03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 MAYIS 2014 SALI [email protected] 16 KÜLTÜR Tiyatro Kare ‘Müziksiz Evin Konukları’ adlı oyunu Macide Tanır’ın anısına oynuyor Bir Broadway klasiği Nedim Saban, seyirciyi meraklandırangüldürenduygulandıran, zamanın nasıl geçtiğini fark ettirmeyen Broadway işi oyunları sever. Kimini de güzel sahneler. Söz gelimi, aklıma hemen, yıllar önce Erol Keskin ve Yıldıray Şahinler’in parlak yorumlarıyla öne çıkan başarılı Tiyatro Kare yapımı ‘Salı Ziyaretleri’ geliyor. Oyunlarına “New York’lu yazar” oluşunun damgasını vurmaktan hoşlanan Neil Simon, Saban’ın en sevgiyle yaklaştığı yazarlardan biridir. Dö u Dönem başından bu yana süren Nedim Saban’ın yönettiği “Müziksiz Evin Konukları” Neil Simon’un tecimsel başarıya, “duygusal komedi”“aile dramı” karması bir duyarlılık kotararak ulaştığı, Pulitzer ödüllü bir oyun. nem başından bu yana süren “Müziksiz Evin Konukları” (‘Lost in Yonkers’, 1990) Simon’un tecimsel başarıya, “duygusal komedi”“aile dramı” karması bir duyarlılık kotararak ulaştığı, Pulitzer ödüllü bir oyun. 1992’de Tiyatro Kare’nin açılış oyunu olarak sahnelenen “Müziksiz Evin Konukları”, Devlet Tiyatroları’nın büyük oyuncusu tiyatro tarihimize yalnız incelikli oyunculuğuyla değil, dünyada/toplumda/sanatta olan bitenler karşısındaki keskin duyarlığı ve tepkileri ile de geçen Macide Tanır’ın son oyunu olmuştu. Bir süre önce yitirdiğimiz Tanır’ın anısına, ilkinden 22 yıl sonra sahnelenen oyunda Büyükanne’yi, sanat yaşamının 50. yılını kutlayan Serpil Tamur oynuyor. Tutucu kurallar içinde bunalma Küçük esnaf kesiminden bir ailenin tek büyüğü Büyükanne’nin evinde geçiyor oyun. Kişilikli ve belki de ailesinin bireylerini başka türlü denetim altında tutamayacağı için baskıcı olmayı seçmiş bir kadının katı gündelik yaşam düzeni ve kuralları içinde bocalayan aklı kıt, neredeyse özürlü ama çok sevimli AICA Türkiye, Tophane saldırılarını kınadı Kültür Servisi Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği’nin (AICA) Türkiye şubesi tarafından, Tophane’deki Mixer Sanat Galerisi’ne yönelik saldırıyla ilgili yapılan açıklamada, “Sanat kurumlarına yapılan saldırıların sona ermesini ve saldırıyı gerçekleştirenlerin cezalandırılmasını talep ediyoruz!” denildi. Tophane’de 2010 yılından beri sanat mekânlarına yönelik sistematik saldırıların yaşandığına dikkat çeken AICA Türkiye’nin açıklamasında “Mixer’e yönelik olarak gerçekleşen bu saldırı, bizzat sergiyi düzenleyenleri ve izleyici kalabalığını rahatsız etmeyi hedeflemiş olmasıyla sadece yaşam alanlarına müdahale etmekle kalmamış, sanatla ilgilenen kişi ve kurumların da bu alandan çekilmesine ve yok edilmesine yönelik bir korku ve gözdağı operasyonu olarak tasarlanmıştır” ifadelerine yer verildi. Saldırıları kınadığını belirten kuruluş, sergi alanlarının güvenliğinin sağlanmasına yönelik tedbirlerin hükümetçe ivedilikle alınmasını, saldırganların tespit edilip yakalanmasını ve cezalandırılmasını talep etti. ‘Özgürlüğün Bedeli’ sahnede Kültür Servisi 19. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında bugün Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nca sergilenen Emmanuel Robles’in “Özgürlüğün Bedeli” adlı oyunu saat 18.30’da Haldun Taner Sahnesi’nde izlenebilecek. Ayrıca sahne üzerinde gerçeküstü bir varlık yaratmaya odaklanan, Aslı Bostancı’nın koreografisini yaptığı “The Last Unicorn” Üsküdar Stüdyo Sahnesi’nde; Grzegorz Jarzyna’nın yazıp yönettiği “Nosferatu” Harbiye Muhsin Eğtuğrul Sahnesi’nde 20.30’da sanatseverlerle buluşacak. “Özgürlüğün Bedeli” ‘Sistematik gözdağı operasyonu’ Bella (Özge Özder) bu baskıdan en çok zarar görendir. Çünkü evlenmemiş, annesinin kendisi için çizdiği dar çerçevenin dışına çıkamamıştır. Oyun, para kazanmak için kentten uzağa gitmek zorunda olan Eddie’nin, yeniyetme iki oğlunu (Jay ve Arthur) zorunlu olarak Büyükanne’nin yanına bırakmasıyla başlar. Yasaları pek takmayan amcanın (Louie) onlara katılmasıyla ve çocukların babalarından uzun süre ayrı kalmalarıyla uzayıp gider. Gert Hala’nın da eklenmesiyle aile tamamlanır. Önemli dramatik gelişme, çocukların gelmesi ve oyunun merkezindeki Bella Hala’nın iplerini koparmaya çalışmasıyla, Büyükanne’nin yıllarca etkili kıldığı kuralların delinme aşamasına gelinmiş olmasıdır. Oyun kişileri, Büyükanne’nin çevresine sert bir kabuk ördüğü yüreğine ulaşılacağı, sevgilerin sınavlardan geçeceği bir kırılma noktasındadır. Nedim Saban oyunu ikinci kez sahnelerken “nostalji” peşinde koşmamış. Oyunun yeni yapımı için yaptığı yeni kadronun gizilgücüne göre biçimlendirmiş rejisini. Söz gelimi, Macide Tanır’ın daha önceki yapımdaki yumuşak (“sessiz sert”) oyunculuğunu Tamur’a yineletmemiş. Pek çok başarılı rolde imzası olan Tamur da katı ve öfkeli bir tutumu yüreğin yumuşadığı anlarla buluşturan, denetimli bir yorumda karar kılmış. Çocukların babası Eddie’de yaşadığı zorlukla çocuklarına olan sevgisini sesinde buluşturan Abdül Süsler, Gert Hala’da ustaca biçimlendirdiği garip konuşma özelliği ile Asuman Çakır, iki oğlandan biri olan Jay’de erişkinlikle ergenlik arasında gidip gelen Abdullah Semercioğlu özenli yorumlarla karşımızdalar. Emrah Düzkaya’nın hayırsız amca Louie’deki oyunun ise sahne olayını daha renkli kılması beklenir. Yapımın onları sahnede ilk kez izleyen benim gibi seyirciler için en büyük sürprizi ise Özge Özder ve Selim Tezim. Özder, çok enerjik ama dozunu hiç kaçırmayan, coşkuyla dinginlik arasında gidip gelen Bella’da yıldızlaşıyor. Televizyon dizilerinde güzelliğiyle öne çıkan bir oyuncunun parıltılı bir tiyatro sanatçısı olduğunu görmek gerçek bir mutluluk. Aynı parıltı, Arthur’u oynayan Selim Tezin’de de görülüyor. Yeteneğini “komik adam” olarak “para kazanma”ya kurban etmezse, gelecekte Shakespeare’den Moliere’den Çehov’a dek, pek çok yapıtta parlama şansı görünüyor Tezim’e. “Müziksiz Evin Konukları”, Barış Dinçel’in özenli dekoru (bu yalın oyuna göre gereksizce “yaratıcı” bence), Serpil Tezcan’ın çok iyi uygulanmış giysileri ve Nedim Saban’ın enerjik ve duyarlı rejisiyle, yılın iyi çalışılmış yapımları arasında yer alıyor. NOT: EBBŞT’nin ‘Kanlı Nigar’ı üstüne olan iki hafta önceki yazımda, Sadık Şendil’in ‘Nigar’ kadar ünlü oyunu ‘Yedi Kocalı Hürmüz’ün 1960’lardakiilk yapımında Hürmüz’ü, gelmiş geçmiş en parlak tiyatro yıldızlarımızdan olan Ayfer Feray’ın yorumladığını belirtmem gerekirdi. Özür diliyor, artık aramızda olmayan Feray’ı sevgiyle anıyorum. n Kültür Servisi 9. Pera Piyano Festivali kapsamındaki piyano yarışması sonuçlandı. Yrd. Doç. Ferit Adıgüzelzad, Prof. Vasıf Hasanoğlu, Tamara Poddubnaya, Metin Ülkü, Doç. Samir Mirzayev, Yuri Sayutkin’den oluşan seçici kurul, 10 yaşa kadar solo kategorisinde, Sedef Can ve İbrahim İgnatov’u birinciliğe değer gördü. Yarışmada birinciliği, 1518 yaş solo kategorisinde Aynur Abdullayeva, 1725 yaş duo kategorisinde ise Özhan Kaygısız ve Tansu Timur Erkoç aldı. n Kültür Servisi Türk Ekonomi Bankası’nın kurduğu TEB Çocuk Tiyatrosu’nun ilk oyunu “Rüzgar’ın Kumbarası” ilk gösterimini Anneler Günü’nde gerçekleştirdi. “Rüzgar’ın Kumbarası” adlı oyun birikimin önemini vurgulayarak akıllı harcama, harçlık biriktirme gibi kavramları, çocukların anlayacağı şekilde basit ve eğlenceli bir dille anlatıyor. Oyun, 15 Haziran’a kadar İstanbul Trump Kültür ve Gösteri Merkezi’nde sahnelenecek. 9. Pera Piyano Yarışması Ödülleri verildi ‘Rüzgar’ın Kumbarası’ İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ’NDE BUGÜN Duyarlı bir sahneleme ULUSLARARASI İSTANBUL BAROK FESTİVALİ YİRMİNCİ YILINI KUTLADI Gezi’de yaşamını yitirenlere EGEMEN BERKÖZ n Kültür Servisi Kavramsal sanatçı Genco Gülan’ın “Büyük Kavuşma” adlı projesi, 20 Haziran’a kadar Boğaziçi Üniversitesi’ndeki İktisadi ve İdari Bilimler Binası Washburn Hall’da sergilenecek. Sanatçı, projede, tarihi binanın ikiz kulelerini içeriden kullanılmış kravatlarla birbirine bağlıyor. Seyirci katılımına açık projede Gülan, seyircileri kravatlarını getirip projeye eklemeye davet ediyor. Washburn Hall’da ‘Büyük Kavuşma’ ‘Bir daha yaşanmasın’ Saldırıya uğrayan Tophane’deki Mixer’den açıklama Kültür Servisi Geçen cuma akşamı, sergi açılışı sırasında “içki içildiği” gerekçesiyle saldırıya uğrayan İstanbul Tophane’deki Mixer Sanat Galerisi, saldırıyla ilgili Twitter hesaplarından açıklama yaptı. Galerinin açıklamasında “Sanatın ruhuna ve birleştirici gücüne aykırı olan bu olay bizi çok üzdü. Böyle bir olayın ülkemizde bir daha gerçekleşmemesini arzu ediyoruz. Tophane sakinlenleriyle bugüne kadar kurduğumuz iyi ilişkinin en iyi şekilde süreceğine inancımız sonsuz” denildi. Mayıs ayının ilk haftası içinde değişik açılardan önemli ve nitelikli konserler vardı. Örneğin, Leyla Pınar’ın öncülüğündeki İstanbul Barok Topluluğu’nun düzenlediği Uluslararası İstanbul Barok Festivali’nin 20. yılına ulaşması önemliydi. Festivalin açılışı Caddebostan Kültür Merkezi’nde Haendel’in “Apollo ve Defne” sahne kantatıyla yapıldı. Müzik yönetimini Leyla Pınar’ın, sahne düzeni ve ışık tasarımını Ali Pınar’ın yaptığı kantatta Defne’de koloratur soprano Dilruba Bilgi’yi, Apollo’da bariton Caner Akgün’ü izledik. Onlara İstanbul Barok ve Austrian Baroque Consort toplulukları eşlik etti: Klavsende Leyla Pınar; barok kemanlarda Alise Juska, Aliona Piatrouskaya Kalechyts, Ceren Gürkan; barok viyolalarda Bülent Küçük, Amedeo Grazia; viyolonsel ve sürekli basta Martin Hinterndorfer; barok flütte Nihan Atalay; barok obuada Georg Fritz; barok fagotta Klaus Hubmann; kontrbasta Ceren Akçalı. Gösterimden önce konuşan Leyla Pınar “Sevmediği erkeğin şiddetinden defne ağacına dönüşerek kurtulan bir kadının öyküsü”nü anlatan bu kantatı kadına ve doğaya yönelik şiddete dikkat çekmek amacıyla ilk kez Reyhanlı’daki saldırıların ardından ve Gezi olaylarından önce sahnelediklerini, bu kez de Gezi olaylarında yaşamını yitirenlerin anısına seslendireceklerini söyledi. “Apollo ve Defne” söylencesinin bu toprakların, yani Anadolu’nun ürünü olduğunu, Antakya Müzesi’ndeki ApolloDefne mozaiğinin ve Antakya’daki defne ormanının da bunu kanıtladığını vurguladı. Mayısın ilk haftasının önemli müzik olaylarından biri de Liszt’in 19 Macar Rapsodisi’nin Türkiye’de ilk kez tümünün birden seslendirilmesiydi. Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda gerçekleşen konserlerde üç ayrı kuşaktan üç Macar piyanist, 1960 doğumlu Gabor Csalog, 1979 doğumlu Jozsef Balog ve 1995 doğumlu Fülöp Ranki ile genç piyanistimiz Emre Şen’i dinledik. Ülkelerinin yetiştirdiği büyük bestecinin müziğini kuşkusuz derinden bilen ve yansıtan üç Macar piyanistten hiç aşağı kalmadı bizim Emre Şen’imiz de. Sonuçta, çok güzel bir müzik akşamıydı. HACHETTE YAYINEVİ KİTAPLARININ GEÇ GÖNDERİLDİĞİNİ İLERİ SÜRDÜ Amazon’a gecikme suçlaması Kültür Servisi İnternet üzerinden perakende satış yapan Amazon.com, Hachette yayınevi tarafından, kitaplarını siparişçilere geç yollamakla suçlandı. Dev internet ağı Amazon.com’un, yayınevleriyle kendi açısından daha iyi koşullarda sözleşme yapmak için bile bile bu tür “teknikler” kullandığı ileri sürüldü. “Bookseller” dergisi, gecikmelerin, iki şirketin yeni bir sözleşmenin eşiğinde olduğu döneme denk geldiğini vurguladı. ABD’deki kitap haberleri sitesi “Publishers Lunch” da, kitapların siparişçilere geç ulaştırılmasının altında, yeni bir sözleşme için görüşmelerin sürdüğü günlerde Hachette yayınevine baskı uygulama amacının yattığını ortaya attı. Amazon yetkililerinin konuyla ilgili soruları yanıtlamaktan kaçındığı belirtildi. n Kültür Servisi Elektronik müziğin önemli isimlerinden “The Baron of Techno” lakabı ile tanınan Dave Clarke, 16 Mayıs Cuma gecesi Asmalımescit Babylon’da performans sergileyecek. İlk çıkışını 90’lı yıllarda yapan ve bugüne dek The Chemical Brothers, New Order, Depeche Mode, Moby gibi isimlerle çalışan Clarke, DJ Mag’in “Tüm Zamanların En İyi 100 DJ’i” listesinde de yerini almış önemli bir müzisyen. Avrupa elektronik müzik sahnesinin efsanevi kulüplerinde çalan Clarke, bu sefer İstanbullu elektronik müzik severlere unutulmaz bir gece yaşatacak. ‘Tekno Baronu’ Dave Clarke Babylon’da
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle