07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 MAYIS 2014 SALI 8 “Tesadüf yoktur” denir ya, biraz öyle oldu. Yahut denk geleceği varmış: Tüpraş’a baskındaki hukuksuzluğu açıkladığım yazı ile Başbakan Erdoğan’ın Köln dönüşü, Koç grubu için söylediği “Kin tutmam” haberleri, aynı gün (dün) yayımlandı... Yine de “kin”in bugün için bitmiş görünmesi, 10 ay önceki hukuk ihlallerini “temize” çekmiyor. Dosya bir bütün olarak incelendiğinde; iktidarın o dönem Tüpraş’a karşı kararlı bir cezalandırma harekâtı içine girdiği apaçık ortada. Üstelik, objektif ve hakkaniyetli olduğu varsayılan temel devlet kurumlarını “sopa” niyetine kullanarak... Tüpraş operasyonundaki hukuksuzluk; baskından üç gün sonra “itiraz” üzerine alınabilen ve geriye dönük işletilen mahkeme kararıyla sınırlı değil... Yine adım adım gidelim: Maliye, Tüpraş’a baskın gerekçesini, “vergi kaçakçılığı” maddesine dayandırıyor. Vergi Usul Kanunu’na göre, “Defterine yanlış bilgi işleyen, bilgileri tahrif eden veya gizleyenler” vergi kaçırmış sayılıyor. 18 aydan başlayıp 5 yıla kadar HABERLER Tüpraş’ta Rapor Yazmadan Hapis Cezası İstenmiş değişik cezaları var. Vergi müfettişleri, bir şirketteki incelemesinde “kaçakçılık” suçu saptarsa, izlenecek yol belli: Rapor hazırlanıyor. “Değerlendirme Komisyonu”na gidiyor. “Mütalaa” alınıyor. Mütalaa alan raporlar da savcılığa bildiriliyor. Şimdi Tüpraş’a gelelim: Vergi denetçileri, mali polis eşliğinde mahkeme kararı olmadan Tüpraş’a 24 Temmuz’da baskın yapıyor. Şirketin; bilgisayarları, laptopları, çekmeceleri, masaları haliyle çok olduğu için, 29 Temmuz’a kadar arama süresi alınıyor. Fakat bu sürenin yetmeyeceği anlaşılıyor. Şirket yasal kayıtlarının Üsküdar’da olması nedeniyle, ayrı bir mahkeme kararına daha “ihtiyaç” duyuluyor. Savcılık, Üsküdar’daki Koç Sistem’in de “arama yapılacak mekânlar” listesine eklenmesini istiyor. Ve buraya dikkat arama süresinin 6 Ağustos’a kadar uzatılması talebinde bulunuyor. İstanbul Anadolu 21. Sulh Ceza Mahkemesi de savcılığın talebini kabul ediyor. 29 Temmuz’da, arama süresinin 6 Ağustos’a kadar uzatılmasına karar veriyor. Bu süre henüz işliyorken, “defter incelemesi” sürerken, Maliye, Tüpraş yetkilileri hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunuyor. (Bu, şu demek: “Tüpraş yöneticileri vergiyi kaçırdı. Suç işledi. Sen de cezalandırmak üzere soruşturma başlat.”) Maliye Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı’nın suç duyurusunu değerlendiren, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Kaçakçılık ve Mali Suçlar Soruşturma Bürosu da “görevsizlik” kararı veriyor. Bu kararın gerekçesi, yazının başında iktidarın o dönem Tüpraş’ı kararlı biçimde cezalandırmak istediği tezini doğrular nitelikte: 2 Ağustos 2013 tarihli kararında, Maliye’ye adeta kendi görevlerini hatırlatan bir “ders” veriyor: “Dosyanın incelemesinden henüz bir suçun oluşumundan bahsedilmediği, üstelik incelemenin devam ettiğinin bildirildiği, şirket yetkilileri hakkında kamu davası açılabilmesi için dava şartı olan mütalaanın alınması, öncesinde inceleme yapıp raporların düzenlenmesi ve sonrasında varsa suç duyurusunda bulunulması gerektiğinden...” Sonuçta, mahkeme kararı olmadan Tüpraş’a baskın yapan Maliye, daha incelemesini bitirmeden şirket yöneticilerinin hapisle cezalandırılmasını da istiyor. Doğru; talep kabul görmüyor. Ama bu, 10 ay önce hayatta kalabilmek için kanlar içinde Divan Oteli’ne sığınan gösterici ile suçu “kesinleşmeden” hapis cezası istenen holding yöneticilerinin tabi olduğu hukukun kaynağının aynı olduğu gerçeğini değiştirmiyor: Kendisi gibi düşünmeyene duyulan kin. n Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Ethem Sarısülük davasında sanık polis için Emniyet’te seferberlik yaşanırken tutuklama olmadı Yine adalet çıkmadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Ethem Sarısülük davasının 5. duruşması yoğun güvenlik önlemleri altında yapıldı. Adliyenin etrafı demir bariyerlerle çevrildi, yüzlerce çevik kuvvet ve sivil polis adliye çevresinde konuşlandırıldı. Yaklaşık 2 bin polis, 4 TOMA, 4 Akrep ile bunlara su takviyesi yapmak için Anakent Belediyesi’ne ait 2 itfaiye aracı bölgede görevlendirildi. Ethem için adalet arayanlar da Ankara Dayanışması öncülüğünde adliyenin ön kapısında toplandı. Protestoya destek veren CHP milletvekilleri davayı da izledi. Adliyeye gelen Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan da Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Ölmüştür, gitmiştir” sözlerine tepki göstererek “Bizim çocuklarımız ölmedi. Ama onlar her gün ölecek. Çünkü onlar bizim çocuklarımızın kanları ile besleniyorlar, yaşıyorlar” dedi. Sanık polis Ahmet Şahbaz, 8 aylık aranın ardından “koruma ordusu”yla mahkemeye geldi. Arasında “komando” giyimli askerlerin bulunduğu jandarma, sanık Şahbaz’ın etrafına etten duvar ördü. Şahbaz’ın sivil bir araçla Adliye’ye getirildiği, 2 Akrep aracının da sivil araca eskortluk ettiği öğrenildi. Şahbaz, Adliye’ye gelirken de giderken de aynı güvenlik önlemleriyle taşındı. Salonda 150 jandarma güvenliği sağladı. CHP milletvekili Mahmut Tanal, tepki göstererek, “Sıkıyönetim mahkemelerinde bile bu kadar jandarma yoktu” dedi. Ethem’in annesi Sayfı, kardeşleri Mustafa, Cem, İkrar Sarısülük’ün hazır bulunduğu salonda, Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan, Ahmet Cömert’in kardeşi Zafer Cömer, RedHack belgelerini sızdırmaktan hapse giren Utku Kalı gibi isimler de dikkati çekti. Mahkeme Başkanı Afak İlleez’in, “Şahbaz’a, “İstersen konuşmayabilirsin, takdir senin” demesi dikkati çekti. Önceki ifadelerini tekrar ettiğini söyleyen Şahbaz da, avukatların sorularına “Susma hakkımı kullanıyorum” diyerek yanıt vermedi. Avukat Murat Yılmaz, geçmişte solcu yurttaşların gözaltında veya mahkemede susma hakkını kullanmasının örgütsel tavır olarak değerlendirildiğini anımsatırken “Sanık polisin şimdi susması Ankara Emniyeti’nin örgütsel tavrı mıdır” diye sordu. Savcılık ifadesinde “(1 Haziran’da) Ethem’in vurulduğunu iki gün sonra televizyondan öğrendim” diyen Şahbaz, duruşmada 2 Aralık tarihli olay yeri inceleme raporunun altındaki imzasını kabul etti. Böylece sanığın savcılık ifadesinde “yalan söylediği” anlaşıldı. Sorgu sürerken dayanamayan anne Sayfı Sarısülük, sanığa “Gözüme bak katil. Nasıl yaptın”, “Allah o sesini kapatsın. Katil. Benim oğlum mezarda yatıyor, sen geziyorsun” diyerek tepkisini dile getirdi. Daha sonra Sarısülük ailesinin diğer avukatları, salonda kurdukları sistemde Ethem’in vurulma anına ilişkin görüntüleri yayımladı ve beyanlarda bulundu. Görüntüleri izlerken dayanamayan ve fenalaşan anne Sarısülük, “Allah o ayaklarını kırsın. Nasıl vurdun babayiğidimi” dedi. Mahkeme, sanığın tutuklanması talebini reddetti ve Şahbaz’ın gelecek duruşmada hazır olması, aksi takdirde tutuklanacağı uyarısında bulundu. Kararla birlikte duruşma salonu karıştı. Cem Sarısülük ve bazı izleyiciler sanığa pet şişe fırlattı. Arbedeye mahkum koridorundaki komandolar da müdahale etmek istedi. Bu sırada heyet, kaçarcasına salonu terk etti. Sanık da jandarmalar tarafından heyetin bulunduğu yerden kaçırıldı. CHP’li Levent Gök ve Mahmut Tanal’ın izleyicileri sakinleştirmesi ile gerginlik sona erdi. Duruşma 7 Temmuz’a ertelendi. ‘Susma hakkını kullandı!’ ‘Yine olaylı bitti’ Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ ‘Gözlerime bak’ Duruşma salonu içinde 150 jandarma, sanığı korudu. Susma hakkını kullanan sanık polis, arbede çıkınca mahkeme heyetinin bulunduğu yerden kaçırıldı. Ethem Sarısülük’ün annesi Sayfı Sarısülük, sanık polis Şahbaz’a, “Gözlerime bak. Oğlum mezarda, sen dışarıda geziyorsun, nasıl vurdun onu?” diye seslendi. Polis tarafından öldürülen Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan da Sayfı Sarısülük’ü duruşma boyunca yalnız bırakmadı. sadece ben yaparım” demek istiyor! Ülkede hedef bellediği kişiyi mikrofonun önüne yatırınca, mangalda kül, tespihte püskül, edebiyatta fasikül bırakmayan Başbakan, karşıtlık üreterek yandaşlık yaratıyor. Türkiye bu siyasete alıştı desek, abartmış olmayız. Çünkü Başbakan’ın hangi olaya nasıl bakacağı, kimler ölünce evine gidip Kuran okuyacağı, kimler ölünce yas tutanlarına haddini bildirip meydan okuyacağı biliniyor! Bir tek dozu tam olarak kestirilemiyor. O da çok zor, çünkü nasıl denk gelirse öyle... Ülke içindeki bu tutumunu temel siyaset belleyen Başbakan, dışa açılıyor! Dünyanın dört bir yanına yayılmış yurttaşlarımızı da tıpkı içeride olduğu gibi kendisinden olanlar ve olmayanlar diye ayırıp, yüzde 50’nin biraz üzerini yanına çekmeyi yol bellemiş bir başbakanla Cumhurbaşkanlığı seçimine gidiyoruz... Anayasanın 104. maddesine göre devlet organlarının uyumlu işlemesini sağlayacak, tüm toplumu birleştirecek cumhurbaşkanı bundan daha iyi yöntemle seçilemez! HHH Çankaya süreci ve gündemdeki ülkenin Almanya olması nedeniyle daha fazla tartışıldı, ama aslında AKP iktidarının yurtdışındaki Türkleri kendinden olanlar ve olmayanlar diye ayırma siyaseti yeni değil... İki yıl kadar önce Bulgaristan’daki Türklerle ilgili haberleri okurken dikkatimi çekmiş, bu kadarına pes demiştim. Bulgaristan nüfusunun yüzde 10’a yakın bir dilimini oluşturan Türklerin buradaki temel örgütlenmesinin adı öteden beri Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) idi. Türkiye’de hangi hükümet işbaşında olursa olsun HÖH’e omuz verir, muhatap ülkenin içişlerine karışmayacak, yasalarına saygı gösterecek biçimde ilişki kurardı. Ciddi bir insan hakkı ihlali olduğunda da sesini yükseltir, uluslararası hukuk çerçevesinde baskı gücünü zorlardı. AKP, bunun dışında sadece kendi siyasetini benimseyen yeni bir oluşum için çok ciddi çaba harcadı. Türkiye bir yana AKP iktidarı bir yana... Benzer girişimler başta Yunanistan olmak üzere öteki ülkeler için de devam etti. HHH Başbakan’ın Almanya gezisi yukarıda özetlemeye çalıştığımız siyasetin tüm unsurlarıyla sırıttığı haberlere konu oldu. Zaten gidişi öncesi her türlü gerilimin altyapısını hazırlayan Başbakan, ne ektiyse onu biçti. Bir yanda kökten kendisini destekleyen taraftarlar bir yanda karşıtlığını Hitler’den başlayarak her yöntemi kullanarak ilan eden yurttaşlar... Cumhurbaşkanlığı seçimlerini bu ikilem ışığında değerlendirip soralım: Almanya gezisine katılan gazetecilerin de “aday olacak” diye yazdığı Erdoğan’ın karşısında, onun izlediği yola tam karşılık verecek bir aday mı başarılı olur yoksa bunun tam karşıtı özelliklerde bir aday mı? Erdoğan’ın özellikleriyle yarış edecek bir kişinin her şey bir yana ülkeyi ne hale getireceğini kestirmek hiç zor değil... Aklın yolu, ülkeyi her alanda gerilime sürükleyen bu gidişi durduracak, ortak paydaları güçlendirecek bir arayıştır. Böyle bir aday masa üstündeki matematik hesaplarından öte, daha önce AKP’ye oy vermiş kişilerin en az yüzde 5’ini çekebilir. Bu da bütün dengeleri değiştirebilir. İçimizden sonra dışımızı da bölen Başbakan’ın bu siyasetiyle boy ölçüşmenin hiç gereği yok. Bu, onun ipiyle seçime girmek olur. Şüpheli paket bomba çıktı n MERSİN (Cumhuriyet) Tarsus ilçesi Fahrettin Paşa Mahallesi’nde dün öğle saatlerinde koli bandı ile sarılmış bir paket bulan vatandaşlar polisi aradı. İhbar üzerine olay yerine giden bomba imha uzmanları, yaptığı incelemede paketin 20’lik çiviler yerleştirilmiş ve koli bandıyla sarılmış el yapımı parça tesirli bomba olduğu belirlendi. Bomba, daha sonra polis tarafından uzaktan kumandalı bir robot yardımıyla olay yerinden alınarak incelenmek üzere Emniyet’e götürüydü. Polis, çalışma başlattı. ‘Edirne’de görev almak şereftir’ n EDİRNE (AA) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın şikâyeti üzerine başlatılan soruşturma kapsamında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ifadeye çağıran daha sonra da “sehven” ifadeye çağırdığını açıklayan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Demir, Edirne Adliyesi’nde göreve başladı. Demir, “Edirne’de görev yapmak da, sürenler başka türlü düşünüyorlarsa bile, bizim için şereftir. Büyük şair, değerli hemşehrim Kısakürek’in iki satırını söylemek istiyorum. ‘Sakarya, saf çocuğu masum Anadolu’nun. Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun.’ Şimdiye kadar çok söyledik, pek bir şey anlamadılar. Bundan sonra bu kadar az söyleyeceğiz, inşallah bir şey anlarlar” dedi. Sancaktepe, Sultangazi ve Okmeydanı’nda sabah baskını yapılırken 38 kişi gözaltına alındı Polisten bir operasyon daha ‘TSK’YE KUMPAS’I ASKERİ SAVCI ARAŞTIRACAK Haber Merkezi Başbakan Tayyip Erdoğan’ın siyasi Başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın “Milli Ordu’ya kumpas kuruldu” sözlerinin ardından “kumpasçıları” ortaya çıkarmak için başlatılan soruşturma derinleştirildi. Gölcük’teki Donanma Komutanlığı’nda 6 Aralık 2010’da yapılan aramada bulunduğu iddia edilen ve Balyoz davasının temel delilleri arasında sayılan, komutanlar hakkındaki iddialara dayanak gösterilen 5 No’lu harddisk üzerinde bulunan parmak izleri askeri savcılık tarafından araştırılacak. Harddiskteki parmak izlerinin örneğini isteyen askeri savcılık, parmak izlerini 2010’da Donanma Komutanlığı’nda görevli personelle karşılaştıracak. Savcılık, askerlerin telefon görüşmelerini de araştıracak. Gelişmeyi olumlu bulan Askeri Casusluk davası avukatlarından Nevzat Güleşen “Başından beri bunu talep ediyorduk” dedi. İstanbul Haber Servisi İstanbul’da DHKPC’ye yönelik Beyoğlu Okmeydanı’nda, Sancaktepe ve Sultangazi Gazi Mahallesi’nde polis helikopterlerinin de kullanıldığı eşzamanlı operasyonda 38 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar sağlık kontrolünden geçirildikten sonra ifadeleri alınmak üzere emniyete götürüldü. Operasyonun Gezi Parkı olaylarının yıldönümüne denk gelmesi dikkat çekti. İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri dün sabah saat 05.00 sıralarında, üç ilçeyi kapsayan Okmeydanı, Sancaktepe ve Gazi Mahallesi’nde, 22 Mayıs günü Okmeydanı’nda Uğur Kurt ve Ayhan Yılmaz’ın ölümünün ardından silahlarla gösteri yapan DHKPC’ye yönelik ope sokaklar emniyet şeridine alınarak, yurttaşların ve gazetecilerin geçişine de izin verilmedi. Polis yaklaşık 5 saatlik bekleyişin ardından Okmeydanı’ndan çekildi. Sancaktepe ve Sultangazi’deki Gazi Mahallesi’nde de belirlenen adreslere operasyon düzenleyen polis, çok sayıda kişiyi gözaltına aldı. 3 ayrı ilçede gözaltına alınan toplam 38 Polis yaklaşık 5 saatlik kişi sağlık kontrolünden bekleyişin ardından geçirildikten sonra ifadeOkmeydanı’ndan çekildi. leri alınmak üzere emnirasyon gerçekleştirdi. Okmeydanı’nda önyete götürüldü. Bu arada ceden belirlenen çok sayıda adrese ope polisin operasyonun ardından girdiklerasyon düzenleyen polis, ara sokaklara ri bir bina önünde cep telefonuyla fotoğçok sayıda Çevik Kuvvet ekibi yerleşti raf çektirmesi de dikkat çekti. rirken, “akrep” diye tabir edilen zırhlı Halk Cephesi üyesi bir grup, operasyonaraçlar, TOMA ve polis helikopteri de ları İstanbul Emniyet Müdürlüğü önünhavadan destek verdi. Operasyon sırasın de protesto etti. Grubun başlattığı oturda baskın yapılan adreslerin bulunduğu ma eylemi geç saatlere kadar devam etti. n TRABZON (Cumhuriyet) Trabzon Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polis memuru Veli Çakı, Trabzonspor’un bir maçında görevliyken eğlenmek için arkadaşlarıyla birlike video çekip bunu sosyal medyada yayınladı. Bir cips markasının adını veren Çakı, “24 saat çalışıyorum, gücümü D......s’tan alıyorum, L..’dan alıyorum. Bütün teşkilat yesin. 24 saat çalıştırır” dedi. Trabzon Emniyet Müdürü Murat Köksal’ın talimatıyla Çakı hakkında soruşturma başlatıldı. Veli Çakı, “Soruşturma açmadan önce bir dinle, bu adam niçin cips yedi diye. Soruşturmaya da gerek kalmazdı. Buz gibi donmuş kumanya köftesini verirken bize bir düşünün. Kendinize hiç soruşturma açmıyorsunuz?” dedi. n ANKARA (AA) On Numara oyununun bu haftaki çekilişinde, 10 bilen 1 kişi, 251 bin 189 lira 95 kuruş ikramiye kazandı. Kazandıran numaraların “4, 5, 6 ,15, 19, 21, 28, 30, 31, 41, 45, 50, 51, 52, 53, 56, 62, 67, 69, 70, 73 ve 79” olarak belirlendiği çekilişte 9 bilenler 2 bin 887 lira kırkar kuruş, 8 bilenler 133 bin lira doksan beşer kuruş, 7 bilenler 24 lira yetmişer kuruş, 6 bilenler 4 lira on beşer kuruş ve hiçbir numarayı doğru tahmin edemeyenler 3 lira onar kuruş ikramiye alacak. Cipsçi polise soruşturma 1 kişiye 251 bin 189 lira
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle