24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 MAYIS 2014 CUMA 8 ‘Sağa sola ateş edildiğini gördüm’ HABERLER danı Cemevi Başkanı Zeynel Şahin de Uğur Kurt’un vurulduğu gün cemevinde düzenlenen cenaze törenine geldiğini gördüğünü belirterek şunları kaydetmişti: “Uğur Kurt vurulduğu an bana 1 metre mesafede bulunuyordu. Uğur Kurt kapıdan çıkacağı esnada yukarıdan silah sesleri geliyordu. Ben kendimi sağ tarafa attım. Olayın şokuyla tam hatırlamıyorum. Uğur Kurt yana doğru düştü ve ağzından kan geliyordu. O anda Akrep tabir edilen Emniyet aracından inen, üzerinde koruma yeleği olan polis olduğunu düşündüğüm kişilerin sağa sola ateş ettiğini gördüm. Bu kişilerin cadde yukarısından aşağıya bizim yöne doğru ateş ettiklerini gördüm. Sayısını hatırlamadığım kadar ateşli silahla ateş edilmeye devam edildi. Ben Akrep aracından inen kişiler haricinde ateş eden kişilerin olduğunu görmedim.” oruşturma kapsamınS da daha önce tanık sıfatıyla ifade veren Okmey O silah CANAN COŞKUN Uğur Kurt’un Okmeydanı Cemevi’nde bir cenaze törenine katılmak üzere beklerken silahla vurularak öldürülmesine ilişkin soruşturmada, Kurt’un başından çıkarılan merminin S.K. isimli polisin silahına ait olduğu tespit edildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan yapılan açıklamaya göre, merminin önleyici kolluk görevini yapan S.K.’nin silahından çıktığı kaydedildi. Savcılık, olayın görevin ifası sırasında meydana geldiğinden soruşturma izni için İstanbul Valiliği’ne yazı yazıldığını belirtti. Valilikten izin verilirse fail polisin ifadesi alınabilecek. polise ait Kurt’un otopsisi esnasında başından çıkarılarak mühürle muhafaza altına alınan mermi üzerinde Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan incelemeye ilişkin rapor soruşturmayı yürüten İstanbul Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcısı Hasan Yılmaz’a ulaştı. Soruşturma dosyasına giren raporda merminin polis memuru S.K’nin silahından çıktığının tespit edildiği belirtildi. İçişleri Bakanı Efkan Ala, katıldığı bir televizyon programında konuya ilişkin bir soru üzerine “Olayla ilgili önemli bir mesafe kaydedildi. Baştan da söylemiştik, kasıtlı ya da kasıtsız kim bir yanlış, bir hata yaparsa onu ortaya çıkarırız. Gerekli denetimler yapıldı. Yakında açıklanır. ‘Bulundu’ diyebileceğimiz bir aşamaya geldi. Bizim açımızdan bu kurşunun nereden geldiği tespit edildi” dedi. Savcı Hasan Yılmaz’ın yürüttüğü soruşturma kapsamında önceki gün de olaydan sonra el konulan 14 silahtan birinin sahibi bir polisin “tanık” sıfatıyla ifadesi alınmıştı. Bu polisin olay günü, molotof atılan ve “Akrep” diye tabir edilen zırhlı aracın içinde bulunan polislerden olduğu kaydedilmişti. CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Kurt’un ölümüne sebep olan silahı kullanan polis ile yurttaşların üzerine ateş açan diğer polisler hakkında suç duyurusunda bulundu. Okmeydanı’nda cemevi avlusunda vurulan Uğur Kurt’un ölümüne neden olan mermi bir polisin silahından çıkmış Yarın Bu ülkenin bir yarını var mı? Despotizmin susmak bilmeyen öfkeli sesine ve giderek yayılan yılgınlık virüsüne rağmen, gür sesle ve güvenle söyleyebiliriz ki; var! Yitmeye yüz tutan umutlarımıza, gitmeye meyleden evlatlarımıza, taşmaya başlayan sabrımıza rağmen var. Göremeyeceğimiz kadar uzak bir gelecekte de değil, çok yakınımızda bir yarın var. HHH Bu iyimserlik aşısını geçen yıl bu zamanlar Taksim’de vuruldum ben… Yine böyle ümidin solduğu bahar akşamlarıydı. Havada, “Bu memleketten bir şey olmaz” bulutları vardı. Üçbeş “çapulcu” bir meydanda toplanmış, 810 ağaç için ayağa kalkmıştı. Polisten bir ordu, düşman askeri gibi yürüdü üstlerine; ateş etti, vurdu, dövdü öldüresiye… Sinerler, ürkerler, giderler sandı. Fena yanıldı. Döve döve, vura vura, Türkiye tarihinin en büyük isyanını hazırladılar. Munis bir halkı ayağa kaldırdılar. HHH Yarın 31 Mayıs. 31 Mayıs, yarınımız. Hürriyet bayramımız. Çünkü biz, Mayıs’ın 31’inde, rant hırsı meydanımızdaki son ağacın gölgesine gözünü diktiğinde, yitik sanılan bir neslin nasıl imdada yetiştiğini, aralarındaki farklılıkları sıfırlayıp ortak bir ideal uğruna nasıl ekmeğini üleştiğini gördük. “Hep bana” zihniyetiyle yetiştirilmiş “Ben Nesli”nin, bir parka sahip çıkarken nasıl “Hep sana” diye fedakârca ağaçlara sarıldığını, oruç tutana evinden iftarlık taşıdığını, hiç tanımadıklarına cesaretle kapısını açtığını, neticede yüz binlerce “ben“den nasıl devasa bir “biz” yarattığını gördük. “Kızlı, erkekli gezme”, “parkta öpüşme”, “bira içme”, “sigarayı bırak”, “çok doğur” tembihlerine karşı, hep “boş ver” diye salladığı elini bu kez toprağa basıp “yetti be” diye ayağa kalkan, yıllardır “bana ne” deyip dururken birden “sana ne” diye haykıran bir gençlik gördük. O neslin cop, kurşun, su, gaz, dayak yedikçe nasıl harlanıp canlandığına, (68’den hatırladığımız tarifle) “masum öğrenci talepleri”nin nasıl hayat tarzına saygı duyan yeni bir dünya talebine dönüştüğüne tanık olduk. Potansiyeli gördük. Umut dolduk. HHH Tabii iktidar da gördü. Korktu. Yarın Ayasofya’yı ibadete açtırma bahanesiyle karşı gösteriler icat CHP’den suç duyurusu Genelkurmay Başkanı Özel: ‘Ülkeler mevsim devrimlerine maruz kalıyor’ etmeleri, mahkemelere yakalatma emri verdirmeleri, ülkenin tarihinde görülmedik bir polis ordusunu seferber etmeleri, parkları kapatıp meydanları çevirmeleri, valinin dilinden sopa göstermeleri ondan… 31 Mayıs’ın “Yarın” olduğunu fark ettiler. O yarında kendilerine yer olmayacağını, hesap sorulacağını da… Yarından korktular. HHH “Gezi” ülkede nicedir içten içe kaynayıp duran düdüklü tencerenin kapağının püskürdüğü yerdir. Sabah akşam aynı öfkeli azarları dinlemekten bıkmış kulakların, şişmiş şakakların, dişlenmiş dudakların, sıkılmış yumrukların ilk kez buluştuğu, o kulak, şakak, dudak sahiplerinin “Amma da kalabalıkmışız” özgüvenine kavuştuğu merkezdir. “Gezi”, hürriyet talebimizin başkenti, ormanları biçe biçe gelip şehri bir beton mezarlığına çeviren TOKİ kuşatmasına karşı halkın savunduğu son kaledir. Oraya inatla kışla yapılmak istenmesi, bu kadar polisle çevrilmesi, girişe izin verilmemesi ondan… HHH Ama sonuç Meydan’da: Orada yıkılamamış bir park ve yıktırmamış bir halk var. 31 Mayıs, zulmün yenilgisinin başladığı tarihtir. Türkiye’nin yarınıdır. Tarihte hiçbir takvim, “yarın”ın gelmesine engel olamamıştır. Yılgınlığa kapılmayın: 31 Mayıs’ın, Gezi’de şenliklerle anılacağı yarın, yakın. ‘Sosyal medya tehdit’ l Bilal Erdoğan’ı protesto etmişti PARKLARDA ‘GÖZDAĞI’ Gezi ruhu, bize görmeyi öğretti. Cesareti, direnmeyi, paylaşmayı... Oradan öğrendiklerimizle bir belgesel yaptık. Gezi’de gözünü kaybedenlerin belgeseli... Görmeye başlayan bir ülkenin, gözünden vuruluş hikâyesi... Yine Gezi’den ilhamla, bunu gönüllü bir ekibin çabası ve kolektif bir dayanışmayla hazırladık. Gezi’yi görmezden gelen merkez medyaya bir alternatif yarattık ve bize çektiği görüntüleri yollayan binlerce insana, “çektiklerini” yine parklarda göstermeye karar verdik. İlgilenen derneklere, partilere, kolektiflere, odalara, birliklere, sendikalara belgeseli ücretsiz iletme sözü verdik. Türkiye’nin ve dünyanın her köşesinden talep yağdı. Bizim için de bir ilk bu: İlk kez bir belgeselimiz, bu hafta sonu, aynı anda dünyanın 50’yi aşkın kentinde, yüzlerce parkta, salonda, forumda gösterime girecek. (Ayrıntılara: gozdagifilm. com’dan ulaşabilirsiniz) İlk gösterim, bu akşam 20.30’da Kadıköy Caddebostan Kültür Merkezi’nde... Bekleriz. ‘Madenci’ dedi, 3 saat gözaltında kaldı İstanbul Haber Servisi İstanbul Üniversitesi (İÜ) öğrencisi Erkan B., Süleymaniye’de gördüğü Başbakan Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’a “301 madencinin hesabı sorulacak” dedi, 3 saat Beyazıt Polis Karakolu’nda gözaltında tutuldu. Bilal Erdoğan’a sözlü tepki göstermesinin ardından Başbakanlık Koruma Amirliği polisleri tarafından tehdit edildiğini anlatan Erkan B., bölgedeki bir esnafın da çatalla kendisinin üzerine yürüdüğünü ve küfür ettiğini söyledi. macım Soma’ faciasını anımsatmaktı’ Geçen salı günü Başbakan Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ı Süleymaniye Cami’sinin karşısında gördüğü sırada “301 madencinin hesabı sorulacak” diye tepki gösteren E.B. Soma’da yaşanan faciayı anımsatmak için tepki gösterdiğini belirterek “Süleymaniye Camisi karşısında arkadaşımla yemek yiyordum, Bilal Erdoğan’ı görünce tepkimi dile getirmek istedim. Bilal Erdoğan kim? Cumhurbaşkanı mı, başbakan mı? Bana karşı yapılan tehdidi ve gözdağını anlamadım. Korumaların ve karakolda polisin beni 3 saat tutması düşündürücü” diye konuştu. “Biz vicdanlı insanlarız” dediği anda etrafının korumalarla çevrildiğini, tehdit edilip zorla gözaltına alındığını anlatan E.B., “Yaptığımın hakaret içeren bir davranış olduğunu düşünmüyorum, 301 madenci ihmaller yüzünden öldü ve bunun hesabının sorulacağını söyledim. 3 saat gözaltında tutmak, gözdağı vermek ve korku salmak içindir” diye konuştu. ‘A İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Efes2014 tatkibatı, Seferihisar’ın Doğanbey mevkisinde gerçekleştiriliyor. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da izlediği Efes2014 Müşterek Fiili Atışlı Tatbikatı’nın Milli Gözlemci Programı’nın ardından Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel konuşma yaptı. Özel konuşmasında ülkelerin günümüzde askeri değil ekonomik ve sosyal yaptırımların tehdidi altında olduğunu söyledi. Özel’in konuşmasında “sosyal medya tehditi” vurgusu ve “mevsim devrimleri” tanımı dikkat çekti. Tatbikatın başarılı geçtiğini belirten Özel, Soğuk Savaş stratejileri yerine yeni paradigmalar kurulduğu aşamada yapılan tatbikatın önemine dikkat çekti. Askeri tedbirlerin ülkelerin refahları için yeterli olmadığını söyleyen Orgeneral Özel, “Gelişmeler silahlı kuvvetlerin yeni yeteneklere sahip olma ihtiyacının yanı sıra, güvenliğin askeri boyutuyla birlikte ekonomi, enformasyon, teknoloji ve hukuk alanlarını da ön plana çıkarmıştır. Nitekim yaşadığımız çağda ülkeler askeri yaptırımlardan çok, politik ve ekonomik yaptırımların tehdidi altında bulunmakta. Sosyal medya ve enformasyonla şekillenen renkli değişim ve mevsim devrimlerine maruz bırakılmaktadır. Ekonomik manipülasyonlar, ülke için dini etnik istismar en önemli tehditi oluşturmaktadır” diye konuştu. Özel, çağın şartlarına uygun olarak TSK’yi koordine ettiklerini belirterek, “Bu ihtiyacı karşılamak için TSK’de eğitim ve öğretim harekât eğitim ve önceliklerinde azami müştereklik ve birlikte çalışabilirlik anlayışı kapsamlı yaklaşım doğrultusunda yapılmaktadır” ifadelerini kullandı. DHKPC OPERASYONUNDA 4 KİŞİ TUTUKLANDI Jenerik senaryolu tatbikat! Efes2014’te “Safir” ve “Mercan” ülkeleri arasındaki sorunların barışçıl yollardan çözümlenememesi üzerine tırmanan gerginlik dönemi sonrasında, tarafların savaş planlarının icrasını esas alan “jenerik senaryoya” göre tatbikat yapıldı. Tatbikatta, TSK bünyesindeki tüm unsurların koordinasyonunu sağlamanın, harp silah ve araçlarının müşterek olarak kullanımını gerçekleştirmenin amaçlandığı açıklandı. Tatbikat bölgesine gelen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, kuvvet komutanları ile Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz da izledi. Bu bölümde SAT ve SAS komandoları denizden, Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli de havadan çıkarma yaptı. F16 uçakları belirlenen hedefleri sorti yapıp vurdu. Kobra helikopterleri de kendileri için belirlenmiş olan hedeflere atış yaptıktan sonra deniz taarruz atışları gerçekleştirdi. Resmi programında olmasına karşın tatbikatın önceki geceki bölümüne katılmayan Başbakan Erdoğan, dün sabah “OBA” helikopteriyle bölgeye gelerek tatbikatın “Milli Gözlemci Programı”nda yer aldı. Somalı ştü ailelerle görü kan Re Gözaltına alırken kolunu kırdılar CANAN COŞKUN Uğur Kurt’un Okmeydanı Cemevi’nde bir cenaze törenine katılmak üzere beklerken silahla vurularak öldürülmesinin ardından silahlarla gösteri yapan ve olay günü ‘Akrep’ diye tabir edilen zırhlı araca molotof atılmasına ilişkin gözaltına alınan 38 kişiden 11’i mahkemeye sevk edildi. Bu kişilerden 4’ü tutuklanırken 7’si serbest bırakıldı. Gözaltına alınanlardan Yalçın Öztürk’ün kolu gözaltına alınırken polisin silahıyla kırıldı. Öte yandan, savcı Hasan Yılmaz’ın olay yeri incelemesi için Okmeydanı’nda bulunduğu sırada çıkan olaylarda savcı Yılmaz’ın güvenliğini sağlayarak mahalleden çıkmasına yardımcı olduğunu belirten Baran Kuzey Yıldırım da mahkemeye sevk edilenler arasında yer aldı. DHKPC operasyonu kapsamında Okmeydanı, Sancaktepe ve Gazi Mahallesi’nde gözaltına alınanların ifadesini Uğur Kurt’un ölümüne ilişkin soruşturmayı yürüten savcı Hasan Yılmaz aldı. Gözaltına alınanlardan Orhan Eski, evinin arandığı gün polislerin kapıyı açacağını söylemesine karşın kırdığını kaydederek, “Buzdolabımın kapağını ve ayakkabılığımı kırdılar. Ayrıca beni darp ettiler. Kızım İdil ve oğlum Taylan’a hakaret ettiler. Oğluma da vurmuşlar. Burnum özel harekât şube müdürlüğüne bağlı polisler tarafından kırıldı. Gelen polisler neyi aradıklarını bilmiyorlardı. Amirlerine soruyorlardı” diye konuştu. Yakup Işık da “Gençlik Federasyonu’nda yapılan arama esnasında ben de buradaydım. Polisler kapıyı çalmaksızın pencereleri kırarak, içeriye gaz bombası atıp müdahale etmeye çalıştılar. Bizleri gözaltına alarak, darp ederek aşağıya indirdiler. Gözaltındayken polisler tarafından darp edildim” dedi. Öte yandan Başba n cep Tayyip Erdoğan, dü kar na ası am olm da programın e geşın İzmir’in Kınık ilçesin fan de ma ki ’da ma So ek çer leren yiti ını am yaş ciasında Errin yakınlarıyla görüştü. indoğan, dün sabah saatler 4 201 s Efe ki da ar’ de Seferihis ra eşi Tatbikatı’nı izledikten son hee likt bir la an’ oğ Erd Emine Yoğun likopterle Kınık’a geldi. a ilnd altı leri lem ön lik ven gü daha çe stadına inen Erdoğan, a gösonra madenci yakınlarıyl ti. geç rüşeceği öğretmenevine topı dığ ma alın n Gazetecileri nci yalantıda Erdoğan, made Daha i. led din tek tek kınlarını bekini dis ken sonra çıkışta da tü. leyen yurttaşlarla görüş ILO’nun 103. Konferansı başladı. AKP’yi zor günler bekliyor ‘Kara liste’ kesin gibi MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 103. konferansı başlarken, hükümeti de Cenevre’de zor günler bekliyor. AKP’nin madenlerle ilgili ILO sözleşmesini imzalamaması, yaşanan Soma faciası nedeniyle Türkiye’nin yine çalışma yaşamında “en kötüler listesi” olan “kara listeye” girmesine kesin gözüyle bakılıyor. Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) da “Soma heyetini” Türkiye’ye gönderiyor. Her yıl düzenlenen ILO Genel Konferansı’nın 103.’sü İsviçre’nin Cenevre kentinde başladı. Konferans öncesi “çalışanlar grubu” toplantısının açılışında, Soma’da yaşamını yitiren 301 madenci için saygı duruşunda bulunuldu. Konferans 12 Haziran’a kadar devam edecek. Toplantıya ILO’ya üye 185 ülkeden çalışan, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan delegasyonlar katılıyor. Toplantının bu yılki konu başlıkları ise, “emek göçü, istihdam politikaları, kayıtdışı istihdam ile mücadele ve cebri çalıştırmanın önüne geçilmesi” olacak. ILO’nun yeni politikaları ile ülkelerdeki sendikal hakların geliştirilmesi ve uygulanması konuları da konferansta ele alınacak. Bu yılki ILO toplantısı AKP hükümeti için ise zor geçecek. Soma’da 301 işçinin yaşamını yitirdiği maden faciası konferansta gündeme gelecek. Türkiye, ILO’nun 1995 tarihli 176 numaralı “Madenlerde Sağlık ve Güvenlik Sözleşmesi”ni 19 yıldır onaylamıyor. ITUC’un geçtiğimiz günlerde yapılan 3. kongresinde “Türkiye’de Neoliberal Politikaların Sonucu: Soma’da İş Cinayeti” başlıklı karar alınmıştı. Bu karar doğrultusunda önümüzdeki günlerde Türkiye’ye ITUC’dan üst düzey delegasyon gelecek. Heyet Soma’da incelemelerde bulunacak. Onlar yaşıyor... Kadıköy Belediyesi, Gezi eylemlerinin birinci yıldönümünde polis şiddeti sonucunda hayatını kaybedenler için afişler astırdı. Faruk Tarınç’ın çiziminin kullanıldığı afişlerde ‘Daima Bizimlesiniz, Daima Sizinleyiz’ yazıyor. Kadıköy de artık yasak İstanbul Haber Servisi İstanbul Valiliği, kentteki siyasi parti, sendika ve kitle örgütlerine dün yazı göndererek miting alanı olarak sadece Yenikapı, Kartal Meydanı ve Maltepe sahilinin saptandığını duyurdu. Valilik bu kurumlardan, “mesai sonuna kadar” görüş belirtmelerini de istedi. Sendikalar ise valiliğe gönderdikleri yanıtta, 2 saat içinde toplanıp karar veremeyeceklerini ifade etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle