06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 HAZİRAN 2014 PAZARTESİ 8 HABERLER Başbakan Tayyip Erdoğan önceki gün Sultangazi’de yaptığı konuşmada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun muhalefet görevini yerine getirmediğini ileri sürerek “Zaten yakında gider. Orada kalması mümkün değil. Fazla tutmazlar göreceksiniz, o da gidecektir” diye konuştu. Erdoğan’ın bu sözlerine, CHP liderinden sert yanıt geldi. Kılıçdaroğlu dünkü görüşmemizde şu değerlendirmeleri yaptı: “Benim gidip gitmeyeceğime o karar veremez. Sadece ve sadece Cumhuriyet Halk Partililer karar verir. Ama bu sözleri bizim öteden beri söylediğimiz bir şeyin kanıtı.” “Kurduğu Gestapo devleti sadece Erdoğan’a istihbarat veriyor. Başka kimseye değil. Tüm siyasi partiler Erdoğan’ın ‘Yakında gidecek’ açıklamasına Kılıçdaroğlu’ndan sert yanıt politikalar oluşturan bir siyasi iktidar yaşayamaz.” GÜNDEM MUSTAFA BALBAY ‘CHP’yi Karıştırın’ Talimatı izleniyor, genel başkanlar, milletvekilleri izleniyor. Telefonları dinleniyor. O da bu bilgilere dayalı politika oluşturuyor. Bir süredir ‘Gestaposu’ aracılığıyla CHP’yi dinleyip bir şeyler yapmak istiyor.” verildiğini de biliyoruz. Veren kim? Elbette Erdoğan. Telefon dinlemeleri de, politikacılarla ilgili kasetler de onun bilgisi dahilinde yapılıyor.” “Kendisine açık çağrı yapıyorum. Hangi nedenlerden ötürü gideceğimi çıkıp anlatsın. Diktatör dediğim zaman alınıyordu. ‘Ben diktatör değilim’ diyordu. Madem değilsin, madem özgür bir ülkenin, hukukun üstünlüğünü savunan bir ülkenin başbakanısın o zaman benim gidiş gerekçemi çık açıkla. 21. yüzyılda sadece kendi iktidarını korumak için insanları, kurumları izletip, edindiği istihbarat bilgileri doğrultusunda sorumlusu iktidar Dinlemelerin n Baştarafı 1. Sayfada yaşandı. Bu gözaltıların tek nedeni, Başbakan’ın Soma faciasında en büyük kaybın yaşandığı Kınık’a gelişi sırasında protesto eyleminin olma olasılığını sıfıra indirmekti. Her şeyi sıfırlayan Başbakan böyle bir facia sonrasında bile acıyı bütün şiddetiyle yaşayanların tepkisini sıfırlamak istiyordu. Başbakan’ın güvenlik ordusu ve Emniyet kurumları bunu itinayla yaptılar. Başbakan’ın gelişinden birkaç saat önce Soma faciası nedeniyle görüş belirtmiş, televizyona çıkmış, eksiklikleri ve yanlışlıkları dile getirmiş kişileri kendi deyimleriyle “birkaç saat Emniyet’te misafir ettiler.” Başbakan’ın gizlice geldiği Kınık’tan ayrılışından hemen sonra da gözaltı süresince kendilerine herhangi bir olumsuz davranış ya da tutum sergilenmediğini belgeleyen kâğıt imzalattılar. Sanki bir insanın özgürlüğünü kısıtlamaktan daha büyük bir işkence varmış gibi! HHH İşte o gözaltına alınanlardan biri, facianın yaşandığı madenden sağ kurtulan Hidayet’ti. Hidayet’le facia sonrasında, Kınık’ta Aziz’in kahvesinde sohbet etmiştim. İri yarı Anadolu diliyle civan gibi bir delikanlıydı. Yüzü “Ben bu toprakların zeytiniyle beslendim” der gibi sevecen, ama bir o kadar da kararlı ifadelerle doluydu. Bedeni, “Ben bu toprakların inciriyle, üzümüyle beslendim” der gibi güçlü ve heybetli duruyordu. Hidayet’in babası daha o iki aylıkken ölmüş. Yaşama bir anne ve altı kardeşle sarılmışlar. Altı kardeşten dördü film senaryolarını aratmayacak hüzünlü olaylarla bu dünyadan ayrılmış. Bir kardeş daha 5 yaşındayken ocaktaki ateşin başında kömürlerle oynarken, üzerine sıçrayan alevlerin arasında öteki dünyaya uçmuş. Bir kardeş yıllar önce madene kurban gitmiş. Hidayet aklının erdiği, kolunun kuvvetlendiği günlerden beri para kazanan işlerde çalışıyor. Bir süre madende çalışmış, sonra hayvancılığa başlamış. Sevmiş hayvancılığı. “Ege’nin ovasında, dağlarında, vadilerinde hayvancılık yapılmaz mı?” diyor. Ama 2000’lerin başında hayvancılık ölmüş. Et, süt para etmez olmuş. Kömüre mahkum kalmış. Şimdi ailede yedi nüfus var. Anne, eş, üç çocuk ve kendisi; bir de kız kardeşi. Ailede eve düzenli para getiren tek kişi Hidayet. Kardeşinin 1994’te gencecik yaşta madende ölmesi Hidayet’in içini burkmuş ve hâlâ unutamıyor. Ama şartlar onu kömüre mahkum etmiş. Büyük oğluna geçen yıl iyi bir sünnet düğünü yapmış. Borcunu hâlâ ödüyor. HHH Yazımızın konusu Hidayet’in yaşamöyküsü değil, yaşadığı gözaltı. Ama satır başlarıyla da olsa paylaşmadan edemedik. Hidayet sırf kazadan sonra gerçekleri söylediği için yaşamında ilk kez karakola götürülmüş olmasını hazmedemiyor. “Bunca acı yaşadım. Hepsine katlandım. Hepsinde psikolojim üstün geldi. Ama bu gözaltıyı içime sindiremiyorum. Hayatımda psikolojimin hiç bu kadar bozulduğunu hatırlamıyorum” diyor. 30’lu yaşlarındaki Hidayet 14, 12 ve 6 yaşındaki çocuklarının daha iyi yaşaması için her işte çalışacağını ama gördüğü her yanlışı da söylemekten vazgeçmeyeceğini söylüyor. Başbakan dahil hiç kimsenin insanların özgürlüğünü elinden almaya hakkı olmadığını sözcükleri birbirine yedire yedire söylerken, “Hidayet biraz yavaş konuş, anlamakta zorlanıyorum” diye uyarıyorum. Her şeye karşın yaşama esprili bakışını da bozmamış, şu karşılığı veriyor: “Ağabey, ben yaşadığım hiçbir şeyi anlamıyorum ki sana anlaşılır bir şeyler söyleyeyim.” Sen değil CHP karar verir ‘CHP’yi karıştırın’ talimatı verdi “Benim, eşimin, çocuklarımın telefonlarının dinlendiğini defalarca söyledim. Talimatın bizzat Erdoğan tarafından verildiğine eminim. En ufak kuşkum yok. Bizzat kendi talimatıyla çektirdiği kasetleri izlediğini biliyorum. Gözlüğünü takıp izliyor. ‘Kılıçdaroğlu için de çalışmamız lazım’ diyen o değil mi? Daha yeni ‘CHP’nin içini niçin daha fazla karıştırıyorsunuz’ diye talimat Diktatör değilsen açıkla Gestaposu CHP’yi dinliyor Geçen hafta basında çıkan, ‘64 kişilik VIP dinlenenler listesinde’, CHP liderinin özel kalem müdürü ile CHP’li siyasetçiler de yer aldı. Hükümet çevrelerinin, Gülen cemaatini işaret ettiği bu dinleme iddiaları konusuna CHP liderinin bakışı ise şöyle: “Tüm bunların sorumlusu ülkeyi kim yönetiyorsa odur. Yani siyasi iktidardır. Hesabını onun vermesi gerekir. Biz MİT’in CHP milletvekillerini fişlediğine ilişkin belgeleri bulduk, yayımladık. Erdoğan’ın grup toplantısında yaptığı ‘nefes alışını takip ediyoruz’ konuşması var. Bir AKP’li vekilin, ‘Eskiden onlar bizi fişliyordu. Şimdi sıra bize geldi, biz de onları fişleyeceğiz’ açıklaması var. Tüm bunlar kimin iktidarında oldu? Kim bunlara göz yumdu? 12 yıllık bu iktidar.” ‘Erdoğan korkunun tutsağı’ Önceki gün Gezi Parkı protestolarının 1. yıldönümüydü. Hükümet olağanüstü güvenlik önlemleri ve yine aşırı polis şiddetiyle halkı meydanlara sokmadı. Kılıçdaroğlu görüşmemizde Gezi’nin 1. yıldönümü için de şu değerlendirmeyi yaptı: “Hükümet korkunun tutsağı oldu. Erdoğan yenilgiyi hazmedemiyor. Artık ülkeyi yönetemez durumda. Baskıyla, şiddetle yol almak, yönetmek istiyor. Bundan sonra özgürlükler daha fazla kısıtlanacak, halk daha fazla bedel ödeyecek. Ancak baskı ve şiddetin egemen olduğu hiçbir ülkede iktidarların kalıcılığı yoktur.” Tekin: Kurdukları tuzağa düştüler CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin de Erdoğan’ın yaptığı açıklamalara tepkisini şöyle gösterdi: “Onun genel başkanımızı gönderecek gücü yok ama kendisi başkalarına kurduğu tuzağa düşüp gidecek. Tüm devlet imkânlarını kirli bir biçimde kullanarak CHP’yi, MHP’yi izleten, dinleten başbakan kendisi aynı tuzağa düştü.” Tasarı çocukları korumak yerine mağduriyetlerini artırıyor. Akran ilişkisi suç sayılacak Tacize ‘ani’ indirim! İKLİM ÖNGEL ANKARA “Tacizcilere ağır ceza getirileceği” iddiasıyla yola çıkan AKP’nin hazırladığı tasarı, ne çocukların ne de kadınların mağduriyetini gideriyor. Tasarının öngördüğü bazı maddeler çocuk mağduriyetini ortaya çıkarırken, tacizin “ani” olarak yapılmasına ceza indirimi geliyor. Tasarı, kız ve erkek çocukların birbiriyle olan cinsel eylemlerini “suç” olarak tanımlarken 15 yaşındaki bir çocukla 30 yaşındaki bir yetişkinin cinsel ilişkisinin suç olması için, çocuğun şikâyetçi olması koşulunu getiriyor. Çocuk ve kadınların mağduriyetlerinin giderilmesinin amaçlandığı, kamuoyunda 5. Yargı Paketi olarak bilinen tasarının görüşmeleri komisyonlarda sona erdi. Genel Kurul’a yarın (salı günü) gelmesi planlanan tasarıda sivil toplum örgütlerinin görüşleri dikkate alınmadı. Derneklerin hazırladığı rapora göre tasarının dikkat çeken noktaları şöyle: Taciz ani ise ceza iniyor: Tasarıda yer alan “fiilin ani bir hareketle işlenmesi” ifadesinin ne anlatmak istediği anlaşılamamaktadır. Sarkıntılık (ani hareket) gibi eylemleri hafifletici bir unsur olarak ele almış; bu tanımı cinsel saldırının bütününe ve çocuk istismarına da taşımış; hangi hareketin ani olacağı konusunu ise belirsiz bırakmıştır. Akranlar arası cinsel eylem suç: Akranlar arasında rızaya dayalı olarak gerçekleşen cinsel eylemler cinsel şiddet davranışı olarak değerlendirilmeye devam etmektedir. Yakın yaşlardaki çocukların flört veya merak nedeniyle ve gelişimlerinin doğal bir parçası olarak gerçekleştirdikleri eylemler, ağır cezalarla karşılanmaktadır. Bu yapıldığı takdirde çocukların cinsel istismardan korunmasını amaçlayan düzenlemeler bizatihi çocukların zarar görmesine ve orantısız sonuçlar doğmasına neden olmaktadır. Akranlar arasındaki ilişkiler ceza hukukunun konusu olmayıp Avrupa Konseyi Sözleşmesi gereğince istisna tutulmalıdır. Çocuk evliliğe karşı korumasız: Tasarı erken yaşta evlendirilmelere ilişkin çocuğu koruyucu bir düzenleme yapmamaktadır. Tasarıda evlenmeye zorlanma suç olarak düzenlenmekte ise de; evlenme yaşına gelmemiş bir çocuğun evlendirilmesi, evlenmesine aracılık edilmesi, dini nikâh kıyılması ve bu çocukla evlenme eylemleri/törenleri/ritüelleri çocuğun cinsel istismarı kapsamında suç olarak düzenlenmelidir. ‘Cinsel şiddet’ hastalık gibi: Tasarıda sanık için yapılan düzenlemelerle “cinsel şiddet uygulamak” bir hastalık gibi değerlendirilmektedir. Oysa cinsel şiddet eylemlerinin önemli bir bölümü ceza sorumluluğu tam olan bireyler tarafından gerçekleştirilmektedir. Ensest özel suç olarak düzenlenmedi: Ensest, özel bir suç olarak düzenlenmek yerine “cinsel istismarın ağırlaştırıcı hali” olarak kabul edildi. Yasa koyucu, 15 yaşını doldurmuş çocuğa karşı ensesti, “reşit olmayan ile cinsel ilişki” kapsamında gördü. Tasarı enseste ilişkin bir adım atmasına karşın yaş ayrımını sürdürdüğü gibi, cezalar arasında orantısızlık yaratmakta ve hâlâ aynı ailenin içinde yaşayan çocukların durumu bildirme zorunluluğunu da gidermemektedir. Çocuk şikâyeti şartı: Tasarıda, 15 yaşındaki bir çocuk ile 30 yaşındaki bir yetişkinin cinsel ilişkisi çocuk şikâyetçi olmadıkça soruşturulmayacak ve kovuşturulmayacaktır. Bu, çocukların korunması bakımından kabul edilemez bir boşluktur. Yalnızca maddi delil aranacak: Ruh sağlığının bozulması ağırlaştırıcı eylem olmaktan çıkarılmış ancak bu durumun ortaya çıkardığı ihtiyaca uygun bir düzenleme yapılmadı. Tasarıda eylemin mağdurun beden ve ruh sağlığına etkilerine ilişkin düzenleme olmaması suçun tespitinin sadece maddi delillere dayandırılmasını, ruhsal delillere başvurulmamasını ve çoğu suçun cezasız kalmasını sağlayacaktır. Bu nedenle ruh sağlığının bozulduğunun kabulü açık olarak yer almalıdır. Ailelere müdahale iddiası DİYARBAKIR (DHA) Çocuklarının terör örgütü PKK tarafından dağa çıkarıldığını belirterek 19 Mayıs’ta eyleme başlayan ailelerinin bir kısmı cuma günü eyleme ara verirken bazı aileler eylemlerini sürdürüyor. BDP’li Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde eylemlerini sürdüren Bedriye Eşiyok, zabıtalar tarafından saçından tutularak sürüklendiğini ve tartaklandığını ileri sürdü. Eşiyok, “Belediye görevlileri sabah eylem yaptığımız alana gelerek bizi kovdu. Direnince saçımdan tutarak beni darp ettiler. Amacım sadece 13 yaşındaki çocuğuma kavuşmaktır. Biz barış istiyoruz. Evladıma kavuşuncaya kadar eylemime devam edeceğim. Biz çocuklarımızı istiyoruz, barış istiyoruz” dedi. Baba İsmail Eşiyok ise “Buranın yasak olduğunu söylediler. Biraz ileriye gittik. Oraya da geldiler ve hücum edercesine saldırdılar. Dövmek istediler. ‘Burada durmayın, cehennemin dibine gidin’ dediler. Ne yapacağımızı şaşırdık. Biz çocuğumuzu istiyoruz” diye konuştu. Aileler, belediye binasının karşısında bulunan DiyarbakırElazığ karayolunun orta refüjünde eylemlerini devam ettirdi. 15 yaşındaki çocuğa cinsel istismara 10 tutuklama İZMİR (DHA) Urla’da ailesiyle yaşayan D.B, geçen nisanda iddiaya göre bir yakınına, ilçedeki bazı kişilerin cinsel istismarına uğradığını söyledi. Olayı öğrenen yakını, savcılığa gidip suç duyurusunda bulundu. Savcılığın talimatıyla polis, Çocuk Şube Müdürlüğü’nde, görevli psikologlar eşliğinde 15 yaşındaki D.B’nin bilgisine başvurdu. D.B.’nin yaşadıklarını anlatması üzerine harekete geçen polis, geçen ay farklı zamanlarda toplam 25 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınanlardan yaşları 18’den küçük olan 15 kişi, Çocuk Şube Müdürlüğü’ne teslim edildi, sonrasında tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Diğer 10 kişi ise mahkemece ‘çocuğa cinsel istismar’dan tutuklandı. Devlet korumasına alınan D.B’nin 2 aylık hamile olduğu ileri sürüldü. inşaatlarını protesto etmek için DiyarbakırBingöl karayolunu kapatan göstericilerin bölgedeki eylemi sürüyor. Lice’de hendekler kazarak yolu kapatan PKK’nin gençlik yapılanması YDGH üyeleri önceki akşam saatlerinde Tabantepe mevkisinde yol yapım şantiyesini bastı. İş makinelerine el koyan göstericiler, çalışan 12 işçinin ellerine bağlayarak şantiye yakınlarındaki çadıra kapattı. Çadırın çevresine örgüt flamaları asan göstericiler iş makineleriyle karayolunda hendek kazmaya çalışırken askerlerin gelişini önlemek için karayoluna kamyonları çekti. Hendek kazıp yolu kapatan göstericilere akşam güvenlik güçleri müdahalede bulundu. Göstericiler de el yapımı patlayıcı, havai fişek, motolof ve taşlarla saldırdı. Eylemciler çadırın çevresinden güvenlik güçlerinin üzerine uzun namlulu silahlarla ateş açtı. 3 asker yaralandı. Daha sonra çadırdaki 12 işçi kurtarıldı. Bir işçi, arkadaşlarının ellerinin bağlanıp çadıra kapatıldığını bildirdi. DİYARBAKIR / TUNCELİ (Cumhuriyet) Bölgedeki karakol Son anda HDP heyeti İstanbul’da kurtuldular İmralı’ya gitti çete savaşı İstanbul Haber Servisi HDP Grup Başkan vekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken ile HDP Eş Başkan Yardımcısı Sırrı Süreyya Önder, dün İmralı’ya giderek Abdullah Öcalan ile görüştü. Heyet, akşam saatlerinde İmralı’dan döndü. Görüşmeye ilişkin HDP heyeti tarafından yapılan Pervin Buldan açıklamada çözüm sürecindeki son durum ve güncel gelişmelerin değerlendirildiği belirtildi. Açıklamada Öcalan’ın “En önemli realite sürecin yeni bir aşamaya gelmiş olmasıdır. Gelinen noktada ciddi bir başlangıç için önemli bir umut vardı ve bu umut korunarak geliştirilmelidir” dediği aktarıldı. Öcalan’ın Soma faciası ve iş cinayetlerinde dikkat çektiği ve taziyelerini ilettiği belirtildi. Açıklamada Öcalan’ın “tarafları süreci provoke edecek tutumlardan alabildiğine kaçınmaya, dikkatli ve duyarlı davranmaya çağırdığı” anlatılarak “Öcalan Türkiye halkını büyük barışımızın etrafında kenetlenmeye çağırdı” ifadeleri yer aldı. YouTube kararı TİB’e ulaşmadı İstanbul Haber Servisi Sultangazi’de dün akşam iki grup arasında nedeni bilinmeyen silahlı çatışmada Ercan Ateş adlı bir kişi silahlı vurularak öldürüldü, 4 kişi yaralandı. AA’nın edindiği bilgilere göre Yunus Emre Mahallesi 1398/2 Sokak’ta yürüyen Ercan Ateş’in önü silahlı kişilerce kesildi. Bu kişilerin ateş etmesi üzerine, Ateş de yanındaki tabancayla karşılık verdi. Ercan Ateş başından vurularak öldürülürken, yakındaki bir büfenin önünde oturan Cengiz Kalvak (35), Eyüp Torun (15) ve kimliği henüz belirlenemeyen bir kişi, mermi isabet etmesi sonucu yaralandı. Saldırganlar olay yeri yakınına bıraktıkları otomobillere binerek kaçtı. Yaralılar özel bir hastaneye kaldırılırken, Ateş’in cesedi de Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü. Bazı iş yerleri, ev ve araçlarda da mermi isabet etmesi nedeniyle hasar oluştu. Olay yerinde 40’a yakın mermi kovanı bulundu. Görgü tanıkları ölen Ercan Ateş’in üzerinde çelik yelek gördüklerini iddia etti. Mahalle sakinleri, uyuşturucu çeteleri arasında zaman zaman çatışma çıktığını anlattı. İstanbul Haber Servisi Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, Anayasa Mahkemesi’nin video paylaşım sitesi YouTube’a erişimin engellenmesine ilişkin kararının Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na (TİB) henüz ulaşmadığını söyledi. Elvan, dün bir törenin ardından soruları yanıtlarken Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın TİB’de casusluk yapıldığına ilişkin soruşturmaya değinerek “Başsavcılık geçmişte yapılan, eğer varsa, yasadışı dinlemeler, kayıtların silinmesi ki o kayıtların silindiği tespit edilmiştir. Soruşturma devam etmektedir” dedi. İstanbul’da evleri su bastı İstanbul Haber Servisi İstanbul’un Anadolu yakasında etkili olan sağanak, su baskınlarına yol açtı. Kentte dün sabahtan itibaren etkili olan sağanak nedeniyle, Kadıköy’de kavşaklarda su birikintileri oluştu. Öte yandan Yenibosna E5 Sultanbeyli Mecidiye Mahallesi ve Sancaktepe Yenidoğan’da da bazı işyerlerini ve evleri su bastı. Ümraniye Esenşehir Mahallesi’nde dere taştı, ev ve işyerlerini su bastı. Vatandaşlar, suları kendi imkânlarıyla tahliye etmeye çalıştı. İstanbul Haber Servisi Karşı gazetesinin kapatılması üzerine haklarını alamadıkları için gazete binasında eylem yapan çalışanlar, içeride kalan maaşları da olmak üzere talep ettikleri haklarının bir bölümünü aldı. Geçmiş maaşlarının da içinde olduğu haklarını alan çalışanlar, 13 Nisan’dan bu yana sürdürdükleri direnişi 30 Mayıs Cuma günü sona erdirdi. Direnen Karşı çalışanları kazandı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle