldiği nokta bu. Atatürk’ün Çankayası’na bu ikisinden biri çıkacak. Arkadaşımız, Utku Çakırözer’e verdiği söyleşide, Kemal Bey bu farka bel bağladığını söylüyor ve diyor ki, Ekmeleddin Bey’in özelliklerini anlatırken “Onu tanımasanız bile rakibini çok iyi tanıyorsunuz, yetmez mi!” diyoruz. İlahi Kemal Bey rakibinin ne olduğunu herkes biliyor. Zaten ülkenin yarısı bunu görüyor. Ama yetmiyor. Yetseydi bugüne, bu noktaya gelmezdik. Sizin de yalnız genel başkan olarak değil, ama aynı zamanda, tüm örgütle birlikte el ele bir şeyler yapmanız, katkıda bulunmanız gerekir. Bu da bir türlü olmuyor. Bir yandan sanki ne yapacağınızı bilmiyor gibisiniz, onu bilseniz de, nasıl yapacağınıza karar verip eyleme geçemiyorsunuz. Örneğin, “mütedeyyin bir kişiyi çatı adayı olarak göstererek, yıllardır kullanılan, ‘CHP dine karşıdır’ kampanyasını çürüttük” buyuruyorsunuz. Bu çok görülmüş eski aldatıcı bir rüyadır. Getirisi yoktur. Olsaydı, çokpartili yaşama geçişte, 1947 kurultayı kararları doğrultusunda, İlahiyatçı Şemsettin Günaltay’ın İnönü tarafından başbakanlığa getirilmesi semere verirdi. Vermedi!.. HHH Tayyip Bey de Menderes gibi din minderine çekmeye çalışıyor CHP’yi. Onlar da buna düşüyorlar. Oysa güreşi o minderde kabul ettikçe, hep yenilmeye mahkumdurlar. CHP mücadeleyi rakibin kendisini çektiği değil, kendi istediği alanda kabul etmeli. CHP ne olmadığını değil, ne olduğunu anlatmalı, ne yapmayacağını değil, ne yapacağını söylemeli. CHP yalnızca genel başkanıyla değil, bütün örgütüyle politika üretmeye ve iktidar yarışına asılmalı. Bu arada genel başkan hangi çevrelerin telkiniyle tepeden saptadığı adayı seçimde kazandırmayı önemsiyorsa eğer, yalnızca bu adayın öbürüne oranla ehveni şer olduğuna bel bağlamakla yetinmemeli, kendi ve örgütü de çaba göstermeli. Kılıçdaroğlu da, Ekmeleddin Bey de, muhafazakârlığının ve mütedeyyinliğinin dışında başka hasletler de görüyorsa, onları da anlatmaya çalışmalı. Örgüt olarak bir şeyler üretip ortaya koymalı! Tabii bu arada örgüt de “efendi sen bunu aday gösterirken bana mı sordun ki, şimdi gayret istiyorsun?” derse, ona da verecek bir yanıt bulmalı. Bu ne olabilir diye soracak olursanız. Onu da bana değil, bu adayı bulup da ortada yalnız bırakanlara sorun derim. ‘Hırsızlıkları gizliyor’ MERZİFON CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Emniyet’teki operasyonları “Tayyip Erdoğan ve ailesini koruma, hırsızlıklarını gizleme operasyonu” olarak nitelendirdi. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Gülen cemaatine yönelik “özür” çağrısının aslında “şantajın itirafı” olduğunu belirtti. Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’na destek turları kapsamında Amasya’nın Merzifon ilçesine giderken Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu’nun sorulara verdiği yanıtlar ana başlıklarıyla şöyle. Erdoğan’ın Türkiye içinde de inanç, etnik kimlik ayrımı yaptığını gayet iyi biliyoruz. Erdoğan’ı iyi tanımıyorlardı. Onun yalanlarına kandılar. Evrensel değerlere önem veren bir lider diye düşündüler. Bütün değerleri kendi kişisel kariyeri için kullanan bir kişi olduğu ortaya çıktı. Gül ile ilgili bir şantaj kaseti olduğunu söylemişti. Ben çağrı yaptım; şantaj kaseti var mı yok mu? Siz şantaja boyun eğiyor musunuz eğmiyor musunuz? Ses çıkmadı. Demek ki şantaj kaseti var ve onu Erdoğan çok iyi biliyor ve Gül’ü susturuyor. Yalanlarına kandılar 17 ve 25 Aralık büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu ortaya çıkaranlardan intikam alıyorlar. Bunun herkes tarafından bilinmesi lazım. Neden bunlar eğer gerçek anlamda Balyoz’da, Ergenekon’da sahte deliller ürettiler, adaleti yanılttılar. Dinlemelerde ne vardı; Erdoğan’ın oğluyla yaptığı konuşmalar, yolsuzluklar. O yolsuzlukları delillendirmek için mahkemelerden alınan kararlarla yapılan dinlemeler vardı. Erdoğan, bütün bunların tamamının montaj olduğunu söylüyordu. Şimdi öyle anlaşılıyor ki bun Montaj değilmiş (Bülent Arınç’ın Gülen cemaatine özür çağrısı): Sistem şantaj üzerinde yürüyor. En iyi itirafı yapan da Arınç. “Siz özür dilerseniz bunların hepsinden vazgeçeceğiz” diyor. Böyle hukuk devleti mi olur? Suç varsa suçlu cezasını çeker. Ergenekon’da, Balyoz’da da suç üretildi hesabı sorulmuyor. Çünkü savcısı Erdoğan’dı. Arınç’ın açıklamalarından anlaşılıyor ki bu davanın da savcısı Erdoğan. Başsavcı değişmiyor. Şantajın itirafı ‘Aklanmamak için baskı kuruyor’ Organize Sanayi Bölgesi’nde incelemelerde bulunan Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin Emniyet’teki operasyonla ilgili soruya, “Rıza Sarraf’ı serbest bırakan hâkim eğer bugün belli bir yerde pozisyonunu koruyup belli kişilerin tutuklanmasına karar veriyorsa o hâkimin kendi vicdanıyla o kararları verdiğine ben inanmıyorum. Yargıç önce kendi vicdanıyla karar verecek ve siyasi otoritenin talimatlarını dinlemeyecek. Bu ülkede, Erdoğan ‘Ben yolsuzluk yapmadım’ diyorsa yargıya gidip aklanmak zorundadır. Aklanmaktan vazgeçip, korkup ya da aklanma sürecini atlatıp, baskı kurup yolsuzlukları ortaya çıkaranların üzerine gidiyorsa bu sağlıklı bir demokrasinin olmadığını bize gösterir” yanıtını verdi. (Fotoğraf: DHA) Erdoğan’ın boynuna madalyayı takarken mutlaka bir gerekçeleri vardı. Şimdi yaşanan süreçten sonra Erdoğan’ı eleştiriyorlar ve iade edilmesini istiyorlar. Veriliş amacının ortadan kalktığını söylüyorlar. Ben daha önce Erdoğan’a “bu madalyayı iade etmesi gerektiğini söylemiştim, niye iade etmiyorsun, niye boynunda taşıyorsun? demiştim. Hiç ses çıkarmamıştı. O zaman iade etseydi, “inisiyatif bende, iade ettim” derdi. Şimdi inisiyatif kendisinde değil ve madalyayı geri ver, diyorlar, ne yapacak tıpış tıpış götürüp madalyayı iade edecek. ‘Başbakan Erdoğan Esad’ı kopya ediyor’ ‘Tıpış tıpış iade edecek’ (TİB’in yetkilerinin MİT’e devredilmesine ilişkin soru üzerine): Eskiden fiili bir polis devleti vardı, MİT yasasından sonra hukuki kılıf hazırlandı. Türkiye istihbarat devletine dönüştü. Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk ve umuyorum hukukun üstünlüğü çerçevesinde bu istihbarat devleti ortadan kaldırılmış olur. Şimdi TİB’in MİT’e devredileceğini açıkladı. Bu istihbarat devletine gidişteki ikinci önemli adım. Düne kadar Esad’ı suçluyordu, istihbarat devletidir orası diye. Şimdi Esad’ı kopya ediyor, istihbarat devleti açısından. MİT’te Gestapo kanadı var: Her türlü bilgiyi, muhalefet partileri dahil izlenip Erdoğan’a rapor edildiğini biliyoruz. Almanya’daki Gestapo tipi örgütlenme şu anda Türkiye’de var. Sadece AKP’ye çalışan bir yapı var. Gestapo, Almanya’da yasaldı ve sadece Hitler’e bilgi verirdi. Oysa devletin çıkarlarını korumak için istihbarat yapılmalı. Gelinen noktada sadece ve sadece AKP’ye ve onun liderine istihbaratı taşıyan bir Gestapo yapılanması var. Yetkiler devredilince meşru zemine kaydırılmış olacak. MİT her türlü kişi ve kurumları dinleyecek ve Erdoğan’a bilgi taşıyacak. Erdoğan son operasyonla ilgili “Başka alanlara da sıçrayabilir” dedi. Bu buna tipik bir örnektir. Gestapo kanadı yani Erdoğan’a bilgi taşıyan yapı her türlü bilgiyi veriyor. Kendisi “Senin nefes alışını bile takip ediyoruz” dedi. Dönüp dönmemek kendi takdiridir. Dönmesinde hiçbir sakınca yok. Eğer haksızlığa uğrayıp bedel ödeyeceğini düşünüyorsa, gelsin bedelini ödesin. Haksızlığa karşı mücadele etsin. Yeni düşman cemaat: Diktatörlerin temel özelliği, bulundukları koltuğu güçlendirmek için sürekli etkin olan bir kurumu düşman ilan eder ve pasifize etmeye çalışır. Orduyu, dış mihrakları, kurumları, Merkez Bankası’nı, CHP’yi, medyayı düşman ilan etti. Böylece herkesi susturdu ve kontrol altına aldı. Şimdi yolsuzlukları ortaya çıkınca düne kadar beraber yürüdüğü cemaati düşman ilan etti. HSYK’yi düşman ilan etti, yargıya ele geçirdi, kendi diktatörlüğünü perçinlemek istedi. Bir dönem Gezi olaylarını düşman ilan etti. Ama iş çocuklarına gelince, kul hakkı yedikleri, hırsızlıkları, TÜRGEV’in rüşvet merkezi olduğu ortaya çıkınca bu sefer cemaati düşman ilan etti. ‘Gülen gelsin bedelini ödesin’ Fotoğraf: DHA AYŞE SAYIN Sıradaki Gül mü? lar montaj değil. Dolayısıyla bu dinlemeleri yapanlardan intikam alıyorlar. Erdoğan devletin gücünü kullanarak belli kişileri susturmak istiyor. Ama gün gelir, zaman döner ve bunun hesabını verir. Sahte delil üretenden de hesap sorulmasını istiyoruz. Haksız yere askerleri, gazetecileri, akademisyenleri hapiste tutanlardan elbette hesap sorulsun. Ama bu operasyon o operasyon değil. Bu Erdoğan ve ailesini korumaya yönelik, kendi hırsızlıklarını gizleme, gölgeleme operasyonu. Diyarbakır’da güvercin uçurdu İhsanoğlu ‘Seçim süreci adaletsiz’ dedi ‘Pensilvanya pandispanya’ MAHMUT ORAL DİYARBAKIR CHP ve MHP’nin çatı adayı Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde haksız bir durum yaşandığını söyledi. İhsanoğlu “Devlet yardım etmediği gibi yardımları da sınırlamış. Bir vatandaş en fazla 9 bin lira yardım edebilir. Yani 10 bin lira bağış yaparsa o da suçlu ben de. Böyle bir haksızlık olur mu? Bu adeta birisi için biçilmiş bir kaftan. Sonra çıkıp haksızlığa uğradık diyorlar. Pensilvanya, pandispanya, cambaza bak diyorlar” dedi. İhsanoğlu, dün gittiği Diyarbakır’da yüzlerce araçlık konvoyla şehir turu attı, kentin tarihi çarşısında esnafı ziyaret etti, ve Ulu Cami’de cuma namazı kıldı. Cami çıkışında İsrail protestosu yapan bir grup tarafından protesto edildi. İhsanoğlu daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. İsrail’in Gazze’ye yöKahramanmaraş’ta nelik kara operasyonuyİsrail’in Filistin’e la ilgili sorular üzerine İhyönelik saldırılarısanoğlu, İslam dünyasını protesto eden nın birleşik gücünü ortagruptaki bazı kiya çıkarmadığını belirteşiler, trafik ışıkrek “Çoğunluğu kınalarında bekleyen makla yetiniyor. ‘Kınaya cumhurbaşkakınaya kına evine dönüşnı adayı Ekmeledtü’ dedi bir arkadaşım, din İhsanoğlu’nun maalesef öteye geçmiseçim minibüsüyor” dedi. İhsanoğlu BM ne saldırdı. CHP İnsan Hakları Komisyoİl Başkanı Esat nu ve Uluslararası Ceza Şengül, ön camı Mahkemesi’ne başvurulkırılan ve kaportamasını önerdi. sı zarar gören mincelikli olan, nibüse saldıranlara tepki gösterip bu vatanın birliği’ olayı kınadı. Çözüm süreciyle ilgili daha önce Twitter’dan yaptığı “Kürt sorununun yüksek mutabakata dayanması ve şeffaflıkla yürütülmesi, milletin iradesinin yansıtılmasını sağlayacaktır. Ben de, bu yüksek mutabakatın sağlanması için anayasanın verdiği yetkiler çerçevesinde, birikimlerim doğrultusunda değerlendirme yapacağım” sözlerinin anımsatılması üzerine İhsanoğlu şu açıklamayı yaptı: “Benim için öncelikli olan bu vatanın birliği, dirliği, huzuru ve bölünmez bütünlüğüdür. Ne yazık ki halkımızın büyük bir kısmının sıkıntı duyduğu kutuplaşma ve ayrışmanın bir uzantısı olarak sözlerimin sadece bir bölümü kullanılarak ifadelerim tahrif ediliyor, çarpıtılıyor. Yüksek mutabakat, milletin seçtiği ve Meclis’te yer alarak her kesimi temsil eden milletvekillerimizin onayladığı konu anlamına gelir. Ben de bu yüksek mutabakatın sağlanması için anayasanın bana verdiği yetkiler çerçevesinde, birikimlerim doğrultusunda değerlendirme yapacağım ve mutlaka milletimizin hassasiyetlerini ve menfaatlarını dikkate alacağım. Bundan kimsenin şüphesi olmasın” diye konuştu. Çirkin saldırı ‘Ö Kadınlarla bir araya gelen Demirtaş, Emniyet’e operasyonu değerlendirdi ‘Siyasi hesaplar olabilir’ İstanbul Haber Servisi HDP Eş Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, Kadın Adayları Destekleme Derneği (KADER) tarafından düzenlenen etkinlikte, polislere yönelik operasyona değinerek “Sağlıklı bir yar Fotoğraf: AA gılama olur mu? Ondan emin kendini kurtarmak için birtakım hesapdeğilim. Başbakan’ın suçlalar yapmış olabileceğini anlatan Dedığı herkes suçludur dememek lamirtaş, “Deliller ortaya çıktığı zaman zım. Siyasi hesaplar bu dönemde bizler hukukla ilgili mevzu nedir anortada olabilir” dedi. layabiliriz ama sağlıklı bir yargılama Demirtaş dün KADER tarafından olur mu? Ondan emin değilim. BuDedeman Otel’de düzenlenen “Kadın rada da herhalde yine siyasi bir süörgütleri cumhurbaşkanı adaylarıyreç işleyecek. Yargının olanaklarıla buluşuyor” etkinliğine katıldı. Buranın böyle bir iç egemenlik çatışmada gündeme ilişkin açıklamalar yapan sında, yarışında kullanılması Türkive kadınların sorularını yanıtlayan Deye açısından hazin bir durumdur” mirtaş, polislerin gözaltına alınma emdedi. Cumhurbaşkanı seçim sürecinin rini Başbakan’ın verdiğini ve bunun bir en büyük eksikliğinin kadın adayın olsır olmadığını söyledi. Siyasi iktidarın maması olduğunu anlatan Demirtaş, “Kadın aday çıkartılmadığı için hepimiz özeleştiri vermeliyiz. Önümüzdeki seçimde kesinlikle bir kadın aday çıkartılmalı” dedi. Demirtaş, kadın örgütlerinin seçtiği bir kadın meclisi ile çalışmaya hazır olduğunu söyledi. Atatürk ve Türklük hakkındaki görüşlerinin sorulması üzerine Demirtaş “Türklük, Cumhuriyetin kuruluşunda, ulus devletin inşasında bir üst kimlik olarak tanımlansaydı, Türkiye’de yaşayan herkes kendine Türk’üm diyebilirdi. Ama bugün kendime Türk’üm dediğimde, kendi kimliğimi inkâr etmiş olurum. Kemal Atatürk, bu ülkenin kurucu önderidir. Atatürkçülük adına sonradan yapılanlar tartışılmalı. Teklik kimliğe dayalı ulus dayatması da Kemalizm açısından sorgulanmalıdır” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle