06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 HAZİRAN 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Sarraf sansürü mü? HüdaPar ilçe başkanı serbest Olağan Şüpheliler... Gezi eylemleri, Türkiye’de “demokrasi mücadelesi” tarihinin en önemli olaylarından biri olarak kayıtlara geçti. Taksim’deki Gezi Parkı’na göz koyan hoyratlara karşı başlayan isyan, dalga dalga büyüyüp, ülke sınırlarını aşan bir “özgürlük hareketi”ne dönüştü... Peki ne oldu da gençler, durup dururken, çileden çıktı, “bir avuç yeşil” için dünyayı ayağa kaldırdı? Türkiye işte son 1 yıldır bu sorunun yanıtını tartışıyor. CHP’nin sosyolog Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Sencer Ayata’nın başkanlığındaki CHP Bilim, Yönetim ve Kültür Platformu bu soruların yanıtını aramak için kapsamlı bir “gençlik” araştırması yaptı. BYKP’nin hazırladığı “politika notu”nda AKP hükümetinin uyguladığı baskıcı ve kutuplaştırıcı politikalarla “sessiz ve renksiz” bir gençlik yetiştirmeyi hedeflediği saptamasına yer verilirken, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “kızlı erkekli aynı yurtlarda kalıyorlar” sözleriyle de “ahlak zabıtalığı”na soyunduğuna işaret ediliyor. Ayata, AKP iktidarı döneminde gençlerin “olağan şüpheli” hale geldiğini belirtip, ekliyor: “Gençleri hep ‘olağan şüpheliler’ olarak gören AKP iktidarının üniversite öğrencileri üzerinde kurduğu baskı giderek yoğunlaşıyor. Öğrencilerden çıkabilecek en küçük farklı ya da muhalif bir ses başta YÖK olmak üzere üniversite yöneticileri tarafından bastırılıyor. Öğrenci panolarına asılacak ilanlar, üniversite kampuslarında açılacak stantlar, düzenlenecek paneller, yapılacak konserler abartılı denetimlere maruz kalmakta ve çoğu durumda engelleniyor.” Ayata’nın çalışmasına göre Gezi protestolarına katılanlar ise baskının da ötesinde “polis şiddeti, gözaltı ve işkencelere” maruz kalıyor. “Yok eyleme katılmayayım, okulda sosyal etkinliklere katılayım” diyen genç için de yaşam hiç kolay değil. Çünkü birçok üniversite yerleşkesinde konser salonu, gençlik merkezi, resim atölyeleri, tiyatro, kafe gibi öğrencilerin bir araya geleceği mekânlar ya yok ya da çok sınırlı. Çalışmada AKP hükümetinin “gençlik politikası” ise şu çarpıcı saptamayla özetleniyor: “AKP iktidarı üniversiteli gençlerin hayatını ‘sesini kes’, ‘sınıfını geç’, ‘cebini düşün’ anlayışı ile sınırlı tutmaya çalışmaktadır.” Sayıştay’ın, kamu bankalarına ait raporlarını ilk kez ‘gizli’ ibaresi koyarak kamuoyundan gizlemesi merak uyandırdı FIRAT KOZOK ANKARA Kamu bankalarına ilişkin raporlarını “hizmete özel” ibaresiyle her yıl kamuoyuna açıklayan Sayıştay, söz konusu raporları ilk kez “gizledi”. Raporların gizlenmesi “17 Aralık süreciyle ilgili bazı ilişkilerin ortaya çıkmasından mı endişeleniliyor?” sorusunu akıllara getirdi. Ziraat Bankası, Halk Bankası, Vakıflar Bankası, İller Bankası, Kalkınma Bankası ve Türk Eximbank, sermayelerindeki kamu payları nedeniyle kamu bankası statüsünde yer alıyor. Bankalar, sermayelerindeki kamu payları nedeniyle anayasanın 165. maddesi gereğince TBMM adına denetleniyor, bankaların yöneticileri her yıl TBMM’de hesap veriyor. 1938’den beri kamu bankaları için hazırlanan yıllık denetim raporları düzenli olarak “Hizmete Özel” ibareli olarak TBMM KİT Komisyonu’na gönderilmekte, iktidar ve muhalefet partilerinin milletvekillerinden oluşan komisyonda bu raporlar görüşülmekteydi. Ayrıca Sayıştay’ın internet sitesinde kamu işletmelerine ait 2011 ve 2012 yılı denetim raporları yine aynı ibareyle yayımlanarak kamuoyuna duyuruluyordu. Kamu bankalarına ait denetim raporlarında, ticari sır kapsamındaki bilgiler 5411 sayılı Bankacılık Yasası gereği özel bir kodlamayla raporlanıyordu. Bu tür bilgiler KİT Komisyonu üyesi milletvekillerine bile verilmiyordu. Ancak Sayıştay’ın kamu bankalarına ait 2012 yılı raporlarına ilk kez “Gizli” ibaresi konularak, raporlar kamuoyundan gizlendi. Bugüne kadar kamuoyuna açıklanan bankaların denetim raporları hiçbir gerekçe gösterilmeden ve herhangi bir mevzuat değişikliği de olmadan kamuoyundan gizlendi. 17 Aralık yolsuzluk soruşturması sürecinde kamuoyunun gündemine gelen çok sayıda isim ve şirkete ilişkin kredi işlemleriyle ilgili ipuçlarının raporlarda yer aldığı, bu nedenle raporların kamuoyundan gizlendiği yorumları yapılıyor. DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Dicle ilçesinde 28 Mayıs günü Yokuşlu mevkisinde terör örgütü PKK üyeleri tarafından kaçırılan, Hizbullah’a yakınlığıyla bilinen Hür Dava Partisi (HüdaPar) Dicle İlçe Başkanı Ercan Alparslan serbest bırakıldı. HüdaPar Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, “Ercan Alparslan, amcasının oğlu ve kardeşi tarafından kırsal bir yerden alınıp eve getirildi. Fiziki şiddete maruz kalmamış. Alparslan evinde ve iyi” dedi. Yapıcıoğlu, kaçırılma üzerine “Alparslan serbest bırakılmazsa olacaklardan biz sorumlu değiliz” demişti. Gizlenen ilişkiler mi var? Beykoz’da Bakanlığın yeşil alanı imara açan planı mahkemeden döndü TBMM’de yoğun mesai Kişiye özel imara ret ÖZLEM GÜVEMLİ ANKARA (AA) Meclis, bu hafta gündemindeki önemli konular için mesai yapacak. TBMM Genel Kurulu, haftaya Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’da değişiklik yapan yasa tasarısını görüşerek başlayacak. CHP’nin, Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında verdiği soruşturması önergesi de bu hafta ele alınacak. Önergede, 17 Aralık ve 25 Aralık soruşturmalarının ardından dört eski bakan hakkında soruşturma komisyonu kurulmasına karar verildiği hatırlatılarak “Ancak hakkında en az bakanlar kadar ciddi iddialar olan Erdoğan ile ilgili olarak herhangi bir suç ihbarı TBMM’ye ulaşmamıştır. Yürütme organının yargı üzerinde kurduğu baskı ve yönlendirme dikkate alındığında, hazırlanacak bir suç duyurusunun TBMM’ye intikal etme ihtimali de görülmüyor” deniliyor. Hıfzı Topuz’a Galatasaray Ödülü İstanbul Haber Servisi Galatasaraylılar Derneği’nce bu yıl 3’üncüsü verilen Galatasaray Ödülü’nün sahibi, lisenin eski mezunlarından, gazeteciyazar Hıfzı Topuz oldu. Galatasaray Lisesi’nin 80. Geleneksel Pilav Günü dün, Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal, Divan Kurulu Başkanı İrfan Aktar, kulübün eski başkanlarından Faruk Süren, eski yöneticilerden Ali Dürüst ve çok sayıda mezunun katılımıyla Galatasaray Lisesi Tevfik Fikret Salonu’nda gerçekleştirildi. Pilav gününde lisenin mezunlarından olan eski gazeteciyazar Hıfzı Topuz’a (sağdan ikinci) ödülünü dernek başkanı Polat Bengiserp (soldan ikinci), jüri üyeleri Doğan Hasol (sağda) ve Ali Sirmen (solda) verdi. Lise mezunlarından oluşturulan jürinin seçimiyle Topuz, 20142015 Galatasaray Ödülü’nü aldı. Gelecek yıllarda bir öğrenciye de Hıfzı Topuz adıyla burs verileceği bildirildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, video paylaşım sitesi Youtube’a uygulanan yasak nedeniyle Google DNS’nin engellenmesini TBMM gündemine taşıdı. CHP’li Oran, DNS yönlendirilmesi yapılıp yapılmadığını ve IP adreslerinin izlenip izlenmediğini sordu. Oran, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan ve TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e yönelttiği soru önergesinde, son bir haftadır ve özellikle TBMM lokal internet erişiminden Google’a girmenin imkânsız hale geldiğini ifade etti. Oran, yürürlüğe giren MİT’e olağanüstü yetkiler veren yasal düzenlemeyle birlikte Google’a girmenin zorlaştırılıp zorlaştırılmadığını da sordu. ‘IP adresleri izleniyor mu?’ Arınç: Adayımızı cihan âlem biliyor u Kendi adaylarının belli olduğunu belirten Arınç, muhalefetin arayışını eleştirdi. Haber Merkezi Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AKP Manisa İl Danışma Meclisi toplantısında yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini partisinin göstereceği adayın kazanacağını söyledi. “AKP’nin adayı kim olacak?” tartışmalarına da değinen Arınç, “Biliyorsunuz bana söyletmeyin. Yani biz henüz bir ismi telaffuz etmiyoruz ama bu istişareler sonucunda parlamentoda, teşkilatlarımızda kimin isminin hemen hemen yüzde 90’larda çıktığını bütün cihan âlem biliyor” dedi. “Çatı adayı” arayışlarını eleştiren ve her partinin kendi adayını çıkarması gerektiğini dile getiren Arınç, “Bir parti cumhurbaşkanı adaylığına layık içerisinden birisini bulup gösteremezse o partinin partiliği tartışılır” diye konuştu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Beykoz’da 22 yıldır park ve dinlenme alanı olan 28 bin metrekarelik “tek parseli” inşaata açan imar planı değişikliğinin yürütmesi durduruldu. Ders gibi bir karara imza atan mahkeme, bakanlığın Boğaziçi alanında kalan parselde “kişiye özel bir düzenleme” yaptığına dikkat çekti. Mahkeme kararında planlama yetkisinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı’na (İBB) ait olmasına karşın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan imar planının hukuka ve imar mevzuatına aykırı olduğu vurguladı. “Bostan” niteliğinde olan parsel, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın başdanışmanı, Danıştay 9. Daire’nin eski başkanı, emekli hâkim Arif Yüksel ve hissedarlarına ait. İBB’nin CHP’li meclis üyeleri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na Beykoz Boğaziçi Geri Görünüm ve Etkilenme Bölgeleri Nâzım İmar Planı’nda tamamı park dinlenme ve rekreasyon alanında kalan Paşabahçe Mahallesi’ndeki özel mülkiyeti “kısmen orta yoğunlukta konut, kısmen yol, kısmen dini tesis” lejantına alan imar planı değişikliğine karşı dava açtı. İstanbul 8. İdare Mahkemesi 14 Mart 2014’te oyçokluğuyla yürütmeyi durdurma kararı aldı. 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile bakanlığa, doğal sit alanlarında kullanma ve yapılaşmaya yönelik ilke kararlarını belirleme yetkisi verildiği ancak burada bakanlığın ilke kararı belirlemediği gibi yalnızca özel mülke konu olan tek bir parsele üstelik ayrıcalıklı yapılaşma hakları sağladığı kaydedildi. Mahkemenin 1/100 bin ölçekli çevre düzeni planında kentsel ve bölgesel yeşil ve spor alanlarında kalan parseldeki bu düzenlemenin plan hiyerarşisine de aykırı olduğu kaydedildi. Dava konusu taşınmazın niteliğinin bostan olduğu, üzerinde tescilli ağaçlar bulunduğu belirtilerek bu açıdan da Boğaziçi Kanunu’nun bir kez daha ihlal edilidiği vurgulandı. İBB’nin CHP’li meclis üyesi Hüseyin Sağ, mahkeme kararında parselin çevresinde 5 adet cami varken “ibadet alanı” fonksiyonu getirilmesinin gereksiz olduğunun da tespit edildiğini söyledi. Sağ “Danıştay 9. Daire başkanlığı yapmış bir hukuk adamının böyle bir plan değişikliğine başvurması, Bakanlık eliyle yeşil alana imar hakkı getirmesi, ibadet yeri ayırarak yeşil alanın yapılaştığını gözden kaçırmaya çalışması etik değil, yasal değil” dedi. Gezi soruları yanıtsız TBMM’de bu döneme damgasını vuran olayların başında şüphesiz birinci yılı dolan Gezi Direnişi geliyor. İktidar ile muhalefet arasında yumruklaşmaya varan kavgaların yaşanmasına neden olan Gezi Direnişi’nde polisin orantısız şiddeti nedeniyle 8 genç hayatını kaybederken, binlerce yurttaş ise yaralanmıştı. Gezi Direnişi’nin üzerinden bir yıl geçti ve bu süre içinde muhalefet iktidara Gezi’yle ilgili yüzlerce soru önergesi yöneltti. Gezi’yi “darbe”, “faiz lobisi” ve “dış güçlerin oyunu” gibi Türk siyasetinin klişe ifadeleriyle tanımlayan AKP iktidarı, bu bir yıl içinde muhalefetin Gezi eylemleri sırasında yaşanan polis şiddeti, kamu çalışanlarına baskı, hukuksuz gözaltılarla ilgili yüzlerce soru önergesini de umursamadı. AKP iktidarı, muhalefetin anayasal denetim hakkı olan soru önergelerine yasal sınırı yalnızca çok küçük bir kısmına yanıt verdi. 27 Mayıs 2013 27 Mayıs 2014 tarihleri arasındaki bir yıllık dönemde muhalefet iktidara Gezi Direnişi’yle ilgili toplam 538 soru önergesiyle binlerce soru yöneltti. Söz konusu 538 soru önergesinden yasal süresi içinde yanıtlananların sayısı 90 oldu. Başka bir deyişle AKP iktidarı Gezi’yle ilgili her 20 soru önergesinden yalnızca 3’üne zamanında yanıt verdi. Süresi geçtikten sonra yanıtlanan soru önergeleriyle birlikte Gezi sorularının 184’ü yanıtlandı. Buna göre bir yıl içinde süresi geçtikten sonra gelen yanıtlarla birlikte Gezi’yle ilgili gelen soru önergelerinin sadece yüzde 34’ü yanıtlandı. 354 soru önergesi hâlâ yanıt beklerken, iktidarın Gezi Direnişi’yle ilgili TBMM araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin verdiği önergeyi de bir yıldır işleme almadığını belirtmek gerekiyor. Hükümetin Gezi’nin birinci yılında Türkiye’nin dört bir yanında binlerce polisle sıkıyönetim ilan ettiği düşünülürse, “Gezi’yle ilgili sorulardan bile neden korktuğunu” anlamak güç olmayacak. İki çocuk öpüşürse... TBMM Adalet Komisyonu’nda geçen hafta görüşülen 5. yargı paketinin en tartışılan maddeleri cinsel taciz ve istismar oldu. Çocuklara cinsel taciz ve istismarda bulunan yetişkinlerle akran olan çocuklara aynı cezaların verilmesi muhalefet milletvekillerince eleştirildi. Özellikle 18 yaşından küçük lise çağındaki çocukların birbirlerini öpmeleri ya da el ele tutuşmalarının bile cinsel taciz kapsamına alınması tartışılırken, milletvekilleri kendi çocuklarından pay biçip esprilerle getirilen cezaların doğru olmadığını anlatmaya çalıştı. CHP’li Binnaz Toprak, “1213 yaşındaki çocuklar birbirini öptü ya da el ele tutuştu diye ağır cezalar alabilir. İkisi de çocuk. Bir yetişkinin bir çocuğa cinsel istismarı ile aynı kapsamda değerlendirilemez” derken, kız çocuğu olan bir AKP’li milletvekilinin, “Ellerine, dillerine, bellerine sahip çıksınlar” diye laf atması gülüşmelere neden oldu. Bunun üzerine CHP’li Ali İhsan Köktürk, psikolog ve pedagogların görüşüne dikkat çekti: “Özellikle ergenlik, çocukların dürtülerinin çok güçlü, bunların kontrolünün de çok zayıf olduğu bir dönem. Yetişkinlerle çocuklara aynı cezalar uygulanırsa AKP’de bir istifa daha BOLU (DHA) AKP Bolu İl Başkanı Ömer Sayın, partisinin İl Danışma Meclisi toplantısında salonu dolduran partililere seslenerek görevini bıraktığını ve il yönetimiyle birlikte istifalarını sunacaklarını açıkladı. Sayın, “İl başkanlığı görevini yarın itibarıyla bırakıyorum. Bu yeni ortaya çıkmış bir karar değildi. Bu çok yakın arkadaşlarımla ve genel merkezle paylaştığım kararın bir tahakkukudur. Neden bırakıyorsun? Bunun hiçbir nedeni yok ya da birçok nedeni var. Ama bugün hiçbir tanesini söyleme zamanı değil. Her şeyin bir zamanı var” dedi. ‘Erdoğan Köşk’e Gül AKP’nin başına’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in ardından Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay da Başbakan Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adaylığının kesinleştiği mesajını verdi. Atalay, AKP’nin tüm mekanizmalarında Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adayı olması yönünde bir irade ortaya çıktığını, bu iradeyi resmen açıklamaladıklarını belirtti. Atalay, toplumda karşılığı olan ve 2015 seçiminde zorluk çekilmeyecek bir formül gerektiğini belirterek, söz konusu formülü “Kongrede Abdullah (Gül) Bey’in ikna edilerek, tekrar partinin başına gelmesi, 2015 seçimini yürütmesi ve ondan sonra güçlü bir şekilde çıkarak anayasa değişikliğinin ve diğer değişikliklerin yapılması” diye açıkladı. Atalay, katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin konuları değerlendirdi. Atalay, AKP’nin tüm mekanizmalarında Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adayı olması yönünde bir iradenin ortaya çıktığını, bunu resmen açıklamadıklarını ifade etti. Atalay, “Partimizin şu andaki çoğunluğu, genelde eğilimi, kararı bu. Başbakanımızın cumhurbaşkanı olması yönünde ama bu bir resmi karara dönüşmüş değil. Başbakanımızın kendisiyle ilgili bu kararda henüz bir irade beyanı söz konusu olmadı” dedi. Cumhurbaşkanlığı seçiminden daha çok partinin geleceğinin ne olacağının önemli olduğunu kaydeden Atalay, AKP’de büyük değişimler olacağını belirterek, “Bir sınav noktasındayız. Toplumda karşılığı olan ve 2015 seçiminde de zorluk çekmeyeceğimiz formül gerekiyor. Cumhurbaşkanımızla Başbakanımızın yine bir değişimi sağlaması, bu defa cumhurbaşkanlığına Başbakanımızın gitmesi ama kongrede Abdullah Bey’in Cumhurbaşkanımızın ikna edilerek, partinin başına gelmesi, 2015 seçimini yürütmesi ve anayasa değişikliğinin ve diğer değişikliklerin yapılmasıdır.” Atalay, geçiş stratejisinin açıklanmasının çok faydalı olacağını düşündüğünü aktardı. AKP’den peş peşe ‘Erdoğan aday’ açıklamaları geliyor Çözüm sürecinde bir tıkanma olmadığını belirten Atalay, süreçle ilgili adımlar atılmaya başlayınca bölgede yol kesme eylemleri gibi birilerinin süreci sabote etme yönünde provokatif davranışlara girdiğini kaydetti. BDP ile tekrar görüştüklerini anımsatan Atalay, “Daha somut tarihleri belli, sona doğru gidiş için yol haritası için çalışıyoruz” dedi. Süreçte yeni yol haritası gençlerin hayatını karartırız.” CHP’li Turgut Dibek, iki oğlundan birinin üniversite, diğerinin de lisede okuduğunu anımsattıktan sonra gülerek ekledi: “Lisede okuyan oğlum bu yıl 18 yaşını bitiriyor. Benimkiler kurtardı. Ama lisede okuyan çocuklar flört ediyorlar, kızların erkek arkadaşları, erkeklerin kız arkadaşları oluyor. Hadi diyelim birlikte oldular, bunlara 10 yıla, 15 yıla kadar hapis cezası nasıl verilir? Bu onları ömür boyu damgalamak anlamına gelir.” TCY’nin ilk mimarlarından Prof. Dr. İzzet Özgenç ile Prof. Dr. Adem Sözüer de günlük politikalarla cezaların artırılmasını eleştirdi. Sözüer, kırsal bölgelerde çocukların aileleri tarafından imam nikâhıyla evlendirildiğini anımsatarak, bunun kızın hamile kalarak hastaneye başvurmasıyla ortaya çıktığına, bu gibi durumlarda genç babanın hapse girdiğine dikkat çekti. Özgenç, 18 yaş altındaki olaylarda failin velisi ya da vasisisin şikâyeti durumunda soruşturma ve kovuşturma açılmasını önerdi. Ancak bir türlü işin içinden çıkılamadı, genel kurulda yeniden değerlendirilmek üzere söz konusu maddeler aynen kabul edildi. Ayşe Sayın, Emine Kaplan, Mahmut Lıcalı [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle