06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 HAZİRAN 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Elleriniz kırılsın ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Başkentte düzenlenen Gezi Parkı eyleminde Ethem Sarısülük’ün polis tarafından vurulmasının dün birinci yıldönümüydü. Polis kurşununu protesto etmek, Ethem’i ise anmak için Kızılay Meydanı’nda olay yerinde toplanan yurttaşlara, polis izin vermedi. Yüz kişilik grubun üzerine yüzlerce çevik kuvvetle yürüyen polis, bekleyenleri dağıttıktan sonra yere bırakılan karanfil ve mumları çiğnedi. Olay yerine ilk kez gelecek olan Ethem Sarısülük’ün annesi Sayfı Sarısülük’ün önünü ise polis keserek geçişine izin vermek istemedi. Anne Sarısülük’ün, “Sizin de anneniz var, açın yolu” demesi üzerine anmaya izin verildi. Oğlunun vurulduğu yere karanfil bırakan anne Sarısülük, “Katiller, nasıl kıydınız benim kuzuma” diyerek polislere tepki gösterdi. Kızılay Meydanı’nda 1 Haziran 2013 tarihinde yapılan Gezi Parkı eyleminde polis Ahmet Şahbaz tarafından vurulan Ethem Sarısülük, olayın birinci yılında vurulduğu yerde polis barikatı gölgesinde anıldı. Dün sabahın ilk saatlerinden itibaren Kızılay YKM Metro çıkışı önünden geçen yurttaşlar, Ethem’in vurulduğu yere çiçekler bıraktı. Polis de Kızılay ve çevresinde olağanüstü güvenlik önlemi aldı. Çok sayıda TOMA ve Akrep aracıyla meydanı tutan polis, yüzlerce çevik kuvvetle de meydanda bekledi. Öğlen saatlerinden itibaren Ethem’in vurulduğu yerde oturmaya başlayan yurttaşlar, yere karanfiller bıraktı, mumlar yaktı. Slogan atmadan sessizce Ethem’i anan gruptakilerin sayısının yüze yaklaştığı akşam saatlerinde polis, önce bekleyenlerin etrafını sardı. Bir polis şefi, “YKM önünde bekleyen gruba sesleniyorum. Burada beklemeniz hukuka aykırıdır” anonsu geçerek grubun dağılmasını istedi. Sağanak yağmur altında bekleyen grup ise “Faşizme karşı omuz omuza” sloganı atarak buna karşılık verdi. Bunun üzerine çevik kuvvet polisleri, ellerindeki kalkanlarla bek Ethem anmasında polis müdahalesi yaşanırken anne Sarısülük tepki gösterdi: l Satır ve demir çubuklu grup biri ağır 4 kişiyi yaraladı Gaziosmanpaşa’da İstanbul Haber Servisi Gaziosmanpaşa Meydanı’nda, “Abdullah Öcalan’a özgürlük” talebiyle stant kurarak imza toplayan BDP ve HDP’lilere dün bir grup tekbir getirerek saldırdı. Satır, demir çubuk ve sopaların kullanıldığı saldırıda 1’i ağır 4 kişi yaralandı. Saldırının ardından HDP Eşbaşkanları Sebahat Tuncel ve Ertuğrul Kürkçü’nün basın açıklamasına da aynı grup saldırı girişiminde bulundu. Kafasına silah kabzasıyla vurulan ve kafa travmasıyla kaburgalarında kırık oluşan Ömer Delibaş’ın sağlık durumunun iyiye gittiği belirtildi. Öcalan’ın serbest bırakılması istemiyle dün öğle saatlerinde masa kuran BDP ve HDP’lilere kalabalık bir grup tekbir getirerek saldırdı. Satır, demir çubuk ve sopaların kullanıldığı saldırıda bazı kişilerin de silah taşıdığı görüldü. Saldırı sonucu aralarında BDP Gaziosmanpaşa İlçe Eşbaşkanı Yaşar Arat, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) üyesi Cavit Umut, BDP’li Mehmet Karadağ ile Ömer Delibaş yaralandı. Kafasına demir çubuk ve silah kabzasıyla vurulan Delibaş, kafa travması ve kaburgalarında oluşan kırıklar sonucu Özel Şafak Hastanesi’ne kaldırıldı. Delibaş daha sonra Gaziosmanpaşa ve ardından Taksim İlk Yardım Hastanesi’ne kaldırıldı. Yaralılardan Cavit Umut “Biz daha standı açmamıştık. 60’a yakın kişi tekbirlerle geldi ve önce havaya ateş ettiler. Panik başlayınca kadın ilçe başkanımıza saldırmaya başladılar. Biz de ilçe başkanımızın üzerine kapaklandık. Herkesi sopa ve satırlarla dövdüler” dedi. Saldırının ardından HDP Eşbaşkanları ve İstanbul Milletvekilleri Sebahat Tuncel ve Ertuğrul Kürkçü’nün de aralarında bulunduğu bir grup, Gaziosmanpaşa Meydanı’nda toplanarak basın açıklaması yapmak istedi. Bu sırada toplanan kalabalık bir grup yeniden tekbir getirerek milletvekillerinin de bulunduğu gruba saldırdı. Tuncel ve Kürkçü, olay yerinden ayrıldı. BDP’li ve HDP’li gençlerin de Öcalan lehine slogan atması üzerine ortam daha da gerildi. Olay yerine çevik kuvvet ve sivil polisler sevk edildi. Bu sırada bazı kişiler, çevredeki işyeri ve bankaların camlarını kırdı. Polis biber gazıyla müdahale etti. Grup, polise taş ve havai fişek attı. HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Şamil Altan da yaralıların bulunduğu Özel Şafak Hastanesi önünde basın açıklaması yaptı. Saldırının planlı gerçekleştirildiğini savunan Altan, “Biz bunun bir Gladyo operasyonu olduğuna eminiz. Bir kontgerilla operasyonu olduğuna eminiz. Daha stant açılmadan organize biçimde saldırdılar. Bunu yapanlar devletin aklını temsil ediyor. En küçük bir özgürlük talebi bu ülkede saldırıyla karşılanıyor. Biz bu durumu protesto ediyoruz” dedi. BDP’lilere saldırı Polis kurşununu protesto etmek ve Ethem’i anmak için Kızılay Meydanı’nda olay yerinde toplanan yurttaşlara, polis izin vermedi. Polis, yüz kişilik grubun üzerine yüzlerce çevik kuvvetle yürürken yere bırakılan karanfil ve mumları çiğnedi. Başkentte çatışmalar Ziya Gökalp Bulvarı, Meşrutiyet Caddesi, Yüksel Caddesi, Kurtuluş Parkı ve pek çok ara sokakta akşam da devam etti. Biber gazına boğulan sokaklarda fenalaşan insanlara esnaf yardım etti. Müdahalede gözaltına alınanlar arasında Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeleri Rıza Özbek, Onur Naci Karahanlı ile Makine Mühendisleri Odası Genel Sekreteri Ercüment Çervatoğlu da yer alıyor. leyenlerin üzerine yürüyerek grubu bölgeden uzaklaştırdı. Bu sırada çevik kuvvet, Ethem için yere bırakılan karanfil ve mumları çiğnedi ve tekmeledi. Bir yaşlı vatandaş, “Eşimin yanına gidiyordum” demesine karşın gözaltına alındı. Metro çıkışında bekleyen bir grup genç ise kalkanlarla darp edildi. Anma için bekleyenlerin dağılmasının ardından Güvenpark bölgesinde yüzlerce polis tarafından köşeler tutuldu ve olayı izleyen vatandaşlar da dağıtıldı. Bu sırada Sarısülük ailesi, Ankara Dayanışması üyeleriyle birlikte GAMA İş Merkezi önünde toplanarak bölgeye yürümek istedi. Ethem’in annesi Sayfı, kardeşleri Mustafa, Cem ve İkrar Sarısülük’ün olduğu grubun önü, Atatürk Bulvarı’nı geçtikten sonra çevik kuvvet tarafından kesildi. Polis, önce Sarısülük ailesinin geçmesine izin vermedi. Anne Sayfı Sarısülük, bu duruma “Ben bir yıldır buraya gelmedim. Oğlumu görmeye gideceğim. Sizin de anneniz var. Açın artık şu yolu” deyince polisler geri çekildi. Sarısülük ailesi, Ethem’in vurulduğu noktaya geldiğinde yere kırmızı karanfiller bıraktı. Bu sırada gözyaşlarını tutamayan Sayfı Sarısülük, etrafta bekleyen çevik kuvvet polislerine seslenerek “Katiller, benim oğlumu burada mı yıktınız? Elleriniz kırılsın. Siz de anasız babasız kalasınız. Benim oğlum silahsızdı. Keşke siz de onun karşısına silahsız çıksaydınız. Benim oğlum ölmedi, içimizde yaşıyor. Ben bir evlat yitirdim ama bin evlat kazandım. Nasıl kıydınız benim kuzuma” diyerek isyanını dile getirdi. Anne Sarısülük, daha sonra bir sigara yakarak yere bıraktı. Gezi’de ölen gençler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Bir kişi, ölenlerin isimlerini tek tek sayarken grup “Yaşıyor”, “Burada” diye bağırdı. Anmaya Ali İsmail Korkmaz’ın babası Şahap Korkmaz da katıldı. Şahap Korkmaz, gençleri anmaya bile izin verilmediğini belirterek “Biz saygı duyulacak evlatlar yetiştirdik, ama onların utanılacak evlatları var” dedi. Hekimlere gözaltı ‘Gladyo’nun işi’ Başyazıların zamanıdır Okurlardan kısa kısa ‘Okur temsilcisi’ ne işe yarar? Başlıktan şunu anlıyorum: Gazete okurlarının öneri ve görüşlerini önemseyip onların isteklerine uygun bir yayın politikası izlemek. Okurun istediği basit şeylerdir. Örneğin eskiden olduğu gibi TV sayfası istiyor. Köşe yazılarının uzun oluşundan yakınıyor. Çok mu zor TV sayfası sunmak? Otomobil sayfasının ne işi var Cumhuriyet’te? Kaç Cumhuriyet okurunun otomobil alacak parası var ki? Milyon doları, Avro’su ve hisse senetleri olan Cumhuriyet okurları da yoktur. Buna rağmen bunca ekonomi sayfası neden? Ekonomi yazarları yeterli bilgileri de veriyorlar zaten. Gazetenin 2. sayfasında makaleler, yetkin ve uzman kişiler tarafından zaten yazılıyor. Her köşe yazısının makale olması gerekmez. Önemli olan en kısa yoldan gündemi yakalamak. Bu istekler yüzlerce okuyucu tarafından dile getirildi! Dikkate almıyorsanız “Okur Temsilcisi” neden var? Saygılar. Hasan Çatak Gezi Eylemlerinde Gazeteci Düşmanlığı Gezi Direnişi’nin yıldönümü eylemlerinde yalnızca toplantı ve gösteri hakkı değil, gazetecilerin görevlerini yapmaları da engellendi. İstanbul’un neredeyse tüm semtlerini dolduran Türkiye’nin tüm illerinden takviyeli emniyet güçleri göstericilere gösterdikleri Başbakan’dan güç alan sertliği gazetecilerden de esirgemediler! Gazetecilerin görevlerini yapmaları engellendi, sarı basın kartları tanınmadı. Hele gazetelerin verdikleri görev kartlarını ise görmek bile istemedi polisler. Gazeteciler ancak belirli noktalara kadar gidebildiler. Arama taramalardan, darp ve itilip kakılmalardan söz etmeye gerek bile yok. Polislerin yalnız tutumu değil, sözleri de düşmanlığı dile getiriyordu. “Sizin eylemciden farkınız yok” diyordu polisler. Aslında doğru; çünkü haber yapabilmek için direnmek gerekiyordu ve gazeteciler de direndiler. Polisin haksız hukuksuz tutumundan ve sertliğinden CNN Int’in Türkiye muhabiri de nasibini aldı. Ivan Watson hem tartaklandı hem de bir süre için görevini yapması engellendi. Ivan Watson’ın sarı basın kartını tanımayan sivil polisler pasaport sorgusuna giriştiler. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu da bir açıklama yaparak Gezi Parkı olaylarının yıldönümü nedeniyle Taksim’e girmek isteyen ve sarı basın kartlarını gösteren gazetecilerin güvenlik güçleri tarafından engellenmesini kınadı. Açıklamada “Gazeteciler, halkın doğru bilgilenme ve gerçekleri öğrenme hakkı için çalışmakta, kamu görevi yapmaktadır. Ancak polis yine meslektaşlarımızı engellemiştir” denildi. Türkiye Cumhuriyeti 90 yılı aşkın tarihinde yaşamadığı kadar ağır bir bunalımdan geçiyor, varlığımız ve birliğimiz ülkeyi geriye götürmeye ant içmiş bir karşıdevrimci akım tarafından büyük tehdit altına alınmış durumdadır. Hal böyle iken Cumhuriyet’in yayın geleneğinin bir parçası olan başsayfa yazılarının uzun zamandır yayımlanmıyor oluşu dikkatimi çekiyor. Cumhuriyet de dahil olmak üzere muhalif yayın organlarının artık tekil olayların eleştirisi üzerine odaklanmalarının, gündem peşinde koşmalarının zamanı geçmiştir. Saygılarımla. Dr. Kerem Güngör Öldürülen çocuklar tüm yurtta anılıyor İstanbul Haber Servisi Gezi Direnişi sırasında 1 Haziran 2013 günü Ümraniye’de gerçekleşen yürüyüş sırasında bir araç sürücüsünün çarparak ölümüne neden olduğu 20 yaşındaki Mehmet Ayvalıtaş, bugün saat 10.30’da Çekmeköy’deki mezarı başında anılacak. Ayvalıtaş için saat 13.00’te Ataşehir Pir Sultan Abdal Cemevi’nde yemek verilecek. Cemevinden Ayvalıtaş’a aracın çarptığı yere saat 15.00’te yürüyüş yapılacak. Hatay’ın Antakya ilçesinde polisin gaz fişeği ile vurarak 22 yaşında öldürdüğü Abdullah Cömert’in adı verilen Bakırköy’deki parkın açılışı yarın (3 Haziran) saat 14.00’te yapılacak. Bakırköy Belediye Meclisi, Boztepe Parkı’na Abdullah Cömert adının verilmesini kararlaştırmıştı. Abdullah Cömert Parkı’nın açılışı ve anma etkinliğine Cömert’in Hatay’da yaşayan ailesinden bazıları ve Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu da katılacak. Sorumluluk danışmanlarda mı? Merhabalar, son dönemde hazırlanan yazı dizileri, araştırmalar çok başarılı, kutlarım. Merak ettiklerim: Artık hiçbir yazarınız “şeriat” kelimesini kullanmıyor, neden? Birileri sürekli yalan söylerken, yazarlarınızın yorumları o kişinin çevresinin, danışmanlarını yanlış bilgilendirdiğine yönelik, bu ne demek? Olumsuz tutum, davranış ve söylemlerin genelleştirilerek normalmiş gibi sunulmasına yazarlarınızın da katılmasını anlayamıyorum. İyi günler. Murat Yılmaz İmzası okunmayan kişi benim “Sami’ler Karışmış” iletisini gönderen benim. Gerçi 26.05.2014 tarihli gazetede ismim fakstan çıkmadığı için adımı yazmadığınızı açıklama yaparak yayımlamışsınız. Tekrar yayımlayacağınızı telefonda söylediğiniz için şimdiden teşekkür ederim. 28.05.2014 tarihli gazetede ise “AKP’de istifalar” başlıklı haberin içeriğinde Ardahan ile ilgili kısmında seçimi 25 oyla AKP’nin kaybettiğini yazmışsınız ama gerçek tam tersidir. AKP, Belediye Başkanı Faruk Köksoy ile seçimi 25 oy farkla kazanmıştır. Ordaki istifanın nedenleri başkadır. Olayı o yönüyle irdelemek gerekirdi. Saygılarımla. Bilgilerinize. Bülent Coşar Okur Temsilcisi’nin görüşü: Okur temsilcisinin görevi sizin de belirtiğiniz gibi okurların dilek, eleştiri ve önerilerini editörlere, gazete yönetimine aktarmak. Bu köşede aktarılan görüşlerin okurların tümünün istekleri olduğunu, genel kabul gördüğünü söylemek sizin de hak vereceğiniz gibi doğru olmaz. Örneğin köşe yazılarının uzunluğu konusunda farklı görüşler var ve bunlara da bu köşede yer verildi. Otomobil sayfasının çok sayıda okuru olduğunu bilmenizi isterim. Ekonomi sayfaları ise gazetelerin hiçbir koşulda vazgeçemeyecekleri sayfalardır. Çünkü ekonominin durumu, gidişi insanların gelir durumuna bağlı olmaksızın ilgi alanındadır, hele Cumhuriyet okurunun kesinlikle ilgi alanındadır. TV sayfası konusunda sizinle aynı kanıyı paylaşıyorum ve bu isteğin daha fazla zaman yitirmeden gazete yönetimi tarafından yerine getirileceği konusundaki umudumu koruyorum. Gezi protestosuna 98 yıl isteniyor ANTALYA (DHA) Antalya’daki Gezi protestolarına katıldıkları gerekçesiyle Ayşe Deniz Karacagil, Murat Sezgin, Mustafa Cihan Yılmaz, Ali Karakuş ve Leyla Nuyan’ın yargılandığı dava, Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 12 Haziran tarihinde görülecek. 5 genç, “kamu malına zarar vermek”, “kamu görevlisine karşı direnmek”, “Toplantı Gösteri ve Yürüyüş Kanununa muhalefet”, “terör örgütü üyeliği”, “kanuna aykırı toplantı veya gösteri düzenlemek” suçlamalarından yargılanacak. Karacagil için 24 yıldan 98 yıla kadar, Sezgin için 26 yıldan 95 yıl 6 aya kadar, Yılmaz için 16 yıldan 55 yıl 4 aya kadar, Karakuş için 11 yıldan 26 yıla kadar ve Nuyan için 13 yıldan 38 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Üye olmaksızın da incelenebilen sanal ortamdaki Cumhuriyet arşivine göz gezdirdiğimde, Cumhuriyet’in bir zamanlar, “ağır” ve “düzeyli” bir gazete olmasıyla edindiği haklı şöhretin günbegün eridiğini fark ettim. “Tarihte o gün” sekmesinden, günümüzden bir, beş, on yıl önceki nüshalara baktığımda, Olaylar ve Görüşler sayfasında muhakkak bir ya da birkaç konuk yazarın yazılarının bulunduğunu, aynı zamanda ölçüsüz bir reklam politikasının da izlenmediğini görüyorum. Ancak Reklam konusu bugünkü (25 Mayıs, Pazar) Cumhuriyet’in handiyse üçte biri reklama tahsis edilmiş. Gazetemizin her üç sayfasından birinde reklam varsa, Cumhuriyet’e “Artık sen de herkes gibisin...” demenin vakti gelmiş olmuyor mu sizce de? Gazete mali sorunlar yaşıyorsa, sorumluluğun bir kısmı okurlara yüklenerek makul bir fiyat artışına gidilmesi daha doğru olmaz mı? İyi çalışmalar dilerim. Arda H. Civelek Okur Temsilcisi’nin görüşü: Bir kere daha reklamsız gazetelerin yaşayamayacağına olan görüşümü yinelemek durumundayım. Eğer gazeteler çalışanların ücretlerini düzgün ödeyeceklerse yalnızca satış gelirleriyle yetinemezler. Gazetede yayımlanan makale sayısı önceki yıllara göre nitelik ve nicelik olarak arttı. Nitelikli yazıların sayısının daha da artırılması bir gereklilik.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle