01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 MAYIS 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Gezi Direnişi sırasında Valide Sultan Camisi’nde yaralılara yardım eden doktorlar hâkim karşısına çıktı Adliyede etik dersi CANAN COŞKUN Gezi Parkı Direnişi’nde Dolmabahçe Bezmi Âlem Valide Sultan Camisi’nde, polisin orantısız müdahalesi sonucu ağır yaralanan kişilere müdahale ettikleri gerekçesiyle “suçluyu kayırmak” ve “ibadethaneleri kirletme” suçlamalarıyla 10 aydan 6 yıl 4 aya kadar hapis ile yargılanan hekimler hâkim karşısına çıktı. Asistan hekim Sercan Yüksel, hekim refleksi ile hareket edip yaralılara yardım ettiklerini belirterek “Eğer o gün yaralılara yardım etmeseydik, çok sayıda kişi yaşamını yitirecekti” dedi. Asistan hekim Erenç Yasemin Dokudan da, “Bu davayı Hipokrat’a ağıt olarak değil, Hipokrat’ı yeniden saygıyla selamlama şansı olarak görüyorum” diye konuştu. İstanbul 55. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen 255 sanıklı davanın 2. gününde, ikisi asistan hekim olmak üzere 11 tutuksuz sanık, hâkim karşısına çıktı. Duruşmaya İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Taner Gören, İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu, Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey üyesi u Camide yaralı insanlara yardım ettikleri için suçluyu kayırmak ve ibadethaneleri kirletmek suçundan yargılanan hekimlerden Erenç Yasemin Dokudan, “Bu davayı Hipokrat’a ağıt olarak değil, Hipokrat’ı yeniden saygıyla selamlama şansı olarak görüyorum” diye konuştu. Prof. Osman Öztürk de izleyici olarak katıldı. 250 hekim ise İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na Gezi Parkı Direnişi sürecinde sağlık hizmeti sundukları gerekçesiyle meslektaşları ile yargılanmak için kendilerini ihbar etti. Duruşmada savunmasını yapan Genel Cerrahi asistanı Yüksel, hastaneden eve giderken yaralıların camiye doğru götürüldüğünü gördüğünü ve hekim refleksi ile yardım için camiye gittiğini anlattı. Yüksel, “Kapıda sivil görevli bir arkadaş ayakkabılarımı çıkartmamı hatırlattı. Ben de ayakkabılarımı çıkartarak içeri girdim. Aldığım travma ve acil cerrahi eğitimine binaen yaralılara müdahale etmeye karar verdim” diye konuştu. Caminin içinde sigara içildiği iddialarıyla ilgili Yüksel “Dışarıdan yoğun gaz geliyordu. Kimsenin sigara içmesi mümkün değildi” dedi. Suçluyu kayırmakla itham edildiklerine dikkat çeken Yüksel, “Yaralı olarak gelen birine suçlu olup olmadığını kesinlikle sormuyoruz. Yaralı kişi yoldan geçen, orada yaşayan, esnaf ya da eylemci olabilir. Bizim için hiçbir önemi yok” dedi. Yüksel özetle şunları söyledi: “Açık kırığı olanlara müdahale etmeseydik uzuvlarını kaybedebilirlerdi. Solunum zorluğu çekenlere yardım etmeseydik solunum yetmezliğinden ölebilirlerdi. Polis zaman zaman kapının önüne kadar geliyordu, ancak içeride sağlık görevlilerinin yaralılara müdahale ettiğini bildikleri için hiçbir şekilde müdahale etmediler. Müdahale etmeseydik çok fazla ölüm olabilirdi. Camiyi kirlettiğimiz söyleniyor. Kafası, gözü yaralanan, kanı akan insanların kanının halıya bulaşması olağandır. Bu kirletmek değildir.” Asistan hekim Dokudan da olayın tıpkı deprem ve sel gibi olağanüstü bir durum olduğuna dikkat çekerek “Bize atılan suçlamalarda suçluyu kayırdığımız, dini değerleri aşağıladığımız, camiyi kirlettiğimiz iddia ediliyor. Bizim amacımız asla bunlar olamaz. Nasıl ki yolda bayılan birini gördüğümüzde, uçakta biri fenalaştığında, deprem, sel gibi durumlarda mesleki refleks ile yardıma koşuyorsak Bezmi Âlem Valide Sultan Camisi’nde de aynı refleksle, aynı şeyi yaptık” dedi. Dokudan, etik değerleri ve yasa maddelerine göre yaptıkları şeyi yapmamaları durumunda suç işlemiş olacaklarını ifade ederek “Müdahale ettiğimiz, yoldan geçen insan veya sivil polis de olabilirdi. Biz bunu bilemeyiz. Çünkü kimseye ne olduğunu sormayız” diye konuştu. Ali İsmail Korkmaz, arkadaşların hiç unutmaz! Eskişehir’de Anadolu Üniversitesi öğrencilerinin kent merkezinde gerçekleştirdiği Bahar Şenliği Yürüyüşü’nde, Gezi Direnişi sırasında 2 Haziran’da polislerin de aralarında bulunduğu eli sopalı bir grup tarafından dövülen ve geçirdiği beyin kanamasının ardından 10 Temmuz’da yaşamını yitiren Ali İsmail Korkmaz anıldı. Öğrenciler, “Ali İsmail Korkmaz, eğitim unutmaz” ve “Hiç unutmam, hiç unutmam, hiç unutmayın, insan nasıl direnir başka, hiç unutma” yazılı 2 pankart taşıdı. Öğrenciler Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nden Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayi AŞ (TÜLOMSAŞ) önüne kadar yürüdü. Öğrenciler burada otobüslere binerek Anadolu Üniversitesi Yunus Emre Kampusu’na gitti. (Fotoğraf: DHA) Deprem ve sel gibi POLİSİN 1 MAYIS TERÖRÜ Plastik mermi yine kör etti!.. SELDA GÜNEYSU ANKARA Gezi eylemlerinin ardından 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı’nda da polisin orantısız güç kullanması nedeniyle 18 yaşındaki Barış Ceyhan, gözünü kaybetti. 1 Mayıs sabahı Tandoğan’da kutlamalara katılan ve işçi olan babası Mustafa Ceyhan’ın yanına gitmek üzere Kızılay’dan geçerken polisin attığı plastik mermiyle yaralanan ve tek gözünü kaybeden Ceyhan’ın babası, yurttaşlardan olay yerindeki görüntüleri kendilerine ulaştırmalarını istedi. Henüz 18 yaşında olan Barış Ceyhan, olay gününü şöyle anlattı: “Kurtuluş’ta toplandık, arkadaşlarla Kolej’e varmadan müdahale oldu, orada grup dağıldı. Sıhhiye’ye indik. Sıhhiye’den sonra herkes Kızılay’a geçti. Kızılay’da arkadaşları bekliyorduk; daha kimse talebini söylemeden bir anda polisler sokaklardan ve karşıdan sıkıştırmaya başladı. Gözaltına alınanlar oldu, gözümüzün önünde dayak yiyenler oldu. Ka1 Mayıs’ta feden kaldırıp döve döKızılay’daki ve aldıkları adamlar olbabasının yanına du. O anda işte gözügitmek isteyen 18 mü plastik mermi geldi. yaşındaki Barış Beni vuran polisin meCeyhan polisin safesi 20, 30 metre kakullandığı plastik dardı. Alıp beni hastamermi nedeneye getirdiler. Önce niyle bir gözünü Ulucanlar’a götürdüler kaybetti. ancak orada polis olmadığı için almadılar, buraya gönderdiler, burada ilk müdahalem yapıldı.” Ceyhan, bu tür konularda insanların bilinçlenmesini istediğini de belirterek, “Gözümüzü boşuna kaybetmiş olmayalım. Bu yolda ölenler de oldu. Yine de vazgeçmeyeceğim, hakkımı arayacağım. Bunu yapanlardan hesabı sorulacak. Yarın bir ameliyat olacağım, duruma göre 3,4 kere daha olabilirim” dedi. Günlerdir oğlundan iyi haber bekleyen Ceyhan’ın babası Mustafa Ceyhan, olayla ilgili suç duyurusunda da bulunacaklarını söyledi. Öte yandan Gezi Parkı Protestolarında Şiddet Görenler Platformu da Ceyhan’ı ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerinde bulundu. İTÜ’DE MEZUNİYET TÖRENİ İPTALİ SULTANGAZİ ‘Öğrenciden korkuyorlar’ İstanbul Haber Servisi İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) öğrencileri ve akademisyenleri, üniversite yönetiminin güvenlik önlemi gerekçesiyle 2014 yılı mezuniyet törenini iptal etme kararını protesto etti. 24 saatlik oturma eylemine başlayan öğrenciler “Rektör Karaca, üniversite gençliğinin kendisini tekrar protesto etmesinden korktuğu için bu yasağı getirdi” dedi. İTÜ Maslak Kampusu’nda 75. Yıl yemekhanesi önünden rektörlük binasına kadar yürüyen öğrenciler “Son mezuniyeti yasaklamayacaktın Karaca” yazılı pankart açarak “İTÜ bizim, stadyum bizim” ve “Rektör Karaca İTÜ’yü karartma” sloganları attı. Grup adına basın açıklaması yapan İTÜ Makina Mühendisliği Fakültesi öğrencisi Efe Ersöz, İTÜ Stadyumu’nda birçok büyük konser verildiğine dikkat çekerek “2014 mezuniyet töreni için Rektör Mehmet Karaca’nın ‘kapasite yetersiz’, ‘güvenlik sorunu var’ gibi yalanları kendi içinde bile tutarsız. İTÜ Stadyumu İTÜ öğrencileri için yetersiz kalırken Justin Bieber’ından Metallica’sına kadar herkesi kaldırıyor ama öğrencilerini kaldıramıyor” dedi. 2013 yılı mezuniyet töreninde Karaca’nın öğrenciler tarafından protesto edilmesini anımsatan Ersöz, “2013 mezuniyetini bir kez daha yaşamaktan korkuyor Rektör Karaca” diye konuştu. Ersöz, bugün saat 12.30’da üniversite yönetiminin konuyla ilgili tekrardan toplantı yapacağını belirterek, “O saate kadar buradayız” dedi. Berkin Elvan boykotu İstanbul Haber Servisi Sultangazi Şair Abay Konanbay Anadolu Lisesi öğrencileri, Okmeydan’ında polisin gaz kapsülü ile başından vurması nedeniyle yaşamını yitiren Berkin Elvan’ın “katillerinin bulunup cezalandırılması” istemiyle dün dersleri boykot etti. Liseli DevGenç’liler tarafından dün Sultangazi ilçesinde gerçekleştirilen eylemle ilgili yapılan açıklamada “Berkin Elvan nasıl doğum gününü kutlayamıyorsa, nasıl derslerine giremiyorsa, nasıl sokağa çıkıp oynayamıyor, okulunun bahçesinde koşturamıyorsa bizler de sınıflara girmiyor, dersleri boykot ediyoruz” denildi. ‘Hepimiz oradaydık’ İstanbul Tabip Odası, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve Adli Tıp Uzmanları Derneği, doktorların yargılandığı Gezi Parkı davasını Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı önünde protesto etti. Türk Tabipleri Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan yargılananın iki hekim değil Hipokrat olduğunu söyledi. Grup adına ortak açıklamayı okuyan İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Hakan Hekimoğlu, hekimliğin yargılanmasının, insanlığın yargılanması anlamına geldiğini belirterek “Doktor Erenç Yasemin Dokudan ve Doktor Sercan Yüksel’in şahsında yapılmakta olan bu yargılanma, Hipokrat’tan bu yana yani 2 bin 500 yıllık yazılı ve pratik geleneği olan, iyi ve onurlu hekimliğin yargılanmasıdır” dedi. Hekimoğlu, meslek kuralları gereği, acil sağlık hizmeti sunmakla yükümlü olan hekimlerin toplumsal olaylarda yaralanan kişilere tıbbi yardımda bulunmaktan kaçınmasının kabul edilemeyeceğini ifade etti. Hekimoğlu, özetle şunları söyledi: “Sonuç ne olursa olsun, böyle bir yargılamaya cüret edilmiş olması dahi, tarihe kara bir leke olarak geçmiştir. Eğer hekimliği yargılayacaksanız, Hipokrat’tan başlayarak, TTB, İTO ve suç diye isnat ettiğiniz eylemleri yapan yüzlerce İstanbullu hekimi yargılamak zorundasınız. Çünkü sizin suç olarak isnat ettiğiniz, bizimse hekimlik dediğimiz fiil ve eylemleri hepimiz gerçekleştirdik.” Ceyhan Cezaevi’ni ziyaret ederek rapor hazırlayan CHP’li Aytuğ Atıcı, tecavüz skandalını doğruladı ‘Suçlu hâlâ koğuşta’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Tecavüz skandalının ortaya çıkmasının ardından Ceyhan Kapalı Cezaevi’ni ziyaret eden ve tespitlerini raporlaştıran CHP Milletvekili Aytuğ Atıcı, “Yaptığım görüşmelerde ve yapılan DNA incelemeleri sonucunda olayın doğru olduğu ve yasal işlemlerin başlatıldığı bana bildirildi. Bu vahim olaydan daha vahimi ise tecavüz olayının tekrarlanmaması için herhangi bir önlem alınma imkânının olmayışıdır. Tecavüz olayı gerçekleştikten sonra mağdur, cezası bitiyor ve tahliye ediliyor fakat bu fiile bulaşan çocuk hâlâ diğer çocuklarla birlikte kalıyor” dedi. TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Ceyhan Kapalı Cezaevi’ne yaptığı ziyarete ilişkin bilgi veren Atıcı, Ceyhan Cezaevi’ndeki tecavüz iddiasını doğruladı. Atıcı, “Tek tek koğuşları gezdik. Cezaevinin fiziki koşulları nedeniyle tecavüz olaylarının tekrarlanmaması için alınabilecek bir önlem yok. Bir koğuşunu çocuklara ayırmışlar. Çocukların ayrı odaları yok, hepsi koğuş sistemiyle bir arada kalıyor. Tecavüz olayı gerçekleştikten sonra mağdur, cezası bitiyor ve tahliye ediliyor fakat bu fiile bulaşan çocuk hâlâ diğer çocuklarla birlikte kalıyor” açıklamasını yaptı. Atıcı, 300 kişilik olarak yapılan, bir yazı ile kapasitesi 600’e çıkarılan ancak 900’den fazla kişinin kaldığı Ceyhan Cezaevi’nin Türkiye’de benzer durumdaki diğer cezaevlerinden sadece birisi olduğunu söyledi. Atıcı, gerekli önlemlerin alınmasını istedi. ‘DOKTORA ERİŞİM iMKÂNSIZ’ HDP’den hasta mahkum raporu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HDP, hasta mahkumların sorunlarına ilişkin hazırladığı raporu, hasta mahkumların listesiyle birlikte Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e sundu. HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, Cumhurbaşkanı Gül’e, katıldığı Gürcistan gezisinde, cezaevlerindeki hasta mahkumlarla ilgili olarak hazırladıkları raporu sundu. Gül’e raporun yanı sıra cezaevlerinde hasta mahkumlarla ilgili liste de verildi. Söz konusu raporda, hasta mahkumların düzenli ve yeterli tedavi, teşhis, kontrol imkânlarına ulaşmasının güç olduğu ve doktora erişim imkânlarının bulunmadığı belirtildi. Aile hekimliği uygulaması kapsamında cezaevine haftada 3 kez yarım gün gelen doktorların hastaları tedavi edemediği kaydedilen raporda, cezaevlerinde 2013 yılında 316 mahkumun hayatını kaybettiği ifade edildi. Raporda, şu tespitler yapıldı: l Tutukluların ağır hastalık hali göz önüne alınıp sağlık durumları gözetilerek tutukluluk halleri sona erdirilmeli ve gerekli görülmesi halinde denetimli serbestlik yöntemlerinden yararlandırılmalı. l Adli Tıp Kurumu’nun yanında tutuklu ve hükümlülere ilişkin muayene ve rapor düzenlemenin diğer tam teşekküllü hastaneler tarafından da yapılabilmesi sağlanmalı. REZAN ZOĞURLİ, 4 YIL İKİ AY HAPSE MAHKÛM EDİLDİ En genç başkana şok ceza MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Türkiye’nin en genç belediye başkanı olan BDP’li Lice Belediye Başkanı 25 yaşındaki Rezan Zoğurli, “yasadışı gösterilere katılıp PKK adına suç işlediği” gerekçesiyle 4 yıl 2 ay hapse çarptırıldı. Dicle Üniversitesi Radyo Televizyon Programcılığı Bölümü öğrencisi Rezan Zoğurli hakkında 2010 ve 2011 yıllarında 3 ayrı gösteriye katıldığı gerekçesiyle 2012 yılında soruşturma başlatıldı. 15 Mayıs 2012’de tutuklanan ve 13 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılan Zoğurli hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 35 yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı. Zoğurli’nin yargılanmasına 2012 yılında başlandı. Yargılandığı özel yetkili mahkemece 5 yıl hapis cezasına çarptırılan Zoğurli’nin cezası Yargıtay’da bozuldu. Özel yetkili mahkemelerin kapatılması nedeniyle dava Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme Lice Belediye Başkanı Rezan Zoğurli’nin “PKK terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” suçundan 5 yıl hapisle cezalandırılmasına karar verdi. Sanığın yargılama aşamasındaki davranışlarını hafifletici sebep sayan mahkeme, Rezan Zoğurli’nin cezasını 4 yıl 2 aya indirdi. Zoğurli’nin avukatlarının karara itiraz edeceği bildirildi. ‘300 kapasiteye 900 kişi’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle