04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 TEMMUZ 2014 PAZAR CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 11 CHP’li ekonomistlere göre durum kritik ama hükümet faiz indirip seçim kotarma peşinde Ekonomi ‘balon’ yaptı Faik Öztrak başkanlığındaki ekip tarafından hazırlanan CHP’nin “Ekonomik Görünüm” raporunda, “Üretimde durgunluk ve yavaşlama kaygı verici boyutlarda. Uluslararası kuruluşlar Türkiye’yi, vatandaşları en hızlı borçlanan ülkelerin başında sayıyor. Ama hükümet faizleri düşürüp vatandaşı daha da borçlandırma peşinde” deniyor. ANKARA Cumhuriyet Bürosu CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak başkanlığında hazırlanan “Ekonomik Görümüm” raporunda, üretimdeki durgunluk ve yavaşlamanın kaygı verici boyutlara ulaştığı, “yatırım iştahının dibinin göründüğü”ne dikkat çekildi. İşadamlarının giderek yok olan güven algısı nedeniyle yaklaşık 2.5 yıldır yatırım yapmaktan kaçındığı vurgulanan raporda, bu durumun yabancıların da gözünden kaçmadığına işaret edildi. Hükümet “kulağını tıkasa” da Uluslararası Ödeme Bankası’nın (BIS) Türkiye’yi “vatandaşları en hızlı borçlanan ülkeler” ve “balon ekonomiler” kategorisine aldığına dikkat çekilen raporda özetle şu saptamalara yer verildi: Çarklar yavaşladı: Mayısta sanayi üretiminde, geçen yıla göre yüzde 3 artış beklenirken bunun yarısı gerçekleşti. Mevsim ve takvim etkisinden arınmış sanayi üretimi yüzde 1 geriledi. Bu, geçen yılın ekimden beri gerçekleşen en sert düşüş. Haziran ayı üretim verileri de parlak sinyaller vermiyor. Haziranda gerek imalat gerekse toplam sanayi üretimi zayıf gelecek, büyümeye gelecek katkı da sınırlı kalacak. Yatırım iştahı azalıyor: Mayıs itibarıyla mevsim ve gün etkisinden arınmış yatırım malı üretimi bir önceki aya göre yüzde 5.7 düştü. Bu, 2012 Haziranı’ndan bu yana en sert düşüş. Yatırım malı ithalatı da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5.5 düştü. Bunlar, hükümetin Merkez Bankası üzerindeki faiz baskısını daha da artıracağı anlamına geliyor. Borç yiyen cebinden: “Merkez bankalarının kulübü” olarak bilinen Uluslararası Ödeme Bankası (BIS) politikacıların “ne pahasına olursa olsun büyüme” yaklaşımının uzun vadede ciddi risklere sebep olacağı uyarısında bulundu. Ucuz kredi ve uygun borçlanma imkânı gelişmekte olan ülkelerde hem şirketlerin hem de ailelerin borçlarını artırdı, varlık fiyatlarını şişirdi. Balon ülke: BIS raporuna göre reel kredi artışı en yüksek ülke Türkiye. Yani bankalara borcu en hızlı artan vatandaşlar Türkiye’de yaşıyor. Türkiye, konut fiyatlarında reel artış yaşayan ve finansal genişleme (balon) sürecini yaşayan ülkeler arasında. Diğerleri de Hindistan, Çin, Şili, Brezilya. Bu ülkelerde balonun söneceği döneme hazırlık yapılmalı. Popülist seçim ekonomisi: Türkiye 2015 ortasına kadar hızlı bir seçim takvimiyle karşı karşıya. Popülist politikalara hız veren AKP’nin BIS’in uyarı ve önerilerine kulak verme ihtimali çok düşük. Uyarılara rağmen hükümet faiz indirimi yoluyla vatandaşları borçlandırarak tüketime yönlendirmeye çalışıyor. Bütçe dengeleri her ay daha da bozuluyor. BIS’in tahminleri Türkiye’nin hem enflasyon hem de cari açık konusunda diğer ülkelerden nasıl ayrıştığını gözler önüne seriyor. Dolayısıyla Türkiye’nin çok kıymetli bir zaman dilimini seçimler için heba edecek imkânı yok. Ancak maalesef ortada durumun ciddiyetini anlayacak sorumlu bir iktidar da yok. Güven Bunalımı Devletin geleneksel olarak basite indirgenirse üç temel işlevinden söz edilir. Ülke içinde güveni, huzuru, düzeni sağlamak, asayişi tesis etmek; adalet dağıtmak; ülke sınırlarını dış saldırı ve tehditlere karşı korumak... Günümüzde ülkemizde bırakın sosyal hukuk devleti olmayı, devletin temel işlevlerini ne ölçüde yerine getirdiğini dahi irdelemek gerekir. Devlet bu üç temel işlevini de tam anlamıyla yerine getiremiyor. Ne ülke içinde güven, düzen, genel anlamda asayişi sağlayabiliyor, ne adalet dağıtılabiliyor, ne de dış tehditlere, hatta saldırılara karşı sınırları, vatandaşların hatta ülkenin saygınlığını, onuru korunabiliyor. Ülkede güven bunalımı yaşanıyor. Ülkede düzeni sağlayamayan, koruyamayan, ayrılıkçı güçlerin yol kesmelerini, kimlik kontrolü yapmalarını engelleyemeyen, vatandaşın can güvenliğini dahi sağlayamayan kolluk güçleri, açıkçası polis, jandarma kime, kimlere hizmet ediyor? Polis ülkede güvenliği, düzeni sağlayamıyor, bazı bölgelerde yolları dahi ayrılıkçı güçlerin baskısına karşı koruyamıyor, ama Gezi olaylarında biber gazı, TOMA, cop, plastik mermilerle savunmasız gençlere karşı “II’nci Çanakkale Zaferi”ni kazanarak tarihe geçiyor, kutsanıyor, ödüllendiriliyor. Hele 1 Mayıs 2014’te 25 bin kişilik bir güçle vatandaşın Taksim alanına çıkmasını engelleyerek bir kez daha tarih yazıyor. Uygulamalarla hukuk dışı fiili bir polis devleti oluşturduğu izlenimi ve korkusu yaratılıyor. Bundan yararlanarak vatandaş korkutularak tehdit ediliyor, en hafif deyişle dolandırılıyor. Tüm yaşanan olaylar basına yansımıyor, ama şu tür olaylar giderek yaygınlaşıyor. “Ben komiser filan, banka hesaplarınızın şifresi mafya, PKK eline geçti, engellemek için şu kadar para çekip, filan yere yatırınız” şeklinde uyarılar alınıyor. Korku salınmış vatandaş bu tehditleri yerine getirerek dolandırılıyor. Polis kime hizmet ediyor sorusu kafalarda. Çoğu vatandaş polis otobüslerinin yanından geçerken en hafif deyişle “Tayyip’in koçları, tosunları bunlar” diye mırıldanıyor. Polis, bütçeden maaş alarak Sayın RTE’nin özel bodyguard’ı gibi yapıyor. Adalete güven duygusu en düşük düzeyde. Zaman zaman “adalete güveniyoruz” sesleri yükseliyor, ama burada bir beklenti, bir çekinme, bir korku var, gerçek düşünceyi yansıtmıyor. Yargıçlar cemaatçi, Tayyipçi olarak bölümlendiriliyor. Yargı kararları komplo, kumpas sözcükleriyle değerlendiriliyor. Eyreltili delillere dayanan kararlar nedeniyle yeni yargılama yolları aranıyor. Açıklanan düzgün Türkçeden, fikir akışından, güvenilir delil desteğinden, kavram kabiliyetlerinden, tutarlılıktan yoksun yargı kararları Türkiye’de hukuk eğitiminin kalitesi konusunda da ciddi kuşkular uyandırıyor. Türkiye’de gereken niteliklere sahip yargıçlar var. Ne yazık ki her alanda olduğu gibi tersine ayırım, negatif seleksiyon süreciyle dışlanıyorlar. Silahlı kuvvetlerin başına T harfini koymakta duraksıyorum. Bir kurumun unvanının, logosunun başında “T” harfi büyük mazhariyet, onur. Başına çuval geçirilişini sineye çeken, bayrağını koruyamayan, ayrılıkçı güçleri seyreden, silah arkadaşları eyrelti delillerle gözaltına alınırken susan, vefa, dayanışma göstermeyen, tepki vermeyen, ülkenin sınırlarının kevgire dönmesine göz yuman, siyasal otoritenin el işaretiyle, kişisel beklentilerle hareket eden bir silahlı güç, unvanının başına “T” harfini hak ediyor mu? Çekinmeden yanıtlayalım. Türkiye bir ayrışma, çöküntü sürecinden geçiyor. Bu fetret dönemini restorasyon döneminin Cumhuriyetin kuruluş ilkelerine yeniden dönüşünü izlemesini umalım. Yeşil enerjinin payı artıyor u BP’nin Dünya Enerji İstatistikleri raporuna göre yenilenebilir kaynaklardan enerji talebi 2013’te dünyada yüzde 16.3, Türkiye’de yüzde 30.2’lik artış kaydetti. Buna karşılık petrol ve doğalgazın tartışılmaz egemenliği sürüyor. Ekonomi Servisi Yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam küresel enerji tüketimindeki oranı yüzde 2.7’lik bir artış gösterdi. Ancak petrol, küresel enerji tüketimindeki payı yüzde 32.9’lara gerilese de dünyanın en çok tüketilen yakıtı olmayı sürdürüyor. “2014 BP Dünya Enerji İstatistikleri” raporu yayımlandı. Moskova’da düzenlenen Dünya Petrol Kongresi’nde kamuoyu ile paylaşılan rapora göre küresel enerji talebi 2013 yılında artış gösterse de büyümenin yüzde 2.3 ile yüzde 2.5’lik son 10 yıllık ortalamasının biraz altında kaldı. Bu durum, küresel ekonomideki durgunluğa bağlanıyor. Rapora göre Türkiye’de 2012 yılına göre 2013’te yenilenebilir kaynaklardan enerji talebi, yüzde 30.2’lik artışla dünya çapında yenilenebilir enerji tüketiminde kaydedilen yüzde 16.3’lük büyümenin iki katına yaklaştı. Buna karşılık petrol ve doğalgazın tartışılmaz egemenliği sürüyor. On yıl önce küresel enerji tüketiminin yüzde 0.8’ini oluşturan taşımacılıkta ve enerji üretiminde kullanılan yenilenebilir enerji kaynakları büyümesini 2013 yılında da sürdürerek küresel enerji tüketiminin yüzde 2.7’si ile rekor düzeye ulaştı. Küresel olarak rüzgâr enerjisi (+yüzde 20.7) bir defa daha yenilenebilir enerji enerji üretiminin yarısından fazlasını sağlarken güneş enerjisi daha da yüksek artış (+yüzde 33) kaydetmesine rağmen, bu yükseliş daha düşük bir baz üzerinden yaşandı. Küresel biyoyakıt üretimi, dünyanın en büyük iki üreticisi olan Brezilya ve ABD’deki artış Kömür de düştü ların verdiği güç ile yüzde 6.1 gibi (80.000 v/doe) ortalamanın altında bir artış kaydetti. Raporda Türkiye’deki enerji talebine ilişkin veriler de şöyle: Türkiye’de de petrol ve doğalgazdan elde edilen enerji, toplam talebin ana unsurunu oluşturmaya devam ediyor. Türkiye’de 2013’te 33.1 milyon ton petrol tüketildi. Bu 2012’ye göre yüzde 5.7’lik bir artış anlamına geliyor. Türkiye’nin dünya petrol tüketimindeki payı ise yüzde 0.8 oldu. Doğalgaz tüketimi ise yüzde 1.1’lik artışla 45.6 milyar metrekübe ulaştı. Dünya doğalgaz tüketimindeki payımız da yüzde 1.4 seviyesinde. Dünya kömür rezervinin yüzde 1’ine sahip olan Türkiye’nin kömür tüketiminde yüzde 7.5’lik bir azalma görüldü. KISA... KISA... ABD Adalet Bakanlığı, geçen hafta 8.9 milyar dolarlık rekor cezayla sonuçlanan BNP Paribas davasının ardından, şimdi de Alman Commerzbank hakkında soruşturma başlattı. Bankanın, ABD’nin kara listesinde yer alan İran ve Sudan’la ticari ilişkileri gerekçesiyle mercek altına alındığı belirtildi. Standard & Poor’s, Almanya’nın ‘AAA’ olan kredi notunu teyit etti, görünümünü durağan olarak belirledi. Ukrayna’nın ‘CCC’ olan notunu da negatiften durağana çevirdi. Gerekçe, Almanya’nın büyük ekonomik ve finansal şoklara karşı dayanıklı, çeşitliliğe ve rekabetçi bir ekonomiye sahip olması. Jeopolitik durumu düzelirse Ukrayna’nın notu da yükselebilecek. Commerzbank’a soruşturma Almanya ve Ukrayna’nın notu Ramazan, turizmde hayırlara vesile olmuş Ekonomi Servisi Son birkaç yıldır yaz aylarına denk gelen ramazan’ın “hayırlara vesile olduğunu” belirten Tatil. com’un verileri, sahur vaktinde yapılan rezervasyonların tatil satışlarını neredeyse ikiye katladığını gösteriyor. Tatil satışlarında yüzde 85’e varan bir artış yaşanırken iftardan sonra gece saat 23’te başlayıp sahura kadar süren online satışlar özellikle dikkat çekici seviyeye ulaşmış durumda. Verilere göre, sahur saatlerinde yapılan rezervasyonlarda en çok tercih edilen bölgeler ise, Marmaris, Alanya, Kuşadası ve Kemer. Boeing’in talep tahmini Boeing, önümüzdeki 20 yılda yeni uçak talebini 36 bin 770 olarak tahmin etti. Bu, geçen yılki tahminden yüzde 4.2 daha fazla. Şirket, öngörülen talebin toplam değerini de 5.2 trilyon dolar olarak hesaplıyor. Tek koridorlu uçaklar en hızlı büyüyen ve en dinamik segment olarak görülüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle