24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 MAYIS 2014 PERŞEMBE 6 HABERLER İktidar, Soma için toplanan yardımları zorunlu olarak ödemesi gereken maddi bedelden düşecek ‘Tazminat’ kurnazlığı ERK ACARER 301 işçinin yaşamını yitirdiği iş cinayetinin ardından, devletin Soma mağdurları için ödeyeceği tazminat da gündemde. Ancak bu konuda çarpıcı iddialar da var. Onlardan biri, devletin kamu eliyle toplanan maddi yardımları, Soma’da emekçi yakınlarını kaybeden aileler için ödeyeceği tazminattan düşecek olması. AKP iktidarının topluma bir an önce yardım toplanması için çağrıda bulunması ve bağışlar için bir devlet kurumu olan AFAD’ı adres göstermesi iddiaları güçlendiriyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün AKP grup toplantısındaki ifadeleri de bu açıdan önemli. “Şehit yakınlarımızın yararlandıkları imkânlardan yararlanmaları için ne gerekirse yapıyoruz, yapacağız. Başbakanlık’ça Soma için bazı suiis timallerin önünü kesmek için, bunları engellemek için AFAD’ın açmış olduğu yardım kampanyasını başlattık. Birçok dernek hemen devreye girdi. Biz, burada bu işi dernekler vesaire belediyeler olmasın istiyoruz. Hepsini bu iş için kurulan AFAD’la yürütelim istedik. Sadece Soma’ya ait olmak üzere bu işi AFAD yürütecektir. Başbakan Yardımcımız Beşir Atalay Bey de AFAD’ı bu noktada koordine edecektir. Hesap açılmıştır. Bütün yardımlar tek elde toplanacak. İhtiyaç sahiplerine ulaştırılacaktır.” Erdoğan’ın bu sözleri onun, yardımları AFAD vasıtasıyla tek elde toplamak istediğinin açık bir kanıtı. Bir Umut Derneği’nden, “Adalet Arayan İşçi Aileleri”nin gönüllü hukukçularından Erbay Yucak, konuyu şu sözlerle ele alıyor: “Van depreminin ardından da aynı şeyi yaptılar. Halkın eliyle toplanan yardımı tazminattan düştüler. Toplanan parayı da başka işlerde kullandılar. Mağdurlara sözüm ona ucuza ev verdiler. Ev paralarını da onlara ödettiler. Oysa ortada zaten mağdurlar adına toplanmış yüklü bir para vardı.” Yucak, yardımlar konusunda halkın sağduyulu olması gerektiğine de şu sözlerle dikkat çekiyor: “Soma’da büyük mağduriyet yaşayan aileler için yardımların ivedi olarak değil, sakinlikle toplanmasını ve yönlendirilmesi daha uygun olacaktır. Bu uzun bir süreç, doğru değerlendirmek gerekiyor. Oradaki insanların evleri yıkılmadı, bu yüzden ihtiyaçları çok farklı. Sorunlar uzun vadede ortaya çıkacak. Devlet zaten mağdurlara tazminat ödemek zorunda. Bu nedenle yapılacak yardımların doğru bir yere kanalize edilmesi önemli!” Ölen madencilerin yakınları: Yardımlar bize ulaşmadı ZONGULDAK (DHA) Ereğli’de Armutçuk maden ocağında 7 Mart 1983’te meydana gelen 103 madencinin yaşamını yitirdiği grizu faciasında, toplanan yardımların ölen madencilerin yakınlarına dağıtılmadığı, oluşturulan bir fona aktarılarak havzadaki tüm iş kazalarında ölen madencilerin yakınlarına maaş olarak verildiği iddia edildi. Faciada babalarını kaybeden Engin Yiğit, Hüseyin Egeli, Şaban Arttırmak şu anda 13.5 milyon lira bulunan fonun tasfiye edilerek paranın kendilerine dağıtılması için Ankara 6. İdare Mahkemesi’ne dava açtı. Mahkeme geçen 22 Nisan’daki kararında söz konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığına hükmederek madenci yakınlarının talebini reddetti. Madenci yakınları ise Danıştay’a başvurdu. Yine Soma: Hiçbir Yere Kaçamazsınız! İktidar adamları, şu sıralarda milletçe birleşme zamanı, hesap sorma zamanı değil, demiyor mu! 12 yıldır iktidar sahipleri ülkeyi felaketlerin kenarına getirdiyse, hem birleşme hem yas tutmanın en iyi yolu sorumlulardan sürekli hesap sormak ve gerçekleri durmadan gün ışığına çıkarmaya soyunmaktır.. 1) Yardım kampanyaları üzerine: İktidar diyor ki devlete verin, biz öderiz.. Kime, nasıl ve hangi ölçülerle yardım dağıtacaksın?.. Yardımı da iktidarına yandaş toplamak için mi yapacaksın?.. Şeffaf ol, kriterlerini açıkla önce.. Ayrıca toplumun toplayacağı yardımlardan sana ne! Hazine sende, örtülü ödenek sende, para sende... 2) Madencilere en iyi yardım, bir daha böyle bir kazanın olmaması için, uluslararası standartlarda önlemlerin hemen şimdi alınması için, toplumun Meclis üzerinde baskı yapmasıdır. 3) Bütün toplantı ve gösteriler yas tutmak amacından kurtularak madenlerde insanca bir çalışma düzenini kurmak için isteklere yönelmeli. Meclis’te muhalefet işi gücü bıraksın, gerekli yasaların çıkarılması için ısrarcı olsun. Madenlerde en üst düzeyde güvenlik ve en az iki kat ücret ödenmesi için, toplumda hiç bu kadar büyük bir duyarlılık olmamıştı.. 50 bin maden işçisi için en büyük umut ışığı.. 4) Mahfi Eğilmez, bütün madenler bir hafta kapatılsın, güvenlik kuralları ilan edilsin, bu kuralları yerine getiren madenler açılsın, diğerleri açılmasın önerisinde bulundu. Olayı bıçak gibi kesecek radikal bir öneri.. İleri dünyada madenlerde şu sıralarda hangi güvenlik önlemleri uygulanıyorsa, hepsi şart koşulmalı. Ülkede 700 maden var, çoğu da Soma gibi, deniyor. Yani her an Soma’lar yaşayabiliriz. Bu korkunç gerçeğe, orta ve uzun zaman içinde uygulamaya konacak evrimci önlemlerle karşı koyamayız. Radikal çözüm gerekir. 5) Madenlerde belli sayıda işçiyle çıkarılabilecek azami kömür miktarı bellidir. Daha fazla kömür çıkarılıyorsa, bu madencilerin hakkı olarak tanınmalı.. HHH 6) Türkiye Madenİş’in Başkanı Nurettin Akçul’u Tarafsız Bölge’de dinledim. “Yatağan özelleştirilmesin” gösterileri güzel, desteğimizi sonuna kadar vermeliyiz. Ama Soma’daki sendika, madencilerin anlattıklarıyla madenlerdeki rezilliklerle zerre kadar bir ilişkisi yoksa, işçileri çoktan satmış demektir. Soruşturmanın bir ayağı da Soma’daki sendikaya yönelmeli.. 7) Madenler devletleştirilsin: Bir çözüm değil. Yakın zamanlarda devletin işlettiği madenlerdeki kazalarda Soma’daki gibi çok sayıda madenci ölmüştü. Burada önemli olan devlet veya özel, bütün madenlerde aynı önlemlerin alınması.. Sendikalar da, madenlerdeki güvenlik önemlerinin uygulanması konusunda yasal sorumlu tutulmalı. 8) İktisatçı Ahmet Tonak diyor ki: Soma’da İşçilerin sömürü oranı yüzde 400! 2010’dan 2011’e çalıştırılan işçi sayısında, aktif varlıklarda ve özkaynaklarda neredeyse herhangi bir değişiklik olmazken satış hasılatı 259 milyon TL’den 267 milyon TL’ye yükseliyor. Kaba bir hesapla, Soma’yı işleten cinayet şebekesinin 3 bin işçiyi ortalama 1400 TL aylık ile çalıştırdığını, dolayısıyla bu işçilere yılda yaklaşık 50.4 milyon TL ödediğini varsaydığımızda, işçilerin sömürü oranı yüzde 400 civarında oluyor! Yani, emekçilerin yarattığı her 5 TL’lik değerin 4 TL’si şirkete! 9) Şirket patronu madendeki her şeyden sorumlu iken, savcıların ona dokun(a)maması ilginç. Bir anlaşma mı var siyasilerle?! “İlişkilerimiz hatırına sana dokunmayacağız ama diğerlerini ne yazık ki içeri almak zorundayız, görüyorsun toplumu, içerisi sizler için daha güvenceli!” Tekrar soruyorum: Maslak’taki Spine Tower’dan iktidara pay verilmiş midir? HHH 10) Son 12 AKP iktidar yılında, nasıl oldu da maden, tersane ve diğer işkollarında iş kazaları adı altında cinayetler hızla arttı ve Türkiye Avrupa’da 1.’lik kürsüsüne çıktı! Uluslararası Çalışma Örgütü’ne göre, iş cinayetleri bütün dünyada azalırken(!?!) Türkiye nasıl oluyor da dünya kömür üretimindeki payı yüzde 1 iken ölümlerdeki payı yüzde 6?.. 11) RTE’nin, “İş kazası diye bir şey var literatürde, bu işin fıtratında var” diyerek ölümleri normal görmesinin, ülkemizdeki iş cinayetlerinde kendisine ne kadar sorumluluk getirir? 12 yıldaki kazalardaki artışta, Başbakan’ın bu düşüncesinin ve yönetim biçiminin birinci derecede sorumlu olduğunu göstermiyor mu? 12) Türkiye’yi, çalışanları, madencileri, “yaptığınız işin fıtratında ölüm var” diyerek ölüme, kazaya, sakat kalmaya müstahak gören iktidar ile yardakçısı beş paralık medya ve adamları, hangi ahlaktan bahsediyor ve Yazgülü Aldoğan, Yılmaz Özdil üzerine kampanya yürütüyor? Mahkemeye verilmesi, hakkında cinayetlerden soruşturma açılması gereken kim? 13) Esas mesele, ne Yılmaz ne de Yazgülü tabii ki! Doğan Medya’nın, hükümet gazeteciliğinin pespayeliğine karşı nesnel gazetecilik yapmaya kalkışması.. Rahatsız eden budur! Türkiye ortalamasının vicdanı orada. İktidar ve beş paralık adamları bu vicdanı yıkmaya çalışıyorlar.. Özel ‘Soma’da en az 350 madenci öldü, defnedilenlerin kimliklerini köy köy araştıracağız’ dedi CHP’den ‘en acı’ sağlama MADENDE ÇALIŞACAK İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI AYŞE SAYIN Mühendis olmaya MURAT İNCEOĞLU 301 madenci için ağıt Soma’daki maden faciasında yaşamını yitiren 301 madenci yurt genelinde törenlerle anılıyor. Sanat Yönetmenliği’ni Mustafa Erdoğan’ın yaptığı Anadolu Ateşi Dans Topluluğu, önceki gece Antalya’da düzenlediği gösteriyi Soma faciasında yaşamını yitiren işçilerin aileleri yararına düzenledi. Soma’daki maden faciasında yaşamını yitiren işçileri konu alan bir koreografi de düzenleyen dans topluluğunun performansı, seyirciler tarafından uzun süre alkış aldı. Karabük’ün Safranbolu ilçesinde düzenlenen “Ahşap Heykel Sempozyumu”una katılan heykeltıraş Çağrı Özbay, Soma’da hayatını kaybeden madenciler anısına ahşaptan baret yapacağını belirtti. Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) mezuniyet töreninde öğrenciler Soma faciasında yaşamını yitiren madenciler ve geride kalan aileleri için gökyüzüne kâğıt fenerler bıraktı. Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Dağcılık Topluluğu öğrencileri, ölen madencilerin anısına, Erciyes Dağı’na tırmandı. Erzurum’da âşıklar Selami Yağar ve Sıtkı Eminoğlu da Soma’daki madenciler anısına ağıt yaktı. (Fotoğraf: DHA) gerek yok! İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası, 2012 yılında bir torba yasa düzenlemesi ile birlikte Meclis’te kabul edildi. Aşamalı olarak yürürlüğe giren düzenleme birçok işyerinde vitrin düzenlemesinden öteye gitmedi. TBMM’de 7 Temmuz 2012’de kabul edilerek yasalaşan İs Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın yürürlüğe girmesi 50’den az çalışanı olan işyerleri için ertelenmişti. Çok tehlikeli ve tehlikeli sınıfına giren ve 50’den az çalışanı olanlar için düzenlemenin 01.07.2014 tarihinde yürürlüğe girmesi istendi, ancak gelen tepki üzerine 01.01.2015 tarihinde yürürlüğe girmesine karar verildi. 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için ise iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve yardımcı sağlık personeli istihdam yükümlülüğü 01.07.2016 tarihine ertelendi. Yasaya göre bitirdiği bölüme bakılmaksızın mühendis, mimar ve teknik elemanlar iş güvenliği uzmanı olabiliyor. Teknik elemanlar ise teknik öğretmenler ile üniversitelerin fen veya fenedebiyat fakültelerinin fizik veya kimya bölümleri veya iş sağlığı ve güvenliği programından mezunlar olarak tanımlanıyor. İş güvenliği uzmanı olmak isteyenler, 180 saat teorik, 40 saat pratik eğitim alıyor. Teorik eğitimin 90 saati ise uzaktan eğitim olarak veriliyor. Tanımlamaya uyanlar ilk başvurularının ardından sınavı geçmeleri halinde (C) sınıfı sertifika alabiliyor. Bu sertifika ile az tehlikeli işyerlerinde görev yapılabiliyor. (C) tipi sertifika ile 4 yılı tamamlayan uzman, bu kez yeniden sınava girerek (B) tipi sertifika alabiliyor. 3 yıllık çalışmanın ardından ise yine sınavda başarılı olmak şartıyla (A) sınıfı sertifika alarak çok tehlikeli olarak tanımlanan işyerlerinde çalışma hakkı kazanılıyor. Bu düzenlemeye göre bir gıda mühendisinin, yedi yıllık hizmetin ardından (A) tipi sertifika alarak bir maden ocağında çalışması mümkün. Hatta bir maden ocağında iş güvenliği uzmanı olmak için mühendis olmak dahi gerekmiyor. Yasanın çıkmasının ardından bir yıllık süre içerisinde ikişer sınav hakkı tanınan uzmanlar, gerekli sınavlarda başarılı olmaları halinde yedi yıllık süreyi beklemeden (A) sınıfı sertifika sahibi olabildiler. Eleştirilerin odağındaki Türkiye Madenİş Sendikası’nda disiplin süreci başladı MUSTAFA ÇAKIR Sendikada hesap zamanı Madenİş Sendikası’nın bugüne kadar neden ocaktaki eksikliklerle ilgili hiçbir girişimde bulunmadığı tartışma yaratmıştı. Sendika genel merkezi, kendilerine Soma’dan hiçbir şikâyet gelmediği savunusu yaptı. Soma’daki işçiler ise şikâyetlerini birçok kez sendikaya ilettiklerini dile getirdi. Bunun üzerine Türkiye Madenİş Sendikası Genel Merkezi, disiplin kurulunu harekete geçirdi. Kurul Soma’ya gönderildi. İşçilerden gelen “tehlike” bildirimlerinin neden Ankara’da tekniği bilmiyor Uzmanlar İş güvenliği uzmanı olmak isteyenlerin girdiği sınavlarda sorulan sorular ise tümüyle şartname ile ilgili. Hangi alanda çalışacakları belirsiz olduğu için alana yönelik teknik bilgi ve pratik yapma imkânı bulunmuyor. (A) sınıfı sertifika ile ‘çok tehlikeli’ olarak nitelendirilen bir işyerinde çalışmaya başlayan uzman, ancak zaman içerisinde teknik bilgi sahibi olabiliyor. Elbette tüm işyerleri bu durumda değil. Ancak uygulama tümüyle işyeri sahibinin iyi niyetine bırakılmış durumda. Birçok uzman, iş bulma pahasına hukuksal sorumluluğun altına girebiliyor. Birçok uzman ise sadece imza yetkisi karşılığında işverenlerle anlaşarak, işyerine dahi uğramayabiliyor. ANKARA Soma’daki facia öncesinde sorumluluklarını yerine getirmediği gerekçesiyle eleştirilerin hedefi olan Türkiye Madenİş Sendikası’nda disiplin süreci başlatıldı. Sendika Genel Merkezi kendilerine Soma’dan neden hiçbir “tehlike” şikâyeti gelmediğini araştırmaya başladı. Kopukluğun nerede olduğunu belirlemek üzere disiplin kurulu Soma’ya gitti. Facianın ardından Türkiye ki genel merkeze ulaşmadığını araştıracak olan kurul, herkesi dinleyecek. İşçilerle tek tek görüşülecek. İşçilerin aileleri de dinlenecek. Türkİş’te de önceki gün akşam toplantı yapıldı. Türkİş Yönetim Kurulu, Türkiye Madenİş Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul ile Genel Madenİş Sendikası Genel Başkanı Eyüp Alabaş’ı dinledi. Türkİş yönetimi yarın iki maden sendikasının başkanının da katılımıyla basın toplantısı yapacak, süreci anlatacak. YÜKSEL: TAŞERON SİSTEMDE MADEN MÜHENDİSİ DAYIBAŞININ ALTINDA ÇALIŞIYOR ‘Mühendisin söz hakkı yok’ EMRE DÖKER İZMİR Soma’daki maden faciası, maden mühendislerinin yaşadığı sıkıntıları da gündeme getirdi. Maden Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ayhan Yüksel, üyelerinin TMMOB ile SGK’nin imzaladığı sözleşme gereği en az 2 bin 800 lira maaş almaları gerektiğini ancak buna uyulmadığını vurguladı. Soma’da facianın meydana geldiği madende çalışan mühendisler de, taşeron sistemi nedeniyle işletmelerdeki yanlışlara müdaha le edemediklerini vurguladı. Soma Holding bünyesinde çalışan maden mühendisleri ise işe yeni giren bir mühendisin 2 bin lirayla göreve başladığını, tam yetkili olamadığını söyledi. Taşeron sisteminin mühendislerin etkisini kaybetmesine neden olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştular: “Maden mühendisleri ekip başları (dayıbaşı) denilen taşeron sistemindeki yetkililerin altında kalıyorlar. Bu kişiler mühendisin söz söylemesine izin vermiyorlar. Bu nedenle mühendisin yaptırım gücü madenlerde kalmıyor.” ANKARA CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, yaşamını yitiren madenci sayısının, resmi yetkililerin açıkladığı 301’in üstünde olduğunu kanıtlayacak birtakım bilgilerin kendilerine ulaştığını belirterek CHP olarak “defnedilen madencilerin kimliklerini il il, köy köy araştırarak” ortaya çıkaracaklarını ve resmi listede olmayan isimleri de tek tek kamuoyuna açıklayacaklarını bildirdi. Özel, taziyesine gittikleri bazı yaşamını yitiren madencilerin isimlerinin açıklanan 301 kişilik listede yer almadığını öğrendiklerini belirterek ancak ailelerin sıkıntı yaşamaması için kesin olarak çek etmeden kamuoyuna bir açıklama yapmayacaklarını bildirdi. Özel, şu saptamalarda bulundu: En az 350: Madende öyle yüzlerce madencinin kaldığını düşünmüyorum. Çünkü son 50, 20, 8, 6 ceset kaldığında onunla uyumlu aile bekliyordu kapıda. Mesela son 8 ceset içerideyken, kapıda da 6 aile bekliyordu. Ama defnedilen cenaze sayısının 301’den fazla olduğunu, bunun en az 350 olduğunu düşünüyorum. Tek tek belirlenecek: Bununla ilgili parti yönetiminden talepte bulunduk. Türkiye genelinde bununla ilgili bir çalışma yapacaklar ve onlar açıklayacaklar, “Türkiye’de kim nerede defnedildi” diye. İl il, ilçe ilçe, köy köy öğreneceğiz ve böylece esas rakam ortaya çıkmış olacak. Taziyeye gittik ismi yok: Bununla ilgili elimizde somut deliller var. Mesela Soma’da bir eve gidiyoruz. “Bu evin cenazesi var” diyorlar. Karşı komşusu diyor ki, “Cenazelerini aldılar Bartın’a gömmeye gittiler” diyor. Ama ne Manisa, ne Bartın ne de Zonguldak listesinde adı var. Aynı şekilde bir köye taziyeye gittiğimiz bir madencinin yine ismi listede yok. Gömülmüş görünüyor ama listede adı yok. Çakmak yasak, mazot serbest: Madende mazot çantası varmış. Mazot kullanılan paletli makine varmış. Onun 20 kiloluk mazotunu sırtında götürüyormuş. Bu bir trajedi, ilave trajedi yeraltında egzoz çıkaran şey yasak. Yeraltında çakmak yasak ama mazotlu motor kullanılıyor. Elektrikli olması lazım. ‘Hadi’ alerjisi: İşçiler bir de “‘hadi’ olayı var” diyorlar. Çünkü dayıbaşı sürekli “hadi” diyor. Bir anne, bana anlattı, “‘Hadi oğlum kahvaltı yapalım’ dedim, ama oğlum bana öyle bir bağırdı ki şaşırdım” diyor. Çünkü oğlu ‘Bütün gece ‘hadi kömür çıkar’ diyorlar, bir daha evde hadi denmeyecek” diye isyan etmiş. Öte yandan CHP yönetimi dün aldığı kararla milletvekillerinden ayrı ayrı heyetler oluşturularak Soma’da yaşamını yitiren işçilerin ailelerinin bulundukları illere giderek taziye ziyaretinde bulunulması kararlaştırıldı. Milletvekillerinin bir bölümü bugün, bir bölümü de yarın Manisa, Kütahya, Bartın, Balıkesir’de aileleri ziyaret edip, sorunlarını dinleyecek. Ailelere ziyaret BEDAŞ’ta taşeron cinayeti İstanbul Haber Servisi CengizLimakKolin ortaklığına satılan BEDAŞ’ta taşeron olarak çalışan işçi Salih Geçen yanarak öldü. Beyoğlu arıza bakım onarım yeraltı servisinde çalışan Geçen, geçen hafta yetkisi olmamasına karşın trafo merkezine girmeye zorlandı. Elektrik akımına kapılan Geçen’in vücudunun büyük kısmı yandı. Bir haftadır yoğun bakımda yaşam mücadelesi veren Geçen, önceki gün hayatını kaybetti. EnerjiSen’den yapılan açıklamada “BEDAŞ’ta taşeron sistem öldürmeye devam ediyor. Haksız ve hukuksuz uygulamaların hesabını soracağız” denildi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle