04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 TEMMUZ 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA 13 Padişahlık hedefi cümlenin malumu. Dolmabahçe Sarayı yetmezmiş gibi, Vahdettin Köşkü’nü hazırlattığı da biliniyor. Halktan ruhsatı da alırsa.. Tarihin ilk “Demokrat Padişahı” olacak! Camisiz padişah olur mu? O da hızla Çamlıca’da tamamlanıyor. Sonra? Sonrası Allah gecinden versin.. Öteki dünya.. Ona da zaten hazır: “Bu yola çıkarken kefenimizi giyip çıktık!” (9 Mayıs 2010 AKP grup konuşması.) (Milli Görüş gömleğini çıkardıktan sonra cıbıl dolaşacak hali yoktu elbet.) Kefen de tamam olduğuna göre. Geriye kaldı “Türbe”. Türbesiz padişah olur mu? Elbette olmaz. Ama işi sağlama almak ve resmiyete budama mevsimi yaşardık: “Kardeşim sürülmemiş tarlaya darı mı ekilir, doğmamış çocuğa don mu biçilir ki, seçilmemiş padişaha türbe dikilsin!” Sorunun muhatabı Bülent Arınç olduğu için doğruyu en geç 25 gün içinde mutlaka öğreneceğiz. TBMM’de sorular en geç 15 günde yanıtlanıyor. Soru zor ise, 10 gün de ek süre var. 10 Ağustos’a 25 günden az kaldı. Erdoğan seçimi kaybederse, türbeye gömülme hakkını da kaybedecek. Ekmelettin Bey ise fazlasıyla mütevazı. “Benim hakkım!” diyemeyeceğine göre.. Türbe boş kalacak. İstanbul Zeyrek’teki “Sanki Yedim Camii” gibi “Seçilmemiş Padişahın Boş Türbesi” olarak ziyarete açılacak. Türbem Var Deryaya Karşı dökmek gerek. CHP’li İhsan Özkes TBMM’de Bülent Arınç’a sordu: “Çamlıca’da Başbakan Erdoğan için türbe yapıldığı doğru mu?” Özkes Çamlıca’nın bağlı olduğu Üsküdar’ın eski müftüsü ve o bölgenin milletvekili. Yakın tarihin en heyecanlı anıtı olmaya aday Tayyip Sultan Türbesi’nin açılışında bulunmak istemesi doğal hakkı. Soruyu yönelttiği Sayın Arınç kabinenin sözüne (nispeten) en güvenilir üyesi. CHP Özkes türbe sorusunu” iyi ki Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik’e sormadı. Yoksa milletçe, laf kıtlığında asma Gözlerinden Öperim Seni Çocuk! “Şu an burada konuşurken kendimin şanslı olduğunu düşünüyorum. Çünkü burada şu an, şans eseri konuşuyorum. Bu kürsüde aklıma, Berkin Elvan’ın ve Ali İsmail Korkmaz’ın gelmemesi herhalde imkânsız. Çünkü bu insanların eğitim hakları gasp edildi. Sadece eğitim hakları da değil, yaşama hakları da gasp edildi. 15 yaşında bir çocuğun insanlığa ne gibi bir zararı olur, sorarım size. Bu yapılan gasba en büyük tepkiyi tarih verecektir ve en büyük cezayı yine tarih verecektir. Bilinsin ki Berkin Elvan ve Ali İsmail Korkmaz, hep bu sıralarda oturuyor ve hep bu kara tahtada yazı yazıyor olacak....” HHH Anımsadınız değil mi? Adı gibi aydınlık, Işıtan Önder’i. Okul birincisi olup mezuniyet töreninde yukarıdaki konuşmayı yapan gencimizi... İzmit’te Anadolu lisesi yönetiminin disiplin cezasıyla birinciliği elinden alınan Önder’i.... Karanlık güçlerin, istediği üniversiteye gitmesini engellemeye çalıştıkları Işıtan’ı... HHH Burası Türkiye, hiçbir başarı cezasız kalmaz bu ülkede. Işıtan kim? Kuaför baba Mustafa Bey’in, ev kadını Ayşe Hanım’ın çocukları. Okulda örnek öğrenci. Yardımsever, duyarlı, başarılı bir yelkenci. Çalışkan, sevecen, saygılı, özenli bir gencimiz... Yurduna, yaşdaşlarına duyarlılığından, Elvan ve Korkmaz’ın öldürülmelerine itirazından ötürü cezalandırıldı. Birinciliği disiplin kurulunca geri alındı. Gezi eylemlerini “kendine yönelik darbe girişimi” diye tanımlayan bir iktidar tarafından bileti kesildi. Cezanın sarsıntısına karşın, bu kez üniversite sınavını, yine okul birincisi olarak kazandı. HHH Cezaya itiraz edildi. Kocaeli 2. İdare Mahkemesi, yürütmenin durdurulması yönünde karar verdi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Danıştay kararları dikkate alındığında, cezanın açıkça hukuka aykırı olduğunu belirtti. Dava konusu işlemin uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğini vurguladı. Ancak... Okul yönetimi direniyor, yokuşa sürüyor. Işıtan, “okul birincilerine verilen ek puandan yararlanmasın, istediği Boğaziçi Üniversitesi’ne girmesin” diye engel çıkarılıyor. Nasıl bir öfke, nasıl bir kindir? Bu yazının yazıldığı saatlerde, son gün olmasına karşın tercihini yapamamıştı Işıtan. Babası Mustafa Bey’le konuştum: Durumu anlattı: “Mahkeme kararıyla gittik, haklarını geri istedik. Engel çıkarıyorlar, karar resmi yollardan gelsin diyorlar. Kaymakamlık, Milli Eğitim, mahkeme kararını yok sayıyor. Şu anda tercihler için son saatler. Kovalamaca yaşıyoruz, kararı taşıyan PTT aracını takip ediyoruz...” HHH Sıkılmadan, “örgüt aramışlar” Işıtan’ın arkasında. Mustafa Bey, “Yazıklar olsun yaptıklarına. Evet, arkasında birileri var, oğluyla iftihar eden ben, çocuğunu asla yalnız bırakmayan annesiyle biz bir örgütüz” diyor... Gözlerinden öpüyorum seni çocuk. Yetiştiren, arkanda duran aileni de kucaklıyorum dostça. Senin başarını disiplin cezasıyla gölgelemeye çalışanlara, mahkeme kararına direnenlere gelince, hukuku ve toplumun vicdanını, bir tokat gibi çarpıyorum yüzlerine... Aldırmasalar da... Not: Son anda idare, mahkeme kararına uydu. Opera Bale Camisi Tayyip Bey Ankara’yı öksüz bırakmak istemedi. Adındaki “Tabiat” sözcüğü nedense kararname ile çıkartılan “Ankara Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’na bizzat emir verdi. Devlet Opera ve Balesı Salonu’nun karşısında muhteşem bir cami inşaatı başlattı. İnşaat sessiz sedasız tahta perdelerin arkasında hızla ilerliyor. Eskişehir Yolu’nda Bilkent Kavşağı’nda inşa edilen Protokol Camisi, çevrede konut olmadığından ve cemaatsizlikten servis ile cemaat arayışına girdi girecek. Türkiye’nin minareleri asansörlü ilk camisine görkemli bir fon kazandırmak için geceleri Odalar Birliği’nin ikiz gökdelenleri diskotek gibi rengârenk ışıklandırılıyor. HHH Opera Camiine gelince.. Gençlik Parkı ile Ulus’a İstanbul Yolu ve Hacettepe’ye çıkan 5 ’li kavşağın göbeğindeki caminin, özellikle cuma günleri Başkent trafiğini arap saçından beter etmemesi için özel olarak hatım indirilmesi ve döa edilmesi gerekecek. Kamu kuruluşları ile çok yakından ilgilenen Tayyip Bey, opera ve baleye de ilgisiz değil. Geçtiğimiz yıl opera ve bale izleyicilerinin seans arasında “yatsı namazı”nı kaçırmaması için mescit yapılmasını istediği yazılmıştı. Belli ki, bu cami inşaatı ile öteki vakit namazlarının eda edilmesi de mümkün olacak. Prof. Görse... Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’e İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın Hz Muhammed’le ilgili skandal sözleri soruldu. Ala’nın “Peygamber Efendimiz, Mekke’nin fethi sırasında gurura kapıldı ve Allah tarafından uyarıldı” demişti. Belli ki, Tayyip Bey’in çok eleştirilen “Gurura kapılma huyunun benzeri” Hz. Peygamber de de vardı demek istiyordu. Görmez’in yanıtı mı? “Bugüne kadar konuşmadım. Konuşmadığım için hakaret mailleri aldım. Ama biliyorum ki bu kişi Hz. Peygamber’e saygılı bir insan. Konuşmama nedenim buydu!” Kabine üyesi olmak acaba “Peygambere saygılı insan olmanın garantisi” mi? Ama ardından daha açık daha belirgin sözler söyledi. “Türkiye Sünnicilik yapıp taraf tutmamalı, SünniŞii ihtilafının bir tarafında yer almamalı. Türkiye’nin taraf tutarak, hakem rolünü kaybetmemelidir!” Bu sözlerin aynısını Ekmeleddin Bey de söylüyor. Tayyip Bey’den eleştiri alıyor. Belliki ne söylendiği ile değil kimin söylediği ile ilgileniyor. Tıpkı Diyanet İşler Başkanı Görmez gibi Deneyim Konuşuyor Dışışleri Bakanı Davutoğlu, demiş ki: “Bir kere bilim adamı objektif halkalara dayalı yorumlar yapmalı. Çok tehlikeli bir eğilim görüyorum Ekmeleddin Bey’de. Bu Kılıçdaroğlulaşma eğilimi. Onun söylediği bazı şeylerin vakayla hiç alakası yoktur. Kılıçdaroğlu mantıksal silsile, sebep sonuç ilişkisi kuramaz! Ya Ekmeleddin Bey bu dünyada yaşamıyor. Ya da ona öğretildi ki yalan da olsa gerçeğe dayanmasa da tekrar et birileri inanır” Atalarımız tam da “Dinime küfrüden beri Müslüman olsa”yı bunun için söylemiş. 12 yıldan beri yalanları 5 vakit tekrar ede ede halkın yarıya yakınını inandırmanın rahatlığı ile konuşuyor. NEDİR? “Plebisit, 10 Ağustos’tur: Erdoğan’a Evet veya Hayır” (Prof. Taner Timur) ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] A. Mango ve ‘1923 Devrimi’ Cumhurbaşkanı seçimi dolaysiyle “Atatürk, Ata türkçülük” gündemdeyken “Andrew Mango”nun ölüm haberi, konunun daha da geniş ele alınmasına neden oldu. “Atatürk”ü bütün boyutlarıyla tanıyan, “Atatürkçülüğü” gerçekçi bir bakışla değerlendiren bir “Atatürk” uzmanı, tam bir “Türk” dostuydu “A. Mango”. Basında da başta “Cumhuriyet” olmak üzere, “Mango”nun “Atatürk İlkeleri”, “Devrim Yasaları” dolaysiyle “1923 Devrimi” hakkındaki görüşleri genişçe gündeme getirildi. Bunlar konu edildiğinde, çoğu kez, “Atatürkçülüğün” (Kemalizmin) “otoriter”liği dahası “Atatürk”ün de “diktatör” olduğu eleştirisi başı çekiyor. Kuşkusuz demokrasilerde her konuda eleştiri yapılabilir; zaten “demokrasi”ye de “din kurumu”nu, yüz yıllarca eleştire eleştire ulaşılan “laiklik” ile varıldığı, varanın da “Batı Hıristiyan” toplumu olduğu bilinir. Bu durumda “Batı”nın bu varışa nasıl ulaştığına değinip, sonra da “Doğu”dan bir “İslam” toplumunun, “Türk” toplumunun da “laik yaşama” varışına şöyle bir değinelim. “Batı” dünyasının “Hıristiyanlık”la başlayan, günümüze dek ulaşan bu “iki bin yıllık” sürecinin, “15. yüzyıl”a varan “Ortaçağ Dönemi”; “evren”in, “dünya”nın, “insan”ın, “sanat”ın kısacası “yaşam”ın bütün boyutlarının dinsel görüşlerle oluşturulmasıyla düzenlendi; “akıl” da bu düzeni sağlayan bu dinsel “dogma”ların, akla uygunluğunu kanıtlamak için din kurumunca kullanıldı; böylece bir “Hıristiyan Ümmeti” yaratıldı. Ne ki, yavaş yavaş başlayan yeni buluşlar, ekonomideki gelişmeler özellikle önceki “Antik Çağ” döneminin “özgür” oluşa, özgürlüğe dayanan yaşamının ele alınması, “Ortaçağ”ın dinsel bağlarının çözülmesine neden olacak “Rönesans” sürecini başlatır. Bu dönemde ilkin “insanın doğası”nı, “kendi öz yasası”nı bulmasına yol açan “Hümanizma” akımıyla kilisenin karşısına çıkılınca, “Hıristiyan Ümmeti” dağılacak; dahası, kilisenin yaşamı düzenleyen dogmalarını yadsıyan yeni bir din anlayışı “Protestanlık”, “Reformasyon” akımıyla oluşacaktı. “17. yüzyıl” da, özellikle “18. yy”da tümüyle “akla” dayanarak yapılan “inanç” eleştirileri doruk noktasına ulaşarak “Aydınlanma” dönemine girilir ki, inancın (dinin) artık “yaşam”ı düzenlemede yeri olamayacağı kesinleşir. “1789 Fransız Devrimi”yle de “laiklik” uygulamaları başlar; örneğin, “Nüfus İşleri”nin kayıtları (doğum, ölüm, evlenme vö’ler) kiliselerden belediyelere geçer; “eğitim”, “dinsel” olmaktan çıkarılır, “ilkokul çağındaki çocuklara ‘din eğitimi’ verilmesi” kaldırılır; tüm ulusça kutlanacak “Ulusal Bayramlar” konur. Bütün bu yenilikler, dü zenlemeler; çağın, zamanın isteklerine göre değiştirilip, yeniden oluşturulacak “Fransız Yurttaşlar Yasası” (Medeni Kanun) ile sağlanıp korumaya alınır. (1804) “Batı”nın “evrensel laikliğe” ulaşımının özet öyküsü bu diyebiliriz; şimdi de “TC Devleti”ninkine geçelim; ama önce “Osmanlı Devleti”ne şöyle bir dokunuştan sonra. “Osmanlı Devleti”, “şeriat” la yönetilen bir “Sultanlık”tı; ayrıca yüzlerce yıllık “gelenekler” de “şeriat şemsiyesi” altına alınıp dinselleştirilmişler; “sarığın” yerine “fes” giyilmesine, halkın “Din elden gidiyor!” diye haykırarak sokaklara dökülmesinin nedenini, ‘sarık’ geleneğinin dinselleştirilmesine bağlarlar; kısacası “yoğunlaştırılmış” bir “şeriat” yönetimi... Artık gelebiliriz “Cumhuriyet” dönemine; “Atatürk”ün Söylev’de de belirttiği gibitemel hedeflerindendi; ülkenin, “Anadolu”nun “bütünlüğü” ve “evrensel laikliğe” ulaşılması. İlki, bilindiği gibi, “Lozan Antlaşması”yla sağlandı; ne ki “emperyalizm”in, “Doğu ve Güneydoğu Anadolu”da kurulması istenen “Kürdistan”a yer verilmemiş olması, “91 yıl” sonra da, “Atatürk”ün “otoriter”liğine bağlanarak eleştiriliyor; hem içte hem dışta; hele içeride “Atatürk”ün “otoriter”liği, bizi günümüzdeki “Kürt sorunu ile karşı karşıya bırakmıştır” görüşüne karşı çıkılırsa, “Statükocu Atatürkçülük” hemen ortaya dökülüveriyor... Öteki hedef, “evrensel laiklik”; buna ulaşılarak kurulan “laik yaşam”ı bir “İslam” ülkesinde “yeşertmek” ise, tam bir “otoriter” tutum; dahası kimilerince “diktatörlük”; nedir o “Devrim Yasaları”? Değerli dostlar, “demokrasi”nin temeli olan “laikliğe” ulaşmak için, “Batı”nın geçirdiği uzun süreci anımsamak ve bu süreci özellikle de “Reformasyon”u yaşamamış bir “ümmet” topluluğundan, “laik Türkiye Cumhuriyeti”nin yaratılmasını bir “an” bile düşünmek, bu soruya verilecek en uygun yanıttır. Yarın “Beşiktaş”ta buluşalım! UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] T.C. BAKIRKÖY (SULH HUKUK MAHKEMELERİ) SATIŞ MEMURLUĞU TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2013/107 SATIŞ Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TAŞINMAZIN Tapu Kaydı: İstanbul ili, Bağcılar ilçesi, Bağcılar Köyü, Mübadiller mevkii, 1500 parselde 203,60m2 yüzölçümlü arsa ana taşınmazın tamamı. Özellikleri: Satışa ilişkin dosyada mevcut 11/04/2013 tarihli bilirkişi raporuna göre “Satışa konu taşınmaz Bağcılar İlçesi, Hürriyet Mahallesi, Yıldırım Beyazıt Caddesinde, tapunun 25 pafta, 1500 parsel numarasında kayıtlı ve Yıldırım Beyazıt Caddesinden 39 dış kapı numarası alan 203.60 m2 miktarlı kayden: arsa, mahallen: kargir binanın tamamı niteliğindir. Mahmutbey Caddesinden ayrılan Yıldırım Beyazıt Caddesine cepheli konumda, yola paralel cephesi 15 mt. yola dik ortalama derinliği 13.57mt civarında olan ve tapu kaydında tamamı 203.60m2 alana sahip parsel üzerinde, bina ana girişi Yıldırım Beyazıt Caddesinden ve 39 dış kapı numaralı, Bodrum kat+Zemin kat+4 Normal kat+Çekme kattan müteşekkil, BAK tarzda, ayrık nizamda, 2. Sınıf malzeme ve işçilik kalitesi ile inşa edilmiş olan bina mevcut olduğu tespit edilmiştir. Söz konusu binanın 167 14 m2 alana sahip bodrum katında, yol cephesinden müstakil girişli, demir doğramalı işyeri, 179.59 m2 alana sahip zemin katında, bina ana girişi ile dükkan. 167.14m2 alana sahip 1 ve 2. Normal katları ile 147.96m2 alana sahip 3 ve 4. Normal katlarında ikişer daire, 79.46m2 alan sahip çekme katında bir daire olmak üzere binada ceman sekiz daire mevcuttur. 1 ve 2. Normal kat daireleri 83.57m2, 3 ve 4. Normal kat daireleri 73.98m2 alanlı, çekme katta bulunan dairesi ise 79 46m2 brüt alanlı, açık teraslı, bina dahilinde elektrik, sıhhi tesisat ve doğalgaz tesisatları ikmal edilmiş durumda, zemin katta yer alan işyeri alüminyum doğrama camekanlı, daireleri PVC doğrama ve ısıcamlı, bina dış cephesi yol cephesinde BTB olup, kat sahanlık ve basamakları mermer kaplamadır. Tamamı 203.60m2 alana sahip arsa üzerinde yer alan binanın kapalı alanları itibariyle toplam inşaat alanı 1056.39m2 olup, taşınmaz bulunduğu semt ve mevki itibariyle tamamı teşekkül etmiş, belediye ve altyapı hizmetlerinden istifade edecek konumda, civarın talep gören iskana elverişli konut sahasında yer almaktadır” denilmektedir. Adresi: Hürriyet Mah. Yıldırım Beyazıt cad.No: 39 Bağcılar/İstanbul Yüzölçümü: 203,60m2 (ana taşınmaz yüzölçümü) İmar Durumu: Bağcılar Belediye Başkanlığı Plan ve Proje Müdürlüğü’nün 25.03.2013 tarih, 189303 sayılı imar durum belgesine göre Bağcılar İlçesi, Hürriyet Mahallesi, 25 pafta, 1500 parsel sayılı taşınmaz; 15.09.2008 onanlı, 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında, 14 (ikiz nizam) Konut Alanında kalmaktadır denilmiştir. Kıymeti: 1.150 000.00 TL KDV Oranı: %18 Kaydındaki Şerhler : 1. Satış Günü : 02/09/2014 günü 15.20 15.30 arası 2. Satış Günü: 02/10/2014 günü 15.20 15.30 arası Satış Yeri : Bakırköy Adalet Sarayı Satış Mezat Salonu Satış şartları: 1 İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %5’sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50’sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir, 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin %20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Alıcıya yapılacak ihtarda verilen süre içersinde ihaleden kaynaklanan DV, KDV ve tapu alım harcını yatırmadığı takdirde resen İİK’nun 133. maddesi uyarınca ihalenin iplaline karar verilecektir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 İİK’nun 127. maddesi uyarınca, ilanın birer sureti hissedarlara ve taşınmazın tapu siciline kayıtlı bulunan ilgililerinin tapuda kayıtlı adresleri varsa bu adreslerine tebliğ olunur. Adresin tapuda kayıtlı olmaması halinde, varsa adres kayıt sistemindeki adresleri tebligat adresleri olarak kabul edilir. Bunların dışında ayrıca adres tahkiki yapılmaz, gazetede veya elektronik ortamda yapılan satış ilanı tebligat yerine geçer. 6 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir Örneği gönderilebilir. 7 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve mündereeatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2013/107 Satış sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 09/05/2014 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 46781) BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Stres, ilti 1 hap, alerji gibi 2 durumlarda vücutta açığa çıkan 3 organik madde. 4 2/ Kadastro ha 5 ritalarında par6 seller topluluğu... Bir man 7 tarla bir suyo 8 sununun ortak 9 yaşamıyla or taya çıkan bit 1 2 3 4 5 6 7 8 9 kilerin genel adı. 3/ 1 K E L E B E K U Kazakistan’ın para 2 E Ğ İ R T A H T birimi... İstanbul’daki 3 L İ V A bir üniversitenin kı 4 L İ F E R M A K A R A sa yazılışı. 4/ ArgoL AME L İ F da hamama verilen 5 B C ad... Azerbaycan’ın 6 E T İ K E T P İ K plaka imi. 5/ Yılmaz 7 K A V A L H A R İ C İ Y E Güney’in bir filmi... 8 Çemberin çevresinin 9 U T A F K E Ş çapına oranını gösteren sayı. 6/ Yunan müziğine özgü, kemençeye benzer bir çalgı... Hastalığı teşhise yarayan belirti. 7/ Hayvanlara vurulan damga... Kişisel duyguların coşkulu ve etkili anlatımı. 8/ Datça Yarımadası’na verilen bir başka ad. 9/ Dantel ya da nakış ipliği yumağı... Yaşanmış olayların anlatıldığı yazı türü. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Hititlerden önce Orta Anadolu’da yaşayan halk. 2/ Felsefede, bilgi ile varlık arasında ilişki kurduğu düşünülen kavram... Nâzım Hikmet’in bir oyunu. 3/ Kanuna benzeyen ve tokmaklarla çalınan telli bir çalgı... Pasta hamuru. 4/ “Şellak” da denilen ve cilacılıkta kullanılan hayvansal reçine. 5/ İngiltere’de çok sevilen bir cins bira... Kaz Dağı’nın antik dönemlerdeki adı. 6/ Bir nota... Bir bilgisayar oyunu. 7/ Aynı doğumda dünyaya gelen iki kardeş... İkiyüzlülük. 8/ Kesintilerden sonra kalan miktar... Pamuklu bir kumaş cinsi. 9/ Tümden çıplak olarak açık havada yaşamayı savunan öğreti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle