Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                SAYFA	  CUMHURİYET	  6	MAYIS	2014	SALI  8 n Baştarafı 1. Sayfada  HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK  GÜNCEL  sollayan veya sollayacak olan ne Türkiye’de ne de dünyada bir başka siyasal ekip bulabilirsiniz. Örnek mi arıyorsunuz, bakın şu Cumhurbakaşkanlığı adaylığı sürecine. Sanki RTE yıllardır gözünü Çankaya’ya dikmemiş, Abdullah Gül’ün görev süresinin biteceği yılı ve günleri dört gözle beklemiyor. Üstelik aylardır Çankaya’ya pek o kadar iştihalı değilmiş havası basıyor kamuoyuna.. Ama sanki cumhurbaşkanı olmaması işareti almak için partisinden, vekillerinden, il başkan ve kongre delegelerinden ve şimdi de anketlerle halktan bir hayır, sen bize Başbakanlık’ta lazımsın yanıtı almayı bekliyor. Bu istişari koşuşturmalar baştan aşağı palavra, asıl amacı örtme girişimleri.. Hele bir seçilsin, hiç kuşkunuz olmasın cumhurbaşkanı adaylığına öncelikle partimin bütün kademeleri ısrar etti… Yetinmedim. Halkımızın görüşünü almak için anketlere başvurdum. Nihayet, halkımızın şu kadar oyu ile Çankaya’ya çıkmam, tepeden yine insanların, toplulukların canına okumaya devam etme kararı çıktı. Başka nasıl davranabilirdim; halka, parti kademelerine karşın, hayır cumhurbaşkanı olamam, diyebilir miydim, diyecektir. HHH İkiyüzlüğün sınırı yok. Halkı uyutarak sanki Türkiye seni istiyor, diye sürekli bağıran yalaka taraftarın zorlamasıyla Çankaya’ya çıkmak zorunda kalmış gibi…. Cumhurbaşkanı olunca anayasadaki partisiz ve tarafsız cumhurbaşkanı kimliğini kapıda bırakarak…fiili olarak yine AKP genel başkanlığını, başbakanlığı yürüteceğini şu sıra kendisi söylemiyor; ama, çevresi RTE’nin Çankaya’da devleti de partiyi de tek elden idare etmeye kararlı olduğunu durmadan yayıyor. Peki ama RTE’nin anayasanın açık hükümlerine karşın tarafsızlık, partisizlik gömleğini çöp sepetine atmasına kim, hangi kuvvet veya hukuksal güç karşı çıkacak? Daha bugünden devletin bütün kurumları teslim bayrağını çekmiş bir tablo sergiliyorlar. Daha bugünden RTE’ye sadık hukukçular, örneğin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, halkın seçtiği bir cumhurbaşkanı Köşk’te yarı başkan durumundadır diyor. Yani kurulacak hükümeti denetlemek, bakanları atamak veya yukarıdan şu şu konularda, tabii başkanlığına yol açacak yasaları Meclis’e getirmesi ve AKP çoğunluğunun oylarıyla kabul edilip önüne gelmesi emrini verebilir görüşü ağırlık kazanıyor... Tekrar soruyorum: Tepedeki demokrasiye inanç değeri zaten düşük olan Cumhurbaşkanı RTE’nin bu yasaları şak diye onaylamasını ve elinde esasen var olan tek adamlık gücünü yasalarla onarıp kuvvetlendirmesini, örneğin AKP çoğunluğundaki parlamento mu, sesi soluğu bir gün duyulur duyulmaz yalaka TV’ler ve medya ile ağzı kapatılan ve bir türlü ulusal hiçbir konuda bir araya gelip anlaşamayan muhalefet partileri mi önleyecek? Hele zaten susturulmuş, korkudan sütunlarından çıkamayan medya mı? Güldürmeyin insanı! HHH Sıra geldi babaların aklanmasına. O da gün sayıyor. Dört AKP bakanı ile ilgili AKP’nin tabii işine gelen içerikteki önergesi dün Meclis’te tartışılacaktı. Amaç, dört bakanın rüşvete bulaşıp bulaşmadığını onca kasalar dolusu Avro’larla açıklanan kanıt değerinde telefon kayıtlarına karşın araştıracak bir komisyon kurulup kurulmamasına karar vermeye yönelik. Bu satırlar yazıldığı sıradaki görüşmeler sonunda soruşturma komisyonu kurulmasına, hatta AKP oyları ile karar verilse ne yazar? Bu bile AKP’nin çoğunlukta olacağı komisyondan dört bakan hakkında soruşturma açılmasına gerek olmadığı olası kararı çıkmasını kim engelleyebilir? HHH AB Türkiye Delegasyonu Başkanlığı’na getirilen İtalyan Stefano Manservisi hem nalına hem mıhına saptamalar yapan son açıklamalarında, internet, HSYK, MİT yasaları, Twitter ve YouTube yasakları kaygı verse de “Ben” diyor”, “Türkiye’nin otoriter bir yönetimde olduğunu düşünmüyorum.” AB açısından önemli olan rüşvet ve yolsuzlukları yargının gün ışığına çıkardığını görmekmiş. Çok doğru, lakin yeni delegasyon başkanı yargının ve emrindeki polisin 17 Aralık depreminden sonra getirildiği duruma, komplo mu değil mi bilemem, diyor ve buna karşın hâlâ gerçekleri güvenilir bir soruşturmanın ortaya koyacağını söylüyor. Ne ki Bay Manservisi, yargının ve polisin, gerçeklerin ortaya çıkarılmaması için baştan aşağı budandığını anımsamıyor ve… ….RTE’nin kaygı veren yasaları otoriter bir rejim uğruna çıkardığını …Türkiye’de yalaka medya, bilim adamı ve sözcüleri dışındaki çoğunluğun; RTE’nin devletin bütün kurumlarını, tabii zaten suspus ettiği orduyu, parlamentoyu, başına Gül’ü bile getirip getirmemekte tereddüt ettiği bir başbakanla hükümeti, partiyi yukarıdan, tek elden yönetmeye hazırlandığını hâlâ otokratik amacın dışında görüyorsa Bay Manservisi’ye, bırak idarei maslahatçı demeçleri de sadede gel demekten başka çare kalmıyor. Tabii Tanrısı akıl fikir ihsan eylesin demek dışında!  Çocuğa dokunan yanacak!.. İdam yok, 39 yıllık müebbet var, cinsel suç terör suçu gibi olacak FIRAT KOZOK ANKARA		Çocuk cinayetleri ve istismarına karşı ağır cezalar getiren tasarı Bakanlar Kurulu’nda imzaya açıldı. Türk Ceza Yasası’nda yapılacak değişiklikle cinsel saldırıya uğrayanlarda “ruh	sağlığının	bozulup	bozulmadığı” yönünde ayrım yapılmayacak. Cezalar kademeli olarak yarı yarıya artırılacak. Çocuklara karşı işlenen bir suçtan dolayı ağırlıştırılmış müebbet hapis alanlar, bundan sonra 30 yıl yerine 39 yıl, müebbet alanlar, 24 yıl yerine 33 yıl cezaevinde kalacak. Yapılacak düzenlemeyle cinsel suç işleyenler de terör suçluları gibi aldıkları cezanın en az 4’te 3’ünü yatacak. Bu cezanın bir bölümü terör suçluları tek kişilik hücrelerde geçecek. Yine bu suçlular için “psikolojik	ve	biyolojik” tedavi yöntemleri de gündeme geliyor. Ancak bu başlığın içerisinde “hadım” işlemi yok. Başbakan Erdoğan, çocuk cinayetlerine ilişkin yaptığı açıklamada, “Gönlüm	idam	diyor	ama	 yasada	yok”	şeklinde konuşmuştu. Erdoğan, cezaların artırılması yönünde Adalet Bakanlığı’na talimat verdiğini, konuyu kısa sürede gündeme getireceklerini açıklamıştı. İşte o çalışma Bakanlar Kurulu’nun dünkü toplantısında masaya yatırıldı. Hafta içerisinde TBMM’ye sevk edilecek tasarıda yer alan bazı düzenlemeler şöyle: l Basit	ve	daha	ağır	cinsel	 saldırılar	için	verilen	cezalar	 kademeli	olarak	artırılacak. l Beden	ve	ruh	sağlığının	 bozulması	hali	cezayı	artırıcı	bir	neden	olmaktan	çıkarılacak,	suçun	temel	şeklinde	 ceza	artırılacak. l Cinsel	taciz	suçunun	çocuğa	karşı	kamu	görevinin	sağladığı	kolaylıktan	işlenmesi	ya	 da	posta	ve	elektronik	haberleşme	araçlarının	sağladığı	olanaklarla	işlenmesi	durumunda	 yine	cezalar	artırılacak. l 15	yaşını	bitirmiş	yetişkinler	tarafından	kandırılarak	 veya	ikna	edilerek	cinsel	ilişkiye	girilmesi	durumunda	sanığa	verilecek	ceza	artırılacak.	 Türk	Ceza	Yasası’na	ilk	kez	 “Ensest”	tanımı	da	girecek. l	Cinsel	suçlardan	hapis	cezasına	 mahkum	olanlar	için	 tıbbi	tedaviye	tabi	tutulmaları,	mağdurun	bulunduğu	yerlere	yaklaşmaktan	uzaklaştırılmaları	gibi	önlemler	de	yeni	kanunda	yer	alacak.  GÜNDEM  n Baştarafı 1. Sayfada  MUSTAFA BALBAY  Köşk zirvesi AYŞE SAYIN ANKARA		CHP	lideri	Kemal	 Kılıçdaroğlu’nun	cumhurbaşkanlığı	 adaylığı	konusunda	görüşüne	başvurduğu	eski	Genel	Başkan	ve	Antalya	Milletvekili	Deniz	Baykal,	muhalefetin	“ortak	 aday”	göstermesi	için	girişimde	bulunulmasını	istedi.	Kılıçdaroğlu’nun	MHP’nin	 “ortak	adaya	mesafeli	olduğu”nu	belirterek	ortak	aday	çıkarmanın	zorluğunu	dile	getirdiği	ancak	Baykal’ın	“Denemek	 lazım,	temaslar	kurulunca	bu	tavır	değişebilir”	görüşünü	ilettiği	öğrenildi.	 Edinilen	bilgiye	göre	görüşmede	Baykal,	 AKP’nin	büyük	olasılıkla	Başbakan	Tayyip	Erdoğan’ı,	o	olmazsa	cumhurbaşkanı	 Abdullah	Gül’ü	yeniden	aday	gösterebileceğine	dikkat	çekti.	Baykal’ın,	“AKP	kendi	adayını	gündemde	tutarak,	bir	anlamda	 muhalefeti	oyalıyor.	Biz	bir	an	önce	aday	 konusunu	netleştirerek	önümüze	bakmalıyız.	Oyalanmamalıyız.	Meclis’te	 MHP	ve	HDP’nin	de	üzerinde	uzlaşabileceği	bir	isim	arayışı	için	temasBaykal,	geçen	cumartesi	 lara	başlanmalı.	Şimdiden	partilerin	 amcasını	kaybeden	CHP	likendi	adaylarını	isimlendirmeleri,	o	 derine	başsağlığı	da	diledi. adayları	etkisizleştirir,	çürütür”	görüşünü	dile	getirildiği	öğrenildi.	AKP’nin	 “kemik	oyu”nun	yüzde	36	civarında	olduğu	değerlendirmesi	yapan	Baykal,	son	seçimlerde	yüzde	6.5’lik	oy	kaybı	nedeniyle	 Erdoğan’ın	da	cumhurbaşkanlığı	adaylığı	 konusunda	tereddütleri	bulunduğuna	işaret	etti.	Edinilen	bilgiye	göre	Baykal,	“Muhalefet	partileri	ortak	aday	için	görüşmeye	 başlayabilirler.	Eğer	böyle	bir	uzlaşma	olursa,	Türkiye’nin	kaderi	değişir”	dedi.  l Zorla	evlendirilmeye	ilişkin	düzenlemelerde	evlenme	 yaşına	ulaşmış	kişilerin	baskıyla	istemedikleri	kişilerle	 evlendirilmeleri	suç	olacak.	 Bu	kişilere	1	yıldan	3	yıla	kadar	hapis	cezası	verilecek. l Cinsel	saldırı	ve	cinsel	 taciz	suçu	kutlama,	konser	 ve	miting	gibi	insanların	toplu	halde	bulundukları	alanlarda	gerçekleşirse	ceza	oranı	 da	artırılacak.	Mevcut	düzenlemede,	2	ile	7	yıl	arasında	 öngörülen	cezalar	yarı	yarıya	artırılacak.  ılbaşı	tacizcilerine	 15	yıla	kadar	hapis  Y  aşbakan	 ‘yüreğim	yanıyor’	dedi’ Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, getirilecek düzenlemelerin kamuoyunda vicdanları rahatlatıp rahatlatmayacağı yönündeki soru üzerine “Cezalarda	aslolan	caydırıcılıktır.	Siz	 39	yılı	az	mı	sanıyorsunuz”	 dedi. Bakanlar Kurulu toplantısında Başbakan Erdoğan’ın bu konuda “yüreğinin	yandığını	söylediğini” anlatan Arınç, “Türkiye’de	idam	cezasının	 karşılığı	 olan	 cezalar	 ağırlaştırılmış	müebbet	olarak	 infaz	ediliyor”	diye ekledi.  ‘B  18 saldırı düzenlediği iddia edilen ‘Selam’ şüphelileri hâkim karşısına çıkacak  İfadeye çağrıldılar CANAN COŞKUN  İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 19881999 arasında Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı’nın öldürülmesi olaylarının da aralarında bulunduğu 18 ayrı saldırıyı gerçekleştirdikleri iddia edilen “Tevhid Selam Kudüs Ordusu Örgütü”ne yönelik soruşturmada dosyada adı geçen şüpheliler ifadeye çağrılmaya başlandı. Şüpheliler arasında yer alan ‘Umut davası’ sanığı Abdülhamit Çelik’in de önümüzdeki günlerde savcı İrfan Fidan’a ifade vermesi bekleniyor. İHH Başkanı Bülent Yıldırım, ilahiyatçı yazar Mustafa İslamoğlu, Yenişafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, Star gazetesi yazarı Hakan Albayrak’ın da ifadeye çağrılan isim  ler arasında yer aldığı, ancak şüpheli mi yoksa tanık olarak mı ifadelerine başvurulacağı bilinmezliğini koruyor. 2011’de başlatılan Selam terör örgütü soruşturması bazı basın yayın organlarında “7 bin kişi dinlendi” şeklindeki haberlerle gündeme gelmişti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da “doğrudan veya dolaylı olarak 2 bin 280 kişi herhangi bir silahlı terör eylemi ya da terör planlamasının olmadığının görülmesine rağmen 3 yıldan fazla dinlendiği” açıklamasını yapmıştı. Soruşturmaya bakan savcılardan Adnan Çimen gazetelerdeki iddiaları yalanlayarak yaklaşık 230 şüphelinin mahkeme kararlarıyla dinlendiğini belirtmişti. Çimen suç duyurusunda bulunarak müfettiş incelemesi yapılmasını istemişti. Soruşturma uzun süre TMK’nin 10. mad  desi ile yetkili savcı Adem Özcan tarafından yürütüldü. Soruşturma ile ilgili haberlerin ardından Özcan, Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcılığı’na atandı. TMK savcılığının kaldırılmasının ardından soruşturma dosyası ‘terör ve örgütlü suçlar soruşturma bürosuna’ nakledilerek, 25 Aralık yolsuzluk soruşturmasını da yürüten savcılardan biri olan savcı İrfan Fidan’a verildi.  şey değişmemiş görünüyor. Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın devletçe planlanarak öldürülmesine giden yolun her aşaması başta siyasetçiler ve hukukçular olmak üzere bugünkü kuşaklara da ders olacak niteliktedir. Davanın açılmasından başlayalım. 12 Mart rejiminin en katı günlerinde Türkiye’nin farklı illerinden yakalanıp tutuklanan gençlerle ilgili soruşturmalar başlangıçta ayrı ayrı yürütülüyordu. 12 Mart rejimi bu yöntemle istediği sonucu alamayacağını anlayınca yasaları zorladı ve hukuksuzluk dilinde “amaç suçları” diye tanımlanan yönteme başvurdu. Yani İstanbul sokaklarında bildiri dağıtanla Ankara’da araç yakan, Adana’da eylem yapanla İzmir’de miting düzenleyen kişiler arasında hiçbir bağlantı olmasa da, aynı şeyi amaçladıkları için aynı örgütün üyesi olarak yargılanacaktı. Eylem ne olursa olsun cezası da idama kadar uzanacaktı. İstanbul 1 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesi, böyle bir davanın hukuki olmayacağı görüşünü belirtince lağvedildi. Yerine Ankara’da davaya özel bir mahkeme kuruldu. Bir başka deyimle dava açılırken, mahkeme kurulurken hüküm de oluşturulmuştu. HHH Deniz’lere yüklenen suç, kestirmeden anayasayı ortadan kaldırmak olarak tanımlandı. Oysa Samsun’dan Ankara’ya bağımsızlık yürüyüşü düzenlemekten İstanbul’da 6. Filo’ya hayır eylemi yapmaya kadar o dönem gençliğinin başlıca istemi, öncelikle mevcut 61 Anayasası’nın iyi uygulanmasıydı. Onlara göre dönemin yöneticileri, bağımsız Türkiye anlayışını kaybetmişti. Deniz’lerin savunması nasıl bir dünya istediklerini ortaya koyan tarihi bir belgedir. Mahkeme kararını çok önceden verdiği için ne savunmaları dinlemeye ne de avukatların tek tek çürüttükleri delilleri tartışmaya niyeti vardı. Tıpkı bugünkü gibi! 1 yıldan daha kısa süren bu yargılama sürecinin sonucunda 24 Nisan 1972’de idam kararı kesinleşti. Meclis idam kararlarını o kadar hızlı onayladı ki, yerine göre hafta sonu bile çalıştı. Meclis’in önüne gelen idam kararlarında sayının üç olmasının nedeni şuydu; çünkü 1960’da üç kişi idam edilmişti. Menderes, Zorlu, Polatkan’ın intikamını almak için aynı sayıda idam için yeterli sayılacaktı”. HHH Deniz’lerin idamına giden yolda son imza dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ındır. Sunay bu imzayı atmadan önce dönemin Barolar Birliği Başkanı Prof. Faruk Erem, kendisine önemli bir mütalaa göndermişti. Prof. Erem mütalaasında, “İnfazın telafisi imkânsızdır. Anayasanın Meclis’e tanıdığı yetki mahkemelerce verilen ölüm cezalarının yerine getirilmesine karar vermektir. Bu yetki esasında ölüm cezasının yerine getirilmemesi kararının verilmesinde toplanır. Değerlendirmenizi bu yönde yapınız” diyordu. Oysa Cumhurbaşkanı Sunay da verilen karara uymuş ve infaz kararını istem üzerine “ivedilikle” onaylamıştı. Bu onayın ardından infazın önünde hiçbir engel kalmamış oluyordu. 42 yıl sonra bugün Deniz’lerin idamı haklıydı diyen sağduyulu bir kişi bile bulamazsınız. Dahası tarihimizdeki siyasi davaların hiçbiri bugün hayırla anılmamaktadır. Bugünkü davalar da yakın bir gelecekten itibaren tümüyle aynı kaderin parçası olacaktır ve tarih bu davaların hiçbir aşamasını atlamadan gerçeği bütün çıplaklığıyla yeni kuşakların önüne serecektir. Bu ülke topraklarındaki herkesin özgür ve mutlu yaşaması için ölümü göze almacasına büyük bir hayal kuran Deniz’lere bir kez daha selam olsun...  İfadeye çağrılan isimler arasında Abdülhamit Çelik’in de yer aldığı belirlendi. Abdülhamit Çelik, Umut davası sanıklarından biriydi. Sanık Abdulhamit Çelik’in “silahlı suç örgütü üyesi olmak” suçundan aldığı 6 yıl 3 ay ceza geçen hafta Yargıtay tarafından onandı.  mut	davası’	sanığı	 ifadeye	çağrıldı  ‘U  Genelkurmay: İhraç iddiaları gerçekdışı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı, 30 Nisan tarihinde yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında, TSK içindeki “paralel yapılanmanın tasfiye edilmesi yönünde karar alındığı ve bu doğrultuda, paralelcilerin ordudan temizleneceği” yönündeki haberleri yalanladı. Genelkurmay Başkanlığı’ndan konuyla ilgili olarak yapılan açıklamada şöyle denildi: “Ağustos ayı olağan YAŞ toplantısına yönelik çalışmalar, kurumsal hafıza ve teamüller çerçevesinde ve normal seyrinde sürdürülmektedir. Söz konusu haberler gerçekdışıdır.” Genelkurmay, açıklamanın devam bölümünde ise TSK içinde “etnik ve mezhepsel ayrımcılık yapılmadığını” vurguladı.  DEMİRTAŞ AİLESİYLE MAHMUR’U ZİYARET ETTİ  MUSA ANTER DAVASI  Aygan ifade verecek DİYARBAKIR	(Cumhuriyet)	Diyarbakır’da 22 yıl önce Kürt aydın Musa	Anter’in öldürülmesi ve yazar Orhan	Miroğlu’nun yaralanması olayıyla ilgili özel yetkili Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dosya, Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti. Dosyada daha önce verilen ara kararları inceleyen mahkeme, tutuksuz sanık Abdulkadir	Aygan’ın İsveç’te bulunduğu gerekçesiyle Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla 2 Temmuz’da ifadesinin alınmasını kararlaştırdı. Dosyada, Hamit Yıldırım tutuklu yargılanırken emekli Albay Savaş	 Gevrekçi, “Yeşil” kod adlı Mahmut	Yıldırım	ve Abdulkadir Aygan ise tutuksuz yargılanıyor. İddianamede, sanıklar hakkında, “taammüden	adam	öldürmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, “halkı	isyana	teşvik” ve “adam	yaralamak” suçlarından da 20 yıla kadar hapis isteniyor.  O liseli serbest bırakıldı  l DİYARBAKIR (Cumhuriyet)  Merkez Yenişehir ilçesinde Erol Böçkün ve eşi Aysel Böçkün, Lise 2. sınıf öğrencisi oğulları M.S.B’nin 23 Nisan günü Lice’de karakol protestosuna götürüldükten sonra ortadan kaybolduğunu belirtmişti. Oğullarının terör örgütü PKK üyelerince dağa çıkarıldığını belirten aile, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde oturma eylemi yapmıştı. M.S.B, önceki gece bir otomobille evlerinin yanına bırakıldı.  Yalova’ya AKP’li başkanvekili  ‘Öcalan özgür olmadan dönmeyiz’ DİYARBAKIR	(Cumhuriyet)		BDP	Eşbaşkanı	Selahattin	Demirtaş,	ailesi	ile	 birlikte	Kuzey	Irak’ta	Mahmur	mülteci	 kampını	ziyaret	etti.	Burada	mültecilerin	 sorunlarını	dinleyen	Demirtaş,	“Öcalan	 özgürleşmeden	dönmelerinin	mümkün	 olmadığını	söylüyorlar”	dedi.		Demirtaş,	 eşi	Başak,	annesi	Şadiye	ve	babası	Tahir	Demirtaş	ile	Kuzey	Irak’a	gitti.	Demirtaş	ve	ailesi,	daha	sonra	önceki	gezilerinde	söz	verdiği	için	Türkiye’den	 1990’lı	yıllarda	Irak’a	göç	etmek	zorunda	kalan	Kürtlerin	bulunduğu	Mahmur	 kampını	ziyaret	etti.	Mahmur	Halk	Meclisi	üyelerince	karşılanan	Demirtaş,	çözüm	sürecinde	Mahmur	kampında	kalanların	Türkiye’ye	geri	dönüşünün	de	 tartışıldığını	belirterek	“Buradaki	halkımızın	istekleri	çok	açık	ve	nettir.	Öncelikle	önder	Apo’nun	özgürlüğünü	istiyorlar.	Öcalan	özgürleşmeden	dönmelerinin	mümkün	olmadığını	söylüyorlar.	Eğer	dönüş	olacaksa	kendi	dillerini,	kültürlerini,	eğitimlerini	ve	sağlık	hizmetlerini	anadillerinde	almak	istiyorlar.	Buradaki	halkın	tek	derdi	geri	 dönüş	değildir,	asıl	sorun	nasıl	dönecekleridir”	diye	konuştu.  Duruşma öncesi gazlı müdahale SİİRT	(Cumhuriyet)		Kurtalan ilçesinde 16 Aralık 2011’de düzenlenen KCK operasyonunda tutuklanan DİHA Muhabiri Abdullah Çetin’in de bulunduğu 8’i tutuklu 27 kişinin yargılanmasına Siirt 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Duruşma öncesi mahkeme önünde toplanan ve slogan atan kalabalığa polis biber gazıyla müdahale etti. Müdahale nedeniyle pek çok kişi gazdan etkilenerek fenalık geçirdi.  YALOVA (Cumhuriyet)  CHP’nin adayı Vefa Salman’ın 6 oyla seçimi kazanmasının ardından AKP’nin itirazı üzerine YSK, Yalova’da seçimlerin 1 Haziran’da yenilenmesine karar vermişti. Yalova Belediye Meclisi, seçimlere kadar başkanvekilliği görevini yürütecek kişinin belirlenmesi için dün seçim yaptı. AKP Grubu, Ömer Aslan’ı aday olarak gösterirken, CHP Grubu ise aday göstermeyeceğini açıkladı. 3. turda AKP’li meclis üyesi Ömer Aslan, başkanvekilliği görevine seçildi. Oylama sırasında Başbakan Tayyip Erdoğan’a da 1 oy çıkması tartışmalara neden oldu.   
            
    
