03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 MAYIS 2014 PERŞEMBE 8 HABERLER Ekmeğini madenden çıkaran 50 bin civarındaki işçinin çoğunluğu 846 lira asgari ücret alıyor 1.500 lira için! OLCAY BÜYAKTAŞ / PELİN ÜNKER 10 bine yakın kamu 40 civarında özel sektörde çalışan maden işçilerinin çok büyük bir çoğunluğu insani yaşam koşullarını karşılayacak ücret alamıyor. 2004’ten itibaren taşeronlaşmanın artmasıyla kayıt dışılığın de arttığı sektörde ücretler de parlak değil. Bir avuç kara kömür için bir ömür veren madenciler, tüm sıkıntılara ayda aldıkları ortalama 1.500 lira için katlanıyor. Türkiye’de 10 bin kadarı kamuda olmak üzere 49 bin madenci çalışıyor. Avustralya’da maden işçileri aylık yaklaşık 17 bin dolar (yaklaşık 30 bin lira) maaş alırken, Türkiye’de maden işçilerinin maaşları ise asgari ücretten başlıyor. Yani brüt 1.071, net 846 lira... Ücretler işçilerin kıdemleri ve çalıştıkları madenlere göre değişmesine rağmen, ortalama 1000 lira ile 1.500 lira arasında de ğişiyor. Toplusözleşme yapılabilen işletMUSTAFA ÇAKIR melerde 4 bin liraya kadar çıANKARA Soma’daki facia, madenkan ücretler de lerdeki “rödovans” uygulamasını bir kez daha tartışmaya açtı. Sendikaların yıllardır tepki gösterdikleri bir çeşit “taşeronlaşma” olan bu uygulama AKP döneminde yaygınlaştırıldı. 2005’te çıkarılan yönetmelikle, rödovans sözleşmelerinin Maden İşleri Genel Müdürlüğü’ne bildirilmesi uygulamasından vazgeçildi. Bir anlamda devlet bu alandan çekildi. 2010 yılında çıkarılan yönetmelikle rödovans uygulaması “perçinlendi”. Çaİş dünyasının temsilcileri lışma yaşamındaki “taşeronlaşma” AKP Soma’da 274 işçinin hayatını kaydöneminde tavan yaptı. AKP’nin iktidara bettiği maden faciasının ardından geldiği 2002’de 380 binlerde olan taşetaziye mesajlarını paylaştı. Faciron işçi sayısının bugün 2 milyona yaklaştığına dikkat çekiliyor. Taşeronlaşmaayla ilgili olarak TÜSİAD’dan yanın farklı bir uygulaması da “rödovans”. pılan açıklamada, “Ölüm ne maMadenlerin kiralandığı bu uygulamadencinin alın yazısı ne de ölümda şirketler kömürü çıkarıyor ve satıyor. le sonuçlanan bu felaket ma2005’te çıkarılan, “Maden Yasası Uydencilik mesleğinin bir gereği. gulama Yönetmeliği”nde, “Bu yönetTürkiye’nin ölümcül iş kazalameliğin yayımı tarihinden sonra, ruhrında geldiği nokta kabul edilesat sahiplerinin kanun kapsamındaki bilir bir durum değil. Bu tür acıfaaliyetleri ile ilişkili olarak üçüncü kişi ların bir daha yaşanmaması için ya da kuruluşlarla yaptığı sözleşmelegerekli önlemler ivedilikle hayarin genel müdürlüğe bildirilmesine ve ta geçirilmeli” ifadelerine yer vegörüş alınmasına gerek yoktur. Ancak rilirken TÜGİAD Başkanı Ali Yüruhsat sahasındaki tüm faaliyetlerden celen, en katı önlemlerin alınmasıgenel müdürlüğe karşı ruhsat sahibi nı ve sorumluların sonuçlarına katsorumludur” maddesi yer aldı. lanacağı bir soruşturma sürecinin tamamlanmasını istedi. Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu Başkanı Süleyman Onatça, “Yaşanan bu elim durumla ilgili kelime bulmakta zorlanıyoruz. İş güvenliği konusu sadece iş dünyaEkonomi Servisi Türkiye, Uluslası temsilcilerine sorumluluklar, rarası Çalışma Örgütü’nün 176 numacezalar yüklemekle olmuyor. Bu ralı “Madenlerde Güvenlik ve Sağlık yönde bütün kesimlerin yeni bir Sözleşmesi”ni 19 yıldır imzalamadı. Söz yönteme ihtiyacı olduğu açık” konusu sözleşme, maden işletmesi sahipdedi. Türkiye İşveren Sendikaları lerine ve hükümetlere önemli sorumluluk Konfederasyonu ise facianın ortaya yüklüyor. 1995 tarihli sözleşmeyi 26 ülke imzaladı. 17 Mayıs 2010’da 30 maden işçıkma sebeplerinin titizlikle araştıçisinin öldüğü Zonguldak’taki patlamanın rılması ve gereği yapılması gerektiardından Türkiye ILO 176’yı yeniden günğinin altı çizildi. demine almış ancak imzalamamıştı. SözKadın Girişimciler Derneği (KAGİleşme, hükümetlere denetimlerin düzenDER) Başkanı Gülten Türktan ise lenmesi, denetimlere ilişkin yasal düzenulusal yasın bir daha tekrarlanmalemelerin sağlaması ve kazaların etkili soması için tedbirlerin artırılması geruşturulması gibi yükümlülükler getiriyor. rektiğine işaret ederek “Medyaya yansıyan çocuk işçi haberleri de acımızı tarifsiz, tedbir gereğini ise ivedi kılıyor. Çocuk işçi idEkonomi Servisi Sosyal Güvenlik dialarından başlanarak, kazanın Kurumu (SGK) Başkan Yardımcısı Mussebeplerine uzanan her etkenin tafa Kuruca, Türkiye tarihindeki en büaraştırılması, açığa kavuşturulyük maden faciasını “iş kazası” olarak ması, sorumluların hesap vermenitelendirerek “Bu iş kazası olayıdır. si ve geride kalan ailelere gerekli Hayatını kaybedenlerin eş ve çocukyardımın yapılması için tüm yetlarına ölüm geliri olarak bin liraya yakilileri göreve çağırıyoruz” dedi. kın aylık bağlanacak” dedi. Kılıçdaroğlu: Göstere göstere geldi Soma’nın peşini bırakmayacağız CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile dün Soma’ya giderken, önündeki dosyadan bir belge çıkararak “Göstere göstere gelen bir olaydır bu” dedi. Gösterdiği belgede Soma madenlerinde 20112013 arası yaşanan kazalarda ölen ve yaralananların sayıları var. 2011 ile 2013 yılları arasında 10 kazada 20 madenci ölmüş. Çok sayıda madenci de kazalardan yaralı kurtulmuş. TÜRKİYE MADEN KAZALARINDA BİRİNCİ 4 Linyit üretiminde 35 ülke arasında 4., taşkömürü üretiminde 50 ülke arasında 44. sırada olan Türkiye, maden kazalarında birinci sırada. 4 Uluslararası Çalışma Örgütü’ne (ILO) göre dünya maden kazalarında sabıkalı ilk üç ülke sırasıyla; Türkiye, G. Kore ve Çin. 4 Türkiye’de maden kazaları ölümleri, maden üretiminde dünya birincisi olan Çin’in 5.7 katı, ABD’nin 361 katı. 4 2011 ILO verilerine göre, Türkiye maden kazalarında 100 bin kişide 133 ölümle dünyada birinci sırada. Çin’de bu rakam 106. Çin’de ölümler yüzde 75 azaldı. 4 Maden devi Almanya’da son 30 yılda sadece 3 kişi öldü. 2 Ekim 2013’te ülkede potasyum madeninde yaşanan gaz patlaması sonucu 3 işçi yaşamını yitirdi. Aynı tarihler arasında (19832013) Türkiye’de maden söz konusu ancak bunların sayılarını oldukça az, kıdemlerinin hayli yüksek olduğunu söylemeye gerek yok. Sendika temsilcileri, günümüz koşullarında bir maden işçisinin alması gereken ücretin 56 bin lira civarı olması gerektiğini, ağır koşullara karşın ücretlerin insafsızlığı nedeniyle kimsenin artık Zonguldak’ta madenlerde çalışmak istemediğini hatırlattı. Türkiye’de kömür ve linyit çıkarılan kayıtlı 740 işletme bulunuyor. Kömür ve linyit madenlerinde 48 bin 706 kayıtlı işçi çalışıyor. Kamuda bir işyerinde ortalama 257, özel sektörocaklarındaki ölüm sayısı 1378. 4 Almanya madenlerinde Ekim 2013’e kadar 30 yıllık sürede hiç ölüm meydana gelmedi. Öte yandan 2013’te 3 maden işçisinin ölümü sonrası hazırlanan son yasa değişikliyle birlikte 2018 yılına kadar tüm maden ocaklarının kademeli olarak kapatılması kararı alındı. 4 TEPAV’ın “2010 Maden Araştırma Raporu”na göre 2008’de milyon ton taşkömürü üretimi başına düşen ölüm oranı Türkiye’de yüzde 7.22, Çin’de 1.27, ABD’de yüzde 0.02. 4 2008’de TTK’de milyon ton başına düşen ölüm sayısı 4.41 olurken, aynı yıl özel işletmelerde 11.50 oldu. 4 Bundan önceki en büyük maden faciası 1992’de 263 işçinin can verdiği Kozlu kömür madeninde yaşanmıştı. de 53 madenci istihdam ediliyor. Sosyal Güvenlik Kurumu verilerinden derlenen bilgiye göre, son 3 yılda kömür ve linyit çıkarılan işletme sayında artış gerçekleşti. Bu tür madenlerde 2010 yılında 697 işletme faaliyet gösterirken bu sayı geçen yılın sonunda 740’a yükseldi. Söz konusu dönemde 43 kömür ve linyit çıkarılan işletme faaliyete başladı. İşletme sayısındaki artışta özel sektör belirleyici oldu. 2010’da özel sektördeki işletme sayısı 649 iken geçen yıl bu sayı 694’e çıktı. Kamuya ait işletme sayısı ise 48’den 46’ya geriledi. ‘Araştıralım dedik, AKP reddetti’ Kılıçdaroğlu tabloya ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “İşte bu tabloya dayanarak arkadaşlarımız 23 Ekim 2013’te önerge verdiler ve ‘Bu sorunun bir araştırılması gerekir’ dediler. İktidar partisi ise böyle bir araştırmaya ihtiyaç duymadı. AKP oylarıyla reddedildi. Meclis’te bu yıl iki kez iş kazalarından söz ettik. Her ay itibarıyla iş kazaları sonucu hayatını kaybeden işçilerden söz ettik. Ama fazla görülmedi ve duyulmadı. Defalarca söyledik. Kimsenin işine gelmiyor dinlemek. Şimdi bu kadar insan hayatını kaybetti. Biz bir daha araştırma önergesi vereceğiz. Umarım bu kez vereceğimiz araştırma önergesine iktidar da destek olur ve olay ayrıntılarıyla ortaya çıkar.” CHP’nin verdiği önerge kabul edilmiş olsaydı ne olurdu? Kılıçdaroğlu şu yanıtı verdi: “O önerge kabul edilseydi bu tür kazaların yaygınlığının nedenleri daha rahat araştırılabilirdi. Bu kaza önlenebilirdi demiyorum, ama maden şirketleri de ‘Bu işe parlamento el koydu, daha dikkatli olmamız gerekirdi’ diye bir tavır sergileyebilirlerdi. Parlamentonun ilgi göstermediği ve araştırmadığı bir alanda, şirketler de yasalara aykırı uygulamalar içine girmeye cesaret edebiliyorlar.” Rödovansı AKP genişletti Alın yazısı değil Öngörü olmalıydı Soma’da kazanın olduğu maden ocağında yaklaşık 10 yıl önce yangınlı bir kazanın meydana geldiği ve ocağın bir süre kapatıldığı öğrenildi. Bu durumu gazetemize açıklayan üst düzey bir yetkili, “Bu kazadan dolayı buradaki linyit kömürünün yangına elverişli olduğu 2004’ten bu yana biliniyor. Bu bilindiği için havalandırma sisteminin ve gaz izleme kontrolünün ona göre planlanması gerekiyor. Bu denli büyük bir facianın yaşanması bu sistemlerin işleyişinde bir ihmal olduğunu ortaya koyuyor” dedi. Cumhuriyet’e açıklamalarda bulunan yetkili konuyla ilgili özetle şunları kaydetti: “Kazanın olduğu maden ocağında havalandırma sisteminde bir girişçıkış var. Hava bu istikamette dönerken bütün üretim sahalarını gezmiş oluyor. Bir bölgede kömür yanmaya başlayınca açığa çıkan karbonmonoksit gazı çıkış istikametinde diğer üretim alanlarını da dolaştığı için tüm işçileri etkisi altına alıyor. Burada seri havalandırma var. Örneğin Zonguldak’ta kuyu tipi üretim olduğu için havalandırma çalışılan alanlara, galerilere göre oluyor. Çok büyük bir hata yapılmadıkça bu kazada olduğu gibi yangın ve ortaya çıkan karbonmonoksit tüm bölgeyi etkisi altına almıyor. Geçmiş yıllardan kazanılan bu tecrübe ile bu ocakta bir öngörü olmalıydı, ona göre iş güvenliği tedbirleri en üst düzeyde alınmalıydı. Havalandırma sistemi ve gaz izleme kontrolü ocağa özel dizayn edilmeliydi. Facia havalandırma sistemi işleyişinde ve gaz izleme kontrolünde ihmal olduğunu gösteriyor.” Yılbaşında Soma’daydı CHP liderinin maden işçileri konusunda özel bir hassasiyeti de var: “Birkaç yıl önce yılbaşını Soma’da bir maden ocağında geçirmiştim. Şimdi kaza yaşanan ocak aynı yer mi bilemiyorum. Ama orada maden işçilerinin ne kadar zor koşullarda çalıştığına gözlerimle tanık olmuştum.” Madenlerdeki iş kazaları konusunda ise genel bir değerlendirme yaptı: “Denetim yapacak olan yürütme organıdır. Saptanacak her kusur, yürütme organı kusuru olarak kabul edilir bütün çağdaş demokrasilerde. Çünkü denetim organı yetkisi, yasalarla ilgili kamu kurumuna verilmiştir. Onların sürekli ve sistemli bir denetim yapmaları gerekiyor.” En büyük eksik ‘denetim’ İLO sözleşmesine 19 yıldır imza yok Sadece rahmet dilediler TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, yaşanan acıyı tarif etmenin güç olduğunu belirterek “Allah hepimizin yardımcısı olsun” dedi. Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu Genel Başkanı Bendevi Palandöken de “Müessif kazada yaşamını yitiren vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diler, göçük altında kurtarılmayı bekleyen madencilerimizden sevindirici haberlerin gelmesini yürekten temenni ediyorum” dedi. ATO Başkanı Salih Bezci de Türkiye’ye başsağlığı diledi. Ana muhalefet partisi CHP, 200’ün üstünde can kaybına neden olan vahim kazayla ilgili nasıl bir yol izleyecek? Kılıçdaroğlu şu aşamada üç önceliğe dikkat çekiyor: “1. Savcılık bu kazanın çıkışını soruşturacaktır. Önce bir bilirkişi görevlendirecek. Rapor hazırlayacak bilirkişi namuslu ve cesur davranmalı. Bu işin karanlıktan aydınlığa çıkabilmesi için. Bilirkişinin dürüstlüğü işçilerin hak aramalarının da yolunu açacak. Bir yerde bir kusur varsa, hayatını kaybedenlerin aileleri hak talebinde bulunabilecekler. O raporda tüm ailelerin hakları teslim edilmeli.” ‘Bilirkişi cesur davranmalı’ Ölen çocuk var mı? 2. Çalışanla rın ne kadarının sigortalı olduğu tespit edilmeli. Bunu yapmak çok kolay. İşveren işe başlamadan önce sigorta yapmak zorunda. Bu yükümlülük yerine getirilirken onun aydınlanması gerekiyor. 3. Çocukların ve kadınların yeraltı maden ocaklarında çalışması yasak. Ölenler arasında çocuk var mı yok mu onlara da bakılması gerekiyor.” Kılıçdaroğlu bu talep ve soruların araştırılması konusunu sadece iktidara bırakmayacaklarını belirterek “CHP olarak biz de bunları izleyeceğiz ve araştıracağız. Olayı sadece iktidara bırakmak karartılmasına yol açabilir” diye konuştu. Kılıçdaroğlu şu aşamada hükümete eleştiri yöneltmekten kaçınarak, “Olay çok sıcak. Yeterince bilgi edinip salı günkü grup toplantımızda ayrıntılı bir açıklama yapacağım” dedi. CHP lideri sadece kazadan sonra kamuoyunun bilgilendirilmesi konusunda eleştiri getirerek şöyle konuştu: “Dün akşam televizyonlar devletin resmi kurumlarına dayanarak 5 ölü açıklarken, ben Soma Kaymakamı ile konuşuyordum. Daha o anda 100’ün üzerinde can kaybı olduğunu öğrenmiştim.” CHP lideri, madenlerdeki kazaların yanı sıra Türkiye’de “iş kazaları” konusunun da sorgulanması gerektiğini belirtti: “Şu soruyu hepimiz kendimize sormalıyız: İş kazalarında neden Avrupa birincisiyiz? Neden dünya üçüncüsüyüz? Demek ki bir sorunumuz var. Bu sorunun çözümü parlamentoda olur. Bu kadar yoğun iş kazalarının olduğu bir ülkede parlamento bu işi araştırmayacağım diyorsa, bir sorunumuz var demektir.” İşçi güvenliği konusunun Türkiye’de önemsenmemesinden şikâyetçi olan Kılıçdaroğlu, “Kamyonla hayvan taşınırken bile mutlaka izin alınır. Ama insan taşınırken bunların hiçbiri yok. İnsan hayatı bu ülkede neden bu kadar ucuz?” diye konuştu. 1 ölüm 1000 lira! ‘İktidara bırakırsak karartılır’ SOMA Kaç kez, hele bu topraklarda kim bilir kaç kez sınadı hayat: “Koku”su duyulmadan bir felaketin büyüklüğünü, dilleri nasıl “lal edişini” anlamak imkânsızdır. Soma’nın merkezinden çıkınca kıvrılarak tırmandığımız yolun, sinsi bir yavaşlıkla değişen kokusu, önce madenin varlığını haber veriyor. Havada asılı, kesif kömür kokusuna karışmış keder, birazdan göreceklerimizi haber veriyor. TKİ tabelasını geçince, başka kentlerden otoübüsler dolusu taşınan çevik kuvvet ekiplerinin arasına karışıyoruz. Başbakan’ın protesto edilişinin üzerinden henüz yarım saat geçmiş. Omuza, kola değen silahların metal soğukluğu, “ayaklanma korkusu”nu sonuna kadar hissettiriyor. Acılı ailelerin isyanını bağırarak evet sadece sesini yükselterek dile getirmesine bi le tahammül yok. HHH Birkaç dakikalık yürüyüşün ardından ocağa inerken ortaya çıkan görüntü direncin sınırlarını zorluyor: Beyaz bir ip misali dizili ambulans ordusu... Jandarma tok sesiyle yukarıdan bağırıyor: “Gelen vaaar.” Ocak başındaki kalabalığın her dalgalanışında, yüzlerdeki derin keder, çaresizlik ve zorla bastırılan öfkeden oluşan o sarsıcı ifadede, minicik bir umut ışığı yanıp sönüyor. Belli belirsiz... Ve ardından hep o üç soru: “Sarılı mı?” (Sarılı. Bir kat da yetmemiş. Üzerine battaniye örtülü.) “Yüzü açık mı?” (Hayır. Yüzler öyle tanınmaz halde ki, ayrıca kapatılmış.) ‘Saati Plastik miydi?’ “Saati var mıydı?” Eğer “var” cevabı gelirse, bu kez “Plastik miydi, demir mi?” sorusu. Madenin, “A panosu” denilen “sıfır kat”ında sıkışan evlatların, kocaların, yeğenlerin, amcaların, hayatta olup olmadığını öğrenme sorusu işte bu: “Saati plastik miydi?” Kurtarma ekiplerinin yüzünde, sanki bu katliamda onların da sorumlulukları varmış gibi derin bir mahcubiyet. Acele adımlarla taşıyor “çıkan” sedyeleri, polisin maden ocağı ile ambulans arasında oluşturduğu kordonda... Başörtülü genç bir kadın telefonda “Ben arama kurtarmanın çektiği fotoğrafları gördüm yavrum. Abini tanıyamazsın, baksan da bilemezsin.” Bir diğeri, polis kordonuna acıyla dalan oğluna sesleniyor: Sebat et evladım. Ve yine bir kadın, yarım saat içinde beşincisi çıkarılan cenazeye bakıp “Umutlar tükendi gariii, tükendi” diye inliyor. HHH Akşamdan bu yana çıkarılan cansız bedenlerin sayısı 300’ü aşmış. Ortamdaki gergin sükut, ansızın patlıyor. “Katiller” diye avazı çıktığı kadar bağırıyor bir işçi yakını. Öteki köşeden “Sizin çocuklarınızın ölüsü de böyle çıkarılıyor mu?” diyor. Ocağın ağzında bekleyen bir genç adam “Biz sizin gibi 20 bin lira maaş almıyoruz. Kümesten çıkan civcivler gibi çocuklarımızın ölülerini çıkarıyoruz. Ne yüzle geliyorsunuz buraya?” diyor. Protestoların hedefi Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, kimseyle göz göze gelmemeye çalışarak hızlı adımlarla iniyor basamakları. Acılı ailelerin öfkeli haykırışları bir süre daha devam ediyor. Gün batarken artık can değil, sadece “sedye” çıkarabilen “kurtarma ekipleri” vardiya değiştiriyor. Lüks saat markası Philipp Patek’in belki de şirket tarihinde ilk kez “rüşvet” konulu açıklama yaptığı ülke olan Türkiye’de birkaç gün sonra, kömürleşmiş işçi bedenleri çıkarılıyor madenden. Ve yoksul anneler şu soruyla tanımaya çabalıyor oğullarının cenazesini: “Saati plastik miydi?” ‘Gerçekler açıklanmadı’ ‘İş kazalarında neden birinciyiz?’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle