04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 MAYIS 2014 SALI 6 HABERLER Adalet Bakanlığı Balyoz davasında yeni delil itirazını Yargıtay’a götürüyor 5 No’lu harddisk çıkışı UTKU ÇAKIRÖZER ANKARA Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Balyoz davasında sahte delil iddialarının odağındaki 5 No’lu harddisk ile ilgili ‘kanun yararına bozma’ ilkesini uygulayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuracaklarını açıkladı. Balyoz sanıklarından eski Havelsan Genel Müdürü Faruk Yarman’ın 22 Nisan’da Bozdağ ile yaptığı görüşmenin içeriğine ilişkin açıklamalarına dün gazetemizde yer vermiştik. Yarman, “Balyoz’da yeniden yargılamanın yolunu açın” talebinde bulunduğu Bozdağ’dan, “Böyle bir itirazda bulunursak dosyanın Yargıtay’da gideceği yerde yine cemaat hâkim” yanıtını aldıklarını açıklamıştı. Adalet Bakanı Bozdağ ile dün yaptığımız görüşmede Yarman ile yargıyla ilgili bazı konuları görüştüklerini, ancak Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun ‘paralel yapı’ kontrolünde olduğuna ilişkin bir değerlendirmesi olmadığını ifade etti. Balyoz sanıklarının yeniden yargılama taleplerine ilişkin Bozdağ şu açıklamaları yaptı: Onanan karar için yetkim yok: Adalet Bakanı olarak bir tek yurttaşımızın dahi özgürlüğünün lehine olabilecek bir yetkim varsa bunu kullanmamazlık yapmayız. Kullanırım. Bugüne kadar kullandık da. Sayın Yarman’ın aktarımıyla gazetede yer alan yazıdan sanki benim yetkim var da kullanmıyormuşum gibi bir izlenim doğabilir. Öyle değil. Benim Balyoz davasının kararı ile ilgili kanun yararına bozma yetkim yok. Çünkü o davanın temyizi bitti. CMK 305. madde açık. Eğer şöyle olsa: Bir yargılama yapılır da temyiz aşamasından geçmeden kesinleşirse o zaman Adalet Bakanlığı’nın bu yetkisi var. Kanuna açık aykırılık görürüz ve o zaman gideriz. Ama Yargıtay aşamasından geçerek temyiz incelemesi yapılan bir kararı götüremeyiz. Kanunen mümkün değil. Ama 5 No’lu harddisk için yetkimiz var: Ama bir konuyu daha söylemem lazım. Karar kesinleştikten sonra ortaya yeni deliller çıkarsa onlarla alakalı yargılamanın yenilenmesi yolu var. Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yer alıyor zaten. Balyoz davası bittikten ve kararı kesinleştikten sonra 5 No’lu harddiskle ilgili bazı gelişmeler oldu. Sanıklar ve avukatları onunla ilgili yargılamanın yenilenmesi talebinde bulundular. Mahkeme bildiğim kadarıyla reddetti. Ona itiraz ettiler. Zannedersem onu da reddetti. İşte o itirazı reddettikleri zaman kesin karar haline geliyor ve Yargıtay’a da gitmiyor. Onun için kanun yararına bozma talebinde bulunulabiliyor. 56 başvuru geldi: Adalet Bakanlığı, öyle bir talep bulunduğu takdirde işlem yapabilir. İşin sahibinin başvuruda bulunması lazım. Arkadaşlarıma sordum. Ceza İşleri Genel Müdürlüğümüze Balyoz ile ilgili gelmiş olan 56 başvuru var. Kaçı temyiz edilen kararla ilgili, kaçı 5 No’lu harddiskle ilgili bilemiyorum. Genel müdürlüğümüz incelemesini yapıyor. Kendimi mahkeme yerine koymam: Bir yurttaşın lehine dahi sonuç verecekse bu başvuruyu yaparız. Kendimi mahkeme yerine koyup ‘yok’ demem. Mahkeme değilim. Yargılama yapmıyorum. Vatandaş bir umutla başvurduysa biz de gereğini yaparız. Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ndeki değerlendirme biter bitmez göndeririz. Yine 9. Ceza Dairesi’ne gider: Bizim yapacağımz bu itiraz başvurusu tabii Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı kanalıyla kararı onayan daireye gidecek. Yargıtay’da buna bakan 9. Ceza Dairesi’ne gidecek. Orası itirazı tekrar değerlendirecek. Ama ilgili Ceza Genel Kurulu’na gitmeyecek. Kendi dairesinde ne olacak hep beraber göreceğiz. Ceza Genel Kurulu’na gider: Bir de tabii Adalet Bakanlığı dışında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın yetkisi var. İtiraz edebilir. Bunu sanıklar, hüküm giyen herkes isteyebilir. İstendi mi istenmedi mi bilemiyorum. Ama bugüne kadar başsavcı tevessül etmedi. Olsa zaten 30 günde işletirdi. Sanık lehine durumlarda zaman kısıtlaması da yok. Ama işletmedi. Orada da yazdığınız gibi Dava Daireleri Genel Kurulu’na değil, Ceza Genel Kurulu’na itiraz yetkisi var. Kanun hazırlığı sürüyor: Balyoz davasını bizim elimizdeki herhangi bir idari tasarrufla yeniden açma imkânımız yok. Bir tek Başbakanımızın verdiği talimat ile yeniden yargılamalar hususunda bir kanun düzenlemesi hazırlığımız var. Üzerinde çok kapsamlı çalıştığımız bir konu. Olumlu bir adım atılması iradesi ile çalışıyoruz. Çok önemli bir çalışma. Ama heniz bitmedi. Bir kanaatimiz olunca kendisine arz edeceğiz. Anayasa Mahkemesi açabilir: Şu anda Anayasa Mahkemesi’ne yapılmış bireysel başvurular var. Mahkeme değerlendirmesini yapacaktır. Eğer hak ihlali olduğuna karar verirse, kanun gereği iadei muhakeme yolu da açılabilir. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru üzerine hak ihlali görürse tazminata hükmedebilir, yargılamanın yenilenmesine hükmedebilir. CHP MHP Adaylarını Açıklasın Yine dillerine düştünüz, diyorlar ki sizler için, bir aday bile açıklayamıyorlar, bizi bekliyorlar, aslında doğru da yapıyorlar, çünkü seçilecek adayı biz açıklayacağız. Ne diyeyim, epeyce doğru... Neden kıbleniz AKP ve kararlarına yönelik? Neden bağımsız hareket edemiyorsunuz? Ne bekliyorsunuz? AKP’nin adayı belli: RTE! (Veya az olasılıkla Gül!) Fark eder mi sizler için? RTE bekletiyor sizi, oynuyor sizle, danışıyoruz, istişare ediyoruz diye diye adaylık açıklamasını erteliyor de erteliyor.. Sonunda, sanki bütün milletin üzerinde mutabakat kaldığı tek adayı açıklayacak! Haziranı bulur bu! Böylece size nal toplatıyor.. Onu bekledikçe daha baştan kaybettiniz zaten.. RTE de Gül de isimleri en çok bilinip tanınanlar.. Toplumda fazla propagandalarına gerek yok.. Diyorlar ki, göstereceğiz ve seçtireceğiz. Oysa sizlerin gösterebileceği adayların ülke çapında tanıtılması gerekecek.. Zamana, halka sevdirmenize, beğendirmenize, tanıtmanıza ihtiyacınız 100 kat fazla... Yoksa, biz zaten bunu yapamayız, mı diyorsunuz.. Yani havlu mu attınız!.. TE’ye karşı seçeneği inşa etmeli Partili bir aday mı düşünüyorsunuz?.. Yoksa, gerçekten mümkün en büyük çoğunluğu temsil edecek bir aday üzerinde mi duruyorsunuz? Eğer partili aday göstermeye hazırlanıyorsanız, bu demektir ki RTE’yi baştan seçtiniz.. Cumhurbaşkanlığı makamında, bence partilerüstü bir insan düşünmelisiniz. Niye orada bir CHP’li, bir MHP’li aday otursun ki? Ayrıca böyle imkânsız bir şeyi niye zorlayasınız ki! Orada, sağduyunun, ortak aklın, demokrasinin bir adayı olmalı. RTE’ye karşı, ülkeyi bütünleştirecek bir politika geliştirmelisiniz. RTE’nin bütün güçler ve bütün otoriteler bana, astığım astık kestiğim kestik politikasına karşın.. ..toplumda kuvvetler ayrılığına, hukuka sonuna kadar saygılı, adaletin tarafsızlığını kuracak, hükümet icraatlarını da denetleyebilecek ve ülkede dengeyi sağlayabilecek bir Cumhurbaşkanlığı makamının inşa edileceğini ilan etmelisiniz.. Yoksa bu millete, bir ciddi karşı seçenek sunmaya ve bu karşı seçeneği inşa etmeye ihtiyaç mı yok.. R Anayasa Mahkemesi önünde Balyoz davası avukatlarından Şule Nazlıoğlu Erol öncülüğünde başlayan “hukuk nöbeti”ne Vardiya Bizde Platformu ile TESUD da destek verdi. Açıklamalarda hukuksuzluklara karşı toplumun sessizliği eleştirildi. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) Hukuk nöbeti Albay Murat Özenalp’in ölümünün ardından AYM önünde dün başlayan eylem Balyoz sanıklarının bireysel başvuruları sonuçlanana dek sürecek ‘Halkım neden sessiz?’ Kemoterapi tedavisi devam eden emekli Tuğamiral Cem Aziz Çakmak da hasta yatağından kalkıp eyleme destek verdi. Türk halkının duruma sessiz kalmasından rahatsızlığını dile getiren Çakmak, “Adaletten, hukuktan geçtim artık, ama insanlık vicdanı da mı kalmadı? Devlet sesini çıkarmıyor da benim uğruna ölmeye yemin ettiğim halkım neden sessiz kalıyor?” dedi. Avukat Erol tarafından mahkeme önünde okunan Vardiya Bizde Platformu TESUD’un imzasını taşıyan, Türkiye Barolar Birliği’nin de destek verdiği açıklamada, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın “Hak ihlali en büyük isyan sebebidir” yönündeki sözlerine de yer verildi. Açıklamada, “Artık tahammül sınırları aşılmıştır. Suçsuz oldukları halde hapiste yatan arkadaşlarımızın yaşamsal organları bile bu haksızlık ve hukuksuzluğa isyan etmektedir. Başkanının deyişiyle ‘görevi hak ve özgürlükleri korumak olan Anayasa Mahkemesi’, masum insanların sesine kulak vermeli, Balyoz ve Askeri Casusluk davası sanıklarının bireysel başvurularının incelenmesini acil olarak tamamlamalıdır” denildi. Kılıçdaroğlu’ndan başsağlığı ziyareti CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ailesiyle açık görüş yaptığı sırada beyin kanaması geçiren ve tedavi altına alındığı Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde hayatını kaybeden Balyoz davası hükümlüsü 49 yaşındaki Albay Murat Özenalp’in ailesini ziyaret ederek başsağlığı diledi. Kılıçdaroğlu, Albay Özenalp’in annesi Samiye Özenalp ile eşi Sema Özenalp’in acılarını paylaşıp başsağlığı diledi. CHP milletvekilleri Sinan Aygün, Levent Gök ile Genel Başkan danışmanlarından Recep Cengiz’in de katıldığı taziye ziyaretinde Kılıçdaroğlu, “Adalet dağıtmayan mahkemelerin verdiği kararlarla mağduriyetlerin, acıların üzüntüleri devam ediyor” dedi. (DHA) ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Balyoz davasından aldığı 16 yıl hapis cezasını çekerken Mamak Askeri Cezaevi’nde beyin kanaması sonucu yaşamını yitiren Deniz Kurmay Albay Murat Özenalp’in ölümünün ardından Anayasa Mahkemesi (AYM) önünde “hukuk nöbeti” başladı. Türk hukuk tarihinde bir ilk olma özelliği taşıyan eylem, Balyoz davası sanıklarının 6 aydır Anayasa Mahkemesi’nde bekleyen bireysel başvuruları sonuçlanana kadar devam edecek. Balyoz davası avukatlarından Şule Nazlıoğlu Erol’un önderliğinde başlayan nöbete Balyoz davası sanıklarının yakınları tarafından kurulan Vardiya Bizde Platformu ile Türkiye Emekli Subaylar Derneği de (TESUD) destek veriyor. Nöbete, CHP milletvekili Kamer Genç, Veli Ağbaba, Özgür Özel ve Muharrem Işık ile çok sayıda yurttaş da katıldı. Nöbet eylemi Anayasa Mahkemesi, Balyoz davasında sanıkların bireysel başvuruları hakkında kararını verene kadar sürdürülecek. Eylemciler, Anayasa Mahkemesi’nde bekleyen başvurularının bir an önce karara bağlanmasını istiyor. Adalet nöbetini yarını ve çarşamba günleri Balyoz davası avukatlarından Murat Ergun ve İlker Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer tutacak. Avukat Erol, perşembe günü nöbeti yeniden devralacak. Nöbete, Balyoz hükümlülerinin aileleri ile vatandaşlardan da destek geldi. Balyoz davasında ilk tutuklananlardan biri olan emekli Tümamiral Soner Polat’ın eşi Sevgi Polat, “Eşimin değil bu suçlamalarla karşılaşması bir tek trafik cezası bile yok, ama 4 yıldır haksız suçlamalarla Silivri Cezaevi’nde yatıyor. Biz bütün bu haksızlıklara ve hukuksuzluğa karşı AYM’ye başvurduk, ama oradan da aylardır bir sonuç alamadık. Artık dayanacak gücümüz kalmadı. Herkes bunların kumpas olduğunu söylüyor, ama kimse harekete geçmiyor” diyerek tepkisini dile getirdi. Gül denklemin dışında hâlâ Gül, bu koşullarda ben denklem dışındayım, dedikten sonra, gördüğüm kadarıyla, Başbakan’la iki kez görüşmesine rağmen, hâlâ deklemin dışında duruyor. “Başbakan’ın istişareye ihtiyacı var” sözü bunu gösteriyor. Gül, kurucu ortak olarak danışmanlık hizmeti veriyor.. RTE, Gül’ü partisinin etrafında bağlamış gözüküyor. Sanırım konuşmalar “partimizin geleceği” falan filan üzerinde sürüyor. Her şey RTE’nin üç koltuk üzerinde kesin egemenliğinin nasıl sağlanacağı ve kurulacağı üzerinde seyrediyor... Gül mü? Hele 2015 genel seçimleri gelsin.. Kesin milletvekilliğine aday gösterilir ve kesin seçilir.. Eğer RTE cumhurbaşkanı seçilirse, 1 yıl, anayasaya aykırı bir başkanlık sürdüreceği açık. AKP’de milletvekilerini belirleyecek.. Başbakanı belirleyecek... hatta kampanya bile sürdürebilecek.. Sorumsuz cumhurbaşkanı değil mi? Faaliyetlerinden ötürü kim hakkında dava açabilir ki? Başbakan’ın Cumhurbaşkanlığı üzerine Gül dahil yaptığı bütün uzatılmış temaslar, sözde görüş alıp vermeler, RTE’nin başkanlık sistemini partisine, bütün kurullara, Gül dahil, itirazsız kabul ettirmeyi ve onaylatmayı amaçlamaktadır... Başka da hiçbir amacı yoktur.. Bunu görmüyor musunuz? asın özgürsüzlüğü: Dört rapor da onaylıyor Star gazetesi manşet atmış.. Vayyy Soros destekli Freedom House, Türkiye’yi kötü göstermek için çalışıyor.. Türkiye’yi nasıl basını özgür olmayan ülkeler kategorisine düşürür! Tamam kardeşim de, Türkiye’de basın özgürlüğü konusunda tek ciddi araştırmayı bu adamlar yapsa, tartışırız.. Ama Freedom House’dan başka 3 kuruluşun raporları, değerlendirmeleri daha var; hepsi benzer şeyleri söylüyor ve birbiriyle örtüşüyor! Bunları ne yapacaksınız? Basın özgürlüğü konusundaki bütün evrensel raporlar, Hey Türkiye Nasılsın kitabında var.. Star’a bir tane göndereyim. Kime, Mustafa Karaalioğlu’na mı? Örnekler: Sınır Tanımayan Gazeteciler: Türkiye iki yılda 16 basamak geriledi ve 154. sıraya düştü! Bu saygın kuruluştaki sıramız şöyle: 2005 > 98. ; 2006 > 100. 2007 > 101. ; 2008 >103. 2009 > 123. ; 2010 > 138 2011 > 148. ; 2012 > 154 Sayın Ahmet Davutoğlu bizlere “Freedom House Raporunu reddedin” çağrısını yapıyor ya... Peki, Sınır Tanımayan Gazeteciler’in Türkiye’nin basın özgürlüğünde muhteşem düşüşünü gözler önüne koyan bu raporunu ne yapacağız? Lütfen, onu da reddedin çağrısı yapın, eksik kalmasın! Gazeteciler Koruma Komitesi de (CPJ) var sırada. Bu da Davutoğlu’nun, Star ve yandaşlarının gözünden kaçmış mı? 2012 raporunda, “Gazetecilerin hapsedildiği ve muhalefetin suç sayıldığı ülke” ilan edilmiştik. Diyor ki: “Yetkililer, dünyanın yakın tarihte gördüğü basına karşı en amansız savaşlarından birini açtı.” The Economist Intelligence Unit de her yıl dünyada Demokrasi Endeksi araştırması yayımlar. 2013’teki raporunda, Demokrasi, Kusurlu Demokrasi, Melez Ülkeler ve Otoriter Ülkeler kategorilerinde, Türkiye yi Melez Ülkeler arasına yerleştirdi. Ama hep oradaydık zaten. Türkiye yi değerlendiren 5. madde: Gazeteciler üzerinde baskı ve tacizler medyanın bağımsızlı ğını zedeleyecek ölçüdedir.”.. Tabii şu da var: “Yolsuzluklar yaygınlaşma eğilimi gösterirken, hukuk devleti kavramı sarece kâğıt üzerinde kalmaktadır..” Bu raporların hepsi sinsi sinsi iktidarınızı yıkmak için hazırlanıyor, valla hiçbiri doğru değil.. Hepsi dış düşman.. kahrolsunlar! B 400 POLİS ADAYI 7 AYDIR BEKLETİLDİKLERİNİ BELİRTEREK MAĞDURİYETLERİNİN GİDERİLMESİNİ İSTEDİ Polis adayları AKP önünde MUSTAFA ÇAKIR Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ ANKARA AKP Genel Merkezi önünde toplanan yaklaşık 400 yedek polis adayı, Polis Meslek Eğitim Merkezlerine (POMEM) girişlerinin yapılmadığını belirterek, mağduriyetlerinin giderilmesini istedi. Adaylar 7 aydır bekletildiklerini belirtti. Bu durumda olan adayların toplamının ise 3 bin 300 olduğu bildirildi. Yakalarına üzerinde “14. POMEM” yazılı polis amblemlerinin yer aldığı kokartlar takan yaklaşık 400 polis adayı dün sabah AKP Genel Merkezi önünde toplandı. Çeşitli illerden gelen adaylar “2013 yı lında POMEM müdürlükleri başvuru şartlarını taşıyan çok sayıda aday, başvuruda istenen belgeleri eksiksiz teslim ederek müracaat kabul işlemlerini tamamlayıp 13. dönem mülakatlarına alındılar. Başarılı olan toplam 3 bin 300 kişi POMEM kapsamında eğitime alındı” bilgisini verdi. Adaylar, şöyle devam etti: “Emniyet Genel Müdürlüğü’nün ‘Eylül ayına kadar bekleyin, yerleş tirilmeniz yapılacaktır’ açıklamasından sonra, eğitimlerine başlayan her asil aday gibi haklarımız eşit bir şekilde bizlere de tanımlandı. Kazandığımız haktan dolayı isteyerek girdiğimiz bu polislik mesleğini sürdürmek adına KPSS’ye çalışmadık. Diğer yandan kişiler yeni iş arayışına girmemiş, hayat planlarını Emniyet Genel Müdürlüğü’nün duyurusuna göre planlamış ve sabırsızlıkla POMEM girişlerini beklemişlerdir.” Bazı adaylar da 17 Aralık sonrasında kendilerinin “paralelci” ilan edildiklerini, bu nedenle de girişlerinin yapılmadığını savundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle