04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 TEMMUZ 2014 CUMA 4 HABERLER AKP’nin yargı paketi ve seçim taktiği tutmadı, yüksek mahkemede işbölümü değişmedi ‘Hâkimler Var’ Diyemedikçe Bir yandan, lise öğrencisi Gülsüm Koç’un, Bingöl’de bir polis aracına saldırmaktan suçlu görülerek kanıt olarak yalnızca, gizli tanığın ifadesine dayanılarak çarptırıldığı ömür boyu hapis cezası Yargıtay’da onaylanırken, öte yandan Yargıtay’daki Birinci Başkanlık Kurulu seçimlerini AKP’nin kaybettiği ve cemaat ile bazı sosyal demokratlar arasındaki ittifakın adaylarının kazandığı, 15 Temmuz tarihli Cumhuriyet’te açıklandı. Bu arada, son seçimleri kazanan ve Türkiye’nin en genç Belediye Başkanı olan Lice Belediye Başkanı Rezan Zuğurli, yüzü maskeli olarak katıldığı ileri sürülen bir gösteri sırasında polise taş atmaktan 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı. Kararın gerekçesinde, grup arasında bulunan haki renkli kapüşonlu kaban giyen kişinin gözler ve gözün üst kısımları, burun ve burun ile dudak arasındaki boşluk, dudak ve elmacık kemikleri yapıları arasında benzerlik bulunduğu belirtilmekte ve hüküm bu benzerliğe dayandırılmaktadır. Bunlar olurken, Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kenan İpek’in İstanbul’da verdiği iftar yemeğine HSYK üyeleri, İstanbul Başsavcısı ve İstanbul’da görev yapan bine yakın hâkim ve savcı katıldı. Müsteşar İpek, iftarda yaptığı konuşmada şunları söylemekten de çekinmemiştir: “...Darbeler tarihine yarım kalmış bir müdahale başlığı daha eklenmiştir. 17 ve 25 Aralık süreçlerinde yaşananların ileri sürülen gerekçe ile ilgili olmadığını hepimiz biliyoruz. Rahmetli Menderes ve bakanlarını yolsuzlukla suçlayıp, kamuoyunda yıpratan zihniyet yeniden dirilmiş, kritik süreçlerde devreye girmek suretiyle ülkemizin ayağına bağ olmuştur.” HHH 15 Temmuz günkü köşesinde olayı aktaran Mehmet Yılmaz, iftara katılan savcıların bazılarının 17 ve 25 Aralık soruşturmalarını yürüttüğünü, eğer iddianame yazılabilirse, yine aynı iftara katılan yargıçların arasından bazılarının da davalara bakacaklarını anımsatıyor. Tabii Adalet Bakanlığı Müsteşarı’nın, bu savcı ve yargıçların özlük işlerine bakan HSYK’nin kilit adamı olduğunu da düşünürseniz, bütün bu bilgileri bir arada ele aldığınızda göğsünüzü gere gere rahatlıkla haykırabilirsiniz: Yargı cephesinde yeni bir şey yok! Evet yargı cephesinde gerçekten yeni bir şey yok. Oysa uzaktan bakınca sanki varmış gibi görünüyor. Hatta Balyoz davasından tahliye edilen kimi kişiler, son gelişmelerin insana “Türkiye’de yargıçlar var” dedirttiğini bile ileri sürmüşlerdi. Türkiye’de yargıçlar var denebilmesi için, bağımsız bir yargının var olması gerekir. Oysa bağımsız bir yargının var olmadığı açıktır. Yukarıdaki örneklerden görüldüğü gibi hukuk skandalları sürüp gitmektedir. Bu arada, kimileri boşluktan yararlanarak aradan sıyırıyorlarsa eğer, o da yargıyı denetimi altına almak isteyen güçlerin savaşından doğan boşluktan yararlanmalarıdır. Savaşı bu güçlerden hangisi kazanırsa kazansın bir şey değişmeyecek, yargı adı altındaki zulüm dinmeyecektir. Gerçekten, haklı olarak Türkiye’de yargıçlar var diyemedikçe de skandal sona ermeyecektir. HHH “Türkiye’de yargıçlar var” diyemedikçe de, yargı bağımsızlığı olmayacak, yargı bağımsızlığı olmadığı zaman da münferit kimi kararlar büyük bir anlam taşımayacaktır. Hatta diyebiliriz ki olay bundan da daha vahimdir. Yani, bağımsız bir yargının olması dahi sorunu özünde çözemeyecektir. Çünkü bağımsız yargı, ancak, yargı kararlarına devletin uyması halinde bir anlam ifade edecektir. Oysa bir yandan yargı bağımsızlığını ayaklar altına alan Erdoğan iktidarı, aynı zamanda yargının hoşuna gitmeyen kararlarını tanımama, uygulamama aşamasına varmıştır. Durum vahimdir: Türkiye’de hâkimler var demek mümkün değildir. Zaten olsa da kıymeti yoktur. Çünkü iktidar beğenmediği yargı kararlarını uygulamamaktadır. Bu durumda yargı bağımsız olsa ne olur, olmasa ne olur? Durum gerçekten fecidir. Yargıtay bozgunu ‘Ateistim, İstanbul Haber Servisi Muhalafetin çatı cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, dün İstanbul’da internette yayın yapan Ekşisözlük yazarları, bazı yayın organlarının genel yayın yönetmenleri ve Kadın Adayları Destekleme Derneği (KA. DER) temsilcileriyle ayrı ayrı toplantılar düzenledi. İhsanoğlu, seçildiği takdirde kadın meselesine daha fazla önem vereceğini, bunun için de “Kadın Konseyi” oluşturacağını vurgulayarak “Kadın Konseyi’nde değişik kadın kuruluşları, değişik sivil toplum kuruluşları beraber çalışacak” dedi. İhsanoğlu, KA.DER ev sahipliğinde Gayrettepe Dedeman Otel’de kadın örgütleri ile bir araya geldi. Toplantıya eşi Füsun İhsanoğlu ile katılan İhsanoğlu, basına kapalı gerçekleştirilen toplantı öncesi “Kadınlarımızın daha aktif olmasını istiyoruz. Toplumda daha güçlü ve karar mekanizmalarında söz sahibi olmalarını isterken, bu noktaya henüz gelemediğimizi görüyoruz” dedi. İhsanoğlu, Kadın Konseyi oluşturacağını belirterek “Eşimin bana çok yardımcı olacağını biliyorum. Çünkü o bana hayatım boyunca her konuda destek olmuştur” dedi. İhsanoğlu, Ekşisözlük yazarlarıyla da Renaissance İstanbul Bosphorus Otel’de toplantı yaptı. İhsanoğlu Ekşi Sözlük’ün avukat yazarının “Hocam ben ateistim. Cumhurbaşkanı olduğunuzda beni de sevecek misiniz” sorusunu şöyle yanıtladı: “Benim kızım olsaydın ne yapacaktım ben seninle... Bunlar boş şeyler. Dinde zorlama yoktur. Sen, ‘şu dine inanıyorum’ dersen kimse sana karışamaz. İster inanırsın ister inanmazsın. Önemli olan sen başkalarını zorluyor musun?” ALİCAN ULUDAĞ ANKARA AKP’nin yargı paketiyle dairelerinin yeniden şekillenmesini amaçladığı, ancak ilgili seçimi cemaatin kazandığı Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu, yaptığı toplantıda dairelerin mevcut görevlerine aynen devam etmesi yönünde tasarı hazırladı. Yargıtay Büyük Genel Kurulu da tasarının kabulüne karar verdi. AKP iktidarı, 28 Haziran’da yürürlüğe giren 5. yargı paketiyle Yargıtay’taki dairelerin sil baştan yenilenmesini amaçlıyordu. Bunun için Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’nun üye sayısını 8’den 12’ye çıkarmıştı ve üyeler seçimle yeniden belirlenecekti. Yargıtay’da yapılan seçim sonucunda Birinci Başkanlık Kurulu üyelerinin tamamını cemaat ile bazı sosyal demokrat isimlerin oluşturduğu ortak liste kazandı. Yargıtay Başkanı Ali Alkan da bu listeyi destekledi. Birinci Başkanlık Kurulu da 16 Haziran’da toplandı. Kurul’da, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın TBMM’de yaptığı konuşmada, “bu yıl kasım ayında istinaf mahkemelerinin hayata geçirileceği” şeklindeki beyanı dikkate alındı. Toplantıda, istinaf mahkemelerinin hayata geçirilmesiyle Yargıtay’da bazı dairelerdeki iş yükünün büyük oranda azalacağı, bu durumun da ceza ve hukuk dairelerinin sayısı ile bu daireler arasındaki iş bölümünü zorunlu hale u Yargıtay’da getireceği değerlendirmeyapılan seçimlerde si yapıldı. Yeni yasanın, Başkanistediği başarıyı lık Kurulu’na seçimin arelde edemeyerek dından taslağı hazırlamak cemaate yenik düşen için 10 günlük süre verdiği, ancak sürenin azalAKP hükümeti, ması nedeniyle iş bölüdairelerin görev münün bu sürede yapılmasına olanak bulunmaalanlarının değişmesi dığı görüşü de benimsenkonusundaki di. Kurul tüm bu nedenlerle Yargıtay’daki mevcut planını da hayata yapının korunmasına, istigeçiremedi. naf mahkemelerinin hayata geçirilmesiyle yeniden iş bölümü yapılmasına ve bu çalışmaları yürütmek üzere komisyonlar kurulmasına karar verdi. 321 üye ile dün toplanan Yargıtay Genel Kurulu da tasarıyı kabul etti. Tasarıya sadece 35 üye muhalefet etti. Böylece Yargıtay’daki “düzen” bozulmadı. İstinaf mahkemeleri kurulduktan sonra Yargıtay’da ne tür bir değişiklik olacağı ise bilinmiyor. Yargıçlar Sendikası Genel Sekreteri Mustafa Karadağ , siyasi iktidarın yargıyı ele geçirme operasyonunda ikinci yarayı aldığını belirterek Adli Kolluk Yönetmeliği’nin durdurulmasından sonra Yargıtay’da yapılan yapısal değişiklikler istediği gibi gerçekleşmediğini ifade etti. Karadağ, “Yenildikçe hırsları büyüyor Cumhurbaşkanlığı seçimi HSYK üyelerinin seçimi ile ilişkilendirildiğinde daha da önemli hale geliyor. Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı seçilemediği takdirde yargı üzerindeki etkisini tümüyle kaybedecektir. Başbakan için bu durum gerçekten çok kötü bir rüyadır. Bu nedenle kısa dönem içinde HSYK için de yeni bir düzenleme bekliyoruz” dedi. beni de sevecek misiniz?’ Cumhurbaşkanı adayı İhsanoğlu, Ekşi Sözlük yazarları ile selfie çektirdi. (Fotoğraf: DHA) İHSANOĞLU’NDAN GAZZE SALDIRILARINA DAİR ÇARPICI AÇIKLAMALAR ‘Belgeleriyle açıklarım’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Muhalefetin ortak cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, NTV’de katıldığı bir programda, adaylığına ve İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarıyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Hükümetin Gazze’ye yönelik kendisine yaptığı eleştiriler sonrasında devlet adabını bozmadığını dile getiren İhsanoğlu, ancak bu söylemlerin devam etmesi halinde bunun meşru müdafaya gireceğini ve kendisinin de belgeleriyle açıklamalar yapacağını kaydetti. İhsanoğlu, “İsrail 1961’den beri Türkiye’nin vetosu yüzünden OECD’ye üye olamıyordu. Vetoyu 2010’da AKP kaldırdı. Hem de Mavi Marmara olayından sonra” dedi. Hacı Bektaş Veli Postnişini Veliyettin Ulusoy ve Hacıbektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı Ercan Geçmez ile DE görüşen Ekmeleddin İhsanoğlu, zorunlu din derslerinin hukuk devletine aykırı olduğu mesajını verdi. Görüşmede Alevilerin sorunlarını dile getirdiklerini anlatan Geçmez, İhsanoğlu’nun da Türkiye’nin sorunlarıyla ilgili bir değerlendirme yaptığını anlattı. İhsanoğlu’nun Geçmez’le görüşmesinde, “Aleviler başta olmak üzere bazı inanç gruplarını dışlayan bir laiklik anlayışı var. Daha özgürlükçü bir laiklik anlayışının hâkim kılınması gerekiyor” ifadesini kullandığı kaydedildi. İhsanoğlu’nun cemevlerinin yasal statü kazanması konusunda ise “Cemevlerine statü konusunda aslolan Alevilerin ne dediğidir” dediği, zorunlu din dersleri konusunda da “Hukuk devletinde zorlama ile din olmaz. Zorunlu din dersleri doğru değildir. Din derslerinin seçmeli olması gerekmektedir” dediği kaydedildi. ‘Kızım olsaydın...’ ‘İktidar ikinci yarayı aldı’ İLK AVRUPA MİTİNGİ BASEL’DE YAPILDI ‘Yaşam çağrımızda tekçiliğe yer yok’ Haber Merkezi HDP’nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, “Bizim öyle arkamızda devletin hazinesi yok. Çalıp çırptığımız paralar da yok, halkın desteği, gücü var” dedi. Seçim çalışmaları kapsamında Avrupa turuna çıkan Demirtaş, İsviçre’nin Basel kentinde miting düzenleyerek gurbetçilerden oy istedi. Demirtaş, uzun süredir hep birlikte zorlu bir yürüyüşü gerçekleştirdiklerini ifade ederek, “Demokrasi, özgürlük, eşitlik yürüyüşü kolay bir yürüyüş değil. Herkesi sevmek, kendinden olmayanı da kendi kimliğinden olmayanı da sevmek, herkesin hakkını hukukunu savunmak kolay bir iş değil. Siz yıllardır bunu yapıyorsunuz” diye konuştu. Türkiye’de gerçek bir halk hareketini, özgürlük yürüyüşünü yine halkın kendisinin başlattığını belirten Demirtaş, “Dün yeni yaşam projemizi, çağrımızı Türkiye kamuoyuyla paylaştık. ‘Bizim yeni yaşam çağrımızda tekçilik yoktur’ dedik. Birileri çıkıp meydanda ‘tek dil, tek millet’ diyor ya bizim kitabımızda, yaşam çağrımızda ‘tek dil, tek millet yok’. Sadece bizim kitabımızda mı? Allah’ın kitabında da tek dil tek millet yok. Bir tek kafası tekçilikten başkasına çalışmayan yani Aleviye ‘kardeşim’ diyemeyen, Allah’ın yarattığı her kula, inanca ‘kardeşim’ diyemeyen, Laza, Çerkez’e, Ermeni’ye ‘kardeşim’ diyemeyen, ‘sadece AKP’ye oy verenleri Allah yaratmış’ diye kabul edip, geri kalanları reddeden bir anlayış, yani bu anlayış artık Türkiye’de kabul görmüyor” dedi. Herkesin oyuna sahip çıkması gerektiğini belirten Demirtaş, oy kullanmak için memleketine gitme imkânı olmayanlara destek olacaklarını dile getirerek, “Seçim bürolarımızdan oy kullanma konusunda yardım almanızı rica ediyorum ve sizler yeni bir yaşamı yaratacak olanlar, yani bugüne kadar insan yerine konulmamış olanlar, bu devlet karşısında sadece boynunu büküp korkmak dışında başka bir şey beklememiş olanlar, artık isyanınız, itirazınız büyüdü. Artık bu devlet karşınızda küçüldü, halk büyüdü, devlet küçüldü” dedi. Demirtaş, artık gözlerini daha yukarılara diktiklerini, halkla iktidara yürüyeceklerini belirterek, “Dikkat edin AKP’nin sözcülerinin en fazla canını sıkan biziz. Efendim Demirtaş’a ilgi niye fazlaymış? Şimdi bir laf vardır halk arasında ‘Kıskanma ne olur, çalış senin de olur’. Ya da kıskanma ne olur, çalma senin de olur. Az kaldı, inşallah 25 gün sonra ilk turun sonu açıklandığında Türkiye yeni bir yaşama geçmiş olacak” görüşünü savundu. ‘Halkın gücü var’ Gül, parti kurmayacakmış ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanlığı, gazetemizin “Dışlandık Gül de anladı” başlıklı haberi üzerine açıklama yaptı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün hiçbir zaman yeni bir parti kurma düşüncesinde olmadığı bildirilen açıklamada, “Sayın Cumhurbaşkanımız, haberde iddia edilen konulara ilişkin düşüncelerini daha önce çeşitli vesilelerle kamuoyuyla paylaşmış, hiçbir zaman yeni bir parti kurma düşüncesinde olmamıştır” ifadeleri kullanıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle