28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 TEMMUZ 2014 SALI 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada Masum, mazlum ama Müslüman olan insanları katleden İsrail’e karşı, zaten Yahudi düşmanlığı genlerine işlemiş Müslüman Türk halkını ayağa kaldırmayı pekâlâ becerdi. Ama senin Diyanet İşleri Başkanın Mehmet Görmez’in; Başbakan’ın da bulunduğu Barış, İtidal ve Sağduyu Toplantısı’nda, her gün ortalama bin Müslümanı, yine Müslümanların katlettiği açıklamasını ne yapacağız ve bu tezadı, Müslüman halkı Yahudi devletinin katletmesine seyirci kalan Batı ve İslam dünyasına, aklına geleni, ağzına düşeni söyledikleriyle nasıl bağdaştıracağız? HHH Bu durumu elbet biz değil, yaşanan olayların ancak bir tarafını durmadan işleyerek Türk halkını kışkırtan bu memleketin Başbakanı, Cumhurbaşkanı adayı acaba ne zaman izah etmek lütfunda bulunacak? Oysa bu Başbakan, IŞİD denilen kanlı örgütün, insanları Müslüman veya değil, boynunu keserek sokak ortasında katletmesinden de söz etmekten kaçınıyor. Neden IŞİD’in Sünnileri, Alevileri katletmesine karşı çıkamıyor? Üstelik kafasının dip köşelerinde saklı tuttuğu bir özlemi, hilafeti de ilan ettiği için bu eli kanlı katiller güruhunu suçlayıcı tek bir sözcük ağzından çıkmıyor. Ne zaman olur bilmem, falcılık yapmayayım; ortalık yatışsın; Irak’ta devlete egemen olmayı bir türlü beceremeyen Şii hükümet düşsün iktidardan... İŞID içeride dışarıda Irak’ın önemli bir parçasında sınırları belli bir devlet statüsüne kavuşsun. Bir de bakarsınız bir gün gelir, hele Cumhurbaşkanı da seçilirse; Çankaya’da kırmızı halı üzerinde halife ilan edilen İŞID lideri resmi törenle karşılanış gereği yürüyor, merasim kıtasını RTE ile selamlıyor olabilir. HHH Mademki Gazze’ye büyük bir aşkla bağlı bu Başbakan... Öyleyse İsrail için kimileri yaşamsal olan aramızdaki işbirliği alanlarını, bir günde alacağı bir hükümet kararı ile neden sona erdirmediğini açıklayamıyor. Muhalefet de bunlar arasında yalnız İsrail’in savunmasına yarayacak Malatya’daki Kürecik istasyonunun kapatılması dışında İsrail’le her türlü ilişkiyi içeren listeyi açıklayamıyor? Katliamı durmadan istismara varan açıklamalarla yüklenerek, Batı ve İslam âleminin umursamazlığı karşısında aslanlar gibi Gazze’yi savunan kahraman Başbakan rolü keserek Gazze’deki biçarelerin ve burada Müslüman halkımızın sevgisini kazanmak da iyi güzel de… Zatı devletlilerinizin uydurma değil, şayet gerçekten dünya lideri iseniz Gazze’de derhal ateşkesi sağlamanız; hatta barışın temellerini atacak girişimlere başlamanız gerekmiyor mu?.. HHH Ama neredeee? Bizimkinin cart curt konuşmalardan başka gözü bir şey görmüyor. Pazar günü Habertürk, bir barış planı açıkladı. Operasyon dursun, kalıcı ateşkes olsun, hava koridoru açılsın, şehit takasında 59 Filistinli serbest kalsın diyor ama… …hükümetin olası beş maddelik planının bir 2’nci maddesi var ki, İsrail’in eyvallah demesini ve öteki dört maddeyi çöp sepetine atmasını sağlayacak bir madde. RTE’nin neredeyse yarım yüzyıldır İsrail’in önüne koyduğu ve o anda İsrail’in reddettiği madde: “Gazze ablukası kalksın!” Yahu adamlar Gazze’ye silah taşıyan tünelleri yıkmak için veya bu bahane ile karadan harekâta girişiyorlar... Bizimki hava koridorunu açalım, Gazze’ye havadan daha çok sayıda füzeler dışında her türlü silahın gelmesini sağlayalım diyen bir öneride bulunuyor. Nasıl barış önerisi ama? Ancak RTE’ye yaraşır! HHH Pazar günü Taraf gazetesi, yandaş TV’lere akıtılan reklam paralarının listesini açıkladı. Pek çoğunuzun belki de adını bile bilmediği, izlemediği kimi TV’lere akıtılan reklam rakamlarını yineliyorum: A Haber (küsurları yazmıyorum) 86, NTV 42, Ülke TV 47, TGRT 46, Kanal A 36, TVNet 35, ATV 29, Kanal7 31, Beyaz TV 29,Habertürk 29, Show 17, CNN Türk 29, ATV Avrupa 14, Kanal D 10, Kanaltürk 5 milyon. Şimdi gelelim muhalefet yapan TV’lere verilen reklam paralarına: Bugün TV’ye (yazı ile) sıfır, Mehtap TV’ye sıfır, Samanyolu TV ve STV Haber’e sıfır, Ulusal Kanal’a sıfır! HHH Bu ülkede iktidarın tezgâhladığı, demokrasiyi bir yana atan, topluma da gerçekleri özenle göstermeyen, aldatıcı müthiş bir oyun oynanıyor. Tek taraflı yalnız RTE borazanlığını yapan onca TV’ye karşı, reklam gelirleri sıfır olan, zorluklar içinde yaşayan yayın organlarıyla cumhurbaşkanlığı ve sonraki genel seçimde karşı partiler seslerini nasıl duyurabilirler ve… …bu ülkede seçimlerin eşit koşullarda yapıldığını RTE dışında içeride ve dışarıda kim söyleyebilir?.. Bir iki mırıltı dışında bu gerçeği zaten yüksek sesle söyleyenlere de rastlanmıyor ya!.. HABERLER AYM’de ‘cemaat’ kavgası ALİCAN ULUDAĞ ANKARA 17 Aralık operasyonu sonrası devlet kurumlarında yaşanan hükümetcemaat gerilimi Anayasa Mahkemesi’ne sıçradı. Yüksek mahkemede raportör olarak görev yapan Selami Turabi’nin, kurumdaki “Fethullahçılar listesini” Başkan Haşim Kılıç’a sunduğu iddia edildi. Haşim Kılıç’ın bu duruma tepki gösterdiği belirtilirken liste olayından sonra Turabi Sincan Hâkimliği’ne gönderildi. Bu olay üzerine raportörlerle bir toplantı yapan Kılıç’ın “Ben personelin çalışmasına bakarım, düşüncesine değil” diyerek uyarıda bulunduğu dile getirildi. Söz konusu listenin MİT tarafından mı, yoksa bizzat Turabi tarafından mı hazırlandığı bilinmiyor. MİT’in yargıda cemaatçi hâkim ve savcıların listesini yaptığı ve HSYK’nin kararnamelerde bunları kullandığı biliniyor. Öte yandan Kılıç’ın bu hamlesine ise hükümetten yanıt gecikmedi. Sincan Hâkimliği’ne gönderilmeyen Turabi, Adalet Bakanlığı Avrupa Birliği Genel Müdür Yardımcısı yapıldı. Buna karşılık Kılıç’ın eşinin akrabası olduğu öğrenilen Kamber Ayık ise Adalet Bakanı Bekir Bozdağ tarafından Kanunlar Genel Müdür Yardımcılığı’ndan alınarak tenzili rutbe ile Danıştay Tetkik Hâkimliği’ne atandı. GÜNDEM MUSTAFA BALBAY n Baştarafı 1. Sayfada Davutoğlu, “bataklığın” başındaki B’yi kaldırdı. Tam gaz ataklığa devam ediyor. Konuşmasında Ortadoğu’nun geleceğini de şöyle şekillendiriyor: “Ortadoğu bataklık değil, vicdanları ve insanlığı ayağa kaldıran aziz vahyin merkezidir. Ortadoğu’nun üzerindeki sömürgecileri bu bölgeden uzaklaştırana kadar gecegündüz çalışacağız. Ortadoğu’dan büyük bir medeniyet meşalesini ayağa kaldıracağız. Ortadoğu’ya bataklık dedirtmeyeceğiz...” Davutoğlu, bu sözleri söyledikten sonra ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’yi arıyor. Sömürgecileri Ortadoğu’dan uzaklaştıracak olan Davutoğlu, gazetelere yansıyan Dışişleri kaynaklı haberlere göre Kerry’ye şunları söylüyor: “İsrail harekâtı derhal durdurulmalı. Saldırılar devam ederse bu sadece İslam dünyasında değil, tüm dünyada toplumsal tepki ve hatta patlamalara neden olur.” Davutoğlu’na en hafif anlatımla şöyle seslenmek gerek: Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! HHH Türkiye’nin dış politikasına tümüyle yön veren, Erdoğan’ın bu konudaki bakışını şekillendiren Davutoğlu’nun Ortadoğu’ya yönelik bu değerlendirmesi rastlantısal değil. Davutoğlu’nun Stratejik Derinlik kitabı bunun ipuçlarını veriyor. Toplam 563 sayfalık kitapta Balkanlar’a 30, Orta Asya’ya 40, Avrupa’ya 50 sayfa yer verilmiş. Ortadoğu’ya ayrılan sayfa sayısı ise 130. Yani Avrupa, Asya ve Balkanlar’ın toplamından daha fazla. Davutoğlu’nun bu topraklara yönelik özel ilgisi, hatta ideolojik bir yaklaşımı elbette olabilir. Bunu stratejik bir ufukla da biçimlendirebilir. Ancak bunu yaparken Türkiye’nin bütün deneyimini hiçe sayıyor. Hatta küçümsüyor. Örneğin Stratejik Derinlik kitabında Misakı Milli dört yerde geçiyor. Biri yorumsuz, üçü eleştirel. 69. sayfada bugünün diliyle söylemek gerekirse Ortadoğu’ya bataklık demeyip her şeyinde var olabileceğimiz bir ataklık alanı haline getirmeyi amaçlayan değerlendirmelerinin devamında şöyle bir cümle var: “Uluslararası alanda iddialı bir konum yerine Misakı Milli sınırlarını tercih ettik...” Davutoğlu’na göre Misakı Milli iddiasız, pasif bir değerlendirme. Bu yaklaşım, her şey bir yana 10 Ağustos 1920 Sevr haritasını yırtan, Kurtuluş Savaşı’nı veren binlerce Mehmetçiğimize büyük saygısızlık. Kitabın 196. sayfasında da Atatürk’ün “Yurtta sulh cihanda sulh” sözünün sömürgecileri karşımıza almamak için söylenmiş bir söz olduğu vurgulanıyor. Bugünkü dünya karmaşasına bakıp Atatürk’ün barışçı söyleminden bir yorum çıkarana “Yurtta yuh cihanda yuh” demek yakışır ama, demeyelim, zira Davutoğlu onca ataklığının yanında aynı zamanda da alıngan bir bakanımız! HHH Ortadoğu’da krizler konusunda uzman kişiler şu yorumu yaparlar: Bir gerilim anında bütün olasılıkları sıralarsınız, çoğunlukla en kötüsü gerçekleşir! Ortadoğu böyle bir coğrafya. O toprakların Türkiye için, Anadolu tarihi için önemini, anlamını elbette Davutoğlu kadar biz de biliyoruz, hissediyoruz. Ama bugün elzem olan öncelikle akan kanı durdurmak, sonra bu bölgede herkesin barış içinde yaşamasını sağlamak. Yoksa birinin ötekini yok etmesine yardım ve yataklık etmeye girişmek bu bölgede zaten uzak olan barışı çok daha uzak, hatta olanaksız hale getirecek. Dış politikamız Ortadoğu’daki sorunların çözümüne katkıda bulunmak yerine Ortadoğu’daki sorunların bir parçası haline gelmiştir. Dış politikamıza başlıkta düş politikamız dedik... Düş sözcüğü rüya görmek anlamına gelir ama, öteki anlamı da düşmektir! ‘İstihbarat devleti’nin son adımı EMİNE KAPLAN ANKARA Hükümetin, 2005 yılında dinlemelerin tek merkezde toplanarak yasadışı dinlemelerin önlenmesi gerekçesiyle kurduğu Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nı (TİB) kaldırarak yetkilerini MİT’e devretme planı tartışma yarattı. CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, bunun AKP’nin “parti ve istihbarat devleti” yapılanmasının nihai adımlarından biri olacağını belirterek “Türkiye, artık Efkan Ala, Hakan Fidan ve MİT üzerinden yönetilen bir ülke haline gelmiştir” dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TİB ile ilgili bir çalışma yürüttüklerini açıklayarak “Böyle bir TİB olmaz. Zaten MİT de bu işi yapabiliyor. TİB’i kurumsal olarak kaldırıp yetkilerini MİT’e devredeceğiz” dedi. 17 ve 25 Aralık operasyonları sürecinde TİB tartışma konusu oldu. CHP’li Kart, 56 yıldır Telekom’un özelleştirilmesinin ardından denetim kurullarındaki kadrolaşmayla yasadışı dinleme, izleme ve Silivri süreçlerinde TİB ve Telekom’un ilişkisi olduğunu vurgulayarak, Telekom’un altyapısının yasadışı dinlemeler için araç olarak kullanıldığını kaydetti. Kart, şu görüşleri dile getirdi: “O süreçte paralel yapı dedikleriyle bunları beraber götürdüler. Şimdi ne yapıyorlar, yasadışı illegal yapıları kontrol edemez hale getirdiler. Bunu kontrol altına alabilmek için TİB’i MİT’e bağlamak istiyorlar. Bu yapının MİT’e devredilmesi yasadışı dinleme, izleme, görüntüleme mekanizmasının, yani parti ve istihbarat devleti yapılanmasının nihai adımlarından biridir. Kanunsuz emir ve talimatı uygulayan MİT mensupları idari ve cezai takibata maruz kalmayacak, imtiyaz sağlanıyor. Türkiye artık Efkan Ala, Hakan Fidan ve MİT üzerinden yönetilen bir ülke haline gelmiştir.” CHP İzmir Milletvekili Erdal Akgünser, TİB’in yetkilerinin MİT’e devredilmesinin ülkenin yeni facialarından biri olacağını belirterek “MİT, her dediklerini yapan bir kurum olduğuna göre şimdi kendi emellerini gerçekleştirmek için yeni bir adım atıyorlar. Çok büyük bir hata olur, Türkiye’yi yeni bir kaosa sürükler. Türkiye, tam bir istihbarat devletine dönüşür. Özel hayatın gizliliği diye bir şey kalmaz. Daha önce TİB’i MİT’leştiriyorsunuz demiştik, şimdi tamamen MİT’e bırakıyorlar” diye konuştu. AKP, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nı kapatarak MİT’i dinlemede tek yetkili yapmak istiyor BEDAŞ’a ayrımcılık protestosu BEDAŞ’ta örgütlü DİSK’e bağlı EnerjiSen üyeleri, çalışanlar arasında ayrımcılık yaparak işçileri Türkİş’e bağlı TESİŞ Sendikası’na geçmeye zorladığı iddiasıyla Beyoğlu’ndaki BEDAŞ binası önünde eylem yaptı. EnerjiSen İşyeri Temsilcisi Ulaş Ökten, CengizLimakKolin ortak şirketler grubunca devralınan kurumdan kısa bir süre sonra EnerjiSen üyesi 540 çalışanın işten çıkarıldığını anımsatarak, “Yönetim, bugün de Toplu İş Sözleşmesi bahanesiyle hukuksuz şekilde işçi arasında ayrımcılık yapmakta. 15 Ağustos’a kadar TESİŞ’e geçenlere 2 bin lira ikramiye vereceğini duyurdu. İşçiler için meşruluğu olmayan bir toplu iş sözleşmesi, imzalandı. Sendikal baskılar ortadan kalksın. Büro elemanları ve taşeron işçi de sözleşmeden yararlansın.’’ Savcılara suç duyurusu İstanbul Haber Servisi Fethullah Gülen, hakkında “Çıkar amaçlı suç örgütü” kapsamında soruşturma yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcısı Fuzuli Aydoğdu ile Cumhuriyet Başsavcı Vekili Faruk Erşen Yılmaz hakkında suç duyurusunda bulundu. Gülen’in avukatları aracılığıyla HSYK’ye sunulan dilekçede, Gülen hakkındaki soruşturmanın 8 aydır Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi’ne kaydedilmediği ve kanuna aykırı gizli soruşturma yapıldığı belirtildi. Savcılar hakkında “Görevi kötüye kullanma”, “Soruşturmanın gizliliğini ihlal”, “Savunma hakkı ve adil yargılanma hakkının ihlali” gerekçesiyle soruşturma yapılması istendi. Öte yandan, eski Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Yakup Saygılı, Twitter’dan yaptığı “Havada operasyon kokusu var” başlığıyla yayınladığı açıklamada, “Bugün, bilemedin yarın yapılmalı ki Başbakan ekranlara çıkıp, ‘Ev aramalarında ve bilgisayarlarında neler çıktı neler? Yakında hepsini sizinle paylaşacağız’ diyebilsin” dedi. Saygılı, “Hırsızlık iddialarını halka unutturmak için operasyon yapılacağı artık gün gibi aşikar. Bayramdan sonra olursa operasyon hasılatı olan psikolojik harekatın meyvelerini siyasi iktidarımız yiyemez. En doğru zaman şimdi” dedi. Paralel Yapı ‘iç tehdit’ BARKIN ŞIK ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan, “Paralel Yapı” olarak tanımlanan Gülen Cemaati’nin “Kırmızı Kitap” olarak bilinen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne (MGSB) de “iç tehdit” olarak gireceğini açıkladı. Erdoğan’ın açıklamaları, Milli Güvenlik Kurulu toplantılarından sonra yapılan basın bildirilerine giren “Paralel Yapı”nın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül döneminde, MGSB’ye “iç tehdit” olarak kaydedilmediğini ortaya koydu. Ankara kulislerinde Köşk’ün “Paralel Yapı” ile mücadeleye daha temkinli baktığı uzun süredir dile getiriliyordu. Erdoğan, Ordu mitingi dönüşünde gazetecilere açıklamalarda bulundu. Erdoğan, Türkiye’nin temel iç ve dış güvenlik politikalarına yön veren MGSB’ye paralel yapının iç tehdit olarak gireceğini söyledi. Erdoğan, “Ulusal güvenliğimizi tehdit eden böyle bir yapı tabii ki Kırmızı Kitap’ta yerini alacaktır. Bununla mücadele devletin öncelikli görevleri. Ben cumhurbaşkanlığına çıktığım andan itibaren bu işin takipçisi olacağım” dedi. “İrticai faaliyetler” 2010 yılında MGSB güncellenirken iç tehdit olmaktan çıkarılmıştı. Erdoğan’ın Köşk’e çıkması durumunda Paralel Yapı, MGSB’ye yeniden girecek. Uğur Kurt cinayeti vermediler Katili Torba tasarı görüşmelerinde HDP’li Baluken, AKP’li İpek’in üzerine yürüdü Meclis’te gerginlik ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, AKP Ankara Milletvekili Haluk İpek’in üzerine yürüdü. Çıkan gerginliği araya giren diğer milletvekilleri önledi. TBMM Genel Kurulu’nda ki torba yasa görüşmeleri sırasında söz alan AKP Grup Başkanvekili Belma Satır, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde yaşanan gerginlik nedeniyle HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken’in Şanlıurfa Valisi’ne ulaşamadığı yönündeki iddialara cevap verdi. Satır, “Valimizi 6 kez evini aramışsınız, ancak cep telefonunundan aramamışsınız” dedi. Bu sözlere ise HDP sıralarından tepki geldi. Bunun üzerine HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken söz alarak kürsüye çıktı. Tartışmalar sürünce TBMM Başkanvekili Sadık Yakut birleşime ara verdi. Ara verilince yerine geçen ve AKP sıralarına giderek AKP Grup Başkanvekili Belma Satır’a tepki gösteren HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken’e AKP Ankara Mliletvekili Haluk İpek tepki gösterdi. Buna sinirlenen Baluken, İpek’in üzerine yürüdü. Yaşanan gerginliği araya giren milletvekilleri önledi. Birleşimin tekrar açılmasının ardından söz alan Baluken, Satır’a tepkilerini sürdürdü. Baluken, “Ben bilgilendirme istemedim. Kendisinin böyle bir yetkisi yok. Bilgilendirme isteyeceksek kabinedeki bakanlardan isteriz. Belli ki biraz İçişleri Bakanlığı’yla ilgili bir hazırlığınız olduğu için ifade ediyorsunuz. Dünden beri bir konu konuşuyoruz. AK Partili her arkadaş bizi yalanlamakla uğraşıyor. Dünden beri 5 kez Meclis santralinden aramamıza rağmen vali bey telefona çıkmıyor diyoruz. 10 saat geçmesine rağmen vali bey telefona çıkmıyor. AK Partiden bir vekil arayınca çıkıyor” diye konuştu. İstanbul Haber Servisi Uğur Kurt’un Okmeydanı Cemevi’nde bir cenaze törenine katılmak üzere beklerken 22 Mayıs’ta TEM Şube Müdürlüğü’nde görevli Sezgin Korkmaz’ın silahıyla vurularak öldürülmesine ilişkin soruşturma kapsamında Şişli İlçe Emniyet Müdürlüğü, olay yerini gören Mobese’nin arızalı olduğunu belirtti. Soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Şişli İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne yazı yazarak olayın yaşandığı 22 Mayıs tarihinde 11.00 ile 12.00 saatleri arasında Cemevi önünde ve civarındaki Mobese kamera görüntü kayıtlarını istedi. Şişli Emniyet Müdürlüğü’nden savcılığa gönderilen yazıda ise şu ifadelere yer verildi: “Bahse konu yere en yakın olarak Piyalepaşa Caddesi ile Mithatpaşa Caddesi kesişimi Çobanoğlu adlı işyeri karşısı orta refüjde 8961 kod numaralı Mobese kamerası bulunmakta olup adı geçen kamera arızalı durumdadır. Bu sebeple istenilen tarih ve saat aralıklarına ait görüntü kaydı mevcut değildir.” KEMAL TÜRKLER SUİKASTI Sanık öldü, AİHM karar veremedi İstanbul Haber Servisi Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) eski genel başkanlarından Kemal Türkler’in katledilişinin 34. yılında, Türkler ailesinin zamanaşımı nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yaptığı başvurudan hâlâ bir karar çıkmadı. Kemal Türkler suikastı ve Bahçelievler katliamı davası sanıklarından Ünal Osmanağaoğlu’nun yargılandığı dava, yerel mahkeme ile Yargıtay arasında adeta pinpon topuna dönmüş, son olarak da 1 Aralık 2010’da zamanaşımından düşmüştü. Türkler ailesinin AİHM başvurusu ise sanık Osmanağaoğlu’nun geçen günlerde ölmesine karşın henüz karara bağlanamadı. Öte yandan Türkler, bugün Topkapı Mezarlığı’ndaki aile kabristanında saat 11.00’de törenle anılacak. Öldürme nedeni öngörü eksikliğiymiş! DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Diyarbakır’da cinayet suçundan hükümlü bulunduğu cezaevinden firar eden Özgür Arda, 22 Aralık 2012’de merkez Sur ilçesinde polis memuru Mehmet Fatih Korkmaz tarafından “dur” ihtarına uymadığı gerekçesiyle sırtından vurularak öldürüldü. Korkmaz hakkkında “Kasten öldürmek” suçundan Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Tutuksuz yargılanan polis memuruna 1 yıl 4 ay 20 gün hapis cezası veren mahkeme, “sanığın bir daha suç işlemeyeceğine kanaat getirerek” cezayı erteledi. Mahkeme kararında, “Kasıt olmaksızın öngörü eksikliği ile istenmeyen neticenin meydana gelmesine sebep olmuştur” denildi. Arda’nın polisle çatıştığı iddia edilmiş, ancak kayıtlarda elinde silah olmadığı ortaya çıkmıştı. Arda’nın ölümüne neden olan polis ise kovalamaca sırasında silahının yere düşerek ateş aldığını iddia etmişti. Uyurken oy kullandı TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmeler sırasıda uyukladığı görülen TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı AKP’li Oğuz Kağan Köksal, HDP Grubu’nun verdiği “Diyarbakır’da gerçekleşmesi engellenen mitinge ilişkin araştırma önergesinin dün görüşülmesi’ yönündeki önergenin elektronik oylamasının yapıldığı sırada gözlerini açatı. Köksal, uykulu bir şekilde elini kaldırarak oyunu kullandı. (Fotoğraflar: DHA)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle