03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 MAYIS 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 13 Enflasyon farkının ödenmesine ilişkin yasal düzenleme yapılmazsa konu yargıya taşınacak Memur farkta ısrarlı u Yetkili sendikaların hesap bilmezliği sonucu memurlara müjde olarak verilen toplusözleşme sonuçlarının kâbusa dönüştüğünü iddia eden HAKSEN, 2014’te enflasyon farkının ödenmesine ilişkin yasal düzenlemenin bulunmadığını belirterek gerekirse dava açacaklarını duyurdu. Ekonomi Servisi Geçen yıl ilginç bir toplusözleşme süreci yaşayan ve seyyanen zam alan memur ve memur emeklisinin çift haneye yükselen enflasyon karşısında savunmasız kalması sendikaları harekete geçirdi. Kamu Çalışanları Hak Sendikaları Konfederasyonu (HAKSEN) Genel Başkanı Ayhan Çivi, fark için düzenleme yapılmaması durumunda konu ile ilgili olarak dava açacaklarını açıkladı. HAKSEN Ekonomi Servisi tarafından yapılan hesaplamaya göre memurların maaş artışlarının enflasyon karşısında erimeye devam ettiği belirtildi. Buna göre 2014 yılında memur maaşlarına seyyanen yapılan brüt 175 TL maaş artışı çeşitli unvanlardaki evli, eşi çalışmayan ve iki çocuklu kamu görevlilerinin net maaşlarına farklı oranlarda yansıtıldı. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yapılan açıklamaya göre, 2014 yılının ilk 4 ayında Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yılbaşına göre yüzde 4.96 artış göstermişti. Buna göre şef, memur ve hizmetli unvanı hariç diğer kamu görevlilerinin maaş artışları enflasyonun gerisinde kaldı. Çivi, 2014’ün ilk dört ayındaki enflasyona göre kamu çalışanlarının enflasyonun altında kaldıklarını söyledi. Çivi, henüz yılın üçte birlik diliminde, yetkili sendikaların hesap bilmezliği sonucu memurlara müjde olarak verilen toplusözleşme sonuçlarının kâbusa dönüştüğünü iddia etti. Hükümetle imzalanan toplusözleşme mutabakat metnine göre 2014 yılında enflasyon farkı ödenmesine ilişkin yasal düzenlemenin bulunmadığını hatırlatan Çivi, Meclis tatile girmeden bu konuda yasal düzenlemenin yapılması gerektiğini söyledi. Çivi, yasal düzenleme yapılmaması halinde konuyu yargıya taşıyacaklarını da ifade etti. çalışma genelges i bugü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürü n rlüğe girdi. Genelgeye göre ka sürede bitirilmes mu görevlilerine, belli bir i ge haller bulunmad reken, zorunlu ve istisnai ığı sürece, günl ük çalışma saatleri dışında fazla çalışma ya ptırılmayacak. MemurSen’in to plusözleşme tekl ifleri arasında yer alan ve Kamu Görevlilerinin Ge ne met Kollarına Yö nelik Mali ve Sosy line ve Hizal Haklara İlişkin 2014 ve 20 15 2. Dönem Toplus Yıllarını Kapsayan öz lan mutabakat çe leşme’de varırç çalışma uygulam evesinde, fazla alarıyla ilgili kam u kurum ve kurulu şlar yer alan hususlar ının genelgede a riayet etmeleri gerekiyor. Kişiye, Öfkesine Uyarlı Demokrasi.. Aslında bugünün İktidarları çarklarının işleyişinde geçerli yeni bir durum değil... Demokrasi kültürünün gelişmediği ya da yasaklı hukuk düzenleri içinde kullanılamadığı örgütlenmelerde, merkez yönetimde diktatoryal eğilimlerin güçlenmesi kaçınılmazdır. Hele de karizmatik liderlik, güç, otoritenin “ödüllendirmecezalandırmayı” etkin silah olarak kullanabilmesi bağlantılı, dizginler elde sıkı tutulabilmişse; sandıktan çıkmış sivil iktidar içinden, insan hakları, hukuk devleti düzeni, demokrasi kriterlerinin ayaklar altına alındığı bir yönetim ilişkileri ağının oluşması, diktatoryal eğilimleri kamçılanan karizmatik lider yaratılması işten bile değildir. Günümüzde, dünyamızda sivil siyasi iktidarların erklerini kullanmasında da demokratik sivil toplum örgütlenmeleri yapılanmalarında da çokça örneği görüldüğü üzere.. Başbakan Erdoğan’ın kişisel çıkışlarına, kararlarına, öfkesine uyarlı İktidarları gücünün çarklarının işleyişinde, her tartışmalı, sarsıcı gelişmede yeni boyut, vitrinde olsun demokratiklik, hukuk devleti düzeni işleyişine uyum çabalarına daha az gereksinim duyulması... Daha doğrusu insan hakları, hukuk devleti düzeni, demokrasi kriterlerine uyum koşulları için, biçimde olsun direnen kadrolar, yapıların İktidarları cephesi öncelikli dibe vurması... Demokrasinin yaşatılmasından, yeniden tüm kurulları ile işletilmesinden yana olan cephede ise, İktidar cephesindeki bu sivil diktatoryal yapılanmanın olgu olarak algılanması ile ortaya çıkan kaygılar... İletişimsizlik, insanca yaşam için ortak değerlerde buluşamama korkusu... Başbakan’ın Danıştay’ın kuruluş yıldönümünde Barolar Birliği Başkanı’na “Edepsizlik ediyorsun..” çıkışıyla ortaya çıkan krizde, demokratik düzen işleyişine en aykırı gelişmeleri bir anımsamaya çalışsak... Yandaşlar korosu bile Barolar Birliği Başkanı’nın konuşmasının, demokratik düzen içindeki eleştiri sınırlarını aşan içerikte olduğunu öne süremedi... Hukukun, yargı düzeninin işleyişine ilişkin Barolar Birliği Başkanı’nın değindiği konular üzerinden anlamlı tartışmaya, eleştiriye kalkışan İktidarları yandaşı görüş sahibini dinleyemedik... Ortak koro, eleştirilerinde, kendilerine tanınan 20 dakikalık konuşma süresini 60 dakikaya çıkarması, konuşma üslubundaki eleştiri dozu üzerinde durmayı yeğledi. Başbakan’ın da öfke patlamasına yol açan Van depremi sonrası kiralık evlerde oturanların mağduriyetlerini aktarmasından başlayarak, kişisel siyasal amaçları üzerinden değerlendirmeler yaptılar. Gönlünde Cumhurbaşkanlığı, CHP başkanlığı olduğunu öne sürerek siyaset yapmakla suçladılar. Başbakan başta, bir adım ileri giderek siyaset üzerinden eleştiri yapma hakkının olmadığı yargısını işlediler... HHH Oysa demokratik düzen algılamasının kökeninde her vatandaş dahil, tüm sivil toplum örgütlenmelerinin yaşamın her alanına dönük siyaset yapma hakları yok mudur? İktidarlarına, icraatlarına yönelik eleştiri hakları suç olarak algılatılabilir, dayatılabilir mi? Hele de Başbakan’ın “Cüppelerine sığınarak beni hizaya çekme cüretlerine asla pabuç bırakmam...” söylemini demokratik düzen işleyişinin neresine oturtabiliriz. Kişisel, içinden bu türden törenlere katılmama iradesini elbet sorgulama hakkımız olamaz. Ancak demokrasi ile yönetilen bir ülkede, bu türden etkinliklerde söz hakları olan ve bu haklarını özgürce kullanabilecek meslek örgütleri sözcülerine yasak koymak İktidarlarının, siyasi erkin iradesinde değildir. Doğrusu Danıştay Başkanı’nın olaylara ilişkin ilk değerlendirmesinde Başbakan’ı haklı gösteren, Barolar Birliği Başkanı’nı suçlayan açıklaması da, temsil ettiği yargı kurumunun sorumluluğu ile uyumlu değildi. Ev sahibi kurum olarak tarafsız duruşunu korumamış olması izlenimini, seçilmesi sürecine bağlamak haksızlık olmaz mı? Kamuoyuna çok yansımadı ancak seçilme sürecinde uzayan turlar, iki adayın çekişmesinin perde arkasında ilk CemaatErdoğan cephesi çatışmalarının izlerinin olduğu ses kayıtlarıyla sonradan ortaya çıkmıştı. Başbakan’ın ses kaydında diğer adayın çekilmesini istediği öne sürülmüştü. Hani en çok üzerinde durulması gerektiğinin altı çizilen devlet geleneği, protokol, demokrasi kriterleri var ya... Cumhurbaşkanı’nın sorumluluğunda bir etkinlikte Başbakan’ın bağıra çağıra söz kesen, hakaret içeren çıkışlarını unutun. Cumhurbaşkanı’nın sakinleştirme çabalarının ekranlara yansımasından sonra, Başbakan’ın öfkeyle yerinden kalkıp toplantıyı terk etmesi, Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı’nın arkasından yürümek zorunda kalmaları?.. Üstüne yandaşlar korusunun savunmaları ile yaptıkları çok sakıncalı, tehdit içeren yaklaşımlarına bir bakın hele, “Öfkeli olmak, Başbakan’ın bilinen kimlik özelliği, bile bile üstüne gitmek, siyasi, stratejik tuzaktır...” değerlendirmeleri ne anlama geliyor? “Ey siyaset yapanlar, Başbakan’ı eleştirenler; onun iradesine, dayatmalarına, öfkesine karşı durursanız, bedelini ödersiniz..” anlamında bir tehdit, dayatma değil mi? Fazla çalışma olmayacak Kamuda fazla Kur, oynayanın elini yakıyor Ekonomi Servisi Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi “Dövizde ne hızlı artış ne de düşüş istiyoruz. Kur, oynayanın elini yakıyor. Merkez Bankası’nın piyasayı iyi okuyup enflasyon rakamlarını da göz önüne alıp kademeli bir düşüşe başlaması lazım” dedi. TİM’in “2014 Ekonomi ve Dış Ticaret Raporu”nu açıkladığı toplantıda konuşan Büyükekşi, Orta Vadeli Program hedefi olan 166.5 milyar dolarlık ihracatı gerçekleştireceklerini belirtti. TİM’in raporuna göre Avrupa’da toparlanmanın güçlenmesi, 2014 yılında ihracat için önemli bir fırsat yaratacak. 2013 yılı ihracat rakamında altın ihracatındaki keskin düşüş etkili oldu. Net ihracatın yüzde 18 daralmasına yol açan altın, Türkiye’nin ithalatını da artırarak cari açığı olumsuz etkiledi. İthalatın da incelendiği rapora göre, İstanbul Türkiye’nin ithalat lideri kenti olurken, dizüstü bilgisayar ve cep telefonu ithalatında patlama dikkat çekiyor. Halk Bankası’nda mesai ücretleri eksik ödendi DİSK’e bağlı BankSen, Halk Bankası’nın 15 bin işçinin yasal hakkı olan fazla mesai ücretlerini ödemediğini belirterek hukuki girişimde bulunacaklarını açıkladı. İstanbul Haber Servisi Halk Bankası çalışanlarının fazla mesai ücretlerinin ödenmediğine dikkat çeken DİSK Genel Başkanı Kani Beko, “17 Aralık sürecinin takipçisiyiz. Yolsuzluk skandalının ardından yaklaşık 15 bin Halk Bankası çalışanını ilgilendiren fazla mesai ücretlerinde yaşanan adaletsizlik yeni bir skandal” dedi. Devrimci Banka ve Sigorta İşçileri Sendikası (BankSen) Başkanı Önder Atay “Hukuki girişimlerde bulunacağız” dedi. Şişli’deki Disk Genel Merkezi’nde toplantıda konuşan Atay, Halk Bankası’nın çalışanlara ödediği fazla mesai ücretlerinin çalışanların fazla mesai süreleri ile örtüşmediğini ve eksik olduğunu belirtti. 15 bin işçinin yasal hakkı olan fazla mesai ücretlerinin ödenmediğini belirten Atay, bankada kuralsız çalışmanın yaygınlaştığını söyledi. Atay, “Ortaya çıkan tablo eşit işe eşit ücret ilkesini ihlal ediyor. Ortada geçiştirilemeyecek ölçüde büyük bir hak gaspı var. Halk Bankası çalışanlarının beklentilerinin ve emeğinin karşılığı olan haklarının alınamamış olması bir kez daha hak verilmez alınır gerçeğini açık bir şekild e gösterdi” diye konuştu. Kani Beko Borçlu çiftçi araziyi bankaya kaptıracak ZMO Bursa Şubesi Başkanı Aksoy, tarla ipoteği karşısında kredi kullanan çiftçinin borcunu borçla kapattığını belirterek, “Tarım arazileri bankalara geçebilir” uyarısında bulundu. Ekonomi Servisi Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Bursa Şubesi Başkanı Doç. Dr. Ertuğrul Aksoy, Türkiye’de tarımın yeterince desteklenmediğini vurgulayarak çiftçinin borcunu borçla kapatmak zorunda kaldığını söyledi. DHA’nın sorularını yanıtlayan Aksoy, “Tarla ipoteği karşısında tarımsal kredi kullandırıyorlar. Mazotu dağıttıkları kredi kartlarıyla, borçlandırma yolunu seçiyorlar. Bu da herhangi bir kriz sonucu borç ödenmemesi, durumunda arazinin el değiştirmesi bankaya geçmesi demek. En büyük tehlikelerden bir tanesi bu” dedi. Aksoy, 2006’da çıkarılan Tarım Kanunu’nda, gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 1’i kadar kaynak ayrılmasının karar altına alındığını hatırlatarak “Bu yılki bütçe yasasında GSYH 1 trilyon 719 milyar lira olarak öngörüldü. Bunun yüzde 1’i 17.2 milyar liraya karşılık gelir. Ancak, 2006’dan sonraki dönemlere baktığımızda yasal desteğin her zaman yarısının verildiğini görüyoruz” diye konuştu. Kredi balonu şişiyor Ekonomi Servisi Piyasalarda kredi balonu riski olduğuna dair bir uyarı da, dünyanın en büyük tahvil fonunu yöneten PIMCO’nun eski Üst Yöneticisi Muhammed El Erian’dan geldi. El Erian, piyasaların 1980’lerin ortası ile 2007 yılları arasında görülen “büyük ılımlılığa” benzer bir döneme girdiğini ifade ederek, bu koşullar altında bir kredi balonu oluşup daha sonra da patlaması riskinin ciddi boyutlarda olduğunu söyledi. Faizi düşük para birimi cinsinden borçlanıp, getirisi yüksek para birimine yatırım yapma olarak bilinen carry trade’in arttığını söyleyen El Erian, bunu da yaklaşan kredi krizinin bir işareti olabileceğini vurguladı. 10 kişiden yalnız biri tasarruf etti Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın araştırmasına göre son bir yılda yurttaşların yüzde 11’i tasarruf yapabildi, yüzde 10 ise sürekli kart borçlusu çıktı. Ekonomi Servisi Uzun yıllardır ekonominin gündemini meşgul eden tasarruf açığı sorunu ekonomi yönetiminin aldığı önlemlere karşın sürüyor. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı yatırım ve tasarruf araştırmasına göre son bir yılda vatandaşların sadece yüzde 11’i tasarruf yapabildi. Araştırmaya göre; tasarruflarını yatırım ile değerlendirmek isteyenlerin en yoğun tercihi yastık altı olmaya devam etti. Yatırımların yüzde 60’ı altına yönelik oldu. Vatandaşlar yatırımlarını altından sonra en çok vadeli hesap açarak değerlendirdi. Vadeli hesaba yatırım yapanların oranı yüzde 18’e yakın oldu. Borsa, repo ve tahvil ise yatırım tercihinde son sırada yer aldı. Vatandaşların yüzde 10’u ise sürekli kredi kartı borçlusu çıktı. Türkiye gelişmekte olan ülkeler arasında en az tasarrufa sahip ülke. Gelişmekte olan ülkelerde ortalama tasarruf oranı yüzde 33. Türkiye’de bu oran yüzde 13. Tasarruf oranı Çin’de yüzde 50, Hindistan’da ise yüzde 38 düzeyinde. Ekonomi yönetimi düşük tasarruf oranlarına dikkat çekerek son dönemde bazı düzenlemeler yaptı. En az tasarruf oranı Türkiye’de Siyah postal tarih oluyor Kara Kuvvetleri Komutanlığı İkmal Maliye Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığında yapılan ArGe çalışmaları sonucu geliştirilen nanoteknoloji askeri kamuflajla uyumlu haki renkli bot, deneme sürecine alındı. Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı tüm birliklerde siyah botun kaldırılarak bu renkte bot kullanımına geçilmesi planlanıyor. İlk etapta deneme amaçlı 50 bin çift bot üretildiğini ve birliklerde kullanılmaya başlandığını ifade eden İkmal Maliye Okulu Muharebe Laboratuvarı Destek Grup Başkanı İkmal Yarbay Tamer Gökdemir,“Gelişen teknolojinin ışığında Kara Kuvvetleri’nin kullandığı botlarda da ciddi atılım yapıyoruz. Halen kullandığımız ayakkabı, goretex astarlı bir bot. Bu botun özelliği soğuk iklim koşullarına uyumlu olması” dedi. Güneş enerjisi yarışı Enerji Piyasası Düzenleme Ku lu, bu yıl sonuna kadar 600 me rugav lık güneş enerjisi santralı lisansı atrecek. Fakat bu kapasite için 13 vetı başvuru yapıldı. 7 bin 800 me kavatlık proje lisans için sıraya gagir 600 megavatlık toplam güneş san di. tralı kapasitesi için ilk yarış Elazığ ve Erzurum başvuruları için yapıldı . Düzenlenen ilk yarışmada, Elazığ ’da 8 megavatlık güneş santralı kur maya talip CLK Holding iştirakı Solent re, 6.6 milyon lira toplam bedelleeglisans alma hakkını kazandı. Yerli dizel motor üretildi Akdeniz Üniversitesi’nden (AÜ) Prof. Dr. Hikmet Rende ve öğrencileri ilk tam, yüzde yüz yerli dizel motoru yaptı. İstanbul, Konya, Denizli, Çanakkale, Sivas gibi bazı illerde motor için fason veya diğer şekillerde üretim yapan firmalarda üretildiği tespit edilen parçaları birleştiren Rende, “Motoru oluşturan parçaların Türkiye’nin değişik illerinde üretildiğini, uluslararası otomotiv firmalarına ihraç edildiğini gördük ve bu parçaları toplayarak tümüyle yerli üretim parçalarla Türkiye’nin ilk yüzde 100 yerli motorunu yaptık” dedi. İş Bankası’ndan 1.3 milyar dolarlık sendikasyon İş Bankası 400 milyon dolar ve 672 milyon Avro tutarında 2 ayrı kredi dilimi halinde sendikasyon kredisi anlaşması imzaladı. Bankadan yapılan açıklamaya göre, bir yıl vadeli ve bir yıl vade uzatma opsiyonu bulunan sendikasyonun, en yüksek tutarlı katılımcılara ait bölümünün toplam maliyeti sırasıyla Libor artı yüzde 0.90 ve Euribor artı yüzde 0.90 olarak gerçekleşti. Dış ticaretin finansmanında kullanılacak olan sendikasyon kredisine, 15 ülkeden 41 finansal kuruluş katıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle