01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 MAYIS 2014 PERŞEMBE 4 HABERLER Raporları hükümeti rahatsız eden Sayıştay, ihbarları kolaylaştırmak için harekete geçti Yargının Yeri Cumhurbaşkanlığı tartışmaları ve arayışları bütün hızıyla devam ediyor. AKP cephesine bakarsanız, Tayyip Bey’in cumhurbaşkanlığı çantada keklik, mesele ondan sonra ne olacağı... AKP’nin birinci kaygısı Başbakan’ın kim olacağı noktasında düğümleniyor. Kukla başbakanlığı kim kabul eder, etse bile “yes man” olması istenen kişi denetimden sıyrılma eğilimi göstererek kaos yaratmaz mı? İkinci endişe Tayyip Bey giderse, partinin halinin ne olacağı konusunda odaklanıyor. Turgut Özal ve Süleyman Demirel’in Çankaya’ya çıkışlarından sonra partilerinin ne hale geldiğini hatırlatanlar, buradaki tehlikeye dikkat çekiyorlar. Bütün bunlar demokrasilerde, söz konusu olan çözümler. Ama kuvvetler ayrılığı yargı bağımsızlığı, temel hak ve özgürlükler gibi konular yani demokrasi önemsizleştiğinde, tarihte denenmiş daha pratik çözümler de var, mesela Nazi Almanyası’nda... Gerçekten de 1933 yılında Hitler’i Şansölye atayan, daha sonra Reichstag yangını bahanesiyle, onun bütün yetkileri ele alma girişimlerini onaylayan Cumhurbaşkanı Hindenburg 2 Ağustos 1934’te öldü. Tam “Şimdi ne olacak” denirken Hitler yeni bir kararla hem başbakanlığı elinde tuttu hem de “Führer und Reichskanzler” sıfatıyla, devlet başkanı oldu. HHH Sakın kimse çıkıp da “Böyle şey olur mu” demesin! Evet demokrasilerde olmaz ama bizde olur. Olur olur hem de bal gibi olur!.. Bu arada, AKP’nin eski Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Tayyip Bey’in partinin başından ayrılmasının bir tehlike oluşturmayacağını söylüyor ve diyor ki: Ak Parti’nin başka özellikleri var. Karizmatik lider giderse yerini ortak akıl alır. Doğrusu, bu sağduyulu sözler insanı hem sevindiriyor, hem de ümitlendiriyor. Ama ne yazık ki, bu sevinç fazla uzun sürmüyor ve Ergün’ün kuvvetler ayrılığıyla ilgili sözleriyle birlikte yerini ilkinden daha da derin bir umutsuzluğa bırakıyor. Bakın ne diyor kuvvetler ayrılığı ilkesine yönelik yeni bir düzenleme yapılması gerektiğini söyleyen Nihat Ergün: Yasamanın bir basamak yukarıda, bir gömlek üstte sayılması gerekir. Yürütme ve yargının yasama karşısında bir ölçüde saygı duyan, ceketini ilikleyen bir tavır göstermesi lazım. Yasama karşısında ceketini ilikleyen bir yargı! İşte Nihat Ergün’ün önerdiği ortak akıl ve onun ürünü kuvvetler ayrılığı bu! HHH Anayasanın “Egemenlik” başlıklı 6 maddesi aynen şunu söyler: “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanır.” Görülüyor ki, demokrasilerde, egemenlik anayasal organlar eliyle kullanılır ve organlar, bu yetkiyi kullanırlarken anayasanın koyduğu esaslara uymak zorundadırlar, bu sırada erkler arasında bir egemenlik hiyerarşisi yoktur. Bütün bunlar çok açık anlaşılabileceği gibi, devletin bir erkinin bir diğeri karşısında önünü ilikleyip, el pençe divan durması anlamını taşımaz. Yargının yasama karşısında olduğu gibi, yürütme karşısında da el pençe divan durması kuvvetler ayrılığının tümüyle ortadan kalkmış olması anlamını taşır. Yargı, yasama karşısında, önünü ilikleyip el pençe divan durursa, yani aralarında bir ast üst ilişkisi olursa, anayasal denetimin ne anlamı kalır ve nasıl işleyebilir? AKP’nin ağır toplarından birinin, yasama karşısında el pençe divan duran bir yargı önermesi, hem de bunu ortak akıldan söz ettiği bir söyleşide ileri sürmesi, “ortak akıl derken” ne menem bir aklı önerdiklerinin çok açık bir göstergesidir. Durum kötüden de kötü, görüyorsunuz, Tayyip Bey başından gitse de, AKP’nin aklın ve demokrasinin yolunu bulması imkânsız. ‘Alo yolsuzluk’ hattı MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Kamu kurumlarının mali denetimlerini gerçekleştiren, raporları hükümet ile muhalefet arasında gerilime neden olan Sayıştay’a yapılan usulsüzlük ihbar ve şikâyetlerinin sayısı 2004 yılına göre 3 katı aştı. Geçen yıl Sayıştay’a kamu kurumlarındaki usulsüzlükleri içeren 378 ihbar ve şikâyet geldi. Sayıştay, ihbar ve şikâyetleri daha da kolaylaştırmak için harekete geçti. Bunun için “ihbar hattı” kuruluyor. Sayıştay Başkanlığı, MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin soru önergelerine toplu yanıt verdi. Yanıta göre, 2014 itibarıyla Sayıştay’da 90 denetçi yardımcısı, 771 de denetçi olmak üzere denetimle doğrudan görevli toplam 861 personel görev yapıyor. Geçen yıl bu sayı 865’ti. Sayıştay, kuruma yapılan ihbar ve şikâyetlere ilişkin de bilgi verdi. Buna göre, Sa yıştay Başkanlığı’na ihbar ya da şikâyet başvuruları ya yazılı dilekçe ile ya da epostayla gerçekleştiriliyor. Bu ihbar ve şikâyetler kamu idaresinin bağlı olduğu denetim gruplarına yönlendiriliyor ve burada incelenip sonuçlandırılıyor. Sayıştay Başkanlığı, ihbar ya da şikâyetleri daha da kolaylaştırmak için web sayfasında “ihbar hattı” kurmak için de çalışma yürütüyor. Sayıştay’a yapılan ihbar ve şikâyet sayısındaki artış da dikkat çekiyor. Yanıta göre, 2004 yılında Sayıştay’a kamu kurumlarına ilişkin 115 ihbar ya da şikâyet geldi. Bu rakam 2013 yılında 378’e yükseldi. Bu yılın ilk dört ayında gelen ihbar ve şikâyet sayısı da 97 oldu. Sayıştay’a en fazla şikâyet ise 472 ile 2012 yılında gerçekleşti. Sayıştay, “Denetim sonuçlarının paylaşımı konusunda yaşanan engeller nelerdir” sorusu üzerine ise “sitemini” dile getirdi. Raporların TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmesinden kaynakla nan sorunlar olduğuna işaret eden Sayıştay, “Bu raporların ne şekilde ve nerede görüşüleceğine (bilhassa uluslararası örneklerde de olduğu gibi Sayıştay raporlarının görüşülmesine münhasır ayrı bir ihtisas komisyonu kurulmasına) ilişkin TBMM tarafından bir düzenleme yapılması gerektiği görüşmelerde sık sık gündeme gelmesine rağmen henüz sonuç alınamadığını” vurguladı. Sayıştay, “yolsuzlukla mücadele stratejisi” hakkında da bilgi verdi. Kamuda saydamlığı engelleyen ve yolsuzluğa neden olan faktörlerin ortadan kaldırılması suretiyle daha adil, hesap verebilir, saydam ve güvenilir bir yönetim anlayışının geliştirilmesine katkıda bulunmak üzere “Sayıştay Yolsuzlukla Mücadele Stratejisi” hazırlama komisyonu oluşturulduğu belirtildi. Stratejinin gerekli inceleme ve onay süreçlerinin ardından yayımlanacağı da bildirildi. Demir, Kılıçdaroğlu’nun hakaret ettiğini söyledi ‘Bakaramakara’ya takipsizlik Patek Philippe firması “Garanti belgesi kişiye özel değil, saate özeldir. Garanti belgesinde sadece saatte kaç taş var, kaç karatlık altın, seri numarası, üretim tarihi ve garanti süresi yazılır” açıklaması yaptı. Savcıdan CHP liderine suç duyurusu Haber Merkezi Edirne’ye tayini çıkan cumhuriyet savcısı Mehmet Demir, kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na dava açacağını açıkladı. Kılıçdaroğlu son grup toplantısında Demir’e “savcı bozuntusu” demişti. Kılıçdaroğlu’nu “sehven” ifadeye çağıran İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Demir önceki gün bir televizyon kanalında canlı yayına katıldı. Kılıçdaroğlu’nun “sen kimsin” sözlerine savcı Demir yanıt verdi. Demir, “Ben Kahramanmaraşlı savcı Mehmet Demir’im. Soyum sopum bellidir. Afşin Bey’in torunuyum. 1983 İstanbul Hukuk mezunuyum” dedi. Demir “Diplomayı nerden aldığımı sormuş. Diplomayı Kılıçdaroğlu’ndan almadım. Eğer diplomaları yarıştıracak olursak; diplomaları yan yana koyduğumuzda Kılıçdaroğlu’nun diploması benim diplomam yanında gözyaşları içinde kalır. Benim diplomamın sadakasını versem Kılıçdaroğlu’nun diploması 15 yıl açlık çekmez” diye konuştu. Öte yandan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun “Edirne’de görevlendirme” yazısı savcı Mehmet Demir’e ulaştı. ‘Bağış İslamı aşağıladı ama...’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın eski bakan Egemen Bağış’a ait ses kaydında İslam dinini açıkça aşağıladığı ve halkın bir kesiminin inancıyla alay ettiği gerekçesiyle bulunduğu suç duyurusunda takipsizlik kararı verdi. Bağış’ın “İslam dinine mensup insanları rencide ettiği ve benimsediği dini değerleri aşağıladığının söylenebileceğini” belirten Başsavcı Vekili Zeki Bayrak, karar gerekçesinde, telefon dinlemesinin meşru bir dinleme kaydına dayanmadığı ve hukuki delil niteliğinde bulunmadığını belirtti. Tanal, bir gazeteciyle telefon konuşmasında Kuran’daki Bakara suresiyle “bakara makara” diyerek alay ettiği ileri sürülen eski AB Bakanı Egemen Bağış hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu. Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Zeki Bayrak, Bağış hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Kararda “Halkın İslam dinine mensup kesiminin kutsal kitabı olan Kuran ayetlerinin bir kısmına yönelik alaycı ifadeleri dolayısıyla bu dine mensup insanları rencide ettiği ve benimsediği dini değerleri aşağıladığı söylenebilir” ifadelerinin kullanılması dikkat çekti. Savcı telefon konuşmasının aleni olmadığına dikkat çekti. Tanal’ın telefon konuşmasının ikinci tarafı gazeteci Metehan Demir için bulunduğu suç duyurusunda da “kovuşturmaya yer olmadığına” karar verildi. Kararda Bağış için kullanılan gerekçesinin aynısını kullandı. Çağlayan’a yalanlama Saat firması gazeteye reklam vermediklerini ve garanti belgesinde isim yazmadıklarını açıkladı Haber Merkezi Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın TBMM’de yaptığı savunmasında, 700 bin TL’lik kol saatiyle ilgili dile getirdiği iddiaları, saatin satın alındığı Patek Philippe firması yanıtladı. “Saatin faturası alanın üstüne, ama garanti belgesinde benim adım geçiyor” diyen Çağlayan’ın açıklamalarını yalanlayan firma yetkilileri, “Garanti belgesi kişiye özel değil, saate özeldir. Garanti belgesinde sadece saatte kaç taş var, kaç karatlık altın, seri numarası, üretim tarihi ve garanti süresi yazılır” dedi. Saati gazete ilanından görüp beğendiğini söyleyen Çağlayan’ın bu iddiası da yine firma tarafından yalanlandı. Gazete ilanı vermediklerini belirten firma yetkilileri, “Özel bir saat ürettiğimiz zaman bunu müşterilerimize elektronik postayla bildiririz” dedi. Firmanın, Cenevre’deki merkez mağaza sorumlusu ile görüşen Aydınlık gazetesinden Derya Derviş’in aldığı yanıtlar şöyle: “Biz marka bir firmayız ve müşterilerimiz özeldir. Firmamız 1996 senesinden beri dergi çıkarır. Müşterilerimiz, ürettiğimiz saatleri bu dergiden takip ederler. Özel bir saat ürettiğimiz zaman da bunu müşterilerimize elektronik postayla bildiririz.” Patek Philippe’le sözleşmesi olan İstanbul’daki firma da, garanti belgesinde isim yazılmadığını teyit etti. Bakan Şimşek Sarraf’ı savundu Ekonomi Servisi Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Rıza Sarraf’ın vergi rekortmenleri listesinde olmaması ile ilgili olarak kurumlar vergisi verilerinin beklenmesi gerektiğini söyledi. Şimşek, buradaki tartışmada “sapla samanı karıştırmamak gerektiğini” söyleyerek “Bahsettiğiniz kişi, ‘Cari açığın şu kadarını ben hallettim’ diyen kişi. Şimdi bakıyoruz, ihracat yapıyorsanız, KDV ödemişseniz, bunu iade alıyor olmanız lazım. Ama bir şirket temmettü dağıtıyorsa, kâr payı dağıtıyorsa, kişisel gelir vergisi öder. Kurumlar vergisi verilerinin çıkmasını beklememiz gerekir. Kurumlar vergisi, gelir vergisinden farklı olanı bize gösterecek” diye konuştu. Financial Times Türkiye Zirvesi’nde soruları yanıtlayan Şimşek; 17 Aralık ve Twitter yasağı ile ilgili de özetle şöyle konuştu: “17 Aralık ve 25 Aralık günlerinde olan şeyler, siyasi motivasyonu olan işlerdi. Yolsuzlukla mücadele etmek önemli ama hukukun üstünlüğüne riayet ederek uygulanmalı. Memleketim Twitter’ı kapatmak zorunda kaldı ve bu beni üzdü ama Twitter’ın da mahkeme kararlarına saygı göstermesi gerekiyor.” İzmir Emniyeti’nde yine görev değişikliği Erdoğan: Depremi İZMİR(Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Emniyet Müdürlüğü’nde çeşitli birimlerde çalışan 1 komiser yardımcısı, 2 başpolis ve 76 polis memuru başka görevlere atandı. İzmir Emniyet Müdürlüğü’nde daha önce de aralarında emniyet müdür yardımcısı, şube müdürü ve emniyet amirlerinin de bulunduğu bazı personelin görev yeri değiştirilmişti. unutmamalıyız İstanbul Haber Servisi Başbakan Tayyip Erdoğan, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ve Kızılay’ı hızla yardım eden kurumlar haline getirdiklerini belirterek, “Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini aklımızdan çıkarmamalıyız” dedi. Erdoğan, AFAD tarafından başlatılan “Afete Hazır Türkiye” projesi kapsamasında “Afete Hazır Okul” kampanyasının tanıtım toplantısına katıldı. Küçükçekmece’deki Arena Mega Kongre Salonu’nda düzenlenen toplantıda konuşan Başbakan Afganistan’da toprak kaymasında yaşamını yitirenlere başsağlığı dilerken Türk Kızılayı’nın bölgeye ulaşan ilk uluslararası yardım kuruluşlarından biri ol Balyoz davasında sağlık gerekçesiyle tahliye talebi İstanbul Haber Servisi Balyoz davasında 16 yıl hapis cezasına çarptırılan emekli Korgeneral Doğan Temel’in avukatı, müvekkilinin sağlık durumunu gerekçe göstererek infazın 6 ay süreyle ertelenmesini ve tahliye edilmesini talep etti. Avukat Hakan Tunçkol, Anadolu Adalet Sarayı 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunduğu dilekçede, müvekkilinin 68 yaşında ve yumuşak doku kanseri olduğunu belirtti. Başbakan, toplantının yapıldığı “ArenaMega” adının “Yahya Kemal Beyatlı Kültür Merkezi” olarak değiştirildiğini açıklayarak Beyatlı’dan bir şiirle konuşmasını sonlandırdı. Bu arada Erdoğan, toplantıdan önce Türk Dünyası Yazarlar Meclisi üyelerini kabul etti. O isim değiştirildi duğınu belirtti. Erdoğan, “Afetleri engelleyemeyiz ama can ve mal kayıplarını azaltmak için planlama yapabiliriz” dedi. Erdoğan Türkiye’de daha az şiddetli depremlerde can kaybı olurken Japonya’da 89 şiddetinde depremde bile kayıp olmadığını anımsatarak “Fay hattının tam üzerine dahi bina, fabrika inşa etmiş, yol, demiryolu, tünel inşa etmiş bir Türkiye gerçeği ile karşı karşıyayız” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle