04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 MAYIS 2014 SALI 4 HABERLER Dört eski bakan hakkında Meclis soruşturması açılması, rekor oyla kabul edildi Herkes Kendine Dönüp Baksın! Freedom House’un yıllık raporunda Türkiye’nin basın özgürlüğü sıralamasında irtifa kaybetmesi ve Avrupa’nın basını özgür olmayan tek ülke konumuna düşmesi, Türkiye’de basın özgürlüğünün çiğnenmesinden nasibini almış değerli gazeteci Ahmet Şık’ın, UNESCO’nun Guillermo Cano Dünya Basın Özgürlüğü Ödülü’nü alması üzerine bütün gözlerin Türk basınının hali pürmelali üzerine çevrilmiş olduğu sırada, emekli büyükelçi ve eski CHP milletvekili Dr. Onur Öymen’in “Bir Propaganda Silahı Olarak Basın” kitabını yeni bitirmiştim. Basın özgürlüğünü propaganda yönlendirme konuları yönüyle ihata eden bu geniş soluklu eserinde, nebisi bol Türk siyaset hayatının hepsi de özgün bol kitaplı siması emekli büyükelçi Dr. Onur Öymen, gelişmelere kapsamlı yaklaşıyor. HHH Kitabın “21. Yüzyılda Türk Medyasının Durumu” bölümünde şunları söylüyor ezcümle Onur Öymen: “Gerçekler ortaya çıkıp da toz bulutu dağılınca, herkes geçmişin bir muhasebesini yapmak zorunda kalacaktı. Basın dahil!(...) İnsanların kaybolan yılları, tükenen hayatlar, yaşanan dramlar, aile faciaları ne olacaktı? Bunların hesabını kim verecekti?(...) Bütün bunlar olurken konuşması gerekenlerden bazıları ne için susmuştu?(...) Niçin basının bir bölümü o insanların daha acı çekmeleri için savaş vermişti?(...) Bu durum, ülkedeki demokrasinin standartlarını da düşürdü. Özgür basın olmadan demokrasi olabilir miydi?(...) Radyo ve televizyonları denetlemek amacıyla kurulan RTÜK ihtilaflı konularda hep iktidarın istediği doğrultuda oy veriyordu. Devlet televizyonu TRT’de çalışanların bir bölümü tasfiyeye uğratılmıştı.(...) Özel televizyon haber kanallarından çoğu iyi bir sınav verememişti. İktidarın tutumunu kollayan yayınlar yapmak için tarafsızlıktan uzaklaşmışlardı. (...) Başbakan’ın hemen hemen her konuşmasının ondan fazla kanalda aynı anda canlı olarak yayımlanmasının dünyada örneği pek azdı. Yazılı basın da iyi sınav veremeyenler arasındaydı. İktidarla muhalefetin haberlerinin verilmesinde büyük farklılıklar vardı.(...) İktidara yakın olmaya özen gösteren gazeteler cumhuriyetçi çizgiyi özenle korumaya çaba gösteren muhalif politikacıların sözlerini görmezden gelmeye özen gösteriyorlardı.(...) HHH İkinci Cumhuriyetçi denilen evvelce sol görüşlere yakın olup da AKP iktidarına başlangıçta umut bağlayanlar, bu iktidarın Türkiye’yi bireysel özgürlüklerin egemen olacağı çağdaş bir ülke haline getireceğine inananların, ‘yetmez ama evet’çiler ve hep bu yönde yazı yazanlar, görüşler savunanlardan bir kısmı da sonunda yanıldıklarını anladılar.(...) İyi sınav veremeyenler arasında yabancı basın da vardı. Başlangıçta AKP’ye büyük destek veren, attığı adımlardan büyük başarı gibi söz eden, muhalefetin eleştirilerini görmezden gelen, hatta muhalefeti eleştiren gazeteciler zaman içinde tutumlarını değiştirdiler, eleştirilerde bulunmaya başladılar. Evvelce aksi görüşü savunanların işin esasında baştan beri yanıldıklarını kabul etmeleri beklenemezdi.(...) Onlar o zaman dediklerinde de haklıydılar, şimdi yaptıkları eleştirilerde de!(...) Özeleştiriye en çok ihtiyaç duyanlar arasında yabancı basının büyücek bir bölümü de yer alıyordu. 21. yüzyılın ilk yılları herkes için derslerle doluydu. Yurtiçinde ve yurtdışında Türkiye’deki siyasi gelişmelerle ilgilenenlerin bu derslerden yararlanması gerekiyordu. Türkiye’de iktidar değişikliğinin Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren benimsediği temel değerleri ve sağlam ilkeleri değiştiremeyeceği herkesçe anlaşılmalıydı. Türkiye’yi yeniden ve farklı temeller üzerinde yapılandırmak isteyenlerin Türk toplumunun dokusunu değiştirmeye çalışanların başarı şansının olmayacağını anlayanlar belki ileride daha sağlıklı teşhisler koyup gerçekçi değerlendirmeler yapabilirlerdi...” Onur Öymen’in konuyu her yönüyle ele alan, düşündürücü ve öğretici, kapsamlı kitabını okumanın tam zamanı. Sadece AKP inandı MAHMUT LICALI ANKARA BMM Genel Kurulu’nda, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu kapsamında haklarında “rüşvet, yolsuzluk, nüfuz suistimali” iddialarıyla fezleke düzenlenen eski bakanlar Egemen Bağış, Erdoğan Bayraktar, Zafer Çağlayan ve Muammer Güler hakkında Meclis soruşturması açılması kabul edildi. Görüşmelerde, Erdoğan Bayraktar savunma hakkını kullanmazken, diğer Bağış ve Çağlayan,“paralel yapı”yı suçlayarak, siyasi savunma yaptı. Güler, “yasadışı dinleme” den yakındı. TBMM Genel Kurulu’nda AKP’nin 4 eski bakan hakkında tek bir soruşturma komisyonu kurulmasına ilişkin önergesi ile CHP’nin her bir isim hakkında ayrı komisyon kurulması yönündeki önergeleri ayrı ayrı görüşüldü. TBMM Danışma Kurulu’nda alınan karar doğrultusunda ilk önce AKP’nin önergesi üzerinde görüşmeler yapıldı. Görüşmelere geçilmeden önce CHP, Meclis’e gelen iki ayrı fezleke bulunduğunu belirterek, Bayraktar hakkında ayrı, diğer 3 eski bakan hakkında ayrı komisyon kurulması gerektiğini belirterek, usule itiraz etti. MHP ve BDP’nin de itirazları üzerine açılan usul tartışmasında, muhalefetin iki ayrı komisyon önerisi reddedildi. Görüşmelerde önerge sahibi olarak söz alan AKP’li Sadi Bilgiç’in kendi imzası bulunan önergede üzerine konuşma yaparken eski bakanlar suçsuz olduğunu ima etmesi tepki çekti. HDP’li Kaplan, Rıza Sarraf’ın her taşın altından çıktığını belirterek, “Sanırsınız kabinenin 27. bakanı” dedi. CHP’li Engin Altay, AKP’nin bakanları biran önce aklanması niyetinde olduğunu söyledi. AKP’nin önergesi için yapılan gizli oylamaya 469 milletvekili katıldı. Yapılan oylamada, 9 ret oyuna karşın 4 eski bakan hakkında Meclis soruşturması açılması 453 milletvekilinin oyuyla kabul edildi, 6 milletvekili de çekimser kalırken, 1 oy ise boş çıktı. AKP’nin önergesinin ardından CHP’nin önergeleri görüşüldü. Ancak, 4 bakan hakkında aynı konuda soruşturma komisyonu kurulamayacağı gerekçesiyle CHP’nin önergesi reddedildi. Köşk seçiminden sonra Soruşturma komisyonu 8’i AKP, 4’ü CHP, 2’si MHP, 1’i de HDP olmak üzere 15 milletvekilinden oluşacak. Komisyon çalışmaları 2 ay sürecek ve bu sürede raporunu tamamlayamazsa, 2 aylık ek sürede raporunu tamamlamak zorunda kalacak. Komisyon, Yüce Divan’a sevk yönünde karar verebileceği gibi, sevkedilmemesi yönünde de rapor hazırlayabilecek. Yüce Divan’a sevk kararı Meclis üye tam sayısının salt çoğunluğu olan 276 milletvekilinin “gizli oyuyla” mümkün olabilecek. Komisyonun çalışma süresi dikkate alındığında eski bakanlar hakkındaki Meclis’in kararı, cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasına kalacak. ‘Sistematik kampanya’ Ekonomi Bakanı Çağlayan’ın kürsüye gelmesiyle tansiyon yükseldi. Muhalefet sıralarından “Saatin nerede?”, “Saat kaç” şeklinde laflar atıldı. Çağlayan ise “Hanginiz delikanlıysa gelsin anlatayım” diye karşılık verdi. Verilen aranın ardından kürsüye gelen Çağlayan sistematik itibarsızlaştırma kampanyasının yürütüldüğünü, her türlü yalan, iftiranın atıldığını, hukuksuz dinlemeler yapıldığını savundu. Gizlilik kararı olan bir soruşturmayla ilgili konuşularak suç işlenildiğini savunan Çağlayan, fezlekede rüşvet olarak kendisine verildiği belirtilen 700 bin liralık saatin bedelini kendisinin ödediğini ve mal beyanında da yer aldığını ifade etti. Çağlayan Rıza Sarraf’ın uçağıyla umreye gittiği iddialarına da dikkat çekerek, “1995 yılında 38 yaşındayken kutsal görevim olan Hac ziyaretini yaptım. Ailemden başkası bunu bilmez. Defalarca umre ziyareti yaptım. Söz konusu ziyaretimi bir acenta üzerinden gerçekleşti” dedi. Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ TBMM TV sustu, Onur çalıştı Meclis’ten ‘Onur’lu yayıncılık AYŞE SAYIN Bağış konuşurken bazı milletvekilleri kürsüye sırtını döndü. Ne kasaları anlattı, ne parayı Eski İçişleri Bakanı Bakan Güler, 17 Aralık soruşturmasının başlangıcından operasyon aşamasına gelene kadar pek çok usulsuzlük ve yanlışlık içerdiğini söyledi. 17 Aralık’ın itibarsızlaştırmaya yönelik bir soruşturma olduğunu söyleyen Güler, önceden kurgulanan bir senaryonun ortaya konulduğunu, bütün gizlilik kuralları ve masumiyet karinesinin çiğnendiğini ifade etti. Başka soruşturmaların birleştirilerek aynı tarihte yapılan bir operasyonla kamuoyu algısı yaratıldığını savunan Güler, bakanlar hakkında Cumhuriyet savcılarının soruşturma yürütemeyeceğini söyledi. Güler, “Oğlumun ifadesi dahi alınmadan, 18 Aralık tarihinde tam 309 sayfalık fezleke niteliğinde bir dosya hazırlanıyor” dedi. Suç üstü yapılmadığını ve oğluyla ilgili yaptığı konuşmanın yasa dışı dinlendiğini söyleyen Güler, “Benim verebileceğim hiçbir hesap yoktur” diye konuştu. Güler, muhalef sıralarından atılan “Kasaları anlat, paraları anlat” lafları üzerine “Ona da geleceğim” diyerek geçiştirdi. ‘Kumpasla mücadele’ Eski AB Bakanı Bağış kürsüye muhalefetin yuhalamasıyla geldi. Muhalefet milletvekilleri Bağış’a “Kitapsız adam konuşma” ve “Ahlaksız adam” diye tepki gösterdi. Bağış, “17 Aralık darbe girişimiyle siyasi dar ağaçları kuruldu. Artık susmayacağız. Bize bu hain kumpası kuranlarla mücadele edeceğiz” dedi. Bağış’ın konuşmasında, kendisine yönelik suçlamalarla ilgisi olmamasına karşın, “başörtüsü konusunda verdiği demeç nedeniyle AKP kapatma davasından yargılandığı”nı söylemesi, muhalefet milletvekilleri, “Başörtüsünü ağzına alma” diye tepki gösterdiler. Bağış, bir gazeteciyle yaptığı ve “Her cuma google’dan bir ayet sallıyorum” dediği belirtilen konuşmanın ise “montaj” olduğunu ileri sürdü.Bağış, rüşvet karşılığı işadamı Rıza Sarraf’ın babasına İtalya vizesi aldığı iddialarıyla ilgili ise “Pek çok kişinin vize almasına yardımcı oldum. Sarraf’ın babası için de yardım talebi aldım. Ancak vize almadılar bile” savunması yaptı. Muammer Güler açık oy kullandı. ANKARA TBMM Genel Kurulu’nda 4 eski AKP’li bakanla ilgili soruşturma önergesinin görüşmeleri, “Meclis TV’nin yayın günü olmadığı” gerekçesiyle, yurttaşlardan kaçırıldı. CHP İstanbul Millevtekili Melda Onur, görüşmeleri tablet bilgisayarından “canlı” yayımladı. Onur’un yayınına CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun da aralarında bulunduğu siyasileri konuk ederken, “Meclis TV değil ama Vekil tv yayında” esprilerine yol açtı. Haklarında fezleke düzenlenen Egemen Bağış, Zafer Çağlayan, Muammer Güler ve Erdoğan Bayraktar hakkında, AKP ve CHP’nin ayrı ayrı verdiği soruşturma önergelerinin görüşmelerinden bazı notlar şöyle: l AKP’nin isteği doğrultusunda, soruşturma önergelerinin Meclis TV’nin TRT ile yaptığı protokol gereği, yayın yapmadığı pazartesi günü yapılması, muhalefetin tepkisine neden oldu. Geçen cuma günü CHP, MHP ve BDP, görüşmelerin canlı yayımlanması için başvuruda bulunmuştu. TBMM Başkanı Cemil Çiçek, partilere TRT’den gelen “olumsuz” yanıtı dün sabah iletti. Çiçek, 3 muhalefet partisine gönderdiği yanıtta, “Yayın sürelerindeki değişiklikler aynı zamanda spor kanalı olarak yayın yapmakta olan TRT 3’te spor programlarında, özellikle canlı yayınlarda aksamalara neden olmaktadır. Bu nedenle bahse konu protokolün ikinci maddesinde yer alan yayın sürelerinin dışına çıkılamaz” gerekçesini gösterdi. Genel Kurul’un çalışmaya başladığı saatlerde TRT 3’te futbol karşılaşmalarının özetleri ve hava durumu yayımlandı. l CHP, MHP ve HDP Grup Başkanvekilleri, görüşmelerin Meclis TV’den canlı yayınlanması ve sık sık internet yayının kesilmesi nedeniyle TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e giderek, “canlı yayın” talebini ilettiler. Ancak, bir kez daha olumsuz yanıtla döndüler. TBMM Başkanvekili Meral Akşener, internet yayınının, yurttaşların aşırı “yüklenmesi” nedeniyle zaman zaman kesildiği bilgisini verdi. İnternet yayını da kesildi Çağlayan, muhalefet milletvekilleriyle tartıştı. Bayraktar, Baykal’la sohbet etti. ‘Saat hastalığım var’ İşadamı Rıza Sarraf’tan 700 bin liralık saat almakla suçlanan Çağlayan, internette beğendiği saati Sarraf’la ortak tanıdıkları bir kişinin İsviçre’den aldığını, parasını ise kendisinin ödediğini öne sürdü EMİNE KAPLAN ANKARA TBMM’de soruşturma önergelerinin görüşülmesinden önce AKP Genel Merkezi’nde kendilerini savunan 4 eski bakan, İran’la ticaret nedeniyle ABD’li şirketler ve Yahudi lobisi ve paralel yapının birlikte kendilerine kumpas kurduğunu ileri sürdü. AKP yönetimi, soruşturma önergesi görüşmelerinden önce milletvekilleriyle kahvaltıda bir araya geldi. Kahvaltıya, Başbakan Tayyip Erdoğan Bakanlar Kurulu toplantısı nedeniyle katılmadı. Bazı milletvekilleri, önergenin geç verilmesini eleştirerek “AK Parti milletvekilleri olarak 4 ay boyunca hem Meclis’te hem de alanlarda, halka gittiğimizde dayak yedik. Sayın bakanlarla ilgili gerçeklerin açıklığa kavuşması şart. Bize bir açıklama yapmaları gerekir” dedi. Bunun üzerine bakanlara sırayla söz verildi. Zafer Çağlayan, İran’a ambargonun delinmesi nedeniyle ABD’li şirketlerin ve Yahudi lobisinin bundan rahatsız olduğunu söyledi. ABD Ekonomi Bakan Yardımcısı’nın bu konularla ilgili kendisinden randevu istediğini, ancak randevu vermemesinin ardından iplerin koptuğunu kaydeden Çağlayan, “ABD’deki neocon’lar, Yahudi lobisi ve paralel yapının işbirliğiyle kumpas kuruldu. Hedef alınan isimlere bakın, Yahudi lobisine karşı açıklama yapan bakanlar” dedi. Çağlayan, 700 bin dolarlık saatle ilgili olarak “Saat hastalığım var. İnternette gördüm. Türkiye distribütörü kendilerinde olmadığını, İsviçre’de bulabileceğimi söyledi. Aradım, yüzde 3 iskonto ve yüzde 8’lik KDV indirimi istedim. Bunun için bizzat saatimi almam gerektiğini söylediler. Bakan olarak gidip İsviçre’ye saati almam şık olmazdı. Konuşma sırasında ortamda bulunan Rıza Sarraf, İsviçre’de ofislerinin olduğunu, saati adıma alabileceklerini söyledi. Sarraf’ın görevlendirdiği kişi İsviçre vatandaşı olduğu için toplam yüzde 11’lik indirimden yararlanamayacağım söylendi. Sarraf’ın da tanıdığı bir tanıdığım saati aldı, pasaportuna işletti. Faturası onun, garanti belgesi ise benim adıma yapıldı. Ben de saati alır almaz o kişinin banka hesabına parayı yatırdım” dedi. Fezlekede ise Çağlayan’ın saati Cenevre’de beğendiği ve Sarraf’tan istediği, bunun üzerine Sarraf’ın saati Cenevre’den getirttiği bilgisi yer almıştı. Erdoğan Bayraktar ise, “İddialar nedeniyle zor durumdayım. Meclis’e utancımdan gelemiyorum. Geldiğim zaman da utanarak giriyorum. Zaman zaman ağladığım oluyor. Seçim öncesi böyle bir sıkıntıya neden olduğum için hepinizden özür diliyorum” dedi. Bayraktar’ın sözlerini bitirirken ağladığı belirtildi. Egemen Bağış, hakkındaki iddiaların doğru olmadığını belirtirken “Bakaramakara” tartışmalarıyla ilgili olarak “Bizim geçmişimiz bellidir” dedi. Muammer Güler de kumpas kurulduğunu belirtirken, oğlunun evinden çıkan paraların villa satışından geldiğini ileri sürerek satışla ilgili protokolü gösterdi. Güler, “Henüz resmi satış olmadığı için banka yerine evde tutuldu” dedi. l İnternet yayınının sık sık kesilmesi nedeniyle bazı internet siteleri Meclis’ten yapılan kapalı devre yayınını internet üzerinden yurttaşlara aktardı. CHP Milletvekili Melda Onur da tablet bilgisayarı aracılığıyla görüşmeleri canlı yayınladı. Kulislerde “MO TV yayında, Vekil TV yayına” esprileri yapıldı. Onur, CHP lideri Kılıçdaroğlu ve AKP’li Nurettin Canikli’yi de konuk olarak yayına çıkardı. l Görüşmelerle ilgili dikkat çekici bir ayrıntı ise Meclis’teki önemli görüşmeleri, uzun uzun canlı yayınlarla duyuran bazı büyük haber kanallarının, soruşturmaya fazla ilgi göstermemesi oldu. Haber kanallarının ağırlıklı olarak sabah saatlerinde soruşturma önergeleri yerine “cumhurbaşkanlığı seçim senaryoları” ile ilgili yayın yapmaları dikkat çekti. l Eski Çevre Bakanı Bayraktar, hakkında soruşturma önergesi açılan bakanlar arasında Genel Kurul’a ilk gelen isim oldu. CHP Milletvekili Deniz Baykal’ın yanına giden Bayraktar’ın, “Haksız yere suçlanıyorum. Siz de tapeleri izlemişsinizdir, benimle ilgili herhangi bir şey yok. Zaten savcı da takipsizlik kararı verdi” diye yakındığı öğrenildi. Baykal’ın ise yorum yapmadan dinlediği belirtildi. Bayraktar’ın, BDP’lilerin yanına giderek benzer şikâyetlerde bulunması dikkat çekti. l Eski Bakan Egemen Bağış muhalefetin en çok tepkisini çeken isim oldu. Görüşmeler sırasında Genel Kurul’da sakız çiğnediği gözlenen Bağış, savunma yapmak için kürsüye geldiğinde muhalefet milletvekillerinin sataşmalarını ve tepkisiyle karşılaştı. Bazı CHP milletvekilleri Bağış konuşurken, arkalarını döndü. Vekil TV yayında Haber kanalları ilgilenmedi Baykal’la dertleşti İstanbul Haber Servisi Basın Konseyi TBMM’deki 4 bakanla ilgili yolsuzluk fezlekelerinin görüşüldüğü oturumunun halktan gizlenerek yapılması üzerine açıklama yaptı. Açıklamada, “Açık toplumlarda, demokrasinin tüm kurallarının işlediği ülkelerde, halkın haber alma hakkına saygı asıldır. Basın özgürlüğü ve şeffaflık çerçevesinde, halktan haberlerin gizlenmesi kabul edilemez. Kamuoyunun bilgilenme hakkının engellenmesi olarak değerlendirdiğimiz bu durumu reddediyor, basın konseyi olarak kınıyoruz” denildi. Basın Konseyi’nden Meclis’te gizli oturum tepkisi Bağış’a büyük tepki
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle