06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 MAYIS 2014 PERŞEMBE 4 HABERLER Yerkel’in tekmelediği Kocabıyık’ın evi basıldı, gözaltına alındı, sorgulandı ‘Y. Özdil’in İthamı’ Kadıköy’den emekli inşaat yüksek mühendisi Erhan Özyürekli’nin bir iletisi düştü, bilgiyasarıma. Olduğu gibi aktarıyorum: “Sayın Yazar, Yılmaz Özdil ‘dünya tarihi sizin kadar ahlaksız bir medya görmedi’ diye yazdı. Hangi medya kadrosunu kastettiği konusunda bir fikriniz var mı??? Bu çok ağır bir itham değil mi? Siz de bir medya mensubu olarak Yılmaz Özdil’in kime karşı söylendiği belli olmayan bu ithamı karşısında ne düşünüyorsunuz?” Hemen belirterek yanıtlayayım: Değerli meslektaşım Yılmaz Özdil’in ithamına özde katılıyorum. İthamın çok ağır olup olmadığını ise değerli okurların takdirine bırakıyorum. Hiç unutmuyorum. Geçen haziranda yapılan Galatasaray Pilavı günü okulun girişten soldaki kanadına tepeden aşağı sarkan bir koca pankart asılmıştı. Üzerinde iktidarın yandaşı da olmaktan öteye geçmiş, kendini sınırsızca kullandırmakta hiç beis görmeyen biri Başbakan’ın Alo hatlarından olan, öbürü ise sözde muhalifiyken, sonra danışmanlığına terfi eden iki Galatasaray mezununun resimleri vardı ve altlarında şunlar yazılıydı: “Sorarlarsa onlar bizden değil, dersiniz.” Bunu görünce güldüm, ama yanımdaki arkadaşıma da sormadan edemedim: Biraz ağır değil mi? Ne ağırı be, dedi, hafif bile olmuş! HHH İthamın kime yönelik olduğu konusuna gelince: Bir fıkra vardır çok ünlü. Adamın biri, başbakana küfür etmiş, polis derdest etmiş. Hadi bakalım, demiş, yürü gidiyoruz. Ne oldu? Başbakana küfür etmişsin! Yok yahu, demiş bizimki, bizim başbakana değil, Hotanto Başbakanı’na küfür ettim. Hadi be sen de, demiş polis, bunca yıllık polisim, ben hangi başbakana küfür edileceğini iyi bilirim. Artık, müsaade edin de, bunca yıllık baskı demokrasi deneyimi olan bir toplumda, halk ahlaksız medyadan söz ederken kimin kastedildiğini bilsin yani! Ahlaksızlık şampiyonluğu yarışmasında, bugünkü yandaş medyanın birinci sırayı kapıp kapamayacağı konusunda kesin bir şey söylemek kolay değil. Olayları tarih içinde değerlendirirken, en ahlaksız, en zalim, en hırsız gibi benzetmelerde doğruyu bulmak çok güçtür. Bugünkülerin en ahlaksız olup olmadıklarını bilmem ama, geçmiştekilere göre daha fazla nemalandıkları bir gerçektir. Ama kabul etmek gerekir ki, gelenek Osmanlı’dan bu yana sürmektedir. Abdülhamit bile gazeteciler içinden kimilerini süründürmüş, kimilerini ise satın almıştır. Satın alınanlar arasındaki kimi isimlerin burada tekrarlanması bile toplumsal vicdanı rahatsız edebileceği için, açıklamamayı daha uygun buluyorum. HHH Menderes döneminde de bugünkü yandaş medyanın muadili olan besleme basın vardı ve marifetleri bugünküleri aratmazdı. Bu arada, yüksek inşaat mühendisi okurum Hızal Aküren’’in pazar günkü yazım üzerine gönderdiği iletiye de değinmek isterim. “Bugünkü iktidarın yaptığı bölücülüğü, geçmişteki Demokrat Parti’nin Vatan Cephesi ayrıştırması ile mukayese etmek hiç doğru değildir ve bugünkü durumu en azından hafife almak demektir. Bugünkü AKP iktidarının yaptığı bölücülük Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlığıdır” diyor. Bu uyarıya göre yandaş medyayı, zararlı olma yarışında en önde göstermekte haklıdır Yılmaz Özdil. Özdil’in sözünü ettiği yandaş basının işbirliği ile oluşturduğu algı sayesinde, insanın hayatının da, hakkının da, emeğinin de, özgürlüğünün de ayaklar altına alındığı, Başbakan’ı protesto eden vatandaşın bizzat Başbakan tarafından yumruklandığı dikta rejimi egemen olabilmektedir. Özdil’in suçladığı, yalandan, iftiradan, yalakalıktan yüksünmeyen medyanın mensupları, devran döndüğünde gemiyi ilk terk edenler olacaklardır. Zaten bir kısmı yavaştan çark etmeye başladılar bile. Üstelik, ne günah çıkarma kaygıları var ne bir şey. Hepsi sanki herkes geçmişi unutmuş gibi, daha şimdiden hürriyet kahramanı pozlarıyla gezmeye başladılar bile. Provokatör değil, madenci ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel’in 301 işçinin hayatını kaybettiği Soma’da, iki özel harekâtçının yere yatırıp tutarken tekme attığı Erdal Kocabıyık adlı kişinin “provokotör” değil, ölen arkadaşları gibi “madenci” olduğu ortaya çıktı. Erdoğan’ın 14 Mayıs günü Soma’da konvoyunun geçişi sırasında bir araca tekme atması üzerine Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel’in saldırısına uğrayan Erdal Kocabıyık’la ilgili ayrıntılara Cumhuriyet ulaştı. Kocabıyık için AKP’ye yakın olduğu sanılan kişinin yönettiği, Esat Ç. adlı Twitter kullanıcısı, “Somalı olmayan TGB üyesi bir provokatör Başbakan danışmanını darp edip şahsına ve Başbakan’a küfür edecek ama karşısındaki susacak öyle mi?” demişti. Fakat gerçek hiç de sanıldığı gibi değil. Cumhuriyet, bu süreçte hep sessiz kalan Erdal Kocabıyık’a ulaşmaya çalıştı. Ancak Erdal, konuşmama kararı aldı ve telefonlara çıkmadı. Aradığımız telefona Erdal’ın babası ve bir madenci akrabası çıktı. İki ismin anlattığına göre, Erdal Kocabıyık ölen arkadaşları gibi madenciydi ve facianın yaşandığı Soma Madenciliğe ait başka bir ma yeye “mağdur” sıfatıyla gitti ve ifade verdi, Yerkel’den şikâyetçi oldu. Ayrıca hastaneden alınan darp raporu da dosyaya sunuldu. Haklarını alamamış Kocabıyık’ın, yakın çevre sine konvoydaki araçlara tekme atmasının sebebini, “Uyar Madencilik’te çalışıyordum. Geçen yıl çıkan yangın nedeniyle bu şirkete ait maden kapatıldı. Benim iki aylık alacağımı vermediler. Ayrıca 1.5 yıllık tazminatım da içeride kaldı. Bunların ödenmemesi nedeniyle tepki olarak eylemi gerçekleştirdim” diye anlattığı belirtildi. Uyar Madencilik’in AKP’li vekillere yakın olduğu belirtiliyor. Söz konusu yangın, 20 Ekim 2013 Soma’da faaliyet gösteren Uyar Madencilik’e ait Darkale Kömür Ocağı’nda yaşandı. Saat 05.00 sıralarında yerin 300 metre altında meydana gelen göçükle birlikte çıkan yangında, 6 çocuk babası 49 yaşındaki Yunus Güçlü yaşamını yitirirken, 27 işçi de yaralandı. Bu olayın ardından güvenliklerinin olmadığı gerekçesiyle işçiler çalışmayı durdurdu ve iş bıraktı. Uyar Madencilik de aldığı bir kararla madeni kapattı ve işçilere tazminatlarını ödeyeceklerini söylendi. Tekmeye karşı mücadele İsmini vermek istemeyen bir yakını, “Başbakan’ın tokat attığı kişi, bu süreçte baskı gördü. Size yönelik de böyle bir baskı veya tehdit var mı” sorusu üzerine, “Erdal, basına konuşmak istemiyor. Manşet olmak gibi bir derdimiz yok. Bize atılan o tekmeye karşı hukuk mücadelesi vereceğiz. Konuyu avukatımız takip ediyor” dedi. Telefonu Erdal’ın o gün işe gitmediği için faciadan kurtulan yakını aldı. Madende son iki aydır sıcaklık yükselmesi olduğunu ve sık sık yangınlar çıktığını belirten Erdal’ın madenci yakını, “Bana göre olay gaz sıkışması nedeniyle yaşanan patlamadan kaynaklandı. Gerçeği saklıyorlar” dedi. Aynı kişi, denetime gelen müfettişlerin de “temiz havada” denetim yaptıklarını belirtirken önceden bu kişilerin geleceğinin kendisine söylendiğini ifade etti. Yusuf Yerkel’in Soma’da, iki özel harekâtçının yere yatırıp tutarken tekme attığı Erdal Kocabıyık’ın başına gelmedik kalmadı. dende çalışıyordu. Erdal’ın 7 yakını da facianın yaşandığı madende görev yapıyordu. istendi. 30 yaşlarında olduğu öğrenilen Erdal, şüpheli olarak gözaltına alınması karşısında isyan etti. Erdal, “Ben 10 yıllık madenciyim” deyince durumu bilmeyen savcı şaşkınlık geçirdi ve kısa ifadenin ardından serbest bırakma kararı aldı. Madenci Kocabıyık, daha sonra avukatı aracılığıyla Yusuf Yerkel hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Savcının çağırması üzerine Kocabıyık, bu kez adli 10 yıllık madenciydi Kocabıyık, Yusuf Yerkel’den tekme yedikten sonra evine döndü. Ancak kapısını polisler çaldı. Erdal, savcının talimatı üzerine polisler tarafından şüpheli olarak gözaltına alındı. Adliyeye getirilen Kocabıyık, savcı tarafından sorgulanmak İğneli Fırça ZAFER TEMOÇİN TEKME ATAN MÜŞAVİRE RAPOR VEREN DOKTOR: Başbakanlık’tan [email protected] aradılar İKLİM ÖNGEL Özdil’e suç duyurusu hürriyet’e yumurta ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP İstanbul Milletvekili Bülent Turan, Hürriyet gazetesi yazarı Yılmaz Özdil hakkında “Soma faciasında hayatını kaybedenlere yönelik ifadeleri”ni gerekçe göstererek suç duyurusunda bulundu. Bireysel başvuru yaptığına işaret eden Turan, “Bununla ilgili kim hassas davranıyorsa, kim üzüntü içindeyse; benzer suç duyurularını yapmasını tavsiye ediyorum. Ben bireysel başvuru yaptım, milletvekili olarak değil. Herkesi bu konuda teşvik ediyorum” diye konuştu. Öte yandan Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilciği’ne yumurtalı saldırıda bulunuldu. Olayın gerçekleştiği sırada Hürriyet’in önünde sadece Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in oğlu Osman Gökçek’in yönetici olduğu Beyaz TV kamerasının olması dikkat çekti. Saldırıyı gerçekleştirenler Yılmaz Özdil aleyhine slogan attı. ANKARA Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel’e Soma’da attığı tekmenin ardından tartışmalı “7 günlük iş göremez” raporu veren doktor Servan Gökhan, 14 Mayıs’ta Başbakanlık’tan telefonla arandığını, “bir hastanın geleceği ve hastanede veya yakınlarda isem tarafımdan hastanın değerlendirilip değerlendirilemeyeceğinin sorulduğunu’ belirtti. Gökhan, kendisini, “Bu hasta aynı şekilde acil servise yine başvursa bizim kliniğimizden yine aynı şekilde istirahat raporunu alır” diye savundu. Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli acil doktoru Gökhan, raporu nasıl verdiğini meslektaşlarıyla paylaştığı bir yazı ile anlattı. Gökhan, Başbakanlık’tan telefonla arandığını, “bir hastanın geleceği ve hastanede veya yakınlarda isem tarafımdan hastanın değerlendirilip değerlendirilemeyeceğinin sorulduğunu’ belirtti. Hastaneye 5 dakikalık mesafede bulunduğunu ve hastaneye gittiğini ifade etti. Yerkel’in önce acil tıp uzmanı, ortopedi uzmanı ve bir asistan tarafından görüldüğünü söyleyen Gökhan, “Hastanın ne olduğunu sorduğumda arkadaşlarımdan yaşanan bir arbede sonrasında hastanın kliniğimize başvurduğunu öğrendim ancak olayın oluş biçimini sorma ihtiyacı bile hissetmedim. Hasta, arkadaşlarımız tarafından grafi çekimine gönderilmişti. Ben hastayı grafi çekiminde iken gördüm ve grafi çekildikten sonra hemen orada muayene ettim” dedi. Hastanın durumuna ilişkin “Hastanın özellikle sağ alt ekstremitesinde hareketli ağrı ve hassasiyet mevcuttu. Aynı zamanda sağ dizde ve tibiada (ki bunu da rapora yazmayı unutmuşum) yumuşak doku şişliği vardı” bilgisini veren Gökhan, kendisi gelmeden önce hastanın muayene formunun doldurulduğunu ve bulguların kendi bulgularıyla aynı olduğunu kaydetti. Gökhan, “Bu arada hastayı odama alıp oturttum ve yaklaşık 5 veya 7 gün bacağına yük bindirmemesini, kendisine istirahat raporu yazabileceğimi ifade ettim ve yazdım. Bu arada hastanın hastanemize girişi benim adıma değil ‘BABA SEN sahteci misin?’ Gökhan, “3 gün öncesine kadar meslek hayatı boyunca toplumsal hiçbir olayda herhangi bir otoritenin yanında yer almadığını, yaralanan gösterici, polis, katil ve hırsıza da eşit mesafede durduğunu” söyledi. Televizyon ekranlarında boy boy fotoğraflarının çıktığını, “diplomasının hakkını vermeyen, sahtekâr, yüzsüz, soysuz” olarak anıldığını belirten Gökhan, çocuğunun da kendisine “Baba sen sahteci misin” diye sorduğunu dile getirdi. Gökhan, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Sekreteri Bayazıt İlhan’ın sözlerine de karşılık da, “Sosyal medyada resimleri boy boy yayımlanan ve görüldüğü yerde yüzüne tükürülmesi gereken, kendi meslek örgütünün genel sekreteri tarafından daha aranmadan, olay soruşturulmadan hüküm giydirilen bir hekimim” dedi. di, hastaya raporu ben yazdığım için girişi kendi adıma çevirttim. Ülkemizde birçok öğretim üyesinin yaptığı gibi raporu asistan veya uzmanıma yazdırmadım ve kendi adıma giriş yaptırdım. Daha sonra hastayı önerilerle taburcu ettim” dedi. Gökhan, kendisini üzenin ünlülerin kendisine ilişkin sosyal medya paylaşımları yerine, meslektaşlarının ve tıp fakültesi öğrencilerinin ailesine ve eşine yaptığı hakaretler olduğunu kaydetti. ‘Hangi hastaneye başvursa rapor alır’ Bulunuduğu üniversite yüzünden cezalandırılması gerektiğinin söylendiğini belirten Gökhan, olayın tarafsız bir şekilde değerlendirilmesini istedi. Gökhan, “Bu hasta aynı şekilde acil servise yine başvursa bizim kliniğimizden yine aynı şekilde istirahat raporunu alır. Bu raporda herhangi bir tıbbi veya ahlakdışı bir durum olduğunu ben düşünmüyorum. Kliniğimiz dışında bu hasta hangi acil servise başvursa yorum farkıyla o istirahat raporunu alır. Eminim birçoğunuz da böyle bir hastaya meslek hayatınızın bir döneminde böyle bir rapor vermişsinizdir” dedi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle